vesade2 tarafından postalanan herşey
-
"Yunus Emre" Müşrik mi idi?
Tanrı tanrılar tanrıça bunları alem kullanıyor ve böyle kabul ederken sen kullanmasan kaç yazar. ********* Yunusa gelince Çalap ve Tanrı dedi diyorsun Yunus ve Mevlana ilah anlamında kullanmaktalar. Allah anlamında değil. İbadetlerimde hep Allah?ın özel isimlerini kullandım yine de kullanacağım. Ha birde şiir yazarsam ibadetin dışında olaraktan ilah anlamında tanrı kelimesini de kullanabilirim. Yunus ve Mevlana gibi? Sonuç: benim Allah?ım tanrıdır demem. Fakat benim tanrım Allah tır derim.. olay bundan ibaret.
-
dünyanın en zor sorusu
Konunu özü şudur: Allahın dilemesi yukarıda olduğu gibi insanlar tarafından hep yanlış anlaşılmakta ya da çarpıtılmaktadır. Onun dilemesi seçimimize engel değildir. O kütülüğü de iyiliği de dilemektedir. Ancak kötülüğe rızası yoktur. Rızası iyiliklerde dir. Şimdi Allah bizden rızasını kazandıracak işleri yapmamızı emretmektedir.Dikkat edin Mecbur tutmuyor emrediyor. Allah irade ettiği her şeyin yapılmasına razı değildir…sonuç da ise Şerlerde rızası yoktur. Bu söyle anlaşılmalıdır:İnsan zina yapmak istese Allah da C.C. o kişinin isteği doğrulrusunda sebepleri ve zina yı yaratmaktadır. Dileyip yaratması rızasının olduğu anlamına gelmiyor ki… Burası çokça suistimal edilmektedir. Zina yapan yaptığı bu kötü fiilden kendisi sorumludur. Allah C.C. değil.Çünkü zinaya rızası yoktur.... Allah bizi melek yapsaydı şer işlemeseydik. Cehenneme de yakıt olmasaydık. Bunu istiyorsanız ve diyorsanız. Allah bunu dileseydi tabiî ki kimse şer işleyemezdi. Ancak o bize akıl verip seçimimizde hür bırakarak insan olmamızı dilemiştir.. İşlediğimiz suçlar kendi ellimizle yaptıklarımızdır. Bu yüzden cezayı hak etmekteyiz..
-
"Yunus Emre" Müşrik mi idi?
Tanrı kelimesi genel anlam taşır. Onun çoğulu da vardır tanrılar gibi. O kelime Allah için kullanılsa da bir zamirden bir göstermeden öteye geçemez . Çünkü Allah kendisine diyeceğimiz isimleri esmaı Hüsnada belirtmiş. Ve onun esmasındaki her isim onun özel has isimleridir. Allah da kendisinden bu özel isimlerle dua edilmesini istiyor. Mesele bundan ibarettir. Tanrı diye çağırırsan ondan yüzlerce var. Tıpkı adı Ahmed olan birisine: insan,kişi,ferd,ademoğlu,zat,konuşan hayvan ya da edebiyatta karekter,tip biyolojide Homo sapiens sapiens, Homo floresiensis denilebildiği gibi … Bunlar genel adlandırmalardır, onlardan bir değil çok ve çeşitlilikleri vardır.. Bu yüzden Allah’ı C.C. esmasında geçenlerle anmak has isimlerini kullanmak yerinde olacaktır. Arapçılıkla alakası yokkk….
-
İslami Nitelikli Yazılar
Okuduğumu anlıyorum da sizi anlamıyorum. Yazılarım sizin Allah ı adaletsizlikle nitelendirdiğiniz içindi. Doğal oluş sakatları çok mu tatmin ediyor buna sadece sen inanırsın doğal oluş sakatlıkları adaletsizlik olmaktan mı çıkarıyor ya da… Alah yaratınca adaletsizlik doğal olunca adalet bundan mı bahsediyorsunuz. O zaman daha net olunda anlıyayım…. yazılarını çok iyi anlıyorum ancak siz her yazınız da farklı bir şeyden bahsediyorsunuz. Sakatlar eksikliktir ama öteki değildir. Ne ötekisi kim sakatlara öteki diye dışlıyor. Din adına dışlayanların olması dinin dışladığı anlamına gelmez. zira günah işlemek ateistlere ya da inanmayanlara ait değildir günaha sahip çıkmayın inananlar da günah işlerler....
-
İslami Nitelikli Yazılar
Kişilerin sakat yaratılmalarını kendileri için bir felaketmiş. Böyle olmalarını sağlayan Allah olduğu için Allah haşa adaletsizmiş.. deniliyor. Sakatlıkları yaratanın Allah olduğunu kabul ederek mi söylüyorsunuz ? Yoksa kabul etmeden mi söylüyorsunuz? Bu sakatlıkların neden bilimsel izahına gitmiyorsunuz? Acaba size bu yakışmaz mı? Allah yarattı deyip kestirip atıyorsunuz?. Cevap: sakatlıkları yaratanın Allah olduğunu kabul ediyorsanız, sağlamları yaratanın da Allah olduğunu kabul edeceksiniz. Sakatlar konusunda neden sebebleri görmezden geliyorsunuz? Akraba evlilikleri,kan uyuşmazlıkları, atalardan gelen irsi hastalıklar ya da hamilelik sırasında anne babaların yaptığı hatalar. Demek istediğim insanların hataları sakat doğumlara ya da hastalıklara sebeb olamaz mı? Dinde önemli olan fiziki varlığımız değildir. Kişinin yaratılması ve ona varlık verilmesi tamamen nimettir. Bizler bu nimetin şükrünü yerine getirmeliyiz. Örneğin elleri ayakları olan bu nimetlerin şükrünü yerine getirmelidir aksi halde yanlış yapar. Elleri olmayanın böyle bir şükrü yerine getirmesine imkan yoktur. Ki bu da kendisinden istenemez. Şimdi imtihandan filan bahsediliyor: öğretmen imtihanda haksızlık yapmazken Allah ın yaptığını söylüyorsunuz.burada herkesin aynı imtihana sokulduğunu mu sanıyorsunuz? Sakatların sağlamdan zenginin fakirden farklılıkları olması onların sorumluluklarını da yapıldıkları imtihanı da değiştirmekte. Dinin iki yönü vardır: birincisi iman ikincisi ibadet? ibadetin de temelde ikiye ayırılan yönü vardır: şükr ve sabr Sakatta sağlam da zengin de fakir de iman etmek zorunda bu imtihanda değişiklik olamaz? Ancak ibadetler sahasında sakattan istenen ibadet sağlamdan farklıdır. Aynı şekilde zenginden istenen ibadet fakirden farklı olduğu gibi.. Allah C.C. kimseye taşıyamıyacağı yük yüklemez ve onları donanımlarına göre yani verdiklerine göre sınav eder. Kimseden elinde olmayanın şükrünü yerine getirmesi istenmiyor ki Allah adaletsiz olsunn ? Sonuç: Varsa şükredersin yoksa sabredersin bu ikisinin birbirine üstünlüğü yoktur. Zengin şükrüyle sınavı kazanacakken fakir de sabrıyla sınavı kazanacaktır sakat ve sağlam açısından da bu böyledir.görüldüğü gibi fark sadece ibadet kısmında sonuç her ikisinde de aynıdır. Yani Allah?ın C.C. rızasıdır.. Siz sakatlıkların ibretlik olduğundan bahsetmişsiniz bu nasıl tanrı demişsiniz adaletsizlik demişsiniz: Hiç alakası yok adaletsizlikle?. Adaletsizlik bu farklıkların olmasında değildir. Varlık tamamen bize bağıştır. Bu vucudumuz bize emanettir. Onu emanetin sahibi Allah için kullanıcaz nefsimiz için değil.. şayet nefsimiz için kullanırsak sizin dediğiniz gibi adaletsizlik belki o zaman ortaya çıkar. Şimdi vucudunda eksiklikler olan sadece imanı sayesinde cennetliktir. İman için el ayak gerekli değil ki? Asıl önemli olan ise olayın ahret boyutunu unutmamak lazımdır: hayat dünya ile sınırlı olsa o zaman adaletsizlik olur? Sonuç Allah hakkında konuşurken ahreti işin içine katmamız gerektiğidir. Aksi halde şu kısa dünya hayatı bizi yanlış sonuçlara götürür.. Çünkü eller kalecilik için ayaklar da dans için yaratılmadı. O uzuvlar Allah için kullanalım diye yaratıldı. Yoksa Kalecilik dans için yani nefsimiz için kullanmak adına olsaydı adaletsizlik olacağı çok açık..sakatlardan daha çok zevk içinde olabileceğimiz düşünülerek Allah?a C.C. adaletsizlikle iş yapıyo demek çok yanlış olurrr.
-
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Ateist misin panteist misin ikisinin arası bir yerlerde misin yoksa hala arayış halinde misin belli değil. Ancak Mevlana gibi bir veli kulu panteist yapma istersen onların söz ve davranışlarına bakıldığında olsa olsa Vahdet-i Vucud oldukları gözlenir. Panteist oldukları değil.
