mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
-'...bursercan...'-
Birileri bana mesaj çekiyor gecenin bir vakti;az ye 150 kilo oldun diye yukardaki mantıları yiyen sanki benmişim gibi Bursercan sen daha iştemisin yaf bak sen gel dedin bende geldim...anladım daha sen sana gönderdiğim şarkıyı dinliyorsun ben bedava mesaj kartımı kaybedince foruma geldim;offffffffffffff ne zor ya sana yazmak Canım arkadaşım;dün dediklerin çok güzel geldi...yanımda olduğun için,herşeyi benimle paylaştığın için çok sağol...sevgiler!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
O zaman lütfen biri bana Laiklik kavramını açıklasın.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
MEDYA VE UĞUR KAYMAZ Oktay Ekşi: Yani ortada düpedüz bir cinayet var. İki insanın -biri küçük bir çocuk canına mal olan ve devlet gücü eliyle işlenmiş olan vahim bir cinayet... (30 Kasım 2004, Hürriyet) Ertuğrul Özkök: GATA Komutanı’nın hatıralarını okuduğumuz günlerde Kızıltepe’de hepimizi üzen bir olay meydana geldi. Özel Harekât mensubu kişiler, bir baba ile oğulu ‘terörist’ diye öldürdüler. Olayın soruşturması devam ediyor. Altından bir yargısız infaz olayının çıkması kuvvetle muhtemel. Bazı gazeteci arkadaşlarımızın haklı uyarılarıyla, olay kamuoyuna taşındı. (3 Aralık 2004, Hürriyet) Ergun Babahan: Sabah, Umur Talu sayesinde önemli bir eksik ve yanlışını görme fırsatı elde etti. Ama bundan daha önemlisi, Mardin’in Kızıltepe’sinde öldürülen bir çocuğun “kim vurduya” gitmesine izin verilmeyeceğini tüm Türkiye’ye, bürokratı siyasetçisi dahil olmak üzere gösterdi. (3 Aralık 2004, Sabah) Güneri Cıvaoğlu: 12 yaşında bir çocuk, 100 polisin hedefi nasıl olabilir? Kızıltepe’de kamyon şoförü babasıyla birlikte öldürülen Uğur Kaymaz’ın küçücük bedenine sıkılan 13 kurşun dehşet ve utanç verici... (2 Aralık 2004, Milliyet) Ahmet Taşgetiren: Bana göre Başbakan veya yarın uluslararası platformalrda olaya ilişkin sorularla karşılaşacak olan Dışişleri Bakanı Kızıltepe’ye gitmeli, maktullerin yakınlarıyla buluşmalı, devlet adına özür dilemeli ve nasıl mümkünse öyle tazmin etmelidir. (30 Kasım 2004, Yeni Şafak) Hadise mi yoksa havadis mi problemli, nedir bu suskunluk? Mardin'de 11 yaşındaki bir çocuğun evinin önünde jandarma tarafından "delik deşik" edilmesi "büyük basın"da suskunlukla karşılandı. Yanlış anlaşılmasın; medyanın büyük bir bölümünün medyanın küçük bir bölümünün Uğur Kaymaz'ın ölümü üzerine ortaya attığı iddiaları olduğu gibi aktarmasını beklediğimiz yok. Onlardan tek beklentimiz, bu son derece ciddi iddiaları ciddiye almaları ve bu olayı haber yapmaları. Önceki gün açtık "Google"u ve saymaya başladık. Bakalım o güne kadar Uğur Kaymaz adı hangi gazetelerde geçmiş... Araştırmamız fazla vakit almadı, çünkü bir iki sayfa sonra içinde Uğur Kaymaz adının geçtiği metinler tükendi... Hangi yayın organları ile mi karşılaştık? Özgür Gündem, Özgür Politika, Evrensel, Milliyet, Radikal'di gözümüze çarpan... Hepsi bu kadar. Önceki gün (25 Kasım) aynı işlemi önümüze gazeteleri alarak da yaptık. Bakalım Uğur Kaymaz adı hangi gazetelerde geçiyordu. Durum şu merkezdeydi: Özgür Gündem, Uğur Kaymaz adını "Ne farkı var?" manşetiyle hatırlatıyordu. Şu spotu kullanmıştı: "13 yaşındaki Filistinli kızın üzerine şarjör boşaltan İsrailli subay soruşturulabiliyorken, Kızıltepeli 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'a 13 kurşun sıkanlar için kılını kıpırdatan yok..." Radikal gazetesinde (o gün için) Uğur Kaymaz'dan söz eden köşe yazarı Murat Çelikkan'dı. Çelikkan, "İki Mardinli çocuk" başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Öteki Mardinli çocuk 11 yaşında. Adı Uğur Kaymaz. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde güvenlik güçlerinin bir eve düzenlediği baskında, babası Ahmet Kaymaz ile birlikte öldürüldü." YAKIN MESAFEDEN... Cumhuriyet'in Uğur Kaymaz'dan söz eden haberi şöyle başlıyordu: "IHD Mardin Şube Başkanı Cangir: 'Yakın mesafeden ateş edilmiş'." