Taylan Abi tarafından postalanan herşey
-
sezerin afları...
Benim başvuruma da yanıt gönderildi, ben de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne teşekkürlerimi borç biliyorum. Ancak size verilen yanıt ile bana gönderilen temelde benzeşiyor. Ben ek olarak af dosyaları onaylanmayan 9 kişinin isimlerini de istemiştim. Aşağıda okuyacağınız nedenle bu talebim uygun görülmedi. Yasaya karşı saygımız sonsuz. Konuyu takip eden arkadaşlarımın bilgilerine sunarım. Sayın Taylan ********** 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Yasası kapsamında elektronik posta yoluyla ilettiğiniz, Sayın Cumhurbaşkanımızca uygun bulunmayarak geri gönderilen 9 af dosyasının gerekçeleri ve hükümlülerin adlarının bildirilmesi istemini içeren başvurunuz alınmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın göreve başladıkları 16.05.2000 gününden bu yana Anayasa'nın 104. maddesinin ikinci fıkrasının (-b-) bendinin onüçüncü alt bendi uyarınca cezalarının kaldırılması istenen; -Dört hükümlünün dosyası, kaçak oldukları için, yakalanmaları sonrasında Adli Tıp Kurumu Başkanlığının vereceği rapora göre durumlarının yeniden incelenmesi, -İki hükümlünün dosyası, ceza infazının ertelenmiş olduğu dikkate alınarak, bu sürecenin bitiminde yeniden yapılacak muayeneleri sonrasında Adli TıpKurumu Başkanlığınca düzenlenecek rapora göre durumlarının değerlendirilmesi, -Bir Hükümlünün dosyası, durumunun, bir süre daha izlenmesi sonrasında Adli Tıp Kurumu Başkanlığının vereceği rapora göre değerlendirilmesi, uygun görüldüğünden; -İki hükümlünün dosyası ise, durumları Adli Tıp Kurumunca belirlenen sürekli hastalıklarının Devlet Hastanesinde bakım ve tedavi görmesini zorunlu kılmaması nedeniyle, Adalet Bakanlığına geri gönderilmiştir. Öte yandan, 4982 sayılı Yasa'nın 21. maddesinde, "Kişinin izin verdiği haller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması halinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır." kuralı yer almaktadır. Belirtilen kural uyarınca, kişisel bilgi niteliği taşıdıklarından, hükümlülerin adlarının bildirilmesi isteminiz anılan Yasa kapsamına girmemektedir. 4982 sayılı Yasa uyarınca bilginizi rica ederim. Genel Sekreter Adına H.Bülent SERİM Genel Sekreter Yardımcısı
-
BUNLARI YAPANIN İBADETİ KABUL DEĞİLDİR
Bence "ne dediğinden" daha önemli bir durum var. Kendini "ne sanıyor?" bu adam.. İbadetin kabul olup olmadığına karar verebildiğine göre kendini Allah mı sanıyor? Ben büyük günahlardan Şirk'i bilirdim, bu daha modifiyeli olmuş, kendini yaratıcının yerine koymuş. Tövbe tövbee.
-
asiyenasılkurtulur
Nazan Teyze, fun kulubünü de oluşturduğuna göre artık bizi de tanımazsın. Nerde İzzet Altınmeşe, nerde Belkıs Akkale?
-
İlk ne yazdınız ?
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar... asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmİ yalanlar. Belki balkona kar seyretmeye çıkar diye sevdiğimiz kızlar, çok dibimiz donmuştur. Ve çoğu zaman bu kar mevzuu kızlara yeterince ilginç gelmemiştir. demişim hatta kimden alıntı yaptığımı da yazmamışım. Yeniyiz ya.. 24.06.2005, Konu başlığı: Ankara
-
σѕηυѕєякαη
Taylan Abi şurada cevap verdi: σѕηυѕєякαη başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımBişeyler olmuş evet Hoşgeldiniz σѕηυѕєякαη, çocuklar hemen halıyı hazırlıyorlar. Kusurumuza bakma artık...
-
BENDE GÖKHAN
Taylan Abi şurada cevap verdi: BARON1977 başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHG, Sana da bir halı ayarladık ama biraz gecikince millet hemen üzerine çıkmış
-
yeniyim
Taylan Abi şurada cevap verdi: M-E-R-T başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin hoşgeldin. Sana da bir kırmızı halı kaptık geldik hemen.
-
selam
Taylan Abi şurada cevap verdi: ceydaa başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldiiiiinnnn, kırmızı halı buldum nihayet Tık Tık
-
çevre koruması adına siz ne yapabilirsiniz?
