
hırçın karadenizli!
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
353 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
hırçın karadenizli! tarafından postalanan herşey
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
Denizde çamaşır yıkama gibi dahine fikirleri olan mavi,gizli gizli takılmayı bırak,oradaysan ÖM den selamını bekliyorum.Açsın değil mi bir de iş vah vah. -
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
YOLCULUĞA ÇAĞRI Yavrum, sevgilim, sen Tadını bir bilsen Orada yaşamanın birlikte! Keyfince sevmenin Ölünceye değin O sana benzeyen ülkede! Puslu gökte yer yer O ıslak güneşler Senin yaş içinde parlayan Hayın gözlerince Bir gizemli ince Tad verir gönlüme her zaman Orda her şey süs ve güzellik, Erinç,haz ve dirlik düzenlik. Evimizse her yıl Daha pırıl pırıl Olan döşentiye bezenir; Nadir çiçeklerin Kokusu amberin Uzak kokusuyla beslenir; Tavanlar ne zengin, Aynalar ne derin, Ne doğulu görkemlilik bu; Orada her şey, ince, Kendi öz dilince Gizleriyle doldurur ruhu. Orda her şey süs ve güzellik, Erinç, haz ve dirlik düzenlik. Bak gemiler suda Bir derin uykuda, O gezmeye düşkün gemiler; Hepsi de en ufak Arzun için uzak Ülkelerden çıkıp gelirler. -Ve gün batımları Giydirir kırları, Kanalları,kenti gitgide Altınla, yakutla; Uyur şimdi dünya Sıcak bir aydınlık içinde. Orada her şey süs ve güzellik Erinç, haz ve dirlik düzenlik.(Charles Baudelaire) bu çocuklar ve yolculuk sana neyi anımsatıyor Mavi?Bana yarını! -
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: bursercan başlık Anı Defteri - Defterleri
CEHENNEMDE BİR MEVSİM Aldanmıyorsam bir zamanlar hayatım,önüne bütün gönüllerin açıldığı, yoluna bütün şarapların döküldüğü bir şölendi. Bir akşamdı dizimi oturttum Güzelliği-Terslik edecek oldu-İler tutar yerini bırakmadım ben de. Bayrak açtım adalete karşı. Aldım başımı kaçtım. Ey büyücüler, size ey bahtsızlık, ey nefret, hazinem size emanet. Azmettim, söndürdüm içerimde insan ümidi adına ne varsa. Bir yırtıcı hayvan amansızlığıyla atıldım üzerlerine boğayım diye cümle sevinci. Cellatlara seslendim, ısırayım diye ölürken mavzerlerin kabzalarını. Seslendim salgınlara, boğsunlar istedim, kan içinde, kum içinde beni. Tanrı bildim musibeti. Gırtlağıma kadar battım çamurlara. Cürümün ayazında kurundum. Hop oturup hop kaldırdım çılgınlığı. Bana baharın getirdiği ********* bir budala kahkahasıydı. Derken az önce işte, bir de baktım ki kıkırdamak üzereyim; aklıma eski şölenin anahtarlarını aramak geldi, dedim belki de yeniden heveslenirim. Hayırmış meğer o anahtarın adı-Anlaşıldı ben bir düşteymişim. "Sen canavar kalacaksın..." falan filan... atıp tutmaya başladı başıma bu şirin hasırları ören şeytan. "Ölümüne sürsün cümle iştahın, bencilliğin, cümle bağışlanmaz günahın." .....(Arthur Rımbaud) Bu daha güzel bir kere.Cehennem içinde cenneti düşlemek,Nazım Hikmet olabilmek gibi.Mavi ve Bursercan,ikiside tam baş belası desem,sakın kimse inanmasın.Muhteşemler!Hele Mavinin he he diye biten mesajları Az kaldı canım dostum,yakında geliyorum. -
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Güncel Konular
Ben bir genç sivil olarak önce oku,anla,araştır ve tanı sonra bunları yaz derim.Başka birşey demeye gerek var mı? -
Hz. Ali , Atatürk olarak döndü
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Istanbulian başlık Güncel Konular
yok artık. -
İKİ REKAT ARASI DOLANDIRICILIK !
