Zıplanacak içerik

suheda_

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

suheda_ tarafından postalanan herşey

  1. bir dilek tut ve mutlu ol emi
  2. nöbetçi memura iyi bir bahane uydurabilirsem eve gidiceğim eve gitmek istiyoruuummm
  3. Günler hey aynı gibi görünsede farklıdırlar. ya bu şans kurabiyeleri içimi okuyor
  4. anlatamadım mesele ne biliyormusun bu oluşma karşı olanların bile listede adının olması kendi haberleri olmadan Hallaçoğlu'da bunlardan bir tanesi dikkat edin bakın ne diyor "Ermeni Terör Örgütü ASALA tarafından katledilen büyükelçi İsmail Aracı'nın da listede isminin olduğunu" kim bilir böyle niceleri var.. Siz isteyen imza atar demişsiniz ama istemeyenede gıyabında imza attırılmış..
  5. suheda_ şurada cevap verdi: figgaro başlık Havadan Sudan Konular
    yalnızlığın en alası zaten kalabalıklar içerisinde yaşanan yalnızlıktır,diğeri yalnızlık sayılmaz... Bir anda bütün etrafınızdakiler yabancılaşıverir ve bir anda ömrünüzün tükettiğiniz yolları ilk kez geçiyormuş gibi hissedersiniz..
  6. şekerim sen hayatını riske atacağına git yerinde ye şu tavuğu ama gitmişken şu iki saat süren manisini okut sonra bana anlatırsın
  7. Sen öyle san sevgili dostum Bak kendisinin bile haberi yokken listeye adını konulan kimler var.. Kampanyanın ciddiyetinin olmadığını öne süren Halaçoğlu, buna örnek olarak kendinin de isminin kampanyanın başlatılmasının hemen ardından eklendiğini ve sonra silinmesini gösterdi. İmza atan isimler arasında inceleme yaptığını ve 70-80 kişinin çift imza attığını tespit ettiğini ifade eden Halaçoğlu, açılan sitenin güvenilirliğinin olmadığını söyledi. "Keşke güvenilirliği olan bir site açsalardı da biz de görseydik kaç kişi destek verecek" diyen Halaçoğlu, Ermeni Terör Örgütü ASALA tarafından katledilen büyükelçi İsmail Aracı'nın da listede isminin olduğunu öne sürdü. Yabancıların isimlerinin de kampanyaya destek verdiğini hatırlatan Halaçoğlu, "Yabancılar Türkler adına nasıl özür diler?" diye sordu. "Halkımızın duyarlı davranacağına ve onlara karşı ciddi bir tavır göstereceğine inanıyorum." diyen Halaçoğlu, "Şimdi şu kadar kişi 'özür diliyorum' deyince Türkiye özür mü dileyecek" diye konuştu.
  8. hahaha senin arkadaşının vay haline o zaman çünkü Lamia dizi başladığında beri ağlıyor güldüğü hiç yokki
  9. Kaplan,konuyla ilgili bir başlıkta ben açmışım senin açtığın bu başlığı fark edemediğim için özür dilerim.. (benim özrüm geçerli bir özürdür)
  10. dedim ben işte yok yok yukarıda anlatıldığı gibi gizemli erkek falan bunların hepsi bizim bildiğimiz erkekler işte gizem mizem hikaye
  11. suheda_ şurada bir başlık gönderdi: Türk Sineması
    Dün gece geç vakit misafirlikten döndüm eve,en sevdiğim şeylerden biridir geç vakit kimsecikler yokken kitap okumak yada film izlemek tercihimi filmden yana kullanıp cd çantamı alıp ne izlesem diye bakmaya başladım içlerinden birini elime aldım "beyaz melek" ilk önce hangi film olduğunu çıkartamadım sonra hatırladım yaptıralı epey bir zaman olmuş izlememişim.. Film müthiş bir drama Mahsun Kırmızıgül'ün böyle bir film yapabileceğini kırk yıl düşünsem inanamazdım. Hepiniz hatırlarsınız huzur evlerinde yaşayan