Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

dünyahepimizin

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.434
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    4

dünyahepimizin tarafından postalanan herşey

  1. Sayin Rua, varsayalimki konserde gercekten de misafirlerin sarap ictigi dogru olsun. Buna bile tahammül edemeyen dar görüslü beyinli insanlar bizlere insanlik ögretmeye calisiyorlar. Her gelismis toplumlarda ister konser olsun ister toplanti olsun ister eglence olsun insanlarin sarap icmelerine hic bir grup veya kurulus ne müdahale eder ne de öldürmeye kalkar. Ama bizim dar görüslü beyinlilerimizin hak, hukuk ve din anlayisi bu kadar cag disi. Bir de üstüne üstelik bu zihniyet kendisini milliyetci, vatanperver ve ülkenin gercek sahibi olarak görenler. Bu zihniyet oldukca ve onlarin gercek yüzünü aciga cikartmadigimiz sürece malesef bizler daha cooookkk Sivas'lar yasayacagiz.
  2. Türkiye'ye su anki mantikla dört tarafini 4 seritli otobahn yapsan ne degisirki? Önce ehliyet nasil aliniyor onu dogru dürüst irdelememiz gerekli. Arabalar yillik kontrolden, yani TÜV'den, nasil geciyorlar onu irdelemek gerekli? Hangi kamyon söförü gercekten trafik egitimi alarak söför olmuslar onu irdelemek gerekli. Trafik polislerinin kac tane ehliyetsiz sürücüyü rüsvet karsiligi serbest biraktigini incelemek gerekli. Arkadaslar balik bastan kokmus, buna dur demeli. Gerisi bana göre bos laf.
  3. Ne zaman artik hayalleriniz yerine insanlarin söylemlerine göre yorum yapmaya baslayacaksiniz dogrusu merak ediyorum?
  4. Anlayisiniza hayranim. Söylenmeyen bir sözü buraya söylenmis gibi anlayip yazmanin amacini sorgulamak gerekir.
  5. Konuyu bu kadarda basite almak ne kadar bilgi sahibi oldugumuzun bir isbatidir. Almanya'da, Firansa'da veya diger Avrupa ülkelerinde kendi istegiyle vatandasliga gecen birisiyle ülkemizde kac bin yildir yasayan Kürt vatandaslarin vatandaslik bazindaki durumlari nasil kiyaslanabilir anlasilir degil. Diger taraftan sonradan Alman vatandasi olan Kürt, Türk veya baska milletten bir sahis hic bir zaman kendi öz gecmisini inkar etmek durumunda olmadigi gibi ne ismini, ne kültürünü nede dilini unutmak zorunda. Türkcede bazi harfler Almancada olmamasina ragmen bizim yaptigimiz gibi gülünc sebeblerden dolayi, cocugunuza vereceginiz isim Alman alfabesinde olmayan harfleri icinde barindiriyor diye red edilmiyor. Her etnik kökenli Alman vatandasi Almancanin yanisira kendi dilinide konusabildigi gibi konudtugu zanada horlanmiyor. Beklentileri Alman vatandasligina gecen insanlarin, ehh bunlarda kendi istekleriyle geciyorlar, hakli olarak Almancayi iyi konusmalarini istiyorlar, Anayasaya saygili olmalarini bekliyorlar. Konu bu kadar acik ve net iken hala akla hayala gelmeyecek bos iddaalarla insanlarin kafasini karistirmaya ne gerek var anlasilir degil. Kürtce simler geri verilsin derken "Türkiye'de Türkce gecerlidir" diyen kim acaba? Buna karsilik sonradan Alman vatandasligina gecmis bir Türk'ün sonradan dogan cocuguna Türkce isim vermesinin yasak oldugu örnegini gösterebilecegiz?
  6. Daum Türk toplumunu iyi tanidigi icin puan toplamak icin sarf etmis olmali yukaridaki düsüncesini. Sanki elinden almak isteyen varda kimseye vermeyecekmis. Bizim gibi saflarda birazda milliyetci duygularimizi kabartarak yasasin daum diyecegiz galiba.
