Zıplanacak içerik

asterix

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

asterix tarafından postalanan herşey

  1. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik - Müzikle ilgili herşey
    Alev alev yanıyorum Buzlarım çözülüyor aşka Gardım düşüyor, tutamıyorum Korkuyorum bakışların çarpınca bana Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık ..... Sen ışığını arayan güzel günebakan Ben tozuna dumanına hasret bir enkaz Alev alev yandığım doğru Küllerinden doğar mıyım sana doğru Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum Yerdeyim Sendeyim Al beni Ne Yaparsan Yap!..
  2. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Havadan Sudan Konular
    bulutsuzluk özlemin'den kütürdet beni rutubet makyavel için gelsin...
  3. Sanırım bu sözlerden sonra utanması gerekenler artık utanmayı ve susmayı başarır.
  4. liselilerin kendi aralarında takıldıkları ve içinde dişe dokunur bir fikir barındırmayan bir forum için siz biraz fazla nefes tüketiyorsunuz. Burada çok canınız sıkılacaktır, ekseriyetle terörist, mozaik, düşük IQ seviyesindeki insanların bulunduğu bir ortam sağlığınız açısından sakınca yaratabilir. Şeker, tansiyon, romatizma falan varsa bu ortam iyi gelmeyebilir. Kalp var mı diye sormuyorum... Etrafa saçtığınız hakaretlerinizi biz siler, temizleriz siz endişe etmeyin. Ben size yine daha sakin bir yaşantı dileyeyim...
  5. merak ettiğim bir konu daha düşüncelerinizin doğruluğundan bu kadar eminseniz eğer, onları desteklemek ya da doğruluğunu insanlara göstermek için neden hakaretler içeren bir üslup seçmek ihtiyacındasınız. düşüncelerden güç alarak mı hakaret ediyorsunuz yoksa, hakaret ederek düşüncelerinizi mi destekliyorsunuz. İkisi de aslında bir aczin göstergesi, bu çok da yabancı olmadığımız bir üslup. Bence insanların IQ su kadar, kendi üslubunuzla da ilgilenmelisiniz.
  6. mendil istermisiniz?
  7. Bir büyüğümüzün sözü vardı kulakları çınlasın "Bu modeller hep böyle" derdi... bu modeller hiç değişmiyor, bep aynı aynı kafa, aynı yöntemler. Türkiye sevgisinin ayaklı kılavuzu gibiler hani bunlar olmasa insan ülkesini nasıl seveceğini bilemeyip bocalayacak... Bu modeller hep böyle...
  8. neden bu kadar heyecanlandınız birden, ben sosyalizm dedim evet, çok mu ürküttü sizi bu sözcük, kendime hep şunu sorumuşumdur? İnsan ABD nin kuyruğuna takılarak yaşamayı içine sindirmişken aynı zamanda da kendi karekteriyle ya da kendini ait hissettiği değerlerle övünebilirmi acaba, Örneğin mevcut şartlarda ABD dünyanın tek hakimiyse eğer ve sizler bu "gerçeğe" kayıtsız şartsız secde etmeyi kendinize bir görev edindiyseniz, nasıl olup da aynı zamanda örneğin Türk olmakla övünebiliyorsunuz Bunun bir formülü var mı? Bir de şu geliyor insanın aklına, Kuzey Irak'ta kafamıza çuval geçiren bir sistemi, bir modeli bu derece canla başla savunabilmek insanda bir rahatsızlığa yol açıyor mu, Yani ne bileyim, baş ağrısı, mide bulantısı falan gibi. Sanırım ABD 1919 yılında da dünyanın güçlü devletlerinden biriydi, Şimdi sizin vatanseverlik anlayışınız onlarla her türlü işbirliğinden bir beis görmüyorsa o zaman insanın aklı karışıyor yine. Sanırım bu durumda "bağımsızlık benim karekterimdir" diyen Atatürk'ün vatanseverlik anlayışını da en iyi siz açıklarsınız. Sosyalizm hakkında son bir söz daha Bir halk türküsünde şöyle der "Altın yere düşmeyilen pul olmaz" Daha sakin bir yaşantı dilerim...
