Zıplanacak içerik

Yayamaz Kayımca

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Yayamaz Kayımca tarafından postalanan herşey

  1. Akışkanlığında gecenin yapışkan sevgileriyle tutunup hayata gebe kalmıştı karnındaki *****... Ne bir ilkti bu onun için ne de son olacaktı...Sadece rahmini aldıkları gün ağladı ve "kader" dedi doğmamış çocukları için...
  2. Canımmmm asimmmmmm benimmmm ben şımarık,ükela,seyseri,delü,manyag diye uzayıp giden biriyim...
  3. Her gidenden bişeyler kalır...... okul dönüşlerinden hatırlarım, dış kapı eşiklerinde kucağına çöreklenmiş yetim bir ikindiyi okşardı bakışların biraz bakışlarından kaldı bana biraz da ikindi kaldım senden sonra külüstür bir minibüsle Bafra Ovası'ndan geçtiğimiz o akşam (sen yanımda uyuyordun, mintanın, mayıstan kalma yağmur kokuyordu) traktör kasalarına doluşan tütün işçilerine gülümsemiştik uyandığında biraz gülüşlerinden kaldı bana biraz da mayıs kaldım senden sonra ..........
  4. Saat 00:22 geliyor sevgili bilinmeyen...... Yağmur tüm gece hiç dinmedi ve hâlâ sokakların kirli yüzüne tükürüyor. Bu beni delirten bir kan kaybı. Pıhtılanmış duygular,hazlar,şehvetler... Durmasını istemiyorum… Gece tüm zebanilerinin zincirlerini koparmış aklımı cehennemliyor. **** yarı düş, yarı uyanık yankılar sonra. Tüm korkulara peşkeş uçuşan gölge ıslıkları. Sana yazmalımıyım sevgili bilinmeyen...... Sana yazmalımıyım.?? Bu boğuk, havasız tımarhaneden ancak ne şekilde kaçabilirim? ölüm olabilirmi??? yoksa sabahlara dek süren alkol yıgınagımı? yooo son nefese dek delice çılgınca sevişmekmi? yoksa görmemek,yazmamak,okumamakı? yoooo birdaha yazmamak,uzun bir ara vermek sana,bana,ona.. neden bize diyemedim?demeki biz yokmuş,hiç olmamış!ne sen ne ben bizi düşünmediki...................
  5. Ben kolay kolay küsmem acemi av kat benim yüsümdende adın acemi av kat kaldı sen sagol emi güsel yürek acemi av katımız
  6. Benmi göremiyorum yoksa yoksunmu ortalıklarda
  7. Sevgili GLORİA...nekadar güsel bir yürektiy bu ya,bu ne içten bir ifadedir hep derim ya yıllara birebir görmeye geyek yoktur bunları yakalıyabilmek için.......Sağolasın dikkat ederrseniz güsel yürekler yakalıyoo birbirlerini bir şekilde buluyo!!!
  8. Amannn sevgili Rua ben sana ciddi ciddi isteyerek yaptım hepsini ama neyse ossun ama ben bu pastayı kıyıpta yiyemem ki saklıyımı kız asi kesmedin demi ben yok ken pastayı
  9. Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    Her nekadar ben geldim sen gittin ama.....hala bir haber almadık ben şahsen çok merak ediyorum umayım herşey yolundadır o güsel minacık bebişinle mutlu ve saglıklısınızdır.......Arkadaşla kimsede Mineu nun tel yokmu arasanızda bir haber alsak!!!!
  10. Amannn ben bu askerligi bir türlü bitmeyen Jön le konuşmuyoyum işte koca gün istededigi yemekleyi yaptım tatmamaış bilem