insanlara yönelik yapılan bu film oldukça ses getirmiş öyle ki başbakan izlediğinde beyaz melek yasasını çıkartacaklarını söylemişti.. Gerçekten dedikleri kadar varmış öyle güzel bir film ki öyle çok sevdim ki.... Anadoluda yitirilmemiş değerleri ve gerçekten geleneklerimizin kültürümüzün ne kadarda kıymetli olduğunu anlatıyor bize,birde filmde öyle görsel sahneler var ki hayran kalmamak elde değil tuz gölü mesela Allah'ım o nasıl bir yer öyle o nasıl bir güzellikmiş ve ben bu filmi izledikten son içimde dayanılmaz bir şekilde Diyarbakır'ı görme isteği oluştu...İstikamet belli önümüzde ki yaza doğru güneydoğu turu yapacağım anlaşıldı. Filmin bazı sahnelerinde zazaca konuşuluyor oda ayrı bir renk katmış filme alt yazı ile çevirisi yapılmış... Müthiş bir oyuncu kadrosu var yılların duayenleri bu filmde toplanmış hepsi ayrı bir renk hepsi ayrı bir karakter.Bir huzur evinde yaşayan bir gurup yaşlı insanın acınılası hayat hikayesi,gördükleri kötü muameleler ve kendi kendileri herşeye rağmen mutlu olmaya çalışmaları.. Ali (Mahsun Kırmızıgül) ve kardeşi Reşat (Sarp Apak)hasta babaları sayesinde ömürlerinde ilk kez bir huzurevi görüp insanların anne babalarını neden oraya atma gereği duyduğunu anlamaya çalışıyorlar şahit oldukları şiddet sahnelerine dayanamayıp çok sert tepkiler gösteriyorlar.. "Abe hani sen burası huzurlu ev demiştin ya burada yok öyle huzur neyim" Anadolunun yozlaşmamış iki genç karakteri ile batılılaşma özentisi kültürel farklılık değerlendiriliyor..Ve filmin finalinde ekrana asıl kalan yazı her şeyi tüm netliği ile anlatıyor bize.. Türkiye'de 287 huzurevi var bu huzurevlerinin büyük bir çoğunluğu büyük şehirlerde yaklaşık 16.685 yaşlı insanın kaldığı huzur evleri dışında Anadoluda açılan huzur evlerinde kalacak kimse bulunamadığından %50 si kapatılmıştır. Filmi izlediğinizde anne babanızın nasılda değerli olduklarını ve insanların kaç yaşına gelirse gelsin içlerinde hep bir ümit taşıdıklarını....ve hepsinden önemlisi Anadolunun nasıl muteşem bir kültürle kuşanmış olduğunu.. Bu filmi mutlaka izleyin gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız ama inanın değer.. Yönetmen : Mahsun Kırmızıgül Senaryo : Mahsun Kırmızıgül Oyuncular : Mahsun Kırmızıgül, Ali Sürmeli, Arif Erkin, Cezmi Baskın, Erol Günaydın Filmin Türü : Drama Orijinal Adı : Beyaz Melek Yapım Yılı : 2007 Yapım Ülkesi : Türkiye Orijinal Dili : Türkçe
  12. Kırarmı canım hiç kırmaz onun sayesinde fırında tuzlanmış Radya'da girer mutfak literatürümüze
  13. suheda_ şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Aşk - Sevgi - Mutluluk - Güzellik
    şekerim bu sözler sanamı ait.. Öyle çokki böyle insanlar tahmin bile edemezsin,zaten sen inanıyormusun gittiği anda biter herşey..Umud edersin,beklersin,sırf gönlün gidişini kabul etmediği için kendince bahaneler uydurur onu aklamaya çalışırsın.. eski bir defteri kurcaladım iyimi yaptım kötmü bilmiyorum kızma bana
  14. tamamen aynımı bilmiyorum çünkü ben tuzda balık yemedim ama benziyordur sanırım.. Birde bunlar bir balık yapıyorlar tatlı su balığı adına karabıyıkmı ne diyorlar,fırın güvecinde kaşarla oooffff Radya var bu Hatay'ın yemekleri cidden şahane şekerim..
