Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

karçiçeği_m

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.930
  • Katılım

  • Son Ziyaret

karçiçeği_m tarafından postalanan herşey

  1. karçiçeği_m

    Çağrışım

    romantizm
  2. buraya ik geldiğim günlerde yazılarına hayran olduğum birisiydi...Allah rahmet eylesin.
  3. Eger mükemmellik; Senin aramamana karsilik gurur yapip aramamaksa, Kizdigim anda icimden sana sarilmak gelse de ders vermek icin soguk davranmaksa, En özledigim anda çok sabirli ve dayanikli oldugumu göstermek istercesine belli etmemekse, Eski asklarini deli gibi kiskanirken cok anlayisli oldugumu ispatlamak icin susmaksa, Saatlerce sadece seni düsünüp,sana aglayip biri sordugunda ''Yok canim onu düsünmüyorum'' diyip güçlü görünmeye calismaksa, Ben mükemmel olmak istemiyorum!!Çünkü seni sadece sen oldugun için seviyorum. Bir ömür boyu sana kavusamasam da seni sevdigime hic pisman olmadim ve olmayacagim.
  4. Atatürk suçlu......senin gibi insanların yaşamasına izin verdiği için..ah keşke hala hayatta olabilseydi... sevgiler
  5. Yüreğine sağlık arkadaşım bu ne güzel bir yazıydı böyle... ülkemizin karanlığa gittiği bir dönemde bizim gibi Atatürk'e sahip çıkan kişileri görmek beni çok mutlu ediyor.bizde Atam gibi pes etmeyelim sonuna kadr mücadele edelim cumhuriyetin sonuna kadar savunucusu kalalım...
  6. hikayenin sonu gerçektende büyüleyici ama ilk bölümde biraz farklılıklar var bence. 7 Yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı. Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya, oradan oraya sürüklenmeye başladı. 8 Yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı. Zamanını tarlalarda kargaları kovalamakla geçirdi. zaten okuldan alınmasının sebebi babasının ölümüydü.çaresizlikten dayısının yanında kaldı bir süre. 17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı. iyide çok zeki bir insandı btün dünya biliyordu bunu bir avuç orduyla herkese meydan okudu.bu okulu kazanamadı kısmıda uyduuk sanki. ............................. .Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. ............................... yazı yinede çok güzel.... paylaşım için saol.
  7. Biraz geç oldu ama Şu Çılgın Türkler'i nihayet okuma fırsatım oldu.Atatürk'ü kurtuluş savaşını ne güzel anlatmış Turgut ÖZAKMAN kitapta her sayfasını gözlerim dolu tüylerim diken diken okudum yani diyorumki böyle güzel bir destanın karşısında hala nasıl bu kadar duyarsız olabiliyoruz. ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ HALA UYANAMADIK... !!! bu cümle herşeyi tamamlıyor zaten başka söze ne hacet
  8. Seni " sende" bulmadan, karanlığın içinde senin gözlerinle aydınlanmadan ne acılar akıttım damarlarımdan. Yılları hüzünle eleyip yüreğimde ne anarşist sevdalara yataklık etmişim meğer. Sevda cümlelerini bile geçmiş zaman kipiyle kuruyorum artık. Delice sevmişim ve seviliyor zannetmişim ! Meğer seviyorken ayrılıklara hüküm giymişim... Umuda gülümserken yenik düşmüştüm uçurum gölgelerinde. Sesini yitirmiş rüzgar gibi kilit vurdum dudaklarıma. Zamanı ayrılığın durgun anılarına kurup her sabah yalnızlığa uyandım. Ellerimle ektiğim sevda fidelerini tek tek kanlı ve ihanet görmüş yüreğimle " ben " yoldum. Bir gün sevdanın meyvesini verecek zannettiğim fideler şimdi ayrılığın en büyük ödülü olarak yüreğimin arka bahcesinde solmayı bekliyorlar. Kör bıçakları kirpiklerimde bileyip yüreğime kanlı