mavi olmayan gökyüzü

Olur mu konuyla çok alakalı,darbeden geçinen ************(nasıl yıldızladım kelimelerimi ama) bir siyasi partinin felakt olmaması içten bile değil!

Ve Sayın Yarasa, beni kınadığınız için çok teşekkür ederim,tehdit mi?estağfurullah,haddimize mi? İnsanlar susun dediğim için beni eleştirmişsiniz,ben susun demedim.Susmak ölüm getirir,zulüm getirir,açlık getirir.Susanlardan da nefret ederim.Pekiyi ben ne dedim? bugün en zor anlarda yanyana olması gereken bizleri saflaştıranlara dur dedim,insanların sokağa dökülüp yakıp yıkmasına hayır dedim,linç kültürünün bir zamanlar Başbakanımızın deyişi ile milli bir refleks olarak sunulmasına,yapmayın dedim.Sayın Baykal,miili tepki derken kimi kime karşı tepkiye çağırdı.İnsanlara sokağa dökülün derken neden bir kez olsun gelinen noktayı sorgulamadı.Sayın Yarasa sakın bana iktidar veya bir parti bayraktarlığı gözü ile bakmayın.Ben bütün siyasi partilerden düşünemeyeceğiniz kadar nefret ediyorum.Kendine demokrat olan,ama sadece kendine bir iktidarı da,işi gücü insan kanı üzerinde siyaset yapmak olan muhaliflerden gerçekten çok sıkıldım.Ama en çok kimden sıkıldım biliyor musunuz?Ana olan muhalefetten.Bugün olanlardan en çok sorumlu olanlardan biri de kuşkusuz,muhalefeti beceremeyen CHPdir.Sayın Baykal,milli tepki diyor,milli olan tepkinin neresinde. bu arada siz bazı iletilerinizde,halka güvenmiyorum demiştiniz.Şu an güveniyor musunuz?İnsanın yook sayıldığı bu coğrafyada tepkileri Sivas katliamını,tepkiler Hrant Dink ölümünü getirdi. %47 OY ÇOĞUNLUĞU İLE BİR PARTİYİ İKTİDARA TAŞIYANLARI KÜÇÜMSEYENLER BUGÜN NEDEN BU TAŞIYICILARIN HEMEN YANINDA!

Millet uyandığını mı göstersin?Biraz taktik.1980 darbesi öncesinde,sağ sol'a karşı;sol sağ'a karşı toplumsal bir tepki gösterdi.Sonra ne oldu.Darbe!Taktik de ne mesele... Yalnız Deniz Baykal olmaz tabi bu işler.Erdoğanı ile,Perinçek'i ile toplumun tüm kesimleri ile olur bu tepkiler.Sorun nasıl tepki.Benim eleştirdiğim tepki şu veya bu nedenle,kendi kişisel menfaati uğruna halkı kullanarak edilecek sokak yayagaralığıdır. ASLINDA DARBE YAPANLARI NEDEN ELEŞTİRİYORUZ Kİ,DÜŞÜNÜN Kİ SİYASİ ARENALARDA ELDE EDİLEMEYENLERİN HALKI KULLANARAK ELDE EDİLMESİ MANTIĞINA.ÖNCE ONLARDAN MI BAŞLASAK?

Ben bu milletin sokağa dökülmesini istemiyorum,şimdi bu korktuğum için mi oluyor?Sokağa dökülmek de ne için,hangi amaçla.Sayın Politika siz yukarda sizin için doru olmayanlara karşı sokağa demişssiniz.Sizin olmayan doğruları sokakta değil,alanlarda halledin.Varsa bir tepkiniz,varsa bir korkunuz tabi ki bunları dile getireceksiniz.Çıkacaksınız alanlar,sokaklara değil... buyrun o zaman alanlara.Sayın Baykal,sokaklar değil,çatışmayı,linçi meşrulaştırıyor.Ne tepkisi ya.Kime karşı.Bu ülkenin bir insanını diğer insanını kırdırmak için mi? o zaman siyaset üretsin,o zaman muhalefet olsun.O zaman mecliste,yasalarla,hukukla savunsun değerini.Neden hala kendi kısır döngüsünde.Susmayın,eleştirin,ben de varım deyin.Kalkıp da milli tepki diye insanları karşı karşıya getirmenin kimseye faydası yok.Demokrasi mi ben geçtim,siz hala orda mısınız?

