Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

karçiçeği_m

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.930
  • Katılım

  • Son Ziyaret

karçiçeği_m tarafından postalanan herşey

  1. karçiçeği_m

    Sibelce

    Aşk uydurduğumuz en güzel yalan... Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti. Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti. “Bana kalan, Beni kalansız bölen bu şehir. Ah! bu şehir, yalan şehir” demek isterdim; ama yalan olan sendin. Benim yarattığım, inanmak için yıllarımı harcadığım kocaman bir yalandın sen. Gerçek olduğunu gördüm. Sen gittin... Aslında içimden giden sevgili değildi. Ben sadece, yalanıma inanmıştım. O, gerçekti... Aşk bitmişti. Düşünüyorum da acaba aşk, ruhumuzun derinliklerinde yaratılan koca bir yalan mı? Şiirde, müzikte ya da sözde, nerede aşk varsa orada bir de yalan yok mu? Aşk ve yalan, güzel ile çirkin, iyi ile kötü gibi birbirini besleyen, değiştiren ve dönüştüren; biri olmadan diğeri varolamayan ya da anlamsız kalan evrimin temel dinamiklerinden ikisi olabilir mi? Ya da aşk, yalana sesdeş mi? “Seni seviyorum” derken, aslında içimizde yarattığımız en güzel yalana övgüler mi düzüyor, kendimize olan hayranlığımızı mı dile getiriyoruz? “Bir gün içimden gittin, anladım.” Aşk, uydurduğumuz en güzel yalan! Ve aşk, yalan varsa aşktı. İnsanın doğasında var. Doğrular ne kadar da az cezbeder bizi. Yasaklı ya da yanlış ne varsa, yaptıklarımız hanesine yazmak isteriz. Durduralamaz bir dürtüdür bu. Yalanı bazen istem dışı kullanırız. Söyleyen biz değilizdir ama, söyleten ta kendimizdir. İçimizdeki yasaklı kimliktir O: Mülkiyet duygusu ve egosu olağanüstü gelişmiş; ihtiraslı, doyumsuz ve aşka her zaman hazır. Pembedir, mavidir ve daha çok kırmızı. Cıvıl cıvıldır, yerinde duramaz. Yaz gibidir: Islak ve sıcak. Zaafları vardır, yasak ve güzel olan herşeye. O cennetteki en güzel meyveyi tadan, ilk ihaneti gerçekleştirendir. Kısacası O, yaşayan tarafımızdır. En güzel anılarımız, en heyecanlı anlarımızdır... Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye ve neden gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti. Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti. Alıntı ...
  2. slm HaYaT buraya ziyaretçi olarak her girişimde senin o güzel sayfana bakmadan geçemiyordum.şimdi üye oldum kabul edersen bende sayfana şiir atmak isterim...

    sevgiler

  3. Karçiçeği_m artık Hayat olmuş... Ne güzel... Umarım karçiçeği gibi en zorlu koşullarda bile üretmesini ve paylaşmasını bilen çiçeklerin hayat bulması dileğimle... Yürekten sevgi ve saygılar... :)

