İNTERLOCK tarafından postalanan herşey
-
KISMETTE NE VARSA
.. çay seven biri olsa gerek.. tea-cher gibi.. örneğin meselâ.. ..
-
Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
.. O tamam efendim.. kaçınılmaz biçimde.. ben tülvent olarak düşünmüştüm de.. ..
-
KISMETTE NE VARSA
.. harikasınız örtmenim.. moleküllerle aranızın fevkalâde oluşundan bahs ediyorum.. takılar yane.. ..
-
Turgut Özakman Vefat Etti!
.. anlayışa göre efendim.. yaprak var.. yarpak var.. genelde "iyi" bilirdik.. ..
-
KISMETTE NE VARSA
"siz ne diyerek seveceksiniz?" demiş idim efendim.. ..
-
Lütfen ''Hayvan'' Deyip Geçmeyelim!
- Uzaylı dostlarımız:)
.. "-neden bize bakıyor?." ..- KISMETTE NE VARSA
.. bi de torun-bebeğin gülümsemesi.. nelere bedeldir allah bilir.. ..- Turgut Özakman Vefat Etti!
- Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
içinde sakladığı sırları.. mırmır söyleyen arkadaşınız mı my teacher? ..- ERİŞİLMEZ İKON'UN SAHİFESİ.....
.. Gethsamane= Matta: 26/36 Mar: 14; 32/42 Luk: 22; 39/46 26/36: Sonra İsa öğrencileriyle birlikte (Gethsaman) denen bir yere geldi. Öğrencilerine; "Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun" dedi. 26/39: Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı; "Baba" dedi, "Mümkünse bu (kâse/cup/sea/esir) in tesirleri benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun." ** Getshemane; Gethsaman: Anestezik/Anesthetic, İllizyonlar/yanılsamalar denizi. ..- KISMETTE NE VARSA
- THE GULLIVER'S SHIP..
.. özünün özünde üç-telli çalgının tam gözünde tahdis-i nimet doğal eğilimi ile maşaallah bi onbaşı belki de bi çavuş neyse işte erbaş diyelim yönlendirilmiş ama bilinçsiz bi memur komuta ettiğini sanır çinde bi et lokantasında (ne yazık..) zırvalarla kokuşmuş etlere terbiyesini bozarak ve tuhaf ki "terbiyenizi bozmayın!?" diyerek yinelenen mantıklı şarkîleriyle ardışık.. eventually bahsini ettiğim bu güçlü genleşme ve banka hesapları siz, neden yahut söylentileri diyebilirsiniz işte tüm bunların sonucu bir hesap gelecektir elbette yani "koyunun olmadığı yerde keçi; abdurrahman çelebi" olur ya da "kadro açığının olduğu yerde fırsatçı; dil-baz bilge" olur vesaire.. uzatmayalım mavi aguş'tan yürütme emri geliverince yürütme emri: execution yane icra, infaz, idam ve "nacak, kırıldı bacak!" sen söyle bakalım bilge kişimiz o zaman n'olcak? by hamiş: sorulmadı emme bence job kaçıcak ve estetik ameliyat olabilicektir.. kim bilebilir? allah bilir.. (sözün burası, örtmenimden alıntıdır bilvesile ellerinden üperim..) ..- GÜNAYDIN
.. tünaydın.. güzel bir akşam olsun.. ..- İKİ GÖRMEK VE GURUR..
.. peki.. ..- İKİ GÖRMEK VE GURUR..