  11. Ben geldim sen gitmişsin yaaaaaaa acemi av kat
  12. Aranıyormuydu ki
  13. Gene fazla kaldımmmm hemenn çıkıp dogu yatakkkkkkkk kalktıgımdada asi kıza mesaj
  14. Sevdamız bir uzun bakış.ey memleket,ey soylu düş ömrümüze girip oturdu kış.......................
  15. Yayamaz Kayımca şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    Ormanlar..............
  16. Şeyyyy Jön sen bunları yedikten sonra mide spazmı v.s geçiririsin diyem korkudan ilk önlem olarak gende kötü hissedersen askeriyenin önünde bak şçföyü ile hazır ambulansda bekliyoo damamı
  17. Eneemmmmmm günledir bu siparişi hazır edecem diye öldüm bittim şaka nedemek zevkle hazırladım evett başlıyorsuz sevgili JÖN.... 1................... 2.................... 3....................ama bezelyeyi etli yaptım bunuda pastırmalı yaptım 4.................... 5....................ıspanagın içine biras peynir koydumki hafifletsin diye 6................... 7....................valla digerlerini hasurlarken biras ızgarada fazla kaldı alabalık artık idaye ediver damamı aaa ben 2 şişe aldım sen kafana göre içersin 8...................... 9......................valla neli istedigini söylememişsin ama bak artık ben birkaç çeşit yaptım 10..................... 11..................... veeeeeeeeeeeee bu seninnnn ama buda benim bu konuda tavis vermem işte bunlar hep benim sana bir tabak ana bir kazan ve büyük bir tabak ama sen hiç tatlı istememişsin kıyamam olurmu bukadar yemekten sonra tatlısız çıksssss hımmmmmm.................. nassıl ama güsel olmuş demi tadı kadayıfın eeeee artık bukadar yaptık birde köpüklü bir kahfe içersin dimi onuda yapayım afiyet şeker olsunnnnnn umarım ehh bişeyler yapmaya çalışmışımdır...........................................
  18. Oyyyyy sağolllll özlenmeyi hakedenleri........................
  19. oda ne valla bildin verdigin siparişleri bekliyorsun
  20. 1- Gizemli kılığına bürünmeleri: Sorularınıza asla net cevap vermezler. Sanki insanlığı kurtarmak için görevlendirilmişlerdir de,size bile sır verememektedirler. 2- Tartışmaya üşenmeleri: Tartışmaktan bucak bucak kaçan erkek hali kadınları çıldırtır. "Ben buna bile üşenen bir insanla ilişkiye nasıl girdim?" diyen kadın, kendi kendini yer bitirir. 3- Sessiz oturmaları: Siz anlatırsınız, o dinler. Suratınızın ortasına da bön bön bakar. Soru sorarsınız, cevap alamazsınız. Kendi kendinize konuştuğunuzu fark eder ve "Ne kadar boş konuşuyorum tanrım" diyerek susarsınız. 4- Dertlerini anlatma özürlü oluşları: Bir şeyler söylemeye çalışır ama bir türlü derdini anlatamaz. Sizden bir şey istemediğini söyler ama gerçek bu değildir. Gerçeğin böyle olmadığını bilirsiniz ama ağzından da doğru cümleler çıkmadığı için onun rahatsızlığı sizin ilişkinize bulaşır. 5- Volkan gibi patlamaları: Durup dururken birdenbire bağırmaya başlarlar. Sinirlenecek bir şey yok gibi dir ama... Durduk yerde eski defterler açılır. Bugüne kadar takmadığını sandığınız her şeyi kafasına takmıştır! 6- Tartışmanın tam ortasında çekipgitmeleri: "Seninle bu şekilde konuşamam" derler ve ne şekilde konuşabileceklerini belirtmeden çekip giderler. 7- Emir vermeleri: Kendilerini sizin patronunuz sanarlar. Filmi, yemek yemeyi, yapmayı, giyinmeyi, sporu ve müziği, her şeyi sizden daha iyi bildeklerini iddia ederler. 8- Hislerle dalga geçme huyları: "Tamam senin terapi saatin geldi" diyerek siz içli bir konuşmanın tam ortasındayken sizinle dalga geçerler. İleri gider, sen bugün "Prozac'ını almadın mı?" diyerek iyice asap bozarlar. 9- Aşırı önlem almaları: Kavga çıkmasını önlemek amacıyla yalan söylerler. Size "Arkadaşlarla içmeye gittik yerine "İşte toplantı var" derler. Sonra siz gerçeği öğrendiğinizde şöyle söylerler: "Hayatım sana söylesem kavga ederdik bunu istemedim. 10- Ağlama karşısında anlayışsız tavırları: "Bu haline gerçekten dayanamıyorum" demeleri, "Ne zaman büyüyeceksin, 60'ında mı?" diye sormaları. eee,bayanlar erkekleri böyle kabul edecek artık,başka yolu yok..
