mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
ÖZLEDİKLERİMİZ
Edamı çok özledim,Diyarbakır onsuz hiç çekilmiyor.Policeimi özledim,İzmirin en yakışıklı polisi keşke yanımda olsaydın.Ha bir de Awarelimi....
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Anlamadım,takıntı olan türban mı yoksa türbana takanlar mı?
-
Gloria
Sana haksızlık edenlerin adresini ver bana bi onları azcık morartacam sana bir güzel mantı,çiğ köfte,içli köfte ha bi de karnıyarık yaptım.Yanında turşu,salata.Pasta ağır gelir diye ardında Diyarbakır karpuzu dilimledim. Umarım ameliyatı atlatmışsındır sevgili arkadaşım.Gel de evey yemeklerin tadına bak hepsini ben yaptım valla
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Türban takmak neden bir özgürlük olmasın ki?Ben bir kadın olarak giydiğim kıyafeti seçerken neden başkalarını ölçüt alayım ki?Türban bir özgürlük meselesidir.Sizce tüm kadınlar zorla mı örtülmüş.Değerli arkadaşım inanan bir insan yapabildiğini yapar ve eğer bunlardan biri türban ise kimse bunu tartışamaz. Size bir itirafta bulunayım mı?Ben daha yeni kapandım.Bunu sadece inandığım için yaptım.Ama şimdi belki de bu örtüyü çıkarmak zorunda kalacağım.İş ve türban arasında seçime zorlanıyorum,ailem ile karşı karşıya geldim!Bu gün bu örtüyü açarsam emin olun ki günah denilen kavramı başkasına yükleyemeyeceğimi bile bile;beni bu noktaya getirenlere hakkımı helal etmeyeceğim. Değerli arkadaşım ben ne aile isteği ne de herhangi bir dayatma ile o örtüyü takmadım.Ama bugün o baskı ve dayatma o örtüyü çıkarmak için beni zorluyor.Ben özgürlüğü türbanda bulmuştum.Şimdi daha mı özgür olacağım.Soruyorum size?
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Angelim teşekkür ederim.Çok güzeldi.Yüreğine sağlık ''made in Turkey''
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Bak ben de yarın oradayım,yap mantı geleyim misafirliğine aklım fikrim yemek ya
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Yaf Hırçın ben işteyken sen buradasın...Akşam Ankaraya gidiyom,yarın Erzurum'a...aldım siparişini...yarın görüşürüz sevgili Emre!
-
-'...bursercan...'-
Ama Bursercan,kırılma bana!Erzurumda asker Hırçın,Horasan ilçesinde.Vallaha aklıma geldi,ama söylemeye çekindim.Sana bir çikolata alsam barışır mısın benimle?
-
ONLAR HEPPPPPPPPPPPP BURDAYDI!
Daha geçen hafta bir şehit cenazesindeydim,hem de pırıl pırıl bir yarım kalmış bir gençliğin acısını yüreğimin en derin yerinde hissederek. Bende sizi barış mitinglerine bekliyorum!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Bunu isterseniz dini komularda dile getirin.Başörtüye gelince söylenecek tek söz;şu veya bu nedenle bu yasakçı zihniyetleri yüceltenler,elbette gün gelir devran döner!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Çayı ben yaptım hemi de sıcak hava demeden neyse ben yarın sıramı layıkıyla devretmek için şimdi uyumalıyım Yayamaz olsa kız yat,işe geç kalacan derdi sana yarın yemek yapim mi?
-
Gloria
Sevgili Gloria ya AKP nin ampülünden tassarruf sağlayacağız derken,taaaa bütün Tanrılara inanasın geldi.Onun için Lalerin Prensesi diyoruz ya
-
ALLAH YOKTUR!
tamam kabul ettim,çok kestirme bir bir ileti yazmışım.Ama ne yapayım inanıyorum işte
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Bizler Laiklik,demokrasi,hak,hukuk derken hala türban yasaklı,hala din ve vicdan hürriyeti zincirli!İşte demokrasi anlayışımız bunun için eksik,İşte Laiklik anlayışımız bunun için yasaklı!
