
Freyja tarafından postalanan herşey
-
LOST
4. SEZON - 8. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 7. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 6. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 5. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 4. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 3. BÖLÜM (PART 1) 4. SEZON - 3. BÖLÜM (PART 2)
-
LOST
4. SEZON - 2. BÖLÜM
-
LOST
4. SEZON - 1. BÖLÜM (PART 1) 4. SEZON - 1. BÖLÜM (PART 2)
-
Google'ın küçüklüğü
bilgisayarınızın sesini açmayı unutmayın.... müzikli arama motoru ile arama yapın... Çok eğlenceli: Küçük Google
-
PRESENT PERFECT TENSE
PRESENT PERFECT TENSE İLE GÜLELİM
-
SIMPLE PAST TENSE
- PRESENT PERFECT TENSE
SIMPLE PAST TENSE İLE PRESENT PERFECT TENSE'İN KARŞILAŞTIRILMASI Yapı itibariyle Present perfect Tense'in Türkçe'de bir anlamı olmadığını ve yeni başlayanların bu tense'i öğrenmekte zorlanacağını en başında söylemiştim. Tahmin ediyorum ki yukarıdaki örneklere baktığınızda "Present Perfect Tense'in Simple Past Tense'den ne farkı var?" diye düşündünüz. O halde şimdi bunu size açıklamaya çalışayım Eğer İngilizce bir cümle kurarken, geçmişte yaptığınız işin ne zaman yapıldığı önemliyse bu durumda cümlemizi SIMPLE PAST TENSE ile kurarız. Bu çok eski bir tarih olabilir, bir saat ya da bir dakika öncesi bile olabilir, farketmez. Eğer geçmişte yaptığımız bir işin, konuştuğumuz ana kadar hala yapılıyor ya da yapılmıyor olması önemli ise bu defa da PRESENT PERFECT TENSE kullanırız. Bu iş için hiçbir zaman sınırlaması yoktur isterse çok eskiden yapılmış olsun, isterse yeni yapılmış olsun, farketmez. Örnek: Present Perfect Tense: Have you painted this wall? (Bu duvarı boyadın mı?) Yes, I have painted that wall. (Evet, o duvarı boyadım.) Duvara dokunduk ve elimize boya bulaştı, o zaman tekrar soruyoruz. Simple Past Tense: When did you paint it? (Onu ne zaman boyadın?) I painted it 3 hours ago. (3 saat önce boyadım.) Şimdi de farklı tense'ler kullanarak hazırladığım şu cümlelere bakalım. Simple Future Tense: I am gorin to paint the wall. (Duvarı boyayacağım.) What am I going to do? (Ben ne yapacağım?) You are going to paint the wall. (Sen duvarı boyayacaksın.) Önemli olan eylem: Duvarın boyanacak olmasıdır. Burada kişiler duvarı boyamaya karar verdiğini, duvarı boyayacak olduğunu iletir. Bir çeşit plan gibi... Bir işi ya da eylemi yapmadan önce onu planlarız. Simple Present Continuous Tense: What am I doing now? (Ben şimdi ne yapıyorum?) You are painting the wall. (Sen şimdi duvarı boyuyorsun.) Am I still painting it? (Ben hala onu boyuyor muyum?) Yes, you are still painting it. (Evet, sen onu hala boyuyorsun.) Önemli olan eylem: Duvarın şu anda boyanıyor oluşudur. Future tense ile eylemi önceden planladık, kararlaştırdık, şimdi de onu uygulamaya geçiriyoruz. Bunu yaparken tabi şimdiki zamanı kullanırız. Present Perfect Tense: Have I painted the wall? (Duvarı boyadım mı?) Yes, you have painted the wall. (Evet, sen duvarı boyadın.) What have I done? (Ben ne yaptım?) You have painted the wall. (Sen duvarı boyadın.) Önemli olan eylem: Duvarın boyanmış olmasıdır. İlk önce eylemi future tense ile planladık, sonra şimdiki zaman ile uygulamaya geçirdik ve biraz önce boyama işimiz bitti... Bunu geçmişten başlayıp biraz önce bittiğinden dolayı da present perfect tense ile ifade ettik. Simple Present Tense: How is the wall now? (Duvar şimdi nasıldır?) It is wet. (O ıslaktır.) Önemli olan eylem: Burada artık duvar boyanmıştır ve duvarın boyandıktan sonraki durumu belirtilir. Present Perfect Tense ile ifade ettiğimi boyama eylemi, geçmişte başlamış ve yakın geçmiş bir zamanda bitmiştir. Bunu duvarın hala ıslak olmasından anlarız. (Farkındaysanız