
Mehdî
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
654 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Mehdî tarafından postalanan herşey
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Türk Sol İslâm Hareketi Tarih : 21.3.2008 11:12 (GMT +2:00) Konu : Aydınlar! ..Neredesiniz? ..((Ali Şeriati)) Batı'dan aktarma yargı verilebilir mi bu konuda? Batılı kendi dini hakkında kolayca mı bir yargıya vardı? Üçyüz yıl boyunca savaştı,uğraştı,okudu,inceledi,ancak bu uğraşmalardan sonra (şirk dini haline sokulmuş - H.H.) hıristiyanlığın Batı'nın başına nasıl bir bela kesildiğini anladı. Biz ise *tecrübe* ile değil, sadece *tercüme* ile (deneye değil, başkalarının başka şartlar altında yaptıkları deneyin sonuçlarını aktararak -H.H.) hemen bir yargıya varıyoruz.Aydın oluş demek, elbette bu demek değildir. İleride, İslâm toplumlarında *aydınların* nasıl oluştuğunu inceleyecek ve anlatacağım? Açı aç bıraksında, başka birisi onun ekmeğini yağma edebilsin diye uğraşan, yoksulluğun sürdürücüsü ve bizzat bir tür uyuşturucu hükmünde olan, Tarih'te sürekli bu görevi üstlenmiş bulunan, yoksullluğa sebep olan ve yoksulluk olgusunun sürekli var olması için çalışan din için verilen yargı, nasıl olur da Ebuzeri'i eğiten din için de doğru olur? Ebuzer İslâm'ın o pak ve kamil siması, Resul-i Ekrem (S.A.) 'in bizzat eğitti bu insan! O Ebuzer ki, ne ırka, ne sermayeye, ne *kültür*e, hiçbir şeye dayanmıyordu.*Tercüme* bir tip de değildi. Her şeyden arı bir insanlık ruhuna sahip olan Ebuzer, bu tezgahın, bu kitabın, bu okulun ürünü idi.Ebuzer: *Evinde ekmek bulamayanın toplumdan zorla almaya kalkışmayışına şaşarım* der. Ben bu sözün_kimin söylediğini bildirmeksizin_ Batı'da naklettiğimde, bazıları bunun Proudhon'un sözü olduğunu sanıyorlardı.*Bu ağırlıkta ve kesinlikte bir söz Proudhon'un ne haddine? * diyordum.Bazıları da *Dostoyewski söylemiştir* diyorlardı. Dostoyewski: *Bir yerde bir adam öldürülmüşse, suça katılmayanların da eline kan bulaşmıştır* der. Bu da bir bakıma doğrudur. Fakat Ebuzer'in bu sözü, bir *din*in sözüdür, din adına konuştuğunu iddia eden bir din adamının değil! Fransız İhtilalinden sonra söylenmiş, çeşitli etkilerin ürünü bir söz de değildir.Fransız İhtilali'nden çok önce,Gıfar kabilesinin çevre şartları içinde söylenen bir sözdür. Yoksulluğu doğuran, yoksulluğun doğmasına sebep olan kişilere karşı ayaklanılması, aç olan kişinin kendisini sömüren kişiye karşı ayaklanması değil, toplumdan hakkını zorla istemesi belirtiliyor. Niçin topluma, herkese karşı? Çünkü herkes bu toplumda yaşamaktadır. Herkes sömürücü olmasa bile, bu toplumda yaşayan herkes, benim yoksul ve aç olmam dolayısı ile sorumludur...Sömürücünün eylemine katılmış demektir... Bu sözün temsil ettiği dini, insanlığa ve halka karşı bu açıdan bakan bir dini, Tarih boyunca yoksulluğu statüko haline getirmeye ve korumaya çalışan din ile aynı saymak ve aynı yargıyı vermek; insafsızlık, cehl-i mutlak, hem gülünecek, hem de ağlanacak bir durum değil midir? Ve Mehdi ekliyor; Şirk'in ilahı Şeytan'dır... Şirk dini Şeytanın'dır... Şirk davası Şeytanın'dır... Şirk kulluğu Şeytana'dır... ŞİRK ŞEYTANA KULLUKTUR... Ve Allah dedi ki; Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol? Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden: Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime: Grup: Türk Sol İslâm Hareketi Tarih: 20.03.2008 10:46 (GMT +2:00) Konu: ALİ ŞERİATİ'YE İTHAFEN YAZILMIŞTIR... Mehdi diyor ki; *İnançlı,cesur,basiretli ve dirayetli genç yazarlar halkı devrime götürebilirler...* O bir genç yazardı,henüz 44 yaşında idi; zalimler kasdettiler ve onu 1977'de şehit ettiler... Dine Karşı Din adlı kitabından alıntıdır...Çevirmen Hüseyin HATEMİ...Sahife 34,35...Baskı Yılı 1987... Bugün çoğunlukla kaza ve kaderden an- ladığımız da Muaviye'nin düzüp koştuğu bir yadigârdır.Tarih tamamen apaçık bir şekilde gösteriyor ki,[[kader]]i bir [[cebr]] şeklinde an- lamak,Beni Ümeyye'nin ortaya attığı bir inançtır.Onlar [[cebr]] inancını ortaya sürmek- le,müslümanları her türlü sorumluluktan,gi- rişimden,eleştiriden alıkoydular.Cebr,ola- nı ve olacağı kabul anlamına geliyordu.Oysa Peygamber (S.A.) 'in ashabı,her lahzada ken- dilerini toplumsal sorumluluk altında görürler- di.Emr bil-ma'ruf ve nehy anil-münker,bu- gün zihnimizde ancak harc-ı âlem bir anlamda yer tutmaktadır ve [[aydınlar]] çevresinde bu terimler ağza alınamazlar.Oysa bugün Batılı aydın buna insanın sorumluluğu,sanatçının sorumluluğu, aydının sorumluluğu adını ver- mektedir. Bugünün Dünyasında,felsefede,sanatta, edebiyatta, sorumluluktan bunca söz edilişinin anlamı nedir? İşte bu [[emr bil-ma'ruf ve nehy anil-münker]] demektir.Fakat biz bu ödevleri öyle bir biçime sokmuş ve onları öyle bir bi- çimde yerine getirmekteyiz ki,gerçekte bu ödevleri yadsıyoruz demeye gelmektedir. Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Pîr Gerçek Velî Bay, 35, İstanbul (18.03.2008 12:45) Sayın emine ŞENLİKOĞLU...Ben sizin hayranınızım fakat şu çarşafı bıraksanızda daha modern bir kıyafet giyseniz diyorum...Bakın bize cin ve insan şeytanlarının aleminden haber geldi onların ahir-i zaman modası giysileri ve sembolleri yahudi,hıristiyan ve müslüman giysileri ve sembolleri olduğu duyuruldu...Öyle ki; bunların erkekleri takke,kippa,cübbe,sarık,sakal,perçem sakal,keçi sakal,tesbih,mest,vesaire ile giyinirlermiş...Dişileride çarşaf (karakefen) başörtüsü enva-i renkten,pardösü,paşmak,iç pijama,vesaire giyinir ve takınırlarmış...Ama biz diyoruz ki; şeytan ne kadar külahını değiştirirse değiştirsin biz onu sesinden,hareketlerinden ve yazılarından? tanırız... Bu mesaja cevap yazmak için tıklayın Bu mesaja yazılan cevaplar: Pîr Gerçek Velî (18.03.2008 12:50) Cevap yaz | Bu mesajımı sil Yahu kardeşim sen ha kız çocuğunu diri diri kefensiz toprağa gömmüşsün ha diri diri kadını kara çarşafın (karakefenin) içine koymuş hapsetmişsin ne fark ediyor...
-
Mehdi'nin cinler hakkında ki;en son görüşüdür; "Biz öyle anladık ki;bu cin taifesi geçmişte atalarının Cin suresindede bahsedildiği gibi Resul-u RAHMAN -SALLALAHU ALEYHİ VE ALİHİ VE SELLEM-İN Kur'an okumasına şahit olması ve bu okumanın daha öncede Musa -aleyhisselam-ın kitabından sonra okudukları en güzel kitap olduğudunu söylemeleri haber verilmiştir...Ve dikkat ettik ki;bu cin taifesi Kur'an'ı arapça metninden okuyorlar...Yani bu cahil cin müslümanlarıda diğerleri gibi ve kendi görüşlerini onlara dayatması ile gerçek olmayan batıl görüşü benimsemişleridir...Ve bu batıl içtihadın kendi soylarından olan ve yine kendilerininde deyimi ile içilerindeki beyinsiz Şeytan-ı lainden kaynaklanmaktadır...Çünki bir ayette bu cinler şöyle derler;"Kur'an bize geldikten sonra şeytan bizi o Kur'an'dan uzaklaştırdı..." ve bakınız bu saptırma Kur'an'ı onların anlamadıkları dilde okumaları yüzünden olsa gerek ki;okumaları kendilerine bir fayda getirmemiştir...Ahir zaman hadislerinden birinde şöyle haber verildi;"Bir topluluk gelecek ki;onlar Kur'an'ı okuyacaklar fakat gırtlaklarından aşağı inmeyecektir..." bunun anlamı anlamadıkları metni okuyarak akıl ve imandan hiç nasipleri olmadığından kalblerine nüfuz etmiyeceğine işerettir...Ve bu cin taifesinden olanlar diyor ki;biz arapça okuyoruz anlamasakda ruhumuz teskin oluyor...Bu onların atalarının arapça metne tanık olduklarındandır...Ve fakat yinede şeytanın aldatmasından ibarettir...Şeytan onları saptırır ve yaptıklarını süslü ve güzel gösterir...Ve onlarda doğru birşey yaptıklarını savunurlar...Ve yine bu cin taifesinin büyük çoğunluğu ezan-ı muhammedinde arapça okunmasından yana olurlar...Ve sanki anlaşılan ilahi metinler bunları rahatsız etmekte helak olmaktadırlar...Tıpkı yarasanın ışıktan kaçması veya bakamaması gibidirler...Amr bin As bir gün Resul'e geldi ve dedi ki;ben namaz kılarken şeytan bana musallat oluyor ve beni namazından alıkoyuyor...Ve ben Kur'an okurkende anlamını düşünmekten alıkoyuyor???(buraya dikkat) tekrar ediyoruz ""anşamını düşünmekten alıkoyuyor"" diyor...Ne yapmalıyım ya Resulallah?.. diyor;Resul-ü RAHMAN (S.A.A.) ONA bu şeytanın adının HAYZEB adında bir şeytan olduğunu ve kişiyi namazdan ve kur'andan ve manasını düşünmekten alıkoyuyor...Sen bu HAYZEB'TEN ALLAH'A SIĞIN diyor...Ve amr bin as bunu yapıyor o melun HAYZEBDEN kurtuluyor...İşte sizinde anladığınız üzere bu HAYZEB denen şeytandan bugün ki;cinler Allah'a sığınmak şöyle dursun sanki Allah Hayzebi musallat etti diye şükredecekler...Çünki Kur'an'ın anlaşılmaması onların umurunda değil bir kere...İşte meramınız şimdilik buydu...Biz yinede sünnete uyalım hakikate uyalım hikmete uyalım ve bizlerin Kur'anı anlayarak okuyupta anlamaktan alıkoymaya çalışan o HAYZEB DENEN MELUNDAN VE ONUN SAPTIRDIĞI CİN TAİFESİNDEN ALLAH'A SIĞINALIM...GERÇEĞE HÛ MÜ'MİNE YA ALİ YA MEHDİ SAHİB-İ ZAMAN...MEHDİ BÖYLE SÖYLEDİ...
