bezgin tarafından postalanan herşey
-
TÜRKİYE DİN DEVLETİ OLUR MU?
yazınıza %70 katılıyorum 2 defa okudum ekleyecek birşey bulamadım ..%30 katılmamamın sebebi ise olayları salt İHO açısı ile değerlendirmişiniz halbuki ölçü bu olmamamalı ancak altını çizdiğim 2 cümle var ki ben buna şapka çıkartırım neşe ile kalın kaleminize sağlık
-
TÜRKİYE DİN DEVLETİ OLUR MU?
elde etmek istenilen şey yeni bir düzen ama sınırları küçüçük bir kabile ya da toprak parçası değil üzerinde değişim oyununu oynadığın topraklar 780 000 km sulak yerleri çıkarırsan 769 600 km burası 600 yıllık bir imparatorluğunun külleri üzerine kurulmuş zamanında sağlam olduğu için hala direnen Türkiye'nin gelişmesinin yegane çizgisi olan Cumhuriyetçilik,Milliyetçilik,Halkçılık,Laiklik,Devletçilik,İnkılapçılık hamurları ile kurulmuş olan ülke Türkiye Cumhuriyeti olduğu için yıkıp yeniden yapma iş çok zor bu nedenle işe küçük oluşumlardan başlayacaksın yavaş yavaş büyüyeceksin ...ilk önce mahalleler kuracaksın sonra baskılar yapacaksın yeni gelenleri arana almak için bir takım oyunlar oynayacaksın kalabalıklaşacaksın ve bakacaksın 1 kaç hane ile olmuyor..gettolar kuracaksın küçük şehirler oluşturacaksın böyle yavaş yavaş büyüyeceksin. ..şöyle bakarsak cevremize en büyük ilimiz İstanbul içinde dahi bu tür küçük kasabalar oluşmaya başlamadı mı peki bu neden oluşuyor nasıl oluşuyor kimler buna yardımcı oluyor neden oluyor kimin dur demesi lazım kimler dur demiyor .. sayın Funda Özkan'ın yazısı çok hoşuma gitti ...Türkiye bence din devleti olurmu değil konu Türkiye nasıl din devleti olur açısından olaya bakmak lazım... "Heyecanla bekledim, bir hukuk adamı çıksın da "Ey Bahreyn merkezli Şamil Bank, siz ne diyorsunuz? Burası Türkiye. Şeriat kurallarına göre yapılacak inşaat projelerini destekleyeceğinizi hangi cüretle söylersiniz?" deyiversin. Ya da bir CHP'li çıksın, konuyu Meclis'e taşısın. "Atatürk Türkiyesi'nde yabancı sermaye uğruna bir de şeriat sitesine mi kapıyı açacaksınız?" diye soru önergesi versin, İstanbul'un ortasına şeriat sitesinin kurulmasının Atatürk devrimlerinin neresine yakıştırılacağının hesabını sorsun. Maalesef yok. Kaç gün geçti ne bir savcıdan, ne bir CHP'liden tepki geldi. 10 Aralık günü Sabah gazetesinin ekonomi sayfasında şu haber çıktı: 'İstanbul'a şeriata uygun siteler yapılacak' Bahreyn Merkezli Şamil Bank, Türkiye'de yapacağı yatırımlar için 90 milyon dolarlık yatırım bankası kurdu. Banka şeriat kurallarına göre yapılacak inşaat projelerini finanse edecek. Bankanın yatırımlarına ilk adım olarak İstanbul Beylikdüzü'nde alacağı 40 bin metrekarelik araziyle başlayacağı duyuruldu. Şamil Bank, bu arazi üzerinde konut ve alışveriş merkezlerini kapsayacak geniş bir inşaat projesi hayata geçirmeyi planlıyor. Yapılan açıklamada hem Beylikdüzü projesi hem de henüz duyurusu yapılmamış olan benzer yatırımlarla ilgili gelişmelerin haziran ayına kadar yapılacak duyurularla ayrıntılı olarak tanıtımının yapılacağı vurgulandı. Duyurusu yapılacak diğer yatırımların İstanbul Boğazı bölgesinde gerçekleştirilecek lüks villalardan, orta gelir düzeyine yönelik konut projelerine kadar geniş bir yelpaze içerisinde bulunacağı belirtildi. Bankanın yatırım bölümü başkanı Ahmad Tayara ise bu bilgileri verdi: "Türkiye 2001 krizinin ardından büyük gelişme kaydetti. Pazarı yaklaşık bir yıldır takip ediyoruz. Müşterilerimize en iyi hizmeti verebilmek için ülkedeki en iyi gayrimenkul kuruluşları, hukuk şirketleri ve vergi danışmanlarıyla birlikte çalışmaya başladık. Yaptığımız yatırımların yüzde 60 kâr ile bize geri dönmesini planlıyoruz" dedi." Bir araya geldiğim iş dünyası temsilcilerine bu haberi gösteriyorum. Ne mi tepki gösteriyorlar? "Felaket, felaket. Ama biz bir şey yapamayız ki. Atatürkçü Düşünce Derneği falan bir şeyler desin, biz de destekleyelim. Biz ne de olsa işadamı örgütüyüz." Sırf son iki gündür gazete sayfalarına şu iki haber yansıdı: Kocaeli'nin Karamürsel İlçesi Kaymakamı Ramazan Mangaloğlu, ilçe protokülü ve kamu personeliyle bayramlaşma randevusunu camiye vermiş. İstanbul Gaziosmanpaşa'da Kazım Karabekir İmam-Hatip Lisesi'ne sadece türbanlı kız öğrencileri taşımak için İETT otobüsü tahsis edilmiş. Tepkiler üzerine kaymakan çark etti, 'harembüs' için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, "Yanlış anlaşılmış" diye açıklama yaptı. Kendini bilmez kişiler elbette çıkmaya devam edecektir. Bahreynli bankanın yaptığı kurumsal bir icraat. Hadi diyoruz, hukuk adamları harekete geçin. "
-
Turk Telekom ve Grev
Doany: Grevde maaş ödemedik, birikim yaptık Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Doany, 43 gün süren grev boyunca maaş ödemesi yapmadıklarını, böylece kayıplarını dengelediklerini kaydetti.(*) Burcu Özenç CNBC-EGüncelleme: 15:10 TSİ 12 Aralık 2007 Çarşamba (*) Sayın grevden korkanlar, grevleri arkaik bulanlar, grevlerin milli servete zarar olduğunu düşünenler, o nedenle de sendikaların 'yıkıcı faaliyetler' içinde olduğundan yakınanlar! "Artık küresel dünyada her şey değişti o nedenle de toplu iş sözleşmeleri yerine bireysel sözleşme gerekir" diyenler! Korkmayın! Korkmayın, çünkü korkulacak bir şey yok! Sandığınız gibi grevler ne milli servete zarar veriyor ne de şirketlere! İnanmıyorsanız,1963'ten bu yana Türkiye'nin en büyük dördüncü grevi olarak nitelenen 'Türk Telekom grevinin' işvereninin söylediklerine kulak verin :"Grevde maaş ödemeyip büyük bir birikim sağladık!". Paul Doany böyle diyor. O nedenle de ben işveren olsam grevden korkmak ne kelime, sendikalara etki yaparak onların greve çıkmalarını sağlarım . Birikimlerimi daha fazla artırmanın en etkili yollarından biri olarak. Ne gam! Paul Doany'nin bu sözlerini başka nasıl yorumlamak gerek bilmiyorum. Eğer işçiler grevleri kendi ücretleriyle finanse ediyorlarsa ve bu nedenle de şirketler grevlerden hiç yara almadan çıkabiliyorlarsa ve bırakın yara almayı hatta 'birikim' yapmak mümkün hale gelmişse, o zaman bütün bugüne dek bildiklerimizi çöpe mi atmalıyız? Yani işverene ekonomik etkisi olmayan bir grevi işçiler neden yapsın ki? Grev tam da bunun için yapılmıyor muydu? İşveren de tam da bunun için grevlerden korkmuyor muydu? Doğrusu, hani son günlerde 'Ezberler bozuluyor' falan gibi bir şeyler söyleyüp duruyoruz ya, işte, bu Paul Doany de bizim ezberimimizi mi bozmaya çalışıyor ne? Şaka bir yana, eğer işçileri çalışmazken ve bu nedenle de hizmet üretimi azalmışken Türk Telekom'un 'finansal' durumuna hâlâ bir şey olmamış olması, acaba bizlerden kestiği faturaların aşırı yüksek olduğunun bir işareti mi? Acaba Paul Doany'nin sözleri bunun bir itirafı mı? Yoksa ne? Dünya değişiyor ama o kadar da değil. Kapitalizm değişiyor ama o kadar da değil. Hâlâ emek dünyayı yaşanır kılmaya devam ediyor ama emekçiler hâlâ emeklerinin karşılığını alıyor değil. Tıpkı Marx'ın zamanında olduğu gibi. Tıpkı Marksın söylediği gibi. Tabii emeğin kendi içinde ve sermayeyle ilişkileri değişmedi demek istemiyorum. Ama hâlâ fabrikalar, hâlâ bankalar ve hâlâ genel olarak bütün işyerleri günümüzün 8-10 saatini geçirmek zorunda olduğumuz ve ancak böylelikle yaşamlarımızı kazandığımız yerler olmaktan çıkmadı. Dünyanın değişmesi ancak hapsedilmiş emeğimizin ve zamanımızın yanı sıra "ruhumuzun" yani "kimliğimizin" de hapsedilmiş olduğunun farkına varmamızı sağladı o kadar. Onun için yaşadığımız kapitalizm ve onun demokrasi anlayışı yetmiyor bize. Onun için emeğimizi de ruhlarımızı da kuşatacak yeni bir demokrasi özlemimiz var. Yeni bir demokrasi talebimiz var toplum olarak. Böyle bir demokrasi talebini parlementoya, böyle bir demokrasi talebini o ünlü "kamu alanı"na, böyle bir demokrasi talebini hayatlarımızın önemli bir kısmını geçirdiğimiz fabrikalara, tarlalara ve bütün işyerlerine taşıyacak birileri var mı bu ülkede ? Doğrusu böyle bir siyaset, günümüzün siyasetçilerinin benimsediği bir siyaset değil maalesef . Günümüzün siyasetçileri hala 'Bul kareyi al parayı!' misali 'Bul yüzde 51'i al parayı!' demokrasisinden yanalar. Hâlâ...
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
zaten yapılmak istenen bu ince ve hassa bir konu ama heryerden saldırıldığı için cılkı çıkıyor ve çok güncel ama bir o kadar da nazik ve önemli olan bu konuya böyle anlamsız nükdeler de yapılıyor bu güne kadar da fazla ilgilenmediğimiz adam sen de dediğimiz için yukarıdaki vermiş olduğunuz nükteler zamanla gerçekleşecek .
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
buyrun dediklerime 1 örnek... Seda Sayan'ın AKP sevgisi Seda Sayan: 'Halkı anlamıyorsunuz, AKP anlıyor... Onun için iktidar...' Televizyon eleştirmenlerine kızıp bağırırken “Halkı anlamıyorsunuz, AKP anlıyor... Onun için iktidar...” gibi hiç üstüne vazife olmayacak şeyler söylemiş... AKP seçimleri kazandıktan hemen sonra canlı yayına türbanlı çıktığından beri, Seda Hanım’ın durumu zaten belli...
-
Fethullah Gülen "nurculuk" Dinini ilan Etti
Görünen köy kılavuz istemez....sadece okuyun....Babam bile benimle hayatım boyunca bir elimin 5 parmağını geçmeyecek kadar gurur duymuştur.. ‘Sizinle gurur duyuyorum çocuklar’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kazakistan'daki temaslarına devam ediyor. Gül, bugün Fethullah Gülen cemaatinin kurduğu Kazakistan Türkiye Eğitim ve Kültür Vakfı (KATEV) tarafından yaptırılan Uluslararası Türk-Kazak Lisesi'nin yeni binasının açılışını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Gül'e Kazakistan Milli Eğitim Bakanı eşlik etti. Okula gelişinde Türk ve Kazak bayraklarını taşıyan öğrenciler tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Gül, sınıfları gezerek öğrencilerle yakından ilgilendi. Modern teknolojiyle donatılan sınıflardaki eğitime hayran kalan Gül, gazetecilere de sınıfları mutlaka görmelerini tavsiye ett. Gül öğrencilere de, "Sizinle gurur duyuyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum." şeklinde hitap etti. Okul yetkililerinden bilgi alan Gül, bir süre okulda dinlendi. Dinlenme sırasında öğrencilerin gösterilerini izleyen Cumhurbaşkanı Gül, gösteri yapan minik bir ilköğretim öğrencisini yanına çağırarak sevdi. Kazak öğrenciler, Gül'ün huzurunda geleneksel Kazak halk oyunları gösterisi sundu. Bir öğrenci, Türkçe şarkı söylerken bazı öğrenciler de "İstanbul" ve "Adı Mehmet" isimli şiirleri seslendirdi. Toplam 20 bin metre kare kapalı alana sahip okul binası içinde 48 sınıf, 6 fen laboratuarı, 3 bilgisayar, 2 multimedya, 2 dans, 2 resim, 24 eğitsel kol çalışma sınıfı, 1 kütüphane, 1 spor salonu, 1 konferans salonu, 1 havuz, 1 yemekhane ve 1 kafeterya bulunuyor. Okul bu yıl itibariyle birinci sınıftan yedinci sınıfa kadar 358 öğrenciyle eğitim öğretim hayatına başladı. Okulun öğrenci kapasitesi ise bin 200. Toplam 32 öğretmenin görev yaptığı okulda 10 Türk öğretmen görev yapıyor. Öğrencilerin yüzde 90'ının yatılı kaldığı bu okullarının tümünü KATEV Uluslararası Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Ünal Öztürk yönetiyor. alıntı : Vatanım
-
Turk Telekom ve Grev
TTNET ARTIK PTT'LERDE DE SATILACAK 14.12.2007 12:22:00 İnternet servis sağlayıcısı TTNet ile PTT arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde artık Türkiye geneline yayılmış 3 bin 133 PTT şubesinden de TTNet ADSL başvurusu yapılabilecek. Söz konusu işbirliğine yönelik anlaşma Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, PTT Genel Müdürü Osman Tural, Türk Telekom İcra ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Paul Doany, Türk Telekom Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Toros ve TTNet Genel Müdürü Okay Eğridici'nin katıldığı toplantıda imzalandı. Türkiye'yi 2013 yılında bilgi toplumu haline getirmeyi amaçladıklarını söyleyen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Biz geniş bant erişimine geç başladık. 4 milyon aboneye eriştik fakat 2013 hedefi için 15-20 milyon aboneye ulaşacağız. Bu işbirliği bizim amacımıza büyük ölçüde hizmet edecek" dedi. Bakan Yıldırım, "Bilgi toplumu olursak, bilgiye ulaşırsak ve bilgiyi üretimde kullanırsak gelişmiş toplum olma şansını yakalarız" diye konuştu.
