Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Freyja

™ Admin--
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Freyja tarafından postalanan herşey

  1. BOUNCE BACK: Kendini toparlamak, toparlanmak, iyileşmek Diğer kelimeler: Relax: Rahatlamak Broker: Broker, borsacı
  2. İlginize teşekkürler arkadaşlar, Elimden geldiğince ve zamanım var olduğunca yeni konuları eklemeye çalışacağım. işinize yaramasına sevindiğimi söylemeden edemeyeceğim
  3. Freyja şurada bir başlık gönderdi: Dilbilgisi Forumu
    CONDITIONALS (IF CLAUSES) / KOŞUL CÜMLELERİ Birbirine bağlı olan yani bir olayın olmasının diğer olayın olmasına bağlı olduğu durumlarda conditional yani şart cümleleri kullanılır. Bu yapının kurulabilmesi için iki cümle gerekmektedir. IF kelimesiyle başlayan cümleye IF CLAUSE (If cümleciği) denir. IF CLAUSE’un etkisiyle ortaya çıkan cümleye ise MAIN CLAUSE (ana cümlecik) denir. Cümleye IF CLAUSE ya da MAIN CLAUSE ile başlanabilir. Eğer cümleye IF CLAUSE ile başlanmışsa iki cümle arasına VİRGÜL konulur. Diğer durumda virgüle gerek yoktur. IF kelimesi Türkçe diline eğer, şayet, -se, -sa şeklinde çevrilir. Dört tip CONDITIONAL cümlesi vardır. 1.ZERO CONDITIONAL Zero Conditional cümlelerindeki IF sözcüğü “HER ZAMAN, HER VAKİT” anlamında kullanılır. Bu tip bir cümle kurallaşmış, kesinleşmiş ve sonucun her zaman aynı olduğu durumlarda kurulur. Hem IF CLAUSE hem de MAIN CLAUSE, basit zaman (simple present) konumundadır. IF + Present Tense, Present Tense If you boil water, it evaporates : Suyu kaynatırsan, su buharlaşır. (Bu bir gerçektir ve sonuç hiçbir zaman değişmez.) If you touch fire, your hands gets burnt: Ateşe dokunursanız, eliniz yanar. Birkaç örnek daha; 2.FIRST CONDITIONAL Gelecekte gerçekleşme olasılığı olan ama bu olasılığın bir şarta bağlı olduğu durumlarda bu yapı kullanılır. IF + Simple Present Tense, Future Tense If I find her address, I’ll visit her : Eğer adresini bulursam, onu ziyarete gideceğim. (Gelecekte onu ziyaret etmesi mümkündür ama bunun gerçekleşebilmesi onun adresini bulmasına bağlıdır. Eğer adresi bulamazsa onu ziyaret de edemez.) Birkaç örnek daha; SECOND CONDITIONAL Gerçek olmayıp da varsayıma dayalı olan durumlarda bu yapı kullanılır. IF + Simple Past Tense, Would + V1 / Could + V1 / Might + V1 If I had enough money, I would/could/might buy a car : Yeteri kadar param olsaydı, araba alırdım. (Şu an için yeterli param olmadığından araba alamam ama gelecekte yeterli param olursa belki arabayı alabilirim) If I found her adress, I would visited her: Eğer adresini bulsaydım, onu ziyaret ederdim. (Şu an için adresi olmadığından onu ziyaret etmem mümkün değil, ama ileride adresini bulabilirse onu belki ziyaret edebilirim.) If I were you, I would make a beter plan for your holiday : Senin yerinde olsaydım tatil için daha iyi bir plan yapardım. Son cümlede özel bir durum söz konusudur. “Be” (Olmak) fiili yerine “Be” fiilinin ikinci hali olan “WERE” kullanılmıştır. Bilindiği üzere WERE fiili sadece YOU, WE, THEY ile kullanılmakta; I, SHE, HE, IT ile WAS fiili kullanılmaktadır. Buna rağmen örnek cümlede özne I (Ben) olduğu halde WAS değil WERE fiili kullanılmıştır. Bu tamamen Second Conditional cümlesine özel bir durumdur. Second Conditional ın bu örneğindeki gibi cümlelerde özne ne olursa olsun “Be” yerine sadece WERE fiili kullanılır. Birkaç örnek daha; THIRD CONDITIONAL Üçüncü tip şart cümlelerinde geçmişten bahsedilmektedir. Geçmişte olması gereken olay olmamıştır ve koşul da gerçekleşmemiştir. IF + Past Perfect Tense, WOULD HAVE + V3 If I had studied hard, I would have passed the exam : Eğer iyi çalışsaydım, sınavı geçecektim. (Ama çalışmadığım için sınavı da geçemedim) If I had found her adres, I would have xisited her : Eğer adresini bulsaydım, onu ziyaret edecektim. (Ama adresi bulamadım ve onu ziyaret edemedim) Bir kaç örnek daha; KISACA Sıra sizde; Aklınıza gelen if conditional cümlelerini buraya ekleyebilirsiniz.