  7. Demekki sende en sonunda dogru yolu gördünki ayni fikirde oldugumuzu anlamissiniz. Keske diger konularda da biraz daha yorumlari dikkatli ve ön yargisiz okusaniz, daha cok dogrulari göreceksiniz, amaaaaa
  8. Sayin docent, varligi sadece inanan icin gecerli olan ama kimsenin ne varligindan ne de yoklugundan gercekten bilgiis olan bir "yaratan" hakkinda bizlerden cevap beklemeniz hicte mantikli gelmiyor bana. Insanlar kendi inandiklariyla bas basa birakilmali, ama onlarda innandiklarinin sadece kendilerini bagladigini bilmeli. Inanc sahsidir, inanmamakta sahsidir.
  9. Sayin Rua, dini kurumlari denetleyecek devletin organi muhakkak olacaktir. Bu denetlemeyi illada diyanet gibi tek tarafli bir kurulusa vermek hicte dogru degildir. Diger üleklerde de dini kurumlar var ama o ülkelerde denetlemek icin diyanet gibi kuruluslar yerine devlet yapiyor. Diyanet kurulusundan beri tek tarafli bir görev üstlenmis kurumdur ve gene bu kurum kendi icerisindeki demokrasi ve aydinlik karsitlarinin önüne gecememistir. Hemen hemen cumhuriyetin ve demokrasinin en keskin karsitlari diyanetin icinde görev almis ve zamanla sivrilmis olanlardir, mesela KAPLAN gibileri. Islam ülkelerinde Kur'an reforma ugramadigi sürece ve ülkemizde bunun yanisira diyanetin görevine son verilmedigi sürece bizler asla ileriye degil malesef gün gectikce geriye gitmeye mahkumuz.
  10. Sizin mantiginiza göre , Uygur Türk'leri de CIN toplumuna aittir, cünki onlara Cin cumhuriyeti topraginda ve Cin bayragi altinda yasiyorlar. Bunu farkli düsünerek nifak sokmakta, zihniyet sorunudur. Bizler bu kadarmi balik beyinliyizki, baska yerde söylediklerimizi hice sayarak akla hayala gelmeyecek kadar celiskili yorumlar yapabiliyoruz?
  11. Sayin politika gercekten hicte arastirmadan umut ettiginiz ve inandiginiz haberleri burada yayinliyorsunuz. Ben size bir önceki yorumumda ulusalci isci partisinin bu konudaki görüsünü bildirdim ve görüldügü gibi söyledikleri sizin "yandas" medya ve "sahte soykirimcilari"ninkinden cok cok gerisinde bir aciklama. bakin birde size Oral Calisirlar'dan, hani sizin "özürcü" vatanhaini olarak gördügünüz bir demokrattan, bir yorum yayinliyorum. Ve hicte sizin iddaa ettiginiz gibi " cit cikmiyor" gibi degil. Umarim artik ezberimize son verip, arastirdiktan sonra bazilari hakkinda yorum yapariz. "Çin'de taşralılığa özgü 'etnik nefret' ORAL ÇALIŞLAR Tarih 23 Haziran 1989’du. Yani tam 20 yıl önceydi. Aydınlık grubundan yeni ayrılmıştık. ‘Sosyalist Birlik’ adlı bir aylık dergi çıkarıyorduk. Çin’de 4 Haziran 1989 tarihinde başlayan gençlik hareketleri kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Özgürlük isteyen binlerce genç öldürülmüş, onlarcası idam edilmiş, binlercesi hapse atılmıştı. Çin Komünist Partisi’nin lideri ve Başbakan Zhao Ziyang, gençlere ılımlı yaklaştığı için parti içindeki sertlik yanlılarınca tasfiye edilmişti. Öldüğü 2005 yılına kadar adından bir daha hiç söz edilmeyecekti. ‘Sosyalist Birlik’ dergisinin yazı kurulu üyeleri olarak ben, Halil Berktay ve Hürriyet Karadeniz hazırladığımız siyah çelengi Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi’nde bulunan Çin Konsolosluğu’na bırakmış ve bu nedenle polis tarafından gözaltına alınmıştık. Melih Aşık, gülümseten bir yazı yazmıştı hakkımızda: “Yılların Maocuları Çin’i protestodan gözaltına alındılar. Bakın şu işin garipliğine...” 