-
Cinlerin ve insanların müstakbel halifesi Mehdi Sahib-i zaman cevap verdi; Bunları bir seferde anlatmam ve diyalektiğini yapmam mümkün değildir...Hele elektronik posta ile hiç olmaz elektirik ve atmosfer gerek ki; sizi hakikate hikmete ve hüccete nail kılayım...Örneğin bendeniz namazı camide kılmam neden diyeceksiniz? ..Çünki sizin cami imamları Resul-ü RAHMAN -SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİHİ VE SELLEM-İN dünya ve ahirette kardeşi,veziri,vasi,varisi ve kıyamete kadar hatta Mehdi'nin zuhuruna kadar imamlığı geçerli olan yüksek babam EMÜRÜLMÜMİNİN ALİ ALEYHİSSELAMIN hilafetine biat etmedikçe imamlıkları kabul olmaz...İşte biz Aleviler (hanedan-ı ehl-i beyt oğlulları) bunun için camiye gitmeyiz ve o cami imamlarının arkasında namaz kılmayız...Tevbe suresi 107 ve 108.ayet-i şerifeleri ve tefsirini okursanız bir mescid-i dırar meselesi vardır...Ol münafıklar kendilerine bir mescid yaptırmışlar ve alemlerin sultanınıda o mescide davet etmişlerdir...Ya Resulallah gel bize imamlık yap mescidimizi şereflendir...Biz bu mescidi iyilik ve güzellik adına yaptık...İşte bu yüzden bu ayet-i şerifler gelmiş peygamberimizi uyarmış ve 'sakın onların mescidine gitme ne git nede onlarla birlikte namaz kıl' denmiştir...' bendeniz cinlerin ve insanların müstakbel halifesi olaraktan bunu bir fetvaya bağlar ve de münafıkların değil mescidine gitmek onlarla birlikte namaz kılmak selamlaşmayı bile kesdiririm...Bilal habeşi ezanı okuyor ve mütahhar islama çağırıyordu...Ve şimdi sizler islama değil kendi mezheplerinize ve içtihatlarınıza çağırıyorsunuz...Ve ezan-ı muhammedi kullanarak helaka gidiyorsunuz...Benim şu anki namazım evde müsait olduğunda normal olarak beş vakit olmadığında ise oturduğum yerde dualarını okuyarak telafi ediyorum...Kolaylaştırın zorlaştırmayın...Aynı zamanda dışarıda olduğumda ise; hemen camiye koşmuyorum tabiki; yine yürüyerek veya oturarak yine dualarını okuyarak bunu telafi ediyorum...Ayrıca bundan size ne? ..Mevlana diyor ki; 'nefsin sana namaz kıl derse o namazı kılma şirke girer...' Doğrusu bu bir takva hastalığıdır...Biz bu hastalıktan Rabbimize sığınırız...Ve şimdi siz bana nefsim gibi namaz kıl diyorsunuz...Unutmayınız yüksek babam hz.Ali cenk ederken yüzüne tüküren adama bir şey yapmadı? ..Neden...çünki nefsi karışdı...Bakın en yüksek ibadet olan cihadda bile açık ve gizli şirk gözetmişiz biz...Ayrıca siz bizi bu konuda hesaba çekme yetkisini nerden alıyorsunuz...Allah ile gizli sohbetleriniz varda biz mi bilmiyoruz...Hayır hep yanıldınız...Biz Ehl-i beyt sizleri bindörtyüzyıldır bir türlü adam edemedik...Ama ne demişler ya nasihat ya musibet...Biz sizlere önce ilimle yaklaştık bunu terk ettiniz...Sonra rahmetle yaklaştık bundanda uzaklaştınız...Ve şimdi sıra azabımıza gelmiştir...Benim işim size nasihat vermek değildir...Ben yargımı ve hesabımı yapmış kararımı vermişim...Şimdi infaz için geliyorum...Yeniden size ilim ve rahmetten söz edecek değilim tabiki...Olsun alışırsınız...Onada alışırsınız...En azından Allah'ın gazabını tadarak gerçeğinize tanık olmuş olursunuz...Mehdi böyle söyledi... ] Date: Sun, 16 Mar 2008 21:39:47 +0200 ] Subject: Re: Papa-Fetullah Gülen Hocaefendi ] From: [email protected] ] To: [email protected] ] ] Ayhan bey,siz Alinin kıldığı gibi namaz ] kılıyormusunuz,Ramazanda oruç tutuyormusunuz,hacca ] gidiyormusunuz,zekat veriyormusunuz.Yani siz Kuranın ] içindekileri kabul ediyormusunuz.Bırakın Fethullah hocayı, ] biz kendimize bakalım.İslamı Allahın,Peygamberin ve Alinin ] dediği gibi kabul edip yaşayalım.Herkes islama uymalıdır ].islamı kendine uydurmamalıdır.Allah bizleri Hz ] Muhammedin,Hz Alinin yolundan ayırmasın.İslamı kendine ] uyduranlardan değil,kendisi islama uyanlardan ] eylesin.Allahnı selamı onun yolunda olanların üzerine olsun. ] ] Recep Özkan ve eşi Emine Şenlikoğlu özkan ]
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 16.3.2008 12:22 (GMT +2:00) Konu : Ve Mehdi'nin Emine ŞENLİKOĞLUNA son mesajı: Fethullah GÜLEN diyor ki; 'O müfrit aleviler,hiçbir fazileti kabul etmiyorlar,onlara göre tek fazilet Ali demek,Hasan demek,Hüseyin demek Ali,Hasan,Hüseyin demedikten sonra sen Afrikayı fethetsen Avrupayı da fethetsen yerin dibine batsın o fetih...' Kaynak:Ergün POYRAZ Yazarefendi... Bu konuda görüşlerinizi bekliyorum sayın emine şenlikoğlu...Bir de size bir şey sorucağım...Bu özel bir soru mazur görün beni...Biz diyoruz ki; 'Kadının nefs-i emmaresi *****...' eğer serbest bırakılırsa buna meyillidir...Çünki peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem- 'bana cehennem gösterildi ve çoğu kadınlardandı...' ve yine yüksek babam hz.Ali -aleyhisselam- diyor ki; 'kadının kıskançlığı küfürdür,erkeğin ki ise; imandır...' bana bu konular hakkında görüşlerinizi bildiriniz ve papa-fetolarıda bırakın kendinize geliniz...O şeytanın kürsüsü olmuş amerikayı yeni keşfeder gibi islamı yeni keşfediyor...oysaki biz bulmacayı çoktan çözdük...islamiyet bir bulmaca bulabilmek akılca,varamaz isen bu inanca, boşa gider gelirsin mescide ve hacca...Saygılar... Sonnot:'Eğer siz insan şeytanlarından ve onların dişilerinden değilseniz umulur ki; bizimle hidayete erersiniz...Yok eğer onlardan iseniz bilinizki biz onlara lanet ederiz...'-Allah'ın laneti ve gazabı külliyen cin ve insan şeytanlarının üzerine olsun...onların erkeklerinin ve dişileirininde olsun...Allah'ın laneti ve gazabı amerikanın ve israilin üzerine olsun...Gökten ateş insin ve onları helak etsin...Yer gök onlara dar gelsin...Allah'ın laneti ve gazabı onları kuşatsın,azameti ve kudreti onları tutsun,asla kaçacak yer bulamasınlar...öyle ki; kaçıp sığınacakları tek yer sonsuza dek içerisinde kalacakları cehennemim derin karanlıkları olsun...Zalimler için yaşasın cehennem...Allah-u ekber...Bizim sunilikle vede sünnilikle bir işimiz olmaz...Her kim kur'an'dan ve ehl-i beytten uzak kalmışsa mutlaka helak olacaktır...ehl-i beyte lanet edenlere lanet olsun...Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Ali Yâ Mehdi Sahib-i zaman... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Dünyanın en mutlu ve en garib adamıyım ben... Hala yalnızım,yapayalnızım ve Rabbimle beraberim elhamdülillah... Cümlesi hor görmüş hakir eylemiş neyleyim ben... Evvelin evveli sevmiş kul eylemiş kime nediyim ben... Rabbim beni alnımdan öpüyor... Rabbim beni gözlerimden öpüyor... Rabbim beni yanaklarımdan öpüyor... Rabbim beni dudaklarımdan öpüyor... Rabbim beni boynumdan öpüyor kokluyor... Rabbim beni beynimden yüreğimden öpüyor... Rabbim beni çok seviyor a dostlar bende onu çok seviyorum... Dünyanın en mutlu ve en garib adamıyım ben... Hala yalnızım,yapayalnızım ve Rabbimle beraberim elhamdülillah... Cümlesi hor görmüş hakir eylemiş neyleyim ben... Evvelin evveli sevmiş kul eylemiş kime nediyim ben...