eylem geçmişte başladığı ve bittiği halde şu an hala etkisi devam etmektedir. (Hatırlamak için; bkz. Present Perfect Tense'in Kullanıldığı Yerler: 3 nolu madde) [/color) Buraya kadar dikkat ettiyseniz hep duvarın boyanıp boyanmadığı önemli olandı. Ama şimdi altta kuracağım cümlelerle duvarın ne zaman boyandığı önemli olacaktır. Çünkü artık duvarın boyandığı bellidir. Böyle olunca da cümle Simple Past Tense ile kurulur. Simple Past Tense: When did I paint the wall? (Ben duvarı ne zaman boyadım?) You painted it 3 hours ago. (Sen onu 3 saat önce boyadın.) Önemli olan eylem: Duvarın ne zaman boyandığıdır. SONUÇ: Eğer önemli olan bir eylemin / işin yapılıp yapılmadığı ise cümle PRESENT PERFECT TENSE ile kurulur. Eğer önemli olan eylemin ya da işin ne zaman yapıldığı ise cümle SIMPLE PAST TENSE ile kurulur.- PRESENT PERFECT TENSE
PRESENT PERFECT TENSE'TE CÜMLE KURULUMU AFFIRMATIVE: OLUMLU CÜMLELER Present Perfect Tense’in olumlu cümle yapısında, özneden sonra have/has yardımcı fiileri ile V3 (past participle) kullanılır. Subject (Özne) + HAVE/HAS + Verb 3 I have finished my work. (Ödevimi bitirdim.) You have written the letter. (Mektubu yazdın.) She has eaten hamburger. (Hamburgerini yedi.) He has washed the car. (Arabasını yıkadı.) We have seen that movie before. (Bu filmi daha önce gördük.) NEGATIVE: OLUMSUZ CÜMLELER Present perfect tense’ in olumsuz cümle yapılarında, has / have yardımcı fiilerine not eklenir ve V3 (past participle) kullanılır. Subject (Özne) + HAVE/HAS NOT + Verb 3 I haven't finished my work yet. (Ödevimi hala bitirmedim.) You haven't written typed the letter yet. (Mektubu hala yazmadın.) She hasn't eaten hamburger. (Hamburgerini yemedi.) He hasn't washed the dishes. (Bulaşıkları yıkamadı.) We haven't seen Tom this morning. (Tom'u bu sabah görmedik.) Not: Present Perfect Tense'de cümleyi olumsuz yapmak için Never kelimesini de kullanabiliriz. Subject (Özne) + HAVE/HAS NEVER + Verb 3 We have never seen Tom this morning. (Tom'u bu sabah hiç görmedik.) QUESTION: SORU CÜMLELERİ Soru cümlelerinde, have / has yardımcı fiilleri özneden önce, V3 özneden sonra kullanılır. HAVE/HAS + Subject (Özne) + Verb 3 Have you visited your uncle this week? (Bu hafta amcanı ziyaret ettin mi? Have you ever eaten Chinese food? (Hiç Çin yemeği yedin mi) Has Tim drunk any beer? Tim hiç bira içti mi? Has she finished her work? Ödevini bitirdi mi? Have you ever been to Istanbul? Hiç İstanbul'da bulundun mu?- PRESENT PERFECT TENSE
PRESENT PERFECT TENSE Kusursuz zaman yapılarından birisi olan Present Perfect Tense'in Türkçe'de tam karşılığı olmadığından İngilizce'ye yeni başlayanlar için anlaşılması biraz güç olabilir ama önemli olan Türkçe karşılığından çok bu zamanın kullanıldığı yerleri iyi bilmektir. Present Perfect Tense geçmiş ile şu an arasındaki bağlantıyı göstermek için kullanılır. Eylem daha önce başlamıştır ama belirsizdir ve eylemin kendisinden çok sonucu önemlidir. Bu zaman 2 öğeden meydana gelir; 1. Have/Has yardımcı fiilidir. 2. Fiilin 3. halidir. Fiilerin 3. hallerine Past Participle denir. Hatırlarsanız fiiler, düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) fiiller olarak ikiye ayrılıyordu. Düzenli fiillerden, daha önce SIMPLE PAST TENSE başlığında bahsetmiştim. Düzenli fiiller hakkında bilgi için tıklayın. Düzensiz fiiller ise adından da anlaşılacağı gibi düzensiz olarak değişirler bu yüzden ezberlenmesi gerekir. Düzensiz fiil tablosunu görmek için tıklayın. List of Irregular Verbs Not: Mavi renk kullanarak yazılmış olan kelimeler, fiillerin past participle (verb 3=fiillerin üçüncü hali) halleridir. PRESENT PERFECT TENSE'İN KULLANILDIĞI YERLER 1- Present Perfect Tense deneyimlerle ilgili konuşurken