  4. Yangın Yangın bakışların Saçların rüzgar rüzgar Savur alevini yansın Gözlerime konan turnalar Sen hiç mi bahar görmedin Yüreği aşka boyun eğmedin Beni kovsan gitmem derdin Yavan; kokusuz yalancı ! Şehirde ezgimiz yandı gittin Deva bulmam, gözlerime değdin Şimdi kupkuru bir çöl gibi sözlerin Yaban Kokusuz yalancı! Sana geldim Sona Sen de yeryüzüdür gökte bulan Ey Suların sonsuzluğu Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına Fırtınalara yorgun yüreğim ; Sana Bütün Sabahlarım sesinde ağarsin Keder tırmanmasın yüzüme bir daha;Sarmaşık gibi; Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma Biliyorum; Yüreğim durgun sudur; dindiğim Korku kıyılarımı sildiğim Sana geldim Sustum ve yumdum İki damla ateş düşürdün gözlerime Al uslandır korsan bedenimi Gece kanat çırpsın parmaklarımda Birbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasın Birleşsin yağmur soylu ellerimiz Bırak öpüşlerim ağzını kapatsın Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde Sabaha söyleceyek Söz bırakmayalım Köpekler gibi havlayan acılarımız sussun Sevda çözmesin kendini bizden Sularca gülüşelim Yüreğim alıkoysun gitmelerimi Sona geldim Sana !! En Kaynar su bile olsan Ateşimi söndürürdün Yüreğine bir sorabilseydin Bu zulümü bitirirdin! Yangına el olalın Umutları od olur Bir ömür yangınsız sevda Yanar yanar kül olur Sen hiç mi bahar görmedin Yüreği aşka boyun eğmedin Beni kovsan gitmem derdin Yaban kokusuz yalancı
  5. Çok etkileyici tüylerin diken diken eden,bazen ağlatan bazen gülümseten onca olumsuzluğa rağmen yılmadan savaşan bir milleti çok güzel anlatmış sayın ÖZAKMAN...Abartı kısmına gelince bence abartılacak kadar var bu zafer milli duygularımızın kabarması bu kadar akıcı ve abartı gibi gelen bir hikayeyle olmadımı zaten...bu kitabı okuyunca atalarımla bir kez daha gurur duydum.Onların kanla suladığı bu topraklarda biz ne kadar küçük işler yapmış meğer Cumhuriyeti ilelebet yaşatmak bizim asıl görevimiz.Atam ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anıyorum....
  6. karçiçeği_m

    ŞAHRUD VE SEYDUNA

    yitik öyküdür, tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan, iki yürekte durmadan kanayan seyduna ile şahrud yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar, yoktu iki iklim farkıydılar... ne zaman gözgöze gelseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri. şahrud gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse donardı masal gözleri bir solukluk rüzgarda bile kanardı usul usul gelincik bedeli seyduna yeryüzü cehennemi ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını mağma yüreği yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı.. onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi... iki iklim ayrıldılar "ya şahrud" dedi seyduna "gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm, ardına bakma, gözyaşımla vurulursun, su gibi git" şahrud'un yüzüne keder mayın gibi durdu ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu hüzün bir buda heykeli gibi çırılçıplak yüzlerine oturdu.. rivayet odur ki, şahrud vardığı denizlerde hala seyduna türküleriyle uyanmakta seyduna şahrud'un gözlerinden kalan masalla yaşlanmakta... iki ayrı baharın dalıydılar; biri ilk, diğeri sondu ve kan ter içinde bir yaz aralarında duruyordu. bahara yenildiler. şahrud taptazeydi. filizdi. yüreği güneşi içecek denli kar yangınıydı. her ucu ayrı bir yeşile sevdalı .. cemreler yaşamla arasında ana sütüydü. toprak var gücüyle ayakta tutuyor kendini ve doğurganlığını ona sunuyordu. şahrud ise her dal yeşile bir tomurcukla karşılık veriyordu. içtiği her damla güneşle çiçekleri çıtlıyordu. sanırsın rengarenk gülümseyen yeryüzüydü... seyduna ölüme ölümüne yakındı. çınardı. şahrud'un giyindiğini soyunuyordu ve gelinsi dalları soyundukça çıplaklığından utanıyordu. solan yüreğiyle her seher güne biraz daha sarı duruyor ve biliyordu; ten soğuması çoğu kez elinde ak keteniyle vaktinden önce geliyordu. seyduna'yla şahrud'un tek ve bütün bağları ayrılıkları da olan mevsimin en uzak uçlarında tutunmalarıydı. mevsim haziran sonunda kendini yakınca koptular... artık birbirlerinin kışında bile yoktular...
  7. karçiçeği_m

    Sibelce

    GECELERİN DEMİNDEYİM YİNE.... Gecelerin demindeyim yine.. Karanlıklara isyandır sanki gözlerim.. Zindanlarda yüreğim...çıkmaz sokak sakini Ne kadar varsam..o kadar yokum hayatta.. Zaman bir ömür gibi duruyor içimde Geçmiş...geçememiş içimden.. Her an bir asır..su gibi akan zamanda.. Dur diyenim yok.. Duramam da... Gecelerin demindeyim yine.. Yıldızları almışım avucuma Umudumu ekmişim maviye Deniz mavisine..nehir mavisine.. Bir yalnızlık türküsü dilimde .. Dur diyenim yok.. Duramam da... Gecelerin demindeyim yine... Kaç sabah ıslak, acı, kırık dökük anılar beynimde Kaç sabah sabah olmaz ellerimde.. Ben giderim varlığımdan öte.. Dur diyenim yok.. Duramam da alıntıııı
  8. evet arkadaşım artık HaYaT oldum....birazda bu isimle şiirler yazalım dedim..sevgiler:))