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Sizin kibriniz yani kendinizi büyük görmeniz yokmuş. İnançlılarda ya da Allah da varmış diyorsunuz. İnançlılarda kibir olmaz çünkü büyüklenmek kendilerine yakışmaz.Allah’ın C.C. en büyük olduğuna inanan insanın kibirli olduğunu söylemek ne kadar doğru olur? Sonuçta mülk Allahındır. Ve o Mülkünde dilediği gibi hükmetmektedir. Zaten bu C.C. yazmak onu büyük bilmektir. Celil : Ululuk ve büyüklük sahibi Bu anlamda kibir aslında inaçsızlarda vardır. Tarihte Allah’ın C.C. saltanatına firavun ve nemrut oturmaya kalktı. Allaha karşı kibirlendi sonları hazin. Kimileri de Allah’ın C.C. tahtına : ateşi ,güneşi, elleriyle yaptıkları putları koydu ne yazık ki… bunlar da kibirden ileri gelmektedir. Halbuki Allah’ı C.C. tanıyan büyük olanın Allahtan başkası olmadığını bilir. Ateistler ise Allahın tahtına doğayı ,maddeyi,evrimi ya da yokluğu-hiçi- koymuyorlar mı? İşte kibir burada ortaya çıkıyor. Allah'ı C.C. tanımamak ya da yerine sahte ilahlar koymak. Onun büyüklüğünü kabul etmemek aslında en büyük kibirlenmektir. Madem kibrim yok diyorsun: En büyük Allah C.C. tır de o zaman.. sakın kibr seni engellemesin..
-
ateist ölmez mi?
İnsanlara ölüm korkusu aşılamak temel amaç değildir. Fakat insanların anlayışı arasında farklar olduğu için bu korku kaçınılmaz da oluyor. İbadet etmeyi bazıları cehennem korkusuna bağlamış. Bu tür korkuyla ibadet eden tabiî ki var ya da cennet ümidine göre ibadetini yapan da var. İnsanlar çok korkuyorsa çok az korkuyorsa az ibadet ettikleri bir gerçektir. Ama böylesi ibadet edenlerin dışında bir zümre daha varki ona hiç değinilmemiş. O da inançsız arkadaşların eleştirdiği nokta olarak kalmış. Aslolan ibadeti Allah için yapmaktır. Bunun için ibadetlere niyet ederken cennete gitmeye niyet ettim denmez ya da cehennemden kurtulmaya niyet ettim denmez. Niyet sadece Allah rızası için olur. Kaldıki havas ibadetin kendileri gibi bir yaratılmış varlıktan korkarak yapılmasını doğru bulmaz. Demek istediğim cennet de cehennem de bizim gibi yaratılşmıştır. Bu dinin büyükleri sadece Allah’tan (C.C.) korkup ve yine onu severler. Çünkü işlerin neticesine o karar vermektedir. Sonuç Allah’a C.C. Allah olduğu için ibadet yapmaktayız. Cennet ise iman edenlere mükafatı olarak verilmiş ki cennet ibadetlerin sonucudur, sebebi değil buna dikkat etmek gerek…. Ölüm korkusuna gelince bunda sakınca yoktur. Kişi mizacı gereği neyse onu yapacaktır doğal olarak. Bunun da önemi yoktur bence. Ölüm için ibadet etmiyoruz sonuçta. Ancak ölüm yaratılış hikmeti gereği vardır . ve ondan sonrasına bir hazırlık yapmak en akıllıcasıdır. Ayrıca bazı ateisler akıl bilim fen adına şöyle demiş yukarıda: görmediğim duyamadığım dokunamadığım birine ibadet etmem . Yani şimdi görsen duysan melekten ne farkın kalacak. Sen de melek gibi oldun o zaman. Dünya hayatını yaratması imanı ve küfrü ortaya koyması neden fena olsun ki… çünkü insana akıl ve hür irade vermiş ve iki yoldan birisini seçmeye mecbur kılmış. Bundan daha güzel bir sistem olabilir mi? Tutturmuşsunuz illa madde madde madde … Allah C.C. yarattıklarından kimseye benzemez, kaldıki maddenin pek çok zarüriyeti vardır. Mecbur olduğu kaçamadığı halleri vardır. Bu da en büyük eksikliktir: Siz maddesel İlah istemekle aslında noksan bir ilah istemektesiniz. Hala niçin deneyleyemiyoruz o yüzden inanmıyoruz diyorsunuz: oysa ki deneylenen şeylerde eksiklikler olduğunu görmüyor musunuz? Neden eksik sınırlı bir ilaha razısınız da, kudreti sınırsız olan ve yarattığı maddeye hiçbir şekilde benzemeyen : hatta şekil tasavvurunun yasak olduğu noksan sıfatlardan münezzeh Allah’a inanmıyorsunuz. Bu dünyada Allah C.C. zatı itibariyle deneylenemez. Ancak onun fiillerinden olan evren deneylenebilir ki: bu deneylenen evrenden kendisine ulaşmayı imtihan yapan Allah’ın yarattığı bu dünya onu gösteren bir delildir… ancak bu delili desteksiz bırakmamış bir başka delil olan rahmet peygamberlerini göndermiş… şimdi bu iki delili inkar edip Allah’ı tanımamak ise azabı hak etmektir. Sonuç:Madde noksanlıktır, Allah C.C. ise noksanlıklardan münezzehtir.