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Güncel Konular
Tabi ki suçlanamaz.Ben burda dini suçlayana sadece gülerim.Asıl sorun insanların kendi inandıkları dışında herşeyi yanlış gösterme amacıyla düşünmeleri.Kardeşim ben Allah'a inanmam,inananın da Allah'ı kalk zulüm yap dediğine de inanmam.Dürüst olun ve düşünerek yazın. -
SAVAŞ VE BARIŞ...
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Politika Bilimi
Tamam,soyadı...... Diyarbakır dediğine bakmayın,oralı değil.Çizgi film,komik şeyler ve çikolata,hastasıdır.Diyarbakırda lahmacun ve su kıtlığı ondan kaynaklı bir soruna dönüşecektir...Diyarbakırlı varsa buralarda benden uyarması,ha bi de çok inatçıdır,sırf bahse girdi diye camide dilencilik bile yaptı Barışın kızı,seni böyle deşifre ettim işte bir daha olmayacak,söz.Ama yukarda yazdıklarımda tamamen ciddiyim.Ne yapıyorum ben,kahrolsun savaş -
ahmet kaya ağladıkça ve yaptıgı şok açklama ölmeden önce
hırçın karadenizli! şunu cevapladı bir başlık içinde Politik Videolar
O hiçbirzaman bölücü olmadı,sürgünde yalnız bırakıldı ve taraf olmaya zorlandı.Evren çok iyi bir paylaşım. -
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
Benim hayatımın hiçbir yerinde din yoktur,ama ben bu türban yasağını insan hakkına yapılacak en büyük gasb olarak nitelendiririm.Hangi hakla ben başkalarını ve ona ait alanları yok sayarım. -
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
ÇOCUKLARIMA Diyelim ıslık çalacaksın ıslık Sen ıslık çalınca Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes Kimse çalmamalı senin gibi güzel Örnegin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın Senden önce kimse saymamış olmalı Senin saydığın gibi doğru ve güzel Hem dalgaları hem saymasını severek De ki sinek avlıyorsun sinek En usta sinek avcısı olmalısın Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta Örgüt yoksa seninle başlamalı Diyelim zindana düştün bir ip al Görmediğin yıldızları diz ipe bir bir Sonra yıldızlardan kolyeyi Düşlemindeki sevgilinin boynuna geçir Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun Düşün düşünebildiğince üç boyutlu Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya Sanki senden önce düşünen hiç olmamış Dalga mı geçiyor düşler mi kuruyorsun Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum Düşlerini som somut görüp şaşsınlar Böyle dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz De ki bütün işe yarayanlar İşe yaramaz sanılanlardan çıkar bu da Aziz Nesin'den sana ve çocuklar için çarpan kocaman yüreğine(kendin de çocuksun ama)şimdi sen açsındır da barış günü demeyeceğim buradan;ilk fırsatta telefona uzanacağım Mavim.Bu mısraları da yüreğine işle diyeceğim ama sen insana dair herşeyi işlemişsin zaten o yüreğe. -
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
yalnızca bana mı?işte buna çok sevindim;Gümüşhanedeyim ama artık sürekli nette olacağım.Evrak işlemleri var da sevginin,umudun en güzeli sana. -
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: bursercan başlık Anı Defteri - Defterleri
Ulu çınar sen buralardaysan iyileşmişsindir değil mi?Hoşgeldin. -
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Güncel Konular
Barış güvercinimizi Mavinin başladığı yerden,Diyarbakır'dan tüm dünyaya taşıyan özgür yüreklerle...YAŞASIN BARIŞ! -
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
Asi o kadar kişi yazmış burda,insan bir cevap yazar.Şimdi uyuyosundur sen yada çizgi film izliyorsundur kalk gel buraya.bak beni bu sefer Gümüşhaneye gönderdiler.Deprasyon mu neye gireyim(sen öyle yazıyorsun )verme cevabı,ben sana yine şiir armağan edeyim.Bu arada cidden yoksun artık nette?Hayırdır Asi? ŞAFAK TÜRKÜSÜ 1 Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim Uzarken ellerim Kulağım kirişte Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice 2 Bugün görüş günü Günlerden salı Islak Sarı bir yağmur Ülkemin neresine bakarsa ay Orada yitik bir anne ağlıyor Sen aralıyorsun yağmuru Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini Sonra bir umut koşuyorsun Yüreğin