İNTERLOCK

tülvent çook doğruyu söylüyor işte.. ne diyor? "varsın mutsuz olalım zaman zaman.. ama.. başka yüreklere umutsuzluk aşılamayalım.. egomuz için.. başka yürekleri mutsuz etmeyelim.." diyor.. iyi diyor .. güzel diyor..

SERSEM BALIK.. "Balık, akarsuda zevkle yüzmekte ve eşi ile oynaşmaktaydı. Önde giden dişisi birden bir ağın deliklerini gördü ve yandan kayarak yakalanma tehlikesini atlattı; ama aşkla gözü körleşen erkek balık dişisinin peşinden arzu ile fırladı ve doğrudan ağın içine düştü. Balıkçı ağını çekti. Yakalanan ve kötü kaderinden acı acı yakınan balık: 'bu durum gerçekten benim ahmaklığımın acı meyvesi' diyerek ölümden kurtulamayacaktı ki tesadüfen oradan geçmekte olan Bodhisatta* balığın dilinden anlayarak ona acıdı. Zavallı yaratığı satın alıp ona dedi ki; 'Benim iyi balığım, bugün seni görmeseydim, hayatını kaybedecektin. Seni kurtaracağım ama, bundan sonra şehvet kötülüğünden kaçınmalısın' Bu sözlerden sonra balığı suya attı." Sana şimdiki yaşamında tanınan merhamet zamanını en iyi şekilde kullan ve ihtiras okundan sakın. Çünkü duygularına hakim olamazsan seni mahv'a götürür. The Gospel of Buddha P. Carus ** *Bodhisatta: Özü aydınlanmaya dönüşmüş birey. Terim şu anlamlara gelebilir: -Yolda ve fakat henüz Nirvana'ya ulaşamamış kimse. -Nirvana'ya girmek için bir kez daha doğması gereken aziz. -Vaiz veya dini öğretmen. ..

.. bi görsel şölen.. akıl-dışı mistik fotoğraflar.. ve dilsiz bi kordelâ.. fakat susmaksızın sizinle konuşan melodik sunu.. filmi mümkün olursa orijinal bir kayıttan izleyin. tv versiyonunu izledim.. en önemli sahneler makaslanmış.. film anlamını tamamen yitirmiş.. türkçe'ye çevrilmiş versiyonlar da öyle.. ..

bi de benden olsun: YAY/THE BOW Yönetmen : Kim Ki-Duk Senaryo : Kim Ki-Duk Oyuncular : Han Yeo-reum/Seo Si-jeok, Jeon Gook-hwan/Seo Min-jeong Filmin Türü : Spiritual/Psycho-logical Orijinal Adı : Hwal/The Bow/Te Dryas Yapım Yılı : 2005 Yapım Ülkesi : Korea/Japan Orijinal Dili : Tibetan Filmin arka planı: -surprise/fluke sürpriz bir şekilde; -such treatment(al) bağdaşık ruhsal-tedavi/ günahların affı için ritüel ve.. -dryas/hyas/bovis kapsamlı ve türüne özgü kefaret.. -be tangent to fourth/transcendence/ deney üstü/innî kabullari terk/ yakin olma/hedefe varma /feth.. Filmin ön planında yaşanan olay şu; Denizin ortasında demirlediği teknesine, daha küçük bir motor ile balık tutmak isteyen amatörleri getirip, onlara yatacak ortamı sağlayan ve bu yolla geçimini sürdüren 60-65 yaşlarında bir yaşlı adam.. Yaşlı adamın, henüz 6 yaşındayken, şehirde kaybolmuş olarak bulduğu ve fakat ailesini dahi aramadan tekneye getirerek yıllardır beraber yaşadığı bir kız.. Bu gizemli beraberlik, balık tutmaya gelen konuklara çok farklı tarzda geleceklerini söyleyecek fal bakma ritüelini/modelini de bir şekilde oluşturmuştur. Yaşlı adam, kıza mistik aşk ile bağlıdır. Kız, boyutunu anlamasa da, bir biçimde karşılık vermektedir. Ta ki tekneye bir gün, bir genç adamın gelmesine dek.. ..

harika bi film! meraklısına..

.. Enbiya: 21/52 Babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin şu karşısında durup taptığınız heykeller nedir?" İz kâle liebîhi ve kavmihî mâ hâzihit temâsîl ülletî entum lehâ 'âkifûn Temâsil: Timsaller. Suretler. Resimler. Putlar. Semboller. Tasvirler. Telasim: Tılsımlar. Yontular. Figürler. Simgeler, Metaforlar. ..

control of the virus was .. thanks!