  4. 2010-MART AYI EN ÇOK SATAN KİTAPLAR LİSTESİ 1. Küçük Arı Chris Cleave Pegasus Yayıncılık, Şubat 2010 Size bu kitapta ne olduğunu anlatmak istemiyoruz; çünkü gerçekten çok özel bir hikâye ve biz onu bozmak istemiyoruz. Yine de bu kitabı almanıza yetecek kadar bilmeniz gerektiğinden, sadece şu kadarını söyleyelim: Bu, yaşamları kaçınılmaz bir şekilde çarpışan iki kadının hikâyesidir. Ve biri korkunç bir seçim yapmak zorundadır. İki yıl sonra tekrar karşılaşırlar ve hikâye burada başlar... Bu kitabı okuduğunuzda herkese anlatmak isteyeceksiniz. Bunu yaptığınızda, lütfen, neler olduğunu anlatmayın; çünkü bütün büyü, olayların akışında... 2. Muz Sesleri Ece Temelkuran Everest Yayınları, Ocak 2010 Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim. Muz seslerini dinleyecekti. Nasıl sevineceğini, hayret edeceğini düşündükçe Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun! 3. Ay Hırsızı Sunay Akın Türkiye İş Bankası Yayınları, Ocak 2010 Arka Kapak Sunay Akın yeni kitabı Ay Hırsızı’nda gözünü Ay’a dikiyor ve bir arkeoloğun sabrıyla kazıyor insanlığın ortak birikiminin üzerine çöken tozu toprağı… Ortaya çıkardığı bilgiyi şair duyarlığıyla ilmek ilmek dokuyor ve okurunu hayrete düşürecek öyküler bir bir diziliyor karşımıza. Cervantes ve Mimar Sinan hangi caminin inşaatında buluştu?.. Enver Paşa’nın uçağı kaç kez düştü?.. Piri Reis’in haritası Topkapı Sarayı’nda nasıl bulundu?.. İstanbul Boğazı’nı yürüyerek geçen Attila Hülagü’nün sırrı neydi? 157 yıl yaşayan Zaro Ağa’nın Amerika seferi… Atatürk neden hiç uçağa binmedi?.. 4. Açlık Oyunları Suzanne Collins Pegasus Yayıncılık, Şubat 2009 Arka Kapak 'Bu kitaba o kadar bağımlı kaldım ki, yemeğe çıktığımda bile kitabı yanımda taşıdım ve masanın altında okumaya devam ettim. Hikayesi beni birçok gece uykusuz bıraktı çünkü bitirdiğimde bile, yatakta bu kitabı düşünmeye devam ettim. Açlık Oyunları kesinlikle büyüleyici.' Stephenie Meyer 'Elimden bir türlü bırakamadım… Bağımlısı oldum.' Stephen King KAZANMAK ÜN VE TALİH, KAYBETMEK İSE KESİN ÖLÜM ANLAMINA GELİR. BU OYUNUN GALİBİNİN KARNI DOYACAK KAYBEDEN İSE ÖLÜMLE TANIŞACAK… AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN.. İddia ediyoruz Açlık Oyunları'nın bağımlısı olacaksınız ve bir sonraki kitabı sabırsızlıkla bekleyeceksiniz… 5. Açlık Oyunları 2 / Ateşi Yakalamak Suzanne Collins Pegasus Yayıncılık, Eylül 2009 Arka Kapak Capitol mutsuz, huzursuzluk artıyor. Ateşle dans eden kız bir kıvılcım yaktı, yerin altından yükselen isyan şimdi patlama noktasında! Kıvılcımlar parlıyor, alevler yayılıyor ve capitol intikam istiyor. Suzanne Collins'in çok satan açlık oyunlarının ikinci kitabı Ateşi Yakalamak 5 Eylül'de çıkıyor. "Açlık Oyunları Serisi, insanı meraktan çatlatan, gerilim dolu, müthiş akıcı ve inanılmaz sarsıcı! Elimden bir türlü bırakamadım. Bağımlısı oldum!" Stephen King Sabırsızlıkla çıkmasını beklediğim fenomen kitap Açlık Oyunları'nın devamı olan Ateşi Yakalamak kitabını erkenden okuma fırsatı buldum.. Benim yüksek beklentilerimi haklı çıkartmakla kalmamakla birlikte bunun çok üstüne çıktı. Bu kitap Açlık Oyunları kadar heyecanlı fakat daha bir yürek burkucu çünkü zaten karakterleri tanıyorsunuz, zaten onlarla birlikte zorluklara göğüs germiştiniz. Suzanne hikayenin gerçekleştiği yerleri ummadığım yerlere taşımış ve o bu çok zor yerleri seçmekten hiç çekinmemiş. Olağanüstü. Bu kitabı okurken uykunuzu erteleyeceksiniz. Çıktığı andan itibaren listeleri altüst edecek. Tavsiyem o sabah için hazırlanın ve takviminizi ona göre ayarlayın. Stephenie Meyer "Zekice kurgulanmış ve çok akıcı bir kitap! Büyüleyici." John Green "Bilimkurgu, heyecan, gerilim ve aşkın muhteşem bir karışımı." USA Today "Nefes Kesiyor" Publisher Weekly "Aksiyon, Entrika, Aşk. Kesinlikle mükemmel." Kirkus Reviews 6. Kayıp Gül Serdar Özkan Timaş Yayınevi, Aralık 2009 Arka Kapak Bütün Dünya Bir Türk Romanını Konuşuyor Genç Türk Romancı Serdar Özkan'ın ilk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 29 dile çevrildi, 40'tan fazla ülkede basıldı. Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Endonezya'ya, dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı. Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı, Hesse'nin Siddarta'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün bir “kendini keşfetme” romanı. Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu'yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğuyla-Batıyı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen Amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens'i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor. 7. Ruh ve Yürek Maeve Binchy Doğan Kitap, Şubat 2010 Dokunaklı hikâyelerin usta yazarından sıcacık bir roman... Doktor Clara Casey için bundan daha kötü bir zamanlama olamazdı. Kocasından ayrıldığı sırada ve iki kızının sorunlarıyla boğuşurken aldığı iş teklifi, tüm özel sorunlarını rafa kaldırmasını gerektiriyordu. Sıfırdan kurduğu kalp kliniği tüm zamanını ve enerjisini alsa da, kendisi ve çevresindekiler için yepyeni, umut dolu bir başlangıç olabilir miydi? "Hikâye anlatmakta Binchy'den iyisi yok." Sunday Express "Son derece iyi gözlemlenmiş harika karakterlerle etkileyici, neşeli ve iyimser bir roman." Daily Mail 8. Görünmeyen Paul Auster Can Yayınları, Nisan 2010 Arka Kapak Paul Auster'ın yeni romanı Görünmeyen, dünya eleştirmenlerinin değerlendirmesinde yılın en iyi kitapları arasına alınmakla kalmadı, yazarın en önemli romanı olarak da tanımlandı. Paul Auster bu romanında gerçekle bellek, yazarlıkla kimlik arasındaki belirsiz sınırı irdeleyerek "Amerika'nın en görkemli yaratıcı yazarlarından biri" tanımını gerçekten hak ettiğini bir kez daha kanıtlıyor. 1967 baharında New York'ta başlayan roman, iç içe geçen dört bölüm boyunca Paris'e ve Karayip Adaları'na kadar uzanan karmaşık bir ilişkiler zincirini anlatıyor. Şair olmak isteyen üniversiteli Adam Walker, siyasal bilimler profesörü Rudolf Born ve sevgilisi Margot ile başlayan aşk üçgeni, Walker'ın ablasını, Born'un üvey kızını da içine alan dörtgenlere, beşgenlere dönüşüyor. Vietnam savaşına öfkeli 68 Kuşağı'nı, enseste kadar varan coşkulu bir cinsel açlığı, sürekli bir adalet arayışını felsefi göndermelerle ören Görünmeyen, bir solukta okuyacağınız ve unutamayacağınız bir başyapıt. 9. Gönderilmeyen Aşk Nermin Bezmen Doğan Kitapçılık, Mart 2010 Nermin Bezmen'den aşka âşık, küllerinden aşkla yeniden doğan kadınların romanı… Canım benim, zaman bize kendisinden ne kadarını bahşedecek, bilmiyorum, bilmiyoruz. Ama çok iyi bildiğim bir şey var: Ne kadar sürecekse bu zaman, seni edebileceğim kadar mutlu edeceğim, senin hayatımdaki soluğunu çekebildiğim kadar içime çekip, sesini, tenini, dokunuşlarını, öpüşlerimizi, sevişmelerimizi sana ait ne varsa, her şeyi, son ânına kadar, ezberleyerek, zihnimin yanı sıra kâlbime, ruhuma ve tenime nakşederek, senin hakkını vererek yaşayacağım. Bir kadın ne zaman sevgilinin ardından tuttuğu yasın bittiğine karar verir? Ne zaman kendini aşkın kollarına bir kez daha teslim eder? Yeniden tutkunun kanatlarıyla uçmak, vâr olmak için… 10. Bozkırın Sırrı : Türk Peygamber Ahmet Turgut Profil Yayınevi, Şubat 2010 Arka Kapak Üç bin yıl önce Bozkırdaki yarı-göçerler henüz "Türk" adıyla bilinmezken doğdular… Erkek: 'Çadırı tutan ana direk' olması için "Öktem" diye çağrıldı. 'Yüz yirmi dört bin Peygamber'den biriydi o… İkizi; Müjdelenen'Yoldaş'ın eşi ve 'sırrın anası'ydı. Tarihçiler onu "Aşena" diye andı…
  5. Freyja şurada yorum gönderdi KiRaZ'nın blog başlığı içinde KiRaZ's Blog
    benden bir oy gitsin bakalım bu güzelliğe Verdim oyumu
  6. Bibliyografya ile kastedilenin ne demek oldugunu cok iyi biliyorum, ayrıca sizin burada yazmadıklarınızdan başka anlamları da oldugunu biliyorum. Bibliyografyanın başka anlamları veya yan anlamları olabilir lakin kaynakça kelimesini İngilizcede karşılayan kelime bibliography kelimesidir. İşte bu nedenle size isterseniz bu kelimenin İngilizce karşılığı olan bibliyografya kelimesini kullanabilirsiniz dedim… kaynakça ile bibliyografya kelimesinin Türkçe’de aynı olduğuna dair tabii ben de size link sunabilirim… Ayrıca kendi istediğiniz gibi kaynaklar bulmuşsunuz derseniz google a gidip anahtar kelime olarak bibliyografya ve kaynakça yazınız bu ikisi birbirinden ayrı kavramlar mı yoksa aynı kavramlar mı bir de siz bakınız. Bunu lütfen yapınız… http://blog.milliyet...x?BlogNo=140549 http://library.tedan...bliyografya.htm (Bu yazı Ted Ankara nın web sitesindedir fakat bu çalışma Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Serap