  15. suheda_ şurada bir blog başlığı gönderdi: Şehr-i Hüzün
    Yetiştirmem gereken bir sürü iş var,yemek saatide geçiyor karnım zil çalıyor işe ara verip yemekhanenin yolunu tutuyorum.Amanin o da ne herkes yemiş gitmiş koskoca yerde bir ahçı bir bulaşıkçı birde ben kalmışım. Yemekte sarma var,bugün bizim ahçı iyi tarafından kalkmış demekki hep aynı sitemle bakıyor yüzüme neden geç geliyorsun der gibi... Tabağımı alıp oturuyorum ilk çatalı ağzıma koyar koymaz gözlerimden yaş geliyor,yandım,damağımın üst kısmı sızlıyor suda fayda etmiyor... Kısa bir arayla ikinci yanışım, bu bir sinyalmidir nedir anlamadım.Allah uyarıyor beni ama niçin Neyse bunu düşünecek vaktim yok,Rüzgar gibi geçti kitabını okudunuzmu hani oradaki baş kadın kahramanımız vardı ya Scarlett O'Hara her sorunda aynı şeyi tekrarlardı "bunu daha sonra düşünürüm"bir ara hayat felsefem olmuştu.. Çabuk,çabuk yemeği bitirdim.Bu hızlı yemek yeme alışkanlığım yüzünden sürekli mide şikayeti çekerim,üstüne birde arkadaşların dalga geçmesi eklenir "az yavaş arkandan koşturanmı var" ne yapayım her işim böyledir benim bir an önce olsun bitsin isterim.Annem bu huyum yüzünden "tez canlı" der bana.. İşlerimi tamamladım.Siz bakmayın benim böyle foruma takıldığıma o arada bir sürü işi gözü kapalı yapıyorum,gerçi hep aynı şeyler ezber oldu artık benim için.. Aslında yaşadığım her şey ezber oldu düşüncelerim dışında..kendimi Pavlov'un köpeği gibi hissediyorum hep aynı şeyleri yaptığım için.. Arada ufak tefek değişik şeyler yapıyorum ama yetmiyor bana,bir insan olduğunun tam aksine bir hayat sürermi ben sürüyorum işte..Ben ne kadar tez canlı,hareketli isem işim bir o kadar rutin..(nefret ediyorum çalışmaktaaann) Tabi bu rutinlik hayatımada yansıyor, enerjimi boşaltamadığım için ve sürekli yeni şeylere kendimi aç hissettiğim için ruhum tatmin olmuyor,bu da beni mutsuz yapıyor.. Şimdi neden kendime Pavlov'un köpeği benzetmesini yapıyorum çalıştığım masa bana ait benden başka kullanan yok sağ üst çekmecesinde özel eşyalarım durur neler mesela,abur cuburlar cep telefonum kredi kartı ekstrelerim okuduğum kitap gibi,işin ilginç yanı cep telefonumu oradan alıp sol taraftaki çekmeceye koyarsam onu kesinlikle orda unutup eve gidiyorum.Yani şartlanmışlık refleksi..Arada ki tek fark zil sesi duyunca benim salyalarım akmıyor. Mesela şemsiye taşımayı oldum olası sevmedim öyle bir alışkanlığım olmadığı için ne zaman yanıma bir şemsiye alsam gittiğim yerde unuturum. Bu evdede böyledir,her hangi bir şeyin yerini değiştirdiğim zaman işin yoksa arada bul,aynı şeyi farklı bir yöntemle asla yapmam alışkanlığın vermiş olduğu ezbercilik.. Her akşam yatağa girince bir sürü radikal kararlar alırım ama ertesi sabah hepsini unutur giderim.Unutkanlık dedimde yaklaşık üç haftadır daraltılması için terziye verdiğim eteğimi almayı unutuyorum parmağıma ipmi bağlasam.. Birde hiç değişmeyen markalarım vardır benim,yediğim gıdalardan,giydiğim iç çamaşırına içtiğim sigaradan kullandığım kozmetiklerden,temizlik malzemelerine kadar hepsi yılların alışkanlığı ile vazgeçemediklerim...Ve isim yapmamış hiç bir markayı kabul etmem.. Tuhaf bir şey benimkisi saplantılı değil ama şartlanmışlık.. Bu arada damağım hala acıyor.. Suheda