-
Kimden: Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime: Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih: 15.3.2008 11:12 (GMT +2:00) Konu: Tanrı gibi adamdır Ali... ((pir gerçek veli)) Tanrı gibi adamdır Ali... Ali gibi adamdır Mehdi... Mehdi gibi adamdır Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli... ...Bu alemde olacaksan ya Ali gibi olacaksın yada Mehdi gibi olacaksın ve yahut Hacı Bektaş-ı Veli gibi olacaksın... Pir Gerçek VELİ der ki; Birim ben Ali'yi Ol yüce Rahmanın Galip Kızıl Arslanı... Hacı Bektaş-ı Veli'de Gerçek bir kulu Sahib-i Emir'den Almıştır yüce buyruğu... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden: Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime: Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih: 15.3.2008 11:27 (GMT +2:00) Konu: Ve Mehdi Emine ŞENLİKOĞLU'NA cevap verdi... Mehdi cevaplıyor; Resul-ü RAHMAN ashabına dedi ki;"siz öyle bir topluluksunuz ki;şeriatın ondabirini uygulamayacak olsanız cehennemi boylarsınız...ama öyle bir zaman gelecek ki;benim ümmetimden şeriatın ondabirini uygulayan cennetliktir..." ve resul şöyle dediği oldu;"ebu bekir cennetliktir;fakat çok namaz kılıp oruç tutuğundan değildir...hayır ve hasenatı çok olduğundandır..." ve resul şöyle dediği oldu;"kıyamet günü bir adam gelir çok namaz kılmış çok oruç tutmuştur;fakat komşusuna kem gözle bakmış ve onu hor görmüştür ibadeti onu kibre götürmüştür...ve o adam o komşusuna bütün namaz ve oruç sevaplarını verir onu cennete gönderir kendi cehennemi boylar...Ömer bin hattap dedi ki;"başına getireceğiniz adamın çok namaz kılıp oruç tuttuğuna bakmayın...onun emanete sadık olup olmadığına bakın...Resul dedi ki;"münafığın üç alameti vardır,yalan söyler,söyledğine sadık olmaz,emanete hıyanet eder..." beyazıt-ı bistami rabbine şöyle yakardı;"rabbim ben şimdiye kadar hep bistamiye özgü namaz kıldım sana özgü hiç namaz kılmadım beni baışla..." ve şimdi sen emine hanım hızırla yoldaşlık etmiş olan bistaminin namazı kabul olmazken siz utanmadan "namaz kıldık mi diyorsunuz...O şeref RESULULLAHA AİTTİR...ÇÜNKİ NAMAZ MÜMİNİN MİRACIDIR...VE ŞİMDİ BİZ MİRAÇTAYIR...MEHDİ BÖYLE SÖYLEDİ... > Date: Sat, 15 Mar 2008 11:45:12 +0200 > Subject: Re: Ve Mehdi Emine ŞENLİKOĞLU'NA cevap verdi... > From: [email protected] > To: [email protected] > > Ayhan bey akıllı bir kimse elinde delil olmadan falanca böyle > söylede diye ona inanmaz.Siz müslümanım diyorsanız kurana > uyunuz.Kuran namaz kılındiyor,Ramazanda oruç tutun diyor,hacca > gidin diyor ama sizler bunları yapıyormusunuz.Lütfen islamı > iyi araştırınız.doğru yu bulmamız dileğiyle. > > recep özkan emine şenlikoğlu Mehdi cevaplıyor; İlmi Rahmetü'l Aleyküm...Doğrusu sizden cevap beklemiyordum ama cevap verdiğiniz için müsterih olduğumu söyleye bilirim...Fakat yanılıyorsunuz bayan Alevilik İslamın özü kainatın özetidir...Allah azze ve celle kendisine bir halk seçti ve üzerinde nurunu ve nimetini tamamladı fakat bu halk gönderilen peygamberleri öldürdükleri için lanetlendi ve yetmiş bir fırkaya ayrıldılar...Ve Allah azze ve celle ayet-i şerife ile yine haber verdiki aranızda mutlaka kurtuluşa erdirilmiş halk bulunduracağım ve öyle oldu biz[ alevileri yetmişüçüncü güruh-u naci kıldı diğer yetmiş iki güruh-u şeytan olan ve bizce bunların yirmi ikisi şii ellisi sünnidir...Allah kafirler ve müşrikler hoşlanmasada nurunu ve nimetini tamamlayacaktır...Mehdi'nin gazap ordusu yakında ayağa kalkıp Allah'ın resulünün ve onun ehl-i beytinin ve bizler aleviler olan hanedan-ı ehli beyt oğulları ve kızları güruh-u nacinin intikamını alacaktır...Allah'ın bir adınında müntakim olduğunu sizler unuttunuz...Bu neyin intikamı kimlerden oysaki o mahşer günü hesap soracaktı bu intikam niye diye sizler hiç sormadınız...Mehdi böyle söyledi...İlmi Rahmetü'l Aleyküm... ] Date: Fri, 14 Mar 2008 15:04:48 +0200 ] Subject: Re: Ve Mehdi *Türk Sol İslâm Hareketi*ni kuruyor... ] From: [email protected] ] To: [email protected] ] ] Sayın Ayhan bey,bir insan müslüman veya gayri müslim bir ] anadan doğdu diye,müslüman veya gayri müslim olacak diye bir ] kural yoktur.Doğru görüş neyse onu kabul etmelidir.Akıllı ] insanın yapması gerekende bu olmalıdır.Öğle ise:islam'ı ],alaviliği,hiristiyanlığı,yahudiliği veya dinsizliği ] incelemeden hiç birini kabul etmeyiniz.Biz hepsini inceledik ] ve islam da karar kıldık.Sizden istirhamımız islam'ı tarafsız ] olarak inceleyiniz.İy günler dilerim. ] ] Recep Özkan,Emine Şenlikoğlu Özkan Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Akp'nin haftalık siyasi programı... Pazartesi türban hallolur... Salı sallanır... Çarşamba çarşafa dolanır... Perşembe perişanlık... Cuma mübarek gün... Cumartesi pazar resmi tatil...
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Türk Sol İslâm Hareketi Tarih : 9.3.2008 19:27 (GMT +2:00) Konu : Ve Mehdi 'Türk Sol İslâm Hareketi'ni kuruyor... Türk + Sol + İslâm = Alevilik... Türk + Sol + İslâm = Bektaşilik... Türküm doğruyum çalışkanım... Türküm solcuyum müslümanım... Ne mutlu türküm diyene... Ne mutlu türküm solcuyum müslümanım diyenlere... Bir türk dünyaya bedeldir... O türk Mehdi sahib-i zamandır... Türk Sol İslâm Hareketinin bayrağı onurlu şerefli asil ve soylu muzaffer türk bayrağıdır...Öyle ki; hilal islâmı yıldız sosyalizmi bayrağın kızıllığı türkün şerefli kanını temsil etmektedir...Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur... Şeytan üçkeni stratejisi ve Rahman üçkeni stratejisi deşifre edilmiştir...Öyle ki; şeytan üçkeni stratejisinin ırk kutbunda ingilizler ideoloji kutbunda faşizm din kutbunda ateizm vardır...Rahman üçkeni stratejisinin ırk kutbunda türkler ideoliji kutbunda sosyalizm din kutbunda islâm vardır... Bir insan ya şeytanın yanındadır yada rahmanın yanında... Ya deccalin tarafındadır yada mesihin tarafında... Ya süfyaninin askeridir yada mehdinin askeridir... Ya batıldan yana olup bozguna uğrar yada haktan yana olup zafer kazanır... Işık geldi mi,karanlık yok olur... İman geldi mi,güman yok olur... İlim geldi mi,cehalet yok olur... Rahmet geldi mi,zulüm yok olur... Adalet geldi mi,haksızlık yok olur... Cesaret geldi mi,korku yok olur... Mehdi geldi mi,deccal yok olur... Mesih geldi mi,şeytan yok olur... Kıyamet geldi mi,kainat yok olur... Rahman geldi mi,onsekizbin alem yok olur... Hak geldi mi,batıl yok olur... Çünki batıl yok olmaya mahkumdur... TÜRK SOL İSLÂM HAREKETİ... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 23.2.2008 13:28 (GMT +2:00) Konu : Ve Mehdi Kırklar Hareketini Kuruyor... Bismillahi ve billahi hû... Evveli Hû... Ahiri Hû... Zahiri Hû... Batını Hû... İsm-i azamı Hû... Esma-ül hüsnası Hû... Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, Onikiimamların, Ondört masum-u pakların, Onyedi kemer-i bestlerin, Ve kırkların yüzü suyu hürmetine... Önce kırklar hareketi kurula, Ve sonra kırklar meclisi oluşturula... Öyle ki; her köyde,her kasabada, Her ilçede ve her ilde, Önce kırklar hareketi kurula, Ve sonra kırklar meclisi oluşturula... Hizmetler hak için ola... Hak dergahına yazıla... Hak,Muhammed,Ali'de yar ve yardımcımız ola... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Ruhum güvey,bedenim gelindir? .. Gelin ile güvey,sinsi bir gecede... Gerdeğe girip,muradına ermişler... Her ikisi bundan hoşnut ve razı olmuşlar... Öyle ki o gecede; Leyla ile mecnun, Kerem ile aslı, Ferhat ile şirin ve mem-u zin, Hep birlikte vuslata ermişler... Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine... Pir Gerçek Veli...((14 Safer 1429))