  9. doğru söze ne denir bu ülkede sosyalizm i istemek, savunmak, aklınızın ucundan bile geçirmek ihanetlerin en büyüğüdür. Vatanseverlik ise ülke topraklarında ABD üsleri bulundurmaktır örneğin. Ülkenizi ziyaret eden ABD askerleri için genelevleri boyatmaktır. Bir milletin yatak odasına girerlerken, kafanızı öte tarafa çevirmektir. Ekonominize vereceği üç kuruş kredi ve ordunuza bağışlayacağı üçbeş tane modası geçmiş silah için. Sakın ola ki düşünmeyin bu ülkenin evlatları Kore'de kimin için öldü diye. Yıllardır ABD ile bu ülkeyi aynı yatak odasına kapatanlar duruyorlar işte şimdi böyle çaresizce. Ve her zaman yapageldikleri şeyi yapıyorlar ancak. Ne bakış açısı değişiyor ne zihniyet çünkü kafa aynı zihniyet aynı. Slogan hiç değişmiyor. Sosyalizmi ya da devrimi istemek ihanettir. ABD ile aynı yatağa girmek vatanseverliktir. unutmuşum ekleyim, solcu olmak, sosyalist olmak devrimci olmak insan olmayı, akıl ve vicdan sahibi olmayı insan emeğine değer vermeyi onurlu olmayı eşitliği, kardeşliği savunmayı hakkı ve paylaşımı gerektirir ki benim vatanseverliğim budur. siz fazla zorlamayın kendinizi isterseniz.
  10. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Niçin Ağlamayım Niçin Gülmeyim Niçin ağlamayım niçin gülmeyim Deli gönlüm bir sevdaya bağlandı Özü şirin sözü şirindir yarin Gamzesi ok kaşı yaya bağlandı Yürüdükçe eda verir özüne Kuduret sürmesi çekmiş gözüne Taramış zülfünü dökmüş yüzüne Zannedersin bulut aya bağlandı İrfaniyem yeni buldum bir devlet Sakın yadlarınan eyleme ülfet Eskiden kalmadı mihri muhabbet Şimdi gönül taze yara bağlandı Derleyen Kamber Yıldırım-Süleyman Yıldız Yöre Sivas (Tokuş Köyü
  11. asterix şurada cevap verdi: asterix başlık Şiir Forumu
    Ağustos Çıkmazı Beni koyup koyup gitme ne olursun durduğun yerde dur kendini martılarla bir tutma senin kanatların yok düşersin yorulursun beni koyup koyup gitme ne olursun Bir deniz kıyısında otur gemiler sensiz gitsin bırak herkes gibi yaşasana sen işine gücüne baksana evlenirsin çocuğun olur sonun kötüye varacak beni koyup koyup gitme ne olursun Elimi tutuyorlar ayağımı yetişemiyorum ardından hevesim olsa param olmuyor param olsa hevesim yaptıklarını affettim seninle gelemeyeceğim beni koyup koyup gitme ne olursun.
  12. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Başımda Bir Sevda Döner Başımda Bir Sevda Döner Ben Yanarım Kül Olurum Dokunduğum Sular Donar Ben Yanarım Kül Olurum Dumanım Var Arşa Çıkar Irmağım Var Serin Akar Ataşım Var Beni Yakar Ben Yanarım Kül Olurum Yunus İle Çıktım Yola Dergahında Çektim Çile Aşık Oldum Bile Bile Ben Yanarım Kül Olurum Karşı Dağlar Düzün Düzün Ufka Doğru Bakar Gözüm Poyraz Yemiş Titrer Sazım Ben Yanarım Kül Olurum Kaynak Kişi Musa Eroğlu
  13. DOST SENİN DERDİNDEN BEN YANA YANA Ötme bülbül ötme, şen değil bağım Dost senin derdinden ben yana yana Tükendi fitilim eridi yağım Dost senin derdinden ben yana yana Deryada bölünmüş sellere döndüm Ateşi kararmış küllere döndüm Vakitsiz açılmış güllere döndüm Dost senin derdinden ben yana yana Haberin duyarsın peyikler ile Yaramı sarsınlar şehidler ile Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile Dost senin derdinden ben yana yana Abdal Pir Sultan’ım, doldum eksildim Yemeden içmeden sudan kesildim Zülfün kemendine kondu m asıldım Dost senin derdinden ben yana yana
  14. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Şiir Forumu
    İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı, kınsız, uyanık Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı Sürmüş, filiz vermiş içimdeki sevdan Dost, düşman söz eder kendi kavlince Kınamak, yiğit başına. Bu ne ayıp, ne de yasak Öylece bir gerçek, kendi halinde Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık... Ve zehir-zıkkım cigaram. Gene bir cehennem var yastığımda Gel artık... Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden şiirinden...
