Zıplanacak içerik

deniz_kizi

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

deniz_kizi tarafından postalanan herşey

  1. deniz_kizi şurada cevap verdi: deniz_kizi başlık Güncel Konular
    Çok doğru sayın Politika, tek istedikleri İslam devleti.
  2. Papaz'dan ifşaat Fener Papazı Bartholomeos, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda önemli gelişmeler olduğunu söyledi. İLK yurtdışı gezisine çıkan Rus Ortodoks Patriği Kiril, İstanbul’a geldi. Ayağının tozuyla Fener Rum Kilisesi’ne giden Kiril, Bartholomeos’la uzun bir görüşme yaptı. Aralarında tarihi husumet bulunan iki kilisenin papazının birbirlerine soğuk davrandığı gözlendi. ANCAK düne, tarihi görüşmeden çok Bartholomeos’un Ruhban Okulu konusundaki sözleri damga vurdu. Fener Papazı, “İnanıyoruz ki hükümetimiz, bu konuyu da çözmeye kararlıdır. Ancak şu anda Ankara’dan bize gelen bir haber yok” dedi. Papaz AKP’den ümitli Fener Papazı Bartholomeos Heybeliada Ruhban Okulu konusunda önemli gelişme- ler olduğunu belirterek “Hükümetimiz bu konuyu da çözmeye kararlıdır” dedi İlk yurtdışı gezisine çıkan Rus Ortodoks Patriği Kiril, dün özel bir uçakla İstanbul’a geldi. Beraberinde çok sayıda papaz bulunan Patrik Kiril’i Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy ve diğer yetkililer karşıladı. Havalimanı VIP Salonu’nda bir süre dinlenen Patrik Kiril, daha sonra Fener Rum Kilisesi’ne geçti. Kiril, burada Fener Kilisesi papazı Bartholomeos’la bir araya geldi. İstanbul’un fethinden sonra kendisini Ortodoks dünyasının temsilcisi ilan eden Moskova Patrikhanesi ile ’Ekümeniklik’iddiasındaki Fener Rum Patrikhanesi arasında yüzyıllardır süren rekabet, görüşmeye de yansıdı. İki Papazın birbirine soğuk davrandığı gözlendi. İlişkiler dostane Kirill ile Bartholomeos, görüşmenin ardından gazetecilere ortak açıklama yaptılar. Kirill, Moskova Patriği seçildikten sonra Ortodoks kiliselerine bir dizi resmi ziyarete başladığını ve Ortodoks Kilisesi protokolüne göre ilk sırada olan İstanbul Patrikliği ve Patrik Bartholomeos’u ziyarete geldiğini söyledi. Bartholomeos da patrikhane olarak değerli bir konuğu kabul etmekten mutluluk duyduklarını söyledi . Bartholomeos, “Bazen problemlerimiz oldu, ama kiliseler ve şahıslarımız arasındaki ilişkiler çok dostane. 2 saat süresince yaptığımız ikili görüşmemiz de aynı atmosfer içinde geçti” dedi. Bir haber gelmedi Bartholomeos, bir soru üzerine, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunun gündeme gelmediğini belirterek, “Bu konuda müspet gelişmeler var. İnanıyoruz ki, hükümetimiz bu konuyu da çözmeye kararlıdır. Bize Ankara’dan herhangi bir haber gelmedi” dedi. Patrik Kirill ise, “Antalya’da bir Rus kilisesi açılması girişimlerine” ilişkin soru üzerine, çoğu Ortodoks birçok Rus vatandaşının Türkiye’ye geldiğini, karşılıklı evliliklerin de olduğunu hatırlattı. Kirill, Türk yetkililerle din turizmi konusunda görüşme yapmak istediklerini, koşullar uygun olursa bu insanların kendi inandıkları biçimde ibadet etmelerinin mümkün olacağını söyledi. Fener’de ayin yönetecekler Bartolomeos ile hiçbir zaman yıldızı barışmayan eski Moskova Patriği Aleksy’in ölümüyle yaklaşık 6 ay önce onun yerine seçilen Kiril, pazartesi gününe kadar İstanbul’da kalacak Kiril, pazar günü Fener Rum Patrikhanesi’ndeki Ayios Yeorgios Kilisesi’nde Bartolomeos ile ayin yönetecek. Patrik Kiril’in pazartesi günü Ankara’ya geçerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi bekleniyor. 04/07/2009 22:46