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Bazıları hala olayın vehametini anlamamış anlaşılan konuyu biraz daha açalım...aşağıdaki resimler güncel resimler yani fotomontaj falan değil TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEDİĞİMİZ DEMOKRASİ İLE İDARE EDİLDİĞİNİ SANDIĞIMIZ LAİK OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ KILIK KIYAFET DEVRİMİNİN YAPILDIĞINI ZANNETDİĞİMİZ ÜLKELERDEN BİRİNDE ÇEKİLMİŞTİR... Metrobüsten sonra Harembüs! (Foto) İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, vatandaşlardan gelen ihbarlar üzerine İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine bir soru önergesi verdi.13 / 12 / 2007 09:22 DSP'li vekil soru önergesinde Pendik belediyesinin sadece İmam Hatip öğrencileri için özel otobüs tahsis edip etmediğinin yanıtlanmasını istedi. Diğer okullara benzer bir uygulama yapılmadığını sadece İmam Hatip öğrencilerinin taşındığını iddia eden Milletvekili, İmam Hatip öğrencilerine ücretsiz servis ayrıcalığına açıklık getirilmesini istedi. İstanbul Gaziosmanpaşa'da bulunan Kazım Karabekir İmamhatip Lisesinin bazı kız öğrencileri için İETT'nin bir otobüsü servise çevrildi. Aynı okuldaki öğrenci servislerinin şoförleri "başka okullar için böyle bir uygulama yapılmıyor, buradaki velilerin girişimleriyle öğrenciler için otobüs tahsis edildi"derken, okul yönetimi konu hakkında açıklama yapmaktan kaçındı. KÖRÜKLÜ OTOBÜS TALEBİ Öğrenciler otobüsü servis gibi kabullenirken, indirimli akbil karşılığı otobüse binen öğrenciler evlerine doğru yola çıkıyor. "Okul Otobüsü" yazılı ışıklı tabelası bulunan araç, hiç bir durakta durmuyor. Başka yolcu almayan otobüs Çevre yolunu kullanıp, Bağcılar G.Osman Paşa arasında kız öğrencileri sabah akşam taşıyor. Sıkışık ve ayakta seyahat eden öğrenciler, körüklü otobüs istediklerini dile getiriyor. SERVİS ŞOFÖRLERİ ŞİKAYETÇİ İETT'nin okula otobüs göndermesi başta okulda öğrenci taşıyan servis şoförlerini rahatsız ediyor. Bu uygulamanın keyfi ve haksız olduğunu söyleyen servis şoförleri, "başka okullara gönderilmiyor, sadece buraya geliyor derken, ekonomik durumu kötü olan öğrencileri biz zaten bedava taşıyoruz. Otobüse binen öğrencilerin durumu iyi. Veliler belediyedeki girişimleriyle bu otobüsü buraya getiriyorlar" diye konuştular. OKUL YÖNETİMİ RAHATSIZ OLDU Otobüsün görüntülendiğini haber alan bir okul yöneticisi tehditler savurup, çekim yapılmasını engellemeye çalıştı. İETT YETKİLİLERİ: ÖĞRENCİ SERVİSİ OLARAK KULLANILAN OTOBÜSÜMÜZ YOK Konuyla ilgili bilgi alınan İETT yetkilileri İstanbul genelinde öğrenci servisi olarak kullanılan araçlarının olmadığını söylerken görüntüler bunu doğrulamıyor. Admin Not: Burası fotoğraf galerisi değil. Eklediğiniz resimler sayfanın görüntülenme hızını %99 azaltıyor... Bir tane eklersiniz ve diğerlerine link verirsiniz... Unutmayın açılmayacak sayfa üretmek yazılarınızın hiç bir şekilde okunmaması demektir.... Saygılar TEK BİR ŞEY YAZACAĞIM BU RESİMLERİN ALTINA BENİM ANNEMİN HERGÜN OKULA DİĞER VATANDAŞLAR GİBİ BENİM VERGİMDEN KESİLEN PARALARLA AMME HİZMETİ İÇİN ALINAN TIKA BASA DOLU OTOBÜSLERLE OKULA GİDEN KIZKARDEŞİMİN VE EŞİMİN NE SUÇU VAR.. CEVAP HAZIR"ONLARDA KULLANSIN EFENDİM..EN AZINDAN TACİZ ÖNLENİYOR VEYA DİNEN KALABALIKTA TEN VE DOKU TEMASI ÖNLENİYOR FALAN FİLAN"YOK YA.. PEKİ TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINI KULLANAN DİĞER ERKEK VATANDAŞLAR TACİZCİ KADIN VATANDAŞLAR DA MAĞDUR MU YANİ...BUNA GELENE KADAR O KADAR ÇÖZÜM VAR Kİ NE BİLEYİM YEŞİL ALANLARI YIKIP TEKRAR YEŞİL ALAN YAPACAKLARINA KALDIRIMLARIN TRETUAR TAŞLARINI KALDIRIP TEKRAR KALDIRIM YAPACAKLARINA KENDİ YANDAŞLARINA (ADAM DAHA EVVELDEN SIHHİTESİSATCI İKEN ŞİMDİ MÜTEAHİTLİĞE GİRMİŞ )AKIL VE MANTIK DIŞI PROJELERLE KAVŞAK VE YOL YAPTIRIP TRAFİĞİ İYİCENE FELÇ EDECEKLERİNE 3-5 OTOBÜS FAZLA ALABLİR DEĞİL Mİ ?
-
ABDULLAH GÜL'ÜN YENI YÖK BASKANI
Prof.Dr.Yusuf Ziya Özcan'a İlk Hediye... Ne yapmış Doç. Dr. Filiz? Televizyonlara çıkmış, 'mahalle baskısı'ndan, 'mikrofaşizm'den söz etmiş. Buna karşılık fakültesi ne yapmış? Doç. Dr. Filiz'in devlet memuru olmasından hareketle, 'Şehir dışına izinsiz çıktığını' ve 'TV'lerde izinsiz görüş açıkladığını' söylemiş, soruşturmayı başlatmış. Doçent doktor Şahin Filiz'in görüşlerine katılmayabilirsiniz, hatta o görüşlerden hiç hoşlanmıyor olabilirsiniz, onun görüş açıklamayı tercih ettiği gazete ve televizyonlardan da hazzetmeyebilirsiniz ama unutmayın Şahin Filiz bir akademisyen. İşi düşünce üretmek, bilgi üretmek ve mümkünse bunları yaymaya çalışmak. Bu soruşturma, doğrudan bir akademisyenin akademik özgürlükleriyle ilgili. Ve bizim, bilim yapmak üzere üniversitede istihdam edilen bilim insanlarını 'devlet memuru' sayan YÖK yasamız sayesinde onları hoşa gitmeyen görüşler oluşturduklarında kolayca suçlayabiliyoruz. Bu soruşturmayı yeni YÖK Başkanı'na bir 'hoş geldin hediyesi' diye nitelememin nedeni de, yeni başkan Prof. Dr. Özcan'ın 'Bilimsel özgürlüklere önem ve öncelik vereceğini' açıklamış olması. Hatırlayın, geçmişte, dinle ilgili, Cumhuriyet tarihinde dindarlara yapılanlarla ilgili çalışmalar yapan, tezler yazan akademisyenler soruşturuldu, olabilecek en ağır ceza olan akademik unvanların geri alınmasına karar verildi, verilebildi. O insanların başlıca suçu, Atatürk'ü, Atatürk devrimlerini ve Cumhuriyet'in kimi uygulamalarını eleştirel gözle incelemek ve eleştirmekti. Zamanın YÖK Başkanı bu kişilerin tezlerinden bölümleri TV'lerde okuyup haklılığını kanıtlamaya çalışmıştı. O zaman yapılan da, hoşa gitmeyen görüşler açıklayan akademisyenlerin akademik özgürlüklerinin sınırlanmasıydı, bugün yapılan da o. Biz türbanı ve katsayı uygulamasını konuşmaktan üniversitelerimizi konuşamıyoruz, üniversitelerimizin nasıl ceberrut yöntemlerle yönetildiğini, özgürlüklerin kalesi olması gereken üniversiteden her gün sansür haberlerinin gelmesinin nasıl bir tuhaflık olduğunu konuşamıyoruz. Düşüncenin yasaklandığı bir üniversitede bilim falan olmaz, bunu anlayamıyoruz, kabul edemiyoruz. Düşünceleriyle hayat geçiren insanlara devlet memuru kılıfı geçiremeyeceğimizi, geçirmememiz gerektiğini anlayamıyoruz. Üniversitemizi 'yüksek lise'ye, YÖK'ü de alternatif Milli Eğitim Bakanlığı'na çevirmenin bu ülkeye nasıl bir bedel ödettiğinin ve gelecekte daha da fazlasını ödeteceğinin farkında değiliz. 'Fikri hür, vicdanı hür' nesiller yetiştirebilmek için önce fikri hür, vicdanı hür akademisyenlere ihtiyacımız olduğunu, her şeyin bizim hoşumuza gitmesi gerekmediğini anlamıyoruz, anlatamıyoruz. Bakalım yeni YÖK Başkanı ne yapacak? Gerçekten özgürlükçü başkan, YÖK'ün ortadan kaldırılmasını ister, onu düzeltmeye falan uğraşmaz. Çünkü sistem üniversite fikrine kökünden aykırı olduğu için düzeltilemez. Üniversitenin bir babaya, ağabeye, veli/vasiye ihtiyacı yoktur. Üniversite üniversitedir ve öyle olabilmelidir.
-
Fethullah Gülen "nurculuk" Dinini ilan Etti
fettullah gülen Dönmek için ne bekliyor ya.... Fettullah Gülen in Türkiye ye dönmemesi için bir sebeb yok.... Bunu iki yıl önce, o zamanki Adalet Bakanı Cemil Çiçek de söylemişti. "Ben araştırttım, hakkında açılmış bir dava veya soruşturma yok. Onun için istediği zaman Türkiye’ye dönebilir" demişti. Gülen’in yakınındakilere de sormuştum neden dönmediğini. Sağlık durumu nedeniyle orada kalması gerektiğini, çünkü tedavilerinin sürdüğünü söylediler. Gazetecilik dürtüsüyle Amerika’ya gittiğimde sordum, soruşturdum. Doktorlar önemli bir sorunu olmadığını söylediler. "Bir damarında tıkanıklık vardı, o da balonla açıldı ve stend yerleştirildi" dediler. Bir de eskiden beri devam eden şekeri var. Yani anlayacağınız sağlık nedeni ile Amerika’da kalmak zorunda olduğu gerekçesi doğru değil. * * * Amerika’da kalış süresi uzayınca Gülen’in yakınları lafı değiştirdiler. "Bugünkü siyasi ortam dönmesi için uygun değil" demeye başladılar. Ancak bir süre sonra AKP iktidar oldu. Böylece siyasi ortam uygun hale geldi. Buna rağmen Fethullah Gülen Türkiye’ye dönmedi. Demek ki "Hocaefendi"nin bir bildiği var. Ya da bizim bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz bir korkusu var. Bir sürü söylenti dolaşıyor ortalıkta: "Birilerinin elinde Gülen’le ilgili bazı kasetler var. Eğer Gülen dönerse başını belaya sokacağı kesin olan bu kasetler derhal piyasaya sürülecek. Kıyamet kopacak." Bunlar doğru mu? Gülen’in başını belaya sokacak kadar vahim içerikli kasetler gerçekten var mı? * * * Son günlerde Fethullah Gülen’in dönmesine ortam hazırlayacak bazı hareketler olduğunu görüyorum. Bazı internet siteleri "Halkı O’nu özledi" diye dramatik haberler yapıyorlar, görüntüler yayınlıyorlar. Görüntülerde Gülen vaaz veriyor, sık sık da ağlıyor. Haber bazı TV kanallarında da yer alıyor. Sonra... İlk kez AKP milletvekilleri Meclis’te Fethullah Gülen’i göklere çıkaran konuşmalar yapıyorlar. Bazı bakanlıkların kadrolarının "Fethullahçılarla dolduğunu" o bakanlıklarda çalışanlar açık açık söylüyorlar. Bu konuda bir polis müdürünün bile şikáyet ettiğine tanık oldum. Son olarak sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı tarafından YÖK Başkanlığı’na atanan ODTÜ’lü Profesör Yusuf Ziya Özcan’ın da Fethullah Gülen’e yakın olduğu iddia ediliyor. Özcan’ın kendi açıklamalarından üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasından yana olduğunu öğreniyoruz. * * * Gelişmeler çok ilginç... Daha da ilginçleri yolda. İktidarının ilk döneminde temkinli gitmeye çalışan AKP iktidarı, radikal adımlar atmaya başladı. Çok uzaklarda olmasına rağmen Fethullah Gülen’in iktidar partisi üzerindeki ağırlığı giderek artıyor. AKP’nin Türkiye’nin üzerine geçirmeye çalıştığı "İslam şalı" tüm ülkeyi kapladı kaplayacak
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Türkiye?ye şeriat GELDİ.... Konya Vergi Dairesi?nin "Vatandaşı vergi vermeye teşvik" amacıyla hazırladığı bir afişi görünce... "Memlekete şeriat geldi de bizim mi haberimiz olmadı" deyiverdim. Söz konusu "Afiş" şöyle bir şey: Başörtülü bir ilköğretim okulu öğrencisinin fotoğrafı ve yanında "Vergini ver devletine/Haram katma servetine" cümlesi... Böyle bir afiş, ancak "Şeriat devleti"nde duvarlara asılabilir... Çünkü... Laik bir devlette vergi vermek, vatandaşlık görevidir. Şeriat esaslarına dayalı bir devlette ise... Vergi verenlerin haramdan uzak durduklarını söylemekte ve "Haram" gibi dinsel bir kavramın devreye sokulmasında bir sakınca yoktur... Yani... Bu afiş, "Türban propagandası"nın çok ötesinde anlam taşımaktadır. Eskiden olsa... İslamcı yazarlarımız, bu afişe karşı topyekûn mücadele başlatırlardı... Abdurrahman Dilipak abimiz, "Başörtüsü vergi toplama aracı değildir" diye kükrerdi... Ali Bulaç abimiz, "Bu nasıl laik devlet?" derdi... Ahmet Taşgetiren, "Başörtüsünü her alanda yasaklayan devlet, iş vergi toplamaya gelince başörtüsünü kullanıyor" diye yazardı... Vakit gazetesi her zamanki gibi işi biraz daha pespayeleştirir, "İçki üreten, kumar oynatan bir devlete verilen vergiler, nasıl oluyor da serveti haramdan koruyor?" diye sorardı... Fakat... Gelin görün ki... İktidarda AKP var diye... Hepsi ama hepsi sus pus... Sanki memleketimizde "Şeriat" ilan edildi... Sanki artık "Anayasa Kur?andır" ilkesi yürürlükte... Oysa değişen bir şey olmadığını İslamcı aydınlar da biliyor... Peki o zaman neden susuyorlar? Neden olacak? AKP?nin iktidarda olması, onlara "Memleket bizimkilerin elinde" havası veriyor. "Memleket bizimkilerin elinde" olunca da... "Devlete verilen vergi" ile "Servetin haramdan korunması" arasında bir ilişki kurulmasında beis görmüyorlar. Yani... "AKP?nin iktidarda olduğu Türkiye"ye çaktırmadan "Din Devleti" muamelesi çekiyorlar. Bense... İktidar kimin elinde olursa olsun, tutarlılık arayışımı sürdürüyorum. "Nedir senin İslamcı aydınlarla alıp veremediğin?" diye soranlara duyurulur... On bir maddede yeni YÖK Başkanı BİR: Tamam, yeni YÖK Başkanı muhafazakár biri... Ama öyle "Tutucu" ve bir "Anlayışsızlık abidesi" gibi yükselen muhafazakárlardan değil. Hadi gelin ona "Yeni muhafazakar" diyelim... İKİ: Yanında her şeyi rahatlıkla konuşabileceğiniz türden acayip "Kafa dengi" adamlar vardır ya... Yeni YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan işte öyle biri... ÜÇ: Öyle tipik AKP bürokratlarına da benzemiyor... Gümüş yüzük takmıyor örneğin... Bıyıkları da "Badem" sınıfından değil... Ayrıca bir belediye geçmişine de sahip değil... Daha çok Turgut Özal tarafından atanacak türden biri mi ne? DÖRT: Pipo içiyor ama motosiklet tutkusu yok. Pipo içmesi "Dünya nimetleri"ne açık olmasına, motosiklete ilgisizliği işi kararında tutmasına işaret gibi görünüyor. BEŞ: Şükürler olsun ki eşinin başı açık. Ve yine şükürler olsun ki "İlk eşi"nin de başı açıkmış... ALTI: Abdullah Gül?e mi, Tayyip Erdoğan?a mı yakın? Cevap şu: İtikatta Abdullah Gül?e, amelde Tayyip Erdoğan?a yakın diyebiliriz... YEDİ: Öğrencilerine sınırları zorlayan şakalar yapıyormuş. Durun, hemen celallenmeyin! Unutmayın: Şaka yapan adamdan kimseye zarar gelmez. SEKİZ: Memleketin bütün dertlerini sırtlanmış gibi duran Kemal Gürüz?e göre biraz gayri ciddi; hükümete her konuda başkaldırmayı şiar edinen Erdoğan Teziç?e göre biraz tavizkár kaçabilir... Olsun... Bir de konuşunca ortalığın gerilmeyeceği türden bir YÖK Başkanımız olsun... DOKUZ: Yeni dönemde öne çıkan herkes gibi ona da "Fethullahçı" dendi... Aslı astarı yok tabii... Hoca, "Kafasını bir cemaate kiralayacak" türden adam değildir... ON: Siz hiç yaptığı bir açıklamada en az beş kez "Özgürlük" diyen bir YÖK Başkanı gördünüz mü? Keşke "Türban" yerine bu sözcüğe kafayı taksak. ON BİR: Artık "Biz türbanı serbest bırakmak istiyoruz ama işte görüyorsunuz YÖK Başkanı Erdoğan Teziç?in tutumunu" şeklinde bir bahane ortadan kalktığına göre... Bakalım hükümet ne yapacak? Daha da önemlisi bakalım Yusuf Ziya Hoca, "Bugünden itibaren üniversitelerde türban serbesttir" diyebilecek mi? Hürriyet