pusular kurdum. Yüreğimin etrafına dikenli tellerle çevirdim. Kimse acılarıma ve düşleri çalınmış yarınlarıma ortak olmamalıydı. Kimse benim için ağlamamalıydı. Düşsem de uçurumlara , ezilmiş dizlerimle kendim çıkmalıydım aydınlağa. Yaralarıma merhem diye gözlerini sürecekken nice ayrılık tokatları yedim yüreğime savrulmuş. Günahlarına yüreğimi rehin verecekken yapmacık gülüşlerin ardına gizlenmiş kurşunları göğsümde dikenli gül bildim. Yenilmiştim ve ezilmiştim. Ruhumda hep kendimi sorguladım. Kalemini kırdım yüreğimin. Suç benimdi oysa; cünkü kırık dökük sevda teknesiyle ve yarım bedeninle hırçın denizlerde ne işim vardı benim ? Hakkım olmayan sevmeyi bu kadar neden istemiştim ? Evet, suçum sabitti..Cezama razı olup suskunlugun elbisesini giyindim üzerime. Ansızın celladın gölgesine yıkılmamak için kilit vurdum gönlüme... Hiçbir zaman " gideni " suçlamadım.Suçu sabitken bile adını ihanet cümleleriylw anmadım. Gitse de onu hala sevdiğimden değil. Çünkü " O " yüreğimde ölmüştü.Kendi silahıyla " yüregini " şakağından vurup sevda kitabında ölmüştü. Ve bizim sevda kitabımızda ölenlerin ardından tek bir kelime edilmezdi. Tek bir cümle kurmadım gidenin ardından.." O "artık ölmüştü. ........................ Şimdi bembeyaz satırların arasında seni seviyorum. Başkasını senin sevginde unutmak için değil; seni " sen " olduğun için seviyorum. İhanet görmüş yüreğimi iyileştirmek için sevmedim seni. Seni, yüreğim diye sevdim. Sana bir gün gitmek için gelmedim; seni " uzaklarda " içimde büyütmeye geldim. Farklıydın sen..Duruydu gözlerin..Yalın ve sadeydi yüreğin. Süslü ve kafiyeli cümlelerin ardında değil, yüreğinin yalın satırlarda sevdim seni. Hala seviyorum...Sevmeye de devam edeceğim. Yüzünün aydınlığına uzanıp yarınlarıma umutla bakıyorum. İhanetten kalan yaralarımı senin sevdanda sarmak için sevmedim seni. Ben seni " yüreginin güzelliginde " sevdim. Gözyaşlarını yağmurum, gülüşlerini umudum biliyorum. Asla tenin için sevmedim seni. Ben baharları andıran yüreğini sevdim. Ben senin imkansızlığını sevdim. Ellerinin varlığını bilmeden ellerinin ince cizgilerine çizdim Cenneti..Hayallerimin en güzel yıldızlarını gözlerin duruluğuna serdim. Seni sevmek; bir heves değildi. Tüketilmek için büyütülen ayak üstü sevda değildi sana duyduklarım. Günahlarına bedenimi ateşlere serecek sevdim seni. Kuru bir laftan öte yemindi bu. Ben senin tenini değil, bedenimi gülümseyerek kor yangınlara koşacağım günahlarını sevdim. Ben seni " sen olduğun " için sevdim. Kavuşmalarımızı hep erteledim. Kavuşsak içimizdeki büyük sevdamız ölecekti. Biz hasretin çilesinden umudu sağıp imkansızlıgın içindeki güzelliklere sarıldık. Tek nefeslik sevdaların yorulmuş sabahlarında ben seni yağmurlarla dans edişine uyandım. Karanlığı giyinmiş gecenin gölgelerinde , kirpiklerinin masumluguna uzandım. Ben sana bir gün gitmek için gelmedim. Ben senin imkansızlıgına rağmen hasretinin güzelliginde sevdim seni..Ben senin günahlarında közlenmeyi, ben seni yorgun akşamların çiğ tanesi düşmüş sabahında seni özlemeyi seni beklemeyi ve gözlerini güneşin sıcaklığında hayal etmeyi sevdim. Gözyaşlarının göğsümün kuru topraklarına yağmur diye düşüşündeki ıslaklığını sevdim. Hayallerinde olmanın güzelligini onur bilip saçların rüzgarla savaşını, hayata sımsıkı sarılıp acıyla inatlaşmasını sevdim. KISACASI; BEN SENİN YÜREĞİNDEKİ HAYATI VE GÖZLERİNDEKİ DURULUĞU SEVDİM.. alıntı
  9. karçiçeği_m