  3. deniz_kizi şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Buyurun greve! BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon kişiyi etkileyecek 90 bin işçinin zammı konusunda ‘Vermiyorum, buyurun greve gidin’ yaklaşımı, işçiyi kızdırdı. Sert bir açıklama yapan Türk-İş, “Çok talihsiz bir açıklama. Bu bir restse biz bu resti görürüz!” dedi. Bu mu diyalog! TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, “Yaklaşık 1 milyon kişi 6 aydır toplu sözleşme bekliyor. Bu mu sosyal diyalog? Bu mu çalışanların sorunlarını çözmek?” derken, KESK Genel Başkanı Sami Evren, “Krizin bedelini çalışana ödetecekler. Çirkin yüzleri ortaya çıktı” diye konuştu. İşçi resti gördü! Grev kararı alan işçilere “Buyursunlar gitsinler” karşılığını veren Başbakan’a tepkiler çığ gibi. Türk-İş Başkanı Kumlu: Görüşmeler sürerken, ’Vermiyoruz, ne yaparlarsa yapsınlar’ yaklaşımı büyük talihsizlik Yaklaşık 300 bin çalışanı ilgilendiren kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde henüz bir uzlaşma sağlayamayan Türk-İş ve Hükümet arasında gerilim tırmanıyor. 90 bin işçi için grev kararı alan Türk-İş’e “Buyursunlar greve gitsinler” diye çıkışan Başbakan Erdoğan’a sendikanın cevabı gecikmedi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, “Henüz ilgili bakanla görüşmelerimiz sürerken, Başbakan’dan gelen ’vermiyorum, greve git’ yaklaşımı, eğer bir restse biz bu resti de görürüz. Başbakan’ın açıklamaları büyük talihsizlik” dedi. Kumlu, 1 milyon insanın altı aydır toplu iş sözleşmelerinin imzalanmasını beklediğine dikkat çekerek, bu insanların vergiden ve enflasyondan kaynaklanan kayıplarının büyük olduğunu bildirdi. Bu mu diyalog? Aldıkları ücretlerin kuşa döndüğünden veryansın eden Kumlu, “Bizim için grev her zaman en son kullanacağımız silahtır. Başbakan’ın yaklaşımı kamu işçisinde kızgınlık ve öfkeye neden olmuştur. Başbakan bu yaklaşımıyla ’çalışanları enflasyona ezdirmiyoruz’ söylemini kendi kendine tekzip etmiştir. Başbakan bizi hiçe sayarak geceyarısı işçi kiralamayı öngören ’kölelik’ yasasını, sağlığa katılım payı getiren yasayı çıkarıyorlar Bankacılık iş koluna Nisan sonunda yaptıkları teşmili, Temmuz başında geri alıyorlar. Bu mu sosyal diyalog? Bu mu çalışanların sorunlarını çözmek” dedi. Sosyal adalet ilkesine aykırı Türk-İş’in 7 Temmuz’da gerçekleştireceği 1 saatlik iş bırakma eylemine destek vereceklerini belirten Hak-İş, Hükümet’in tutumunu eleştirdi. Yapılan açıklamada, “Dünya kriz ortamında talep yönlü politikalar geliştirirken, krizin teğet geçmediği Türkiye’nin tam tersi cimri politikalar izlemesinin akılcı bir karşılığı yok. Ayrıca, ağır ekonomik koşullar yakıcı bir biçimde devam ederken, kamu işçilerine gerçekleşen enflasyon oranında bir zammı bile çok görmek de sosyal adalet ilkesine aykırı” ifadeleri kullanıldı. Çirkin yüzleri yine ortaya çıktı KESK Genel Başkanı Sami Evren de Başbakan’a sert tepki gösterenlerden oldu. Kamuda çalışan işçiler için yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde Hükümetin takındığı tavrı eleştiren Evren, ”Şimdiye kadar defalarca sergiledikleri çirkin yüzleri bir kez daha ortaya çıktı“ dedi. Hükümetin çalışma barışını kökünden bozan bu yaklaşımına karşı Türk İş’in sergileyeceği direncin önemli olduğuna değinen Evren, ”AKP, krizin bedelini emekçilere ödetmekte kararlıdır. Emekçiler bu bedeli ödememek için ortak mücadele hattında buluşmalıdır“ şeklinde konuştu. Kriz, şirketleri ‘teğet’ geçmedi Ekonomik krizin şirketler üzerinde etkisinin yoğun olarak hissedildiği 2009 yılının ilk 6 aylık döneminde kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24.13 azalırken, tasfiyesine girişilen şirket sayısı yüzde 15.41 arttı. Bu dönemde kapısına kilit vuran şirket sayısı da geçen yıla göre yüzde 0.13 azaldı. Yine haziran 2008’de 4 bin 84 şirket kurulurken, bu yılın haziran