.. GREYHOUND / ANUBIS / LENPW Osiris'in oğlu. Eski Mısır Mitolojisine göre, Nephthys ve Seth'in oğlu olarak da bilinir. Çakalların, mezarlar etrafında dolaşması nedeniyle Çakal Başlı Anubis ölümle beraber anılır. Ölen Osiris'i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olarak ta kabul edilir. Görevi tüm ölüleri korumak ve yüceltmektir. Kadim Mısır'da mumyalama işi ile görevli kişiler, Anubis'in maskesi takıyorlardı. Ölen kişi, diğer dünyada yargılanırken Anubis ona yardım eder. Anubis diğer dünyada ölülerin koruyucusu ve ölüler kentinin efendisidir. Tanrılar arasında en korkutucu olanıdır. Ölüleri tekrar hayata döndürme gibi bir özelliği de olduğu sanılmaktadır. Hesap/Mahşer günü, ruhu tartan tanrıdır. Terazisinde, ölünün ruhunu temsil eden kalbi ile Adaleti Tanrıçası Ma'at' ın tüyünü tartar. Kaynak: Vikipedi ** ** Natural professional treatment. Doğal profesyonel tedavi. Osiris, Tanrı olarak, İyicil/Benign yoksa Kötücül/Malignant mıdır? Tecrid edilmiş Dünya yaşam mekânı ve zaman, şifa bulması muhtemel sıradan insan/zihin hastalarının, doğal yollardan tedavi olunduğu ya da bir teşebbüs/ girişim olarak ortaya konulduğu tam teşekkülü akıl hastahanesidir. Bu bağlamda, esas olan tedavinin yöntemi, hastayı belli bir mekânsal pozisyona yerleştirerek, önceden planlanmış kapsamlı tablolarla/sesli, görüntülü ve hareketli sahnelerle/vaka'larla başbaşa bırakarak, yaptığı seçim hataları/acemilikler sonucunda acı ve ızdırap faktörlerini devreye sokarak, öğrenmesi ve kabul etmesi gerekli asl fikri empoze etme yoludur. Sonucunda ortaya çıkan şu olmaktadır; Dünya yaşamı, karşılaşılan olaylar ve bağlı yapılan seçimler sonucunda, acı ve ızdırap çekerek doğru olan fikri bulma yeri olarak kabul edilebilinir. İnsan, çektiği acıların nihayetinde, iyiliğe ve sıhhate ulaşacağını idrak ettiği anda, sorunları yaratmış gibi gördüğü her figüre anlayış ile bakacak ve belki kavga kızgınlık duyacağı yerde teşekkür edecektir. Not: Dünya Mekânı ve Yaşamı, asla Hayat ile karıştırılmamalıdır. Çoğunluğun işlediği bu hata sonucu, tedavi yarıda kesilerek, hasta kendi haline bırakılmaktadır. ..

.. Bu noktada sözlerimizin ve söylerken kullandığımız kavramların, sözlük karşılığı olarak hangi anlamlara geldiğini kısaca bir gözden geçirelim: Tılsım; Telâsim; Misâl; Emsal; Timsal; Temsil; Temessül: Temessül: Benzeşmek. Cisimlenmek. Bir şeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Tecellî. Bir şekil ve surete girmek. Tılsım: Herkesin bilip çözemediği gizli şey. Gizli sır. Fevkalâde kuvvet ve te'siri hâiz olan şey. Definenin bulunmasına mâni olan mevhum şey. Tılsım: Telâsim: Misâl: Timsal: Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek. Aslının Çakması; Taklid olanı; Sahtesi. İşaret Aracı. Kabartma süsler. Düş. Rüya. Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas. Temsil: Müşabih; Simulation: Bir şeyin aynısını veya mislini yapmak. Benzetmek. Teşbih etmek. Örnek, nümune söz. Benzeyiş. Benzeme. Birbirine benzemek. Birbirine müsavi ve müşabih olmak. Timsal: Yora: Sign: İşaret: Sembol: Örnek: Resim: Suret, Nümune. Heykel; Icon. Tasvir: Bir şeyi başka bir şeye benzetmek. Timsal: Simge: Sembol/Symbol; -Bir kavramın uzlaşımsal ya da üzerinde uzlaşıma varılmış gösterimi. -Soyut bir kavramı, örneğin bir ülküyü, amacı ya da düşünceyi gösteren ve anlamı herkesçe bilinen biçim, harf, bitki vb. im. -Belli bir insan öbeğinin uzlaşım yoluyla kendisine belli bir anlam verdiği im. -Soyut bir kavramı somutlaştıran biçim. Icon; -Bir kişi, düşünce, akım veya herhangi bir şeyi tek başına simgeleyen ve anlatan şekil veya resim. -Bilgisayarda kullanılacak herhangi bir programı simgeleyen küçük resim. .. Heykel: -Taş, tunç, kil ve alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğurulup, pişirilerek yapılan insan, hayvan vs. şekli. -Büyük bina, anıt, büyük ve yüksek yapı, âbide. ..