kullanılmaktadır. Olayları yaşadığımız ya da yaşamadığımız önemlidir, ne zaman yaşadığımız önemli değildir. I have been abroad two times. (2 kez yurt dışında bulundum.) Anna has never broken a leg. (Anna bacağını hiç kırmadı.) Have you ever eaten sushi? (Hiç suşi yedin mi?) Not: Present Perfect Tense ile genellikle NEVER (Hiç) ve EVER (Hiç) kelimeleri kullanılmaktadır. Never ve Ever kelimeleri anlam olarak aynıdır fakat kullanıldıkları yerler farklıdır. Never, olumsuz cümlelerde kullanılır, cümle yapısı olumlu kurulur ama never cümleye olumsuz bir anlam katar bu nedenle de cümleye olumsuz herhangi bir takı eklenmez. I have never eaten sushi. (Ben hiç sushi yemedim) DOĞRU: I have never eaten caviar. DOĞRU: She has never failed any exams. YALNIŞ: I haven’t never eaten caviar. Or She hasn’t never failed any exams. Ever şu şekillerde kullanılır. soru cümlelerinde; Have you ever been in England? (Sen hiç İngiltere'de bulundun mu?) Olumsuz soru cümlelerinde; Haven’t they ever been to Turkey? (Onlar hiç Türkiye'de bulunmadılar mı?) Olumsuz yapılarda nothing .......ever, nobody ........ever ile birlikte Nobody has ever climbed to that mountain before. (Kimse daha önce bu dağa tırmanmadı.) Nothing has ever been said to us. (Bize söylenen hiçbirşey olmadı) “The first time .....ever” ile birlikte. This is the first time I have ever eaten Thai food. (Bu Thai yemeğini ilk yiyişimdir. - Anlıyoruz ki bu zamana kadar (daha önce) Thai yemeği hiç yememiş.) It’s the first time I have ever been to England. (Bu, İngiltere'de ilk bulunuşumdur. - Anlıyoruz ki bu zamana kadar (daha önce) İngiltere'ye hiç gitmemiş.) Superlative yapılarda; Helen is the most beautiful girl I have ever seen. (Helen -bugüne kadar- gördüğüm en güzel kızdır.) Istanbul is the most beautiful city I have ever been to? (İstanbul -bu zamana kadar- gittiğim en güzel şehirdir.) 2- Present Perfect Tense, geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam eden olayları anlatmak için kullanılır. Burada Present Perfect Tense, For , since, so far, up till now, untill now kelimeleri ile kullanılır. I have been a teacher for more than ten years. (10 yıldan fazla öğretmen olarak bulunmaktayım. -Hala da devam ediyorum) We haven"t seen Janine since Friday. (Janine'i cuma gününden beri görmedik. -Hala da göremedik)) How long have you been at this school? (Ne kadar süredir bu okulda bulunmaktasın?) She has done great work up to now. I think she will be promoted soon. (O şimdiye kadar büyük işler yaptı. Sanırım yakında terfi ettirilecek) I have liked science-fiction films ever since I was a child. (Çocukluğumdan beri bilim kurgu filmlerini severim.) Not: Bir eylemin ne kadar süredir devam ettiğini söylerken SINCE (-den beri) ya da FOR(-dır) kullanırız. Since, belli bir zaman, belli bir tarih ya da belli bir gün belirtildiğinde kullanılır. Ayrıca since bir eylemin geçmişte belirli bir zamanda başlayıp, şu ana kadar devam etmekte olduğunu ifade etmek için kullanılır. Since, bir saat, gün, ay ,yıl ya da geçmişte tamamlanmış bir eylem gibi, geçmiş zaman referansları veren zarf ya da zarf cümlecikleri ile kullanılır. I have learned English since 2000(2000 yılından beri İngilizce öğrenmekteyim / öğreniyorum.) I haven’t seen my uncle since 1990. (Amcamı 1990'dan beri görmüyorum.) For ise tam kesin zaman belirtilmediğinde kullanılır. Ayrıca for, eylemin geçmişte başlayıp, şu ana kadar devam etmekte olduğunu ifade etmek için kullanılır. For ile birlikte 3 minutes, 5 hours, 8 days, 3 years gibi zamanın uzunluğunu ifade eden yapılar kullanılır. I have known for 2 years (Onu 2 yıldır tanırım / tanıyorum) They have been married for 25 years. (Onlar 25 yıldır evliler.) 