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
Hava; mecaz yoluyla keyif anlamına gelir: Seni kendi havana bırakıyorum. Hava aynı zamanda yine mecazen boş,anlamsız söz ve davranış demektir: Bu sözlerinin sonu H A V A…
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
Kur'an da çelişkiler gördüm diyorsun: bir tanesini bile yazamıyorsun...yok ki yazasın ileri gittim özürr. Peygambere baktım, ömrü savaşlarla ganimet toplamakla geçmiş. SAVAŞLAR: ganimet için yapılmadı islam için yapıldı. Çocuk yaştaki kadınlarla evlenmiş.Hırs nedir onu gördüm ... ÇOCUK Dediğiniz o topluma göre bu evlilikler makul kabul ediliyor hala anlamayacak mısınız? HIRS: Peygamberimiz (S.A.V)neyin hırsını gütmüş söyleyin o zaman hiç bir hırsı yoktur, ancak islamı yayma hırsından söz edilebilir o da doğaldır. birde vefatında mıras olarak ne bıraktığını bir öğrenin hırslı dediğiniz o güzel peygamber hakkında. MİRASI SORULDUĞUNDA BİZE KİMSE VARİS OLAMAZ DEMİŞ 'TİR. anlıcan dünyalık yok çoğu zaman karnına taş bağladığı olmuş açlıktan. bunlar tarihte yazılıyken neler söyleniyor.<BR>sevmiyorsan bile hakkını teslim etmen gerek: ne denmiş: YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI YEME. evrimi ,neden sonuç ilişkisinin bir yalan olduğunu anlamanız gerekirdi... Bana ilk nedeni ve ilminin olup olmadığını söylermisin. Nedenlerin aklı ilmi yoktur. O zaman neden nasıl yaratabilir, sonuçları ... Nedenlerle sonuçlar arasında aslında hiç bir ilişki yoktur ; nedenlerden sonra ortaya çıkan sonuçları Allah C.C yaratmaktadır ,kaldı ki nedensiz de yaratabilecekken sünnetullah gereği nedenleri işlere öncü yaratmıştır.. . ...haklısınız ancak devam etmek gerek çünkü geride olan için çalışma imkanı vardır; ölen ise artık hesap vermek için kıyameti bekleyecektir. İlahlık iddasında bulunan insanların nasıl yalancı olduklarını gördük. Maddenin ne olduğunu gördüyseniz orda maddenin manalara delil olduğunu da görün bir zahmet. Dışıdakileri değil onlardaki İLAHİ MÜHRÜ görüyorum, ve bu senin hayal dediğin şeyin HAKİKAT, benim HAKİKAT DEDİĞİM ŞEYİN sizce HAYAL olduğunu görüyorum
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
sahteciliği kimin yaptığı isimlerinden belli... insan duyu organımıdır. senin dediğin gibi duyu organları hakikati gösterebilseydi 5 duyusunu ya da herhangi bir tanesini insan niye kaybeder ... bu kadar önemli bi şeyse bu organlar herkeste niye eşit değiller.. sen şimdi kulağın duymasa sesleri inkar mı edeceksin... etmen gerek bence bana gelince duyular aletlerdir. sınırları ve eksikleri vardır. en önemli sınırı da manevi olanı algılayamamalaarıdır.. DUYULARIN O KADAR ÖNEMSİZ VE KORUMASIZ Kİ BİR TOZ BİR SİNEK BİR UYKU ONLARI İPTAL EDEBİLİYOR.. HAKİKATI KAVRAMAK KİM DUYULAR KİM.. BU KAPI DUYULARA KAPALIDIR. HAKİKATA VAHİY İLE AKIL VE GÖNÜL KAPISINDAN GİDİLİR. (sağır açısından) duyuların yok dediği sese inananırsın da DUYULARININ YOK DEDİĞİ ALLAH'A C.C NİYE İNANMAZSIN?
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Olayı saptırma birinin maddi kirlerinden temizlenmesine karşımısın da Suç işleyen birinin temizlenmesine dayanamıyorsun. Ve tevbe üzerinden benim namus anlayışımı üstelik bir cümleyle yerebiliyorsun. Bak ben de senin namus anlayışını tek kelimeye sığdırırsam bunu mu istiyorsun. Üstelik ben yakalanmayan ******* ahrette cezasının verileceğini ve bunu da isterken sen bunun hakkında bir şey demiyorsun. namusu sadece cinsellik olarak görmeyip kavramı geliştirdiğimizde karşındaki kişiyi, söyledikleriyle kastettiğinin dışında bir anlamla itham etmek çok mu doğru
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
Kelimelerden istersen Kur’an’a bak İnsandan istersen peygambere bak Hayattan istersen canlılığa bak Ölümden istersen kabirlere bak Tarihten istersen fravna bak Coğrafyadan yeryüzüne,astrolojıden yıldızlara,fizikten atoma,biyolojiden hücreye,edebiyattan Yunus’a, mimariden Selimiye’ye, müzikten ilahilere bak Nereye baksan Allah’ın (C.C.) yaratma sanatının mükemmelliğini görürsün. Şimdi bu saydıklarım aslında var değildirler,ancak hiç şüphesiz bunlar VAR EDİLMİŞLERDİR…. FARK SADECE YÜKLEMDE .... Kulluk isteyen de bunları var edendir.