  9. "Karçiçeği_m" artık "Hayat" olmuş... Geçerken bi uğriim dedimdi... :)

  10. karçiçeği_m

    Sibelce

    Kod Adım Aşktır Bir istisnayım artık kuralı bozuyorum Mışlı geçmiş bir şark çıbanıyım Şimdi yaşamın yüzünde sızlıyor izim Gündemde ilave tedbirler var, infaz bildirileri Ecelimi bir hamaylı gibi boynumda taşıyorum Potansiyel suçluyum, yasa da ceza da benim Lanetlidir artık gözlerine mil çekmiş Kurşun damlaları akıtmış kulaklarına Kösnül kasıklarında yalaz, üstü başı kan Şimdi isterik bir orospuyu oynuyor zaman Bütün kapılara ayrılığın suretini astılar Derme-çatma aşklar onarmaktan bitkinim Dün erkendi, yarın gecikmiş sayılırım Bir parça uçurum alıyorum terkime Kutsuyorum yolları bir iklim bulmak için Bozdum tüm oyunları şimdi satırbaşıyım Sıcak uzun yazlardan, kış uykulardan Sustukça derinleşen büyüyü bozdum Karlar içinde yorgun bir selam gibi Vakitsiz ve davetsiz giriyorum gecene Gözlerinin sıcağına konuk et beni Sonunda öğrendim konuşmayı, yürümeyi öğrendim Geçtiğim tüm köprüleri yaktım, dönüş yok Yollarla artık uğraklarla anlatırım kendimi İçime akmıyor kanım, yaramı sevdim Tazeleyin çoban ateşlerini ey ateş ustaları Kavallarınıza yeni delikler açın Emzirin sığınaklarımı uyak bulsun koyaklar Yeni bir sayfa açtım işte ömrümü çiziyorum Sensiz hiçbir şeyin hükmü yok benim için Ölüm durmadan tazelese de hünerini Yeni bir sayfa açtım kanımla yazıyorum artık Kod adım aşk'tır Ömrüm bu uzun hecenin ömrüne kayıtlıdır Çünkü miladı yoktur kod adı aşk olanın Ateşten gömlek giymiş bir şiirdir ülkesi
  11. karçiçeği_m

    Sibelce

    Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi. Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte. Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız. Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden. Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız... Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı \"herşeyde\". Can Yücel
  12. karçiçeği_m

    Sibelce

    Asklar da ayakkabilar gibidir... Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava" kosullarina dayaniklidir.Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur" ilk yagmurlu havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider. Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki ayaginizda oldugu gibi yüreginizde NASIR olusabilir. Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla açilir" diyen saticiya inanarak alirsaniz, zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" baslar. Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye kapilip "zamanla düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz. Aşıkk olabileceginiz insan türü, tipki ayakkabilar kadar degisik stillerde, farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir".... Aski bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen "spor ayakkabi" gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar. Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik ayakkabi" gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle ateslenen asklar vardir. "Bez" ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari" ise hemen herkesin kisisel tarihinde mevcuttur. "Marka" ayakkabi alir gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan" asiklar görürsünüz. Kati plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantik süzgecinden geçirip "ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz.Ayrica ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafi"olup evine sayisiz çesitte ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda "degisik" türde asklara da zaafi oldugu söylenir. Evet ask "ayakkabidir". Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor" kullandigniz zaman kolayca eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen göstermediginiz zaman kisa sürede "eskitirsiniz".Ve nasil ki "delik" bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca "bir miktar" ömrünü uzatmis olursaniz; "delik" bir aski onarmaya kalkistiginizda da "asla eskisi gibi olmayacaktir"! CAN YÜCEL
  13. burası muhabbet yerimi kardeşim....admin abem kızıyor....:Pp