3- Present Perfect Tense aynı zamanda geçmişte meydana gelmiş hala daha geçerliliğini koruyan eylemleri anlatmak için kullanılır. I have lost my wallet. (Cüzdanımı kaybettim) Bu cümleden anladığımız şu anda cüzdanımızın olmadığıdır. Bu durumda bu cümle bize aynı zamanda şunu demektedir; I don"t have it now. (Şu an cüzdanım yok - Hala bulamadım) Jimmy has gone to South America. (Jimmy Güney Amerika'ya gitti) Bu cümleden anladığımız Jimmy'nin şu anda burada olmadığıdır. Bu durumda bu cümle bize aynı zamanda şunu demektedir; Jimmy isn"t here now. / He is there now. (Jimmy şimdi burada değil -Hala orada, Güney Afrika'dan dönmedi.) Have you finished your homework? (Ödevini bitirdin mi?) = Is your homework ready? (Ödevin şu an hazır mı?) Not: Present Perfect Tense'te geçmişte olmuş ama şu an sonucu görülen eylemler için sıklıkla JUST (Henüz, biraz önce), ALREADY (çoktan) ve YET (henüz) kelimeleri kullanılır. Just ve already olumlu cümlelerde kullanılır. Yet ise olumsuz cümlelerde kullanılır. Already, bir eylemin halihazırda (beklenenden önce) yapılmış olduğunu ve artık yapılmasının gereksiz olduğunu ifade etmek için kullanılır. We've already had our breakfast. (Kahvaltımızı çoktan ettik.) I've already done my homework. (Ödevimi çoktan yaptım.) Do you want a cup of coffee? (Bir fincan kahve ister misin?) No, thanks. I've already had one. (Hayır, teşekkürler. Ben çoktan bir tane içtim.) Just, eylemin daha çok kıza bir süre önce tamamlanığını, henüz olduğunu ifade etmek için kullanılır. I have just seen the doctor. (Doktoru biraz önce gördüm) I have just finished my homework. (Ödevimi şimdi bitirdim.) No, thanks. I have just eaten a sandwich. (Hayır, teşekkürler. Sandviçimi şimdi bitirdim) Yet ise bir eylemin şu ana kadar henüz yapılmamış olduğunu, ama gelelecekte yapılabileceğini ya da olabileceğini ifade etmek için kullanılır. Yet, cümlenin en sonunda kullanılır. Has the post arrived yet? (Posta daha gelmedi mi?) Have you done your homework? (Ödevini yaptın mı?) - Not yet. (Henüz değil.) Haven"t you got ready yet? Look at the time! (Hala hazır değil misin? Saate bak!) 4- Present perfect tense, geçmişte, belirsiz bir zamanda, yapılmış ya da hiç yapılmamış bir eylemi ifade ederken kullanılır. Eylemlerin ne zaman yapıldığı Present Perfect Tense’de önemli değildir ve belirtilmez. Eğer geçmişte belirli bir zaman belirtilmesi gerekiyorsa, ya da eylemin ne zaman yapıldığı belirtilmek isteniyorsa, Simple Past Tense kullanılır. They have moved to a new apartment. They moved there last week. (Yeni bir apartmana taşındılar. Onlar, oraya geçen hafta taşındılar.) Zaman belirtmek için bu cümlenin devamına SİMPLE PAST TENSE'li başka bir cümle eklenmiş. I have washed the car. (It is clean now!) (Arabayı yıkadım. -Buradan anlıyoruz ki araba şimdi temiz-) I have never seen such a big building. (All my life) (Böyle büyük bir apartman hiç görmedim. -Hayatım boyunca görmedim-) I have met Bill’s wife. I met her at a party last night. (Bill'in eşiyle buluştum. Onunla dün gece bir partide buluştum.) Zaman belirtmek için bu cümlenin devamına SİMPLE PAST TENSE'li başka bir cümle eklenmiş. I think I have seen that girl before. (Sanırım, bu kızı daha önce gördüm.) 5- The present perfect tense geçmiş ve şimdiki zaman arasında, kesin zamanlar belirtmeksizin, tekrarlanmış olan eylemlerden bahsederken kullanılır. I have seen that movie four times. (Bu filmi 4 kez gördüm) How many times have you been to France? (Fransa'da kaç kez bulundun?) The telephone has rung six times since this morning. (Telefon bu sabahtan beri 6 kez çaldı.) The scientists have made many important inventions since 1900’s. (Bilimadamları 1990' lardan bu yana çok önemli icatlar yaptılar.)- Simurg Olmak...