  15. asterix şurada cevap verdi: asterix başlık Şiir Forumu
    BELKİ GELMEM GELEMEM Sen istinyede bekle ben burdayım İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım Çünkü ben buradayım karanlıktayım Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor Şarabım bütün ekşi suyum soğuk Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu Ben senin olmadığını arıyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa Hiçbiri benim değil Belki ölmek hakkımı kullanıyorum Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git AYRILIK SEVDAYA DAHİL -3 3. ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş tedirgin gülümser çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili hiç bir anı tek başına yaşayamazlar her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu yıldızlar inanılmayacak bir irilikte yansımalar tutmuş bütün sâhili çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil çünkü ayrılık da sevdâya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili.. AYRILIK SEVDAYA DAHİL -4 4. yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı karanlık çöktü denize yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
  16. asterix şurada cevap verdi: asterix başlık Şiir Forumu
    DAĞILAN GÜL ne söylersen söyle bu aşk ikimizindi ikimizindi bir zamanlar aynı gökyüzü bir samanın tutuşması gibi olan şey biraz erzurumdu biraz rize biraz mardin geniş, dingin, sürekli bir yurt gibi ne söylersen söyle rüzgardır duyan düşleri çağıran iri siyah gözleriyle ve yanıbaşımızda mutlu kalan ne var ki belki bir kuş akşamın ölü ağzındaki sadece güldür dağılmış ayaklanmaya ne söylersen söyle ruhum bağırıyor acı içinde bağırıyor giden her şeye uzak kapıların ses verip çağırmadığı mutsuzluk değil mi biraz da şarkıdır üzgün, kırık, iri bir gül gibi kanayan ne söylersen söyle bir gün yiteceğiz çam seli halinde kalabalık bir orman alıp götürecek bizi kuytu ölümlere yaşamanın anlamını sorsam da söyleme konuştukça bir gemi açılıyor kıyıdan.
  17. Sevsem Öldürürler Sevmesem Öldüm gecti baglardan agri taramis zülfünü, vermis timari ak gögsün arasi zemzem pinari icsem öldürürler, icmesem öldüm Karac oglan derki: kendim ögmeyim coskun sular gibi bendim dögmeyim güzel sevme derler nasil sevmeyim sevsem öldürürler sevmesem öldüm
  18. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Doğum Günü Kutla
    doğum günün kutlu olsun yaşının ve yaşamının değerini bil...
  19. Felek çetesini topladı geldi Gelmedi hiç senden ses kara bahtım Kırıldı direğim batıyor gemim Hala poyraz gibi es kara bahtım Es kara bahtım... En zorlu günlerde sıkılmaz iken İşkenceye vursan bükülmez iken Aslana kaplana eğilmez iken Dedirtme çakala pes kara bahtım Pes kara bahtım... Düşündüm taşındım senden hayır yok Kaderden kısmetten şanstan fayda yok Masal ile safsatayla derde çözüm yok Sen benimle postayı kes kara bahtım Kes kara bahtım... Söz-Müzik : Cem Karaca
  20. asterix şurada cevap verdi: asterix başlık Öykü Forumu
    İstanbul, Gri bir siluetin içine bürünmüş şehir, soylu, narin, kırılgan, üzgün… Hayat tüm hızı ve hoyratlığı ile onun içinden akıp giderken, tüm yaraları ve acısına rağmen sessiz, vakur ve asil bir edayla ayakta durmaya çalışan şehir. Gri kubbeleri ve gökyüzüne uzanan minareleri, karşıda Haydarpaşa toprak renkli gar binası gri deniz, çırpıntılar içinde ve kayıkçılar ve martılar ve simitçiler ve karşıda Sarayburnu, Kız Kulesi, Haliç, aktarlar, geçip giden faytonlar, kahve önlerinde nargile içen adamlar, koşuşturup duran bir kalabalık, örtüler içinde kadınlar, yanık yüzlü ihtiyar adamlar, üzgün yüzler, solgun yüzler, gülümseyen genç