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
İMAN SAHİPLERİ NAMUSLARINI KORUSUNLAR24/30-31 : İnanan erkeklere söyle : Bakışlarını kontrol altına alsınlar, ırz ve namuslarını korusunlar… İnanan kadınlara da söyle : Bakışlarını kontrol altına alsınlar, ırz ve namuslarını korusunlar… Evlilik dışı cinsel ilişkiler (zina), kadın ve erkek için ayni derecede toplumu sarsacak kötü işlerdir. İsra 17/32 : Zinaya yaklaşmayın, çünkü o, açık bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur! Zina, kadın için olduğu kadar, erkek için de çirkindir. Büyük günahlar nelerdir? Allah Resulu büyük günahları bize şöyle bildirmiştir: Allaha şirk koşmak, 1- Anaya babaya isyan etmek, 2- Haksız yere birini öldürmek, 3- Namuslu kadına zina iftirasında bulunmak, 4- Zina yapmak, 5- Cihattan kaçmak, 6- Yetim malı yemek, 7- Haramları işlemekte ısrar etmek, 8- Faiz yemek, 9- Hırsızlık yapmak, 10- İçki içmek, 11- Büyü yapmak yaptırmak, 12- Yalan şahitliği yapmak, 13- Yalan yere yemin etmek , (Buhari Vesaya: 8/1172) Emirler bu şekilde. Peki bu hayatta herkes Allah’ın kurallarına uysun mu? Bence uysun. Ancak sevap da günah da insan iradesine bırakılmıştır. Şimdi adam zina yapmış, ahlaksızlık yapmışsa bunu Allah mı C.C emrediyor? Dini yaşantının bunda suçu olduğunu söylemek yakışıyor mu? Allah zina yapmayın demiş ama birileri yapmış. Daha da önemlisi Allah iman edin demiş ama birileri iman etmemiş. Siz ne kızıyonuz Allah ın yap dedikleriden birini yapmamış işte. Sonuç: Bu kişi emirlere uymamakla islamdan uzaklaşıyor, nereye yaklaştığını ise size bırakıyorum. Emir ve yasaklar İNSANLARI MADDİ MANEVİ KİRLERİNDEN ARINDIRIP DÜNYA VE AHİRET SAADETİNİ TESİS İÇİN BUYURULMUŞTUR. KURULUŞ İÇİN SON NEFESE KADAR UYMAK GEREKTİR. PIRTLAYAAN PIRTLADIĞINLA KALIR: KİMSE YAPILANI NE DİN NE DE BAŞKA BİR SİSTEM ADINA MAZUR GÖSTEREMEZ. ANCAK SUÇ ŞAHSİDİR.DİN MASUMDUR. Gelelim suçtan sonrasına fakih değilim ama ne günah işlenirse işlensin tevbe kapısı açıktır. Kişi suçun cezasını çeker , hakkı olanlar haklarını alır ve tevbesi kabul edilirse temizlenir. Siz ise davalı ile alay edip ordan İslam,peygamber ve mü’minlere sataşmaktan başka bişe yapmıyorsunuz. Sizin sisteminizde bu adamın sonu ne olacak. Bu kadar kızıldığına göre –ki kızmakta haklısınız bende iğreniyorum yapılandan- dünyada verilen cezayla kalmasını nasıl içinize sindireceksiniz. İşin ahret boyutunun olmamasına gel de isyan etme… *********
-
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Nerde hangi ayette 9 yaşında evlenin deniliyor acaba. Gerçek nedir? Gerçek Evlilik yaşı sınırlandirılmamıştır. İnsanlar kendilerini ergen hissettiğinde evlenebilirler. Burada dünyayı Türkiyeden ibaret sanmanın ve meseleye farklı bir coğrafyadaki insanların yaşam biçimlerini görmezden gelmenin anlamı yok. Unutmayalım ki sıcak ve soğuk ülkelerdeki insanların gelişim hızları farklıdır.Bu meselede Anadolu ve Avrupa kıtasındaki insanların gelişim hızlarını her coğrafya için geçerli sayıp ve olayı gayrı ahlakı duruma sokmaya çalışmak diğer coğrafyaları yok saymaktır. Dünya avrupadan ibaret değildir ve en önemlisi de batılı ya da tatlı su frengi gibi düşünmeye çalışmayın. Bugünün modern batılı değer yargıları ile 1400 sene önceki mesele hakkında hüküm vermeyin. Kaldı ki peygamberimiz S.A.V Hz. Aişe validemizle küçük yaşta evlenmesi o toplumda yanlış olsa kafir ve müşrikler bunu aleyhine kullanmaz mıydı? Ewt kullanırdı, bunu öne sürerek ona ve davasına çok zarar verirlerdi. Peki böyle bir şey o toplumun inançsızlarının niye rahatsız etmiyor? Siz ebu leheb den daha mı akıllısınız.ebu leheb bunu ıskalamış mı yoksa. Bana gelince hz aişe nin evlendiği yaşın 9 diyen olduğu gibi 18 diyen de var.9 yaş konusu kesin değildir. Farklılıklar vardır. Birde peygamber 9 yaşında evlenin dediği hadisde görmedim. İşininz hep zan o zanların hepsi de boşş. Ayrıca peygamberimizin yaptığı milyonca güzel hareket varken böylesi ihtilaflı bir konuyu gündeme getiriyorsunuz. İhtilaflarla uğraşacağınıza o nun kesin olarak yaptığı ve öğütlediği güzelliklerine bakılsa ya biraz da… HZ. MUHAMMED (S.A.V) BU DÜNYA YA RAHMET PEYGAMBERİ OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR. O KENDİSİNDEN ÖNCEKİLERDEN DE SONRAKİLERDEN DE DAHA HAYRLI VE TEMİZDİR. ONUN KADAR hayrlı ve temiz olmaya çalışmak tek gayemdir.