  14. Arkadaşınız olmak güzel sevgili Karçiçeği_m... Zafer İşareti yapan avatarınız çok hoş :) Yeni yılınızı kutlarım...

  15. YALNIZ BİR YALNIZLIK Saat buçuğun ötesi..Yarım kalan herşeyin ardı;arkası..Bir baharın belkide hiç görünmeyen yüzü..Saat,sararan masum bir yaprağın kuruması.... Sonunu göremediğim alabildiğine uzun bir sessizlik ve beni saran sımsıcak bir kimsesizlikle beraber,yine aklıma gelen şu bitmez sandığım o anların...Birgün geri dönmemek üzere ayaklanan o bakışlarının arasında boğulduğum kahredici gidişin.. Bir bavula sığdırdığın birkaç hatıra;yanına almayı ihmal etmediğin özlemlerin;ve yüreğimi hüzne terk ettiğin o duruşun.. Her biri anı erteleyen aceleci adımların;ömrünü ömrümden alan.. Bir daha geri dönmeyeceğin bir çıkış kapısı;ve ansızın beni terkettiğin bir hikayenin;yani sonun başlangıcı... Pencere camına yansıyan bir otobüs durağı;içinde kimsesi olmayan..Gidişinin ardından yürekten ağlayan bir şehir..İçimde söylemek istediğim birsürü özlemli söz;dilimin ucundan dönen... Bu zifiri geceye nede yakışmıyor bu gidiş...Sensizliğin tam ortasında bırakıp;işte şu yapayalnız durakta;beni koca bir bilinmezliğe mahkum edişin;hiç yakışmadı sana...Tıpkı geri kalan herşeyi ardına bıraktığın gibi... Hiç durmadan usanmadan peşinden geldiğim o bilinmedik yollar YALNIZLIĞIM;bulduğumda elinden sımsıkı tuttuğum an HASRETİM;yokluğunda yüreğimde duymuş olduğum acının tarifi SEVGİ;gözümde her seferinde bir kat daha alevlenen o fer GÖZYAŞI;duyduğum o bilinmezlikler ötesinden yankılanan ses UMUT;dokuduğum sıcak bir özlemin ötesindeki his İMKANSIZLIK;ve aklımda anlamını bilmediğimonca olmazların arasında düşündüğüm tek SEN!!... Tek istediğim yalnız bir yalnızlık;sensiz bir yalnızlık..Gidişinin ertesinde;karanlık birışığın sönmüş hali kadar umut dolu yüreğim...
  16. karçiçeği_m