    SON VEDA SEVDİĞİME

    Güzel bir film tadındaydı yaşadıklarımız. Ve bu film üç bölümden oluşuyordu. Birinci ve ikinci bölümün ardından üçüncü yani son bölümü oynuyoruz birlikte. Başrol oyuncuları ise sen ve ben. Defalarca bulup kaybettim seni. Ve artık yorgunum. Seninle bu oyunu daha fazla sürdüremeyeceğim. Her yaşadığımız anda ben bu anı yaşadım demek istemiyorum. Çünkü hep aynı şeyleri yaşatıyorsun bana. Önce geliyorsun hiçbir şey olmamış gibi hayatımın tam ortasında duruyor sonra yine hiçbir şey olmamış gibi kenara çekiliyorsun. Olan yine bana oluyor. Tam unutmuşken yada alışmışken yalnızlığına, küllenirken yüreğimde sevdam birden kor haline geliyor. Ve inan bu acı terk edişinden daha çok acıtıyor canımı. Hayatımda üç kez aşkla karşılaştım. Birincisi çocukluktu, ikincisi gençlik, üçüncüsü ve son olanı ise sendin. Neydi beni sana bu denli bağlayan bilmiyorum. Yokluğunda hayatıma girmek isteyen, hayatım, geleceğim olmak isteyen insanlar çıktı. Hiç birisine karşı bir şeyler hissetmedim. Çünkü tüm ruhumla seni seviyordum. Çünkü damarlarımda kan yerine sen dolaşıyordun. Yokluğunda neler yaşamış neler umut etmiştim. Umudumu hiç kaybetmeden bekledim seni, olurda bir gün dönersin diye. Ama senin dönüşlerin hep hayatın bana sunduğu oyunmuş. Ve ben artık bu oyundan çekiliyorum. Sen fırtınalı günler yaşarken beni sığınılacak bir liman olarak gördün. Fırtına dinene kadar sığınıp sonra yine yoluna devam edecektin. Ve öyle de oldu. Neden bilmiyorum senin hakkında ne düşünürsem hep haklı çıkıyorum. Keşke haklı çıkmasam diyorum ama sen beni hiç yanıltmıyorsun. Kurulmuş bir zamanımız var bizim. O süreyi aşınca tüm sihir bozuluyor ve her şey eski halini almaya başlıyor. Sen bir tarafa ben bir tarafa. Bir gün yine kendini yalnız ve mutsuz hissedersen ve kendi kendine neden ben diye sorma. Çünkü Allah hiç kimseye hak etmediği acıları yaşatmaz. Dilerim ki o duyguları hissetmezsin. O duygular ki insanı yaşamdan koparan, soğutan, soyutlayan. Zamanla alışılıyor elbet herşeye. Ben farklı bir insan olduğum için ve her türlü acıyı yaşadığım için çok uzun sürüyor unutmam. Ama alışıyorum. Uçurumun kenarında gibiyim. Bir adım ileri atsam dipsiz boşlukta yok olup gideceğim. Bir adım geri atarsam önümde iki yol; birinci yol yaşam, ikinci yol ise ileri adım atmam ile aynı. Ve ben şimdi geri adım atarak iki seçenek sunuyorum sana tercih senin. Ya gel yaşat beni ya da bırak yalnızlığının boşluğuna. Seni kaybetmekten öyle çok korkuyorum ki bu korkular işkenceye dönüşüyor. Gecelerde daha bir artıyor bu can yakmalar. Uykularım kaçıyor uyuyamıyorum. Nasıl bu hale geldiğime inanamıyorum. Oysa hiç pişman değilim seni sevdiğim için. Ne çok yaş aktı bu gözlerden uğruna. Ne hıçkırıklara şahit oldu evimin duvarları. Karanlıkta ağladım hep. Çünkü kendimden bile saklamaya çalışıyordum gözyaşlarımı. Şimdi hayatın bana sunduğu bu sınavı da bitirdim. Belki geçtim belki de kaldım ama her şeyi yaşadım ve yaşattın. Her şey için, küçük de olsa bu mutluluğu yaşattığın için teşekkür ederim Ben seni hep sevdim ve hep bekleyeceğim olurda sende beni seversin diye... Alıntıdır RoMaNtİK___SeRsErİ'den alıntıdır....
  10. karçiçeği_m

    Armanca...