Kurbanoğlu ile bir komitenin yapmış olduğu ortak bir çalışmadır. ) http://www.turkishli...k_gostermek.php (Boğaziçi Üniversitesi) http://sbe.istanbul.edu.tr/?icerik=3 (İstanbul Üniversitesi tez hazırlama yönergesi) Bütün bu kaynakların bibliyografya ve kaynakça kelimelerini birbirine eşit kavramlar olarak verdiklerini göreceksiniz. Dahasını da bulabilirim ama simdilik bunlar yeterli olur diye düşündüm… Hepsi akademik kurumlar yani bilgilerine güvenebilirsiniz diye düşünüyorum. Şimdi sizce bu yazıalrı hazırlayan kişiler kaynakça kelimesine aynı zamanda bibliyografya derken kavram karmaşası mı yaşamışlar yoksa siz biraz da olsa yanılıyor olabilir misiniz acaba… References kelimesine gelince kendisi terim olarak danışma kaynaklarını ifade etmektedir. Danışma kaynakları ise ansiklopedi sözlük yıllık almanak vs. tarzı kaynakları ifade eder yani kaynakça kelimesini değil sadece ve sadece bilgi kaynaklarına ait alt türünden sadece bir tanesini ifade eder. Bilgi kaynakları kitaplar, dergiler, danışma kaynakları gibi alt türlere sahiptir. Kaynakça genel olarak alfabetik listelerle verilir ama kimi zaman da (sizin de references örneğinde fark ettiğiniz gibi) danışma kaynakları, kitaplar, dergiler ve diğer önemli kaynaklar vs. diye alt başlıklar halinde de verilebilir. Yazınızın bazı yerlerinde yayıncılık alanında diye bahsediyorsun, bense tamamen bilimsel akademik bakış açısıyla yazıyorum, belki buradan kaynaklanıyordur bizim anlaşmazlığımız… Kaynak mı kaynakça mı kelimesine gelince; Kaynakça zaten kaynaklar listesi demek sayın Cyrano, tabii ki bu durumda bir adet kaynak varsa bilginin altına kaynakça yerine kaynak da yazılabilir. Birden fazla kaynak varsa da kaynaklar, kaynakça vs. yazılacak. Kaynakça da yazmaya gerek yok, direkt kaynakların adını yazabilir sayın Cyrano… Ha kaynakça, ha kaynaklar ikisi de aynı şey Sayın Cyrano… kaynaklar yazan kişi onu tercih ettiği için öyle yazmıştır… Peki diyelim ki kaynak değil de kaynaklar yazdı, o halde bu da o kaynakların komple kopyalandığını mı ifade eder. Sizin dediğiniz gibi bir örnek göstermem şu anda inanın çok kolay gelmiyor Cyrano, çünkü bunlar bir taneyken genelde kaynak; iki tane olunca kaynaklar ya da kaynakça oluyorlar… peki bu adamlar sadece bir kaynaktan yararlandıklarında yani kopyalamayıp kendi bilgilerini de kullanarak yararlandıklarında ne yazıyor, kaynakça mı yazıyor... Ben diyorum ki ister kopyala ister alıntıla hepsi kaynakça listesini oluşturan kaynaklardır, siz diyorsunuz ki hayır sadece kopyalananlar kaynaktır, yararlanılanlar kaynakçadır… Pekiii, sizin dediğiniz gibi olsun o halde… Söylemek istedigim son şey gerçekten de bu konuya hem uzun yıllar eğitimini almış hem de eğitimini veren bir insan olarak son derece hakim olduğumdur. Kavram karıştırmam inanın çok mümkün değil… Fakat ben bu tarz tartışmaları cok yorucu buluyorum, üçtür aynı şeyi anlatıyorum, dördüncü kez anlatmak istemiyorum, başka arkadaşlarımız da fikirlerini yazsınlar, benim diyeceğim ekstra bir şey inanınki yok artık… Tartışma yararlı oldu. Teşekkürler
  7. Ok ne demek istediğiniz şimdi daha anlaşılır olmuş ama size hala katılmıyorum. Kaynak kelimesi bilimsel bir araştırma terimi olarak değerlendirildiğinde araştırma yaparken kullanılan ve bilgi ve belge içeren eserlere/malzemelere(gazete, dergi, kitap vs.) denir. Kişi bu kaynaktaki bilgileri copy paste yaparak ve hiç yorum eklemeyerek eski kaynağı kullanmak koşuluyla kopyalıyor ve yayınlıyorsa ya da sunuyorsa buna kaynak göstermek zorundadır. Siz diyorsunuz ki "işte boyle bir zamanda 'kaynak=x' denmelidir..." Ben de diyorum ki "mantıklı görünüyor ama terim olarak "kaynak" kelimesi bu dediğinizi karşılamaz yani bu anlamda kullanılmaz." Yazar ya da araştırmacı dolaylı yoldan alıntı yaparak ve yaptığı alıntılarla birlikte kendi düşüncelerini de ekleyerek yeni bir kaynak/eser meydana getirdi diyelim. Siz diyorsunuz ki "işte bu durumda da 'kaynakça=x' denmelidir." Ben de diyorum ki "hayır, kaynakça ister copy-paste ister alıntı aktarma vs. yoluyla yapılmış olsun, yararlanılmış olan her kaynağın listesidir." Yani bir kişi copy-paste yaparak bir kaynaktan yararlanmışsa da "kaynakça" kavramını kullanabilir. Bu kavram araştırmanın copy-paste mi yoksa alıntılama