.. o bahsini ettiğin "dolaşıp-gelen belâ" ; tedavül kelimesi ile eş bi kelimedir ki: Devil olarak değişik dillerde kullanılır.. tedavül: mütedavil= circulation: elden ele geçen/gezen, geçerlilik, sürümde olma, kullanılır olma gibi anşamlara gelir.. maddi değerlerin, paranın sürekli dolaşması olarak da kullanılır.. biraz önce, gulliver in gemisi sayfasına bi filmden konuşmaları aktardım.. filmin adı: devil.. bi bakarsa sevinirim.. diğer taraftan.. tılsım işi çok ciddi bi iş.. ancak olaya bilim ile bakılmazsa.. yahut dediğin gibi.. cahalet'in kontrolu altında bu işlere girilirse.. sonu büyük çapta hüsran olacaktır.. söylediğin tüm ifadelere aynan katılıyorum.. ve dilerim elindeki ve eline geçecek bilgileri.. asla basit görmeden.. burada bizlerle paylaşırsan çok sevinirim.. senin yönlendirmelerine de açığım.. sevgiler..

THE DEVIL - 2010 Yönetmen: John Erick Dowdle Öykü: M. Night Shyamalan Senaryo: Brian Nelson Oyuncular: Chris Messina, Joshua Peace, Jacob Vargas 2010 ** ** İncil 1. Peter: 5/8 "Be alert and of sober mind. Your enemy The Devil prowls around like a roaring lion looking for someone to devour." "Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız Devil/Boiler/Habis, yutacak birini arayarak kükreyen aslan gibi dolaşıyor." ** ** Küçükken, annem bana Devil'in dünyada dolaştığına dair şöyle bir öykü anlatır; "O, bazen insan kılığına girer ve lânetli olanların canlarını almadan önce, onlara dünyada eziyet eder," derdi. O, önce seçtiklerini bir araya getirir ve içlerinden biriymiş gibi görünerek onlara acı çektirirmiş. Annemin hep kocakarı hikayesi anlattığını düşünürdüm.. Bu hikâye hep aynı biçimde başlardı; Bir intihar, Devil'in yolunu açardı ve hikâye daima tutsak olanların ölümüyle sonlanırdı.. ** Annemin hikâyesinde, ma'sum insanlar ölürdü. Çünkü onlar neyle/kiminle uğraştıklarını bilmez, yardım etmeye çalışırlardı. Zavallı ruhlar! O ise, yoluna çıkanları asla hoş görmezdi.. ** -Bugün biri intihar etti, bir kadın yaralandı, şimdi de bir adam öldü. -Ne demeye çalışıyorsun? -Kaç kez bir çocuğun düştüğünü ve kafasını kıl-payı masanın kenarından kurtardığını gördünüz? Neden nadiren kafalarını vururlar? -Sadede gel. -Bakın. O yakındayken her şey ters gider. Tost, reçelli tarafının üstüne düşer, çocuklar masalara çarpar.. ..ve insanlar zarar görür.. Bazen insan şeklini alır. Ruhlarını almadan önce, dünyadaki lanetlilere eziyet eder. Geldiğim yerde bu duruma "Şeytanla Buluşma" derler. -Bu adam ciddi mi? -Şunu hesaba katmalısınız, oradaki insanlardan biri.. Devil olabilir. -Pekâlâ, haydi. Korku hikayelerini kesip, kafanı işine vermeni vermeni istiyorum. -Sorun yok. Önemli değil. ** -İntihar olayı çözülüyor mu? -Eh! Şu intihar notuna bakabilir misin? Çoğunluğu mantıklı, ama şöyle bitiyor; "Devil'ın ayak seslerinin buraya doğru geldiğini hissediyorum.." İntihar notları, ya tam çılgıncadır, ya da çok gerçekçidir.. ama bu notta ikisi de var Çok garip, değil mi? -Evet, garip. ** -Gerçekte yapmadığım, varsayımsal bir sohbete göre.. ..hikâyen nasıl sona eriyordu? -Hepsi ölür. -Bu kadar mı? -Evet. -Nasıl yapabilirim? -Neyi? -Hikâyene göre, onları nasıl kurtarabilirim? -Kısa yolu yok. İçerideki insanların kendilerini oldukları gibi görmelerini sağlayamazsın. Zaten bizi onun eline düşüren de kendimize söylediğimiz yalanlardır. ** Annem hikâyesini sonlandırdıktan sonra beni rahatlatırdı; "Merak etme," derdi. "Şeytan gerçekse, Tanrı da gerçek olmalı." ** ** ** KUR'AN Enfal 8: 36-37 "Vellezîne keferû ilâ cehenneme yuhşerûn. Liyemîzallâhülhabîse minettayyibi ve yec'alel habîse ba'dahu 'alâ ba'din feyerkümehu cemî'an feyec'alehu fî cehennem, ülâike hümülhâsirûn. "Küfre sapanlar doğruca cehenneme götürülecekler ve orada toplanacaklar. Böylece Allah, pisi temizden ayıracak, pis kısmını birbirleri üstüne yığacak ve hepsini bir yerde toplayacak, tümünü cehenneme sokacak. Hüsrana uğrayanların da kendileridir bunlar.." ..