    ARTIK VEDA VAKTİ Havada nemli ve tuzlu bir serinlik Karanfil yağları damacanayla Gül yağları, bergamut, lavanta Akşam güneşine bulandı Limanda boydan boya Ne dedilerse yaptım bavullar hazır Geçmişi sığdırdım içine Ağır değilmiş o kadar Geçiştirmişiz zamanı Ateş ve su ve güzelim deniz Buluşmuşlar arasıra Her yerden akıyor gün Suyun üstünde esintiler Bir yolculuk vaktidir şimdi Köklerinden koparak yolculuk Yerinde sayarak yolculuk Rüzgarlara karışıyor kalbim Yamaçların, yarların en ucunda Kızıl kuşlar gibi titreyerek Ey benim güzel aşkım Sen hiç kış görmedin ki Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin Yalnızlık bile Ağzının kenarında Açıveren çiçekti Bütün gece limanlarda Beni alacak tekneyi aradım Yabancı yıldızların altında Bir göktaşı gibiydim Işığım gitgide eksildi Unutmazsın beni bilirim Pencerene yine Beyaz bir gül bıraktım Özel Arabul
  11. karçiçeği_m

    HaNi GitMeSek DiYoRuM

    gidişim neyi değiştirecek bilmiyorum, ama gidiyorum... yüreğimde söylenmemiş sözlerin acısı, ellerimde ellerini tutamamış olmanın sızısı gidiyorum... boğazımı düğüm düğüm eden bir cümle şimdi "seni seviyorum!"söylenmedikçe nefes almamı engelleyen, kulağına ulaşmadıkça anlamını yitiren bir cümle şimdi... "seni seviyorum!" içimde "seni seviyorum"un söylenmemiş acısı gidiyorum.... yaz yağmurları dökülüyor yollarıma. tenindeki yaz kokusu benimle geliyor. ben seni alıp yanıma sensizliğe gidiyorum. tenimde yokluğunun soğuğu dilimde söylenmemiş bir "seni seviyorum" gidiyorum... kendimi sakin bir sahil kasabasına atmak çare sanki. keşkelerin kıyısında bir baraka bulsam... demirlesem yüreğimi... tuzlu kumlara versem sırtımı... yaralarıma bassam denizin tuzunu... acıtsam kanatsam... kanayan, acıyan hep bir "seni seviyorum" cümlesi... içimde bir yanardağ var bilmiyorsun. patlamaya hazır volkanlar saklıyorum. lavlar büyütüyorum yoklukta... tüm bu havai fişek gösterisini harekete geçirecek şey ise bir "seni seviyorum" cümlesi... yolların karanlığı daha çok keskinleştiriyor içimdeki sızıyı. "seni seviyorum" cümlesi bilendikçe bileniyor paslı bir bıçak gibi. boğazımda düğüm düğüm kaldıkça daha da acıtıyor canımı... kanatıyor içimi. yüreğime kadar sızıyor kanım. kan doluyorum... gözlerimle tüm kanı ağlıyorum... "seni seviyorum" bir söylenmemiş söz dilimde..."seni seviyorum"larımı alıp gidiyorum bu şehirden. kaçamak bakışlar atıyorum dikiz aynamdan. yağmur diniyor yollarda. ama hala damlalar dönüyor gözlerimin önünde... yağmur değil gözyaşı damlaları... ıslanıyor "seni seviyorum"lar. ıslandıkça daha da ağırlaşıyorlar... ağırlaştıkça yüreğime daha fazla bir ağrı saplanıyor. gidiyorum... ağlamaklı bir "seni seviyorum!" bırakıp bu şehirde, gidiyorum... (söylenmemiş sözler kadar iç acıtan bir şey yoktur bu dünyada. söylenmemiş sözler mezarlığına gömüp sevdamı gidiyorum bu şehirden... ağlama sevdam. toprak soğuk, toprak karanlık olsa da yeniden doğacağın gün de vardır elbet kaderinde... alnına kazınmış bir isim vardır... doğacağın güne kadar ben, gidiyorum...) sen gidince soğuyor yatak... gece uzuyor... sensiz geçen geceler beni ihtiyar ediyor... hani gitmesen diyorum... "hani gitmesem diyorum!" senin her gidişinde sürgün oluyorum ben... en kötüsü aslında gitmeden sürgün olmak... etimi acıtıyor böyle sürgün yaşamak... "hani gitmesek diyorum!..."