20 yıl sonra Çin yine kana bulandı. Bu kez hedeftekiler Sincan-Uygur bölgesinin insanları. Otoriter yönetim sesini çıkaranı şiddetle bastırmak konusunda bu kez de hiç tereddüt etmiyor. Gerekçesi de hiç yabancı değil: ‘Ülkemizi bölmek isteyen hainlere göz açtırmayız.’ Sincan-Uygur bölgesi Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu bir bölge. Kendi dillerini geliştirmek, kendi kültürlerini korumak, kendi kimlikleriyle yaşamak istediklerini söylüyorlar. Otoriter-totaliter sistemle yönetilen ülkelerde, bilindiği üzere, çoğulculuk, kimlik vb. kavramlar pek sempatik bulunan kavram değildir. Bu sistemler çoğulculaşma taleplerine açık olan sistemler değillerdir. *** Çin Halk Cumhuriyeti hâlâ tek parti tarafından yönetiliyor. Ülkenin tüm hayatına, partinin yönetimine egemen olan bir klik yön veriyor. Ekonomik alanda büyük değişimler ve dışa açılmalar yaşansa da siyasi olarak parti bürokrasinin demir pençesi hiç gevşetil- miyor. Rusya örneğini de gören Çin Komünist Partisi elitleri, kısmi de olsa bir gevşememin iktidarın tamamen ellerinden gitmesine yol açmasından korkuyorlar. Çin’de siyaset ve medya tamamen tek bir klik ve merkez tarafından yönetiliyor. Çin Komünist Partisi bu iki alanın da iplerini elinde tutmaya büyük özen gösteriyor. Sincan-Uygur bölgesindeki kanlı bastırma olayları, partinin eski çizgisinden zerrece geriye gitmeyeceğini gösteriyor. ‘Karşı çıkanı asarım’ ana fikri etrafında şekillenen tehditkâr bir yönetim anlayışı var. Gözlerini kırpmadan idamları gerçekleştiriyorlar. Sistem böyle işliyor. Böyle ayakta duruyor. Otoriter sistemler birbirinin dostudur. Kendilerine benzeyenlerle sırt sırta vererek dünyadaki bunca gelişmeye rağmen ayakta kalacaklarına inanırlar. Son olaylar sırasında Rusya’nın, Çin’e destek verdiğini duymak kesinlikle şaşırtıcı olmadı. Rusya yönetimi, “Bunlar Çin’in içişleridir. Kimse karışamaz” diyerek, ‘bana da karışamazsınız’ mesajını verdi dünyaya. Dünya eski dünya değil. ‘Böylesine kanlı bastırma yöntemlerinin görmezden gelinmesi’ gibi bir lüks artık yok, Çin’in gelişen sanayisinin de böyle bir lüksü üretmesi mümkün görünmüyor. *** 20 yıl önce Tienanmen’de Çin tanklarının önüne dikilen genç özgürlük idealinin sembolüne dönüşmüştü. Şimdi benzer bir direniş ve tepki Sincan-Uygur bölgesinde yaşanıyor. Bu bölgenin insanlarının Türkçe konuşması ve Müslüman olması ülkemizdeki duyarlılığı önemli oranda arttırıyor. Yurdun dört bir yanında yaygın tepkiler örgütleniyor. Görüldüğü kadarıyla cuma namazı sonrasında da bu tepkiler kitlesel gösterilerle dile getirilecek. Hangi kimlik baskıya uğrarsa uğrasın, dini, dili, ırkı, devleti ne olursa olsun, onun yanında durmak insan olmanın gereği. 1989 yılında tasfiye edilen ve 2005 yılında yaşamını yitirene kadar gözaltında tutulan eski başbakanlardan Zhao Ziyang, Çin’deki ekonomik büyümenin otomatik olarak siyasi demokrasiye yol açmayabileceği, tam tersine otokratik yönetimin milliyetçiliğe dayanacağı ve etnik nefret körüklenerek, onun üzerinden ‘milli birlik’ çağrılarının yapılabileceği öngörüsünde bulunmuştu: “Ekonomik büyüme ve refah otomatik olarak demokrasi getirmeyebilir; tersine, zenginleşen seçkinler, parti iktidarı ile ekonomik nüfuzu kaynaştırıp (yani oligarşileşerek), başarılı bir baskıcı devlet oluşturabilirler.” “Böyle bir ‘canavar devlet’in Çin milliyetçiliğine başvurması hem kaçınılmaz, hem de ‘Çin’in modern bir uygarlığa doğru ilerleyişi’ açısından ‘en büyük tehlike’dir. Tabii ‘Çin’in 100 yıllık yabancı sömürü ve zorbalığı geçmişinin zehirli iğnesi’ nedeniyle, milliyetçiliğin belirli bir temeli var. Bunu anlamak mümkün. Ama asıl kötülük, ‘ülke içi birlik’ uğruna yetkililerin bu duyguları sömürüp ‘taşralılığa özgü etnik nefretleri körüklemesi’ olasılığından kaynaklanıyor (The New York Review of Books, 3 Nisan ‘08, s. 42’den aktaran Halil Berktay).” Çin’de yaşananlar Zaho Ziyang’ın öngörüsünü doğruluyor. " Alinti:-http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&Date=10.07.2009&ArticleID=944436-