-
BURADA HER SORUYA CEVAP VERİLİR
Ömür farklılıkları varmış ve bu adeletsizlikmiş. 1-iman etmek için belli bir zaman biçilmemiş, bütün yaşlar aynı emre muhataptır,akıl baliğ olduktan sonra her yaş için iman ve ibadet gereklidir,insanlar iman edecekse bunu sonraya herhalde bırakmazlar. 2- iman etmek uzun bir iş değil saniyeliktir.90 sene yaşamak gerekmiyor. Adaletsizlik şöyle olur 25 senelik ömüre 90 senelik hesap sormak olur. Herkes yaşadığı ömrden sorumludur. 3-herkese aynı uzunlukta ömür werilmesi dünyan düzenini altüst edecektir böyle bir şeyin olmaması olmasından daha iyidir: şayet olursa insanlar ömürlerini bilecek ki bu daha sakıncalı olsa gerek Allah her şeyi hakkıyla bilen ve yaratandır. Yaratmada hata yoktur. Hata insanların kıt bilgileri nedeniyle yaratılanların büyük bir sistem içindeki hayrlarını görmemeleri ya da görse de inat etmeleridir. Kaldı kı bazı şeylerde fena ve iyi yönler eşit ya da birbirinden farklı oranlarda bulunabilir. Bunlar da Allah’ın hikmetinin eseridir ve onun hikmetinden sual etmek aklın insana bir oyunudur. Ömürde böyledir: ben derim ki böyle olması senin dediğinden daha hayırlıdır. Sen de tam tersini söyleyebilirsin . bunda istediğimiz kadar akıl yürütebiliriz. Çünkü bu tartışma bizi Allah ın yarattıklarındaki hikmetleri bulmamıza imkan sağlar. Ancak işi burada bırakmayıp neticeyi hikmet bilgisi olmaktan çıkarıp Allah ın adaletsizliğine götürmek günahtır. Tabii benim için seni bilemem. Yani olandaki hikmetleri bulmaya ewet gerisi haddi aşmaktır.
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
İnsan kullukla emrolunmuştur, gerisi hava Bilimi felsefeyi ve hakikat sandığımız zanları ölüm boşa çıkarır , sonraya ne kalır ona bakmak gerek o da imandan başkası değildir. İman dünyada en değerli şeydir. Dişler platin olacakmış, öyle olsa ne değiştirecek ki, sen önce werdiğine şükret çünkü her şeyin bir üstü olduğu gibi altıda vardır. O zaman dişlerinin tahtadan olmadığına şükret?
-
RED EDİLEMEZ KESİNLİKTE ALLAH ın İSPATI
Eyvallah deney bilim,ispat zaten fen bilgisi zihninizi bürümüş bilimsellik adına yaratıcıyı inkar etmek ve yaratılan bilimle ,yaratanı kavramaya çalışmak ne yapalım yaratıcımız bilimle algılanmıyorsa bu onun eksikliği mi haşa O Aziz ve Celil dir .bilimde bu kadar ısrar etmek ne kadar manasız. Allah kendisine gelen yolu aydınlatmışken(Vahiy Yolu) oradan gelmemizi isterken hala bilim deniliyor. Bir yerde okumuştum diyordu ki: yüz tane kapısı olan bir saray düşünün, bu kapıların 1 i kapalı 99 tanesi açık olsa, bu saraya o tek olan kapalı kapıdan mı girmeye çalışırsınız. Sonra da bu saraya giriş yok muş mu dersiniz? Her halde bu saraya giriş çok kolaydır ancak inat edipte kapalı kapıdan girmeye çalışmamak lazım değil mi. İmanı Saraya ;kapalı kapıyı da bilimselliğe benzetmek mümkün. Konuya uygun düştü sanıyorum.Kilitli kapıyı da unutmayalım sarayın sahibi kapatmış. İmtihan için olsa gerekkk. Ben Vahye tam olarak iman ediyorum. Aynı zaman da bilime de inanırım. Vahiy için bilime sırt dönmüyorum; bazıları ise bilim adına Vahyi inkar ediyor. Ancak vahyin ispat edip kabüllendiği bilim; ne gariptir ki vahyi inkar edecek. Tabii inkar eden bilim değil bilimciler olsa gerek. Allah ın ispatını istiyorsunuz: kendiniz BAZI İNSANLAR LA YA UĞRARLAR VE ORADAN HİÇ ÇIKAMAZLAR; ANCAK ORADA DURMAYIP İLLA YA GEÇMEK LAZIMDIR. ÖLMEDEN LA YI GEÇMEK LAZIMM. saygılar
-
ALLAH YOKTUR!