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Milliyet'in yayımladığı "Gündelik hayatta din, laiklik ve türban" başlıklı araştırma dizisi geçen haftanın Türk basınının en çok tartışılan konusu oldu. Tarhan Erdem'in yönetimindeki KONDA araştırma şirketinin Milliyet için yaptığı bu çalışma hakkında Türkiye'de yayımlanan gazetelerde dünküler dahil olmak üzere toplam 105 köşe yazısı yayımlandı. Dizi hakkında 25 kadar haber yapıldı. Bu sayı, bir dizinin yarattığı yankı bakımından yeni bir rekoru gösteriyor. Bu dizi hakkında, ayrıca televizyon kanallarında da pek çok tartışma yapıldı. Dizi, İslamcı ve muhafazakar basında da büyük tartışma yarattı. Bu kesimdeki bazı köşe yazarları dizinin yöntemini ve zamanlamasını sorgulayıp, şüpheci bir yaklaşım belirterken , bu kesimde çok sayıda yazar da araştırmanın toplumda muhafazakârlığın yükselişte olduğunu gösteren sonuçlarını olumlu bir gelişme olarak karşılayıp , memnuniyet belirtti. Köşe yazarı demek bir anlamda vatandaşın nabzını düşüncelerini kağıda döken toplumun nabzını tutan ve ve toplum adına söylenmek istenilen şeyleri kağıda döken kuvvetli kalem demektir.... işte bazıları Tarhan Erdem - Radikal VEHMİN BU KADARINI BEKLEMEDİM Araştırma sonuçlarını, kendi anlayış, gözlem ve sezgilerini doğrulamadığını belirterek, 'Benim bilmediğim yanlıştır' inancıyla eleştirenler oldu. Bu eleştiriler araştırmanın ve sonuçta verilerin yanlışlığı inancına dayanmaktadır. Tuhaftır bazıları, yüzden fazla kişinin emeğiyle gerçekleştirilen bir çalışmanın verilerinin değiştirilebileceğini; başkalarının talimatıyla gerçeğe aykırı, hatta farkında olmadan başkalarının amacına uygun rapor yazılabileceğini sanıyorlarmış. Vehmin bu kadarını onlardan da beklemiyordum. Oktay Ekşi - Hürriyet AZINLIĞIN HAKKI NEREDE? Milliyet'in yayımladığı araştırma dün, "Ramazan'da lokantalar açık olmalı" diyenlerin tüm nüfus içindeki oranının yüzde 45; kapalı olmalı diyenlerin (toplam olarak) yüzde 49.4 olduğunu ifade ediyordu. Alkollü içki veren yerlerin ramazan ayı boyunca tümüyle kapalı olmasını isteyenler de yüzde 67.6'yı buluyormuş... Demokrasi asıl "azınlık teşkil eden" kesimin haklarını koruduğu ve güvence altına aldığı zaman demokrasidir. Yoksa elinizdekinin adı demokrasi değil "çoğunluk zorbalığı" olur. O nedenle bir yanda demokrat geçinip öte yandan bu basit gerçeği önüne koyduğunuz zaman "sen ne diyorsun, nüfusunun yüzde 98'i Müslüman ülkede lokantalar ramazan ayında elbet kapanır diyenler" aslında zorbalığı veya "İslam devleti modelini" savunuyorlar demektir. Yalçın Doğan - Hürriyet TÜRKİYE HIZLA İSLAMA KAYIYOR Gerçek, Milliyet'te yayımlanan Tarhan Erdem'in araştırmasıyla ortaya çıkıyor. Ramazanda lokantalar açık olsun, diyenler artık azınlıkta. Benim olduğu gibi, pek çok kişinin gözlemi araştırmayla doğrulanıyor. Kaldı ki, hani İslamiyet'te hoşgörü. Sırası geldiğinde, isteyen oruç tutar, isteyen tutmaz, nakaratı... Ama, pratikte lokanta kapatarak, oruca zorlama. Tıpkı, isteyen türban takar, isteyen takmaz, diyerek, türbanlı sayısının hızla artması gibi. Erdem'in dört gündür yayımlanan araştırmasının tek cümleyle özeti şu: Türkiye hızla İslam'a kayıyor. Bu araştırmalara bakıp, "Türkiye artık daha özgür, her şey rahatça söyleniyor" diyen Brecht'in rahibi kılıklı, saf bilim adamlarına şaşıyorum. Cüneyt Ülsever - Hürriyet ERDEM'E TEPKİLER HAKSIZ Türk aydınının taraf olma uğruna bilime bile sövme sefaleti, Tarhan Erdem'in araştırmalarına verilen tepkilerde ayan beyan ortaya çıkıyor. Tarhan Erdem yazın yaptığı seçim anketiyle bir tarafın takdirine mazhar olup, diğer tarafın hışmına uğrarken kışın yaptığı dindarlık anketiyle bu kez cenahlardan ters tepki aldı; örneğin yazın alkışlayanların kışın hışmına uğradı. Halbuki ekip, aynı ekip! Tecrübe aynı tecrübe! Fark şu: Bir araştırma bir tarafın işine gelirken, diğer araştırma öteki tarafın işine geldi. Bunlar bilimsel araştırmalarda ulaşılan sonucun değil, kullanılan bilimsel metodolojinin eleştirildiğini, bulgunun eleştirisinin de metodoloji üzerinden yapıldığını hiç bilmiyorlar. Yavuz Donat - Sabah ARTIŞIN NEDENİNİ GÖSTERİYOR Milliyet... Konda... Tarhan Erdem... "Başını örten" artıyor mu, azalıyor mu? Milliyet'teki araştırmaya göre "artıyor." Sayın Abdüllatif Şener, "Ben azalıyor gibi algılıyordum" diyor. Tarhan Erdem'in araştırması neden "arttığını" gösteriyor. Kırsaldan kentlere göç sürüyor. Başörtüsü, kadının iş bulmasını kolaylaştırıyor. Kırsalda hiç çalışmamış kadının, kentsel yaşamda bir işte çalışabilmesi için, başörtüsü sanki meşrulaştırıcı bir araç gibi. Ben Konda'nın çalışmasının bu yüzden böyle bir sonuç verdiğini düşünüyorum. Mehmet Tezkan - Vatan DİNCİ BASIN NEDEN ÜZÜLÜYOR Kİ? Dinci gazeteleri açtım.. Aaaa.. İtiraz ediyorlar... Türban takan sayısı artmadı, azaldı diyorlar... Allah Allah, nasıl olur! Türban takan sayısı arttı diye sevineceklerine üzülüyorlar... Manşetten hokkabazlık diyorlar... Tam tersine, zil takıp oynamaları gerekmez mi? Davul zurna çalmaları... Yıllardır türban türban diye bağıran onlar değil mi? Evet... dörde katlamış, sevinin... Ama onlar hayır diyorlar, türbanlı artmadı azaldı... Haydaaa... AKPCİ yazarlara ne demeli? Yemin billah ediyorlar, kimse türbanlı sayısının arttığına inandıramaz diyorlar.. Ahmet Taşgetiren - Bugün TOPLUMUN ÇOĞUNLUĞU DİNDAR Konda'nın anketi toplumun çoğunluğunun "dindar", en azından "İnançlı" olduğunu gösteriyor. İnançsızlık, ateistlikle birlikte yüzde 3 civarında kalıyor. Yani toplumun büyük çoğunluğu ya başını bir biçimde örtüyor ya da "kamu görevi" dahil hayatın tüm alanlarında var olmasına sempati ile bakıyor. Diyelim bir siyasi iktidardan, toplumun bu sosyal vakıasına saygılı olmasını beklemek tabii, değil mi? Ali Atıf Bir - Bugün ARAŞTIRMAYLA BU SONUCA VARILAMAZ Araştırmanın yayınının zamanlaması ile ilgili olarak yazılanlara asla kulak asmamak lazım. Hepimiz bu tür çarpıcı araştırma sonuçlarının gündem yoğunluğunda kaybolmaması için rafta bir süre bekletildiğini biliyoruz. "Son dört yılda türban artmadı" sonucunun peşinde değilim. Sadece Konda'nın araştırmasıyla da böyle bir sonuca (türbanlılar arttı) varılamayacağını söylüyorum. Mehmet Ali Birand - Posta TEHLİKE OLARAK GÖRMEYELİM Bütün bu gelişmeler bir "tehlike" değil, olumlu bir süreç olarak görülmelidir. Yeter ki, dindarlaşma süreci, devleti ele geçirmeye, ülkeyi yönetmeye, demokrasinin ayrılmaz parçası sayılan, laik parlamenter rejimi tahrip etmeye kadar gitmesin... Böyle bir tehlike var mı? Şu anda yok gibi görünüyor, ancak kuşku ve kaygı yaratan adımlar da giderek artıyor. Mehmet Barlas - Posta ANKET VE BAYKAL'IN KARARLILIĞI Tarhan Erdem'in türban anketini değerlendiren CHP Genel Başkanı Baykal, "türban takanların sayısının artmakta olduğunu biz de gözlemliyorduk. Ama şimdi bu bilimsel çalışmayla da ortaya konuldu" demiş. Acaba Baykal türban konusunu ele alan sosyologların bilimsel çalışmalarını da Tarhan Erdem'in bilimsel anketi gibi değerlendirse siyasi kararlılığı mı sarsılırdı? Cengiz Çandar - Referans ERDEM GARANTİ BELGESİDİR 22 Temmuz, Tarhan Erdem'i haklı çıkarınca, Tarhan Erdem damgalı herhangi bir kamuoyu araştırması da artık haliyle, bir "garanti belgesi" haline geldi. İşin ilginç yanı, son araştırmanın bulgularına, bundan birkaç ay önce Tarhan Erdem'e hakaret edenler sarıldı; 22 Temmuz seçim tahmini araştırmasına sarılanlar ise şimdi kuşkucu ve eleştirel bir tavır takınıyor. Bu durum, Türkiye'de her şeyin ne kadar kolay "siyasallaşabileceği"nin ve "siyasal ideolojik kutuplaşma"ya kurban edilebileceğinin göstergesi. Hasan Celal Güzel - Radikal HESAPLAR BUNA GÖRE YAPILSIN Artık bayatlamış bu jakoben tâifeye bir çift sözümüz var: Türban, bir geriye dönüş değil, muhafazakâr genç kızlarımızın eğitim ve modernleşme talebinin göstergesidir. Toplumda bundan dolayı bir huzursuzluk yoktur. Huzursuzluk çıkarmak isteyenler, bir avuç oligarşik jakoben azınlıktır. Erdem'in araştırmasında görüldüğü üzere, Türk toplumundaki ateist ve inançsızların oranı sadece yüzde 3,2'dir. Yani insanımızın yüzde 96,8'i inançlı ve dindardır. Herkes hesabını buna göre yapsın vesselâm... Haluk Şahin - Radikal TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? Konda'nın Milliyet'te yayımlanan araştırma bulgularından sonra eminim pek çok yerde, pek çok kişi soruyor: 'Türkiye nereye gidiyor?' Bu soruyu soranların önemli bir çoğunluğunun 'Tüm kadınların mecburen örtündüğü bir şeriat ülkesi olacak' türünden korkulu yanıtlar verdiğine kuşku yok. 'Oh oh, nihayet 1923'ten bu yana yükselen grafiği tersine çevirdik, Türkiye aslına dönüyor' diye düşünenlerin de bulunduğunu tahmin edebiliriz. Bu sorunun yanıtını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bilmiyor. Gizli gündemi olanlar da bilmiyor, ulusalcı refleks bekleyenler de bilmiyor. Kimse bilmiyor. Orhan Bursalı - Cumhuriyet TESEV'İ 180 DERECE YALANLIYOR TESEV'in 2006 Kasım'ında açıkladığı "Din Toplum ve Siyaset Araştırması" sonuçları AKP iktidara geldi, toplumda örtünme azaldı şeklinde bir rüzgâr estirmişti. TESEV araştırması herkesin algıyabileceği sosyolojik gerçeğe karşı duruyordu. Ancak TESEV'in araştırması toplumda yaygın gözlemleri sosyolojik siyasal olgu algılamalarını doğruluyor ve TESEV'in açıkladığı araştırma sonuçlarını 180 derece yalanlıyor. Emre Aköz - Sabah BAŞKA ÖRTÜNME BİÇİMLERİ DE VAR Türkiye'de her 100 kadından 65'i başını örterek sokağa çıkıyor. Bunların kimi geleneksel başörtüsü, kimi türban, kimi çarşaf kullanıyor. Başka örtünme biçimleri de var. Resmi ideoloji tarafından rejim düşmanı ilan edilen türban, toplamda küçük bir orana sahip. Peki, "tehdit artıyor" izlenimi yaratmak için, türban oranı nasıl arttırılır? Basit: kategorinin kapsamını genişletirsiniz. Böylece mesela önceki araştırmada geleneksel başörtüsü dediğiniz örtüler de türban sınıfına girer. Ve hop, türban 4'e katlanır.. Cüneyt Arcayürek - Cumhuriyet GERÇEĞİN ALTINI ÇİZDİ Tarhan Erdem'in yayımladığı sonuçları doğru kabul ederek türban konusundaki irdelemeye göz atmak gerekiyor. Bilinen ama AKP iktidarının umursamadığı bir gerçeğin altını çiziyor anket: "Türbanın daha çok siyasi tercihe dayandığı görüldü" diyor. Mümtaz'er Türköne - Zaman ARAŞTIRMA SADECE ŞEKLE TAKILIYOR Türkiye, başörtüsü ile türban arasındaki farkı bilmeyen birinin, başörtüsü ile türban takanları mukayese ettiği araştırmayı konuşuyor. Tarhan Erdem, "Pantolonla etek arasındaki kadar açık bir fark" dediği şeyin, hâlâ bir şekil farkından ibaret olduğunu bilmiyor. Dinin özüne ve anlamına dair fikri olmayan müsteşriklerin bile düşmeyeceği bir hata. İnancı gereği örtünenler için böyle bir fark olmadığını, başörtüsünü geleneksel, türbanı da modern örtünme biçimi olarak tasnif eden yerli müsteşrikler anlayamıyor; çünkü onlar sadece ne olduğunu da bilmedikleri şekle takılıyorlar. Doç. Dr. Mustafa Acar - Zaman SONUÇLARI SORGULAMA NEDENİ YOK Tarhan Erdem, daha önce imza attığı araştırmalar ve özellikle seçim anketlerindeki isabet derecesinin yüksekliğiyle öne çıkmış, saygınlığı olan bir araştırmacıdır. Araştırmanın sonuçlarını daha baştan sorgulamak için ciddi bir neden yoktur. Karamsar yorumlar çıkarılabileceği gibi, Türkiye'de son on yıllarda başlayan hızlı sosyolojik değişimin tezahürlerinin, AKP gibi geleneksel-muhafazakâr değerlerle barışık bir iktidar döneminde daha görünür hale geldiği, bunda anlaşılmayacak, gizemli ve ürkülecek bir durum olmadığı sonucu da çıkarılabilir. Resul Tosun - Yeni Şafak GERÇEKLERİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ Milliyet'te yayımlanan araştırma, toplumun bazı gerçeklerini bir kez daha rakamlarla gözler önüne sermesi açısından önem arz ediyor. Kadınlarımızın yüzde 60'ından fazlası adına ister türban, ister başörtüsü deyin, ne ad verirseniz verin başını örtüyor. Toplumun ezici çoğunluğu da uygulanan yasağı onaylamıyor. Toplumda kadınlarımızın başının örtmesi değil örtüye uygulanan baskı huzursuzluk oluşturuyor. Fehmi Koru - Yeni Şafak NE OLUYORUZ DİYE SORMAZ MISINIZ? Konda firmasının hazırladığı anket aslında üç ay öncesine ait; hayli eski anketin şimdi yayımlanması ilginç. Radikal'de üç ay önce "Örtülü kadın sayısı azaldı, Malezya olmuyoruz" manşetiyle sunulan A&G raporu farklı telden çalıyor. Dikkat ederseniz, her iki araştırma da dört yıl önce yapılmış bir başka araştırmaya atıfta bulunuyor. Şimdi bu bilgilere sahip olduktan sonra durup, "Ne oluyoruz?" diye sormaz mısınız? Milliyet'in yaptığı (bence toplumun yüzüne ayna tutan) kamuoyu yoklamasına göre, halkımızdan faize karşı olanların (ki hepsi faiz alıyordur) oranı yüzde 52.7...Ramazanda sıradan lokantaların kapalı olmasını isteyenlerin oranı yüzde 49.4... İçkili yerlerin tümden kapalı olmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 67.6... Devlet dairelerinde isteyen memurların başlarına türban takmasını savunanların oranı yüzde 68.9... Kadın, erkeğin elini sıkmamalıdır diyenlerin oranı yüzde 33.9... Alın oranların ortalamasını; yaklaşık yüzde 46.4 çıkıyor. AKP'nin oy oranı da zaten yüzde 46.6... Bu yüzden bu toplum da CEO'sunu bulamıyor.