    Sibelce

    Pencerede buğusu kalmış soğuk bir gecedeydi son sözlerin.Rüzgârın uğultusundan mı,kendi korkaklığımdan mı bilmem...duy(a)madım seni Eskiden şakırdı seslerin kulaklarımda.Kulaklarım sesine aşina,sen bana...Ne yazık,eskide kaldı tüm aşinalıklar Tıpkı alışkanlıklar gibi...sen gibi Ben bir tek harfine ne düşler adamıştım,oysa şimdi cümleler boyudur uzaklığım sana...Seni kaybetiiğimi anladığımda yıkılıyordu şehirlerim,içim ölüyordu...Acılar kıskıvrak sarmış bedenimi,şehirlerimse sessiz sedasız viraneye dönüyordu.Gözlerimi kapattığımda kayboluyordum karanlıklarımda...Bu karanlıklar senin mi yoksa? Balçıkta debelenmek,her çabada tekrar çamura yuvarlanmak gibi bi'şeydir bu.Ya ayaklanır dolanır birbirine,ya da yüreğin düğümlenir içinde. Boşuna bunca çaba,ille de düşeceksin işte...! Sen giderken gözlerine yüklediğim anlamlar boyudur yalnızlığım... Boynumun büküklüğü sana değil,yitirdiğim ve asla geri alamayacağım heveslerimedir.Payıma düşürdüğün sadece hıçkırıklar dolusu gecelerdir. Ama yine de asıl yanmışlığım; seni çok geç tanıyan kalbimedir...
  17. Günlerdir nefesim bile boğazımı tıkıyor. Nefes almak ta bazen zor gelirmiş insana.. Sessiz çığlıklarım, gülümseyen gözyaşlarım var. Kırıldım artık, dargınım hayata da.. Herkesi görüp te dokunamamak, kimselere anlatamamak içimden geçenleri.. Soyutlanmış bir zaman diliminde sıkışıp kalmışçasına.. Bunca kalabalığın arasında yalnız, yapayalnız hissetmek kendini.. Herşey o kadar sessizce oluyor ki, sesimin yankısı kırıyor tüm bedenimi. Ben bu kadar yalnız, bu kadar ıssız değildim... Bazen dalıp gidiyorum. Gittiğim yerlerde düşüncelerim yok. Düşüncesizce bomboş griliklere gömülüyorum.. Artık yere basamıyorum sağlam, sapasağlam. Öyle ki zamansızlığa boyun eğdiriyor bu gidiş. Günleri sayıyorum, hatta saatleri. Yanındayken zaman akıp geçiyor su gibi. Ben geçsin istemiyorum. Tüm saatler dursun, gülümseyişin yüzünde kalsın, kelimelerin hiç tükenmesin istiyorum. Gitmeyesin istiyorum.. Sen gidersen tüm saatler duracak, biliyorum. Zaman aldırmadan devam ediyor yoluna... Herşey öyle uzak, öyle soğuk, öyle yabancı ki.. Bakıyorum, göremiyorum. Bu şehir, bu kaldırım taşları, bu deniz tanıdıktı oysa.. Gidersen bu şehir de zor gelecek bana, hissediyorum.. Hayat durdu.. Zaman akıp geçiyor ama ben farkında değilim, olmak ta istemiyorum. Olan biteni karşıdan izlemekle kalıyorum sadece. Ben içinde değilim kendi yaşantımın, seyircisiyim.. Güneşin doğuşu, günün batışı, dünyamdaki herşey varlığına odaklandı adeta. Yokluğunda benim için herşey sona erecekmiş gibi geliyor.. Meğer ne çokmuşsun bende... Bir an durup, tüm korkularımdan sıyrılıp haykırmak var nefesimin yettiğince; "Ne olur gitme..." Kalırsan, dünyanın bütün renklerini görmeye başlayacağım. Herşey bunca griye bulanmış olmayacak. Kelimelerin tutup ellerimden, kanayan yaralarıma basacaklar. Geceleri irkilip kalkmayacağım uykularımdan. Her sabah uyandığımda bir sancı saplanmayacak içime.. Hiç bir güç yıkamayacak beni. Bildiğin ben gibi... Bir yerlerde takılıp düşsem de ayağa kalkacağım yine.. Gücüm tükendiği vakitlerde, sen tutup kaldıracaksın beni. O zaman ben mutlu olacağım... Bunlar olacak değil mi? Yürüdüğüm bütün yollarda hep yanımdaydın yıllardır. Kimi zaman düşünürken attığım adımları, kimi zaman da rüzgarın akışına bıraktım kendimi. Bazen doğrularla, bazen hatalar, yanlışlıklarla akıp gidiyordu hayat. Sen doğrularımda da, hatalarımda, yanlışlarımda da benimleydin. Gidersen adım atmak zor gelecek bana, hatta olduğum yerde düşüp kalacağım belki.. Korkuyorum.. Günden güne büyüyüp içime sığmıyor korkularım. Bir zamanlar ne çok korkardım "Gel.." demekten. Şimdi ürkekliğim gitmelerden... Alıntı...
  18. karçiçeği_m