Müzik eşliğinde blog okumak da pek keyifli oluyormuş- NE ŞAİRİM NE RESSAM
Kim bilir belki bir gün...- NE ŞAİRİM NE RESSAM
Çok güzel bir yazı Sevgili Dora, Bu açıdan hiç düşünmemiştim Gerçekten de çocuklar bu dünyadan giderken arkadan bırakılacak en önemli eserler... Tıpkı bir ressamın resmi, tıpkı bir heykeltraşın heykeli, tıpkı bir müzisyenin bestesi gibi, kimi zaman iyi, kimi zaman kötü... Bir gün gelip de gitmen gerektiğinde bu dünyaya çok iyi ve çok güzel eserler bırakacağıma eminim Anneler günün kutlu olsun... Tüm annelerin, tüm anne adaylarının anneler günü kutlu olsun Sevgiyle...- Havuçlu Kek
Vallahi olmuş- Havuçlu Kek
Bugün çok hastayım, vallahi de elim kolum kakmıyor… Üstelik bu sabah yataktan kalktığımdan beri burnumun yerinde sanki burnum değil de bir domates var gibi… Aslında biraz dinlenmek için yaklaşık 45 dakika kadar önce bilgisayarın başından kalktım ve koltuğa doğru şöyle bir uzandım… Tam da koltuğun keyfini çıkarmak üzereydim ki o acayip istek geldi ve birden aklıma yerleşiverdi… Kek... Hem de havuçlu kek… Cevizli havuçlu kek… Kalk… Kalk da havuçlu kek yap… Cevizli havuçlu kek yap… Canımın niye özellikle havuçlu kek çektiğini anlayamadım bir türlü çünkü ben daha hayatım boyunca doğru dürüst havuçlu kek yapabilmiş değilim. Aslında çok denedim ama bir türlü beceremedim. Yani mesela niye çaylı, kakaolu değil de havuçlu kek bir türlü bilemedim anlayacağınız ama emir büyük yerden, yapacak bir şey yok… Kalktım, usul usul mutfağa doğru gittim. Dolaptan 3 tane havuç çıkardım, onları bir kaba rendeledim, biraz da ceviz kırdım, yumurta, şeker, un derken kek bitti ve fırına yerleştirdim… Şimdi beklemedeyim… Bakalım ortaya nasıl bir şey çıkacak… Bu arada da düşündüm ki ben bu kadar hastayken, halsizken, içimden geçen bu amansız emire uyup, kalkıp bu keki yapmak zorunda kaldıysam, her an sizlerin de başına böyle bir şey gelebilir. Hazırlıklı olasınız diye kek tarifimi sizlerle de paylaşayım dedim İçinizdeki sese (emire) cevap verin Kalk havuçlu kek yap… HAVUÇLU KEK Malzemeler •3 yumurta •1 su bardağı sıvı yağ •2 su bardağı şeker •3 su bardağı rendelenmiş havuç (rendenin ince kısmıyla) •2,5 su bardağı un •1 su bardağı iri çekilmiş ceviz •1 adet limon kabuğu rendesi •1 tatlı kaşığı tarçın •1 çay kaşığı zencefil (varsa) •1 paket kabartma tozu Yapılışı •Yumurtaları ve şekeri iyice çırpın. Yağı ekleyin ve çırpmaya devam edin. •Toz malzemeleri bir kaba eleyin. Limon kabuğu ve havuç rendesini ekleyin. •Sıvı malzemeyi de karışıma ekleyerek tahta kaşıkla karıştırın. •Yağlayıp, unladığınız kalıba dökün ve 175 derecede yaklaşık 30 dakika kadar pişirin. Sonralara doğru kekinizin yanmaması için ayarını yavaş yavaş (4,5 dakika arayla) 100 dereceye kadar getirin. Piştiğini düşündüğünüzde kekinize bir kürdan batırarak pişip pişmediğini kontrol edin, kürdan temiz çıkınca kekiniz de olmuş demektir. Umarım yani... Sanıyorum, göreceğiz Ben pişince eğer güzel olmuşsa buraya bir resmini koyacağım, güzel olmamışsa boşuna beklemeyin ve de bence deneyeyim demeyin- PAST CONTINUOUS TENSE (WAS/WERE+Ving)