Özellikle bu küresel ısınma üzerindeki endişelerden sonra, aslında herzaman yapmamız gereken ancak önemsemediğimiz küçük detaylara dikkat etmeye başladım. Kişisel bazda düşünüldüğünde belki hiçbir anlam ifade etmeyecekmiş gibi de olsa kendi adıma daha huzurluyum artık. Misal; Arabamda içtiğim sigaraları artık camdan atıp çevremi kirletmiyorum.Yarısı su dolu pet şişede biriktiriyorum. Bira içmeyi severim ama artık kutu bira almaktansa cam şişeyi tercih ediyorum. Sıcak günlerde evdeki klimayı güldür güldür saatlerce çalıştırmaktansa yarım saat çalıştırıp, 15dk dinlendiriyorum. Diş fırçalarken, traş olurken suyun akışını artık izlemiyorum. İş gereği çok sık seyehat ediyorum ve gittiğim otellerde hiç kullanmadığım havluları diğerleri ile aynı yere bırakmıyorum. Çevre duyarlılığı olan otellerde zaten bunun için banyonuza küçük notlar bırakılıyor. Hız yapmayı severim ama gereksiz atraksiyonlarla fazla benzin tüketmekten kaçınıyorum. Yine araba ile ilgili, haftada bir yıkattığım aracı 10 günde bir yıkatıyorum. Sahile vuran denizyıldızları ile ilgili bir hikaye geldi aklıma, şehir efsanesi belki biraz da.. Adamın biri uzun bir sahil boyunca yürüyerek kıyıya vuran binlerce deniz yıldızlarını tek tek eğilip alarak tekrar denize fırlatıyormuş. Bunu gören birisi sormuş: --Tek tek deniz yıldızlarını suya atarak ne kadarının hayatını değiştirebilirsin ki, çok boş bu çaba. demiş. Adam yere eğilip bir deniz yıldızını alıp suya fırlatmış ve --Bunun hayatı değişti. demiş.
-
kadının sizden hoşlandığını nasıl anlarsınız?
Durumu biraz da kimyasal yönü ile inceleyelim. Herkesin eğitim alanı içinde olmayabilecek bir konu olduğundan teorimi özetleyeyim. Kimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için bir eşik enerjisine ihtiyaç duyulur, reaksiyona girecek maddelerin kendi enerjileri bu eşik enerjisini geçebiliyorsa reaksiyon başlar,sürer ve biter. Ancak her zaman her madde bu eşik enerjisini karşılayamaz, bu durumda katalizör denilen tepkime eşik enerjisini aşmaya yarayan ve tepkime sonunda da aynen dışarı atılan bir maddeye ihtiyaç vardır. Neden mi anlattım? Sen kızla 4 ay boyunca kesişmişsin ama herhangi bir reaksiyon gösterememişsiniz. Reaksiyonun olup olamayacağı, birinizin o cesareti gösterip gösteremeyeceği ise belli değil. (cesaret=eşik enerjisi) Bu durumda katalizör olarak bir arkadaş kullanılması gerekir (tercihen kız). Katalizör devreye girer, eşik enerjisini yani cesaret gerektirecek o ilk görüşmeyi kolayca yapar, belki reaksiyon başlar, belki de alacağı izlenime göre hiç başlamaz. Sonucu öğrenmiş olur muyuz? Bence oluruz
-
BİR NESİL BUNLARI İZLEDİ...
Ortaokuldaydım, MagicBox Star1 furyasıydı. Göbekli amcaları geceyarısı aerobik yapmaya heves ettiren bi ablayla tanışmıştım. O zaman çanak anten filan yoktu pek, bir ev gezmesinde çocukların terkedildiği oyun odasına yakın bi tv'de tesadüfen denk gelmiştim Yasemin'e. Şimdilerde de dansözstar filan ayağına stadyum dolusu hatun göbek atsa kimse bakmıyor. Ne güzel komşumuzdun sen Yasemin abla.
-
sezerin afları...
Teşekkürünüzü kabul ederiz. Öğrenmiş olduğunuza da seviniriz. Duş alınız, ılık ılık.
-
Yarışma sistemi
"Öğrenmek" kadar güzel birşey yok valla. Tşk'ler.
-
kadının sizden hoşlandığını nasıl anlarsınız?
Estağfurullah, ikaz gibi bir endişem olmadı. Fikrimi paylaştım sadece. Eminim ki siz de taunus da ben de birşeyleri yanlış anladık. Neyse, bu kadar yuvarlak konuştuktan sonra konumuza dönelim.
-
İşte Ulusalcılık!
Yanıldığınız, yanlış yapmakta ısrarcı olduğunuz husus şudur; Ki forumun kronik bir hastalığıdır bu. Birilerinin fikrini değiştirmeye çalışmak, cümlelerinizi dikte ettirmek, haklı çıkma çabası... Haklı olan siz olunuz, her söylediğinizi heykel gibi dikelim forum köşelerine. Ben fikrimi yine yazmaya devam edeyim. Evet, böyle yapalım. Bana da birşey söyletmek zorunda hissetmezsiniz kendinizi.
-
Yarışma sistemi
Yarışma sistemindeki oyunlara katılmak için "gerekli puan" diye bir bölüm var. Henüz hiçbir oyun oynamadığım için puanım sıfır. Fakat yeni bir oyuna başlamak için ise en az 5 puan gibi bir puan gerekiyor. Vermediğiniz şeyi nasıl istiyorsunuz yahu? Puan vardı da biz mi yedik? Herkes kendi puanını evde yapıp mı getirecek yoksa?
-
İşte Ulusalcılık!