yoluyla mı yapıldığını ifade etmez. Kaynakça kelimesini kullanmak yazarın isteğine bağlıdır. O isterse bu kelimeyi kullanmaz da "bibliyografya" der, "yararlanılan kaynaklar/eserler" veya "kaynaklar" ya da tek bir kaynaksa "kaynak" kelimesini kullanır ama bunu "kopyaladığım ve yapıştırdığım için, kaynak; alıntıladığım ve kendi fikirlerimi sunduğum için kaynakça olarak yazmalıyım" diye birşey maalesef yoktur, Sayın Cyrano. Sonuç olarak duruma göre "kaynak=x" duruma göre de "kaynakça=x" kelimesi forumumuza uygulama olarak kabul edilebilir bunun bir yanlışı yoktur, demokrasilerde genel kabuller her zaman doğru olacak diye birşey yok Lakin iş kaynakça ile kaynak arasındaki farkı bu şekilde dile getirmeye gelince maalesef fikrinize hiçbir şekilde katılmıyorum. Bu iki kavram arasındaki fark birinin kaynak diğerinin de o kaynakların listesi olmasından başka birşey değildir. Sanırım siz de benim ne demek istediğimi tam olarak anladınız. Bu durumda daha fazla uzatmaya gerek yok değil mi? Amaç eğer forum için bir karar almaksa şu durumlarda kaynak=x ve bu durumlarda kaynakça=x uygulamasını kullansak mı tartışması yapmaksa, olur tabii yapalım, ben varım... Ama amaç kaynak ile kaynakça arasındaki farkı anlatmak ise söyleyeceğim son sözler bunlardır, terimlere hakim olmadığınızı düşünüyorum ve size kesinlikle katılmıyorum, son sözlerim bunlar oluyor bu durumda Saygılarımla
  8. Burada tam olarak neyi anlatmaya çalıştığınızı tam olarak kavrayamadım sayın Cyrano... Emin olun bu kavrama ile ilgili bir sorunum olduğundan degil sadece anlamaya çalışıyorum, farklı şeyler mi söylüyoruz yoksa aynı noktadamıyız diye... Tam olarak ifade etmeye çalışırsam sanki bir parça kavram kavram karmaşası içine düşmüş gibisiniz... Buna istinaden ben de kendimce şu kavramları tekrar bir sıralayayım diye düşündüm ki bir anlam karmaşası yaratmayalım, ne dersiniz? Beni aydınlatın olur mu Sayın Cyrano? Kullanılan kaynakların sunumu konusunda iki temel yaklaşım vardır: Bunlardan birincisi dipnot sunumu; diğeri ise kaynakça sunumudur. Kaynakça bir eserin sonunda _ki bu bir kitap olabilir, bir dergideki makale olabilir vs. vs._ o eseri hazırlayan kişinin yararlandığı kaynakların bütününü oluşturan listeye denir. Buna "kaynakça" demezsin de "kaynaklar / kaynaklar listesi" de diyebilirsin, ya da "yararlanılan kaynaklar" diyebilirsin veya İngilizcesi olan "bibliyografya" terimini kullanırsın hiç farketmez... Kaynak kelimesine gelince, kaynak kelimesi araştırma yaparken kullanılan her türlü belgeye denir. Bu bir kitap olabilir, dergi olabilir, bir dergi içerisindeki makale olabilir, bir sözlük ve hatta bir müze eseri olabilir, bir kişi de olabilir... Dipnot ise metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisidir. Açıklama bilgisi olan dipnotlar genellikle * işaretiyle gösterilir. Kaynak bilgisi içeren dipnotlar ise numaralandırma sistemiyle gösterilir. Kaynakçadan farklı olarak dipnotlarda yararlanılan kaynağın sayfa aralıkları belirtilir. Dipnotlar sayfanın sonunda kaynakça ise eserin veya bölümün sonunda belirtilir. Dipnotlar kullanıldığı sırayla numaralandırılırken, kaynakça yazar soyadına göre (yazar yoksa eser adına göre) alfabetik olarak düzenlenir. Ve en önemlisi de kaynakça dipnotları kapsar. Madem bu kadar terimlerin içine daldık o halde alıntılama ile ilgili de bir açıklama yapmak gerekir diye düşünüyorum. Alıntılama/Alıntı Yapma iki türlü olur bunlardan birincisi doğrudan alıntılamadır ki bu da metin, kelime, noktalama, paragraf vs. ana kaynaktaki metnin olduğu gibi aktarılmasıdır. Burada alıntılanan kaynak tırnak işareti içinde kullanılır. Diğeri ise dolaylı alıntılamadır ki bu da ana düşünceyi değiştirmeden, yazarın kendi dil ve anlatımıyla okunan kaynaklardaki bilgilerin aktarılmasıdır. Burada ise alıntılanan kaynak için tırnak işareti ya da sıkıştırılmış paragraf kullanılmaz. Her iki durumda da kaynaklar ister dipnotlarda ister kaynakçada ama her halükarda mutlaka belirtilmelidir. Not: bana sanki dipnot ile kaynak kelimesini birbirine karıştırmışsınız gibi geldi, yanlış anlamış olabilir miyim?
  9. 9. !f istanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali 11 Şubat 2010'da başlıyor! 9th !f istanbul AFM International Independent Film Festival begins February 11th, 2010.