  12. yaf ben O'nuda çok özledim bekliyorum bekliyorum hala gelmedi......yoksa gelmeyecek mi artık.... Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından Sen olmasan buralara gelemezdim ben Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden Nasıl bir sevdaysa bu karşı koyamam Dayanamam kıskanırım seni paylaşamam Satırlar uçar gider aklımdan Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından Sen olmasan buralara gelemezdim ben Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden Yeniden başlasam bu sefer korkmadan Koklayıp birbirimizi çöpe atmadan Satırlar uçar gider aklımdan Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından Sen olmasan buralara gelemezdim ben Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden Nasıl bir sevdaysa bu karşı koyamam Dayanamam kıskanırım seni paylaşamam Satırlar uçar gider aklımdan Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından
  13. Canım sıkılıyor canım gözlerinle olmayınca Canım sıkılıyor canım ellerinle olmayınca Canım sıkılıyor canım.. sen yanımda olmayınca.. ...
  14. doğum gününüz kutlu olsun arkadaşlar....aşkmiracle ne güzel yazılar yazardın sen..şimdi nerelere kayboldun acep
  15. iyiki doğdun canım...nice mutlu senelere.....
  16. Sensiz kalmayı kaldıramıyor yüreğim. Kısa ayrılıklar bile kederimi arttırıyor,hüzün dolu geceler yaşatıyor bana. Seninle birlikte olmanın tadını almışım bir kere,bundan vazgeçemiyorum. Alışkanlık değil bu. Her alışkanlık terk edilebilir bir gün. Oysa sen benim yaşam kaynağımsın.İnsan hayatından vazgeçebilir mi? Özlüyorum seni, zlemim büyüdükçe büyüyor içimde,durduramıyorum. Kavuşacağımız anı bekleyerek geçiyor zamanım. Hiç birşey zevk vermiyor bana sen yokken. Sıçrayarak uyanıyorum geceleri,yanıma bakıyorum,yoksun. Tekrar gözlerimi kapatıyorum,dönüp duruyorum sabaha kadar. Sensizken her güne yorgun uyanıyorum.Tadım yok işte anla. Oysa yanımdayken sen,günün tüm yorgunluğunu unutuyorum. Sohbetlerimizin keyfi ,dokunmalarının sihri, yaşanan tüm olumsuzlukları silip götürüyor.Huzurla dalıyorum uykuya. Seninleyken,sadece bir kaç saatlik uyku bile, ertesi günü ayakata ve sapasağlam geçirmeme yetiyor. Sevgilim olduğunu,varolduğunu bilmek yetiyor bana. Döneceksin biliyorum da,dayanamıyorum ne yapayım. Zamanı seninle,Sadece seninle geçirmek varken,aşkımızı büyütmek,tutkuyla yaşamak varken beklemek çok zor geliyor insana. "Şimdi olsa" diyorum, "Çıksam işten,gitsem yanına, yemek yesek birlikte, bir,iki kadeh şarap içsek, o gülse,ben baksam,heyecanlı heyecanlıanlatsa yaşadıklarını... Sonra güzelliğinden bahsetsem,şımartsam onu,boğazın kıyısında yürüsek birlikte,yamur üzerimize yağsa,üşüsek,sarılsak birbirimize,ısınsak tenimizin ateşiyle..." Ama yoksun işte. Bu gecede sensiz geçecek ve ben ne şarap içeceğim, ne yediğim yemekten zevk alacağım. Bu gece sevgilim,bir fırsatını bul ve üzerinde şehir ışıklarının dans ettiği denize bak. Çünkü ben ne zaman sensiz kalsam,denize bırakıyorum yüreğimi,sana ulaşması için. Çünkü seninleyken atıyor yüreğim. Haydi sevgilim gel,al yüreğimi öyle gel.... Ne olur.....ÖZLÜYORUM ÖZLÜYORUM İŞTE.....................
  17. sen dibe vurmazsın madem....biz ne güne duruyoruz Sen giderken, gözlerimin dolduğunu gördün m? Yüreğimin paramparça olduğunu gördün mü? Sen giderken, karanfiller sıralıydı, sıralıydı.. İçlerinden biri var ki, benim gibi yaralıydı.. Sen giderken, çiçeklerin solduğunu gördün mü? Ellerimin saçlarımı yolduğunu gördün mü? Sen giderken, karanfiller sıralıydı, sıralıydı... İçlerinden biri var ki, benim gibi yaralıydı.. Sen giderken, bahar mıydı, nergiste çiçek var mıydı? İki nefes alıp vermek, yaşamak bu kadar mıydı? Sen giderken, karanfiller sıralıydı, sıralıydı.. İçlerinden biri var ki, benim gibi yaralıydı..