avcunda ısırırken çırpıntı gözlerini (ah verebilseydim keşke yüreği avcunda koşan herbir anneye tepeden tırnağa oğula ve kıza kesmiş bir ülkeyi armağan koşma anne birdenbire batacak olan düş denizinde yarattığın umut sandalıdır oysa benim için gece ışık hızıyla koşan kısa ve soğuk bir zamandır bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak uykusuz yorgun ve korkak 3 sanırım baytardı yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor boşver hipokrat amca üzülme ne olur sen de anne sen de üzülme hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim korkak kahraman gecelerimi düşlerimle sınırsız diretmişliğimle genç şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine usulca açılıverdi yanağımda tomurcuk pir sultan'ı düşün anne şeyh bedrettin'i börklüce'yi torlak kemal'i düşün anne hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın deniz'i düşün anne her mayıs şafağında uzun uzun döverken darağaçlarını ve o şafaktan doğma onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları insanları düşün anne düşün ki yüreğin sallansın düşün ki o an güneşli güzel günlere inanan mutlu bir yusufçuk havalansın 4 sıcak omuzlar değerken omzuma buz üstünde yürüdüm yıllar boyu bayraklar ve türkülerle kopunca memelerinden o mükemmel yaşama kurşunlar sıktılar alnıma açık alanlarda ağır kartalların konup kalktığı yalçın kayalardan biriydim ölüp dirildim yeniden güneşli güneşsiz akşamlarda mutlu yarınlar adına özgürlük adına ekmek adına üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin dirilip dönmesin diye hiroşimalar tahtadan atların boynuna çıplak ölümlerle yatmasın diye çocuklar aç gözlerle bakmasın diye çocuklar kardeşlik adına havadaki kuş denizdeki balık adına yürüdüm yıllar boyu dönüp bakmadım arkama ıraktı gözlerim çok ırak izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda kalsa da silinir gider yalnızca bir ağıt gibi çakılır ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer 5 tören adımlarıyla ölmek ne garip şey anne kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum bütün gözler üstümde sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun masa üstünde üşüyen bir sigara yanında küçücük bir cam bardak içinde rengi bu gecenin cılız titrek bir kibrit kağıt kalem sandalye geride flu yağlı büküm büküm bir ip ve çingene kuralına uygun değişmez dekoru mudur idam mahkumunun 6 kırılacak cammışım gibi davranıyorlar yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün oysa birazdan boynumu kıracaklar pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün ben ölümü asıl az ötede titreyen çingenenin kara killi ellerinde gördüm anladım ki küllenen sigaradır soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm yani benim güzel annem alacaşafağında ülkemin yıldız uçurmak varken oturup yıldızlar içinde kendi buruk kanımı içtim 7 ne garip duygu şu ölmek öptüğüm kızlar geliyor aklıma bir açıklaması vardır elbet giderken darağacına 8 geride masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem bağışla beni güzel annem oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana elleri değsin istemedim gözleri değsin istemedim ağlayıp koklayacaktın belki bir ömür taşıyacaktın koynunda usul adımlarla yürüdüm ömrümü karşımda kurum kurum-laşan darağacı (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan ökse de olsa dört bir yanı) birdenbire acıdı boynum gelecekler var birbiri ardınca genç yakışıklı ne olur işçi kadınım az yumuşak dik şu kefenin yakasını 9 yaşamak ağrısı asıldı boynuma oysa türkü tadında yaşamak isterdim çiçekleri kokmak ırmakları akmak yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak su başlarında aylak sektirmek kavalımı sonra bir çocuğun afacan bacaklarında anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim o güzel günleri görenler arasında bir soluk ben de yaşamak isterdim bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden öperken siya-u jakond'u tebessümünden işte o an saçlarından yakalamak dolunayı bir de yirmibeş kilometreden görebilmek nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı ölmek ne garip şey anne bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı sedef kakmalı bir kutu içinde vermek isterdim çocukların ellerine sonra sonra benim güzel annem damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza 10 künyemi okudular suçumuz malum gecenin kıyısında durmuşum kefenin cebi yok koynuma yıldız doldurmuşum koşun çocuklar çocuklar koşun sabah üstüme üstüme geliyor yanlış mı duydum yoksa erkenci bir horoz mu ötüyor keskin bir acı bilenmiş gitgide yaklaşıyor sonum iri sözlerim yoktu söyleyecek usulca baktım yüzlerine bin yıllık iskeletleri çatırdayarak göçtü ayaklarının dibine korkutamadılar beni anne avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran darağacı bir zaman rüzgarda saçını tarayan telli kavak değil mi boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi söyle anne o çingene bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan bağıra çağıra geçen bohçacı kadını sevmedi mi çılgınca 11 kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda işkenceler zindanlar hücreler savunmak yok mutlu tok bir yaşamı açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren mideme karşı kısacası bir çiçeği düşünürken ürpermek yok gülmek umut etmek özlemek ya da mektup beklemek gözleri yatırıp ıraklara ölmek ne garip şey anne artık duvarları kanatırcasına tırnağımla şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım baba olamayacağım örneğin toprak olmak ne garip şey anne ceplerimde el yerine balyoz taşırken korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini ve yüreğimin ırmakları taştı taşacakken ölmek ne garip şey anne uçurumlar ki sende büyür dağdır ki sende göçer ben yaprak derim çiçek derim çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim gül yanaklı çocuğa benzer yine de oğlunu yitirmek kimbilir ne garip şey anne 12 beni burada arama anne kapıda adımı sorma saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama kırıldıysa düş evinin kapısı bütün kırık kapıların çağrılışıyım kızların yanaklarında çukurlaşan biten başlayan aşkların ortasındayım her kavgada ölen benim bayrak tutan çarpışan her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni özlem benim kavga benim aşk benim bekle beni anne bir sabah çıkagelirim bir sabah anne bir sabah acını süpürmek için açtığında kapını umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak öylece kalkar uykudan şalterler dişleyip tükürmeden sigaralarını türkü tadında giyinirken işçiler bir sabah anne bir sabah acını süpürmek için açtığında kapını adı başka sesi başka nice yaşıtım koynunda çiçekler çiçekler içinde bir ülke getirirler başlarını koymak için yorgun dizine sen hazır tut dizini anne o mükemmel güne Nevzat ÇELİK kırmızılı mısraları içine çeker gibi havayı oku.Sevgiler! -
ONLAR HEPPPPPPPPPPPP BURDAYDI!
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Politika Bilimi
Kardeşim bırak sen bu düşünen milli refleksleri.daima yanındayım,yanınızdayız.Siz burada barışı yazarken,inadına sizden savaşı bekleyen zihniyetler sorgulasın kendini.Çok basit düşünüyorlar.Olayı bu kadar da bulandırmanın ne anlamı var.- 108 cevap
-
- Genç Kürt Siviller
- onlar hep buradaydi
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Politika Bilimi
senin yazdığım bir yazı vardı. Barışım demiştin,seni çok seviyorum;insan sevdiğine kızar,ona kırılır;hele sevmeyi gerçekten bilen biriyse.İşte barışın bu senin,onunla ve onsuzluğun aynı acıya dönüşmeside bundan Hülya.Sevgiyle... -
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: cozunurluk başlık Politika Bilimi
Kimlik nedir mi?Mesela ben Türk'üm,başka bir arkadaşım Kürt;yani benim,benim ifade biçimim.Bu kadar basit.- 1.760 cevap
-
- Kürt Sorunu
- Türkiye
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
Yayamaz Kayımca ve sen yok iken konularınıza şöyle bir döndüm,ama artık koğuşa gitmeliyim.Benden bu kadar Mavi,gelirsen selamını gönder.Erzurumdan selamlar.Sercan ve Yayamaz da buralardaysa sevgiler. -
Doğuda ÇOCUK,KADIN ve İNSAN olmak........