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 31.1.2008 12:11 (GMT +2:00) Konu : Mehdi'nin Rabbine olan aşkı devam ediyor... Gözleri pembe olan... Dudakları pembe olan... Göğüsleri yeni sertleşmiş, Uçları ve dairesi pembe olan... Kutsal bakirem benim... Pembe gül kokulu sevgilim... Benim güzel bakirem... Biricik bebeğim... Bayılıyorum sana... Benim olsana sevgilim... Ben bakir kalayım... Benim bakirem ol sevgilim... S-arışınım mavi gözlüm, E-smerim kara gözlüm; K-umralım yeşil gözlüm... S-eksi ve romantik sevgilim... İİİ-lk ve son aşkım, M-abudum taptığım Rabbim... Rüya gibisin hayal gibisin ama gerçeksin sevgilim... Düşümde değil fantezimde değil bendesin kutsal bakirem... Not:Tüm insanlık alemi çok yakında Hadi ile Mehdi'nin büyük aşkına tanık olacak... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 31.1.2008 11:38 (GMT +2:00) Konu : Dikkat! ! ! Süfyani Mehdi HY sizi Allah ile aldatmasın... LOKMAN SURESİ: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla... Arapça Metin ي َ ا أ َ ي ّ ُ ه َ ا ا ل ن ّ َ ا س ُ ا ت ّ َ ق ُ و ا ر َ ب ّ َ ك ُ م ْ و َ ا خ ْ ش َ و ْ ا ي َ و ْ م ً ا ل َ ا ي َ ج ْ ز ِ ي و َ ا ل ِ د ٌ ع َ ن ْ و َ ل َ د ِ ه ِ و َ ل َ ا م َ و ْ ل ُ و د ٌ ه ُ و َ ج َ ا ز ٍ ع َ ن ْ و َ ا ل ِ د ِ ه ِ ش َ ي ْ ئ ً ا إ ِ ن ّ َ و َ ع ْ د َ ا ل ل ّ َ ه ِ ح َ ق ّ ٌ ف َ ل َ ا ت َ غ ُ ر ّ َ ن ّ َ ك ُ م ُ ا ل ْ ح َ ي َ ا ة ُ ا ل د ّ ُ ن ْ ي َ ا و َ ل َ ا ي َ غ ُ ر ّ َ ن ّ َ ك ُ م ْ ب ِ ا ل ل ّ َ ه ِ ا ل ْ غ َ ر ُ و ر ُ Abdülbaki Gölpınarlı 33.Ey insanlar, çekinin Rabbinizden ve korkun o günden ki baba, oğluna bir fayda veremediği gibi oğulun da babaya hiçbir hayrı olmaz ve sakın aldatmasın sizi dünya yaşayışı ve sakın o hilebaz Şeytan, aldatmasın sizi Allah hakkında. Yaşar Nuri Öztürk 33.Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın! Sadakallahül-Azim... ________________________________________________________________ Aşağıdaki alıntılar süfyani mehdi harun yahyanın Allah büyüktür makalesinden alınmıştır...Dikkat vede rikkat ile tetkik ediniz... ALLAH BÜYÜKTÜR...((HY)) Bu çalışmada Allah'ın sonsuz ilminin, sonsuz aklının ve sonsuz gücünün delillerinin sadece çok sınırlı bir kısmını gördük. Herbiri yaratılışın birer delili olan sayısız varlığın birbirleriyle olan uyumu sonucu meydana gelen düzenden bahsettik. Öyle bir düzen ki, herşey ince ince ayarlanmış, insan aklının asla alamayacağı detaylarla birlikte hiçbir açık bırakılmadan yaratılmıştır. Hem dış çevresinde, hem de bedeninde gereken tüm şartlar, Allah tarafından düzenlenip yaratılmıştır. İnsan doğduğu andan ölene kadar hiç durmadan nefes alır ama bu fonksiyonun gerçekleşebilmesi için hangi unsurların bir arada bulunması gerektiğini biliyor musunuz? Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni sayısız detaylarla birlikte yaratmıştır. Kuran'da Allah'ın var ettiği bu düzenden bahsedilirken, '... sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için' (Talak Suresi, 12) denilmektedir. Bu düzen öylesine detaylar içerir ki insan düşünmeye nereden başlayacağını şaşırır. Zira Allah'ın aklı ilmi ve kudreti sonsuzdur. Tek bir olayın içinde dilediği kadar ayrıntı meydana getirir. Biz uyurken, otururken, yürürken, aklımızın ucundan bile geçirmezken Allah evrende var olan tüm sistemleri tek tek çalıştırıp idare eder. Varlığımızın devamı için meydana gelen işlemlerin her biri Allah'ın kontrolündedir. Küçük bir adım atabilmemiz bile, yerin çekim kuvvetinden iskelet sistemimize, sinir ve kas sistemimizden beynimize ve kalbimize, hatta dünyanın dönüş hızına kadar herşeyin Allah tarafından ince ince hesaplanmış olmasına bağlıdır. Herşeyden önce insanın nefes alabilmesi için atmosferdeki azot, oksijen ve karbondioksit oranının çok iyi dengelenmiş olması gerekir. Bu dengede ufak değişikliklerin olması insanın ölümüne kadar varan tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Allah bu oranın korunması için sayısız faktörü vesile etmiştir. Güneşten, güneşin ışığını kullanarak fotosentez yapan bitkilere, toprağın içini kaplayan mikroorganizmalara kadar birçok varlık bu oranın korunmasından sorumludur. Yağan yağmurlar, çakan şimşekler, basınç seviyesi, yerin çekirdeğindeki elementlerin oranı ve daha saymakla bitmeyecek kadar çok unsur dolaylı veya dolaysız olarak bu gaz oranının korunması için faaliyet gösterirler. Bunlardan biri olmasa, örneğin gözümüzle bile göremediğimiz mikroorganizmalar faaliyetlerini durdursa; azot çevrimi, karbondioksit çevrimi gibi bir çok hayati fonksiyon bir anda durur. Dolayısıyla birbirini hızla etkileyen sistemin programı bir anda bozulur. Ancak etrafınıza baktığınızda göreceğiniz düzen ve dengeden rahatlıkla anlayacağınız gibi böyle bir bozulma milyarlarca yıldır meydana gelmemiştir. Ve bundan sonra da Allah'ın dilediği vakte kadar bu tür bir olay söz konusu olmayacaktır. Çünkü Allah ince ayarlarla dengelenmiş bu sistemleri tek tek her an faaliyet halinde tutmakta ve evrendeki tüm düzen Allah'ın emri ile bu müthiş uyumu korumaktadır. Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni sayısız detaylarla birlikte yaratmıştır. Kuran'da Allah'ın var ettiği bu düzenden bahsedilirken, '... sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz öğrenmeniz için' (Talak Suresi, 12) denilmektedir. Bu düzen öylesine detaylar içerir ki insan düşünmeye nereden başlayacağını şaşırır. Zira Allah'ın aklı ilmi ve kudreti sonsuzdur. Tek bir olayın içinde dilediği kadar ayrıntı meydana getirir. Biz uyurken, otururken, yürürken, aklımızın ucundan bile geçirmezken Allah evrende var olan tüm sistemleri tek tek çalıştırıp idare eder. Varlığımızın devamı için meydana gelen işlemlerin her biri Allah'ın kontrolündedir. Küçük bir adım atabilmemiz bile, yerin çekim kuvvetinden iskelet sistemimize, sinir ve kas sistemimizden beynimize ve kalbimize, hatta dünyanın dönüş hızına kadar herşeyin Allah tarafından ince ince hesaplanmış olmasına bağlıdır. Dünyanın ve tüm evrenin varlığını sürdürebilmesini tesadüflere bağlamak ise çok büyük bir yanılgı olur. Aslında dünyadaki ve evrendeki her düzen, tesadüfe kesinlikle yer olmadığının ve Allah'ın varlığının açık bir delilidir. Örneğin dünya güneş çevresinde dönerken öyle bir yörünge çizer ki, her 29 km. de bir doğru çizgiden yalnızca 2.8 milimetrelik bir sapma gösterir.49 Eğer bu sapma 0.3 milimetre az veya 0.3 milimetre daha fazla olsa, yeryüzündeki canlılar donarak veya kavrularak ölürlerdi. Küçük bir bilyenin bile milim şaşmadan aynı yörüngede dönebilmesi neredeyse imkansızken, dev kütlesiyle dünya böyle bir dönüşü gerçekleştirir. İşte '...Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır' ayetinde bildirildiği gibi, çevremizde gördüğümüz muhteşem düzen, Allah'ın milyarlarla ifade edilen büyüklükteki sistemleri milimlere bağlı dengelerle koruması sayesinde ortaya çıkar. (Talak Suresi, 3) İnsanların çoğu, Allah'ın varlığına inansalar bile, Allah'ın 'herşeyi yaratıp bıraktığı' sonra bu düzenin kendi kendine devam ettiği şeklinde sapkın bir inanca sahiptirler. Oysa evrenin her noktasında her an meydana gelen tüm olaylar Allah'ın izniyle, O'nun bilgisinde ve kontrolünde gerçekleşir. Kuran'da bildirildiği gibi: Allah'ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek) , Allah için pek kolaydır. (Hac Suresi, 70) Gördüğünüz ya da görmediğiniz düzenler her an Allah'ın izniyle işler. Sizi de, yapmakta olduklarınızı da, canlı cansız tüm varlıkları da Allah yaratır ve kontrolünde tutar. Dünyada atmosferden litosfere, hidrosferden biyosfere kadar var olan hassas ölçülü ve dengeli yaşam, güneş sisteminde bulunan dokuz gezegenin her an aldığı yol, o gezegenlerde meydana gelen tüm olaylar da Allah'ın kontrolündedir. Allah sonsuz ilmiyle bunları yaratır ve düzenler. Sonsuz gücü ve kudreti ile herşeyi korur ve faaliyetlerini sürdürmelerine izin verir. ALLAH'IN YARATMA SANATI O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24) Evrenin her noktası Allah'ın büyüklüğünü yansıtır. Ama Allah'ın sonsuz gücünü ve ilmini anlatmaya asla yeterli olmaz. Allah bütün üstün sıfatların ve bütün güzel isimlerin tek sahibidir. Bu çalışmada anlatılanlar ise Allah'ın güzel isimlerinin bu evrende görülebilen birkaç örneğidir. Allah'ın ilmi, aklı, gücü, kudreti, rahmeti, şefkati, fazlı, ihsanı sonsuzdur. Her insan ise aklı ve vicdanı ölçüsünde Allah'ın büyüklüğünü kavrayabilmek için çaba göstermelidir. İnsan Allah'ın ilminin büyüklüğünü gücünün yettiğinin en fazlasıyla kavrayabilmek için ciddi olarak çaba harcamalı ve düşünmelidir. İnsanlık tarihinin başından bugüne kadar milyarlarca insan yaşamıştır. Yani Allah milyarlarca çift göz, milyarlarca değişik parmak izi, milyarlarca farklı göz dokusu, milyarlarca değişik insan tipi yaratmıştır ve eğer dilerse bu kişilerden sonsuz sayıda daha yaratabilir. Çünkü ayetin de ifadesiyle; '...O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.' (Fatır Suresi, 1) Allah insanın hiç bilmediği ve sahip olduğu sınırlı akılla anlamakta güçlük çekeceği daha bir çok şey yaratmaya kadirdir. Dünyada biz kullarına verdiği ucu bucağı belli olmayan herşeyin hazineleri Allah'ın katındadır. Bize sadece dilediği kadarını, dilediği miktar ile indirmiştir: Allah bizim bilmediğimiz, görmediğimiz bir çok alemi ve varlığı da yaratmıştır. Diğer alemlerin varlığını daha iyi anlayabilmek için şöyle düşünebiliriz; Nasıl ki bir resme baktığımızda yalnızca en ve boy olmak üzere 2 boyut görüyorsak, içinde yaşadığımız dünyaya baktığımızda da en, boy ve derinlik olmak üzere 3 (zamanı da katarsak 4) boyut kavrayabiliriz. Bundan fazlasını ise algılayamayız. Oysa Allah katında bizim bildiklerimizden başka boyutlar da yaratılmıştır. Yukarıda söz ettiğimiz melekler bu farklı boyutlardan birinde yaşayan varlıklardan biridir. Nasıl ki biz 2 boyutlu sinema perdesinin tamamını görürüz, ancak perdeden dışarıdaki 3 boyutun algılanması imkansızdır. İşte melekler de bulundukları boyut ve mekandan bizleri görebilmekte ve duyabilmekteler. Hatta iki yanımızdaki yazıcı melekler her anımıza şahitler. Her konuştuğumuzu, her yaptığımızı yazıyorlar. Ancak biz onları göremiyoruz. Allah'ın Kuran'da varlıklarını bildirdiği cinlerde yine ayrı bir boyuta ait varlıklardır. Onlar da aynı insanlar gibi yaşamları boyunca denenmektedirler ve sorumlu oldukları kitapları Kuran'dır. Ancak sahip oldukları özellikleri insanlardan çok farklıdır. İnsanların bağlı oldukları sebep sonuç ilişkilerinden çok daha farklı sebeplere bağımlı olarak yaratılmışlardır. Bunlar Allah'ın yaratmadaki benzersizliğinin kavranması açısından üzerinde düşünülmesi gereken gerçeklerdir. Allah sonsuz sayıda evren, sonsuz sayıda varlık, sonsuz sayıda mekan yaratmaya güç yetirendir. Dahası herbirini birbirinden çok daha farklı özelliklerle yaratabilir. Nitekim Allah ahirette cenneti ve cehhennemi yaratacaktır. Cennet ve cehennem bizim dünyada alışık olduğumuzdan çok daha farklı bir yaratılışta olacaktır. Örneğin dünyada daima bozulma, yaşlanma, çürüme, eskime ve tükenme vardır. Oysa cennette sonsuza kadar sürecek zaman içerisinde hiçbir şey bozulmayacaktır; Allah'ın Kuran'da bahsettiği tadı değişmeyen sütten ırmaklar cennetin bu özelliğine dikkat çeken örneklerden biridir. Cennette insan bedeni de yıpranmayacak; yaşlanma asla olmayacaktır. Allah Kuran'da cennette herkesin yaşıt olduğunu bildirmektedir ve cennet insanları sonsuza kadar en güzel halleriyle, hiç yaşlanmadan, birbirleriyle yaşıt olarak yaşayacaklardır. Allah yine Kuran'da tükenmeyen kaynaklardan içecekler olduğunu bildirmektedir. Cehennemdeki yaratılış da bambaşkadır. Allah cehennemde, benzeri görülmemiş azap çeşitlerini yaratacaktır. Hiçbir insan yaşamadan oradaki azabın nasıl olacağını tahmin edemez. SONSUZLUĞU DÜŞÜNMEK… Allah dünyadaki herşeyde bir sınır yaratmıştır. Her işin bir sonu vardır. Bu nedenle 'sonsuz' kavramını anlayabilmek için üzerinde düşünmek ve bilinen bazı ölçülerle kıyas yapmak gerekir. Böyle bir kıyas için şu örneği verelim: İçinde bulunduğumuz evrenin, aslında bir atomun çekirdeği olduğunu düşünün. Bulunduğunuz evrenin dışını merak ederek araştırma yaptığınızı farzedelim. Bulunduğunuz noktadan araştırma yaparak ulaşabileceğiniz en uç yer atomun dış sınırı olacaktır. Çekirdekle dış sınır arasında keşfettiğiniz her elektronda büyük bir aşama kaydettiğinizi düşünürsünüz. Atomun dış sınırına ulaştığınızda ise bunun devamında da en fazla evrenin aynı şekilde devam ettiğine ihtimal verirsiniz. Fakat içinde bulunduğunuz atomun büyüklüğüne eşdeğer olan tahmin edemeyeceğiniz kadar çok sayıda atom olabileceğini hayal bile edemezsiniz. Bu örneğe benzer şekilde içinde yaşadığımız evreni çok büyük zannederiz. Kendi boyutlarımızla ya da dünyanın boyutları ile kıyasladığında evren, ucu bucağı belli olmayan bir yer olduğu için tabii ki bize büyük gelir. Oysa belki gözümüzde onca büyüttüğümüz evren diğer evrenlerle kıyaslandığında bir atomun içi kadar bir yer kaplıyordur. Bunun en doğrusunu ise Allah bilir. Allah'ın evrende yarattığı tüm atomların sayısını ise dile getirmek oldukça zordur. Oysa onları kusursuz olarak yaratan Allah belki de her birinin içinde aynen bizim evrenimize benzeyen kusursuz evrenler yaratmıştır. Nitekim ayetlerde Allah'ın sonsuz yaratma gücüne dikkat çekilir: Görmüyorlar mı, gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 99) Bizim sahip olduğumuz bilgi sadece Allah'ın izin verdiği kadarıdır. Allah katındaki bilgi ise sonsuzdur. Örneğin Allah dünyada insan için 7 ana renk var etmiştir. Biz sekizinci bir rengi zihnimizde canlandıramayız. (Bu, doğuştan kör olan birine kırmızıyı tarif etmeye benzer. Ne dersek diyelim yine de kırmızı rengi tam olarak ifade edemeyiz.) Oysa Allah 8, 9 veya 10 hatta çok daha fazla ana renk yaratabilir ama biz Allah'ın bize gösterdikleri dışındakileri kavrayamayız. Buraya kadar Allah'ın en küçük alemlerden en büyük alemlere kadar yarattığı sayısız delilden ancak çok az bir kısmına değinebildik. Ne var ki Allah'ın ilminin kapsadığı bilgilerin tümünü anlatmaya çalışsaydık da bunu asla başaramazdık. Düşünün ki tek bir insanla ilgili bilgiler bir DNA'nın içerisine 1 milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak şekilde yerleştirilmiştir. O halde yalnızca şu an yaşayan insanların DNA'larındaki bilgileri anlatmaya kalksak dahi bunu, 1 milyon x 8 milyar (1.000.000 x 8.000.000.000) sayfa ile ifade edebiliriz. Bu elbette mümkün değildir ama böyle bir şeyi başarmış olduğumuzu farzedelim; ortaya 8 trilyar ansiklopedi sayfası bilgi çıkar. Bu rakam belki size ilk anda bir şey ifade etmiyor olabilir. O halde şöyle bir soru soralım; bir milyon veya bir milyar sayfa bilginin üstüste konulduğunda ne kadar olabileceğini hiç gözünüzde canlandırdınız mı? Bu kitabın sayfaları boyutunda 1 milyon sayfayı üstüste diklemesine koyacak olursanız 30 katlı bir binanın yüksekliğine ulaşırsınız. Ama eğer bunu 1 milyar sayfa için düşünecek olursanız o zaman karşınıza Everest Dağı'ndan 10 kat daha fazla bir yükseklik çıkar.54 Ama bizim DNA için verdiğimiz rakam 1 milyon da değil, 1 milyar da değildir; tam olarak 8 trilyar... Şimdi evrenin ucu bucağı belli olmayan büyüklüğü ile gözle bile görülmeyecek küçüklükteki DNA'yı kıyaslayın. Bir DNA'nın içine bu kadar bilgi sığdıran Allah'ın bu büyüklükteki evrende yarattığı toplam bilgiyi ifade dahi edemeyeceğimizi bir kez daha anlıyoruz. Allah, ilminin sonsuzluğunu Kuran'da şöyle bir örnekle açıklar: Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 27) Görüldüğü gibi biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım Allah'ın ilmini kavrayamaya güç yetiremeyiz çünkü Allah'ın ilmi sonsuzdur Unutulmamalıdır ki, büyük olan Allah'tan yüzçeviren, O'nun ayetlerini görmezlikten gelen ve O'na isyankar olanlar, büyük bir cezayı hak edeceklerdir. Kuran'da, cehennemde bu gibi kişiler hakkında verilecek olan emir şöyle haber verilir: Onu tutuklayın, hemen bağlayın. Sonra çılgın alevlerin içine atın. Daha sonra onu, uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincire vurup gönderin. Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu. (Hakka Suresi, 30-33) Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
LAİKLİK günümüz tanımınca ne yazık ki; hem dinsel hem de siyasal faşizm halini almıştır...Ve benim zavallı ülke vatandaşlarım çifte faşizmi birlikte yaşamaktadır...Öyle ki,dini erk iktidarı ele geçirdiği zaman dinsel faşizmi uyguluyor...Ardından siyasi erk iktidara gelince siyasi faşizmi uygulayıp rövanşını gerçekleştiriyor...Ama her ikisininde olması durumunda olan benim zavallı halkıma oluyor ve ceremesini hiç alakası olmayan masum vatandaş çekiyor... Ayhan AYTAÇ (pir gerçek veli)
-
Sayın mehdi,neye hizmet ettiğiniz iyice belli oldu artık...
Mehdî şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 30.1.2008 12:58 (GMT +2:00) Konu : Sayın mehdi,neye hizmet ettiğiniz iyice belli oldu artık... Mehdiye biat eden elleriniz mahşer günü biatınıza şahit olacaktır...Hak,Muhammed,Ali biatınızı kabul edecektir...Hiç kuşkusuz biat Allah içindir...Öyleyse Mehdiye biat et...Vesvese yapma...Bizim ilmimiz sizileri kuşatmıştır...Asla kaçacak yeriniz yoktur...Yeryüzü bizimdir,gökyüzü bizimdir,sizler kaldınız arada...Ezelden ebede,kalu-beliden kıyamete bu fetva bu ferman bizimdir...Bu durumda ya Mehdiye biat eder kurtulursunuz...Ve yahut şeytana teslim olur helak olursunuz...Mehdi şeytanın ve onun aşağılık hizbi olan cin ve insan şeytanlarının azraili gibidir...Mazlumların hesap soracakları gün Allah'ın gazabından,Mehdinin gadabından nasibini almıyacak hiçbir zalim yoktur...Öyleyse haddini bil ve bize biat et...Allah'ın ve Mehdinin işine karışma onların işine her burnunu sokanın burnu yere sürtülecektir...Mehdi böyle söyledi... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman... -
Benim güzel bakirem... Biricik bebeğim... Bayılıyorum sana... Benim olsana sevgilim... Ben bakir kalayım... Benim bakirem ol sevgilim... S-arışınım mavi gözlüm, E-smerim kara gözlüm; K-umralım yeşil gözlüm... S-eksi ve romantik sevgilim... İİİ-lk ve son aşkım, M-abudum taptığım Rabbim... Not:Tüm insanlık alemi,çok yakında,Hadi ile Mehdi'nin büyük aşkına tanık olacak...