ayında 3 bin 941 şirket kurulabildi. Tasfiye edilen şirket sayısı geçen yılın aynı ayında 968, kapanan şirket sayısı 737 iken, haziran 2009’da tasfiye edilen şirket sayısı bin 151, kapanan şirket sayısı ise 842 oldu. Seçim öncesi verilen sözler unutuldu Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, kamu görevlilerinin maaşlarının her yıl temmuz ayında yüzde 20’lik gelir vergisi dilimine girerek yüzde 4-5 oranında azaldığını belirtti ve bu konuda vergi muafiyeti istedi. Ekonmik krize karşı açıklanan pakette, memurun, emeklinin, işsizin, dar ve sabit gelirlinin yaşamına direkt etki eden yeterli açılımlar olmadığını belirten Avcı, “Memurun derdi ailesinin karnını doyurmak” dedi. Avcı, “Hükümet, yerel seçimler öncesinde ekonomik krize karşı tedbir için memur ve emeklilere bir defaya mahsus 300 TL vereceklerini söylemişti. Fakat bu söz, seçim sözü olmaktan ve dedikodudan ileri gitmedi” diye konuştu. 06/07/2009 01:56 Yeniçağ
  4. ALEVİYİZ, SOLCUYUZ, DEVRİMCİYİZ Onlar yakıyor biz seyrediyoruz. Katliamın 16. yılında artık seyirci olmaktan çıkmalıyız. Yalnızca ağıt yakmaktan vazgeçmeliyiz. Artık alanlara inmeliyiz. Bu ülkeyi, sağcılar, ırkçı ve şeriatçılar yönettikçe biz en doğal, insani haklarımızla bile buluşamayız. İnsanlar, farklı düşündükleri, farklı inandıkları için öldürülmeye devam ederler. Üstelik Madımak’ta olduğu gibi, her cinayet faili meçhul kalır. Adalet, eşitlik, özgürlük için sahaya inmeli, birleşmeli ve bu ülkeyi biz yönetmeliyiz. Madımak’ın, Maraş’ın, 1 Mayıs 1977’nin gerçek faillerini yargılamak için birleşmeli ve iktidara gelmeliyiz. Bugünkü iktidarın başa gelmesini sağlayan 12 Eylül generalleri ve darbe zihniyetine son vermek için birleşmeli ve iktidara gelmeliyiz. Çünkü biz bu ülkenin darbesiz ve şeriatsız da yönetilebileceğini biliyoruz. Artık bu dönem kapanmalı ve yeni aydınlık bir dönemi birlikte başlatmalıyız. İşte bugün burada bir araya gelen onbinler bunu gösteriyor. Aleviler, Sünniler, Türkler, Kürtler, inananlar, inanmayanlar bugün bir aradayız. Aleviyiz, solcuyuz, devrimciyiz. Bu birliğimizi güçlendirmek ve buradan çok daha büyük birlikler yaratarak yol almak bizim ellerimizde… Yitirdiğimiz 35 cana hem gönül borcumuz, hem de sözümüz var. Aydınlık bir Türkiye için. Laik ve demokratik bir Türkiye için, Adalet, eşitlik ve özgürlük için, Onlar aramızda! Sivas’ta yitirdiğimiz Murat Gündüz yalnızca bugün aramızda olan babası Mehmet Gündüz ile aramızda değil, bu alanı dolduran yüzlerce gençle aramızda… Selam olsun hep 12 yaşında kalacak Koray’a Selam olsun Hasrete, Selam olsun Muhlis Akarsu’ya Selam olsun Nesimi Çimen’e Selam olsun Asım Bezirci’ye Selam olsun bizi dünden bugüne taşıyanlara Şeyh Bedrettinlere, Pir Sultanlara, Deniz Gezmişler’e , Mahir Çayan’lara Erdal Eren’lere Hrant Dinklere… (*) Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı
  5. İŞÇİLER, ERDOĞAN’I PROTESTO ETTİ CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Hükümetin yaklaşık 300 bin kamu işçisiyle sürmekte olan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde hayal kırıklığı yaratmamasını, bu görüşmelerin işçinin çarşıya-pazara çıkabilir hale gelmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti Selvi, yaptığı yazılı açıklamada, toplumun büyük bir kesiminin en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığına, işsizlik ve yoksulluğun toplumu adeta kavurduğuna dikkat çekti. Türkiye’de halkın “Ülkeme zarar gelmesin, bir gün her şey düzelir” düşüncesiyle yıllardır fazlasıyla her türlü fedakârlıkta bulunduğunu vurgulayan Selvi, açıklamasında şunları kaydetti: "Ancak gelinen noktada bıçak kemiğe dayanmıştır. Halk gösterdiği fedakârlığın israf ve soygun içindeki beceriksiz yönetimler tarafından nasıl istismar edildiğini, bir işe yaramadığını yaşayarak görmüştür. Adeta sosyal patlamanın yaşandığı, toplumsal barışın tehlikeye girmeye başladığı böyle bir ortamda iktidar, ülkeye faydası olmayan sanal gündemlerle daha fazla zaman kaybetmemeli, halkın iş ve aş sorununa odaklanmalıdır." ‘NEDEN ÇARŞIYA ÇIKAN YOK?’ ‘Çarşıya-pazara çıkın, alışveriş yapın’ çağrılarına rağmen halkın neden çarşıya-pazara çıkamadığınının, alışveriş yapamadığının sorgulanması gerektiğini ifade eden Selvi, "Çözümün; yatırımdan, üretimden, yoksullaşan, borç batağına saplanan halka hakkını vermekten, gelirini artırmaktan geçtiğini görmelidir." dedi. Selvi ayrıca şunları kaydetti: "İktidar, doğrudan yetkisi altında bulunan, yaklaşık 300 bin kamu işçisinin, sürmekte olan ‘toplu iş sözleşmesi’ görüşmelerinde gerginlik ve hayal kırıklığı yaratmamalı, buna çalıştırdığı işçinin çarşıya-pazara çıkabilir hale gelmesi için bir fırsat olarak bakmalıdır.” ANKA 13:15 05 Temmuz 2009
  6. GENELKURMAY:Askere 'sivil yargı' Anayasa'ya aykırı Hukukçu görüşü GENELKURMAY, askere sivil yargı yolunu açan yasa değişikliğiyle ilgili rapor hazırlattı. Hukukçuların Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için hazırladığı raporda, “Düzenleme, askeri yargının görev alanını düzenleyen 145. maddeye aykırı” görüşü savunuldu. Gül beklenecek RAPORDA ayrıca, yeni yasanın, mevcut Askeri Ceza Kanunu ile Askeri Mahkemelerin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu’yla da çeliştiği görüşüne yer verildi. Askeri-sivil yargı arasında çatışma çıkabileceğine dikkat çeken TSK, Gül’ün kararını bekleyecek. ‰ 10’da Genelkurmay da yasaya karşı çıktıAskere sivil yargı yolunu açan yasa değişikliği ile ilgili rapor hazırlatan Genelkurmay, Gül’ün kararını bekliyor. Genelkurmay Başkanlığı hukukçularının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için hazırladıkları raporda, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemenin Anayasa’nın askeri yargının görev alanını düzenleyen 145’inci maddesine aykırı olduğu savunuldu.Raporda ayrıca, yeni yasanın, mevcut Askeri Ceza Kanunu ile Askeri Mahkemelerin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu’yla çeliştiği görüşüne yer verildi. Raporda, Askeri Mahkemelerin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu’nun 15’inci maddesine göre general ve amirallerin yargılama yeri olarak açıkça Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nin gösterildiği, aynı yasanın 95’inci maddesinin de “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar veya gecikmesinde sakınca umulan hallerde askeri savcılar derhal soruşturmaya başlarlar” hükmünü içerdiği anımsatıldı. Bu hükümlerin halen yürürlükte olduğu ve CMK’nin yeni maddesi ile çelişeceği, hangi maddenin uygulanacağı konusunda askeri-sivil yargı arasında uygulamada çatışma çıkabileceği kaydedildi. 04/07/2009 20:26 Yeniçağ
  7. deniz_kizi şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Beka Tehlikede! Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ “Beka tehlikededir” diyor. Beka nedir? Bekanın Milli Güvenlik Kurulu’nca tanımı belli: “Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesidir.” Açıkçası “devlet tehlikede” demek yani. Milli güvenlik anlamında “beka”, tehlike ve tehditin en üst ve son aşaması. Bu tehlikeye karşı koyma araçları, yine devletin milli güvenlik belgelerine göre, seferberliğe, askeri güç kullanmaya, hatta savaşa kadar gidiyor. Türkiye, çok sancılı bir dönüm noktasında. TSK, milli güvenlik sistemini uygulama sorumluluğunu üstlenmiş olan Bakanlar Kurulu’nu ve Cumhurbaşkanı’nı, asimetrik psikolojik harekât yürütenlerin devletin bekasını tehdit ettiklerine inandırmaya çalışıyor! Işık Kansu / Cumhuriyet