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Politika Bilimi
Töre kurbanı kadının feryadı Diyarbakır'da, 10 yıl önce ailesi tarafından para karşılığı evlendirilen 4 çocuk annesi 28 yaşındaki A.K., eşinden sürekli dayak yediği için boşanmak isteyince, karşısına töre çıktı. Ne kendi ailesi, ne de eşinin ailesi töre gereği boşanmaya izin vermedi. Evden kaçarak, 2 yıldır gizlenerek yaşamaya çalışan A.K., “Ben diğer kadınlar gibi töre kurbanı olmak istemiyorum. Devletimizin sahip çıkmasını istiyorum” dedi. A.K., bir süre önce Konya'da Şefkat- Der Hayata Tutunma Evi'ne sığındı. Sefkat- Der yetkilileri tarafından gizli bir yerde tutulan A.K., eşinden sürekli şiddet gördüğünü ileri sürerek, şunları anlattı: “10 yıl önce, ailem beni para karşlığında evlendirdi. O zaman aileme benim için 2 bin mark verdiler. Aileme evlenmek istemidiğimi belirtmeme rağmen beni zorla evlendirdiler. Evlendiğimiz günden itibaren şiddetli geçimsizliğimiz başladı. Sürekli şiddet gördüm. Ayrılmak istedim ama ailem kabul etmedi. Babamın evine gittiğimde, beni kabul etmedi, ‘Çocuklarını al geri dön’ dedi. Daha sonra ailem beni affetti ve ailemin yanında kalmaya başladım. Ailemin affetmesinin sebebi de 2001 yılında erkek kardeşim Ankara'da öldürülmesi oldu. Bir can daha kaybetmemek için beni kabul ettiler. 4 çocuğumla birlikte ailemle yaşıyordum. Eşim önce iki çocuğumu kendi yanına aldı. Boşanmakta ısrarlı olcağımı düşününce sonra diğer iki çocuğumu daha yanına aldı. Töre gereği beni öldürmek istiyorlardı. Çünkü, bizde evlendikten sonra baba ocağına dönmek yoktur. Bunu üzerine babam, ‘Seni, bizim yanımızda bulurlar, kaç git’ dedi. Ben de evi terk ettim. Bir süre sokaklarda ve daha sonra kadın sığınma evlerinde kaldım. Sokakta tanıştığım bir kadının evinde kaldım. Beni erkeklere satmak istedi. Oradan da kaçtım. Herkes beni kullanmak istedi ama ben namusuma sahip çıktım.” ‘ÇOCUKLARIMI ÖZLEDİM’ En küçük kızından 1 yaşındayken ayrıldığını söyleyen A.K., “Çocuklarımı çok özledim. Eşim ve ailesi erkek çocuk dünyaya getirdiğimde kurbanlar kesip, bayram yaptı ama diğer çocuklarım kız olunca tepki gösterdiler. Ben cahil bir insan değilim. Lise 2'nci sınıftan terkim. Eşim ise ilkokul mezunu bile değil. Aramızdaki geçimsizliklerden biri de eğitim farkı. Liseyi bitirip okuluma devam etmek istedim. Ama eşim, açık öğretim formlarımı yırttı. Eğitimimi tamamlayıp GATA'da doktor olmak istiyordum” diye konuştu. ‘TÖREYE KURBAN GİTMEK İSTEMİYORUM’ Töreye kurban gitmek istemediğini söyleyen A.K., “Töre yüzünden akrabalarımdan öldürülenler oldu. Özellikle benim yaşadığım Güneydoğu'da yüzlerce kişi töreye kurban gitti. Ben diğer kadınlar gibi töre kurbanı olmak istemiyorum. Devletimizin sahip çıkmasını istiyorum. Kadın sığınma evlerinde barınma süresi 3 ay, en fazla 6 ay. İsteğim, tüm töre mağdurlarının kalıcı olarak bir yerlere yerleştirilmesi, hatta kimliklerininin değiştirilmesidir” dedi. 2 BİN KADINI ÇOĞU TÖRE MAĞDURU Şefkat- Der Başkanı Hayrettin Bulan ise Hayatta Tutunma Evi'nde kalmak için 2 binini üzerinde müracat olduğunu, bu müracaatlarının büyük bir bölümünün ise töre mağdurunlarından oluştuğunu söyledi. Bulan, “Töre mağdurları heran ölümle karşı karşıyalar. Başbakanlığın, valilik, kaymakamlık ve belediyelere gönderdiği genelgeler tam olarak yerine getirilmiyor. Hayata tutunma evlerinde kalan kişilerin barınma süreleri uzatılmalı veya kalıcı bir hale getirilmelidir. Özellikle töre mağdurlarının güvenliği için kimliklerini değiştirilmesi, hatta gerektiğinde estetik ameliyat yapılması gerekir. Kadın sığınma evlerinin sayının da artırılıp, bu yerlerin burada kalan töre mağdurlarının güvenliği sağlanmalıdır” dedi. Hürriyet İnternet / DHA Yayın Tarihi : 04 Şubat 2007 03:24- 75 cevap
-
- Doğuda ÇOCUK
- Doğuda Kadın
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
SAVAŞ VE BARIŞ...