Dünyanın en saygın üniversitelerinin başında gelen MIT'de (Massachusetts Institute of Technology) fizik ve biyoloji dallarında çalışmış ve aynı zamanda The Science of God (Allah'ın Bilimi) isimli ünlü kitabın yazarı olan İsrailli bilim adamı Gerald Schroeder'in bu konu hakkında oldukça önemli yorumları vardır. Schroeder, The Hidden Face of God: Science Reveals the Ultimate Truth Allah isimli yeni kitabında, moleküler biyoloji ve kuantum fiziği gibi bilim dallarının ortaya koyduğu sonucu şöyle ifade etmektedir: "Bir bilinç, evrensel bir akıl, bütün evreni kuşatmış durumdadır. Var olan her şey, bu aklın bir tecellisidir." Allah?ı anlatan bir bilimci işte, yoksa değil mi? Bakın Kur?an ne diyor: "Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir Kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır." (Hac Suresi, 70) Bu kadar gerici olmayın maddeden önce bir aklın varlığı kabul edilmekteyken ve bunu anlamak da çok zor değilken bu maddenin yaratıcı olduğunu kabul etmemek; bilgisizlik mi, kin mi, inat mı Evrendeki bu muazzam düzen karşısında hayret etmemek mümkün mü? Maddedeki bu biçim ,düzen,renk,aralarındaki uyum : bilinçsiz olabilir mi? Herhalde olmaz diyeceksiniz? Peki maddenin aklı var mı? Ona da yok dersiniz herhalde. O zaman her şeyi bilene ihtiyaç var. Aramayın o kadar akıllı değilsiniz. Cevap Kur?an?da: Allah kendisinden başka ilah olmayan o Allah?tır. Diridir, Kayyumdur. Onu ne gaflet basar ne uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O?nundur. O?nun rızası olmadan huzurunda kim şefaat edebilir. Önlerindeki ve arkalarındaki işleri bilir. Onlarsa Allah?ın dilediği kadarından başka, O?nun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Göklerle yeri korumak ona ağır gelmez. O çok yüce ve çok büyüktür? (Bakara 255) ?Semâvâtın zenginliğini, yeryüzünün uçsuz bucaksız her yerini bilir? (Maide 97) ?Karada ve denizde olup biten herşeyi bilir? (En?am 59) ?Gökte ve yerde her sözü bilir? (Enbiya 4) ? Dile getirilen getirilmeyen her sözü bilir? (Taha 7) ?Kalplerde gizlenen sırları bilir? (Fatır 38) ?Gönüllerin özünü her bakışın mahiyetini bilir? (Mü?min 19) Nasıl bilmesin: Allah ,Alim?dir. Yarattığı insana da ilim vermiştir.Düşünüp doğruyu görebilsin diye.. ******** saygılar
-
BERCESTE....