  8. Patrikhanenin açılması kesinlikle laikliğe aykırı. Ayrıca bakın patrikhanenin açılmasını isteyen Yunanistan'a bakın ; Yunan Süleymaniye Medresesi’ni yıkıyor Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılması için Türkiye’ye baskı yapan Yunanistan, Rodos’taki Süleymaniye Medresesi’nin yıkımına başladı. Yıkım gerekçesi de oldukça ilginç: “Altında kalan kilise kalıntılarını ortaya çıkaracağız.” 1972’de gerekçesiz bir şekilde kapatılan medrese 1876’da Türk çocuklarına ilk, orta ve lise eğitimi vermek üzere inşa edildi. Yunanistan hükümetinin, Türkiye’de Ruhban Okulu’nun açılması ile ilgili çalışma başlatılan günlerde düğmeye basması dikkat çekti. Rodos, İstanköy ve 12 Ada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, yıkımın acilen önlenmesi için girişimlerde bulunması için AKP hükümetine yardım çağrısı yaptı.
  9. Aslında kolay ama; birilerinin işine gelmediği için bulanamayacak kadar zor !
  10. Gelinciğim, Tüylerim diken diken oldu birden. Bu nasıl bir düşünce nasıl bir vicdan yada var mı onları vicdanı olabilir miydi ?
  11. iyidir abla söylenip duruyordu işssizim işsizlikkk diyee
  12. Ben de verdim hemdee - rep :P
  13. Yargının görüşü alınmalıydı Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, AKP’nin gece yarısı operasyonuyla TBMM’den geçirdiği, askeri yargının anayasal düzene karşı işlenen suçlar yönünden soruşturma ve kovuşturma yetkisini kaldıran düzenleme için, “Biz yargı birliğine karşı değiliz. Ancak yargıyla ilgili düzenlemeler yargıya sorularak yapılmalı. Bunun sorunlarını yargı yaşıyor” dedi. Gerçeker, Milliyet’e yaptığı değerlendirmede düzenlemenin TBMM’den gece yarısı geçemesinin tartışma konusu olduğunu anımsattı. Gerçeker, “Şimdi iktidar diyor ki ’biz muhalefete aktardık, anlaştık’. Muhalefet diyor ki, ’bizim bilgimiz yoktu’. Biz bu görüşlerden hangisi doğru bilemeyiz. Ancak genel ilke olarak, bu tip düzenlemelerin taraflarca tartışıldıktan sonra TBMM’ye taşınmasına taraftarız. Bize sorulmadı. Yargıyla ilgili düzenlemeler söz konusu olduğunda görüşümüzün alınması lazım. Bunların iyi düşünülmesi lazım” dedi. “Biz yargı birliğine karşı değiliz. Bakın, Askeri Yargıtay gibi bir kurum, hiçbir Batı ülkesinde yok. Ama bunlar belli bir biçimde tartışılarak değiştirilmeli” diye konuşan Gerçeker, “Muğlaklık olursa, anayasal sıkıntılar olursa, elbette yeniden kargaşa olacak. Şimdi mahkemeler, görevsizlik kararları verecek. Yeniden değerlendirme yapılacak. Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi bütün bunları değerlendirecek. Neticede uygulamada sıkıntıyı biz çekiyoruz” dedi. 02/07/2009 09:54
  14. deniz_kizi şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Mahkemeden eli boş döndü Erdoğan ve bakanları tüm davaları kaybetti Baykal ve gazeteciler aleyhine açtıkları davaların hiçbirini kazanamadılar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin bakanları, CHP lideri Deniz Baykal ve gazeteciler aleyhinde Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tazminat davalarının tümünü kaybettiler. Gazeteport’un haberine göre, Başbakan Erdoğan, bir TV programında “’Ne yapacaktın yani.. Perez’i dövecek miydin?” diyen gazeteci Emin Çölaşan’ı mahkemeye vermiş, ancak bu dava da 15 Asliye Hukuk Mahkemesince reddedilmişti. Başbakan Erdoğan daha önce de “Başbakan, yalan söylüyor” dediği gerekçesiyle CHP lideri Deniz Baykal aleyhine 30 bin liralık tazminat davası açtı. Ancak dava Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi Cengiz Çifçi tarafından reddedildi. 02/07/2009 Yeniçağ
