Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İNTERLOCK

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.060
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    70

İletiler gönderen: İNTERLOCK

  1. :usutuk:
    5 saatçik.. 300 dakika.. 1800 saniye.. da ne kadar bilmem kaç salise..
    Sonra.. Sonrası yok! N'apçaz?
    Vakitten çıkıp dooru Zaman'a geçicez..
    Zamanın ucu-bucu yok.. niçün?
    İzafî bişeydir..Yani kimse şu-bu diyemez..
    Ben zabbahtan beri neler çekip-beklediğimi
    Gene ben bilirim.. de..
    Düşünüyorum.. Yakıtı bi kefşetsem ben de süper man olabilmeyi
     :ninja:
    (bu uçan varlık ünisex kalba..)
    kendim içün muhtemel bulabileceğimdir de.. torosları kar bürüdü.. 
    Havva ulaşımı sakıncalı mı? Bilemiyorum..
    Kim bilir? Öretmenim bilir.. O herbişeyi bilir.. :77:
    Biat eder.. Kaktüs tutan ellerinden öperim..

  2. --
    :w00t:

    Poseidon;
    Cyber bir Gemidir..
    Açık denizlerde başı-bozuk dolanır
    Şellâfe deniz cıbıldak kızlarıynan oynaşır
    Bu arada gördüğünü-yediğini hep yazar
    notlar tutarmış..
    Bu vessel ne mene bişise
    çok çekici/cazibeli ve Mülevves
    cinler.. cinnîler ile yakın ilişki kurmuş
    Onlardan aldığı gizli hem meş'um
    bilgileri uğradığı limanların 
    pis meyhanelerinde kafaladığı 
    korsan adamlarına şarap karşılığı satadururmuş..

    Neticesinde bu durum;
    an impure condition indicating the presence of
    undesirable matter in the deep ocean'dur..

    Peki;
    Bu matter ne mene bişidir?
    Cerehat ya iltihabî midir?
    Yoksa atıklar mıdır?
    Residue
    Filmi seyredin
    Belki Poseidon görünmez emme
    Sediment kayaç görürsünüz de
    İlminiz artar benim canım kuzucuklarım
    Fanlarım..
    By

    :alkis:

    • Beğen 2
    • Sevinçli 1
  3. .

    Aşağıya alıntıladığım bahis, Lahun Glifi olarak anlatılan konu ile
    epey yakınlık gösteriyor. Fazlası ile arapça kelimeler kullanıldığı
    için pek anlaşılmayacak olabilir. Ancak bizi ilgilendiren kısmı bir
    daire ve dairenin belli bir amaçla iki parçaya bölünmesi ve bu
    bölünme yoluyle iki'de gizli olan birliği anlatmasıdır.

    Bu anlamda bir başka benzer; Yin Yang Glifi olarak düşünülebilir.
     

    9b5c3cf572c11ba70a3620b0583d8197.jpg

     

    **
    VÂCİP ve MÜMKÜN'ü bir daire farzet.
    Bu daireyi merkez noktasından geçmek üzere
    doğru bir çizgi ile ikiye ayırınca iki kavis şekli
    hasıl olur.

    Bunların biri VÜCUB'un, diğeri İMKÂN'ın temsilî
    kavisleridir.

    Dairenin merkezinden geçen çizgi:
    vacip'ten ayrı olan imkân taayyünlerinin göstericisidir.
    Bunlar tevehhümde var gibi görünüyorlarsa da hakikatte
    varlıkları yoktur.

    "Görünüşte cihan var görünüyorsa da vücub'un nuriyle
      imkân'ın karanlığı arasında bir çizgiden başka bir şey
      değildir."

    Eğer bu mevhum hattı okuyabilirsen hudus'un,
    HUDUS TAAYYÜN'ü ile kıdemden ayrıldığını bilirsin,
    taayyünün itibari oluşu ile; "hiç içinde bir hiç"
    olduğunu taayyün ile anlarsın.