.. Shevetaketu, Âruni'nin oğlu idi. Babası ona şöyle dedi: "Shevetaketu, Brahman'ı incelemek için yolculuğa çık. Çünki sevgili oğlum ailemizden biri bilgisiz ve Brahmancılığın sırf bir taraftarı olarak kalmamalıdır." Bunun üzerine on iki yaşında olduğu hâlde çırak oldu. Yirmi dört yaşındayken bütün Veda'ları incelemişti ve burnu havada ve kendini bilge sanarak ve gururlu bir hâlde geri döndü. Bunun üzerine babası ona: "Shevetaketu, sevgili oğlum, sen burnun havada, kendini bilge sanarak ve gururlu olduğun için kendisi sayesinde işitilmeyeni işiten, düşünülmeyeni düşünen, tanınmayanı tanıyan irşadın ne olduğunu sordun mu?" "Bu nasıl bir irşaddır, saygıdeğer baba?" "İşte böyle oğlum: Biricik bir balçık kütlesiyle yapılanın, gerçekte kilden olduğunun anlaşıldığı gibi, farklılık sadece bir kelime ayrımıdır, bir isimdir; reel olan kildir. Evet evlâdım nasıl ki biricik bir bakır nazarlık sayesinde neyin bakırdan olduğu anlaşılırsa farklılık sadece kelimedir, sadece bir isimdir, reel olan bakırdır. İşte oğlum bu irşad da böyledir." "Muhakkak ki o saygıdeğer adamlar bunu bilmiyorlardı. Çünki onu bilselerdi onu neden söylemesinlerdi. Ama sen saygıdeğer insan bana böyle bir şeyi yorumlamak ister misin?" "Peki öyle olsun, sevgili oğlum" dedi. "Bu tuzu suya dök ve sabah erkenden yeniden bana gel." O öyle yaptı. Bunu üzerine babası ona şöyle söyledi: "Senin dün akşam suya serptiğin tuzu bana getir." O, tuzu eline almaya çalıştı, ama bulamadı, çünki o tamamıyla suyun içinde erimişti. -"Lütfen şu yandan bir yudum al." dedi. -"Nasıl?" diye sordu. -"Tuzlu." -"Ortasından bir yudum al." dedi. "O nasıl?" -"Tuzlu." -"Şu yandan bir yudum al, nasıldır?" -"Tuzlu." -"Onu bir yana bırak ve bana gel." O, öyle yaptı ve dedi ki: "O daima aynıdır." Bunu üzerine öbürü ona şöyle söyledi: "Doğru sevgili oğul, sen burada var olan bir şeyi görmüyorsun ama o onun yine de içindedir. Bu en ince cevher ise; bütün dünya onu kendi özvarlığı olarak içermektedir. Bu reel olandır. Bu Âtman'dır. Sen busun Shevetaketu!" H. Zimmer Hint Felsefesi ** "Gel, gel, daha yakın gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Mademki sen, bensin, ben de senim, artık bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk'ın nuruyuz, Hakk'ın aynasıyız. Şu halde kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz? Bir aydınlık, bir aydınlıktan neden böyle kaçıyor? Biz hepimiz, bütün insanlar, tek bir vücud halinde, olgun bir insanın varlığında toplanmış gibiyiz. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler, yoksulları böyle hor görürler? Aynı vücutta bulunan sağ el, ne diye kendi sol elini hor görür? Her ikisi de mademki senin elindir, aynı tende uğurlu ne demek, uğursuz ne demek? Biz hepimiz, bütün insanlar hakikatta tek bir cevheriz. Aklımız da bir, başımız da bir. Fakat kambur felek yüzünden biri, iki görür olmuşuz. Haydi, şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendinde kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin, fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin! Bütün insanlarda aynı ruh vardır, fakat bedenler, tenler yüzbinlercedir. Nitekim dünyada sayısız badem vardır, ama hepsinde de aynı yağ bulunmaktadır. Dünyada çeşitli diller, çeşitli lûgatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir. Çeşitli kaplara konan sular, kaplar kırılınca birleşirler, bir su halinde akarlar. Tevhidin ne demek olduğunu anlar da, birliğe erersen, gönülden sözü, mânasız düşünceleri söküp atarsan, can, mâna gözü açık olanlara haberler gönderir, onlara gerçekleri söyler." Mevlânâ Divan-ı Kebir-3020- ŞAİRLER ŞEHRİ