  18. sakın üzülme hayatın hızına...en güzel yıllar çabuk geçenlerdir... nice mutlu yaşlara...
  19. biraz geç oldu ama mutlu yıllar canımıniçi....herşey gönlünce olsun
  20. Canım yanmıyor artık(!). Hayır, senden vazgeçmedim ama yine de kanımı akıtmıyorum gecelere. Gözyaşlarım yıkıyor kirli sokaklarını. Sen farkında değilsin. Yalanlarla tozlanmış üstü örtülü aşklarımızın. Kırık dökük raflarda unutulmuş iki koca kitabız. Sanki hiç okunmamış sayfalarımız. Çok kişi okumayı denemiş belki de ama yazılanları anlamamışlar. Çok kez karalanmış üstümüz. Yanık kokusu üstümüze sinmiş, yakmak istemişler bizi. Yazılanlar seçilmiyor artık, üstü kaplanmış kara bir isle. Unutmak istemişler bizi, unutulmuşuz. Unutamadıklarımız olmuş yine de, unutmak istemediklerimiz. Karanlığımızın arasından ışık sızan tüm boşluklarınıı dolduran ölümler oldu. Karanlığımla dolusun gecelerimde. Bir tek sen varsın. Sadece gözlerin. İki ölüm gözlerin. 'Öldürmeye heveslisin.' Soğukkanlı bir katilsin içimde. Elinde bir tabanca, onun içinde iki kurşun.. Gecenin birinde o sesi duyacağım. Acıyla ellerin titreyecek ve basacaksın tetiğe. Gecenin birinde duyacağım o sesi. Kurşun senin yüreğin olursa diye korkarım. Gözkapaklarından sızarmış ölüm. Gördüm, hayatını kamburunda taşıyan yaşlı bir kadının mavi gözlerindeydi. Ve biliyorum gözkapaklarından sızarmış ölüm. Gözkapaklarım öyle ağır ki. Öyle ağır geliyor ki beni delip geçen bakışların. Taşıyamıyorum yalnızlığımı. Ağır geliyor nefretin. Kulaklarım uğulduyor. O kadar çok hikaye var ki anlatılan. Hepsi birbirine karışıyor. Ve sen hep cezalandırmak istedin 'mutlu' olmak için kandırdığın duygularını. Ama öğrenemedin bir türlü; mutluluk yok! Biliyorum, silahını çoğu kez başkalarına yönelteceksin. Tetiği çekerken ellerin titremeyecek. Onlar kurbanların olacak sadece. Aciz ruhuna kurban edilenler.. Elinden birşey gelmeyecek ve bu sana çok koyacak. Evet, evet biliyorum, bu sana çok dokunacak. Bu yalanı çok kez işittim senden, hiç konuşmasan da. İlk duyduğumda olduğu kadar şaşırmadım. Kafa sallayıp, geçiyorum artık. Alıştım durulmak bilmeyen dalgalarına. Dalgaların dövüyor ellerimi, kollarımı. Martıların çığlıklarını duyuyorum. Ama uçurumın kenarındayım. Atlayacağım. Yağmurun yağmasını, sırılsıklam olmayı istiyorum önce. Sonra atlayacağım ve sularına gömüleceğim. Cesedimi bulamayacaksın. Kıyıya vurmayacak. Bu bir oyun ve oyunlar gerçeğe uymaz çoğu zaman. Alışacaksın... Bu gece yakacaklar beni, Bu gece gömecekler beni, Görmeyeceksin... Bakamamıştım, Sen adımlarken yokluğunu. Ellerimi bırakıp gitmiştin Ağlamamıştım. Ama arınmak istemiştim Sadece senin olan günahlarının İsiyle. Acım ol diye sevmiştim seni, Acımsın diye seviyorum. Vuracaksın beni...
  21. karçiçeği_m

    Daha Ne KaDar

    Daha ne kadar yaşayacağım seni, Biliyor musun? Daha ne kadar susacağım gözlerinde, İçimden bir şeyler akıp giderken? Daha ne kadar yol alacağım Bilinmeyen çocukluğuna? Daha kaç kere döneceksin arkanı bana Uzun bir yol boyunca? Daha ne kadar öldüreceğim seni, Biliyor musun?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.