    Lâkin burada bir nokta var ki bilinmesi elzemdir.
    Daireyi ikiye ayıran çizgi ortadan kalkınca şuhud
    görüşün zail olursa da tayyünün hükmü ve eseri
    bakidir.

    Burada eğri hayale kapılma ve iyi bil ki Allah yolunda
    fâni olan bir kimse Allah değildir. Aşk ile Allah yolunda
    ilerleyen kimsenin kendinden geçip fâni oluşuna
    MÜNAZELE derler.
    Münazele zamanında, ZAT-I AKDES'in ferdaniyeti:
    ikilikten hasıl olan ittihadı, Ahadiyetin sır perdesi
    etrafında dolaştırmaz.
    Çünkü imkânın eseri bakidir.

    Fâni olduktan sonra sıfatların incelikleriyle istiğrakın
    kendince mektum kalması: daha hazlı ve daha güzeldir.
    Ahadiyet, Allah'ın isimlerinde kesret ahadiyeti ve
    mukaddes zatın hüviyeti itibariyle aynı ahadiyettir.
    Her iki surette ismi Ahad'dir.
    Her suretle "Ahadiyet" sırrının eşyada sirayeti;
    Bir sayısının bütün sayılarda sirayeti gibidir.
    Eğer bir sayısı olmasaydı, birin tekerrüriyle nihayetsiz
    sayıların ayınları zâhir olamazdı.


    "Eğer her varlık sen isen; şu halde bu cihan nedir?
     Eğer ben hiç değilsem, bu figân nedir?
     Hem her şey sensin, hem de hep sen.
     O halde senden başka olan şey nedir?
     Senden başka bir varlık olmadığı yakîn ile malûm
     olunca bütün bu şek ve şüphe âvâzeleri nedir?

     Onun vahdeti; zevk ve vicdan yoliyle senin kendi
     vahdetinden de bilinebilir. Sayıların bir sayısındaki
     fertleri gibi. Birin bire darbiyle hasıl olan sayı yıne
     birdir. Böylece tevhid dürüst olur. Bunu zevk ve vicdan
     yoliyle bilenler de pek azdır."

     FAHRÜDDİN-İ IRAKÎ

    .
    .
     

  4. .

    Kozal Alem ve Temel Özellikleri

    Kozal alem, egonun doğal ortamıdır ve ego enkarnasyonlar
    dediğimiz süreler boyunca bu seviyede kalır. Enkarnasyon
    sırasında, ego'nun bir parçası daha aşağı bilinç seviyelerinde
    tezahür eder ve ego'nun, değişik fizik bedenler içerisinde
    tekrar tekrar doğmak zorunluluğundan kurtulması için gerekli
    olan deneyimleri edinir.

    "Kozal Beden", insanın en son enkarnasyonunda biriktirmiş
    olduğu deneyimin eklenmesi suretiyle her yaşamda değişir.
    Bu nedenden dolayı da bazan Kozal Beden'e "bilgi hazinesi"
    (reservoir of knowledge) denilir. Evrimleşmiş bir insan bu
    hazineyle istediği zaman bağlantı kurabilir ve geçmişte ki
    yaşamlarının deneyimlerini fizik seviyeye çekebilir. Bu da
    kendisini, her yeni fizik beyin edinişinde belirli bazı şeyleri
    yeni baştan öğrenmek zahmetinden kurtarır. Çünkü, kendi
    başına, beynin, geçmiş deneyimlere ait hiç hatırası yoktur.
    Bundan dolayı da evrimleşmiş bir insan, evrim seviyesi
    kendi seviyesinin aşağısında olan kardeşine nazaran daha
    avantajlıdır. Fakat, her birimiz, evrimsel gelişmenin bu
    safhalarına vardığımızda aynı pozisyonda olacağız.