Ben acizim; Sen Kadirsin. Ben fakirim; Sen Rahimsin. Ben ölüyüm; Sen Hayysin. Ben caresizim; Sen Ehadsin. Ben muhtacim; Sen Samedsin. Ben sagirim; Isiten Sensin. Ben Körüm; Sen Görensin. Ben dilsizim; Konusan Sensin. Ben yaratiliyorum; Yaratan Sensin. Ben yokum; Sen Varedensin. Ben hicim ama emellerim büyüktür. Ben yoksulum ama isteklerim coktur. Ben isterim cünkü, Sen Büyüksün. Tanik yaz büyüklügüne bu kücük kalbimi... AMIN
-
Ben artık muhammede tapıyorum
dinine bağlı kısmı için teşekkür ederim OSMANLI NEFERİ fakat yazdıklarım yeni şeyler değildir hakkından gelme kısmını ise kabul edemiceğim bu benim için çok iddalı olur fazla uzaatmayayım tevazu ahlakımız olsun zira ilim ve kudret Allah tandır sen ben hepimiz vesileyiz sadece Allah'a dayan saye sarıl hikmete râm ol Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol Allah'a dayan gâyene tevfikini versin Kur'an'a sarılmazsan eğer yese düşersin. negüzel demiş Akif vesselam
-
Ben artık muhammede tapıyorum
Meseleye Hz. İsa dan başlıyalım.çünkü buu konu Hz. İsa içinde söylenmişti. Ona da benzer iftiralar atıldıydı. Tabi bunlar çarpıtılan gerçekler ve yalanlar olduğu için hakikat yatsıya varmadan ortaya çıktı.nasıl mı :Kuran diliyle bakalım: konuya ilişkin Enbiya süresindeki ayetler şöyledir: 98.Şüphesiz siz ve Allah'tan başka taptıklarınız cehennemin yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz. 99.Eğer onlar ilahlar olsalardı oraya girmezlerdi. Oysa hepsi orada sonsuza kadar kalacaktır. 100.Onlara orada şiddetli inlemeler vardır ve onlar orada duymazlar. 101. Ama Bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar; işte, onlar, ondan uzaklaştırılmışlardır. Şimdi iftiracılar 101. Ayeti atlayarak bulundukları isnatlarında doğrudurlar, ancak 101. Ayet ten anlaşılacağı gibi Hz. İsa ve benzerleri ki peygamber olma şartı da yoktur, cehennemlik olmadıklarını söylemektedir.Dolayısıyla bu tapınmanın peygamberlere bir zararı olmadığı açıktır.ancak kendisine tapınılmasını isteyenler için firavun için geçerli olan cehennemi kendilerine güzellik verilen peygamberler için kullanmak yalancılık ve çarpıtmadır. Ayrıca: 101.Hakim`in Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan rivayet ettiğine göre: "Şüphesiz siz ve Allah`tan başka taptıklarınız cehennemin yakıtısınız. Siz oraya gireceksiniz" (Enbiya, 21/98) mealindeki ayeti kerime indirilince İbnu Zeb`ari: "Güneşe, aya, meleklere ve Uzeyr`e de tapılmıştır. Demek ki bizim ilahlarımızla beraber bütün bunlar da cehenneme atılacaklardır" dedi. Bunun üzerine bu ayeti kerime indirildi. Ya öyle? Bir ikinci delil Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve anneni Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen." (116) "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiç bir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her şeyin üzerine şahid olansın." (117) Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen." (118) Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (119) Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O, her şeye güç yetirendir. (120) Şimdi 118 de hz. İsa kendisi için endişe duyuyor mu? İdda edildiği gibi cehennemlik olsa kendisinin de affedilmesini istemez miydi? Sonuç:hz. İsa ya incili hz. Muhammed e kuranı vermiş, onları peygamber yapmış bunlar onlara verilen güzeliklerdir. Şimdi Allah?ın çelişkide olduğunu söylemek habibim (sevgilim)dediği en çok değer verdiği kendi isminin yanına Muhammed ismini koyduğu birini (kelimei şahadeti kastettim) cehenneme atacak öyle mi? Çelişkiye gelince peygamber sizi cennete çağırıyor siz se onu cehenneme cağırıyorsunuz. Hemde inanmadığınız bir dinin inanmadığınız cehennemine çağırmakla. Demem o ki cehenneme davetiniz bile samimi değilll. Oysa Allah Rasülü (SAV) hayatını da tehlikeye koyarak sizi (herkesi) cennete çağırırken SAMİMİYDİ? tutarsız olan tutmadığı dalı tutmuş gibi yapıp sonrada habersiz bırakıp dala ve o dala tutunmaya çalışanlara eziyet edendir İler tutar yanı yok,iler tutar yanı yok İhanetin adı yok,ihanetin adı yok Neylersin ki çember daralmakta Başım belada... yok yok Birilerin başı belada... ben yeniyim farkındasınızdır tutarlı olmasına tutarlıyım da uslup tutmuş mu kararsızım saygılar
-
ALLAH YOKTUR!
bilakis günaha değil sevaba giriyom Onlar da şöyle derler: "Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve 'Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' demiştik." Mülk-9 benim zeusa ihtiyacım yok üstelik onun da kul aradığını sanmıyom destana inanmak istiyorsan sen bilirsin saygılar
-
Yâ Rasûlallâh
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Rasûlallâh! Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Rasûlallâh! Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Rasûlallâh! Cemâlinle ferah nâk et ki yandım yâ Rasûlallâh! Yanan kalbe devâsın sen, bulunmaz bir şifâsın sen, Muazzam bir sehâsın sen, dilersen reh nümâsın sen, Habîbi Kibriyâsın sen, Muhammed Mustafâsın sen, Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Rasûlallâh! Gül açmaz, çağlayan akmaz, İlâhî nûrun olmazsa, Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa, Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mestûrun olmazsa, Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Rasûlallâh! Yaman Dede
-
ALLAH YOKTUR!
Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı? Onu sağlam bir yerde oturttuk. Belli bir süreye kadar. Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.(MÜRSELAT/20-23) Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık. (SAFFAT/11) Allah vardır hem de varlığı süphe edilebilmeye layık olmayandır evren tümüyle fiildir fiillerin varlığı faillin delilidir O fail de yoktan yaratan Allah’dır