-
Turk Telekom ve Grev
İnternet erişiminde Avrupa sonuncusu olduk!İşte rakamlarla utandıran karnemiz.. 11.12.2007 07:52 Avrupa Birliği (AB) İstatistik Kurumu'nun 2007'nin ilk 3 ayını kapsayan araştırmasına göre AB'de hanelerdeki internet erişimi yüzde 49'dan yüzde 54'e çıktı. Aynı dönemde hızlı internet erişimi de yüzde 30'dan 42'ye yükseldi. Paralel araştırmayı yapan Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2007 yılı nisan-haziran aylarını kapsayan çalışmasına göre, Türkiye'deki internet erişim oranı yüzde 18,9 olarak açıklanmıştı. Bu sonuca göre Türkiye, Bulgaristan'ın ardından sonuncu sırada yer alıyor. Hızlı internet erişiminde (ADSL) ise Türkiye, Romanya ve Yunanistan'ı geride bırakarak sondan 3'üncü oldu. Son 4 yılda ADSL konusunda Türkiye'de yapılan yatırım ile hızlı internet yatırımı erişim oranını artırsa da alınması gereken çok mesafe var. AB'de internet erişiminin en yüksek olduğu ülke yüzde 83 ile Hollanda. AB internet erişiminin artırılması için fiyatların düşmesi gerektiğini savunuyor. Bunun için de tam rekabetin sağlanması ve erişimin çeşitlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye'de hızlı internet erişimi pazarının yaklaşık yüzde 97'sini Türk Telekom'un kontrol ettiği TTnet elinde tutuyor. Türkiye'de internet kullanımının yaygınlaşması amacıyla Ulaştırma Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın ortak çalışmasıyla Türk Telekom tüm okullara ADSL götürmek için çaba harcıyor. ARAMADA KULLANILIYOR TÜİK'in yaptığı araştırmaya göre, 16-74 yaş grubu arasında internet kullanım oranı yüzde 26,6 olurken, AB'de 16-24 yaş grubunda kullanım oranı yüzde 78. Kullanım amaçlarında ise benzerlik dikkat çekiyor. İnternet kullanıcıları genelde interneti bilgi aramak, eposta gönderip almak ve sohbet etmek için kullanıyor. Ancak genelde araştırma sonuçlarına pek yansımayan önemli bir konu da hızlı internet erişiminin müzik, film ve yazılımları ücretsiz indirmek için kullanılıyor olması. Avrupalı internet kullanıcılarının yüzde 10'u internet erişimini telefon konuşması için de kullanıyor. AB'nin işyerleri için yaptığı araştırmada ise internet kullanımı yüzde 94'e ulaşıyor. Türkiye'de bu oranın henüz yüzde 30'lar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Kullanım oranının artırılmasında devlet kurumlarının internet kullanımı ve başvuruları elektronik ortama almasının payı olduğu görülüyor.
-
Turk Telekom ve Grev
Cepte numara taşıma Eylül 2008'de Sabit Telefonda Mart 2009 olacak TK Başkanı Acarer, altyapı çalışmalarının sürdüğü numara taşımanın cep telefonu için Eylül 2008'de, sabit hatta da 2009'da yapılacağını söyledi.. Danıştay 13'üncü Dairesi'nin, Turkcell'in açtığı davada, numara taşınabilirliği yönetmeliğinin yürütmesinin durdurulması istemini reddetmesi Telekomünikasyon Kurumu'nu sevindirdi. Telekomünikasyon Kurumu (TK) Başkanı Tayfun Acarer, SABAH'a yaptığı açıklamada, söz konusu kararın sektörü ve tüketicilere etkisini değerlendirdi. Numara taşınabilirliğini sağlayacak altyapıyı kurmak üzere GSM operatörlerinin çalışmalarını sürdürdüğünü kaydeden Acarer, bu karar sonrasında kendilerinin de altyapı için çalışmalara hız vereceği mesajını verdi. TK'nın numara taşınabilirliği için kuracağı altyapının masrafının Avea ve Vodafone tarafından karşılanacağı öğrenildi. Kurum yetkilileri, Avea ve Vodafone'un 'biz gerekli alt yapıyı kurarız. Size de hibe ederiz' dediğini aktardı. Sistem ve altyapının Mart 2008'e kadar kurulması hedefleniyor. Acarer, uygulamanın ne zaman başlayacağı yönünde en çok merak edilen soruyu da şöyle yanıtladı: "Cep telefonunda 2008 Eylül ya da en geç ekim başında; sabit telefonda 2009 mart ayında numara taşınacak." Bu uygulamayla birlikte halen herhangi bir operatörden hizmet alan bir abone, sahip olduğu numara bloğunu hiç değiştirmeden başka bir operatöre geçebilecek. Uygulama, operatörler arası geçişi hızlandıracak. Aboneler, operatörünü seçerken hizmet kalitesine ve çeşitliliğine, tarifelere bakacak. REKABET GETİRECEK Başkan Acarer, numara taşınabilirliği uygulamasının, cep telefonu sektöründe rekabeti artıracağını vurguladı. Rekabetle birlikte hizmet kalitesinin artması, görüşme ücretlerinin de düşmesi bekleniyor. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma istemini reddetmesiyle sektörde dört gözle beklenen üçüncü nesil (3G) ihalesini nasıl etkileyeceği gündeme geldi. Acarer, eylülde yapılan 3G lisans ihalesinin Turkcell'in tek katılımcı olması nedeniyle iptal edildiğini anımsatarak, "İhaleyle ilgili yeni stratejiyi siyasi irade belirleyecek. Biz de siyasi iradenin verdiği kararı yürütme olarak uygulayacağız" dedi. Turkcell, TK'nın 1 Şubat'ta yayımladığı mobil numara taşınabilirliği yönetmeliğinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açmıştı. Danıştay 13'üncü Dairesi, yürütmeyi durdurma istemini reddetti. Daire, istemi esastan görüşecek.
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
türban aslında amaca giden yolda binilen bir araçtır...şöyleki Hayrünnisa hanımın şu anda bulunduğu konuma uzak olduğu zamanlar türban konusu kafasına baya takılmış bu türban olgusunu nasıl gündem de tutar ve reklam yaparım diye düşünürken Mekteb-i Sultani mezunu İslamcı yazar Mehmet Şevket Eygi Hayrünnisa Hanım"ın türban sorununu çözmek için şahane bir öneride bulunmuş... Sorunun biraz da Hayrünnisa Hanım"ın baş bağlama biçiminden kaynaklandığını düşünen Eygi, "Yves Saint Laurent marka bir şal alıp başına atarsın, sorun çözülür" demiş. Yani Eygi, "Ünlü bir Fransız markasına takılırsan hem kimse bir şey demez, hem de acayip çağdaş olursun" demiş . Tabi bunlar örneklemeler o zaman adama demezler mi? Peki madem öyle, Erbakan Hocamız yıllarca Versace marka kravatlar taktı da ne oldu? O bilindik "Erbakan algısı"nda milim değişiklik oldu mu? Konu ile ilgili geçmiş sayfalardan birinden Türbanın çağdaşlık ilgisi olduğuna dair bir mesaj vardı bu örneği onun için yazdım ve Türbanı gündem de tutmak için yapılan ince taktiksel çalışmalara bir örnek daha; Tarhan Erdem"in, "Türban yasağı kalkarsa başı açık kimse kalmaz" şeklindeki öngörüsü Türkiye"de neye tekabül ediyorsa, "Türban zorunluluğunu ortadan kaldırırsak İran"da herkes başını açar" cümlesi ona tekabül etmektedir. Oysa önemli olan herkesin başını örtmesi ya da açması değildir. Önemli olan özgürlük yanlısı olmaktır. "Mahalle baskısı"nın baskılarla uğraşmak ayrı bir şeydir, yasakçılıkla sorun çözmeye kalkışmak ayrı bir şeydir. Bir de Magazin Türbanı var ki değme gitsin Seda Sayan"ından Gülben Ergen"ine, Sezen Aksu"sundan Petek Dinçöz"üne álemin ne kadar namlı kadını varsa hepsi türban üzerinden bir elektrik yaratmanın peşine düşmüş durumda... Kimisi "Ben örterim" demekte, kimisi "Benim türbanım kalbimde" demekte, kimisi ise "Ben hizmete bakarım, türbanla ilgilenmem" demekte. Ama ben en çok Helin Avşar"ın türbana girmiş halini merakla beklemekteyim . Bir de Sibel Can"ın "Hulki örtünmemi istiyor" şeklinde demecini.
-
Turk Telekom ve Grev
aynen dediğin gibi....anlaşma sağlandı denilen taslak hala açıklığa kavuşmadı personel arasında bilhassa Emekli sandığına bağlı personel arasında Hariri Telekom tarafından çalışanlara çıkarılan borç bordoları Toplu Sözleşmenin aslında kazanılmadığının işareti olsa gerek takip edin ne oyunlar çıkacak ortaya BENİM EN KORDUĞUM ŞEYLERDEN BİRİ DE SARI SENDİKADIR..
-
Turk Telekom ve Grev
Türk Telekom'dan, grevde mağdur olan müşterilerine müjde Türk Telekom, grev boyunca yaşanan hasarlardan meydana gelen arızalar nedeniyle telefonunu kullanamayan müşterilerine, Türk Telekom hatlarıyla bedava konuşma hakkı tanıyabilecek. Türk Telekom'dan yapılan açıklamada, şirketin, grevin sona ermesinin ardından grev mücbir sebep olmasına rağmen mağdur olan müşterilerinin eksiksiz hizmet alması için tüm hızıyla çalışmalara başladığı bildirildi. Açıklamaya göre, grev esnasında meydana gelen altyapı hasarlarının onarımı ve meydana gelen tüm arızaların en kısa sürede giderilmesi için kolları sıvayan Türk Telekom, bu sürede meydana gelen hasarlar sebebiyle telefon hattı arızalı kalan müşterilerine müjde vermeye hazırlanıyor. Türk Telekom'un, bu çerçevede yapmak istediği yeni bir uygulama kapsamında Telekomünikasyon Kurumu'na başvurmak için gerekli çalışmaları bitirdiği aktarılan açıklamada, ''İşlemlerin tamamlanması halinde Türk Telekom, grev boyunca yaşanan hasarlardan meydana gelen arızalar nedeniyle telefonunu kullanamayan müşterilerine, Türk Telekom hatlarıyla bedava konuşma hakkı tanıyabilecek. Türk Telekom açıklamasında, ''Telekomünikasyon Kurumu'ndan onay alınması üzerine tüm detaylar kamuoyu ile paylaşılacak'' denildi.
-
AKP, HANGİ GİZLİ İTTİFAT ÜZERİNE KURULDU?... (Laiklik, türban, irtica tartışmaları, hatta PKK terörünün arkasında işte bu büyük sermaye değişimi var)
o kadar güzel özetlenmiş ki ne diyebilirim bravo....
-
Turk Telekom ve Grev
korkduğum başıma geldi kamuoyu gözünüz aydın atılan başlığa bakın.. "Telekom, Karşıyaka'nın hatlarını kesti !Türk Telekom, sahasında Pınar Karşıyaka'ı da yenerek 8. galibiyetini elde etti. 1 Aralık 2007 16:11" ALINTI:SPOR3.COM 01.12.2007 ARTIK TELEKOM İŞÇİSİ VATAN HAİNİ SABOTAJCI VE KABLO KESİP ÜLKEYE ZARAR VEREN BİR OLGU OLARAK DÜŞÜNÜLÜYOR DESENİZE ama Habertürk'ün alıntısına bakın bu da madalyanın diğer yüzü " 30 saat sonra kurtarıldılarTelekom ekiplerinin kurtardığı 4 kişi, 2320 rakımlı geçitte yoğun tipi nedeniyle mahsur kalmıştı 01.12.2007 06:28Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Camili mevkiinde aniden bastıran kar nedeniyle Camili Geçidi’nde mahsur kalan 4 kişi 30 saat süren zorlu çalışmanın ardından Türk Telekom ve Artvin İl Özel İdaresi ekiplerince kurtarıldı. Kazazedeler, 30 saat içerisinde toz şeker, peynir ve ekmekle idare etmiş. ARAMAYA GİDEN YOLDA KALDI Camili’den Borçka’ya dönmek üzere çarşamba sabahı yola çıkan 4 kişi, 2320 rakımlı geçitte yoğun tipi nedeniyle mahsur kaldı. Telefonla durumu yakınlarına bildiren 4 kişi için bekleyiş başladı. Borçka Kaymakamlığı bölgeye iş makinesi yolladı ancak yoğun kar yağışı nedeniyle araç geri döndü. Bunun üzerine dağda mahsur kalan vatandaşları yakınları arazi cipleriyle aramaya başladı, ancak sonuç yine başarısız oldu. Kurtarmaya giden ekip geri dönüşte yolun tekrar kapanmasıyla geceyi bir konteynırda geçirdi. Telekom ekipleri kurtardı Dağ’da kalan Sedat Gülbin (19), Osman Solmaz (29), Süleyman Dişli (41) ve İsmail Dişli’nin (21) kurtarılması için sonunda bölgeye gidebilecek paletli araç istendi. Artvin Valisi Cengiz Aydoğdu, Türk Telekom Müdürlüğü’nde bulunan paletli kar üstü aracı bölgeye yolladı. Artvin İl Özel İdaresi de iş makineleriyle bölgeye yardıma gitti. 8 saat süren zorlu yolculuğun ardından Camili geçidine ulaşan Telekom ekipleri vatandaşlara ulaşmayı başardı. Fatma Deniz Karamert / Akşam şimdi arkasından bir de ADSL kampanyası yapar telekom "Grevin ardından Türk Telekom’un toptan ADSL tarifelerinde aralık ayı için indirime gitmesi, perakende tarifelere yansımaya başladı. Smile adsl, 1-31 Aralık tarihleri arasında geçerli olacak 3 yeni kampanyasını başlattı." alıntı : 38 haber.com biraz daha palazlanır ondan sonra da 2008 tarihin en büyük halka arzı kesinleşir " AAGüncelleme: 12:25 TSİ 05 Aralık 2007 Çarşamba ANKARA - Türk Telekom’un kamu mülkiyetinde kalan yüzde 45 hissesinin, yüzde 15 ile 25 arasındaki bölümünün halka arzı düşünülürken, bu konuda nihai kararı Bakanlar Kurulu verecek. Yetkililer, halka arz için planlanan yüzde 15 ile 25 arasındaki bölümün marjlı olarak tespit edildiğini belirtirken, oranın piyasa şartlarına göre belirleneceğini kaydetti. " buyrun ..
-
Fethullah Gülen "nurculuk" Dinini ilan Etti
Bir ülkeyi ele geçirmek bağımsız bütünlüğünü parçalamak istiyorsan ilk önce Görsel ve yazılı basını ele geçirip gerekli hazırlıkları yapıp...zamanı gelince saldıracaksın ve değişime katkı da bulunacaksın ...buyrun; ATV-Sabah ihalesi Çalık Gurubu'na TMSF tarafından 1.1 milyar dolar muhammen bedelle satışa çıkarılan Sabah-ATV Grubu ihalesi, tek gurubun katılması sonucu 5 dakikada sona erdi. Çalık Grubu önderliğindeki Turkuaz konsorsiyumu 1.1 milyar dolarlık teklif verdi. İhaleyi Fon Kurulu onaylarsa satış gerçekleşmiş olacak. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) el koyduğu Sabah ve atv grubunun satış ihalesinde Çalık Grubu’nun şirketi Turkuaz, muhammen bedel olan 1,1 milyar dolar teklifinde bulundu. TMSF’nin Sabah-atv Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nü satış ihalesi Sarıyer’deki Ahmet Afif Paşa Yalısı’nda yapıldı. TMSF Başkan Yardımcısı ve İhale Komisyonu Başkanı Fethi Çalık başkanlığında gerçekleştirilen ihaleye tek teklif sahibi olan Turkuaz Radyo, Televizyon ve Yayıncılık Anonim Şirketi katıldı. Şeffaf kutuda bulunan teklif açıldı. Turkuaz Grubu, ihalede muhammen bedel olarak belirlenen 1 milyar 100 milyon doları teklif olarak sundu. Komisyon Başkanı Çalık, Turkuaz’dan teklifini artırmasını, en az artırma tutarının 10 milyon dolar olduğunu söyledi. Ancak Turkuaz Grubu, tekliflerinin 1,1 milyar dolar olduğunu, artıramayacaklarını bildirdi. Komisyon Başkanı’nın, “En azından 10 milyon dolar artırın" ısrarı da şirket tarafından kabul edilmedi. Bunun üzerine Komisyon Başkanı Çalık, “Teklifi kabul ediyoruz ve onaylamak üzere Fon Kurula arzedeceğiz. İhale sonuçlanmıştır" açıklaması ile ihaleyi bitirdi. İhale için üç grup ön yeterlilik almış, Nurol-Carlyle ile Lüksemburg merkezli RTL-İpek-Sancak ise ihale öncesi çekildiklerini açıklamışlardı. TMSF, 1 Nisan 2007’de Medya Grubu (Dinç Bilgin Grubu) ve Merkez Grubu (Turgay Ciner) şirketlerinin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimlerini devralmıştı. Karar, Bilgin ile Ciner arasında gizli protokolün ortaya çıkması ve TMSF’nin yanıltıldığının anlaşılmasına dayandırılmıştı. Daha sonraki süreçte Merkez Grubu’na bağlı Kanal 1 Ciner’e geri verilmişti. Başbakan Erdoğan'ın damadının üst düzey yönetici olarak çalıştığı Çalık Grubu'nun ihaleye tek başına girmesi tartışmalara neden olmuştu. Bu arada ihale, Kemal Uzan’a ait olan TMSF’nin el koyduğu Sarıyer’deki Ahmet Afif Paşa Yalısında gerçekleştirildi. alıntı :Milliyet yavaş yavaş amaç için yapılması gereken her yol uygulamaya konuldu...İlk Önce bağımsız yargı.. sonra da daha evvelden planlanmış olan bir kısmı ele geçirilmiş olan basının kalan kısmı (ATV ve Sabah gazetesi Piyasa reklam payının %20 sini elinde tutuyor.)
-
Turk Telekom ve Grev
yapılan yorumlar için teşekkürler...keşke yazdıklarımın arkasında olsam da iş barışı sağlandı iç huzur sağlandı desem diyemem ..çünkü şu an itibari ile aslında herbirine göre bir zafer sayılan (bunlar THARİRİ TELEKOM-HABERİŞ VE TÜRKİŞ-HÜKÜMET ) ve işkembecide kutlanan zafer şenlikleri sonrası Savaş Baltaları hala sıcak ve toprağa gömülmüş değil bazı işyerlerinde hala itişme kakışma ve söz düelloları devam ediyor ..bu gün saat 16.45 e kadar hala kutlamalara sebeb olan taslak toplu iş sözleşmesi imzalanmadı arkadaşlar... kim kazandı Hükümet kazandı niçin kazandı "bak ağırlığımızı koyduk grevi bitirdik bizim hükümetimizde böyle tatsızlıklara yer yok" kim kazandı Hariri Telekom niçin kazandı"bu sene zarar gösterip vergiden yırtdığımız gibi yatırım yapmaktan da yırtar yapılacak zamları da grev zararına bağlarız en azından 45 gün para vermedik işbaşı yapanların hepsine borç bordrosu çıkartık"kim kazandı Haberiş ve Türkiş kazandı "yeni alınacak personellerle sayımız yükselir aldığımız sendika aidatları ile paraya para katarız zaten gizli kapaklı yaptığımız çalışanlarımıza bilgi vermediğimiz Toplu İş Sözleşmesi hakkında kimsenin bilgisi olmadığından kimse bize ne diyet verdiniz de bu sözleşmeyi bitirdiniz diye soramaz biz de ya aslında arkadaşlar bize bu greve çıkmadan evvel de 15 ekimde %10 zam verilmişti diye açıklama yapmayız"diye düşündüklerinden ve 9 Aralık 2007 de yapılacak olan yeni Türk İŞ başkanını seçme yarışmasında Salih Kılıç yanına bir sürü oy çekme hesabı yaptığından adım gibi eminim(aslında yanılıyor Bu seneki yarışmayıCumhurun Başkanı A.gül'ün hemşerisi Tez Kop iş Başkanı kazanacak ve 1 türk iş kalmıştı o da Hak_iş in saflarına katılacak desenize ;kimmi kaybetti Greve çıkan Telekom işcisi niçin kayıp etti bir defa Medyadan reklam nemasından parasını alıp yerden yere vatan haini işçiler diyerek alnına çamur atıldı bu çamur artık kolay kolay çıkmaz helehele bir daha böyle densiz işlere çıksınlar Alimallah Hepsini asarlar Walla yazıyorummmmmmmmmmmmm TÜRKİYE DE SON 2O YILIN GÖRÜP GÖRECEĞİ SON GREVDİR BU .. neşe ile kalın
-
Turk Telekom ve Grev
28.Kasım.2007 - Türk Telekom Grevi 44.ve son Gününde .... Taraflar 28.11.2007 saat 00:04 itibari ile el sıkıştı ve ANLAŞTILAR ... ARTIK BENİM BU BİLGİ VERME AMACI İLE YAZDIĞIM KONUDAKİ YAZILARI OKUMA EZİYETİNE KATLANMAYACAKSINIZ 2295 DEFA GÖZ GEZDİRİLDİĞİ İÇİN TEŞEKKÜRLER HERZAMAN Kİ GİBİ YARIN HÜKÜMET + İŞVEREN (HARİRİ TELEKOM) + SENDİKA SHOW YAPARAK İMZALAYACAK BAKIN OKUYUN SEYİR EDİN BAKALIM BÜTÜN YAZILI VE GÖRSEL BASIN BASIN NAKLEN VERECEK HERKES KAZANDI KAYBEDEN KİM Mİ VATANDAŞ TABİ Kİ
-
Turk Telekom ve Grev
BORSADA TELEKOM ARIZASI İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB ) Hisse Senetleri Piyasası'nın açılışının Türk Telekom kaynaklı teknik bir arızadan dolayı ertelendiği kaydedildi. İMKB'nin konu ile ilgili duyurusunda, Türk Telekom kaynaklı, veri yayın kuruluşlarının bağlantısını ilgilendiren teknik bir nedenden dolayı Hisse Senetleri Piyasası Seansının açılış saatinin ertelendiği belirtildi. Açıklamada, seans başlangıç saatinin duyurulacağı ifade edildi. ALINTI : sabah Türk Telekom'daki grev şimdi de İMKB'yi vurdu İMKB Hisse Senetleri Piyasası'nın açılışının Türk Telekom kaynaklı teknik bir arızadan dolayı ertelendiği bildirildi. YENİ ŞAFAK İNTERNET - AJANSLAR Türk Telekom'daki grev, şimdi de ekonominin kalbi sayılan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı (İMKB) vurdu. Bu sabah, Hisse Senetleri Piyasası'nın açılışı gerçekleştirilemedi. İMKB yönetimi, olayı Türk Telekom kaynaklı teknik bir arızada olarak nitelendirmeyi tercih ederken, alım satım işlemlerinin gerçekleştirilememesi, mağduriyete yol açtı. İMKB'nin konu ile ilgili duyurusunda, Türk Telekom kaynaklı, veri yayın kuruluşlarının bağlantısını ilgilendiren teknik bir nedenden dolayı Hisse Senetleri Piyasası Seansının açılış saatinin ertelendiği belirtildi. Açıklamada, seans başlangıç saatinin duyurulacağı ifade edildi. Türk Telekom'da bir süredir devam eden grev nedeniyle, iletişim sistemlerinde sık sık arızalar meydana gelmesi, oluşan arızalarında da zamanında giderilmemesi, ekonomideki zararın boyutunu artırıyor. ALINTI : YENİŞAFAK Borsaya Türk Telekom rötarı! İMKB’de hisse senedi işlemlerinin açılışı teknik bir nedenle ertelendi. Borsa Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada açılışın, Türk Telekom kaynaklı, veri yayın kuruluşlarının bağlantısını ilgilendiren teknik bir nedenden dolayı yapılamadığı belirtildi. Seansın başlangıç saati daha sonra duyurulacak ALINTI : 8 SUTUN.COM internetde sörf yaparken ilgimi çekti buraya taşıdım ENTERESAN ....! Aydınlık'ın Rus kaynaklardan aldığı bilgiye göre Telekom ihalesini alan Arap şirketinin arkasında İngiliz gizli servisi MI-6 var. Aydınlık Ortadoğu Bürosu'nun yaptığı araştırmalara göre şirket Suudi Arabistan'da kuruldu ama Arap dünyasında her zaman İngilizlere en yakın şirket olarak tanındı. Saudi Oger, mali kaynağı sağlarken şirketin teknik işlerini İngilizler yürütüyor. Üst düzey yöneticilerinin büyük kısmı İngiliz olan Saudi Oger şirketi Ortadoğu'da televizyon kanalları ve radyo istasyonları sayesinde büyük bir propaganda ağı oluşturmuş durumda. KİLİT NOKTALARDA İNGİLİZ YÖNETİCİLER Saudi Oger şirketinin kurucusu olan Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'nin İngilizlerle olan yakın bağı, Ortadoğu'da bilinen bir gerçek. Lübnan Hizbullahı, Hariri'nin İngiliz Gizli Servisi MI-6'yla yakın ilişkisi olduğunu sürekli vurguluyor. Oger Şirketi'nin telekomünikasyon konusundaki danışman şirketi ise British Telecom. Ancak Oger'in danışman kadro olarak gösterdiği kişiler İngiliz gizli servisi MI-6'nın ya doğrudan elemanı ya da MI-6'ya çok yakın. Oger'in danışman olarak gösterdiği kişiler British Telecom'a bağlı British Teleconsult International'ın üst düzey müdürleri. Bazıları ise Oger şirketinde önemli görevler alıyor. Örneğin Oger adına Telekom ihalesine Genel Müdür sıfatıyla katılan Dr. Paul Doany, Britisih Teleconsult İnternational'in İdari Müdürü. İngiliz şirketin, özellikle strateji ve planlama bölümü ile Bilgi Teknolojileri bölümü yöneticilerinin İngiliz gizli servisiyle yakın ilişkide olduğu belirtiliyor. Bu bilgi hem Ortadoğu kaynakları hem de bazı Rus kaynaklar tarafından doğrulanıyor. İşte Oger şirketinin danışman olarak tanıttığı Britisih Telecom'un önemli yöneticileri... 1) Dr. Paul Doany: İdare Müdürü 2) Dr. Mabelle Sonnenschein: Strateji ve Planlama Şefi 3) Joe Jinah Haj Ali (Pakistan asıllı İngiliz): Proje Müdürü 4) Fred Coetzer: Operasyon Şefi 5) Mike Hughes: IT (Information Technologie) Müdürü 6) Paul Medlin: Müşteri Hizmetleri Müdürü 7) Martin Chambers: Lojistik Destek Ofisi Müdürü RUM KESİMİ'NDE TELEKULAK DAVALISI İNGİLİZ DANIŞMANLAR Oger şirketinin danışman olarak tanıttığı İngiliz British Telecom, Rum Kesimi'nde davalık. British Telecom Rum Kesimi'ndeki Agratur ve Dikelya İngiliz askeri üslerinin iletişim ve murakabe faaliyetlerini de yürütüyor. Bu üslerde "iletişim casusluğu" yapıldığı ve saniyede binlerce yazılı ve sözlü elektronik ve mobil görüşmelerin dinlendiği ve anında İngiltere'de MI-6'nın Yorksheir kentindeki deşifre merkezine iletildigi yönünde bilgiler Ortadoğu basınına yansımış durumda. Tabii Ortadoğu basını için haber değeri olan kısım British Telecom'un bir Ortadoğu şirketi olan Oger'le yakın ilişkisi. Şu anda Rum mahkemelerinde British Telecom'la ilgili telekulak davaları devam ediyor. İSRAİL'LE İLİŞKİLER Lübnan asıllı Suudi sermayeli şirketin İsrail'le de bağlantıları olduğu belirtiliyor. İddialara göre Lübnan Hizbullah'ı için birinci dereceden tehdit kapsamında yer alan Hariri ailesinin Saudi Oger şirketi, Ortadoğu'da kurduğu iletişim ağının, İsrail tarafından rahatça dinlenmesini sağlıyor. Şirketin plan ve strateji müdürlüğünde çalışan üç üst düzey müdür yardımcısının yahudi olduğu belirtiliyor. İsimleri sır gibi saklanan bu kişiler şirketin genel müdürlükten sonra en değerli birimi olarak gösterilen plan ve strateji müdürlüğünde önemli yerler tutuyor. Ayrıca Ortadoğu'da bilinen bir gerçeğe göre Arap ülkelerinde MOSSAD'a Bilgi akışını sağlayan en önemli istihbarat birimi İngiliz dış istihbarat servisi MI-6. Üstelik Telekom'u alan Lübnan şirketinin ortağı da İtalya Başbakanı Berlusconi'nin önemli ölçüde etkin olduğu Telecom İtalia! Berlusconi ailesi ve İtalyan mafyasının Ortadoğu bölgesinde en önemli ilişkilerini yahudilerle kurduğu da bilinen başka bir gerçek. MI-6, MOSSAD, Dikelya, Agratur, Hariri ailesi... Bütün bunlar olur da CIA işe karışmamış olur mu? PEŞİN Mİ, VADELİ Mİ TARTIŞMASI Gelelim ihaleye? Oger'in Telekom'a ilgisi yeni başlamadı. Türk Telekom'u ele geçirmek için şirket daha önce üç kez teklif verdi. Ancak daha sonra bu tekliflerini geri çekti. Zira önce Telekom'un yüzde 51'lik hissesi kamunun elinde kalacaktı. Ama Telekom'un yüzde 55'inin satışı için ihale açılınca Saudi Oger şirketi hemen talip oldu. Oger'in karşısındaki en yüksek teklifi veren ikinci konsorsiyumun yöneticileri, ihalenin Oger'e verildiği açıklandıktan sonra gazetelere konuştu. Etisalat Grubu'nun ortağı, Çalık Şirketler Grubu Başkanı Ahmet Çalık, peşin ödeme teklifinde bulunduklarını vurguladı. Oger grubuysa, 1,3 milyar dolarını peşin, geri kalanı 5 yılda ödemeyi teklif etmişti. Peki iki şirketin teklifleri arasındaki fark ne kadar? Sadece 50 milyon dolar. İşte bu olay, ihalenin ısrarla Oger'e verilmek istendiğini ortaya çıkarıyor. Nitekim ihalenin ardından üzerinde en çok durulan konulardan biri bu oldu. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "henüz ihale sonuçlanmış değil" yönündeki açıklaması tartışmaları körükledi. Diğer konsorsiyum adına konuşan Çalık, "6,5 milyar dolara ihaleyi bize verin, peşin ödeyelim, ihale şartnamesinde belirtilen yüzde 5'lik peşin ödeme indirimini de istemiyoruz" dedi. Bunun üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci apar topar basın toplantısı düzenledi. İhalenin sona erdiğini ve ihaleyi Oger Telekom'un kazandığını söyleyen Kilci, "ihale şartnamesine göre peşin ödeme seçeneğinin, taksitli ödeme seçeneğine göre herhangi bir öncelik ya da üstünlüğü söz konusu değil" dedi. Kilci'nin kamu çıkarını hiçe sayan bu açıklaması, ihalenin, Oger'e verilmesi için önceden bazı pazarlıklar yapıldığı bilgisini doğrular nitelikte. Hürriyet'in Ekonomi yazarı Vahap Munyar'ın hesabına göre, Etisalat'ın peşin 6,5 milyar dolarlık teklifi 8 milyar dolara denk. Munyar bunu şöyle açıklıyor: "Türkiye IMF'den yüzde 3,5-4 faizle borçlanıyor. Sözkonusu 6 milyar 550 milyon dolar IMF'den tek kalemde alınırsa ve geri ödemesi yüzde 4 faizle 5 yıla yayılırsa ne olur? IMF'ye ödeyeceğimiz para, 8 milyar dolara yaklaşır." ETİSALAT-ÇALIK GRUBU, NE OLDU DA DIŞARIDA KALDI? Sektörde "İhalede en az 500 milyon dolarlık bir komisyon alındığı" iddiası da dilden dile dolaşıyor. 