  21. Yıl 1963. İstanbul’un İstinye semtinde bir Kablo fabrikası: Kavel! Kavel işçileri tıpkı bugün bizim yaşadığımız sorunlar gibi sorunlarla karşı karşıyalar. İşçilerin çalışma koşulları ağır, ücretler düşük ve patron ikramiyeleri kırpmak istemektedir. Buna razı olmayan işçiler patronla görüşmesi için 3 temsilci yollarlar. Ancak patron, bu 3 temsilciyi işten çıkarır. Hemen arkasından da fabrikadaki işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı uygulamaya başlar. Bunun üzerine 170 işçi, 8 Ocak 1963 günü tezgâh başında 5 günlük oturma eylemi kararı alırlar. Patron işçilerin bu mücadeleci tutumu üzerine, “asayişi bozdukları” gerekçesiyle 10 işçiyi daha işten çıkarıp lokavt ilan eder. Artık işçilerin canına tak etmiştir. Fabrikanın önünde çadırlar kurulur, oturma eylemi direnişe dönüşür. Fabrikaya işçi alınacağına dair gazeteye verilen ilan üzerine işçiler gece-gündüz fabrika kapısında nöbet tutmaya başlarlar. Fabrikanın çalışmaması için nöbet tutan işçilere polis saldırır. Bu saldırıda gözaltına alınan 4 işçi polise karşı geldiği gerekçesiyle tutuklanır. O dönemdeki yasalara göre grev yasaktır. Patron ve devlet grevin yasadışı olduğu bahanesini ileri sürerek işçiler üzerinde baskı kurar. Fakat tüm baskılara rağmen Kavel işçileri direnişe kararlılıkla devam ederler. Kavel işçilerine sınıf kardeşleri tarafından verilen destek de giderek büyümektedir. Kavel’i başka pek çok direnişten ayıran noktalardan biri de bu greve verilen destektir. İstinye halkı, zaten grevin başından beri Kavel işçilerini desteklemektedir. Civar fabrikalardan verilen destek, grevin etkisini ve önemini artırıcı bir rol oynar. Örneğin Vehbi Koç’a ait General Elektrik fabrikasındaki işçiler, dayanışma kampanyası başlatarak Kavel işçileri için para toplarlar. Demirdöküm’de çalışan 800 işçi hem yardım kampanyası başlatırlar hem de dayanışma amaçlı sakal bırakma eylemi yaparlar. Tersane ve karayolları işçilerinden de destek gelir. Genel olarak grev ve direnişlerin başarısında önemli faktörlerden biri de ailelerin desteğidir. Kavel işçilerini eşleri de yalnız bırakmazlar ve eylemlerine destek verirler. Ancak polis bu kez de kadınlara saldırır. Patronların temsilcileri işçilere saldırmakta ne kadar kararlıysa, Kavel işçileri de haklarını almakta o kadar kararlıdır. Nihayet hükümetin araya girmesiyle bir anlaşma imzalanır. Anlaşmaya göre işçilerin ikramiyeleri eskisi gibi ödenecek, işten atılan 10 işçi geri alınacaktır. Anlaşmanın imzalanmasının ertesi günü işçiler işbaşı yaparlar. Direniş sona ermiştir, ancak birkaç gün sonra 24 Kavel işçisi hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefetten dava açılır. Dava açılan işçilerden 14’ü tutuklanır. Tutuklanan işçilerden 6’sıysa tahliye olduktan sonra işten atılır. Bu gelişmeler üzerine fabrikanın kaplama bölümünde çalışan 30 işçi toplu halde iş bırakarak durumu protesto eder. Bu sefer de devreye sıkıyönetim girer. İşçilerin 6’sı yeniden gözaltına alınır. Ancak tüm bu baskılara rağmen dönemin hükümeti “Kavel Maddesi”ni çıkarmak zorunda kalır. Yani o zamana kadar yasak olan grev bu maddeyle artık yasal bir hak haline gelmiştir. Böylece grevden dolayı tutuklu bulunan bütün işçiler de serbest bırakılır ve haklarındaki davalar düşer. Kavel işçilerinin verdiği mücadele Türkiye işçi sınıfı tarihine bir destan olarak geçmiştir. Bu destan tüm baskılara rağmen mücadeleden vazgeçmeyen, kendisine çizilen yasal sınırları aşarak çok daha fazlasını elde eden Kavel işçilerinin destanıdır. Peki, nasıl oluyor da 170 kişinin grevi bir yasayı değiştirebiliyor? Bugün çeşitli fabrikalarda direniş yapan, grev yapan işçi kardeşlerimiz neden böylesine büyük bir etki yaratamıyorlar? 45 yılda ne değişmiştir? Kavel işçilerinin bu başarısı sadece kendileriyle sınırlı bir başarı değildir. Evet, greve çıkan 170 kişiydi, ancak bu grevi aktif olarak destekleyen işçi sayısı kat be kat fazlaydı. İşte bunun adı da sınıf dayanışmasıdır. Kavel işçilerine başarıyı getiren şey de bu dayanışmadır. 45 yılda değişen tek şey işçi sınıfımızın çok daha örgütsüz, dağınık ve birbirinden kopuk hale gelmiş olmasıdır. Yeniden örgütlenmek, bilinçlenmek, bir araya gelmek bizim elimizde. Ve unutmayalım ki hakkımızı almak istiyorsak örgütlü olmaktan başka çaremiz yok. İşçi sınıfı ya örgütlüdür ve her şeydir ya da örgütsüzdür ve hiçbir şeydir. Her şey olmak için örgütlenelim ve mücadele edelim! Dudullu’dan bir kadın matbaa işçisi........................