Yazın bakalım,okumadan,anlamadan,kendi düşüncelerinizle eleştirdiğinizi.İşte olmasam çok daha farklı şeyler yazardım ama siz bir daha okuyun isterseniz yazdıklarımı.

yemek için dışarıya çıkmalıyım...

Güngörende patlayan bombalar ve ölen siviller.Bizler daha onların yasını tutarken,birileri başka Güngörenlere davetiye çıkarma derdinde. Ankara,İstanbul,Diyarbakır ve her an patlayacak bombalar.O kadar çok şey kaybettik ki,haddi hesabı yok karanlığın.Karanlık üstüne karanlık ve yine karanlık diyenler yine meydanda. PKK yaptı bu saldırıyı diyenleri,Ergenekona bağlayanlar takip ediyor.El Kaide'ye ihtimal bile verilmedi.Daha kimin yaptığı belli değil,olsa ne yazar.Öldükten sonra nasıl hesabı sorulur ölenlerin. Sayın Baykal,''milli tepki'' diyor kürsülerde.Milli tepki dediği ise milleti sokaklara dökmek.Aslında siyasi bir partinin liderliğinden çok ********** *******(bu yldızlanır mıydı,emin değilim)birinden farklı bir çıkış beklemek biraz safça,yalnız; Sayın Baykal ve diğerleri...yaptığıunız şey insanları hedef göstermek,sokaklarda kaosu yaratmaktır.Kaous korkudur ve sınırı yoktur.Bu sözleriniz milli refleks adı altında insanlarımızı öfkeye,linçe götürebilir.Toplumsal çatışma onarılamayacak maddi hasarları,düzeltilmeyecek manevi kayıpları tarihe yazabilir;DİKKAT! BİLİYORUM Kİ BENİM ÜLKEMİN İNSANLARI DÜNE GÖRE AYDINLIK.Savaşı,ölümü kutsallaştıran bir medyanın,siyaset üretme yerine kaosu yaratan siyasi bir yelpazenin oyunlarına gelmeyecektir,gelmeyeceğiz!

Bursercan ,aşk şarkılarını çok seversin ya bunu kabul et,etmazsen atarım kendimi pencereden TÜKENECEĞİZ Ne böyle senle ne de sensiz yazık yaşanmıyor çaresiz Ne bir arada ne de ayrı olmak imkansiz hiç sebepsiz Ne hayallerle ümitlerle mutlu olmaktı dileğimiz Suçlu ne sensin ne de benim şimdi sensizim sen de bensiz Bir an gelip de küllenince Yüreklerimiz dinlenince Başka sevgilerde tesselli bulunca İşte biz o gün düşüneceğiz Etrafımızı sarıverecek bir ateş ki asla bitmeyecek Herşey bir anda anlamsız gelecek işte biz o gun tükeneceğiz mİNİK sERÇe'den sana...!

Al benden de bu kadar'la anlatılmak istenen sevgili Bursercan olmasın mı? Vallaha onun çok güzel bir yüreği var Bak Bursercan az önce cinemadaydım(ingilizceyi sökme aşamasındayım da)Batman,gitmediysen kaç git,valla acayip efektler... Kontrol et Mavi'yi,valla ben uslu durmam... kendine iyi bak,sabahlayacakısın biliyom ama geceleme sevgiyle

Sevgili BİRVARMIŞHİÇYOKMUŞ, çok sevdiğim bu şiir yalnızca benden size... KALDIRIMLAR Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık. Biri benim, biri de serseri kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler... Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor; Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler. Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta; Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum! Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta; Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum! Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin; İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin; Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya; Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi. Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya, Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi.. NECİP FAZIL KISAKÜREK

Şimdi hangi kelimeler bu kadar güzel duygular karşısında durgunluğu kabullenir.Dediğiniz gibi biri olmayı o kadar çok istiyorum ki!Bazen su gibi aydınlığı,bazen güneş gibi cömertliği bazen de sadece insan olmayı dilemek kadar zordur dostlukları taşımak.Güzel kelimeleriniz güzel yüreğinizdir,mavi olmayan gökyüzünü güzelleştiren sizsiniz. Burada tannıdığım en güzel dostlarımdan birine,yani size;iyi ki tanıdım sizi!!!!Yüreğinize sağlık!!!