500 milyon dolar, yani 675 trilyon Türk Lirası. İş dünyasında bu büyüklükte bir ihalede bu komisyonun gerçekçi olduğu kaydediliyor. İHALEYİ OGER DEĞİL, BT VE TIM ALDI İhaleye girme sürecinde sürekli küçük ortak olarak anılan Telecom İtalia Mobile (TIM)'i, Türkiye kamuoyu 555 ve 505 kodlu cep telefonu şirketi Avea'daki yüzde 40'lık hissesi ile tanıyor. 21 Haziran 2005 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın yaptığı açıklamada, Türk Telekom ihalesine katılacak olan dört girişim grubu içinde, Etisalat, Koç ve Turktell'in her birinin altında birçok şirket sayılırken, Oger Telecoms Ortak Girişim Grubu altındaki listede sadece iki şirket ismi bulunuyordu: Oger Telecoms L. L. C. ve Saudi Oger Ltd. Aynı açıklamada, "Türk Telekom İhale Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda aşağıdaki ortak girişim gruplarının ihaleye katılmaları onaylanmıştır" denilerek de, sadece bu dört grubun ihaleye katılarak teklif verebilecekleri vurgulandı. Peki Oger'in gizli ortakları BT ve TIM nereden çıktılar? YÖNETİM OGER'DE, KABLOLU TELEFON BT'DE, CEP TIM'DE Oger Grubu, İtalyan TIM'i bir türlü herhangi bir kalıba sokamadı. Oger, önce ihaleye girerken küçük ortaklarının TIM olduğunu basına sızdırarak, haberlerde bu şekilde yer almasını sağladı. Türkiye kamuoyu da cep telefonu şirketi Avea'daki yüzde 40'lık hissesinden dolayı tanıdık olan İtalyan TIM firmasının Oger'in küçük ortağı olmasını çok fazla yadırgamadı. Ama bu plan yolunda gitmedi! Sonra Oger Grubu, yüzde 55'ini aldığı Türk Telekom'un yüzde 20'lik hissesini TIM'e devredeceği haberini yaydı. Oger'in bunu resmiyete de döktüğü ve bu yönde ÖİB'den "olur" aldığı belirtiliyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da ÖİB'in verdiği izne dayanarak, "Oger Telecom, Türk Telekom'un yüzde 20'sini TIM'e satacak" itirafında bulunuverdi. Telaşlanan Oger yetkilileri 6 Temmuz Çarşamba günü Reuters ajansına şu açıklamayı yaptı: "Türk Telekom'un yüzde 20'sinin satılması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Hisselerin tekrar satışına ihale şartnamesi ve işlem dökümanları 3 ila 5 yıl boyunca izin vermemektedir." OGER VE TIM'İN KONSORSİYUM DIŞI ÖZEL ANLAŞMASI Aydınlık, İtalyan TIM şirketinin Oger'le konsorsiyum dışı, özel bir anlaşması olduğu bilgisine ulaştı. Anlaşma bazı kaynaklarca 100 milyon Avroluk bazı kaynaklarca da 200 milyon dolarlık olarak tanımlanıyor. Bu anlaşmaya göre; Oger, TIM'e Türk Telekom'un yüzde 40 oranındaki Avea hisselerini devredecek. Böylece İtalyan TIM'in Avea'daki hisse miktarı da yüzde 80'e çıkmış ve Türk Telekom da GSM sektöründen çıkmış olacak. Bu özel anlaşmadan dolayı, TIM'in Başkan Yardımcısı Giampaolo Zambeletti, Oger Grubunun Mali İşler Koordinatörü Muhammed Hariri ile birlikte, ÖİB Başkanı Metin Kilci'nin huzurunda Türk Telekom'un satış pazarlığında Oger komisyonunun içinde hazır bulundu. Bu görüntü, televizyonlardan canlı yayınlanan ihale görüntülerine de yansıdı. Hatta, Oger'in ihalede en yüksek teklifi vermesinin kesinleşmesinin ardından, Oger'den daha fazla TIM'ciler sevindi. Zambeletti, ihaleden sonra şunları söyledi: "TIM, Oger ile Avea şirketini beraberce yönetecek ve dünyada da gözlemlenen sabit hat ve cep telefonu işlemlerinin bir ortak noktada buluşmasını bu özelleştirme çerçevesinde gözlenmesini bekliyoruz." İMTİYAZ SÖZLEŞMESİ TK MEVZUATINA AYKIRI! Aydınlık, bu karışık ortaklık ya da hisse devirlerinin mevzuata uygun olup olmadığını da araştırdı ve ihaleyi iptal ettirecek bilgilere ulaştı. Aydınlık'ın araştırması sonucunda, Oger'in gizli ortakları olan İngiliz British Telecom ve İtalyan TIM ile yasal olarak hiçbir ortaklık yapamayacağı ortaya çıktı. Telekomünikasyon Kurumu mevzuatına göre; Oger'in kurduğu ortaklık mevzuata uymadığı için Oger'in imtiyaz sözleşmesinin onayı da zora girebilir! Telekomünikasyon Kurumu'nun yönetmelikleri, normal görünen ihale sürecinde birden çok şaibeye ışık tutuyor. Bu gizli ortaklıklar, mevzuat açısından Oger Grubunu zor durumda bırakacağa benziyor. 26 Ağustos 2004 tarih ve 25565 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Telekomünikasyon Hizmet ve Altyapılarına İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği"nin 34'üncü maddesinin "b" fıkrası şöyle: "İmtiyaz sözleşmesi ile yetkilendirilen işletmeci, bu lisansı Türkiye'de aynı hizmet ve altyapıya ilişkin lisans almış olan şirketlere, bu şirketlerin ortaklarına veya bu şirketlerin ortaklarının doğrudan veya dolaylı bir biçimde hisse sahibi oldukları ya da başka yollarla kontrolleri altında bulundurdukları şirketlere ve iştiraklerine ve bunların tamamının yöneticileri ile birinci ve ikinci dereceden kan ve sıhri hısımlarına hangi surette olursa olsun devredemez." İhaleyi kazandığı ilan edilen Oger Grubuyla devir aşamasına gelindiğinde imtiyaz sözleşmesinin imzalanması gündeme gelecek. Bu sözleşme daha sonra İdare Mahkemelerinin en üst organı niteliğinde olan Danıştay'ın görüşüne sunulacak. Uygun görüş çıkarsa son olarak bu imtiyaz sözleşmesini Telekomünikasyon Kurumu da onaylayacak. Ama mevzuat tüm bu sürecin aksamadan yürümesine izin vermiyor! İtalyan TIM, imtiyaz sözleşmelerini olanaksız kılan bir rol oynuyor. Bu süreçlerden de önce de ilk sınav, ihalenin Rekabet Kurulu'nda incelenmesi sırasında verilecek. Rekabet Kurulu, ihaleyi alan ortaklığın "rekabeti bozucu bir etkisinin olup olmayacağını" inceleyecek. Kurul'un 30 gün inceleme süresi bulunuyor. Burada, ihaleye giren şirketlerin Türkiye'de yatırımının olup olmadığına ve tekelleşmeye bakılacak. İtalyan TIM bu sırada yine gündeme gelecek. alıntı : dolarasatar.sitemynet.com/telekom.rtf 27.Kasım.2007 - Türk Telekom Grevi 43.Gününde Çocukları için grevdeler Şirvan Işık 27/11/2007 Grev nöbetini bir gün bile aksatmayan kadın işçiler, çocuklarının geleceği için mücadele ediyor Grev onlara hayatın başka bir yönünü öğretti. Grev başladığından beri hiç aksatmadılar grev gözcüsü önlüğünü giymeyi. Her sabah işe gelir gibi geliyorlar grev yerine ve giyiyorlar önlüklerini. Akşama kadar neden greve çıktıklarını Gaziosmanpaşa Küçükköy’deki Telekom Müdürlüğü’ne gelen abonelere anlatıyorlar. Akşam olup önlüklerini çıkarttıkları zaman evde bir koşuşturma başlıyor onlar için. Yemek yapılacak, temizlik yapılacak, çocuklarla ilgilenilecek ve tabii ki haber izlenecek. “Belki bugün grevle ilgili iyi bir haber yapılmıştır” diye. Fakat bu arayışları hüsranla sonuçlanmaya devam ediyor. İki yıldır Telekom’da çalışmaya başlayan genç bir kadın işçi ismini vermek istemiyor. Anne adayı olmasına rağmen grev çadırında olmaktan memnun. “Yalnızca kendimi düşünmediğim için buradayım” diyor. “Kendi geleceğim ve doğacak çocuğumun geleceği için grevdeyim. Yeni kuşaklara garantili bir iş için biz grev yapıyoruz” diyen genç işçi, çevresindeki herkesin onu desteklediğini ifade ediyor. Türk-Telekom’da taraflar perşembe görüşecek 27 Kasım 2007 Türk-Telekom’da grev sürerken tarafların, Perşembe günü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da katılımıyla yapılacak bir toplantıda yeniden bir araya geleceği belirtildi. Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Akcan, Türk Telekom çalışanlarının greviyle ilgili olarak teknik heyetler arasındaki görüşmelerinin devam ettiğini belirterek, tarafların perşembe günü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da katılımıyla bir araya geleceğini söyledi. Akcan, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bakan Yıldırım ile Türk-İş yetkililerinin görüştüğünü söyledi. Tarafların perşembe günü Bakan’ın da katılımıyla bir araya geleceğini ifade eden Akcan, Türk-İş yetkililerinin de toplantıda hazır bulunacağını kaydetti. kaynak . NTV 27/11/2007 Kayseri grevciler için 5 lira topluyor Telekom İşçisiyle Dayanışma Platformu, grevcilerle dayanışmak için “Telekom işçileri için 5 YTL” kampanyası başlattı. Kampanyanın çağrısını yapmak üzere Mimar Sinan Parkı’ndan bir araya gelen yaklaşık 200 kişi “Telekom işçisi yalnız değildir”, “Diren Telekom seninleyiz”, “İş ekmek özgürlük” sloganları eşliğinde ve “Telekom grevine sahip çıkmak, ülkemize sahip çıkmaktır” pankartı arkasında Telekom il binasına yürüdü Türk Telekom Devletleştirilsin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (İMKB ) açılışı, Türk Telekom kablolarının kopması sonucu ertelendi. . İMKB'nin konu ile ilgili duyurusunda, Türk Telekom kaynaklı, veri yayın kuruluşlarının bağlantısını ilgilendiren teknik bir nedenden dolayı Hisse Senetleri Piyasası Seansının açılış saatinin ertelendiği belirtildi. Daha sonra yapılan açıklamada ise, arızanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin İstinye Caddesi üzerindeki yol genişletme çalışmaları sırasında Türk Telekom'a ait kabloları koparması sonucu meydana geldiği bildirildi. İMKB'den yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "İstanbul Buyuksehir Belediyesi'nin İstinye Caddesi üzerindeki yol genişletme çalışmaları sırasında Turk Telekom'a ait kabloları koparması sonucu veri yayın kuruluşlarının İMKB ile olan data hatları kesilmiştir. Bu nedenle hisse senetleri piyasası seansının açılış saati ertelenmiştir, seans başlangıç saati duyurulacaktır. Veri yayını yapılamamakla birlikte, Tahvil ve Bono Piyasası ile yabancı menkul kıymetler piyasası işlemlerine normal seans saatleri çerçevesinde devam edilmektedir." Öte yandan İMKB Başkanlığı, sorunun 13.30'a kadar giderilmesi halinde 1. seansın 14.00'te başlayacağını ve bu durumda tek seans yapılmasının planlandığını açıkladı. Sorunun 13.30'a kadar giderilememesi halinde 1. seansın başlangıç saati daha sonra ilan edilecek. BORYAD'DAN SERT TEPKİ Borsa Yatırımcıları Derneği (BORYAD) Başkanı Ali Bahçuvan, İMKB'nin bu kadar süre kapalı kalmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını belirterek, Türk Telekom'a sert eleştiriler yöneltti. Bahçuvan, şu görüşleri savundu: "Bugün biz borsa yatırımcılarına, işlem yapamamaktan doğan zararları tazmin için Türk Telekom yönetimine dava açma gibi bir hak doğmuş oluyor. Bugün Borsada işlem yapamayan insanların oluşan zararları, İMKB'nin bugün alacağı komisyon, aracı kurumların bugün işlemlerden alacağı kar payı ile ilgili çok ciddi tazminat davası açması hakkı doğmuştur, Türk Telekom yönetimine. Acaba Türk Telekom yönetimi halen bu grevi sürdürürken bunun bilincinde mi? Veya bizim gibi kurumların dava açmasını mı bekliyor." "TÜRK TELEKOM DEVLETLEŞTİRİLSİN..." Hükümete yönelik olarak ise Bahçuvan, "Bu işin vehameti çok kötü boyutlara gitmektedir. Ya bu kurumlar bir an önce anlaşmaya varsınlar ya da Türk Telekom'u tekrar devlet geri alsın, tekrar devletleştirilsin. Neyse şimdiye kadar ödenen bedel geri verelim Öger Grubuna, Türk Telekom'u geri alalım" görüşünü aktardı. Borsada bu tür olayların tekrar etmesi durumunda Türk Telekom yönetimine dava açacaklarını belirten Bahçuvan, şöyle devam etti: “Türk Telekom tekel gibi bir kurum, başka bir kurum bu hizmeti veremiyor. Bugün İMKB'de gördüğümüz boyutu diğer konularda veya savunma alanında karşımıza çıkabilir. 3G ihalesi de iptal olduğu için biz diğer teknolojik olanaklardan da faydalanamıyoruz. 3G ihalesi olsaydı, uydu üzerinden de internet erişimine sahip olabilirdik. Bu da olmadı. Türk Telekom'un tekel konumu daha da güçlendi. Ya bu tekel konumundan çıkarmak lazım Türk Telekom'u bir an önce, ya da bu grevi bitirmek lazım." alıntı : Hürriyet Telekom ile sendika anlaşamıyor Türk Telekom'dan yapılan açıklamada, Haber İş Sendikası ile Türk-İş Genel Merkezi'nde geçtiğimiz hafta birincisini yaptıkları ve önceki gün de yoğun bir şekilde devam eden görüşmelere ilişkin bilgi verildi. Türk Telekom, Haber İş Sendikası ile görüşmelerin sürdüğünü, ancak işçilerin “kabul edilmesi imkansız” talepleri olduğunu öne sürerek, Sendika yönetimini suçladı. Türk Telekom’dan yapılan açıklamada, Haber İş Sendikası ile Türk-İş Genel Merkezi’nde geçtiğimiz hafta birincisini yaptıkları ve önceki gün de yoğun bir şekilde devam eden görüşmelere ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, Türk Telekom yönetiminin, çalışanların huzuru, güvencesi, refahı ve takım ruhu içerisinde hizmet yapmalarını sağlayacak çalışma ortamını sağlamak ve sürdürmek için tüm imkanlarını sonuna kadar zorlamaya devam ettiği ifade edildi. Anlaşmazlık konusu olan unsurların, ücretler, sosyal haklar ve kapsam içi- kapsam dışı çalışanlar arasındaki farklılıkların giderilmesi konularından kaynaklanmadığına dikkat çekilerek, bu konularda grev öncesinde de olduğu gibi, büyük ölçüde uzlaşma sağlandığı ve ortak bir noktaya yaklaşıldığı dile getirildi. Türk Telekom açıklamasında, yapılan görüşmelerde uzlaşmaya varılamayan nokta şirketimiz ve çalışanlarımız yönünden büyük önem taşıyan “kapsam” maddesi ile ilgili olduğuna işaret edilerek, şöyle denildi: “Sendika Yönetimi, sendikaca tek taraflı olarak unvan değişikliği, şirkete yeni işe alınacak personel ile ilgili olarak ücret ve işe alım yönteminde şirketin karar mekanizmasına müdahil olma istekleri ve kapsam içi çalışan sayısının artırılması gibi, şirketimiz tarafından kabul edilmesi imkânsız olan taleplerinde ısrarcı ve uzlaşmaz bir tavır sergilemektedir. Yapılan bütün bu görüşmelerden elde ettiğimiz genel izlenim, sendikanın greve gitme gerekçeleri konusunda çalışanlarımızı gerektiği kadar bilgilendirmediği ve bu anlamda önemli boşlukların olduğudur. Türk Telekom olarak, önceki gece sona eren görüşmede, sendikaya ‘kapsam’ maddesi ile ilgili şirketimizin net tavrını bir kez daha aktarmış