  22. Temmuz 1993 tarihinde Sivas'taki Madımak Oteli'nde gericiler tarafından vahşice ateşe verilen 35 insanımızı saygıyla anıyor ve bu katliamı lanetliyoruz. İnsanlık tarihinin utanç sayfasını oluşturan bu büyük katliamların bir daha yaşanmaması için; kardeşlik ve barışa ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda, vahşi katliamın gerçekleştirildiği Sivas Madımak Oteli'nin "Barış ve Kardeşlik Müzesi" haline getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. "Bu kampanya ile bir şeyler değişir mi bilmiyorum ama denemekte yarar var... Şimdiye kadar 7260 imza toplanmış... Bu her dakika daha da çok artıyor... Destek verirsek müze olmasında katkımız olabilir..." http://www.alevionline.com/madimakmuzeolsun.asp Hadi arkdaşalar o vahşeti yaşatan ****** ve onları destekleyenlere tokat olması adına Madımak müze olmalıdır diyorsan imzanı at!!!!
  23. Ekonomik kriz derinleştikçe işten çıkarmalar da hız kazanıyor. Dünya çapında 435 bin işçi çalıştıran Siemens, ilk etapta büyük bölümü Almanya’daki vasıflı işçilerden oluşan 17 bin 200 çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. İtalyan UniCredit 9 bin kişiyi, Volvo ise İsveç’teki fabrikalarından başlamak üzere 1200 kişiyi işten atacak. Özellikle Amerikan şirketleri “krize hazırlık” adı altında en önde koşarak diğerlerine de önderlik ediyorlar. ABD’nin en büyük taşımacılık şirketi United Airlines 950 pilotu işten çıkaracağını duyurdu. Wall Street bankaları şimdiden 83 bin kişiyi kapının önüne koymuş durumdalar. Citigroup, Goldman Sachs, Morgan Stanley gibi dev yatırım bankalarında işten atalar devam ediyor. Ford, General Motors ve Chrysler işten çıkarmaların yanı sıra ücretlerde kesintiye gideceklerini de duyurdular. Otomotiv sektöründe son 9 ay içinde ücretler zaten %20 oranında gerilemiş durumda. Resmi rakamlara göre yılın ilk çeyreğinde ABD’de 232 bin kişi işsiz kaldı. Burjuva ekonomistler işçilere eğer bir işleri varsa ona dört elle sarılmalarını tavsiye ediyorlar. Yani ücretleriniz düşse de, çalışma koşullarınız kötüleşse de sesinizi çıkarmayıp çalışın diyorlar! Oysa çıkmayan her ses, işsizler ordusunun biraz daha büyümesine, sömürünün biraz daha derinleştirilmesine ve patronların kârlarını daha da arttırmalarına hizmet ediyor. İşten atılan on binlerce işçi, susmanın ve geri adım atmanın işini güvence altına almaya yaramadığını, aksine bir süre sonra işsiz kalmayı garantilediğini bizzat yaşayarak görmektedir. Bunu görmek için işsiz kalmamız gerekmiyor. Susmayalım! Örgütlenerek sesimizi yükseltelim! Sorumlusu biz değiliz, krizin faturası patronlara! Alıntı...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.