aynen öyle.. de.. bu işin sonu nereye gidecek.. inan ben de bilmiyorum.. hayırlısı inşaallah..

.. Tılsım: İnsanları koruduğuna ya da uğur getirdiğine inanılan, doğal ya da insan yapısı nesne. Tılsımlar insanlarca taşınabileceği gibi etkili olması istenen tarla, çatı gibi yerlerde de saklanabilir. Doğal tılsımların, değerli taş, metâl, hayvan dişleri ve pençesi, bitki gibi çok değişik türleri vardır. İnsan yapısı tılsımlara ise hayvanlar ya da eşyaların küçük modelleri, üzerinde dinsel resim ya da yazılar bulunan madalyonlar, yazılı kâğıt ya da metâlden oluşan muskalar örnek olarak gösterilebilir. Tılsımların etkisinin, doğadaki güçlerle olan ilişkilerinden, dinsel çağrışımlarından ya da uğurlu kabul edilen bir zamanda törensel biçimde hazırlanmalarından kaynaklandığına inanılır. Tılsım kullanmanın kökeni çok eskilere dayanır. MacGregor'ın papirus listesinde Eski Mısır'da kullanılan 75 tılsıma yer verilmiştir. Bu tılsımların en yaygını, hem yaşayanların, hem ölülerin taktıkları *********-böceği biçimli Skarabe/Scarab idi. Kişisel Not: Scarab, bir amulet yani Tılsım, nazarlık yada muska olarak kabul edilip, bazen bir mücevher gibi kullanılmaktaydı. *********-Böceğinin yuvarladığı, içinde yumurtaları taşıdığına inanılan dışkı toprağının, Güneş'e benzetilmesi ve belki de hiyeroglifteki yazımının; "Olmak/B ya da Be" eylemiyle aynı olması nedeniyle, Skarabe'nin yaşamı simgelediğine ve ayrıca ölülerin yüreğini öte dünyada geri vereceğine inanılırdı. Kişisel Not: İmpression Be; Be Concept; Result Be. Eski Mısır'da, ölümden sonra yeniden dirilmeyi sağladığına inanılan "Doğan Güneş" tılsımı ile tanrısal koruma sağladığına inanılan Menat gibi genellikle ölüyle birlikte gömülen başka tılsımlar da kullanılırdı. Önceleri tılsım üzerine yazılan büyülü sözler, sonraları ayrı olarak yazılmaya ve taşınmaya başlandı. Kişisel Not: Büyülü Sözler: Timsaller: Bir şeyi gösteren, bir anlamı, bir düşünceyi görülenebilir kılan im, İmlem: Kastedilen nesne veya kavram, bir söz veya sembol ile ima edilen şey: Gönderge: Referent. Hıristiyanlar arasında tılsım kullanımı, ortaçağda kilisenin getirdiği yasaklarla giderek ortadan kalktı. Buna karşılık Yahudiler arasında geç dönem Kabalacıların da onayıyla tılsım kullanımı varlığını sürdürdü. Kişisel Not: Golem Yaratmak gibi. Böylece tılsımlar hazırlamak hahamların görevlerinden biri durumuna geldi. Doğu Yahudilerinde doğum odasına Lilith'e karşı koruyucu tılsımlar asılması yaygın bir gelenektir. Kişisel Not: Lilith Eski Sami kültüründe dişi şeytan. Yahudi kültüründe Adem'in ilk eşi, dişi şeytan. Yaratılan ilk dişi insan; Ademin ilk eşi Musevilik ve Hristiyanlık inançlarında Âdem'in ilk karısıdır Eski Ahit'le bağlı, İbrani metinlerinde lânetli kadın. AnaBritannica ve kişisel ilâveler ile.. ..