    Sibelce

    Biraz Durup Uzaktan Bakmalı 'BANA asik misin?' Sevgiliniz bu soruyu sorarsa eger, ki sormamasi dusunulemez,cevap vermek icin sure isteyin. Ne kadar süre? Belirsiz. Daha dogrusu iliskinizin omrune bagli. iliskiniz bitecek, uzerinden epey bir zaman gececek,asik olup olmadiginizi anlayacaksiniz. Durum budur. Gerisi yalandir. cindeyken, yani iliski surerken gercegi bilemezsiniz. Bildirmezler. Araya girerler. Kimler, neler? Hirs. Ekonomik sartlar. Cinsel cekicilik. Aliskanlik. Birbirine mecburiyet. Hepimizde var olan sevgiliyi kahramanlast rma egilimi. Falan, filan. Ancak... Her sey bitince. Sular durulunca. Heyecan dinince. Zaman geçince. Sevgiliniz ciplak kalinca... Anlarsiniz asik olup olmadiginizi. * * Dusunun soyle bir... Tarih olmus sevgililerinizi aklinizdan gecirin. Hani o deli gibi kiskandiginiz birisi vardi... Ne o? Yuzu gozunuzun onune gelmiyor tam olarak degil mi? Hani bir de ayrilirsaniz oleceginizi zannettiginiz birisi vardi... Biliyorum, simdi adini bile anmak istemiyorsunuz. Peki onu kaybetmenin dunyanin sonu olacagini dusundugunuze ne oldu? ''Hayat ma girmeseydi de olurdu'' diyorsunuz, duyuyorum. Dusunmeye devam edin. Biri var ki... Onu hatirlayinca derinlerde bir yerde bir sizi duyuyorsunuz. Zaten o tam olarak cikip gitmedi ki hayatinizdan. Artik hiç gorusmeseniz de var o. Bir yerlerde sakli duruyor. Siz onu gercekten sevmistiniz. Ask biter ama izi kalir. Her iliski bir suru ani birakir ama iz birakan asktir. Ve galiba bir kere asik olur insan omrunde. Ve maalesef onu da otekiler gibi yasar. Keske o sirada farkinda olabilse... Hayatinin aski oldugunu bilse. Gerci bilse ne olacak? Hic. Yine de bitecek. Su anda asktan aska kosanlar bu dediklerimden bir sey anlamayacaklardir. Anlamak icin biraz durulup uzaktan bakmak lazım. Pakize Suda
  19. karçiçeği_m

    SADDAM ASILABİLİRMİ ?

    Saddam Hüseyin ne yapmış olursa olsun hiç bir şekilde idamı hakettiğini düşünmüyorum.Bu çok insanlık dışı bir olaydır ve ABD tarafından kasten dünyaya karşı verilen bir göz dağıdır bence.Türkiyede idamı kaldırmak için her türlü yola başvurulurken kendileri bir çırpıda bir insanın hayatına son verebiliyorlar.Bu ne mantık bu ne adalet böyle anlamak mümkün değil.... Saygılar...
  20. bayramın mübarek yeni yılın mutlu ve umut dolu herşey gönlünce olsun arkadaşım..

  21. ablacım seninde bayramın mübarek olsun...yeni yılının her günü bayram tadında geçsin...:)

  22. Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin, öyle içten öyle samimi, gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. Yüreğine damla damla umut, günlerine bin tatlı mutluluk dolsun. Sevdiklerin hep yanında olsun, yüzün ve gülün hiç solmasın. Kurban Bayramın kutlu olsun...

    karçiçeği_m

  23. Sevgili Karçiçeği_m;

    Yeni yılını tüm içtenliğimle kutluyor,iyi bir yıl diliyorum... Sevgi dolu yüreğin ve şiir kalbin hiç bitmesin olurmu... :)

  24. karçiçeği_m

    ATEŞ VE SU

    Ateş bir gün suyu görmüş… yüce dağların ardında… sevdalanmış onun deli dalgalarına, hırçın,hırçın kayalara vuruşuna... Yüreğindeki duruluğu demiş ki suya; gel "Sevdalım ol" hayatıma anlam veren, mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa, "Al " demiş.. "Yüreğim" sana armağan… Sarılmışlar ateşle su birbirlerine sıkıca.. Kopmamacasına… Zamanla Su; buhar olmaya, ateş kül olmaya başlamış... Ya kendisi yok olacakmış, ya Aşkı..! Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de, yüreğindeki kederi de alıp gitmiş, uzak diyarlara su... Ateş kızmış, yakmış ormanları.. Aramış suyu diyarlar boyu... Geceler boyu... Gün gelmiş suya varmış yolu... Bakmış, o duru gözlerine suyun... Biraz kırgın... Biraz hırçın... Ve o an anlamış aşkın bazen gitmek olduğunu… Ama gitmenin, yitirmek olmadığını… Ateş durmuş, susmuş öylece… Sönmüş aşkıyla.... İşte o zamandan beridir ki; ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş... Ateşin yüreğini sadece Su... Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.