yüzler, aydınlık ve cefakar ve mütevekkil yaşlı kadın yüzleri, anne yüzleri, baba yüzleri, kardeş yüzleri, yük taşıyan hamalların kayıtsız yüzleri ve esnafın meraklı yüzleri, neşe içinde bağrışıp duran çocuk yüzleri; ve sesler birbirine karışmış sesler atların nal sesleri, kıyıya vuran dalgaların sesleri, martı sesleri, cami avlusunda birdenbire havalanan kuşların kanat sesleri, neşeli çocuk sesleri, gazete satan çocukların sesleri, iskeleden kalkan bir vapurun sesi, boyacıların sandukalarından çıkan sesler ve şerbetçilerin bağırışı ve yoğurtçunun çıngırağı ve ezan sesi ve sokak aralarında atılan naralar ve kestane kebap ve kağıt helva ve leblebi satıcılarının bağırışları ve çocuğunu azarlayan bir annenin öfkeli sesi, ve yokuşu tırmanan Arif’in ağır ve yumuşak adımlarının sesi. Arif tüm bu kalabalığın içinde ürktü. Yıllardır alıştığı çölün o sessiz ve engin ve ıssız yalnızlığında durulan ruhu, bu enerjik kalabalık karşısında ürktü. Ayrı bir dünya gibi geldi ona İstanbul, bambaşka bir dünya, bıraktığı şehir bu değildi ve onu bir daha hiç göremeyecekti. O şimdi bu şehre ait değildir artık, yorgun ve ürkek adımlarla Üsküdar’da bir yokuşu tırmanırken cumbaların içinden perdelerin ardından kendisine bakan gözlerden, kapı önlerinde koşuşturup duran çocukların ve şefkatli gözlerle bakan ihtiyar kadınların ve erkeklerin bakışlarından ürkerek, utanarak, ezilmiş gibi omuzları düşmüş, ince boynu kafasını iyice gövdesinin içine saklamıştır sanki. Üsküdar meydanından yukarıya doğru tırmanmaya başlayınca dar yokuşların sonunda evler seyrekleşti, bahçe içinde koca çıplak dalları ile incir ağaçlarının bulunduğu tek katlı yalnız ve yoksul evler. Arif bahçe kapısını tutan teli kaldırdı, İçeri girdi, boynunda asılı duran künyesini ve ona iliştirilmiş muskasını çıkardı, hemen yanlarına asılı duran bir anahtarla kalın ahşap kapının kilidini çevirdi. Etraftan meraklı gözler, kadınların sevinç içinde sessiz fısıltıları, Saniye hanım’ın Arif değil mi bu?. Arif kapıyı itti, ağır ahşap kapı gıcırdayarak açıldı. Saniye Hanım’ın oğlu Arif yorgun bedeni ile yalnızlığına sığınak olacak mabedinden içeri girdi. Çantasını omzundan çıkardı, ekmek torbası ve matara ve artık çok gerilerde kalmış bedbaht bir maceranın şu anda gereksiz olan ayrıntılarından sıyrıldı. Ayağındaki asker çarığını çıkarttı, sofadan içeri girdi. Evi, bir zamanlar yaşayan soluk alan, işte şurda yemek pişerdi, şu gaz lambası yanardı, Komidinin üzerinde duran fotoğraflar, annesinin oğullarının yokluğunda bakıp avunduğu siyah beyaz asker resimleri ve üzeri örtülmüş koltuklar, divanlar, sehpalar. Arif can sıkıntısı içerisinde yorgun bedenini divanın üzerine bıraktı, gözlerini tavana dikti, Eliyle sol kaburgasının altındaki yarayı kaşıdı. Evine dönmüştü...
  21. Seslendiren: Kazım Koyuncu Ateşlerde yanmış bu can ile Nerelere gidem ben nerelere Yüreğime saplanmış bu hançerle Nerelere gidem ben nerelere Söyle a canım söyle Nerelere gidem ben nerelere Bağırsam duyar mısın sesimi Savursam kendimi rüzgara Sihirli düşlerden geçsem Bulur muyum yine kendimi
  22. Bir şeyleri yüksek sesle haykırmak iyi gelir çoğu kez, çoğu kez kişi içindeki tereddütleri, şüpheleri ya da sıkıntıları gidermek isteyebilir. Yere yatırdığın birini boğazlarken avazın çıktığı kadar bağırırsın. "Allahuekber". Yaptığın iş aslında dehşet verici ve ürkütücüdür. Ama sen düşünceni ve inancını hiç durmadan kendi kendine tekrarlayarak, kendine cesaret verirsin. İçini kemiren birşeyler vardır ama, sen düşünmeye şüphe etmeye, acaba demeye fırsat tanımazsın kendine. Doğruluğuna inandığın sözcükleri hiç durmadan tekrarlayarak, kepenklerini