bulunuyoruz. Ayrıca, bundan sonraki görüşmelerde bu konuyla ilgili, süreci olumlu yönde etkileyecek bir yaklaşım geliştirmelerini beklediğimizi ifade ettik.” Telekom açıklamasında, bundan sonraki görüşmelerin seyrini, Sendikanın bu madde üzerindeki yaklaşımı şekillendireceği bildirildi. alıntı : Cafe siyaset 'Sendika uzlaşmaz tavır içinde' Türk Telekom, Haber İş Sendikası ile görüşmelerin sürdüğünü, ancak işçilerin “kabul edilmesi imkansız” talepleri olduğunu öne sürerek, Sendika yönetimini suçladı. İSTANBUL(ANKA) Türk Telekom'dan yapılan açıklamada, Haber İş Sendikası ile Türk-İş Genel Merkezi'nde geçtiğimiz hafta birincisini yaptıkları ve önceki gün de yoğun bir şekilde devam eden görüşmelere ilişkin bilgi verildi. Açıklamada, Türk Telekom yönetiminin, çalışanların huzuru, güvencesi, refahı ve takım ruhu içerisinde hizmet yapmalarını sağlayacak çalışma ortamını sağlamak ve sürdürmek için tüm imkanlarını sonuna kadar zorlamaya devam ettiği ifade edildi. Anlaşmazlık konusu olan unsurların, ücretler, sosyal haklar ve kapsam içi- kapsam dışı çalışanlar arasındaki farklılıkların giderilmesi konularından kaynaklanmadığına dikkat çekilerek, bu konularda grev öncesinde de olduğu gibi, büyük ölçüde uzlaşma sağlandığı ve ortak bir noktaya yaklaşıldığı dile getirildi. Türk Telekom açıklamasında, yapılan görüşmelerde uzlaşmaya varılamayan nokta şirketimiz ve çalışanlarımız yönünden büyük önem taşıyan “kapsam” maddesi ile ilgili olduğuna işaret edilerek, şöyle denildi: “Sendika Yönetimi, sendikaca tek taraflı olarak unvan değişikliği, şirkete yeni işe alınacak personel ile ilgili olarak ücret ve işe alım yönteminde şirketin karar mekanizmasına müdahil olma istekleri ve kapsam içi çalışan sayısının artırılması gibi, şirketimiz tarafından kabul edilmesi imkânsız olan taleplerinde ısrarcı ve uzlaşmaz bir tavır sergilemektedir. Yapılan bütün bu görüşmelerden elde ettiğimiz genel izlenim, sendikanın greve gitme gerekçeleri konusunda çalışanlarımızı gerektiği kadar bilgilendirmediği ve bu anlamda önemli boşlukların olduğudur. Türk Telekom olarak, önceki gece sona eren görüşmede, sendikaya 'kapsam' maddesi ile ilgili şirketimizin net tavrını bir kez daha aktarmış bulunuyoruz. Ayrıca, bundan sonraki görüşmelerde bu konuyla ilgili, süreci olumlu yönde etkileyecek bir yaklaşım geliştirmelerini beklediğimizi ifade ettik.” Telekom açıklamasında, bundan sonraki görüşmelerin seyrini, Sendikanın bu madde üzerindeki yaklaşımı şekillendireceği bildirildi. 28.11.2007 alıntı : Y.şafak Telekom İşçilerine Destek Yürüyüşü Adana'da Bazı Sivil Toplum Kuruluşları 16 Ekim'de Greve Başlayan Türk Telekom İşçilerinin Yürüyüş Yaparak Destek Verdi. İnönü Parkı'nda toplanan Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Adana Şubeleri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilciliği, Adana Tabip Odası ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ortak bir basın açıklaması yaptı. Grup adına konuşan Tabip Odası Adana Şube Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 10. Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer tarafından Anaya Mahkemesi'ne açılan iptal davasından dolayı kanunun aykırı bulunan maddelerinin değiştirilmesinin istendiğini hatırlatarak, "Kanuna aykırı bulunan madde de değişiklik yapılmadan yasanın 1 Ocak 2008'de yürürlüğe girmesi için çaba harcıyorlar. Derhal aykırı maddelerde değişiklik yapılmalı" dedi. Konuşmanın ardından grup İnönü Parkı'ndan "Telekom işçisi yalnız değildir", "Memur işçi el ele" şeklinde sloganları atarak Çakmak Caddesi'nden, Kızılay Caddesi'nde bulunan postane önüne kadar yürüdü. Grup burada, 44 gündür grevde olan Telekom işçilerinin alkışlarıyla karşılandı. Burada da bir konuşma yapan Küçükosmanoğlu, Türk Telekom işçilerinin yalnız olmadığını, grevlerini desteklediklerini söyledi. alıntı : Adana Haberler İMKB'nin kablosunu koparan firmaya ceza İMKB'nin fiberoptik kablosunun kopartılmasının ardından yüklenici firmaya ceza uygulayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, olayın gece saat 02.00 sıralarında meydana geldiği, ancak sabaha kadar hiçbir görevliye haber verilmediği belirtildi. Açıklamada, "İstinye Park önündeki kavşak inşaatında çalışan Çakır Yapı 'ya ait bir hafriyat kamyonu saat 02.00 sıralarında çamura saplandı. Çamura batan kamyonu kurtarmak isteyen kepçe operatörünün dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde toprağı derin kazması sonucu bölgede İMKB'nin de bağlantılarını sağlayan fiberoptik kablo koptu. Kablonun koptuğu sabaha kadar hiçbir kuruma ve yetkiliye bildirilmedi. Olay, borsanın faaliyete geçmesi ve sistemlerin çalışmaması üzerine anlaşıldı." denildi. Yapımı süren yol inşaatının İstinye Park tarafından üstlenildiği belirtilen açıklamada, "Müteahhit firmanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile doğrudan bir ilişkisi bulunmamaktadır. Belediye, bölgede çalışmaların hızlı ve projeye uygun yapılmasını denetlemekle yükümlüdür. Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü, müteahhit firmaya ceza uygulayacaktır." ifadelerine yer verildi. CİHAN DİP NOT : Devam eden Telekom Grevinde eğer grevdeki işçiler grevde olmasa idi Belediye çalışmalarının tümünde daha greve çıkmadan evvel uygulandığı gibi gözlemci bulundurmakla yükümlü olan Hariri Telekom (Türktelekom)Maalesef oraya koyacak gözlemci bulamadığından kopukluk oldu ve grevin kokusu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı ...Basın Hala israrla Hariri Telekomun "Herşey yolunda arızaları minimize ediyoruz"sözünü devamlı taşıyor.Düşünün başından beri bazı yazılı ve görsel basın bu konuları bilinen yani gerçek boyutları ile işlese idi bu vurdumduymazlık oluşurmuydu? Maalesef yaşasın Cem Yılmaz'lı Mazhar Alanson'lu reklam pastası ...Ve ülkemin Borsası susdu...ayıp çok ayıp ....
-
Turk Telekom ve Grev
26.Kasım.2007 - Türk Telekom Grevi 42.Gününde 26/11/2007 Taşeron saldırdı polis seyretti Can Denizci Taşeron firma elemanları Telekom işçilerine saldırdı. Olay yerinde bulunan polis ise seyretmekle yetindi Telekom bünyesinde bulunan taşeron firma İşkaya’nın elemanları kürek sapları, demir çubuklar ve bıçakla saldırdığı grevci işçileri ölümle tehdit etti. Olay yerinde bulunan polis, “Bizim görevimiz taşeronları korumak” diyerek gelişmeleri seyrederken, saldırının ardından grevci işçileri gözaltına almaya çalıştı. Gaziosmanpaşa Telekom Müdürlüğü’nün hemen her santralinde polis ya da jandarma eşliğinde grev kırıcılığı yapan İşkaya firması, önceki gün Yunus Emre Mahallesi’nde kendini gösterdi. 1298 Sokak’ta bulunan 521 saha dolabına bağlı abonelerin arızalarını onarmaya çalışan İşkaya firmasını, GOP Telekom Müdürlüğü’ndeki grevci işçiler uyardılar. Uyarı üzerine çalışmayı durduracaklarını söyleyen taşeron elemanları, grevcilerin olay yerinden uzaklaşmaları üzerine arızaları onarmaya devam ettiler. Bunun üzerine geri dönen grevci işçiler, İşkaya’nın alt taşeronu olarak çalışan Murat Atlay’ın “Biz ekiplerimizi çekmiyoruz. Gücünüz yeterse siz gönderin” tehditleri ile karşılaştılar. Buna karşın soğukkanlılıklarını koruyan grevciler taşeron firma elemanlarına yapılanın yasal olmadığını anlattılar. Tartışmaya giren İşkaya patronu Sercan Atmaca, “Yasal çalışıyoruz ve bu işi yapmak zorundayız” dedi. Bu sırada olay yerine gelen GOP Telekom İşyeri Baştemsilcisi Ahmet Karatay ve temsilci İsmail Çay, yasal olarak çalışma haklarının olmadığını anlatmaya çalışırken Murat Atlay ve taşeron firma çalışanlarının saldırısına uğradılar. Kürek ve kazma sapları, demir çubuklarla Telekom işçilerine saldıran İşkaya’nın adamları işçilere bıçak da çekti. Saldırıda çok sayıda grevci Telekom işçisi yaralanırken, saldırı sırasında ve sonrasında Murat Atlay, Baştemsilci Karatay’ı “Sen artık öldün Ahmet” sözleriyle tehdit etti. Polis cesaretlendiriyor Olay yerinde gelişmeleri izleyen sivil polisler, saldırı olana kadar taşeron işçilere müdahalede bulunmadılar. Polisler, işçilerin “Neden hiçbir şey yapmıyorsunuz” sorusuna ise “Biz taşeron işçilerin can güvenliğini sağlarız. Kimin haklı olup olmadığına karar veremeyiz” şeklinde yanıtladı. Telekom işçilerinin “Taşeronun adamlarının elinde bıçak var, bizim can güvenliğimizi kim sağlayacak” sorusu ise “Ya silah çıkarıp sıksalardı” şeklinde cevaplandı. İşçiler bunun üzerine “Taşeron mafyasına hayır” sloganları ile polise tepki gösterdi. Bu sırada olay yerine gelen Gazi Polis Karakolu’na bağlı polisler ise taşeronlar yerine Baştemsilci Ahmet Karatay’ı gözaltına almak istedi. Bu, işçileri daha çok öfkelendirdi. Grevci işçilerin tepkisi üzerine sivil polisler taşeron firmanın olay yerinden ayrılmasını sağladılar. Baştemsilci Ahmet Karatay’ın karakola kendisinin gidip ifade vereceğini belirtmesi üzerine grevci işçiler hep birlikte karakola doğru hareket ettiler. Saldırı bitmedi Karakola doğru giden grevci Telekom işçileri, yol üzerinde yeniden taşeron firmanın saldırısına uğradı. Kamyonetlerini Telekom işçilerinin üzerine doğru süren taşeron firmanın adamları araçlardan inerek İşyeri Baştemsilcisi Ahmet Karatay’a saldırdı. Bu sırada Murat Atlay’ın kardeşi Feridun Atlay bıçakla Karatay’a saldırmak istedi. Telekom işçilerinin müdahalesi ile engellenen Feridun Atlay polis tarafından gözaltına alındı. Feridun Atlay ile birlikte Murat Atlay’ın diğer kardeşleri Serhat ve Hasan Atlay da polis tarafından gözaltına alındı. Burada çıkan arbede de başta Ahmet Karatay olmak üzere birçok Telekom işçisi yaralandı. Polisin ancak havaya ateş açarak durdurabildiği saldırı sonrasında taşeron firmanın 6 elemanı ve GOP Telekom Müdürlüğü’nde çalışan grevci işçi Yalçın Gül gözaltına alındı. Yaşanan saldırılar ve gözaltılar üzerine Haber-İş 1 No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, Şube Sekreteri Ali Koçkaya ve Avukat Murat Çelebi karakola geldiler. Gözaltına alınan grevci işçi Yalçın Gül ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılırken, Baştemsilci Ahmet Karatay’ın ifadesi hastanede alındı. Grevci işçilere destek Gözaltına alınan ve hastanedeki arkadaşlarını bekleyen grevci işçilere birçok kesimden destek geldi. Emek Partisi, SDP, ESP gibi siyasi partilerin yanı sıra, Eğitim Sen 4 No’lu Şube yöneticileri, Türkoğlu Ambalaj işyeri temsilcileri ve bazı mahalle muhtarları gözaltındaki arkadaşları serbest bırakılana kadar grevcilerin yanında beklediler. (İstanbul) 26/11/2007 Telekom işçilerini yalnız bırakmıyorlar Emekten yana kesimler yurt genelinde gerçekleştirilen ziyaretlerle, grevdeki Telekom işçilerini yalnız bırakmıyor. Manisa KESK Şubeler Platformu’nu oluşturan Eğitim Sen, SES, BES, Tarım Orkam-Sen ve Haber-Sen’e üye kamu emekçileri grevdeki Telekom işçileriyle buluştu. Manolya Meydanı’nda toplanıp buradan Telekom Müdürlüğü’ne kadar sloganlarla yürüyen kamu emekçilerini Haber-İş Manisa Temsilcilik Başkanı Burhan Utanç karşıladı. Şubeler Platformu adına konuşan Eğitim Sen Manisa Şube Başkanı Fatih Yoğurtçuoğlu “Emekçilerin haklı mücadelesini, ne grev kırıcı yönetim ne de polis kelepçeleri engelleyebilir. KESK, grevde olan işçilerin yanındadır” dedi. Burhan Utanç da desteğe teşekkür etti. Ziyarete EMEP ve ÖDP il yöneticileri de katıldı. DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Recep Koç, Genel-İş Antalya Şube Başkanı Matoş Gonca ile Emekli-Sen ve Sosyal-İş Şube temsilcileri Antalya Arapsuyu Telekom’daki grevcileri ziyaret etti. “Bu güzel grev Türkiye’ye mal olan bir grev artık” diyen Recep Koç, grev bittikten sonrada bu birlik ve beraberliğin korunması gerektiğini ifade etti. Haber-İş Antalya Şube Başkanı Alim Zengin de masaya oturmaya yaklaştıkça saldırı ve yıldırma çabalarının artabileceğini bildiklerini, bu nedenle daha dik durmak gerektiğini dile getirdi. Zengin, “Biz de grevi kazanıp buradaki Novamed işçisi arkadaşları ziyaret edeceğiz. Başarımızla onlara destek vermeyi istiyoruz. Bize sundukları desteği unutmuyoruz. Bu vesileyle grevde olan Novamedli arkadaşlarımıza selamlarımızı yolluyoruz” dedi. EMEP Antalya İl ve Merkez İlçe Örgütü de Meydan Kızıltoprak’ta grevcilerle bir araya geldi. İşçilerin eş ve çocuklarının da katıldığı ziyaret sırasında, EMEP’li kadınlar getirdikleri yiyecekleri işçilere dağıttılar. Grevcilerin çocuklarından Volkan “Sendikaya teşekkür ediyorum. Babamları yalnız bırakmadılar” dedi. İşçi eşleri de hükümet ve medyaya tepki gösterdi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ) 26/11/2007 Grevin 1. günü! Telekom grevi birinci ayını geride bıraktıktan sonra Haber-İş Sendikası ile patronlar arasında görüşmeler de başladı. Patron, işçilerin direncini kırmak için, grev öncesi teklifinden de geri bir teklif sundu. Ancak bu durum işçileri yıldırmak yerine, mücadeleye daha sıkı sarılmalarına neden oldu. İşçiler kararlılıklarını “Biz daha grevin 1. günündeyiz” sözüyle dile getirdiler. Saldırıların en yoğun olduğu bölgelerden olan Ümraniye’de, grev kırıcılarına engel olduğu için işten atılan işçilerden Rahmi Çakar, patronun artık dayanamayacağını söyledi. Telekom grevinin insanca yaşamak isteyen herkesin grevi olduğuna dikkat çeken Çakar, ne olursa olsun mücadele edeceklerini ifade etti. Bundan dolayı kaçıncı gün olursa olsun işçiler “Grevin kaçıncı günü” sorusuna aynı yanıtı veriyor: “1. günündeyiz.” Haber-İş Afyonkarahisar Şubesi’nde sorularımızı yanıtlayan işçiler de aynı kararlılığı dile getirdi. İşçiler adına konuşan Haber-İş Bölge Temsilcisi Osman Demir, grevin başarıya ulaşması için gerekli kararlılığın Afyon’da da olduğunu söyledi. İzmir’de İşyeri Baştemsilcisi Temel Polat ise, “Taşeronlarla grev kırıcılarla moralimizi bozmaya çalışıyorlar ama biz kazanacağız” dedi. İşyeri Temsilcisi Güner Kaya da “Diyarbakır’da İstanbul’da bize ve sendikamıza karşı alınan tutum bu işin arkasında başka güçlerin olduğunu düşündürtüyor” dedi. Telekom işçisi Aynur Kılıç da, “Patron için bir günde karar veren yargı, işçi için süreci uzatıyor” dedi. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ) Telekom kablosunu keserken yakalandı Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, Türk Telekom'a ait telefon kablolarını kesen bir şahsı suçüstü yakaladı. Edinilen bilgiye göre; Eski Doğubeyazıt Yolu üzerinde bulunan Fidanlık mevkiinde Türk Telekom'a ait telefon kablolarını keserken görülen H.K. isimli şahıs, suçüstü yakalandı. H.K.'nin 50 metre uzunluğunda kablo kestiği belirlendi. H.K.'nin alınan ifadesi sonrasında C.I ve T.G. isimli şahıslar da yakalandı. Emniyet ekiplerinin, zanlıları Cumhuriyet Başsavcılığı'na sevk etti. Şüpheli şahısların tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı bildirildi. Emniyet ekipleri, çalıntı kabloları satın aldığı tespit edilen M.A. isimli şahsın bakkal dükkanında yaptığı aramada Türk Telekom'a ait olduğu belirlenen 52 kilogram ağırlığında bakır tel ele geçirdi. Kablo hırsızlığı olaylarına karıştığı tespit edilen iki kişinin daha arandığı öğrenildi. CİHAN Telekom, Birgün gazetesini de engelledi! TTnet'in ADSL abonelerine ücretsiz sunduğu internet filtre programı Birgün gazetesinin web sitesine erişimi engelliyor. 27 / 11 / 2007 17:58 TTnet, ADSL abonelerine kendi web sitesinden ücretsiz olarak yükleyebilecekleri bir internet filtreleme programı sunuyor. "Aile Koruma Şifresi" adlı programı bilgisayarınıza yükleyerek o bilgisayardan hagi internet sitelerine ulaşılıp hangilerine ulaşılamayacağını denetleyebilirsiniz. Program bunun için bilgisayar sahibine bir şifre veriyor ve programın yönetimi ancak o şifreyle yapılabiliyor. Bununla birlikte, programın devamlı güncellenen veri tabanında kimi siteler yasaklı;birgün.net de bu sitelerden biri. Sözcük bazında da erişim engelleyen aynı filtre programı örneğin bianet'te çocuk pornografisiyle mücadele üzerine yapılmış olan "Pornografik Görüntü Eyleme Teşvik Ediyor" başlıklı habere de "müstehcen içerik" diyerek yasak koyuyor.Birgün.net adresine gitmeye çalıştığınızda sitenin "şans oyunları/şiddet" içerdiği nedeniyle engellendiği uyarısı karşınıza çıkıyor. Şirketin "Temiz İnternet" sloganıyla tanıttığı hizmet, abonelerin özellikle çocukları zararlı içerikten korumak için bilgisayarlarında çeşitli sitelere erişimi kapamasına olanak sağlıyor. Programla istediğiniz siteleri yasaklamak ya da varolan yasağı kaldırmak mümkün. İnternet filtreleme programları üreten birçok ticari şirket var. Mayıs'ta çıkan İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve Kasım'da yürürlüğe giren İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkındaki Yönetmelik'le özellikle internet kafelere bu tip programları kurma zorunluluğu getirildi. Fakat bianet, özellikle Emniyet'in etkisiyle program üreticilerinin yasak listelerini keyfi olarak oluşturduğunu ortaya çıkarmıştı. Öte yandan, uzmanlar internet üzerinde çocuk pornografisi ve çocuk istismarının mücadele edilmesi gereken ve daha da önem kazanacak bir sorun olduğunu belirtiyor. Zaman kısıtlaması da mümkün ADSL abonesiyseniz TTnet sitesinden ücretsiz yükleyebileceğiniz programın özellikleri şöyle: Çocuklarınızın internetteki zararlı içeriklere erişimini engelleyebilirsiniz. Çocuğunuz engellenen bir siteye erişmeyi denediğinde size e-posta ile haber verilir. İçeriği sakıncalı olmadığı halde yanlışlıkla yasakladığınız siteler olursa, çocuğunuz bu sitelere erişmek istediğinde bir uyarı mesajıyla karşılaşır ve sadece bir butonla sizden erişim izni isteyebilir. Filtreleme özelliğini, çocuğunuzun internette erişebileceği veya çocuğunuzun erişimini engellemek istediğiniz kategorileri seçerek kullanabilirsiniz. Dilediğiniz siteler için istisna yaparak kategorisini değiştirebilir ve çocuğunuzun bu sitelere erişimine izin verebilir ya da engelleyebilirsiniz. Anlık Mesajlaşma uygulamalarını da kontrol edebilir, sohbet içeriklerini denetleyebilirsiniz. Aile Koruma Şifresi isterseniz engelleme dışında, uyarı modunda da çalışabilir. Bu modda iken erişim engellenmez, sadece bir uyarı pencresi açılır; böylelikle çocuğunuzun yanlışlıkla girebileceği bir siteden kendi iradesi doğrultusunda korunmasını sağlayabilir ve aynı zamanda internet erişimini kısıtlamamış olursunuz. Ayrıca programla sizin dışınızdaki insanların o bilgisayardan internete ne kadar süreyle bağlanabileceğini de belirleyebilirsiniz. Her kullanıcı için ayrı filtreleme özellikleri belirlemeniz de mümkün. Medyatava Yaylacık mahallesinde telefon kablolrını özel firmaya tamir ettirildiği gerekçesiyle Telekom hakkında suç duyurusu yapıldı. Türk Telekom’ um Trabzon’un Akçaabat İlçesinin Yaylacık Mahallesinde kesik olan telefon kablolarını dün tamir etmesi olayı Türk Haber-İş Sendikası tarafından yargıya taşındı. Türk Telekom’daki grevin ilk günlerinde Yaylacık Mahallesindeki alt geçitten geçen kabloları kesilmişti. Telekom yönetimi tarafından yaklaşık bir aydır kesik olan kabloların dün Akçaabat Emniyet Müdürlüğüne bağlı polis ekiplerinin nezaretinde tamir edilmeye başlanması nedeniyle olay yerine giden Türk Haber-İş Sendikası Akçaabat Temsilcisi Eray Yıldız ve diğer telekom personeli mütaahhit elemanları tarafından kabloların tamir edilmesinin yasal olmadığını 2822 sayılı Grev ve Lokavt kanununun 38, 41 ve 42 maddelerine göre “ greve çıkan işçinin işinin bir başkasına yaptırılamaz” ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle tamir işinin yapılmamasını gerektiği belirtildi. Bunun üzerine mütaahhit elemanlarınca tamire devam edilmesi nedeniyle olay yerine Türk Haber-İş Sendikası Trabzon Temsilcisi Kenan Kuzur gelerek bir durum değerlendirmesi yaptıkları ve daha sonra Kenan Kurzur Akçaabat Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek olayla ilgili olarak suç duyurusunda bulundular. Bunun üzerine Türk Telekom yetkilileri de Akçaabat Emniyet Müdürlüğüne bağlı polis ekiplerine tutanak tutturarak olayı yargıya intikal ettireceklerini belirttiler. alıntı: Akcaabat haber Başkan Torun'dan Telekom İşçilerinin Grevine Destek Ordu Belediye Başkanı Grevde Bulunan Türk Telekom İşçileri Ziyaret Ederek Destek Verdi. Ordu Belediye Başkanı S.torun grevde bulunan Türk Telekom işçileri ziyaret ederek destek verdi. Türk Telekom işçilerinin Haber-İş Sendikası öncülüğünde yurt genelinde gerçekleştirdiği grevde 43. güne girilirken destek ziyaretleri de sürüyor. Ordu Belediye Başkanı S.Torun beraberinde dsp'li Belediye Meclis üyeleri,dsp Merkez İlçe Başkanı Pervin Özcan olduğu halde işçileri yalnız bırakmadı. Başkan Torun ve meclis üyelerini, Türk Telekom binası önünde devam eden grevde Haber-İş Sendikası Şube Başkanı Mehmet Okumuş ve çok sayıda işçi karşıladı. Başkan Torun, Telekom işçilerinin verdiği bu mücadelenin zaman içerisinde haklılıklarını ortaya çıkaracağını söyledi. Torun, "Bu mücadelenin amacı iyi anlaşılmalı. Son özelleştirme furyalarından biride Telekom'un özelleştirilmesiydi. Özelleştirmeler tekrar gözden geçirilmelidir. Biz sizin verdiğiniz bu onurlu mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz" dedi. Haber-İş Sendikası Şube Başkanı Mehmet Okumuş da Başkan S.Torun'un kendilerine verdiği destek için teşekkür ederek, "Sayın Torun, Ordu insanının yanında olduğunu bir kez daha kanıtladı. Emekten yana, işçiden yana olduğunu gösterdi. Örgütlü mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz" diye konuştu. alıntı: Ordu Haberler Telekom Grevi Türk Telekom İşçilerinin 16 Ekim'de Başlayan Grevleri 42'nci Gününde Soğuk Havaya Rağmen Sürüyor. Telekom İşçileri, Kars'ta İki Gündür Soğuk ve Dondurucu Havayla Mücadele Ediyor. Gece Eksi 8 Derece Olan Hava Sıcaklığının Yaşandığı Kars'ta Ayaz Karşısında Çaresiz Kalan İşçilerin İmdadına Bir Vatandaş Yetişti ve Telekom Binasının Karşısında Boş Bir Binayı Geçici Olarak İşçilere Tahsis Etti. Gün B... Türk Telekom işçilerinin 16 Ekim'de başlayan grevleri 42'nci gününde soğuk havaya rağmen sürüyor. Telekom işçileri, Kars'ta iki gündür soğuk ve dondurucu havayla mücadele ediyor. Gece eksi 8 derece olan hava sıcaklığının yaşandığı Kars'ta ayaz karşısında çaresiz kalan işçilerin imdadına bir vatandaş yetişti ve Telekom binasının karşısında boş bir binayı geçici olarak işçilere tahsis etti. Gün boyu grev yerlerinde duran işçiler üşüdüklerinde gözcülerini grev yerinde bırakıp tahsis edilen binaya giderek ısınıyor. Boş binaya soba kuran işçiler ısındıktan sonra tekrar grev yerlerine dönüyorlar. Türkiye Haber-İş Sendikası Kars İşyeri Baştemsilcisi Hasan Oğuz, grevden hiçbir şekilde geri adım atmayacaklarını belirterek, "Bugün Telekom'da grev 42'nci gün olmasına rağmen devam etmektedir. Dün görüşmelerin teknik olarak iyi gittiğini genel başkanımız beyan etmişti. Bundan sonra da taslak üzerinde yapılacak imza töreniyle bu işlerin sona ereceğini düşünüyoruz" dedi. Oğuz, il genelindeki arızalarla ilgili olarak da şunları söyledi: "Resmi olarak 2 bin üzerinde arıza var. Yaklaşık 22 köyün telefon bağlantıları şu an kesik. 800 üzerinde de ADSL arızası bulunuyor. Bütün teknik arkadaşlarımız grevde olduğu için hizmet veremedik." İşçilere zaman zaman vatandaşlardan destek geliyor. Bazı vatandaşlar ise grev sebebiyle mağdur olduklarını belirterek grevin ne zaman biteceğini sordu. Oğlunun Afganistan'da asker olduğunu belirten bir vatandaş ise borcu yatırmalarına rağmen telefonlarının açılmadığını belirterek sorunun çözülmesini istedi.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Son zamanlarda yazılanları ilgi ve dikkatle izliyorum dikkatimi çeken şeyler var bunlardan biri de birileri ‘terör örgütüne' sempati kazandırma oyunu oynuyor; Yakın zamanda yüzlerce askerimiz, kurumlarımız ve vatan aşığı vatandaş ve insanlarda figüran ediliyor. Ha bir de şu var hani şu Bush-Erdoğan zirvesi öncesi DTP'lilerin PKK'lılarla oynandığı ‘teslim alma-teslim verme' utancını bize yaşatan Ankara'nın balkonundakilerine söylenecek çoook söz var ama...Ben açılan kaotik gündemi oyun kurucularının açtığı tartışma tuzağına düşmeden, fotoğrafa daha yukarıdan bakarak değerlendirmek istiyorum . Çok sevdiğim ve takip ettiğim değerli gazeteci-yazar Soner YALÇIN'ın geçen günlerde kaleme aldığı ‘Nakşibendi kardeşliği' başlıklı yazısı, ‘sınır ötesi operasyonun' arka planında, Barzani ve bazı siyasiler arasında görünmeyen bağlar adına bir önemli noktayı gözler önüne seriyor; tarikat tutkalı. İlk olarak... Yaklaşık 2,5-3 ay önce Sayın Şerif Mardin dile getirmişti, AKP'nin başarısını değerlendirir iken bakın ne demişti; ‘AKP'nin başarısının arkasında bir de tarikatlardan destek gerçeği var. Devletin göremediği şeylerden biri. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Anadolu'da çok teşkilatçı bir dini kurum yayılmıştı: Nakşibendilik. Nakşibendilik, yalnız bir dini inanç değil, aynı zamanda insanlara yön vermeye çalışan bir kuruluştu. Türkiye'de bilinmeyen bir şey, Nakşibendilerin 18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılda teşkilatçı olmaya başladıkları. Mahalli teşkilatçı. Devletle rekabet halinde. Kemalistlerin göremedikleri şeylerden bir tanesi, Nakşibendilerin kurdukları teşkilatın ne kadar güçlü olduğu. Bunu anlayamadılar. Anlayamadıkları için de, bu gücün zaman zaman ne kadar ekstrem şekiller aldığını göremediler. Ve sonunda işte, mahalli milli oldu.'Konunun uzmanı bir ismin belirttiği gibi; ‘AKP'nin özellikle Doğu'da ve Güneydoğu'da güçlü olmasının sebebi, Kürt kimliğinin önünü açması değil, tarikat ve cemaatlerle içli dışlı olduğu için Doğu'da ve Güneydoğu'da yüksek oy kazanmaları olduğunu söyleme cesaretini her nedense kimse gösteremiyor . Doğu'da ve Güneydoğu'da en güçlü tarikat Nakşibendiliktir ve bu nedenle de AKP ile Güneydoğu'daki vatandaşların en güçlü tutkalı bu tarikat kardeşliği olmuştur. Barzani ve etrafının da ‘Nakşi' olmaları, TARİKAT TUTKALI... AKP iktidarının sınır ötesi harekat emri verebilmesi ve Kuzey Irak'a ekonomik yaptırımlar uygulayabilmesi için, ABD'den önce ne..... gerekiyor?'Tam bu noktada Soner YALÇIN'ın pazar yazısına bakalım, diyor ki; ‘KÜRT aydınlarımızdan Naci Kutlay, "Kürtler" kitabında şu soruyu yöneltiyor: "Kürt başkaldırı önderlerinin çoğunlukla Nakşibendi olmaları ilginç ve incelenmesi gereken bir noktadır." (s 135) Bırakın Osmanlı'yı, Şeyh Said'den, Menemen'deki ayaklanmayı organize ettiği iddia edilen Şeyh Esad Erbili'ye kadar Cumhuriyet Türkiyesi'nde de isyana kalkışanlar hep Nakşibendi Halidiye Kürt şeyhleriydi! Peki biz de şunu soralım: Nakşibendi Kürtler, Osmanlı ve Türkiye merkezi hükümetine karşı isyan ederken, Türk Nakşibendiler neden hiç ayaklanmadılar? "Türk Nakşibendiler'in siyasetle ilgileri yoktu" diyebilir miyiz? Hayır. Kürt Nakşibendi gibi Türk Nakşibendi de nüfuz ve siyasal iktidar istiyordu. Nakşibendilik hep iktidarı istedi. Yani: Kürt Nakşibendiler gibi Türk Nakşibendiler de iktidar istiyordu. Sadece "yöntemleri" farklıydı! Gelelim bu yukarıda yazdıklarımın özüne:İktidara gelme araçları farklı olsa da, ikisi de iktidarda olan, Kuzey Irak'taki Kürt ve Türkiye'deki Türk Nakşibendiler, PKK terörünü bitirmek için neden işbirliği yapmıyor? "Nakşibendi kardeşliği"nin bu zorlu sınavı nasıl vereceğine dair bir ipucu vereyim; Türkiye'deki Nakşibendiler hemen yanıbaşımızda bir Kürt Nakşibendi devletin olmasına nasıl bakarlar? Demek ki sınır ötesi operasyon olmayacak ... Yanılıyormuyum acaba .