    Bu konuların beşeriyetin yardımcıları olduklarını ileri süren
    kişilerce çok daha iyi anlaşılması ve bireylerden ziyade
    kitlelere öğretilmesi halinde beşeriyet de bu konulara daha
    fazla eğilecektir. Fizik seviyede görülebilir olan 'kişiliğin'
    gerçek insanın, yani 'ego'nun ufacık bir parçasından ibaret
    olduğu gerçeğini sadece bir kaçımız kavrayabilmektedir.
    Halbuki, bu 'ego' ya da 'bireysellik’ beşeri varlık statüsüne
    ulaştıkları zaman tüm insanlara bahşedilen 'serbest irade'nin
    sağladığı hareket sınırları dahilinde o kişiliği elinden geldiğince
    ışığı altında tutar ve ona rehberlik eder.

    .

  5. .

    YARATICININ İKİLİ PRENSİBİ:
    Bu kadim kavramların en ilgi çekicilerinden birisidir. Üreme eylemi için erkek
    ve dişinin gerektiği öngörüsünden kaynaklanmıştır; dolayısıyla bu Yaratıcı’yı
    iki prensipli yapıyordu. Eril prensip güneşle, dişil prensip de ayla simgelendi.
    Deyim yerindeyse farklı yönleri ifade etmek için sembollerin tasarlanması bu
    şekilde başlamıştı.

     

    Önce ikili kapasiteyi ifade etmek için bir sembol düzenlendi; Lahun denilen
    bu sembolün çevirisi;
    "birdeki iki, ikideki bir" dir ve "her şey birin içindedir ve bir hepsidir" şeklinde
    genişletilebilir. Lahun glifi/glyph/kabartma algoritma; ortasından bir çizgi
    çizilmiş bir dairedir. Kadim anlayışta yanyana iki mabet inşa etmek olağandı.
    Bunlardan büyük olanı eril prensip olarak Güneşe ve küçük olanı da dişi olan
    Ay'a adanırdı.

    Mısırlılara, Ay’ın Yaratıcı'nın dişil niteliğini simgelemesi yetmediği için ay'ı
    simgeleyen bir sembol tasarlanmış ve buna İsis adını vermişlerdi; böylece
    ortaya bir sembolü simgeleyen bir sembol çıkmıştı.

    **
    kişisel not:
    Dişil; yid ve ibranî dilinde, iş ya da iş'a olarak yaşam ve kadına ilgi bi isimdir.
    Arap dilinde de iş'a; yaşam ve güneşi ifade eder.
    Bu bağlamda, Güneşi simgeleyen rölyefin, eril değil dişil prensibi işaret
    ettiğini söyleyebilirim.

    **

    YARATICI’NIN SEMBOLLERİ :
    Yaratılış eskilerin en temel konularından birisiydi.
    Yaratma kuvvetine Kadir-i Mutlak'ın niteliklerinden birisi olarak bakılıyordu.
    Eskilerin bu niteliği simgeleyen sayısız konvansiyonel/geleneksel tasvirleri
    vardı. Halk içinde en bilinmekte olansa yılan sembolüydü. Yılan sembolü ile
    Yaratıcı'yı ve Yaratılış'ı simgelemekteydiler. Bu nedenle kadim metinlerde
    bu sembolü görmek mümkündür. Kadim yontularda ve literatürde yılanların

    çok çeşitli tasarımlarını görmek mümkün. Özellikle iki tanesi çok belirgindir.
    Bunlardan birisi Anavatan’da Naga diye isimlendirilen kobradır. Bunun yedi
    başı vardı. Yedi sayısı; yaratılışın yedi aşaması, yedi mantal alan benzeri  
    kavramları karşılar. Yedi başlı yılan ise Mu'da vücuda gelmiş ve Naga adını
    almıştı. Mu'da bu sembolü kullanan kişiler de Nagalar diye anılıyordu. Diğer
    yılan ise Quetzacoatl denilen tüylü yılandı. Derisi pul yerine tüylerle kaplıydı.