  16. Hadi canım birde onu kız arkadaşına ve annesine soralım bakalım bozacının şahidi şıracı seni kaşlarımı kıskanıyorsun hadi itiraf et
  17. tüm bu söylediklerine yüzde yüz katılıyorum politika.. Kimilerine göre bu bireysel bir eylemdir isteyen imzalar isteyen imzalamaz.kimilerine göre demokratik bir eylemdir.kimilerine göreyse öyle büyütülecek bir olay değildir.. Bana göreyse oldukça ciddi ülkede infiale yol açacak bir eylemdir zaten farkındaysanız uzun zamandır ülkede zıt kutuplaşmalar mevcut şimdi hepsini bir kenara bıraktık milli bir olay ile kutuplaşmaya gidiyoruz.. Ülkemizin menfi çıkarlarını hiçe sayarak ve tüm dünya gözü önünde suçlu durumuna düşürmek kimlerin ekmeğine yağ sürüyor oturup bir bakmalıyız.. Nedense birilerinin şakşakçılık yaparak başkalarından övgü toplamasının yolu hep bu ermeni güzergahından geçiyor.hatırlarsınız daha dün büyük aydın bir yazarımızın!!!nobeli kapmak için yaptığı açıklamaları.. Ben ermeni zülümlerinin en yoğun yaşandığı şehirlerden birinde doğup büyüdüm ve birinci ağızlardan dinledim tarihte neler yaşandığını..anlatılanlar şehir efsaneleri değildi birebir yaşanmış olaylardı.. dedimya bizim kimseye özür borcumuz yok bırakın özür dilemeyi onlardanda böyle bir özür gelse onu bile kabul etmiyorum.
  18. Bende ne oluyoruz dedim bir an
  19. soruyu soran sanıyorum erkek cevap verende erkek yorumlayan tek bayan ben olduğuma göre söylediklerime itibar etmelisin politika regl bir hastalık halidir..bu hem fiziksel hemde ruhsal yönden oldukça hassas bir dönemdir.. sen şimdi ne anladında güldün?
  20. Yok öyle,ıspat edeceksin hem Radya bu kadar güldüğüne göre iddian havada kaldı demektir
  21. şekercim bu aralar biliyorsun eski başlıklara takmış durumdayım Gözlerinin en derininde bir yerlerde, her zaman ışıltılar saklı, yürekleri dünyayı içine sığdıracak ölçüde geniş, arkadaşları için canlarını verecek ölçüde vefalı, sevdikleri uğruna ölümü göze alacak kadar korkusuz erkekler. hiç dikkat ettinmi bu sözlere sanki bahsettikleri bizimle şu dünyayı paylaşan erkekler değil yahu varmı böyle bir tane? Bir kişi çıksın ben bu yazıda ki erkeğin ta kendisiyim desin yada biri çıkıp ben böyle birini tanıyorum desin ahanda tüm forum şahit kaşlarımı kazıyacağım
  22. Yahu niye söylemezsiniz geçen bir akşam programı bir açarım ki Naim Ümit'in kucağında ne oluyor dememe kalmadan Naim'ciğimizin hastalandığı öğrendim nazar değmiş kesin..Gözü olanın....