  15. Bir de uzmanların gözünden bakalım dünyahepimizin; Vatikan benzeri bir yapı oluşturulmak isteniyor Ruhban Okulu’nun açılması yönünde Türkiye’ye yapılan baskıları değerlendiren aydınlar, Fener Rum Patrikhanesi’nin gerçek niyetini ortaya koydu. Prof Dr. Soysal: Türkiye’de kimse ayrıcalıklı değildir Haber: Salim YAVAŞOĞLU İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunun kamuoyuna hukuksal ve tarihsel olarak değil, siyasal olarak yansıtıldığını söyledi. İstanbul Barosu’nca Orhan Apaydın Konferans Salonu’nda düzenlenen “1844’den Günümüze Heybeliada Ruhban Okulu” adlı panelde aydınlar, konuyu hukuki ve tarihsel olarak ele aldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Baro Başkan Aydın, Fener Rum Patrikhanesi ve dış destekçilerinin temel amacının Ruhban Okulu’nu denetimden bağımsız yüksek okul olarak açmak istediklerini söyledi. Anayasa’ya aykırı Bunun Anayasa ve yasalara aykırı olduğuna dikkat çeken Aydın, “Patrikhane’nin ’ekümenik’ olma talebiyle okulun açılma isteği birlikte değerlendirilirse, Vatikan benzeri bir yapı oluşturulmak istenmekte” ifadesini kullandı. Aydın, “Bunun gerçekleşmesi halinde Lozan Anlaşması’nın hükümleri de ortadan kalkacak” uyarısında bulundu. Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) Genel Başkanı eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal da, “Heybeliada Ruhban Okulu Türkiye’nin hukuk kurallarına göre işlemesi gereken bir kuruluştur” dedi. Uzun yıllardır Avrupa Birliği ve ABD tarafından çeşitli şekilde Türkiye’nin Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu açması yönünde baskılar olduğunu kaydeden Soysal, “Okul 1971’de Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir karar doğrultusunda kendiliğinden kapanınca baskılar çoğaldı. Ülkemizin imajı, siyasal hedefleri açısından bakıp, hukuku da bu yönde değiştirecek miyiz? Bu açıdan çok önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Bizim hukukumuza göre elimiz kolumuz bağlıdır. İlkeler bir yerde Lozan Anlaşması’na dayanıyor. Lozan’da okula ilişkin bir konu yok” diye konuştu. Kendileri kapattı Patrikhane’nin ’ekümenik’ olmasını Türkiye’nin istemediğini kaydeden CTP Genel Başkanı Soysal, “Patrikhane’nin devlet içinde ayrı bir devlet gibi kurum olmasından korkuluyor. Patrikhane’nin böyle bir iddiası var. Heybeliada Ruhban Okulu Türkiye’nin hukuk kurallarına göre işlemesi gereken bir kuruluştur. Tevhidi Tedrisat Kanunu ile din eğitimi devletin denetimi altına alınmıştır. Türkiye; ’Bütün yüksek okullar, üniversiteler devletin denetimi altında olacak’ deyince, Patrikhane bu denetimi kabul etmeyerek okulu kendisi kapatıyor” ifadesini kullandı. Konunun çok iyi anlatılması gerektiğini ifade eden Mümtaz Soysal, “Türkiye’de kimse ayrıcalıklı değildir. Roma’daki Vatikan’a benzer bir yapı oluşturulmak isteniyor. Konu Türkiye’nin bir Anayasal sorunu, bir rejim sorunudur” diye konuştu. Siyasiler günü kurtarmaya bakıyor Panelde konuşan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Sibel Özel ise, “Siyasilerin günü kurtarma çabaları Türkiye’nin imajını zedeliyor. Gerek iç gerekse de dış kamuoyuna patrikhanenin dayattığı statüde bu okulun neden açılmayacağı anlatılmalıdır” şeklinde konuştu. Patrikhane’nin bugün istediğinin Lozan’a göre bir ayrıcalık olduğunu belirten Özel, “Bu Türk hukukuna da aykırıdır. Türkiye’yi bu konuda zorlayacak bir AB hükmü de yoktur. Herhangi bir uluslararası hukuk kuralı da yok. Açarsak imajımız düzelir mi? Aksine bozulur” ifadesini kullandı. 24/06/2009 23:00 yeniçağ
  16. Aynı yazarın Dantel adlı kitabını da okudum ikisi de cidden çok güzel. Kurgusu insanı şaşırtıcı, sürükleyici kitaplar tavsiye ederim.