  10. Freyja şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi

    EVLİLİK DÜNYASI 2010 5 - 7 ŞUBAT’TA LÜTFİ KIRDAR KONGRE VE SERGİ SARAYINDA! Yer: Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Tarihler: 05.02.2010~07.02.2010 Adres: Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu İlçe: Şişli Web: www.evlilikfuari.com A’dan Z’ye evlilik hazırlıklarının 8 yıldır tek adresi “EVLİLİK FUARI”, 5 - 7 Şubat 2010 tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek. Evlilik sektöründen yaklaşık 100 firma şimdiden fuardaki yerlerini aldılar. Evlenecekler bu büyük buluşmayı kaçırmasın! Her yıl 33.000’e yakın evlenecek çifte rehberlik eden fuarda açılış defilesini sürpriz bir ismin yapması bekleniyor. Geçtiğimiz yıl AKAY Gelinliğin Tülin Şahin’in baş mankenliğinde gerçekleştirdiği defile çok konuşulmuştu. Cemiyet hayatından da ünlü simaların ziyaret ettiği fuar yine birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapacak. Evlilik hazırlıkları içindeki çiftler farklı adresler dolaşıp ihtiyaç listelerini temin etmek yerine tek bir adres olan “Evlilik Dünyası” fuarıyla hayatlarını kolaylaştırıyorlar. Bugüne kadar gerçekleştirilen görkemli fuar atmosferi ve tanıtım çalışmalarıyla Türkiye’nin en başarılı butik fuarlarından olan Evlilik Dünyası, bir kez daha gelinlik modası ve düğün sofraları trendlerinin çıkış noktası olacak. Online davetiye için: www.evlilikfuari.com
  11. Ayakkabı ve Çantalara Kurnazca Yansıtılan Renkler Yer: CNR Expo Fuar Merkezi Tarihler: 10.12.2010~13.12.2010 İlçe: İstanbul 2010 İlkbahar-Yaz ayakkabı ve çanta modası AYMOD’da sergilenecek. Abartıdan ve coşkudan kendini uzaklaştıran modada serinkanlı trendlerin görülebileceği 42.Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’nda kadınlar “Çantam olmadan asla” diyecek, erkekler spor sitillere daha fazla yönelecek. CNR Expo Fuar Merkezi’nde 10-13 Aralık 2010 tarihleri arasında düzenlenecek fuarda tropikal esintili, canlı renkler öne çıkıyor. Ayakkabı ve çanta sektöründeki son trendler AYMOD’DA…2010 Kültür Başkenti İstanbul’a yakışır bir organizasyonla kapılarını açacak fuarı TASEV, TASD, TUAF ve İAESO dernekleri destekliyor. Fuar, CNR Holding kuruluşu Pozitif Fuarcılık organizasyonu ile gerçekleştiriliyor. Dünya değişiyor, bu değişimden moda sektörü de etkileniyor. Moda, artık kendini abartıdan ve coşkudan uzaklaştırıyor. Değere, sürdürebilirliğe, tutarlılığa doğru ilerliyor. Bu yöndeki etkileşimler 2010 ilkbahar – yaz ayakkabı ve çanta modasını da ateşliyor.
  12. shine on you crazy diamond i-v remember when you were young, you shone like the sun. shine on you crazy diamond. now there's a look in your eyes, like black holes in the sky. shine on you crazy diamond. you were caught on the crossfire of childhood and stardom, blown on the steel breeze. come on you target for faraway laughter, come on you stranger, you legend, you martyr, and shine! you reached for the secret too soon, you cried for the moon. shine on you crazy diamond. threatened by shadows at night, and exposed in the light. shine on you crazy diamond. well you wore out your welcome with random precision, rode on the steel breeze. come on you raver, you seer of visions, come on you painter, you piper, you prisoner, and shine! shine on you crazy diamond vi-ix nobody knows where you are, how near or how far. shine on you crazy diamond. pile on many more layers and i'll be joining you there. shine on you crazy diamond. and we'll bask in the shadow of yesterday's triumph, and sail on the steel breeze. come on you boy child, you winner and loser, come on you miner for truth and delusion, and shine!
  13. 2010 yeni yıl dilekleri için son 3 gün
  14. Ben 2 dilek dilemek istiyorum; Birinci dileğim; hem Dünyada ve hem de Türkiye'de siyasetin tartışıldığı kadar çevreyle ilgili konuların da tartışıldığı ve bir an önce çevre için olumlu işlerin yapıldığı bir yeniyıl için olsun. Sanırım doğanın benden daha çok iyi dileğe ihtiyacı var... İkinci dileğim ise birinci dileğimin gerçekleştiğini görüp, buraya yazmak...
  15. Freyja şurada bir başlık gönderdi: Havadan Sudan Konular
    2010 YENİ YIL DİLEKLERİ Sevgili Üyelerimiz, Bundan böyle forumumuzda gelenekselleştirirerek devam ettireceğimiz bir YENİYIL DİLEKLERİ köşemiz olacak. Bu köşemizde gelecek olan yeni yıl için istediğimiz dileği/dilekleri yazacağız. Ve yıl içinde eğer bu dileklerimiz gerçekleşirse, tekrar gelip dileğimizin gerçekleştiğini buraya ekleyeceğiz. 2010 yılı için dileklerimizi yazacağımız süre 15 gün ama bu dileklerimizin gerçekleşmesi için 365 koca günümüz var Hadi bir an önce dileklerimizi dilemeye başlayalım çünkü 15 gün sonra çok geç kalmış olabilirsiniz. Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle Sevgiyle kalın Not: Lütfen "2010 Yeni Yıl Dilekleri" isimli forum başlığının bir tartışma başlığı olmadığını ve sadece dileklerimizi dilemek için açıldığını unutmayalım.
  16. Freyja şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Nice mutlu yıllara Kiraz Sevgili Radya'yı ve seni daha çoook uzun yıllar aramızda görmek dileğiyle...