  23. Hatay denildide bir hatıramı anlatayım.geçen yıl ramazan ayında Hatay'dayım kuzen telefon etti -akşama hazır ol seni Reyhanlı'ya tuzda tavuk yemeğe götüreceğim -İftar iftar ne tuzda tavuğu delimisin yanarım susuzluktan sonra su variline hortum bağlayıp yanımamı gezdireyim -yok bu öyle tahmin ettiğin gibi değil tuz içine işlemiyor hem gideceğim yer çok güzel göl içerisinde bir lokantada yiyeceğiz -e iyi peki gidelim O arada başka bir tanıdık arıyor akşamki programdan bahsediyorum oda bana "o tavuğun bir manisi var mutlaka garsona okut"diyor Reyhanlı Hatay'ın Suriye sınırında ki ilçesi 3 km ilerisi Suriye tamamen Arap kültürü hakim ilçede oldukça mistik bir yer lokantaya vardık ağaçlıklı güzel bir yer malum oralarda pek ağaç göremezsiniz benim gibi gözünün alabildiğince ormana alışmış bir Karadenizli için ilaç gibi geldi.. rezervasyon yaptırılmış ne gerek varsa koskoca lokantada bizden başka kimse yok,Hatay'da yemek ucuz ama lokantalar boş tuhaf yani.. balkonda oturduk eee hani göl burda bir göl varmış belli ama içerisinde su yok -valla diyor ben en son geldiğimde su vardı.garsona soruyor garson izah ediyor "Reyhanlı'nın ilçe suyu bitince belediye başkanı gölün suyunu şehre vermiş Tuhaf isimli çorbalarımız ve mezelerimizden sonra iki kubbe şeklinde kaya parçaları geliyor garson elime tahta bir tokmak tutuşturup "bu misafirin hakkı kır" diyor anneee neyi kıracağım aldıkmı başımıza işi yahu tavuğu murdar edersem açta kaldık. neyse kazasız belasız kırdım. içinden tavukları çıkardı garson,oda nee muthiş görünüyor nar gibi kızarmış ve içine tuz hiç işlememiş.. bunun bir manisi varmış okurmusun"diyorum garsona dememle dirseği yemem bir oluyor Yav ne oldu? delimisin diyor bizim kuzen,iki saat boyunca bir şey okuyup duruyorlar ve tek kelimesini anlamıyorsun. garson maniyi okuyan usta burda yok bizim okumamız doğru olmaz diyor.Mani işi rafa kalkıyor Celal'in yüzünde son derece memnun bir ifade iyi olmuş der gibi.. Hatay'ın mutfağı müthiş künefesinden hiç bahsetmiyorum bile.. Yolunuz Hatay'a düşerse mutlaka Reyhanlı'ya Yenişehir Gölüne gidip tuzda tavuk yiyin...
  24. Kimse inanmasın hiç bir erkek bu yukarıda ki anlatıldığı gibi değildir. Erkekler genelde.. hemen hepsi tv kumandasına aşık bütün bir haftayı futbol maçı konuşarak geçiren gördüğü her güzel kadına bakan, spor bir araba görünce salyaları akan ilk başlarda bir kaç kez sevdiğini ifade eden sonra onuda bırakan sürekli şımartılmayı bekleyen sizinle konuşmaktan devamlı kaçan... böyledir.. gizemliymiş peh bilmesek inanacağızda
  25. Nehir ve Okyanus Goncalar alırım gamzelerinden Her gülüşünde……………….. Bir nefes al bırak derinden Rüzgarım olsun ……………… Gelip sana dokunayım Bu gün ayın onüçü daha Dişi dolunayım Ondördünde parla son kez Bekle,gülümse,onbeşinde gidersin Yavaş yavaş,biraz biraz, incelerek. Kaybolalım karanlığı delerek….. Sen ufuklara ben uzaklara Son kez gülümse ufuklardan Yakın ufuklardan Yaslanayım dağlarına,gülümse Her sabah bakın ufuklardan Böyle değildin diyorlar Sus pustun…………………… Sana ne oldu dilin çözüldü Konuşturdun ya şu ahraz adamı Zincirler çözülse birde Ah elim! Son şiirimdi okuduğun Arkası yarınlarımız olacak. Bölümlük aşklar değil, Ölümlük aşklar yazacağım sana. Okyanus gözlüm, yitik aradığım Aslında bütün şiirlerim sanaydı Sen benim son ve ilk aradığım. Farkındasın ………………… Hepsi hasret ve hüzün üzerine Beklediğim gündüzün üzerine Ağaran yüzün üzerine Ey gecem,gülümse Yine sana hep sana olacak Bu aşığın işi ne Destanlar yazarım tek bir gülüşüne Asırlara miras kalır manas