Hey Yayamaz kap kalemini,Angel hadi sende artık Erzurumda buluşup yazcaz buraya.Bursercan servis yapmaya razı çabuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuk gelin,zira bekletilmeyi sevmem

Sevgili arkadaşım buna eklenecek çok şey var.Şu an zamanım yok.Çok güzel noktalara değinmişsin.Sağlıcakla...

O zaman neden İranı gösterdiniz?Kimsenin hakkı yok buna zaten.Gülmeye gerek yok,kimsenin kalkıp sizi Ülkücü ilan ettiği de yok.Olsanız da benim için önemli olan ne düşündüğünüzden öte bunu nasıl düşündüğünüzdür.İster Ülkücü ister başka bir düşünce.İnsanı düşünceleriyle değerlendirme yaşını çoktan geçtim.İnsan olmasıyla değerlendiriyorum. Tabi ki belirli değerleri vardır,olmak zorundadır.Laik olmak din ve vicdan özgürlüğünü gerektirir.Sınır işte burda belirlenir.O sınırda sadece bu değil,insan ve insana ait olan değerlerin yozlaşmaması,kirletilmemesi ve herşeyden önce tüm farklı değerlerden ortak olan değerlere varılma yatar.Empati yatar,saygı yatar!Resmi dili Türkçe'yi neden eklediğinizi yazın,ben de cavbımı yazayım! Ben bu ülkeyi seviyorum,sevmediğim yönleri yok,beğenmediğim yönleri var!Sakın kimse sistem mi diye düşünmesin,zira ben sistemle değil,halkıyla gelişebilecek,kendini tamamlayabilecek bir ülke gerçeğini görüyorum. Bugün KPSS sonuçları açıklandı.Birçok arkadaşım şu an hayatının en zor saatlerini geçiriyor.Bakın beğenmediğim bir nokta;eğitim ve şunu eklerim...BİZLER ÖĞRETMENİZ!***** DEĞİL! Anladım ne demek istediğinizi,Sayın Yarasa siz yazmaya devam edin.Anlamak için buradayım zaten!

Recca ederim,dur şimdi bi tane daha çalacam nassıl olsa Yayamazım yok bu aralar şimdi bende ona gayet resmi bi mesaj çekecem Ah Bursercan ben de mantıyı çok severim ama inan ki daha yumurta kırmasını bile bilmiyom,vallaha Yayamaz duyunca bana *****(ne der acaba)bile demişti. Ne mi yapcaz?Yayamazı alcaz,Erzuruma geleceğiz.Sonra Yayamaz yapcak mantıyı,sen de ev sahibi olarak servis yapcan,sofre felen ben de tabi ki en önmeli kısmı,yani yemeyi halledeceğim.Sonra bulaşıkları ben yıkarım,sen çayı demle,Yayamaz da pasta yapsın.Heee Sevgiyle,umutla ha bi de mantı hazırlığıyla kal...Yemeye gelcez inşallah(sırf senin için valla)dur şiiri çalayım Ahmed Ariften... Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...

Vurulacak olan ütopyalarda ama asla vuralamaycak olan gerçek yaşamda.Yine de umutla!

Bak Bursercan,şimdi sana da bir şiir çaldım,Yayamaz duymasın ama,sır tamam mı SALKIMSÖĞÜT Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına! Ah ne yazık! Ne yazık ki ona dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak! Nal sesleri sönüyor perde perde, atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde! Atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! Atları rüzgâr kanat... Atları rüzgâr... Atları... At... Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! Akar suyun sesi dindi. Gölgeler gölgelendi renkler silindi. Siyah örtüler indi mavi gözlerine, sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine! Ağlama salkımsöğüt ağlama, Kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama! en çok sevdiğim şairden!(Nazım Hikmet Ran)

İnanmıyorum,bir de açıklama bekliyor.Ne kadar güzel yazı.Ben bunu geri alayım o zaman uykudan uyandım,sersemim hırçın,gel yardım et evi temizleyelim he bak amcam ta Antalyalardan Dbakıra geliyo ayıp olmasın şimdi kap gazeteyi,camlardan başlayalım

aaa bunu ne zaman yazdın?en sevdiğim şarkılardan biri.Çok teşekkür ederim.Sevgiyle...