-
Menzilci mensuplar Kızılcahamam'da polisi şehit eden kişi Menzil tarikatı üyesi çıkmış. Gazetelerin yazdığına göre Adıyaman'dan tarikat toplantısından geliyormuş. İlginç bir durum. Tarikat toplantılarında bu tür şeyler öğretiyorlar herhalde. Sahi, bizim Menzil tarikatı mensubu bir de bakanımız yok mu? Türkiye'nin vay haline... Atatürk yıllar önce, Türkiye 'mensuplar' ülkesi olamaz demişti. Onu yanlış bir biçimde 'meczuplar' diye yazıp dururlar. Ben anlamını anlamadıkları için herhalde diye düşünürdüm. Yoksa bilerek mi yapıyorlar dersiniz? 'Mensuplar' her yanımızı böylesine sarmışken... Şule PERİNÇEK // Aydınlık Dergisi // Ocak 2008
-
Fethullah Gülen "nurculuk" Dinini ilan Etti
Mehdî şurada cevap verdi: İSTİHBARAT başlık Güncel Konular
Kimden : Âyetullah Humeynî (Bay, 35) Kime : Grup: Hür İslam Halk Hareketi. Tarih : 23.1.2008 14:18 (GMT +2:00) Konu : Fethullah GÜLEN diyor ki; 'tesettür teferruattır...' FETHULLAH GÜLEN “NURCULUK” DİNİNİ İLÂN ETTİ (Bu mevzu Mart-1995 tarihli Hakikat Aylık İslâm Dergisi'nin 18. Sayısında yayınlanmıştır.) Fethullah Gülen, basın yayın organlarıyla yaptığı röportajlar ve verdiği beyanlarla (Fetullah Gülen İslâm dini'ne aykırı bu beyanatları 23-28 Ocak 1995 tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi'nde ve 23-30 Ocak 1995 tarihleri arasında Sabah Gazetesi'nde yayınlanan röportajlarında vermiştir.) , kendi dinini ilân etmiş, İslâm dininin hükümlerine karşı gelmiştir. Şöyle ki; Tesettür: “Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.” Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır. “Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1) Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır! ” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir. O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor. “Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119) ________________________________________________________________ M. ŞevketEYGİ [email protected] Büyük dinî cemaatlerden birine göre tesettür teferruattır, şu sırada üzerinde fazla durmamak gerekir. Bir kere, tesettür teferruat değildir, dinimizin füruata ait meselelerindendir. Lakin sadece füruat değildir, usûl ile ilgili tarafı da vardır. Tesettürün farz olduğuna inanmak gerekir. Aksi takdirde dinden çıkılır. Dikkat! ! ! M.ŞevketEYGİ direk isim vermekten çekiniyor...Ve tesettür teferruattır diyenlerin Fethullah GÜLEN HOCAEFENDİCİLERİN OLDUĞUNU DEMEKTEN KAÇINIYOR...((KORKUYOR...)) ________________________________________________________________ FFC yeHabip yılmaz İşte fethullahçılar görsün. Bediüzzaman tesettürün önemini böyle açıklarken fethullah tesettür teferruattır diyor. Bir de İslamın bayraktarlığını üstlendiklerini zannaderler. Yazık, yazık... 17 Ocak 2008 Perşembe 22:05 ________________________________________________________________ Aşağıda yazılı olanlar Ömer ÖNGÜTÇÜ BİR SİTEDEN ALINMIŞTIR...((al birini vur ötekine)) Sen O münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar direk olmuş keresteler gibidirler. Her gürültüyü, korkularından kendi aleyhlerinde sanarlar. Onlar düşmandırlar; onun için (kendilerine emniyet etme) onlardan sakın. ALLAH kahretsin onları! Hakdan nasıl çevriliyorlar.(Münafikun 4) 1. “Tesettür teferruattır” diyerek kendi zannı ile beyanat verdi. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “Resul’üm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nur: 31) Allah-u Teâlâ din-i İslâm’ında setri, örtünmeyi kesin şart koymuş, farz kılmıştır. 2. Hıristiyan papazları, yahudi hahamları ile hoşgörü toplantıları yaparak; “Keşke her köşeye bir hoşgörü vakfı kursak da herkes hoşgörü soluklasa.” dedi. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar, sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51) Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime’si ile yahudi ve hıristiyanlarla dost olmayı yasaklamış, onları dost edinenin onlardan olduğunu beyan etmiştir. 3. “Kimse kimseye inancından dolayı ithamda bulunmayacak, kimse kimseye dininden ya da dinsizliğinden dolayı taanda bulunmayacak.” dedi. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” (Tevbe: 73) 4. Hazret-i Allah’ın, Resulleri arasında vahiy elçisi olan Cebrâil Aleyhisselâm hakkında; “Gökyüzünden inse, parti kursa, kusura bakma ben senin partine girmem desteklemem derim.” dedi. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi) ’dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbi (partisi) ’dir.” (Mücâdele: 22) Bu Âyet-i kerime’yi Allah-u Teâlâ’nın emriyle getiren Cebrâil Aleyhisselâm’dır. Bu Âyet-i kerime’sinde “Ülâike hizbullah” = “Bu benim ve Resul’ümün partisidir.” diye ilân etti. Onun girmem dediği parti işte budur. 5. Necip tarikatlere dil uzatarak; “Tarikatler bir dönemdeki misyonunu eda etmişlerdir. Zaman böyle fert zamanı değil, cemiyet zamanıdır.” dedi. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Yunus: 62) 6. “Kadından idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” diyerek Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e ve Hazret-i Allah’a karşı gelmiştir. Şu Âyet-i kerime ile onun bu sözünü çürüttük: “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr: 7) Binaenaleyh Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Mukadderatını bir kadının eline veren millet felâh bulmaz.” buyuruyor. (Buhârî, Tirmizî) 7. Gerek himmet geceleri, gerek iftar ziyafetleri ile trilyonlarca lira para toplayıp Hazret-i Allah’ın emrine karşı geliyor. Şu Âyet-i kerime ile onların bu icraatlarını çürüttük: “Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21) Bu Âyet-i kerime’sinde Cenâb-ı Hakk para toplayanların doğru yolda olmadığını beyan ediyor. 8. Onların ise dini ayrıdır, kitabı ayrıdır, bütün beyanatları, icraatları kurdukları narcılık dinine göredir. Şu Âyet-i kerime ile onların narcılık dinini çürüttük: “Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan din veya kitapla sevinmektedir.” (Müminûn: 53) Cenâb-ı Hakk inananları bir tek ümmet kabul ediyor ve teklikten ayrılanlar huduttan ayrılmış oluyor. Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...- 194 cevap
-
- Fethullah Gülen
- nurculuk
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 23.1.2008 13:19 (GMT +2:00) Konu : İsa bin Meryem diyor ki; Herkesin barıştan,kardeşlikten,birlik ve beraberlikten bahsettiği zamanda yıkım gelecektir... - Kimisi diyalogcu,kimisi medeniyetler ittifakçısı olmuşşş? - Biz bin yıldır gelin canlar bir olalım diyorduk oysaki... - Ama yezitler ve mervanlar bizi işitmek istemediler... - Yavuzun memleketine bak... - Yezitin düzenine bak... - Şeytanın medeniyetine bak... - Yüzüne tüküreyim bu dünyanın... - Allah bizimledir zaferimiz yakındır... - Allah büyüktür gazabımız yakındır... - Ne doğu ne batı İran İslâm Cumhuriyeti... - Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali Ya Mehdi Sahib-i zaman... - Mehdi diyor ki; - Ayetullah Humeyni ben beş ve yedi yaşlarında sokaklarda misket oynarken Allah'ın lütfu olan ilahi devrimle benim devletimi kurmuştur...O devletin adı: İRAN İSLAM CUMHURİYETİDİR...Ve bu devletin anayasasının ilk maddesine şu ibareyi koymuştur...'Bu Anayasa MEHDİ (A.F.) gelinceye kadar geçerlidir...Resulullah -sallallahu aleyhi ve alih- şöyle haber verdi; 'Doğudan bir topluluk çıkar ve Mehdi'ye zemin hazırlar...' İşte o topluluk hiç kuşkusuz İslam düşmanlarına karşı aman vermeden cihat edip Allah'ın lütfuna erişenlerdir...Mehdi onlara imamlık edecek ve Allah'ın ve Resulünün intikamını onların eliyle alacaktır...Allah'ın ilmi ve rahmeti onların üzerlerine olsun...Rabbim onların kabirlerini cennetin bahçelerinden bir bahçe köşklerinden bir köşk eylesin...Ve onlara düşmanlık etmiş olupta İslam'a cephe almış olanlarında kabirlerini cehennemin çukurlarından bir çukur eylesin...Amin Sadakallahül-Azim...Mehdi böyle söyledi... - AYETULLAH HUMEYNİ RUHULLAH İSTİKAMETİ MEHDİ ORDUSU...((AHRİMO)) Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden: Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime: Grup: Hür İslam Halk Hareketi. Tarih: 16.1.2008 11:20 (GMT +2:00) Konu: ÇARE NEDİR? ..((Bahaeddin SAĞLAM)) En güzel kimlik Müslümanlıktır... En güzel benlik ise; aklı ve imanı bütün takva sahibi hanif bir Müslüman olmaktır... Naçizane bendeniz aklı ve imanı bütün; takva sahibi hanif bir Müslüman olmayı amaçlamış; ***** ve zalim nefsinden ve onun başında üşüşüp dürtükleyen şeytandan; ve her ikisinin birlik olup benlik ve zan yüklemesinden alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınmış; aciz ve çaresiz Rabbine muhtaç bir kulum elhamdülillah... Muhammed êl Mehdî bîn Hasan-ül Askerî Sahîb-î zaman... ________________________________________________________________ 1.Çare: Bütün kaynakları bırakıp,Kur'an'ı tek esas almak...Kur'an'da herşey vardır...Yeter ki ilgilenilsin...Peygamber'in (savs) yaptığı uygulamalar ise Kur'an'ı icraata sokmaktan başka birşey değildir...Peygamber'den (savs) Kur'an dışında helal ve haram etme yetkisi yoktur...O ancak tavsiye niteliğinde irşad yapmıştır...Devlet başkanı olarak emir ve yasaklar koymuştur... Hadisler,çoğu tek kanaldan geldikleri,200 sene sonra yazıldıkları ve çelişkili rivayetler halinde bulundukları için zanni bir kaynak olarak kalıyorlar...Allah'ın hücceti ise kat'i olmalıdır...Allah bizi zanni bir şeyden sorumlu tutmaz... 2.Çare: Kütüb-ü Sitte'yi esas almak,ufak bir tahriç ve kritik ile içlerindeki zayıf ve mevzuları ((uydurma hadisleri)) ayırd edip gerisini kabul etmek... 3.Çare: Büyük müçtehidlerin peşinden gitmek ve hadislerden mana çıkarmamak lazım...Yoksa hadis esas alınırsa Hanefiler en sahih kaynak sayılan Buhari için ya zayıf rivayetlerdir diyecekler veya kendi mezheplerinden vazgeçeceklerdir...Bu da ayrı bir bunalım ve ihtilafı ortaya çıkarır... 4.Çare: Müslim sahihinde geçen hadis uyarınca ((sakaleyn hadisi)) Peygamber (savs) Efendimiz 'Size iki şey bırakıyorum: Kur'an ve Al-i beytim...' buyurmuştur...Biz bu hadise uysak Kur'an'dan esasları,Al-i Beyt'ten de Peygamber (savs) Efendimizin sünnetini ((sünnet-i ehl-i beyt)) alırsak iki ana kaynakta birlemiş oluruz... Burada bir sorun ortaya çıkıyor...Al-i Beyt kültürü Şiilerin tekelinde ve biz Sünnilerin sahih kaynakları olan Buhari ve Müslim'de Cafer-i Sadık,Zeyd,Bakır,Zeynel Abidin ve bunlara sempatisi olan Ebu Hanife'den rivayet asla yoktur...Buna karşılık Mervan'dan ve Emevilere sempatisi büyük olan Zühri ve Şu'be'den bine yakın; hadis rivayet edimiştir... Emevi hanedanının lehine 'Mevzu Hadis' bile vardır...Ebu Süfyan'ın müslüman olduktan sonra Ümmü Habibeyi Resulullah'a hanım olarak teklif etmesi gibi...