Öncelikle, bazı yanlış tarihleri düzeltelim :
Dil Yasağı :1983-1991 arasındadır.
25 Ocak 91- Türkçe dışındaki dillerde (Kürtçe, Adigece, Abazaca, Lazca,vb dillerde) konuşmayı ve şarkı söylemeyi yasaklayan' 2932 sayılı kanun yürürlükten kaldırıldı. ( Vikipedi )
Eruh baskını :1984
Bakın Evren dil yasağını neden koymuş ve bugün ne düşünüyormuş :
KÜRTÇEYİ NEDEN YASAKLADIM
Kürtçeyi neden yasakladınız?
- 12 Eylül'de bir hatamız da oydu. Kürtçe konuşmayı yasakladık. Şöyle yasakladık: Konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak. Okulda filan Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Neden dedik? Ben Devlet Başkanı'yken, bir köyde ilkokula gittim. Üçüncü sınıfa mı, dördüncü sınıfa mı girdim, hatırlamıyorum. Açtım kitabı, oku şunu dedim çocuğa. Kem küm, çocuk okuyamıyor.
Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor. Kızdım. Orada söyledim. Öğretmene döndüm, 'Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor, bu nasıl iş?' dedim. Sonradan anlaşıldı ki, öğretmen de Kürt. Kürtçe yapıyor tedrisatı. Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk. Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Ama, biraz ağır yasak koyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı, ama hataydı. Hata olduğunu sonradan anladım.
TÜRKÇE - KÜRTÇE BİLECEK
Kürtçe konusunda bugün ne düşünüyorsunuz?
- Belçika'yı ele alalım. Flamanlar ve Valonlar kavga etmiyorlar. Ben Genelkurmay Başkanı'yken Kanada'ya gitmiştim. Orada Quebec bölgesine gittim. Genelkurmay Başkanı gezdiriyor. Quebec'te lisan Fransızca. Tuhafıma gitti. 'Kanada'da nasıl iş bu?' dedim. Dediler ki, 'Burası Fransa'dan kalma bölge. Sonra bırakmışlar, ama bir anlaşmayla, buradaki halkın kendi lisanı kabul edilecek, kendi lisanlarını kullanacaklar' denilmiş. Bu bölgede devlet hizmetine gelecek bir vatandaş hem İngilizceyi, hem Fransızcayı bilmek zorunda dediler. Bölgede hizmet verecekse bu zorunluymuş. Şimdi bizde de Güneydoğu'da hizmet verecek memurun Kürtçe de bilmesi lazım. Katı tutumla olmaz bu iş.
Peki memur Kürtçeyi nasıl öğrenecek? O zaman okullara da koymak gerekmez mi?
- Hayır. O olmaz. Tedrisat Türkçe olmalı. Zaten Kürtçe öğreten kurslar filan var, onlar serbest biliyorsunuz.
Devlet hizmeti verecek olanlar iki dili de bilsin diyorsunuz?
- Zaten serbest, kurslar var. Resmi eğitim bizde biraz zor.
Ama memur bilse iyi olur mu demek istiyorsunuz?
- Kanada yapmış, Fransızlar, onlar azınlık...
Ben iletimde Türkler kelimesini tırnak içine almıştım. Yani, PKK’nın propogandası Devlet=Türklerin devleti olması hasebiyle. Yoksa, gerçekten Kürt kökenlilerle diğer Türkler arasında bir sorun olmadığını her yerde söylüyoruz zaten. O yüzden bu yazdıklarınız gereksiz olmuş.
Diyarbakır cezaevinde işkence görenler atıyorum 5000 kişi miydi ? Bu 5000 teröristin %50’sini oluşturan Suriye, Irak ve İranlı Kürtler de mi o cezaevinde işkence görmüş. Haksızlıklara isyanı anlarım da, o cezaevine insanlar Kürt oldukları için değil, Sol terör örgütleri üyesi oldukları ya da iddiası nedeniyle atıldı, tıpkı Sinop, Mamak cezaevindeki sol ve sağ görüşlü terörist veya terörist olmayanların durumu gibi.
Siz ana sebebi atlayıp tali unsurlarla olayları açıklama yoluna gidiyorsunuz. PKK 1978’de Marksist-Leninist bir Kürdistan kurmak için yola çıktı ve 80 darbesi sırasında tüm yurttta olan baskı ve işkenceleri, etnik kimlik üzerinden açıklamak suretiyle bir ''Kürt karşıtlığı'' algısı oluşturmanın argümanları olarak propogandasında başarıyla kullandı. Aldığı dış desteklerle de basit bir eşkıya olmanın çok ötesine getirildi.
"her zulüm gören silahı alıp dağa çıkar mı?"
Çıkabilir.
Geçmişten örnek:
Çakırcalı Mehmet Efe gibi zeybekler, uğradıkları haksızlıklar üzerine hem kendi ağalarına hem de devlete karşı dağa çıkmıştır. Ama bunu Osmanlı’nın Türkmen ya da Egeli düşmanlığı olarak algılamamışlardır. Yine, Çakırcalı’nın yerini öğrenmek için köylüye baskı ve işkence yapan Osmanlı zabitleri veya ağanın adamları da aynı etkiyi yaratmamıştır. Yani, dağa çıkanlar, sorunu sosyolojik sınıfsal bir temele oturtmuşlardır. Çünkü Osmanlı ağaları kendi otoritelerinin bölgedeki temsilcisi olarak açıkça desteklemiştir. Tıpkı, 50’den beri sağ iktidarların Kürt ağaları desteklemesi gibi…
Ve yine mesela Sinop cezaevindekiler ( mutlaka hepsi Etnik Türk değildi ) gördükleri işkenceleri kendi etnik kimlikleri üzerinden açıklama yoluna gitmediler ya da Kürtlerle birlikte dilleri yasaklanan Lazlar, Arnavutlar, Çerkesler bu yüzden dağa çıkmadılar. Lazca müzik Kürtçe ile birlikte 90’larda yapılmaya başlandı misal. Bu yasak ve uygulamalar, darbecilerin teröre/bölünmeye karşı asker mantığı ile aldıkları saçma kararlardır ve üstelik Lozan’a da aykırıdır.
Eğer, ortada hedef alınmış bir Kürt etniği olsa idi, PKK meşru olurdu. Oysa, bu PKK’nın propogandasından ibaret kalmış temelsiz bir iddiadır.Çünkü, gerçekten Kürt etniği hedef alınmış olsa, bu batıdaki Kürt için de geçerli olurdu. Kürtler sistematik olarak hem devlette hem orduda hem de özel sektörde yani yaşamın her alanında dışlanırdı. Oysa, o dönem batıda gayet rahat Kürtçe de Arapça da konuşuluyordu alanen ve kimse de karışmıyordu.
Bir de terör nedeniyle yaşanan olayları da buna delil olarak gösteremezsiniz. Ne demiştim daha önce, terör olduğu müddetçe, gerçekten ırkçı, Kürt karşıtlarının eline koz verilmiş olur. Yani, iki tarafın etnik milliyetçileri de birbirini besler, meşrulaştırır. Bunlara hepimizin karşı çıkması gerekir.