    Yukatan ve Orta Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında ve bataklıklarda
    halen görülebilir, fakat çok enderdir. J. Churchward, keşif gezileri sırasında
    bu yılana bir kere rasladığını belirtmiştir. Yeryüzünde bilinen en zehirli yılan
    türüdür. Mu'da yaşayan ve Yaradan'ın sembolü olarak bu yılanı seçmiş olan
    kabilelerden birisi, tıpkı Nagalar gibi kendilerin onun ismiyle Quetzallar diye
    anıyorlardı. Bu yılanlara, Yaratıcı Kuvvetlerin Kutsal sembolleri olarak büyük
    bir saygıyla yaklaşılıyordu. Yerleri güneşin yani semboller içinde en kutsal
    olanın yanıydı.

    kişisel not:
    Bir timsal olarak yılan; tevrat ve kur'an'da; Nuh/Noah olarak yerini bulur.
    İsim olarak kullanılan bu kavram; sıfat olarak elektromagnetik bir dalgalı
    denizi ve bu ummanda sakin kalabilen, barışçı bir bireyi ve dolayısı ile bu
    sistemi bir bağış, bir hediye olarak insanlığa sunan görünmeyen bir gücü
    de fail olarak/gizli özne olarak ifade etmektedir.

     

    **

    Görüldüğü üzere, merkezinden iki paralel çizginin geçtiği bir çemberden ibaret

    bu glif, yaygın ve evrensel bir semboldür. Nevada'da mağara adamlarının yazıları

    arasında görülür.

    Teotihuacan'daki Meksika Piramidinde ve Maya yazılarında da görülür. İngiliz

    Guyana'sının sınırları yakınında, Kuzeydoğu Brezilya'daki bir taş kitabede de bu

    glife rastlanır.

    Ayrıca Uygurların, Hinduların, Babillilerin ve Mısırlıların eski yazılarında da karşımıza çıkar.

     

    Doğu Naakal yazılarında, bir paragrafı meydana getiren üç gliften biri de budur.

    Bu paragraf şöyle der:

    james-churchward-meksikada-bulunan-table

    "Yaradan Birdir (şekil 1.) Hun.

    O, birde ikidir (şekil 2.) Lahun.

    Bu ikisi oğulu -insanı- oluşturmuştur (şekil 3.) Mehen."

    Bu glif, bu anlamda insanın yaratılışına gönderme yapar

    ve eski yazılardaki sıradan açılımıyla da üretmeyi, üretimi,

    bir kökenden itibaren devamlılığı da kapsar.

    .

  6. .

    Mental Alem'den Kozal Alem'e Geçiş

    Varlığın mental alemden de ayrılma zamanı geldiğinde, bu defa
    'Üçüncü Ölüm' meydana gelir ve varlık, böylece, mental beden
    dediğimiz kılıfı terkedip, kısa bir süre için, sahip olduğu yegâne
    daimi beden olan 'Kozal Beden'e bürünerek yaşar.

    'Üçüncü ölüm, astral alemden mental aleme geçişe çok benzer.
    Kişi giderek bilincini kaybeder ve mental bedeninden sıyrılarak
    çıkmış olduğundan, kendini kozal bedenin içerisinde bulur.

    Bu bedene 'Kozal’ denmesinin nedeni, Spatyomun/Spatium/Mesafe/
    Aralık/Space'in Üçüncü Kademesi'ni oluşturan 'Kozal Alem' de enerjik

    olmasından ötürüdür. Ayrıca, insanın 'daimi bedeni' olarak da bilinir.
    Bunun da nedeni, insanın bu bedene, bireyleşerek hayvanlar alemini

    terkettiği ve bağımsız bir beşeri varlık haline geldiği zamandan beri
    sahip olmasıdır.

    kişisel not:
    Kozal: Causal: Bir vasıta ya da bahane olarak veya mutavassıt/aracı
    olarak oluşturulmuş "heykel beden"/Torso.

    .

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.