kapatırsın öteki dünyaya. Bugün kulağa hoş gelen sözcükler vardır. Modern dünya gibi, özgür dünya gibi, globalizm gibi, açık toplum gibi. yaratılmış imgeler, kelimeler ve kavramlar vardır. Ama özgürlük böyle bir şey değildir. Özgürlük böyle yaratılmış kavramlar ve kelimeler gibi yaratılabilecek bir şey değildir. Hele varlığını tarih boyunca sürdüren emperyalizm ile özgürlük yanyana durdu mu çok da çarpık bir tablo çıkar ortaya aslında. Roma'nın Gallilere, Britanya'nın Keltlere vermediği bir özgürlüktür bu. O adına özgür dünya denilen sloganın içinde geçen özgürlükten çok farklı birşeydir aslında. Suçluluk duymanızı gerektiren bir şey yok. Özgürlük karşısında heyecan duymayan insanın insanlığından şüphe etmek gerekir zaten. Gönül isterdi ki, bu özgürlük heyecanı ısrarla yaratılan bir öteki kavramına endekslenmese idi. Öteki kötü'nün antitezi gibi sunulmasa idi. Hayat kime ne gösterir bilinmez. Bakarsınız çağ değişir, sizin nefretle adını andığınız bizim de çok hoşnut olmadığımız o devletler yer ile yeksan olur belki. Ama o zaman dahi siz dahil yeryüzünde yaşayan pek çok halkın özgürlük sorunu ortadan kalkmış olmaz. Çünkü özgürlük de tıpkı ekmek gibi bir büyük sistem sorunudur. Ve politikanın tüm cambazlığı ve oynaklığı dışında, insan olarak içi dolu ve son derece önemli olan bir takım "gerçek" kavramları, yaratılan sloganlar karşısında bu kadar kolay harcamamanızı dilerim. kardeşlik güzel ve anlamlı bir kelimedir. globalizm, özgür dünya vs. kavramların gün olur modası geçer, yaratıcıları tarafından tarihin karanlık çöplüğüne fırlatılır bakarsınız. Ama kardeşliğe ve kardeşe her zaman ihtiyaç vardır.
  23. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Derdim Çoktur Hangisine Yanayım Yine Tazelendi Yürek Yarası Ben Bu Derde Hande Derman Bulayım Meğer Şah Elinden Ola Çaresi Efendim Efendim Benim Efendim Benim Bu Derdime Derman Efendim Türlü Donlar Giyer Gülden Naziktir Bülbül Çevreyleme Güle Yazıktır Çok Hasretlik Çektim Bağrım Eziktir Güle Gelir Gelir Canlar Paresi Efendim Efendim Benim Efendim Benim Bu Derdime Derman Efendim Benim Uzun Boylu Serv-i Çınarım Yüreğime Bir Od Düştü Yanarım Kıblem Sensin Yönüm Sana Dönerim Mihrabımdır İki Kaşın Arası Efendim Efendim Benim Efendim Benim Bu Derdime Derman Efendim Dilar İle Muhabbete Doyulmaz Muhabbetten Kaçan İnsan Sayılmaz Münkir Üflemekle Çırağ Soyunmaz Tutusunca Yanar Aşkın Çırası Efendim Efendim Benim Efendim Benim Bu Derdime Derman Efendim Pir Sultan´ım Katı Yüksek Uçarsın Selamsız Sabahsız Gelir Geçersin Aşkı Muhabbetten Niçin Kaçarsın Böyle Midir İlimizin Töresi Efendim Efendim Benim Efendim Benim Bu Derdime Derman Efendim Ali Ekber Çiçek
  24. asterix şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Gittin Gideli Öyle ağırım ki kendime Sen benden gittin gideli Terim küs olmuş tenime Sen benden gittin gideli Öyle bıkmışım ki kendimden Kurudum düştüm dalımdan Sanki ruhum çıktı canımdan Sen benden gittin gideli Bir cefam var idi bin oldu Aktı gözüm yaşı sel oldu Yaz baharım döndü kış oldu Sen benden gittin gideli Derleyen Mazlum Çimen
  25. Bilmem hayalmiydi yoksa düşmüydü Gönül arzusunu buldu bu gece Yalın kılıçmıydı bir ateşmiydi İçerim köz ile doldu bu gece Bilemedim gece ile gündüzü Seçemedim güneş ile yıldızı Mestane gözleri mest etti beni Aklımı başımdan aldı bu gece Vardım huzuruna gördüm yüzünü Haydar semahını döndüm bu gece Kurak toprak idim gül bahçesinde Çağladım sel oldum aktım bu gece Bilemedim gece ile gündüzü Seçemedim güneş ile yıldızı Mestane gözleri mest etti beni Aklımı başımdan aldı bu gece

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.