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Politika Bilimi
Türkiye’ye de Gandhi Gerek Gandhi, dünya tarihinde sivil itaatsizlik ve pasif direnişin simge isimlerinden biri, hatta uygulamada en önemlisi kabul edilmektedir. Gandhi felsefesi Satyagraha yani hakikate tutunmak veya sevgi gücü olarak tanımlanır. Gerçeğe, barışa, demokrasi ve iyiye ulaşmak için rakibine karı şiddet kullanmadan, ona acı çektirmeden kendine acı çektirmek gerek. Aslında sivil itaatsizlik doktrinin düşünce babası David Thoreau’dur. Sivil itaasizliğin temel felsefesini özetleyen bazı düşünceler şöyledir: Kişinin kendini feda etmesi, diğer nefislerin feda edilmesinden daha erdemlidir. Vicdanımıza ters kanun ve politikalara itaat etmek insanlığa aykırıdır. Şiddete dayalı yöntemleri kökünden reddetmek gerek. En iyi yönetim en az yönetendir. Thoreau, vicdan süzgecine tabi tutmadan devletin yasa ve eylemlerine uymaya hevesli yurttaşları şöyle tarif eder: Onlar devlete kulluk ediyor, insan olarak değil tabii, makine olarak, gövdeleriyle! Bu insanlar kendilerini taş, toprak yerine koyuyorlar, odun yerine! Aynı amaca uygun tahtadan adamlar üretilebilir belki bir güzel, neden olmasın? Böylesi kullar saman dolu kuklalar kadar saygıya değer ancak. Bunlar makinelerin işlevleri nedeniyle taşıdıkları kadar değer taşır alt tarafı. Yine bunlar gibiler çoğu kez iyi yurttaş sayılır. Birçok aydın ve entelektüel de kafalarıyla kulluk ederler devlete, ahlaki tercihleri pek önemsemediğinden, farkında olmadan Tanrı yerine İblis’e hizmet etme ihtimalleri çok yüksektir. Gandhi’ye göre, yanlış araçla doğru bir hedefe gidilemez. Yani şiddet kullanılarak barışa ulaşılamaz. Barışa ulaşma yöntemi, bu nedenle önemlidir. “Zalime kullandığı yöntemle cevap verirsen, senin zalimden ne farkın kalır?” diye sormaktadır haklı olarak. Gerek G. Afrika ve gerekse Hindistan’da zalim, ırkçı ve ayrımcı yönetimlere karşı uyguladığı barışçıl direniş ve sivil itaatsizlik eylemleri ile bu iki bölgede de ciddi başarılar elde etmiştir. Sevgiye dayalı ve barışçıl yöntemler karşısında en zalim diktatörlerin bile güçsüz kaldığını gösteren bir eylem adamıdır Gandhi. G. Afrika’nın ırkçı rejimine karşı direnirken ona bir komutan şöyle der: “Sizden nefret ediyorum, ama size karşı çok güçsüzüm. Eğer silahla mücadele etseydin en kısa sürede kolayca senin hakkından gelirdim. Fakat sen yeri geldiğinde bize bile acıyor, yardım ediyor ve bize karşı nefret beslemiyorsun. Bu sevgi dolu yöntemlerine karşı kendimizi çok güçsüz hissediyor ve bir şey yapamıyoruz”. Evet bu tarihi bir itiraftır ve bundan sonra adil olmayan yönetimlere karşı uygulanması gereken yöntemin doğru bir teşhisidir. Fakat ne yazık ki inanlar hep kolayını seçiyor ve şiddete dayalı araçları