Yapmayın, sizin gibi düşününce samimi, farklı görüş bildirince samimiyetsiz mi olunuyor? Samimiyetten anladığım şudur benim; ima etmeden net anlatmaktır.
-
İşte Ulusalcılık!
Hoş göremem. Hoş görmezler. Neden mi? Bu ülkede devrimler yapıldı, Tevhid-i Tedrisat kanunu ile sistem bir bakanlığa bağlandı. Ve eğitim sistemi içerisinde olabilecek/olamayacak davranışların çizgileri çizildi. O bakımdan hoş görmezler. Hala okulda namaz, camide eğitim sevdalısı varsa çıksın, ben böyle istiyorum desin. Saldırıyı gösterenleri ima etmeseniz, direkt söyleseniz ? Tepkim ise şudur ; "kendilerinden utanmayı bilmiyorlar. Sütten çıkma ak kaşıklar çünkü, pırıl pırıl bir dış politikaları, hayran olunacak devlet adamlığı anlayışları var. Ülkede bütün kurumlar birbirine küsmüş, sokaklarda yaşanan hırsızlığın cinnetin vahşetin ucu kaçmış, çoluk çocuk işçi memur perişan, genç bedenler namlunun ucunda soluyor ama bizden utanıyorlar." Üzerinize alınmıyorsanız, o da sizin bileceğiniz iş.
-
İşte Ulusalcılık!
Sayın ali0_1, hani okulda "kendi halinde" namaz kılma konusundaki soruşturmanın sonuçlanmasını bekleyecektik, ne çabuk unuttunuz? Durup durup başa dönmeyelim isterseniz. Namaz kılınan okullara medrese derlerse ne diyeceksiniz mesela? Dallanır budaklanır yine konu dağılır bence. Yanlış bilineni düzeltiyorum, farkında mısınız bilmem. Tepkimi de ifade ediyorum. Okuyor musunuz, bilmem.
-
kadının sizden hoşlandığını nasıl anlarsınız?
Sevgili taunus, Sevgili anaksasis, İsterseniz ortamın elektriğinin artmaması için biraz toparlayalım konuyu. İnsanların forumda "başlık" oluşturma hakları vardır malumumuz, bu başlık altında da herkesin fikrini belirtme hakkı vardır. Ancak kimsenin, başlığı oluşturan da dahil olmak üzere kimsenin kimseye "boş konuşuyorsun", " o öyle değil, şöyle vs anladın mı?" diyebilecek hakkı hukuku yoktur. Sevgili taunus'un artniyetli olarak böyle yaptığını da düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum. Bu forumda paylaşımlarda bulunan bir çok insanın çok düzgün karakterde, nazik, etik ve objektif olduğunu düşünüyorum. İş bu halde, konumuzu kişiselleştirmeden alınıp gocunmadan devam etmemiz ve devam ederken de bunlardan da kendimize pay çıkarmamız gerekir. Naçizane fikrim budur.
-
İşte Ulusalcılık!
Dervişin fikri ne ise zikri de o'dur. Fikirleri değiştirmek gibi bir endişemiz olmadığı için mazur görelim derim. Herkes birşeyleri istediği gibi "sanma" konusunda özgürdür netekim. Sürekli bir utanma durumu içindeler farkettiyseniz, ancak bu ne menem bir duygudur ki kendilerinden utanmayı bilmiyorlar. Sütten çıkma ak kaşıklar çünkü, pırıl pırıl bir dış politikaları, hayran olunacak devlet adamlığı anlayışları var. Ülkede bütün kurumlar birbirine küsmüş, sokaklarda yaşanan hırsızlığın cinnetin vahşetin ucu kaçmış, çoluk çocuk işçi memur perişan, genç bedenler namlunun ucunda soluyor ama bizden utanıyorlar. Bu arada o yapılmadığı iddia edilen ve bundan dolayı utanç duyulan miting 14 Temmuz'da Tandoğan'da. Kafayı kumdan çıkarmanın vaktidir.
-
İste geldim burdayım:)))
Taylan Abi şurada cevap verdi: vintage başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımİnternette kırmızı halı resmi bulmanın zorluğunu yaşayanlar bilir. Aramayı dene istersen Olsa dükkan senin.
-
O KORKUNC ILK GUN
"Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece... Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini... Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye... Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre... Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden... Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. * * * Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz. Alıntı : Can Dündar, "Aşka ve Terke Dair"
-
kadının sizden hoşlandığını nasıl anlarsınız?
Siyasi konularda gönderdiğim iletilerin çokluğundan mıdır nedir bilemiyorum, esprili birşeyler yazmaya çalıştığımda bile ilginç yanıtlar alıyorum. Sevgili taunus, o anlattığım şey sadece filmlerde olur zaten. Biraz daha relax olalım
-
sezerin afları...
Dinlemeyen anlamaz. Ya da anladığınız kapasitenizle sınırlıdır. Cumhurbaşkanlığına yazdık, gerekçeler gönderildi. Okursanız anlarsınız. Okumazsanız, böyle anlamsız anlamsız kendinizi tekrar edersiniz. Cevap verilmiştir, anlamak isteyenler cevabı almışlardır. İstemeyen *********, boş boş konuşmaktadırlar.