.. Ve Bodhisatta, Dharma'yı açıklamaya başladı: Dharma gerçektir. Dharma kutsal kanundur. Dharma dindir. Ve ancak Dharma bizleri hatadan, yanılgıdan ve kederden kurtarabilir. Doğum ve ölümün menşeini düşünen / tefekkür etmekte olan "Aydınlanmış O", cehaletin bütün kötülüklerin kökü olduğunu kabul etti. Oniki nidana/sebeb/neden/cause olarak ifade edilen ve hayatın gelişmesinde bağ teşkil eden şeyler şunlardır: "Başlangıçta varoluş, kör ve bilgisizdir. Cehalet denizinde ise şekil veren, organize eden kımıldamalar vardır. Şekil veren, organize eden kımıldamalardan, uyanıklık yada duygular doğar. Duygular, kişisel varlıklar gibi yaşayan organizmaları doğurur. Bu organizmalar altı alanı, yani beş duyu ile aklı geliştirir. Bu altı alan, nesnelere temas eder. Temas, duyguyu doğurur. Duygu, kişileşmiş varlık özlemini yaratır. Varlık özlemi, nesnelere bağlanmayı gerektirir. Bağlanma, ben'liğin/ego'nun büyüyerek devam etmesini sağlar. Benlik yinelenen doğumlarla devam eder. Benliğin yenilenen doğumları ise ıstırap, yaşlılık, hastalık ve ölüm nedenidir. Keder, huzursuzluk ve umutsuzluk yaratır." "Her türlü derdin nedeni ilk başlangıçta yatar; hayatın çıktığı cehalette gizlidir. Cehaleti kaldırın, cehaletten çıkan yanlış arzuları da yok etmiş olursunuz; bu arzuları yok edince, onlardan çıkan yanlış sezişi silmiş olursunuz; yanlış sezişi yok edince de, bireyleşmiş varlıklardaki yanılgılar sona erer; bireyleşmiş varlıklardaki yanılgılar yok olunca da, alt alandaki hayaller yok olur; hayaller yok olunca, nesnelerle temas yanlış kavrama doğurmaz olur; yanlış kavrama yok olunca, susuzluk da kalkar; susuzluk kalktığında, marazi bağlar da çözülür; marazi bağlar ortadan kalktığında, benliğin bencilliği yok edilmiş olacaktır; benliğin bencilliği kalkınca, doğum, yaşlılık, hastalık ve ölümün üzerinde olunur ve her türlü ıstıraptan kurtulunur." ** BODHİSATTA/BODHİSATTVA: -Özü/sattva, aydınlanmaya/bodhi dönüşen kimse. -Budha olmak üzere olan, fakat henüz Nirvana'ya ulaşamamış kimse. -Herhangi bir vaiz ya da dinî öğretmen -Aydınlanmayı arayan, aydınlanmaya ulaştıktan sonra edindiği bilgelikle diğer canlıların yardımına koşan kişi. -Merhametli bir kararlılık içinde tam aydınlanmaya ulaşmak isteyen tüm canlılara yardım eden kimse. ..

.. "O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir!" "absır bihî ve esmi', kehf: 18/36 ** ** Seyyal Esir/Liquid Ether/Gayb Alemi; sırrî/mystical örgü/kuyu/te'sir şebekesidir. Örgü'nün farklı düzeyleri/tertibleri/kot'u, birbirleri ile te'sir/intıba/efect ya da impress-ion'laşım yolu ile te'mass/relation/ connection içindedirler. Ve her safhasında verimli gerçekleşimler/ izlenimler yaratır. "Her Safha" ile ifade edilen, örgü'nün görülebilen ve görülemeyen/işitilebilen ve işitilemeyen boyutlarının işaretlenmesidir. Ve ayrıca, görü ile işiti de göreceli/izafî algılamalardır. Safha; Bilgi sistemi'nin Tüm'üne görece yakîn ögelerin aldığı vaziyet/türev ile (ihtiyar) kendiliğinden belirlenir. (İrade) Kişi, birey olma yolunda Allah Tealâ'ca, ve sürekli gözlenmekte dinlenmekte ve daima değerlendirilmektedir. ..