-
DARBELERLE/DARBECİLERLE HESAPLAŞMAK VEYA
Böylesi ancak Türkiye’de görülür: Nokta Dergisi’nde yayınlanan ve darbe iddialarını gündeme getiren haberle ilgili olarak Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na bilgi veren derginin Genel yayın Yönetmeni Alper Görmüş, açılan soruşturmanın Başbakan Erdoğan’ın savcıları göreve davet etme ile ilgili sözleriyle bağlantılı olmadığını söyledi. Dergi ve kendisi hakkında başlatılan soruşturmanın “Halkı askerlikten soğutma” suçu ile ilgili olduğunu anlatan Görmüş, konu ile ilgili savcılıkların resen bir girişmde bulunmamamalarını anlayamadığını ifade etti. Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş ve derginin Ankara Temsilcisi Haluk Örgün, Nokta Dergisi’nde yayınlanan ve darbe iddialarını konu edinen haberler nedeniyle Bakırköy Adliyesi’ne gelerek savcıya bilgi verdi. Görmüş, savcı ile yaptığı görüşmede savcının kendisinden 3 gün içinde ifadesini yazılı olarak vermesini istediğini söyledi. Yaptığı görüşmeyi ve darbe haberlerini konu edinen derginin ilgili sayısının yayının ardından yaşanan gelişmeleri basın mensuplarına değerlendiren Görmüş, dergideki bazı yorumlarında sivillerle ordunun arasını açtığının iddia edildiğini öğrendiğini söyledi. Görmüş, “Yaptığım yorum gerekçe gösterilerek emekli Oramiral Özden Örnek’in avukatının suç duyurusunda ordunun kışkırtıldığı, sivillerle ordunun arasını açma girişiminde bulunduğum yönünde bir değerlendirme yapılmış. Halkı askerlikten soğutma suçlamasının da böylece bu konuyla ilgili olduğunu anlamış bulunuyorum” ifadelerini kullandı. Soruşturmayı yürüten savcının adı geçen günlüklerin kendilerine verilip verilmeyeceği yönünde bir soru sorduğunu anlatan Görmüş, kendisinin de zaten savunmasını yazılı olarak yapmak istediği için avukatıyla da konuştuktan sonra günlükleri iletmek konusunda kararını belirleyeceğini belirtti. Alper Görmüş, soruşturmanın içeriği ile ilgili olarak, “Burada yürütülen soruşturma Başbakan’ın geçtiğimiz Salı günü ’savcılar görevini yapmıyor’ doğrultusudaki açıklamasıyla ilgili değil, bunu kesinlikle teyit etmiş olduk. TCK’nın 309. maddesindeki anayasayı ihlal girişimi çerçevesinde yürütülen bir soruşturma değil. Nokta Dergisine yönelik bir soruşturma. Bunun da iki tane temeli var. Savcılık re’sen, derginin yayınlandığı gün bir soruşturma başlattı. ikincisi de, aynı gün emekli Oramiral Özden Örnek’in avukatı kanalıyla bir suç duyurusu yapılmış. O suç duyurusunda da daha önce kısmen basına yansıyan, TCK 318 halkı askerlikten soğutmakla suçlanıyoruz. 319. maddeden yani askerleri itaatsizliğe teşvik diye bilinen madde. Onunla ilgili bir soruşturma yok. 318′le ilgili var. Basın kanunua muhalefet var. Aynı zamanda bu suç duyurusunda dergimizin toplatılması talebi dile getirilmiş. Savcılık bu talep doğrultusunda mahkemeye başvurmuş. Mahkeme bu talebi reddetmiş. Savcılık bu karara itirazda bulunmuş, mahkeme bu itirazı da reddetmiş” ifadelerini de kullandı. Soruşturmanın içeriği ve suçlamanın nedeni ile ilgili sorularıda cevaplayan Görmüş, “Bunun değerlendirmesini kamuoyuna bırakıyorum. Bu yanlış ve haksız. Ama gazetelere yansıyan değrlendirmeler de memnuniyetle kaydedeyim ki bu doğrultuda. Ben iyimserliğimi koruyorum. Çünkü çok net gelişmeler oldu. Günlüğü bir tarafa bırakırsak, geleceğin Başbakan’ı gözüyle bakılan insanı Abdullah Gül, ‘biz bunları zaten biliyorduk’ diye Milliyet Gazetesi’ne açıklama yapmıştı. Bazı darbe girişimlerinin olduğunu ve bunların hepsinin bilgilerinin devlette olduğunu açıkladı. Artık devlet adamları açıklamalarıyla ihbarda bulunmuş oluyorlar. Bu koşullarda