  17. Önce Ruhban Okulu, ardından Tarikat Üniversitesi Bu saatten sonra açılır herhalde. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, hem kişisel hem de genel eğilim doğrultusunda, “Sanıyorum, Heybeliada Ruhban Okulu yeniden faaliyete geçecektir.” dedikten sonra... Açılır herhalde... Kendi kendine söylemedi ya sayın Bakan... Bir bildiği vardır herhalde. Veya dayandığı bir yerler. * * * Kişisel eğiliminin bu olması ayrı bir şey, genel eğilimden ne kastettiğini biz anlayamadık. Genel eğilim, acaba Türk halkının genel eğilimi midir, yoksa AK Parti hükümetinin mi... Tabii bizdeki bu genel eğilim, ABD Başkanı Barack Obama’nın Heybeliada Ruhban Okulunun açılması yönündeki çağrısından sonra meydana çıkınca da başka bir görüntü arzediyor. * * * Peki, bizde birden bire gelişen ve yeşillenen ‘genel eğilim’in dayandığı nokta nedir? Niye birden bire yeşil ışık yandı, Obama’yı bir kenara bırakırsak... Genel bahane demeyelim de, gerekçemiz ne? Bakan diyor ki: “Siyasi bir sorun yoktur ve çalışmalar teknik seviyede devam ediyor.” Teknik çalışmadan kastı da, Heybeliada Ruhban Okulu’nun şu anki üniversite sistemine uymayışı sonrasında düşünülen birtakım teknik düzenlemeler... Şu düzenlemeleri bir bilsek ne güzel olur değil mi? * * * Bakanın gerekçelerinden biri de, ’Türkiye’de bir takım Ortodoks dinî kurumların yönetiminde, başka ülkede eğitim görenlerin yerine Türkiye’de eğitim görenlerin görevlendirilmesinin daha iyi olduğu’ Burada en önemli sorun ise, bu okulun üniversite seviyesine mi yükseltileceği, yoksa meslek yüksek okulu mu olacağı... Sonuçta bizim için bir fark yok. Bizim için önemli olan açılması veya açılmaması. * * * Bu arada, Yeni Moskova Patriki, Temmuz ayı içinde Türkiye’ye gelecek ve Bakanla bir görüşme yapacak. Bakalım bu görüşmenin sonucu ne olacak. Ancak, eski bürokratların bazılarının dile getirdiği gibi, bu eylem hayata geçerse, Türk dış politikasına ne etki yapacağı bilinmez. En azından Obama Başkanımızın bir isteğini daha yerine getirmiş oluruz. Kazanç mıdır, onu ben bilmem. * * * Tabi 1884 Yılında inşası biten ve 1971 yılına kadar açık olan, bu tarihte kapanan Ruhban Okulu’nun, Türkiye’nin laiklik ilkesiyle ne kadar bağdaşacağını iyi biliriz. Bu yapı, üniversite formunda hayata geçtiğinde, bunun devamında YÖK, İslam okullarının da açılmasına izin vermek durumunda. Devamında da her tarikata bir üniversite kampanyası başlar kuponsuz çekilişsiz. Hayırlısı olsun... Abdullah Özdoğan -01/07/2009 Yeniçağ

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.