  17. İçinde bulunduğumuz “tüketim çağı”nda, bir eşyanın çöpe gitmesi için eskimesi gerekmiyor. O eşyanın yeni bir modelinin piyasaya sürülmesi ya da en basitinden, modasının geçmesi yeterli olabiliyor. Peki artık kullanılamaz olarak nitelediğimiz bir nesneye, bir başkası ihtiyaç duyuyorsa? Ya da tam tersi: Bizim ihtiyacımızı bir başkasının “çöpü” karşılıyorsa? Bu iki sorunun da cevabı bir internet sitesinde buluşuyor: freecycle.org Freecycle, 2003’te Arizona’nın Tuscon eyaletinde yaşayan Deron Beal tarafından kurulmuş. Kâr amacı gütmeyen bir geri dönüşüm şirketinde çalışan Beal, insanların kullanılabilir malzemeleri sokağa atmasına dayanamıyor ve arkadaşları arasında bir değiş tokuş platformu oluşturuyor. Böylece kullanılmayan eşyalar arkadaş çevresi içinde ücretsiz el değiştiriyor. Beal’in 15- 20 kişiyle başlattığı hareket kısa zamanda güçleniyor ve 4 bini aşkın yerleşime yayılıyor. Bugün Arjantin’den Haiti’ye, Kenya’dan Nepal’e 6,5 milyon Freecycle üyesi, kullanmadığı eşyaları, karşılıksız değiş tokuş ediyor. Hareketin Türkiye’ye gelmesi ise 2005’te gerçekleşiyor. Almanya’da yaşadığı dönemde siteden faydalanan Taner Ertuç 2005’te sitenin Türkiye’ye de gelmesini sağlıyor. İstanbul’dan başlayan “değiş tokuş” bugün Ankara, Bolu, Çanakkale, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kartepe ve Sinop’u da kapsar hale geliyor. “Birinin çöpü diğerinin hazinesidir” anlayışıyla yayılmaya devam ediyor. Siteden faydalanmak ise son derece kolay. Öncelikle açılış sayfasındaki kutuya e-posta adresinizi yazarak, gruba üye olmanız lazım. Üyelik işlemini gerçekleştirdikten sonra kullanmadığınız eşyalar için, kendi bölgenizde faaliyet gösteren “freecycle” grubuna e-posta atabiliyorsunuz. İhtiyaç sahibi de yine e-postayla size ulaşıyor. Aynı şekilde, aradığınız bir eşyayı da e-posta yoluyla gruba bildiriyorsunuz. “Az kullanılmış çekyat arıyorum” ya da “bir bebek arabasına ihtiyacım var” diyebiliyorsunuz örneğin. Kullanılmış eşyanın arzı ve talebi böylece buluşuyor. Ancak onların nasıl el değiştireceğini siz belirliyorsunuz. devamı için bkz. http://www.habervesa...com/haber/1627/
  18. Yaşlı Tayyip Erdoğan afişi Kopenhag’da olmayacak Kopenhag’daki İklim Değişikliği Zirvesi’ni renklendiren aktivitelerden birisi dünya liderlerini çevre sorunlarını çözemedikleri için pişman ve yaşlı gösteren afişler olacak. Çevre örgütü Greenpeace tarafından hazırlanarak Kopenhag Havaalanı’ndaki bilboardlarda sergilenecek olan afişlerde ABD Başkanı Barack Obama, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel yer alıyor. Greenpeace Akdeniz Ofisi de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 2020’deki yaşlı haliyle özür dileten bir afiş hazırladı ve zirvede aktif rol oynamaya çağırdı. Ancak Erdoğan afişi Kopenhag’da yer almayacak. Alıntıdır. Türkiye’den üç genç Greenpeace’li gezegeni ve geleceklerini kurtarmak üzere Kopenhag’a yola çıktı Aralık ayında Kopenhag’da gerçekleştirilecek BM İklim Zirvesi öncesinde Greenpeace Akdeniz’den üç genç, zirveden başarılı bir anlaşmanın çıkması için çalışmalar yapmak üzere bugün yola çıktı. Emre Günay, Elif Cansu Akoğuz ve Ecem Şamar gitmeden önce Başbakan Erdoğan için bir de sürpriz hazırladı. Türkiye’nin bu zirvede en üst düzeyde temsil edilmesi için birkaç aydır imza kampanyası (www.iklimicinvanminut.org) yürüten gençler Başbakan’ı yeniden Kopenhag’a davet etmek için üzerinde Erdoğan’ın ismi bulunan dev bir uçak bileti hazırladılar. Gençlerin ortak mesajı "İklim bizim, Gelecek bizim, Karar sizin" olacak. Alıntıdır.
  19. Freyja şurada cevap verdi: Freyja başlık Çevre Bilimi - Ekoloji
    Ekoköye Katılım ve Ayrılma Süreçleri Katılım süreci: Katılımcı adayı, İmece Evi'ne gelen, tanışma süreci yaşanmış, ekoköye katılma isteğini belirten, ya da Kooperatif üyelerinin önerdiği kişilerdir. Bu kişilerin katılım sürecinin başlatılıp başlatılmayacağı na, ekoköyde yaşayan Kooperatif üyeleri uzlaşma ile karar verir. Katılım süreci başlatılan adaylar İmece Evi Anketi’ ni yanıtlarlar. Tanışma ve anket sonrası ilk değerlendirmeler olumlu ise, adaylar 10 günlük birlikte yaşam sürecine davet edilir. Bu sürede aday, kurucu-yaşamayan konumundadır. Eğer ekonomik durumu uygun değilse, gönüllü olarak kalıp kalamayacağına ekoköyde yaşayanlar karar verirler. 10 günün sonunda, değerlendirmeler olumlu ise, aday bir yıllık deneme üyeliğine başlayabilir. Bu bir yıl boyunca aday, ekoköyde yaşayabilir, çalışmalara ve toplantılara katılabilir, ancak veto hakkı yoktur. Bir yıl içinde, aday uzlaşma , karar alma yöntemi dahil, ekoköydeki süreçler ile ilgili pratik eğitimlerini de tamamlar. Eğer bir yıl bir imecede yaşadıktan sonra hem topluluk adaydan, hem aday ekoköydeki yaşamdan memnunsa, ekoköyde yaşayanların uzlaşma ile alacağı karar sonucunda aday, tam üye olabilir. Bir yılın içerisinde aday istediği an ayrılabilir veya ekoköy yaşayanlarının uzlaşma sonucu alacağı bir karar ile ayrılması istenebilir. Ekoköy yaşayanları uzlaşma kararı ile adayın tam üyeliğini bir yıldan önce de onaylayabilir. Tam üyelik, kooperatif üyeliği ile eşanlamlıdır. Tam üye olmadan kooperatif üyeliği ve katılım payı istenmez. Kurucu üyelerin, ekoköyde yaşama hemen katılması gerekmez. Aynı şekilde adayların da ekoköyde yaşamaya hemen başlaması gerekmez. Ancak ekoköyde hiçbir şekilde yaşama planı olmayanlar kooperatifin üyesi olamaz. Ayrılma süreci: Her üye kendi isteği ile istediği zaman ayrılabilir. Ayrılan üyenin kooperatif üyeliğinde ödediği katılım payını geri alması, kooperatifler yasası uyarınca belirlenir. Ekoköyden, tam üye olduktan sonra çıkarılma kararı, çıkarılması söz konusu üyenin dışındaki üyelerin uzlaşması ile alınır. Benden bu kadar arkadaşlar, daha fazla ayrıntı istiyorsanız; Bkz.