da artık savcılar harekete geçmeyecekse artık yapacak bir şey yok. Bu kapatılamaz diye düşünüyorum” dedi. Askeri Savcılıkta bir soruşturma yürütülmediğini Ankara Savcılığı’nda da Mazlum’der’in başvurusuyla bir soruşturma başlatıldığını söyleyen Görmüş, o soruşturmanın bile Başbakan’ın ’savcılar görevini yapmıyor’ yönündeki sözleri ile ilgili bir soruşturma olmadığını söyledi. “Savcılar resen harekete geçmeliydi, şu ana kadar böyle bir şey olmadı” diyen Görmüş, “Durumu şu şekilde özetleyebiliriz, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ının açık serzenişine, belki çağrısına icabet eden tek bir Cumhuriyet Savcısı yok” dedi. Bunun nedenini soran gazetecilere ise Görmüş, daha önce yaşanan bazı gelişmeleri örnek göstererek savcılar ile ilgili “Biraz rüzgar eken fırtına biçer durumu var” ifadelerini kullandı. not: zaman gazetesinden alıntıdır
-
İnsan Hakları Üzerine
...... Madde 6 1. Her insanın niteliğinden gelen yaşama hakkı vardır. Bu hak, yasayla korunur. Kimse keyfi olarak yaşamından yoksun bırakılamaz. 2. Ölüm cezasını kaldırmamış olan ülkelerde, bu ceza, suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan ve bu Sözleşmeyle Soykırım Suçunun önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin hükümlerine aykırı olmayan yasalar uyarınca en ağır suçlar için konabilir. Bu ceza, ancak yetkili bir mahkeme tarafindan verilmiş bir kesin hüküm üzerine yerine getirilebilir. 3. Yaşamdan yoksun bırakma bir soykırım suçu oluşturduğunda, bu maddenin hiçbir hükmü bu Sözleşmeye Taraf herhangi bir Devlete, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin hükümlerine göre üstlenilen yükümlülüklere herhangi bir biçimde aykırı davranma yetkisi verdiği biçimde anlaşılamaz. 4. Ölüm cezasına hüküm giyen bir kimse bu cezanın bağışlanmasını ya da hükmün değiştirilerek hafifletilmesini isteme hakkına sahiptir. Ölüm cezasının affı, bağışlanması ya da hafifletilmesi kararı her durumda verilebilir. 5. Ölüm cezası, onsekiz yaşın altındaki kimseler tarafından işlenen suçlar için verilemez ve gebe kadınlar için yerine getirilemez. 6. Bu maddenin hiçbir hükmü, bu Sözleşmeye Taraf herhangi bir Devlet tarafından ölüm cezasının kaldırılmasını geciktirmek ya da engellemek amacıyla dayanak olarak kullanılamaz. diye başlayıp; Madde 9 1. Herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır. Hiçkimse keyfi olarak yakalanamaz ya da tutuklanamaz. Kimse, yasayla konulmuş gerekçeler ve işlemlere uygun durumlar dışında özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. 2. Tutuklanan bir kimseye, tutuklama sırasında, tutuklanma nedenleri ve neyle suçlandığı hemen bildirilir. 3. Bir suç işlediği savıyla yakalanan ya da tutuklanan bir kimse, hemen bir yargıç ya da yargı gücünü kullanmaya yetkili bir başka resmi görevli önüne çıkanlır ve makul bir süre içinde yargılanmasını ya da salıverilmesini isteme hakkı vardır. Yargılanmayı bekleyen kişinin gözaltında tutulması genel kural değildir, ancak salıverilme, sanığın yargılama sürecinin herhangi bir aşamasında duruşmada ve -gereğinde- hükmün yerine getirilmesinde hazır bulunması güvencesine bağlanabilir. 4. Yakalanarak ya da tutuklanarak özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan bir kimsenin tutuklanmasının yasallığı konusunda gecikmeksizin karar verilmesini ya da yasal değilse salıverilmesi için mahkeme önüne çıkarılmasını isteme hakkı vardır. 5. Yasadışı yakalanan ya da tutuklanan kimse, tazminat isteme hakkına sahiptir.(kişiel ve siyasal haklar uluslar arası sözleşmesi.... ) diye devam edelim! İnsan hakkı herşeyden önce yaşama hakkıdır!