((1)) Halbuki Ümmü Habibe,Ubeydullah bin Cahş'ın Habeşistan'da irtidat etmesinden sonra Peygamber (savs) Efendimizle hemen nikahlanmıştır...Ve bu olay İslamiyetin başında Mekke'de olmuştur... Yine aynı Buhari'de Peygamber (savs) Efendimiz ve sünnetinin fonksiyonunu tamamıyla ortadan kaldıracak hadisler Hz.Ali'ye isnat edilmektedir... Kitab'ül Diyatta şöyle denilmektedir: 'Ali'den,siz Ehl-i Beyt'in yanında Kur'an'dan başka vahy varmıdır? diye soruldu...Hz.Ali: Hayır,Kur'an var...Kur'an'dan anlamalar var...Bir de sahifeler var...' dedi...Sahife nedir denilince 'Sahife,içinde kısas davaları yazılı olan...((2)) dedi...((3)) 1)) Bakınız: İslami araştırmalar dergisi... 2)) Peygamber (savs) Efendimiz Medine'ye gelişinde yazdığı 52 maddelik anayasa sahifesi olabilir... 3)) Benim şahsi kanaatim bu hadis mevzuattandır...Emeviler zamanında Al-i Beyt'ten gelen rivayetlerin iptali için uydurulmuştur...Buhari burada farkına varmadan bindiği dalı kesiyor... Kayağımız:Bahaeddin SAĞLAM...19 Meselesi ve Edip YÜKSEL'e Cevaplar...Tebliğ Yayınevi...1996...Sahifeler:64,65,66... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden : Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 14.1.2008 11:42 (GMT +2:00) Konu : Mehdî'nin *CEM-EVİ* Makalesi: En güzel kimlik Müslümanlıktır... En güzel benlik ise; aklı ve imanı bütün takva sahibi hanif bir Müslüman olmaktır... Naçizane bendeniz aklı ve imanı bütün; takva sahibi hanif bir Müslüman olmayı amaçlamış; ***** ve zalim nefsinden ve onun başında üşüşüp dürtükleyen şeytandan; ve her ikisinin birlik olup benlik ve zan yüklemesinden alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınmış; aciz ve çaresiz Rabbine muhtaç bir kulum elhamdülillah... Muhammed êl Mehdî bîn Hasan-ül Askerî Sahîb-î zaman... ________________________________________________________________ Hz.İsa bin Meryem nazil olduğu toplum için bir kilise yapmaya gelmemişti...O geldiğinde vaazlerini Sinagoglarda veriyordu...Ve dua edeceği zamanda dua şalını örter öylece Sinagogda dua ederdi...Her şey çok normaldi...O zaten Kur'an'dada bahsedildiği üzere TEVRAT'I tasdik etmeye ve Sinagoğu kutsamaya gelmişti...Ama ne olduysa oldu ve bu Sinagogların dinsel yorumcuları olan Hahamlar bu vaazlerden ve bu öğretici vaizden rahatsız oldular...Sadece ondan değil onun öğrencilerindende rahatsız oldular...Güçleri yettiğince onları Sinagoglardan uzaklaştırıyorlardı...Nitekim birgün bu dinsel yorumcular ve ferisiler (şeriatçı yahudiler) Hz.İsa bin Meryeme gelip şöyle dediler; 'Hoca hoca şu öğrencilerine söyle artık sussunlar...' Hz.İsa bin Meryem ise onlara şöyle söyledi; 'Onlar susacak olsa taş toprak konuşmaya başlayacak...'Doğrusu bu ahir-i zaman hadiselerinde bahsedilen 'Yahudi kayanın arkasına saklanır ve o kaya dile gelip arkamda bir yahudi var...'demesine işarettir...İşte bu gibi hadiseler yüzünden Hz.İsa bin Meryem'den sonra 12 havariler her nekadar direndilersede MİSYONERLİK GÖREVLERİNİ Sinagoglarda yapamamasından dolayı doğal olarak KİLİSE olgusu doğmuş ve marifetten gelen birikimle bizim akıl erdiremiyeceğimiz dinsel figürler ve ritüeller ortaya çıkıp HIRİSTİYANLIK olgusu meydana gelip bizlere tarih boyunca ulaşmıştır...Ve üstelik Kur'an bile bu değişimleri onaylayıp eleştiri konusu yapmamıştır...Zira bizlere ibadetleri ve ritüelleri öğreten ve ilham eden yine Rabbimizdir...Nitekim Hz.İbrahim ve oğlu İsmail birlikte dua edip Rabbimiz bizlere ibadetlerimizi öğret demişlerdir...Fazla teferuata girmiyorum...Tüm bunları bir araya getirdiğimizde ve Sinagogla Kilise ilişkisini göze aldığımızda Cami ve Cem evi olgusunu çok kolaylıkla anlayabiliriz...Nitekim Aleviliğin misyonerliği kabul edilen Bektaşilikte tıpkı Hıristiyan misyonerlerinin yaptığı gibi Önce ana tapınakta şanslarını denemişlerdir...Bunu Bektaşi fıkralarından anlayabiliriz...Aslında onlar fıkra değil gerçektir...Ve gerçekten bir zamanlar Bektaşiler Camilerde boy göstermiş fakat tıpkı Havarilerin başlarına gelen Din tabiatı açısından onlarında başına gelmiş ve sonuç itibariyle Sinagoğun Havarileri dışlaması sonucunda Kilise olgusunun ortaya çıkması gibi Camiden dışlanan Bektaşilerinde seçeneği Cem evi olgusunu ortaya koymuştur...Benim gücüm şimdilik bunları yazmaya yetti...Bu konunun uzmanlarından bunun daha detaylı ve belgeli hale getirilmesini temenni ediyorum...Ve bunu konunun başlığı kabul ediyor sizlere sunuyorum... ________________________________________________________________ Bir küçük not:Cem evlerini bizce,alevilerin ve bektaşilerin zoraki kentleşmesinden sonra ortaya çıkmış olan post-modern dergahları yahut tekkeleri olarak algılaya biliriz...Bu onlar için bidat değildir...Nitekim ilk mescidlerin minareleri yok iken Muaviye ilk olarak mısır valisine yaptırmıştır...Sonra bir saçma tartışma yapılıyor ve ezan-ı Muhammed ((gülbank-ı muhammediyye)) hoparlörle okunmaz mış? eğer o kadar hassas ise bu bidat konusu siz önce Muaviyenin yaptırmış olduğu minareyi tartışın o zaman...Minare mi? hoparlör mü? bidattir... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Kimden: Pîr Gerçek Velî (Bay, 35) Kime: Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih: 15.1.2008 12:09 (GMT +2:00) Konu: Mehdi'nin *İNSAN-I KAMİL* Makalesi: En güzel kimlik Müslümanlıktır... En güzel benlik ise; aklı ve imanı bütün takva sahibi hanif bir Müslüman olmaktır... Naçizane bendeniz aklı ve imanı bütün; takva sahibi hanif bir Müslüman olmayı amaçlamış; ***** ve zalim nefsinden ve onun başında üşüşüp dürtükleyen şeytandan; ve her ikisinin birlik olup benlik ve zan yüklemesinden alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınmış; aciz ve çaresiz Rabbine muhtaç bir kulum elhamdülillah... Muhammed êl Mehdî bîn Hasan-ül Askerî Sahîb-î zaman... ________________________________________________________________ Hacı Bayram-ı Veli (1353 - 1429) İnsan-ı kamil risalesinde yaratıcının kamil insanı zahir ve batın olmak üzere iki yüzlü yarattığını belirtir... Batın yüzü hak,zahir yüzü halk'tır...Birincisi vahdet (birlik) tir,ikincisi çokluktur...Kamil insan hakkın gözüdür...Hak aleme onunla bakarak rahmetini ulaştırır...O varlığın ruhudur...Beden ruhsuz ayakta duramadığı gibi,alem de bir nefes kamil insansız olamaz...Çünkü bütün eşyanın zuhur ve devamı kamil insanladır...Kamil insansız hak bilinmez...O halde kamil insana ulaşmak hakka ulaşmaktır...((Mevlana diyor ki; 'Allah ile konuşmak isteyen tasavvufçu ile sohbet etsin...')) Onu gören hakkın görmüş,onu seven hakkı sevmiş demektir...Ona itaat hakka itaattir ve onun reddettiği hak tarafından da reddedilmiş demektir...((Mehdi diyor ki; 'Nefsini bilen rabbini bilir,rabbini bilen haddini bilir,haddini bilen de reddini bilir...')) Onun ilmi hakkın ilmiyle aynıdır...Kısacası onun zatı hakkın zatı,vucudu hakkın vucudu,ilmi hakkın ilmidir...Kamil insandan gayrı hakka varış kapısı yoktur...((İsa bin Meryem diyor ki; ' Yol da,gerçek de,yaşam da benim...')) Hak bütün isim,sıfat ve tecellileriyle kamil insanın kalbine yerleşmiştir...((Mehdi diyor ki; 'Allah doksandokuz sıfatı ve yüzonyedi ahlakı ile dedem muhammedde ve alide tecelli etmiştir...Ve hak,muhammed,alide bende tecelli buyurmuştur...')) O halde hakkı isteyen kalbini kamil insanın kalbine bağlasın...Gerçeğe Hû... ________________________________________________________________ Hazret-i Türkistan Koja Ahmet YESEVİ diyor ki; Sevmiyorlar bilginler sizin türkçe dilini? .. Bilenlerden işitsen açar gönül ilini... Ayet,hadis anlamı türkçe olsa duyarlar? .. Anlamına erenler başı eğip uyarlar... Miskin Koja Ahmet yedi Atana rahmet? .. Fars dilini bilir de,sevip söyler türkçeyi... Mehdi diyor ki; 'Allah yüzyirmidörtbin peygamber göndermiş ve her birini göndermiş olduğu kavminin dilinde göndermiş ve onların en güzel anlıyacağı şekilde hitabını sağlamıştır...Tıpkı bunun gibi Allah gerçek veli kullarınıda bazı kavimlere göndermiş ve o kavimlerin dilinde en güzel şekilde hitap buyurulmuştur...Bu nokta-i nazardan baktığımızda Koja Ahmet YESEVİ Allahın bu sünnetini uygulamış büyük velilerin en büyüğü olmuştur...Allahu teala,azze ve celle bakınız bir ayetinde ne buyurmuştur...'Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir...' ((ibrahim suresi:4.ayet-i kerime...)) Mehdi böyle söyledi... ________________________________________________________________ Ulu Pir Yüce Gerçek Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli diyor ki; Hakka talip olan kişi, başka murat isteme, Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme, Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer, Eğer bizi buldun ise, başka murat isteme. ________________________________________________________________ Sultan-ül Şuera Yunus Emre diyor ki; Evvel kapı şeriattir Emri Nehyi bildirir, Yuya günahlarını Herbir Kur’ân gecesi İkincisi tarikat Kulluğa bel bağlaya Yola doğru varanı Yargılaya hocası Üçüncüsü marifettir Can gönül gözün açar Bu mana sarayının Arşa değin yücesi Dördüncüsü hakikat Eren herşeyi bula Bayram ola gündüzü Kadir ola gecesi Mehdi diyor ki; 'Koja Ahmet YESEVİ şeriata çok önem verirdi? ..Şeriata erilmedikçe tarikata varılamayacağını ve şeriatın bir ağaca tarikatın ağacın dallarına marifetin yapraklarına ve hakikatinde meyvasına benzediğini ve bu esasa göre ağacın iyi meyva vermesi içün sürekli sulanması bu suyunda iman ve zikir olduğunu pek tabi düşüne biliriz...Mevlana celaleddin-i rumi diyor ki; 'Evet beş vakit namaz farzdır fakat iman efdaldir...Çünki sen namazı günde beş vakit kılarsın iman yirmi dört saat ve hatta son nefesde farzdır...' VE bizde diyoruz ki; Kıraat-i Kur'an şeriattır,kıyam tarikattir,rüku marifettir,secde hakikattir...Ek olarak diyoruz ki; İlim hiç yenilmeden tat alınan bir meyvadır,gönülde o meyvayı sürekli marifete çevirendir...Gerçeğe Hu... Mehdi diyor ki; En büyük demokrat ve en gerçek devrimci Rahman ve Rahim Olan 'ALLAH'TIR... Bizim 'ALLAH'ımız ULU DEMOKRAT VE YÜCE DEVRİMCİDİR...O DİN GÜNÜNÜN MALİKİ VE SULTANIDIR...GERÇEĞE HÛ... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...