tercih ediyorlar. Şiddete dayalı yöntemler beraberinde toplumda karşılıklı bir şiddet dilini doğurmaktadır. Şiddet dili de düşmanlığı, ayrımcılığı, nefreti ve “öteki”ni gayri insanileştirmeyi beraberinde getirir. Türkiye’de Kürt meselesinde olan da budur. Kürtler adına hareket edenler işin kolayını seçti ve silaha sarıldı, böylece barıştan ve demokrasiden değil, şiddetten beslenen anlayışa bir ab-ı hayat sunmuş oldu. Şiddetten beslenen anlayış ise “nasıl değil, kinim Türkiye’si” ilkelliğine dayalı olduğu için bu şiddetten beslendi, palazlandı ve bütün toplumu teslim aldı. PKK ile ilgili haklı ve doğru bir tespit yapılıp, terörü doğuran nedenler ortadan kaldırılmadıkça, bugün PKK yok edilse bile yarın bir başka PKK doğar. Pasif direnişin Türkiye okuması ise şudur: Bugün PKK kendini fesh etse ve barışçıl yöntemlere yönelse, şiddetten beslenen derin yapılar yarın yeni bir PKK kurar ve şiddeti devam ettirir. Çünkü şiddet, sadece karşı şiddeti doğurmuyor, aynı zamanda birçok zulüm ve haksızlığı da meşrulaştırıyor. Dolayısıyla derin güçler bu fırsatı elinden kaçırmak istemezler. Türkiye’de çeyrek asırdır süren bu anlamsız şiddete son verecek, onun yerine pasif direniş veya sivil itaatsizliğe başvuracak güçlü bir iradeye ihtiyaç vardır. Pasif yöntemler hem toplumda geniş destek bulacak, toplumun kesimleri arasında düşmanlığın yeşermesine zemin hazırlamayacak; hem de şiddetten beslenen derin yapıları yıkacaktır. Şiddetsiz mücadele basittir, fakat ayrımcı, dışlayıcı, gayri ahlaki ve gayri insani anlayış sahiplerine karşı silahtan daha etkili bir yöntemdir. İşte bu nedenle Kürtlere, daha doğrusu Türkiye’ye bir Gandhi gerek. Web Siteme Git -
1996 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ BİLANÇOSU Faili Meçhul Cinayetler-Saldırılar 78 ölü/46 yaralı Yargısız Đnfaz, iskence Sonucu ve Gözaltında Ölümler 190 Çatısmalarda Ölenler 2859 Sivillere Yönelik Eylemler 119 ölü-133 yaralı Kayıp Savı 194 iskence Görenler ve iskence Savı 346 Gözaltına Alınanlar 20.434 Tutuklamalar 2071 Bosaltılan köy ve mezra 68 Çalısma Yasamına Yönelik ihlaller 9166 kisi isten çıkarıldı Bombalanan Yer 109 Kapatılan Dernek, Sendika, Yayın Organı 132 Basılan Dernek, Sendika, Yayın Organı ve Parti 134 Gözaltına Alınan Basın Emekçileri 421 Toplatılan Yayın 195 Đstenen Hapis ve Para Cezaları 1856 yıl 4 ay hapis, 4 milyar 125 milyon TL. para cezası Verilen Hapis ve Para Cezaları 173 yıl 10 ay hapis, 9 milyar 974 milyon 600 bin TL. para cezası Cezaevlerinde Bulunan "Düsünce Suçluları" 140 Bu rapor, iHD Genel Merkezi Basın-Yayın Dokümantasyon Birimi'nce, günlük ve haftalık basın, iHD sube raporları ve derneğe yapılan yazılı ve sözlü basvuru ve bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıstır.