Evet,Sayın Sardunyam.Gören gözler görüyor,duymak isteyenler de rahatlıkla duyuyor.İlginç olan ise taraf olmaya çalışan bizler taraf olmanın verebileceği *******(düşünceliyim ama) bir ******dönüşüyoruz(bu ne yıldız demeyin,ben atmasam atan olur mutlaka)

Ezilmemek için bekleyelim demek isterdim,ama kime ait olursa olsun bu gerçekler yine eksik kalacak,yine örtbas edilecek gibi geliyor bana.Biz daha yüzleşmeyi öğrenemedik,galiba bunun için daha erken de.Bir tarih ki **************(kimseye zahmet olmasın,ben kendim yıldızladım)

Bende hala cevabı bekliyorum.

Kürt sorunu PKK sorunu değildir.Saldırı sonrası burada yazılan iletiler beni oldukça rahatsız etmişti.Hiçbir Kürt,ben dahil,ne olursa olsun,kim olursa olsun,asla kanı ve insan ölümlerini meşru görmez.Halepçelerde öldürülen çocukların ölümünün verdiği acıdan farklı değildir Güngörende ölenlerin acısı.Lütfen düşüncelerimizi yazarken biraz daha dikkatli olalım.

Neden hala kendisi gibi düşünmeyenler başka ülkeye gönderilir anlamadım.Ya sev ya terk et,bu kadar basit değil mi? Laiklik,kutsal,dokunulmaz aynı zamanda anlaşılmamış.Laiklik din ve devlet işlerinin ayrılması gibi basit bir tanımı bile kutsayan bizler,nedense vicdanı ve dinin yaşama alanını belirli alanlarla,kendimize göre olan tanımlamalara sıkıştırdık.

Ergenekon olayını bir savsatadan ibaret olarak görenler ve sunanlar,öncelikle şunu bilmelisiniz ki Ergenekon bir kışla devleti zihniyetinden arda kalanlardır. iddianamede yer alan diyaloglar,ortaya atılan çözüm önerileri.Anayasa Mahkemesine türban için başvuran CHP den beklentiler.1980 darbesine bakın.Öncesinde siyasi kargaşa ve ülke durumu o kadar çok kötüdür ki,ölümler resmen alışıldık olmuş.Fahri Korutürk'e gönderilen uyarı bile bu karmaşada muhattap bulamamıştır.hemen sonra ki gün ise; "11 Eylül 1980 günü, Sıkıyönetim'e rağmen ülkenin her yerinde oluk oluk kan akıyordu. Nasıl oldu da 24 saat sonra her tarafta silahlar sustu ve her yer sütliman oldu ?" Süleyman Demirel, 12 Eylül 1984. Darbe günlüklerini okuduysanız orada darbe için oluşturulmak istenen ortam siyasi manevralarla,suikastlerle ve nemalan bölücülükle herşeyden önce şeriat tehlikesi ile yerli yerine oturtulmaya çalışılıyor. ''your boys have done it -- senin çocuklar işi bitirdi'' Jimmy Carter tarafından sarfedelen bu sözlerle 1980 darbesinde dış güçleri sorgulayan bizlerin sorgulayamadığı en önemli şey;darbe öncesi ve darbe sonrası ilişkiler ağı.Darbe madem bir ülkeyi kurtarmak içindi neden bu ülkeyi darbelere rağman hala kurtararmadık ve neden darbeyi yapabilecek güç darbesiz bu ülkeyi kurtaramadı? Web Siteme Git şu unutulmaz darbe Kenan Evren'le böyle duyurulur.durun birde idamlara dönelim; Web Siteme Git Kendi kendine yetemeyen bir demokrasi.Altı çizilerek ifade edilen darbe gerekçesi.Darbe sonrası yönetimler kendi kendine yeten demokraside neler mi yaptı;basına sansür getirdi,sıkıyönetim ile tüm düşünce ve insanlar suçlulaştırıldı. Darbe darbeyi yapanların günahı diyerek işin içinden çıkmak da kolay olandır.Dönemin siyasileri,dönemin güçleri.Onlar işin neresindeydi.Düşünmek gerek.Darbe kimler için olması gerekendi ve darbeden beslenenler kimlerdi? bakın bir de medya girdi işin içine.Darbe günlüklerinde de adı sık sık geçen bir isim;Aydın Doğan! Dün darbe ne için meşru olarak gösterilmeye çalışıldıysa bugünde aynı gerekçelerle meşrulaşma yoluna gidiliyor.Hemde hiçbir fark olmaksızın.