-
Mehdi'nin *Süfyani Mehdiler ve Onların Tel'in'i* Makalesi:
Mehdî şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
Kimden : Âyetullah Humeynî (Bay, 35) Kime : Grup: Alevî Uyan...Mehdî Geldi... Tarih : 14.1.2008 13:04 (GMT +2:00) Konu : Mehdi'nin *Süfyani Mehdiler ve Onların Tel'in'i* Makalesi: En güzel kimlik Müslümanlıktır... En güzel benlik ise; aklı ve imanı bütün takva sahibi hanif bir Müslüman olmaktır... Naçizane bendeniz aklı ve imanı bütün; takva sahibi hanif bir Müslüman olmayı amaçlamış; ***** ve zalim nefsinden ve onun başında üşüşüp dürtükleyen şeytandan; ve her ikisinin birlik olup benlik ve zan yüklemesinden alemlerin Rabbi olan Allah'a sığınmış; aciz ve çaresiz Rabbine muhtaç bir kulum elhamdülillah... Muhammed êl Mehdî bîn Hasan-ül Askerî Sahîb-î zaman... ________________________________________________________________ SÜFYANİ'nin çıkışı: Hz. Mehdi’nin (a.s) zuhurunun alametlerinden biri sayılan Süfyani çıkışı kimdir? Bir çok hadislerde yer aldığı üzere Hz. Mehdi’nin zuhurundan önce Ebu Süfyan’ın neslinden olan birisi kıyam edecektir. Bu şahıs şöyle tavsif edilmiştir. Zahirde salih ve daima Allah’ı zikreden birisidir. Ama insanların en kötüsü ve soysuzudur. Bir çok insanı kandıracak kendisiyle işbirliğine razı edecektir. Şam Hims (veya Hum’s) Filistin, Ürdün ve Kinnisrin (Eski Halep) bölgelerini ele geçirecektir. Abbasi devleti ebedi olarak onun eliyle yok edilecektir. Şiilerden bir grubu katledecek ve Hz. Mehdi’nin zuhurunu duyunca onunla savaşması için bir ordu gönderecektir. Ama Hz. Mehdi’yi bulamayacak ve Mekke Medine arasında bir yerde ordusuyla birlikte yerin dibine gömülecektir. Abbasi devleti yıllar önce yıkılmış ve Süfyani’nin eliyle yok edilecek hiç bir etkisi de kalmamıştır, şeklinde bir soru akla gelebilir ama Hz. İmam Musa b. Cafer (a.s) bir hadisin de bunun cevabını şöyle buyurmuştur: Abbasi devleti hile ve aldatmaca üzere kuruludur. Bu devlet hiçbir izi kalmayacak bir şekilde ortadan kalkacak, ama yeniden ve adeta hiçbir zarar görmemiş bir halde tekrar kurulacaktır'. [1] Bu hadisten de anlaşıldığı üzere Abbasi devleti yeniden kurulacaktır. Bu devletler ise Süfyani’nin eliyle yıkılacaktır. Denilebilir ki Süfyani’nin kıyamı kesin bir şeydir, ama nitelik ve zamanı belli değildir ve bu hususta kesin bir şey söylenemez. Örneğin Abbasi devletinin Süfyani’nin eliyle yıkılacağı kesin bir şey olmayabilir. Yani başkaları vasıtasıyla da yıkılabilir. Bir diğer nokta da şudur: Halid b. Yezid b. Muaviye b. Ebi Süfyan halife olmak istiyordu. Ama hilafetin Mervanoğullarının elinde olduğunu görünce kendine teselli vermek ve Emevilerin moralını güçlendirmek için bu süfyani hadisini uydurdu. 'Eğani' kitabının yazarı Halid hakkında şöyle diyor: O alim ve şair biriydi ve Süfyani hadisini uydurduğu söylenmektedir. [2] Taberi şöyle yazar: Ali b. Abdullah b. Halid b. Yezid b. Muaviye 159 yılında Şam’da kıyam etmiş ve 'Ben beklenilen Süfyani’yim' diyerek halkı kendine davet etmiştir. [3] Durum böyle iken Süfyani mevzuunun uydurulmuş bir şey olduğu söylenebilir mi? Süfyani hadisini hem Ehl-i Sünnet hem Şia rivayet etmiştir. Mütevatir olması da uzak bir ihtimal değildir. Batıl bir iddiacının varlığı sebebiyle bu hadisin batıl ve uydurulmuş olduğuna hükmedilemez. Aksine, şöyle dememziz gerekir: Süfyani hadisi halk arasında yaygın idi ve halk onu bekliyordu. Bazıları da bundan suistifade ederek kıyam etmiş ve 'ben beklenilen Süfyani’yim' diyerek bir grub insanı kandırmıştır. ----- [1] - Bihar-ul Envar, c.52, s.250. [2] - Egani, c.16, s.171. [3] - Tarih-i Taberi, c.7, s.25. ________________________________________________________________ Mehdi’nin beş alâmeti bulunur. Bunlar, Süfyani, Yemâni, semâdan bir sayha, Beyda’da ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir.” (İmam-ı Suyûtî) ________________________________________________________________ Dikkat! ! ! Mehdi Süfyani Mehdileri açıklıyor: Birinci Süfyani Mehdi: Said Nursi ve sözde Bediüzzaman hazretleri denilen aleyhin lane ((Allah'ın laneti onun ve adımlarını takip edenlerin üzerlerine olsun)) İkinci Süfyani Mehdi: Hüseyin Hilmi Işık ve sözde M.Sıddık Gümüş hazretleri denilen aleyhin lane ((Allah'ın laneti onun ve adımlarını takip edenlerin üzerlerine olsun)) Üçüncü Süfyani Mehdi: Ömer Öngüt ve sözde Hatem-ü'l-Evliya hazretleri denilen aleyhin lane ((Allah'ın laneti onun ve adımlarını takip edenlerin üzerlerine olsun)) Dördüncü Süfyani Mehdi: Fethullah Gülen ve sözde Hocaefendi hazretleri denilen aleyhin lane ((Allah'ın laneti onun ve adımlarını takip edenlerin üzerlerine olsun)) Beşinci Süfyani Mehdi: Adnan Oktar ve sözde HY hazretleri denilen aleyhin lane ((Allah'ın laneti onun ve adımlarını takip edenlerin üzerlerine olsun)) Ve bu beş kişiden müteşekkil Süfyani Mehdilerin en belirgin ortak özellikleri Ebu Süfyanın hain ve mel'un oğlu Muaviyeden bahsettiklerinde ona şöyle hitap ederler; Hazret-i Muaviye -radıyallahu anh- ve yine bu hain ve mel'un emevi hanedanından veya bunlara sempati besleyen sözde alim ve veli kişilerden bahsederlerken isimlerinin sonlarına -rahmetullahi aleyh- diyede eklerler...İşte tüm bu belirtiler bu şahısların emevi hanedanından olduğunu ve cezbe oluştuğundan onları bir türlü kötüleyemediklerinden Süfyani Mehdi sıfatını almışlardır...Yani bu kişiler bilmesede biz biliyoruz ki; emevi soyundandırlar...Mehdi böyle söyledi... Hüseyne ve onun adımlarını takip edenlere rahmet olsun... Yezite ve onun adımlarını takip edenlere lanet olsun... Allah'ın açık ayetlerini ve apaçık hidayet yolunu gizleyenlere lanet üstüne lanet olsun...(Bakara:159) Allah biz ehl-i beyt iledir...Zafere dek bizimle kalacaktır... Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir...Zalimler için yaşasın cehennem... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman... Zikr-i hakikatimizdir... ______________________ Bakî Gerçekler Demine Hû,Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hû Mü'mine Yâ Alî Yâ Mehdî Sahib-î zaman...