  20. Freyja şurada cevap verdi: Freyja başlık Çevre Bilimi - Ekoloji
    İmece Evinde Yaşayanların Durumları Kurucu-yaşayan-çalışan: Ekoköyde sürekli yaşar. Kooperatif üyesidir. Ekoköydeki yapılacak günlük işlerin nöbet sırasına girer, üretimlere katılır. Emeğinin karşılığı olarak asgari ücret alır. Barınma ve beslenme için ücret ödemez. Kurucu-yaşayan-çalışmayan: Ekoköyde sürekli yaşar. Kooperatif üyesidir. Ortak işlerin nöbet sırasına girer. Beslenme için ücret öder (Destekçiler için belirlenmiş oranın %50si). Kurucu-yaşamayan: Ekoköyde sürekli yaşamaz. Kooperatif üyesidir. İmecede bulunduğu zamanlarda ortak işlerin nöbet sırasına girer. Barınma ve beslenme için ücret öder (%50). Gönüllü: Ekoköyde en çok 15 gün kalabilir. Kooperatif üyesi değildir. Ortak işlerin nöbet sırasına girer. Ekoköydeki üretimlere katılır. Düzenli geliri olmayanlardan ve öğrencilerden oluşur. Barınma ve beslenme için ücret ödemez. Çalışan: Ekoköyde yaşamayabilir. Kooperatif üyesi değildir. Ortak işlerin nöbet sırasına girmez. Ekoköydeki üretimlere katılır. İş yoğunluğuna bağlı olarak uzlaşma ile çalıştırılmasına karar verilen kişidir. Barınma ve beslenme için ücret ödemez. Destekçi: Ekoköyde 30 günden kısa süre yaşar. Kooperatif üyesi değildir. Ortak işlerin nöbet sırasına girmez. Ekoköydeki üretimlere katılmaz. Barınma ve beslenme için ücret öder (%100). Kiracı: Ekoköyde 30 günden uzun süre yaşar. Kooperatif üyesi değildir. Ortak işlerin nöbet sırasına girer. Ekoköydeki üretimlere isterse katılabilir. Beslenme ve barınma için ücret öder (%50). Misafir: Ekoköyde yaşamaz. Kooperatif üyesi değildir. Ortak işlerin sırasına girmez. Ekoköydeki üretimlere isterse katılabilir. Kurucuların yakınlarından oluşur. Barınma ve beslenme ücreti ödemez. Ziyaret 15 günü aşarsa %50 ile beslenme ücreti öder. Misafirin ekoköye uyum sorumluluğu, davet eden Kooperatif Üyesine aittir.
  21. Freyja şurada cevap verdi: Freyja başlık Çevre Bilimi - Ekoloji
    TAKVİM 2009- Eylül, EKOKÖYDEYİZ Kışı geçirmek üzere İmece Eko-Köyüne taşınılması. Tarlaların kışlık tarıma hazırlanması.Kışlık gıdanın üretimine devam...Bağ bozumu,İnşaatlara devam… 2009- Ekim; PERMAKÜLTÜR & ZEYTİN HASADI ermakültür kursu (2-11 Ekim) Zeytin hasadı 1. Aşama. (hem köyde hem de denizde) İnşaatlara devam… 2009- Kasım; Zeytinyağı üretiminin gerçekleştirilmesi. Şehirlerde İmece Evleri kurulması için bir dizi toplantı düzenlenmesi.İnşaatlara devam… 2010-Ocak; Yeni Takvim. Ekoköyde üretilmiş pek çok bilgiyi insanların deneyimlemesi için atölye çalışmaları takviminin açıklanması. İnşaatlara devam… 2015-Ocak; 5 yıl içinde gerçekleştirmeyi planladığımız hedefler: 1. Ekoköyde yaşayanların ve hayvanların beslenmesinin tamamının ekoköyde ve çevredeki yerleşimler ile yapılan takas ağı üzerinden karşılanması. 2.Şehirlerde yaşayan imece dostları ile “ürün dayanışma ağı” nın oluşturulması. Bu kapalı ekonomi ağı sayesinde kolektifin devamlılığının sağlanması ve örnek bir modelin yaratılması. 3. Okul öncesi ve ilköğretim eğitiminin köyde gerçekleştirilmesi. 4. Ekoköyün; ekolojik yaşam için bir eğitim ve deneyim merkezi olması. 5. Ulusal ve uluslararası iletişimler, eğitimler ve seyahatler ile bilgi ve deneyimlerin paylaşılması. 6.TBMM’ nin İmece Ekoköyüne dünyadaki diğer ekoköylerde olduğu gibi özerk yapı yasası çıkarması, böylece imece evlerinin, ekoköylerin çoğalmasının önünün açılması. 7.İmece Evi Deniz Projeleri,Eko- kamp işletmelerinin çoğaltılıp sürdürülmesi. 8.İmece Evi Şehir Projesinin İstanbul ve İzmir’den sonra Ankara’da da açılması.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.