.. çocuk yaşta küçük yaşta canım yaşta gözüm yaşta bir lokma ekmek derdine düştü gurbet ellerine abdullacık genç ustacık atlantik denilen yerde dönerci girip dönerde ustaca kesip kebabı oldu işinin erbabı yüreği gon- ca goncacık bir gün izine çıkınca dönerde çalışan gece patron iki işi birden görmeyi istedi ondan abdullacık genç ustacık dedi ki"patrona" olur yalnız ücretim de olur sekiz yerine on altı saat çalışanın hakkı bilinci to- mur tomurcuk kârdan gözü dönmüş patron ağzı leş gibi anason çok gördü üç beş parayı sövdü dövdü abdullayı abdullacık genç ustacık polise şikayet etti derdi gülüşmeye yetti bunca küçük düşürülme abdullayı canından etti onuru yıl- dız yıldızcık gitti boğaz köprüsünden attı sulara kendini duyurdu dosta düşmana onurunun ölmediğini abdullacık genç ustacık ana babası burdur'dan geldi aldı tabutunu arkadaşları patrondan sormaktalar hesabını öfkesi bı- çak bıçacık Yaşar Miraç ..- GuNuN SoZu (SeNCe)
.. Kadın öyle bir konudur ki , onu ne kadar incelersen incele herzaman yepyenidir.. Tolstoy- ŞAİRLER ŞEHRİ
.. sevda kelimesinin sözlük karşılıkları: Fazla sevgi sebebiyle meydana gelen bir çeşit hastalık. Aşk. Hırs. Tama. Heves, istek. Siyah. Balgamdan, kandan ve safradan başka vücuddan çıkan bir nevi ifrazat. Gam. Keder, Sıkıntı. ..- GÜNAYDIN
.. ve yine de beyin, rağbet eder; kendiliğinden çağrı atar.. kim bilebilir?. ..- Mevlana 'dan Sözler
.. mey görür engûrdan âkıl müdâm şey' görür ma'dûmdan âşık tamâm düşkün/tutucu , şarabı üzümde, âşık ise üzümde, yaradanı görür ..- GÜNAYDIN
.. dün ile gitti düne ait ne varsa cancağızım bu gün yeni bi şey söylemek lâzım.. günaydın hepimize.. hepimize merhaba..- GÜNAYDIN
rüyalar; uykuya geçme anında, ne dilediğiniz ile ilgili olmalı.. dün gece, neleri düşünürken, neleri dilerken uykuya geçtin örtmenim? günaydın ve merhaba..- ERİŞİLMEZ İKON'UN SAHİFESİ.....
.. "sadece küçük bir güve tüm enerjiyi yer!." Nedensellik ya da sebeb-sonuç ilişkisi ön-kabul yapıldığında, normal akışında olan olaylarda bir gerilim meydana getirir ve bu bağlamda ortaya çıkacak momentum/gerçekten öyle olmadığı halde öyle sayılan, saymaca olaylar dizisi/tertip, komplo bir esaret ortamı oluşturur. Devamında ve Proximal Possessions gözetiminde dünya malına ya da kiracı olduğu halde unutarak mülk'e sahip olduğu iddiası/yüksek arzusu, kişisel trauma/sarsıntılar ortaya çıkarır. "Özgün olarak postunda/parametrik yörüngesinde bulunan gözlemcinin kültürel inançları ve de bağlı davranışları. Deneticisi ile olan iletişimi." Evrenin tasarlandığı gibi işlemesini sağlayan kutsal kurallar ve düzenlemeler/değişkenler üzerine yapılan parametrik değerlendirmeler kadar.. ..until horizontal flat'ta: Özel bir program için verilmiş olan Yatay-Dairesel alanda ve değişkenleri üzerinde yapılan kişisel değerlendirmeler kadar, kendince ve lineer/doğrusal olarak akıp-giden olaylar üzerinde değişimler ya da stresler/şok'lar meydana getirir. Akıllı ya da zeki bir kişi'nin ve bu bağlamdaki, düşünsel ya da fikri hayal gücü ile varsayımsal yaratıcılığı, ona takınma/havaya yükselme/havalara girme elbisesini de giydirir. İşte tam bu noktada; Q; onun velisi olur; Babası; Rabb'i; "Hapishane Müdürü" olur. Q/Güneş'in forumlarından elde edilen ya da kazanılan elektro-magnetik ve termo-dinamik yaşam/arzu/enerji tesirlerinin ve dolayısı ile entrophy'nin kontroluna girer. ** Entrophy: "Bir anlamda, Creepy" Kullanılmaz enerji miktarı; Termo-dinamik bir sistemde, elde edilemeyen enerji miktarı, Dağınım; Dağı; Dağıntı; Bilgi Yitimi; Her hangi bir sistemin, evren ile birlikte düzensizlik ve tesirsizliğe doğru olan eğilimi. Degeneration: Dokunun kimyasal yapısının değişmesi, fonksiyon kaybına uğraması ile yavaş yavaş yıkımı. Bozulma; Yozlaşma; Aslını yitirme. Falling Apart: Başa çıkacak, mücadele edecek gücü kalmamak, Dayanır hâli kalmamak/Hayatı kararmak. ..- GÜNAYDIN
- Uzaylı dostlarımız:)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.