  12. Bakin olaya Isci Partisi, yani ulusalci, türkcü bir parti, nasil bakiyor hep beraber okuyalim. "Ankara- İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Esinoğlu, "ABD krizden doları kaybederek çıkacağını anlamıştır. Çin'in dolar merkezli alış veriş sisteminden çıkmakta ısrar etmesi ABD-Çin hesaplaşmasını erkene almıştır" dedi. "Uygur kardeşlerimizin haklı talepleri olsa da, bunu halletmenin yolu, ABD planlarında yer almak değildir" diyen Esinoğlu, şunları kaydetti: "Her ülkede olabilecek etnik sorunlar, Çin'deki Uygur kardeşlerimiz bakımından barışçıl yollardan çözüm bulmalıdır. Amerikalıların Uygurları ateşe sürmesi İkinci Dünya Savaşında, Almanların Rusları zor duruma sokmak için Tatarları ateşe sürmesine benzemektedir. Bilindiği gibi Tatarlar bu işten büyük zarar görmüştür. Uygur kardeşlerimizin bundan dersler çıkaracağını umuyoruz. Bazı ulusalcı çevrelerinde Amerikan provokasyonuna balıklama atlamaları da çok düşündürücüdür. Telafar, Musul ve Kerkük'te kardeşlerimiz katledilirken ses çıkarmayanların şimdi Amerikan propaganda sistemine takılmaları ayrıca uyarıcı olmalıdır. ABD'nin dünya ile hesaplaşmasında Türkiye'yi kullanmak gibi bir alışkanlığı vardır. ABD, Türkiye'yi de alet ederek, Türkiye ile Çin arasında yürütülen çok yönlü ilişkileri de tahrip etmeyi amaçlamaktadır." " Alinti: -http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=68102- Bu haberi yayinlayan "yandas" ve "bölücü" gazete degil, CUMHURIYET. Her zamanki gibi gercek sorunlara ve sebebine bakacaklari yerde, CIN'in irkci tutumunu irdeleyecegi yerde, derhal sorumlu tesbit edilmis, yani gene ABD. Cok dikkatli okundugunda ABD'nin CIN olayinda bile Türkiye ile Cin arasindaki iliskileri tahrip etmeyi amacliyormus. Hani sözüm ona yandas medya ve özürcüler CIN'deki katliami inkar ediyorlardi? Ergenekoncu isci partisi CIN'i neden "soykirimindan" dolayi elestirmiyor acaba? Neden gözünüz sadece "yandas" medya ve "özürcü"leri görüyor? Ulusalcilar ve türkcülerin gercek yüzü bu kadar acik ve net.
  13. Polis bugün "AKP'ye karsi protestolarda bulunanlarin önce agizlari kapatilmaktadir,hicbir demokratik ülkede böyle bir uygulama yoktur olamaz.Insanlarin düsüncelerini söyleme hakkinin elinden alinmasi ancak fasist yönetimlere has bir uygulamadir.Bu ister iceri atmakla olsun ister se bir protesto aninda agzinin kapatilmasi seklinde olsun anti demokratiktir.", dün fasit cetelere karsi gelenleri protesto edenleri sindiriyordu, daha da gecmiste gene emekcileri grev yapiyorlar diye tutuklayip sindiriyorlardi, demokrat insanlari iskenceden geciriyorlardi, ........., bakalim yarin hangi siyasi iktidarin dogrultusunda diger muhalifleri sindirecek. Genel olarak bakildiginda ülkemizdee polisin tutumu yukaridaki aciklamalarimdan da anlasilacagi gibi sadece günümüz Türkiyesinde degil her dönem vardi. Bu davranis ise sistemden kaynaklaniyor. Dolayisiyla balik bastan kokmustur. baligi tümüyle irdelemeyaenlarin korkulari kendi anti-dmokratik davranislari ve siyasi görüslerininde ortaya cikacagindan cekinmeleridir.