-
-------------------------------------------------------------------------------- 1995 YILI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ BİLANÇOSU Faili Meçhul Cinayetler-Saldırılar 321 Yargısız Đnfaz, Đskence Sonucu ve Gözaltında Ölümler 122 Çatısmalarda Ölenler 3894 Sivillere Yönelik Eylemler 230 Kayıp Savı 220 Đskence Görenler ve Đskence Savı 1412 Gözaltına Alınanlar 14.473 Tutuklamalar 2101 Yakılan-Bosaltılan Köy ve Mezra 243 Çalısma Yasamına Yönelik Đhlaller 5326 kisi isten çıkarıldı Bombalanan Yer 184 Kapatılan Dernek, Sendika, Yayın Organı 100 Basılan Dernek, Sendika, Yayın Organı ve Parti 173 Toplatılan Yayın 304 Đstenen Hapis ve Para Cezaları 1712 yıl 7 ay 4 milyar 813 milyon TL. para cezası Verilen Hapis ve Para Cezaları 172 yıl 8 ay hapis 17 milyon 688 bin TL. para cezası Cezaevlerinde Bulunan "Düsünce Suçluları" 121 Bu rapor, iHD Genel Merkezi Basın-Yayın Dokümantasyon Birimi'nce, günlük ve haftalık basın, iHD sube raporları ve derneğe yapılan yazılı ve sözlü basvuru ve bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıstır.
-
İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Politika Bilimi
Kürt lafı duydukları kişileri hemen bölücü yapan kişilerin kalkıp işkenceyi de doğru anlayacaklarını düşünme Hakan,onlar kendi kafalarında düşman kesilmişler.İşkence insanlık suçudur.- 96 cevap
-
- İŞKENCE
- İşkence Nedir
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Anı Defteri - Defterleri
Biliyorum bilgisayarı kapatıp çekip gittin,olur ya gelirsen canım arkadaşım.Bunları yazmak için,sadece bunun için buraya geldim.Diğer siteye de uğradım.Orda da yoksun.Arkadaşına anlatmıyorsun ama bu sözler sana iyi gelir benim arkadaşıma. eski duvar diplerinde karanlık sular ay vurmuş gölgelenmiş kuytular canım oğul güzel yiğit al gel kanlı gömleğini sana nasıl kıydılar. ben bu yürek yarasını bi gece elbistanda duymuştum; akşamlar bir karakuş gibi sağılıp inerdi tenha yollara, yıldızlar dut kokardı, iğdeler ay kokardı, öflaz ışıkları yol boylarında osmanlı karakolları, tilkiler üşüşünce akşam yıldızıyla bağlara kelepçemin karasına bir ak güvercin nazlı nazlı canım yiğit süzüm süzüm canım oğul gelip konardı. ben bu yürek yarasını bi gece elbistanda duymuştum; ekmek yedim su içtim ben nasıl yatsıyayım ya nasıl yatsıyayım o isatlı selvilerde ayışığını, ya bu kanlı gömleği ben kime giydireyim sen nezaman büyüdünde nezaman kaptırdın gönlünü o nurhaklara sen daha bebek bebek sen daha baba baba canım oğul o kıraç topraklarımın yaban gülü yiğidim sen nezaman büyüdünde düştün yollara yolunu mavi kargalardan toylardan sorar oldum hala duruyormu telefon tellerinde o mavi kargaları maraş topraklarının o karamuk çalıları o çoban döşekleri o müslüman kayalar beni sordunmu gözüm o kanlı toprakların menekşeli sabahlarından ıçkınımda kara zeytin bile yok kara alman kelepçesi bileklerimde, bileklerim canım oğul yeni yeni başladı sızlamaya sen büyüdünde demek düştün demek o damar damar kınalı topraklara tüketmişim yirmi yılı canım yiğit bir salkım üzüm gibi canım oğul güzel yiğit al gel kanlı gömleğini sana nasıl kıydılar. bunu sen bana göndermiştin.okurken insan olduğumu hatırlatıyor demiştin ya,benden sana.umutla asi kız! -
SAVAŞ VE BARIŞ...
hırçın karadenizli! şurada cevap verdi: mavi olmayan gökyüzü başlık Politika Bilimi
Benim tanıdığım Hülya,asla barışa olan inancını kaybetmez...şimdi canı sıkkın sadece. O da bilir ki barışa olan inancımız insana olan sevgimizdendir. Hülya biz kazanacağız.Sabret!(şimdi iyi değilsin biliyorum,en kısa zamanda iyi ol da gel buraya)