gibi Dilden dile okunur hikayemiz Ben hep seni aradım Baharda kışta seni Ey güneş,yazda gölgeni, Güzde seni Her gördüğüm yüzde seni Okyanus gözlüm Çırpınışım senin içindi Haykırışım sanaydı Bütün şiirlerim sana. Değildi başkasına hiç birisi Sen beklediğim,son beklediğim, Düşlerimin perisi………………. Gülüşü ay,ceylan gidişi Vahşi bir aslan parçası,dişi. Denizler taşıyan gözlerinde Sen, kum göğsünde. Başlasın son uykum göğsünde Dediğim.Yenersem utancımı Geleceğim,çat diyeceğim kaşlarını. Çat bitir şu sancımı Çat, ben çatamıyorum Teneşirler paklayacak yoksa beni Yatamıyorum………………….. Kaybediyorum ârımı Elimden aldın uykularımı Göz göze ölümler alır beni Bakakalırım ardından gözlerim açık Göz göze ölümler yaşarım gülüm Boğulurum hüzün denizlerinde Göz göze ölümlere yapışır elim Sarılır can havliyle boynuma ecelim Göz göze ölümler yaşarım el ele Gözlerim açık giderim uykusuz Yanar kavrulurum sular içinde susuz Girdaplar alır beni koynuna Ölüp ölüp dirilirim Bazen ateşten bir çukurdu Yüreğimde.Bazen saçlarımda ak Karada ölümü yaşadım boğularak Ben hep ölümü yaşadım Sen hiç karada boğuldunmu? El verdiğin el,nehirlerin eşi! Can havliyle sarılır birlikte batarsın kıraç topraklara Susuz ve aç topraklara Ve batarken çifte acılar yaşarsın Hem boğulduğuna yanarsın,hem de Seninle batanın acısını yaşarsın Sarılır göz göze ölümler tadarsın Çırpınırsın ama nafile,balıklar İşitmez,yanıbaşından geçer gider Sağır ve dilsiz kalabalıklar. Sürü halinde,hepsi kendi aleminde Duymaz el ele olduğun bile seni Kendi çığlığında boğulur…….. Boğar senide.Sessiz bir çığlıktır bu Ölüp yaşadığını ele verir Gözlerde belirir…………………… Tutunursunuz birbirinize Eceli olursunuz yekdiğerinizin Saniyesinde,ama ölmezsiniz Uzun bir ecel olur bu, Yavaş yavaş ölürsünüz göz göze. Benim hiç çocukluğum olmadıki Beyaz badanalı evlerde oturmadım Ker****tendi duvarlarımız……… Diyordu.Yüreğimizdi tek vârımız Bir öyküde, ihtiyar bir çocuk……. ____Benim hiç hayatım olmadı ki A benim menevşem………………. Bazen ateşten bir çukurdu yüreğimde Kimi zamanlar saçlarımda ak Ben hep ölümü yaşadım boğularak Bu son çırpınışım Bulandım duruldum ovalarda Yamaçlarda bellerde seni aradım Adım adım. Hep kara hep kara Bıktım, sana susadım Ben sana acıktım Sönmez ummanlar içsem ateşim. Sen benim okyanusum seni ararım Ancak sana kanarım…………… Bazen bir zirveden baktım Gözledim seni, gezdim ovalarda bellerde. Özledim seni,hüzünlendim bıraktım Kendimi boşluğa,çağlayan oldum Kimi zaman ağlayan Hasretinle bentlerde………………… Topraklar içti beni, battım zemine. Coştum çıktım yine Suyu arayan ırmak, coşkun akan nehir adım. Toprak bana ben sana susadım. Hasret hüzün gamla biriktim Derelere çaylara sarıldım Damla damla biriktim Yıllara aylara sarıldım Ulaşmak için sana Ödünç sağanaklar aldım semadan Bir kat fazla tüteceğim borcuma karşılık Bir yer aç bana kalbinden Aksın sana bu nehir Kızma öfkelenme dalgalanma Çatma kaşlarını ne olur Atma beni kıyılara Alışamadım başka sulara Hep kara hep kara Bırakayım sana kendimi İyileşsin bu yara Göğe gönder tüt beni Yağmur olup sana düşeyim Damla damla ortana düşeyim Dalgalan savur beni Yerden yere vur beni Ama,atma kıyılara Sende kalayım. Bir yer aç bana kalbinden Aksın sana bu gönlüm Bir gidip bir geleyim Buharlaşayım ateşinle yağmur olayım Coşkun akan nehir geleyim Ölüm uykuda biz uyanık Uyusun uyanmasın şu bağrı yanık İzin ver garkolsun sana Ne diyorum bende…………. Hiç boğulurmu su suda Al koynuna beni yâr Beklesin dursun ölüm pusuda Ahmet Gözübüyük

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.