  14. Aradaki benzerlik birincisi her ikiside zulümdür. Ikincisi be Cin'de ne de ülkemizde bunlari yapanlardan hesap sorulmamasi. Ücüncü benzerlik her iki ülkede de yapanlar digerlerini bölücü, vatanhaini görmeleri. En kötüsüde ülkemizdeki katliamlardan hesap sormayanlarin yabanci ülkelerde özellikle Türk kökenlilere yapilan zulumleri dile getirmeleri, ama söyledigim gibi kendi ülkesinde olan zulumleri sudan bahanelerle mesrulastirmak. Bakin hala aramizda Sivas katliamini dile getirilmesinden rahatsiz olanlarimiz var ve Sivas'a karsilik Basbaglar'i gösteriyorlar. Ama aslinda her ikisininde planlayicilarinin ayni zihniyet oldugunu bile görmek istemiyorlar. Sivas, Cocum, Maras ve Basbaglar yasanilan katliami ülkemizde her zihniyet yapmaz, yapan zihniyet her dönem ayni. O zihniyet irkci, fasist ve gerici unsurlar. Cin'e bakin durum hic te farkli degildir. O ülkede katliamlari onaylayanlar, destekleyenler ve hatta bas rol oynayanlar a o ülkenin irkcilari ve fasistleridir.
  15. Benim yorumumdan bunumu anladiniz? Konulari kendi yörüngenize cekmekten ne zaman vaz gececeksiniz?
  16. Ne kadar tutarli oldugunuz ve yanlislari elestirebileceginiz anlasilmistir. Gene ön yargilarla yorum yapmaya basladiniz, dolayisiyla bazi beklenztilerinizi de acikca yazmissiniz. Mesela Atatürk'ü Ergenekoncu ilan etmemi bekliyormussunuz. Bu sizin tartisma tarziniz malesef. TSK cuntacidir, bunun örnegi ne 1980 tekti nede son olacak bu gidisle. gene Atatürkü kendimize kalkan yapmaya calismisiz. Birakin Atatürk'ü, siz TSK'nin yaptiklarini irdeleyin. Temelini atmis olmasi, ebediyen dogru is yapacak garantisi olamaz. Bu mantik dogmaciliktir ve kutsallastirmaktir. Ben size Atatürkcüleri saydim, en azindan kendi söylemleriyle ifade edenleri.
  17. bazen siz beni sasirtiyorsunuz, umarim benim cevap olarak yazdigim yorumcunun yazisinida okumussunuzdur. Okuduysaniz katiliyorsunuzkibana pes dogrusu yaziyorsunuz. O zihniyet sadece icinde Türk kelimesi olan bir katlimlari görüyor, baskalarina gözleri kapali. Ayni zihniyetin Corum, Maras ev Sivas katliamlari hakkindaki yorumlarinida takip edin ne demek istedigimi anlarsiniz. Kendiniz bir cok yorumlarinizda etnik Milliyetcilige ne kadar karsi oldugunuzu ifade ediyordunuz, o halde sizin karsi gelisiniz hicte anlasilir degil.
  18. Cok güzel aciklama yapmissiniz sayin Diyarbakirli, kaynasmak demek kendi kimliklarini kaybetmek ve daha da ileri gidersek inkar etmek degildir. Farkli kökenden toplumlar olarakta bir arada birbirimize saygi cercevesinde, kimsenin digerinin kimliginden rahatsiz olmadan kaynasarak yasayabiliriz. ama nedense asimilasyonu mesrulastiran zihniyet icin kaynasmak kimligini ve benligini unutmak ve inkar etmek olmasi gerekli. Su soruyu sorabiliriz, madem Kürt'lrin sadece Türkce konusmasi ve kimlik olarak Türk'üm demesi kaynasma anlamina geliyorsa ve buna asimile denilmiyorsa, neden biz Türk'ler kaynasma adina sadece Kürtce konusmuyoruz veya kendimizi Türk yerine Kürt olarak tanimlamiyoruz? Madem hic bir kötü niyet yoksa, derhal tüm Türk'ler kaynasma adina Kürt olabilirlar.