PAST CONTINUOUS TENSE İLE GÜLELİM- SIMPLE FUTURE TENSE (WILL / BE GOING TO)
SIMPLE FUTURE TENSE İLE GÜLELİM- PERSONAL PRONOUNS
REFLEXIVE PRONOUNS (DÖNÜŞLÜ ZAMİRLER) Öznenin yaptığı iş ve eylemden yine kendisinin etkilendiğini, yaptığı iş ve eylemin kendisine yönelik olduğunu belirtir. Tekil Şahış: Myself -mayself- : Ben Kendim(i) (Ben Kendi Kendime) Yourself -yorself- : Sen Kendin(i) (Sen Kendi Kendine) Himself -himself- : O Kendi(ni) (O Kendi Kendine) (Erkekler İçin) Herself -hörself- : O Kendi(ni) (O Kendi Kendine) (Kadınlar İçin) Itself -itself- : O Kendi(ni) (O Kendi Kendine) (Hayvanlar, Eşyalar İçin) Çoğul Şahış: Ourselves -avrselvz- : Biz Kendimiz(i) (Biz Kendi Kendimize) Yourselves -yorselvz- : Siz Kendiniz(i) (Siz Kendi Kendinize) Themselves -temselvz- : Onlar Kendilerin(i) (Onlar Kendi Kendilerine) She fell off her bicycle and hurt herself. (Bisikletinden düştü ve kendini incitti.) I sometimes talk to myself. (Bazen kendimle konuşurum.) He saw himself in the mirror. (Kendisini aynada gördü.) They paid for themselves. (Kendi hesaplarını ödediler.) “by” ile kullanıldığında tek başına yardım almadan anlamına gelir. I always do my homework by myself. (Ödevimi daima kendi kendime yaparım) Reflexive pronoun üç temel durumda kullanılır. * When the subject and object are the same (Cümlede özne ile nesnenin aynı kişi ya da aynı şey olduğunu bildirirler. ) I hurt myself.(Kendimi incittim) (kendi kendimi) The band call themselves "Dire Straits". (Grup kendine "Dire Straits" diyor. He shot himself. (Kendini vurdu) (kendi kendini) * As the object of a preposition, referring to the subject (Özneyi gösteren bir edatın nesnesi olarak) I bought a present for myself. She did it by herself (=alone). Kendi kendine yaptı. (=tek başına) That man is talking to himself. * When you want to emphasize the subject or object (Özneyi veya nesneyi vurgulamak istediğiniz durumlarda) I'll do it myself. (No-one else will help me.) (Onu kendim yapacağım) (Kimse bana yardım etmeyecek) They ate all the food themselves. (No-one else had any.) (Bütün yemekleri kendileri yediler) (Başka hiç kimse yemedi) The teacher herself said that she liked me. (Öğretmen beni sevdiğini bizzat kendisi söyledi) Hatırlatma Aşağıdaki Türkçe cümleye bakın. Beni bıçakla kestim. Bu cümle yanlıştır, çünkü bu cümlede "beni" yerine "kendimi" kelimesi kullanılmalıdır. Şimdi aşağıdaki İngilizce cümleye bakın. I cut me with a knife. Bu cümle de yanlıştır. "Me" beni ve bana anlamlarına geldiğinden burada kullanılması gereken reflexive pronoun "myself" olmalıdır. I cut myself with a knife. (Kendimi bıçakla kestim.)- SIMPLE PRESENT TENSE
SIMPLE PRESENT TENSE İLE GÜLELİM- PRESENT CONTINUOUS TENSE (AM/IS/ARE+Ving)
PRESENT CONTINUOUS TENSE İLE GÜLELİM- SIMPLE PAST TENSE
- PRESENT PERFECT TENSE
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.