-
ALLAH YOKTUR!
Bu başlık altında verilen onca güzel ve uzun cevaplardan sonra bu acemi kelimeler biraz tuhaf kaçaçak ama; Ben Allah yoktur,diyenlere Allah vardır derim...ve bu sadece var olduğu içindir...başka neden aramaya gerek var mı?
-
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Ben çooooooooooooooooooooooook özledim ama seni
-
nyx-fallen angel
sen bakma mavi olmayan gökyüzü dediğime...herşeye rağmen mavi,herşeye rağmen umut gökyüzü... doğum kimlik bilgileri mi?dur ama düşünmem gerek of sıcakta da düşünülmüyor ki tamam tamam Angel=made in turkey
-
Gloria
Gloria,nerede diye soracaktım ki şimdi gördüm ameliyat olduğuna dair iletileri.Çok geçmiş olsun sevgili arkadaşım.Hayatının en özeli sağlığını sıkı sıkı ellerinde ve yüreğinde taşıman dileğiyle...hoşgeldin...özlettin kendini
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Bende soluklanırken laleler prensesi,ona güzel bir çay demledim gökyüzü seninle daha bir mavi Sevgili GLORİA!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Sevgili Hırçın,cumartesi Erzuruma geleceğim.Orada en iyi dostuma uğrayacağım,haberin olsun...........Görüşmek üzere!Yayamazımı ben de çok özledim
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Çok teşekkür ederim Sevgili Jön!Bak şimdiye kadar kimse bana hanımefendicik falan dememişti neyse değerli arkadaşım kısa süre önce tanıdığım ama samimiyetine güvendiğim ender forum dostlarından birisin.Askerliğini bitir de gel hayırlısı ile daha güzel,daha bir umutlu bir yarın için beraber,burda yazmasak da aynı kaderde buluşacağız.Sevgiler forumun Jön'ü!
-
Laiklik kaç para eder?
Laiklik tartışılacaksa... İsmet Berkan Laiklik, Türkiye'de tam bir 'her niyete yenen muz'a dönmüş durumda. Kimilerine göre laiklik, 'Din ve vicdan özgürlüğünün teminatı' kimilerine göre 'Laiklik bireyleri ve toplumu dinin baskısından koruyan bir kural.' Bizim okulda öğrendiğimiz kadarıyla laiklik 'Din ve devlet işlerinin ayrılması.' Peki hangisi laiklik? Nedir laiklik? Kim tanımlıyor laikliği? * * * Bu soruları soruyorum, çünkü Meclis Başkanı Bülent Arınç sayesinde yeniden bir 'laikliği tanımlamak gerekir' tartışması başladı. Gerekir mi, gerekmez mi? Meclis Başkanı 'katı laiklik uygulamaları'ndan söz ediyor, buna karşılık başkanın bunca yıllık siyasi dava arkadaşı, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, 'Bana Anayasa'nın 24. maddesindeki tanımlama yeter' diyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in iki hafta önce yaptığı bir konuşmada söylediğine göre 'Laikliği din ve vicdan özgürlüğüne indirgemek bir tuzak.' Evet, aslında biz bu tartışmanın yabancısı değiliz. Hatırlayın, Necmettin Erbakan da, 'Biz laikliğe karşı değiliz' derdi her fırsatta, 'Biz İsviçre'deki gibi, Amerika'daki gibi laiklik istiyoruz.' Türkiye'de dini hassasiyetlerle siyaset yapan bütün siyasi hareketler, yani Milli Nizam Partisi'nden Milli Selamet Partisi'ne ve oradan Refah Partisi ile Fazilet'ten Adalet ve Kalkınma Partisi ile Saadet Partisi'ne kadar bütün bu tür siyasi partiler, Türkiye'deki yerleşik laiklik uygulamalarından şikâyetçi. Bu uygulamalar özellikle 28 Şubat'tan sonra daha da sertleşti. Özellikle üniversite çatısı altında bir kısmı sahiden polis devletini çağrıştıran faşizan bazı uygulamalar oldu. Öte yandan, belediyelere ait tesislerde içki satışı ve servisine yasak uygulamak, bazı il ve ilçelerde içki satışı yapan bayilerin satış ruhsatlarının iptale yeltenilmesi gibi doğrudan hayat tarzına yönelik saldırıların yapılma üslubuyla İslamcıların şikâyetçi olduğu laiklik uygulamalarının üslubu arasında paralellik kuranlar da yok değil. Her neyse, Ak Parti iktidarının kurulduğu günden beri yapmaya çalıştığı şeylerden biri de, Türkiye'nin laiklik temelli bir tartışma ortamına girmesine ve gerilimler yaşanmasına engel olmaktı. İktidar bu konuda son döneme kadar başarılı da oldu, zaman zaman ortaya çıkan gerilimler hızla giderildi, çoğu zaman AKP geri adım attı. Ancak gerek dört yıla yaklaşan bir birikim nedeniyle ve gerekse özellikle eğitim alanında son üç-dört aydır patlama yapan laiklik karşıtı gelişme haberleri nedeniyle Türkiye laiklik konulu derin bir ayrışmanın ve tartışmanın içine girmiş bulunuyor. Bülent Arınç da bu tartışmanın sürmesini isteyenlerden. Laikliği yeniden tanımlamak... Gerekli mi diye sormaya gerek yok, dinamik bir toplumda yaşıyoruz, dolayısıyla elbette her türlü ezberimizi her gün gözden geçirmeli, hiçbir konuda değişime kapalı olmamalıyız. Ancak, laiklik konusunu bizim kendi aramızda tartışmamız belki güzel bir zihni egzersiz ama sonuç yaratması bakımından çok anlamlı bir şey değil. Çünkü bizim Anayasamızda Cumhuriyet'in temel nitelikleri sıralanırken 'Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti' deniyor. 'Sosyal devlet' veya 'hukuk devleti' konusunda ortada bir siyasi tartışma yok ama laiklik konusunda var. Ve aynı Anayasa'ya göre Anayasa'yı yorumlama yetkisine sahip tek kurum olan Anayasa Mahkemesi'nin yorumları da belli. Yani, Anayasa Mahkemesi, Türkiye'de laikliğin nasıl yorumlanması ve uygulanması gerektiğini açık açık söylüyor. Laiklikle ilgili geçerli hukuki yorum var yani. Bu yorumdan memnun olmamak mümkün elbette ve bu memnuniyetsizliği bir eleştiri olarak, bir siyasi kampanya olarak vs. topluma yaymak da bence mümkün. Fakat ne yapılırsa yapılsın, laiklik konusunu nasıl yorumlamak ve uygulamak gerektiği hep sonunda Anayasa Mahkemesine sorulacak. Bunu unutmamak gerek. * * * (alıntı-Radikal) Anayasa Mahkemesine sorulacak bir Laiklik!Almam gereken cevap mı olacak yoksa...?
-
BÜYÜK YANILGI
Demokrasi kimsenin tekelinde değildir değerli arkadaşım;ne sağın ne solan,ne A nın ne de B nin.Bu ülkede hiçbir siyasi parti için öncelik demokrasi olmadı.Aynı temennilerle...sevgiler!