  19. Sayin Diyarbakirli, bizim Kürt'le, Zaza ile, Ermeni ile sorunumuz yok diyen zihniyet yeni degil, gecmistede vardi bunlar. Ama nasil sorunlari yok biliyormusunuz, o bahsettigi etnik kökenli insanlar ben "Türk'üm, en mutlu Türk'üm" dedikleri sürece, ama birde kendilerinin ait oldugu topluma yapilan haksizliklari dile getiridikleri zaman iste o kardeslik ve dostluk aninda son bulur ve derhal vatanhaini ilan edilirler. Yani anlayacaginiz, susan bir etnik kökenli vatandas o zihniyetin en iyi dostudur. Sormak gerek sayin kaplan-200 e, o kardeim ve abiyim dedigi ürt, Zaza ve Ermeni insanlar hangi sorunlarindan der yaniyorlar acaba? Umarim o dostlarina bu tür der yapabilecek ortam verilmistir.
  20. Koskoca gecmisi uzun ve derin olan TSK nin icerisinden Kenan Evren gibi generaller cikiyorsa ve onunla beraber cunta uygulaniyorsa, daha da kötüsü günümüzün TSK dahi kendisini ne Kenan Evren'den nede yapilan fasist cunta eyleminden soyutlamiyorsa, insanlardan özür dilemiyorsa olayi sadece Kenan Evren'in sahsiyetine indirgemek ne kadar dogru olur. Artik TSK nin hatalarini elestirme cesaretine sahip olmamiz gerekli. Aksi taktirde benzeri olaylari ileride de yasma ihtimalimiz her dönem olacaktir. TS'nin günümüzeki durumunun sorumlusu tabiiki birazda bizlerin onlari elestirme cesaretine sahip olmadigimizdan ve kutsallastirip közümüzü kapatmamizdan kaynaklaniyor. Sizinde bildiginiz gibi cunta öyle sadece bir generalin arzusu ile olmuyor. Yani her birim önceden konuyu tartisiyor ve destekliyorki cunta gelebiliyor.
  21. Ha simdi tam zamani Milliyetci duygularimizi ön plana cikartarak ülkemizdeki benzeri uygulamalari mesru göstermeye. Keci can derdinde bizim kasap ise et derdinde.
  22. Dünyanin her yerinde etnik kökeni degisik diye hor görünmek ve haklarina sahip olamamak kadar kötü bir sey yoktur. Dolayisiyla baska ülkelerdeki baski ve zulmü elestirirken ayni duyarliligi kendi ülkemdeki yapilan haksizliklarada göstermem gerekli. Aksi taktirde zulme karsi oldugum inandirici olmaz.
  23. Yorumunuzun sonunda "Medya yalan söylüyor....." yazmis olmaniz bana o soruyu yöneltmemi gerektirdi. Ama aciklamaniz icin tesekkür ederim. Beni sadece son cümleniz biraz tereddüt etti, o yüzdan tam anlayayim diye sordum.
  24. Sayin Efendi Türkler yukaridaki iddaanizi biraz detaylariyla aciklayabilirmisiniz lütfen
  25. Umarim simidi benim sizin yorumunuza karsilik soru seklinde yazdigim yazimi dogru anlamissinizdir. Yani sorun sadece 1980 den itibaren degil aslinda cok gerilere giderek Osmanli'dan baslayip günümüze kadar incelememiz gerekli anlaminda yazmistim. "Adamlarin bunun temellerini 80 den beri aktif olarak atmalari sizce tesadüfmü yoksa Atatürkcü TSK ve onun dönemin basi gene en büyük Atatürkcü Evren pasanin, hani resmini duvarlara astigimiz, ve sonraki iktidarlarin etkisi ve yardimi olmadimi? Neden 1979 veya 1990 degilde 1980 den beri? Bu sorularin cevabini ararken aslinda devletimizin gecmiste ve günümüzde cumhuriyet öncesi gecmisi ile ne kadar hesaplastiginida ögrenecegiz."
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.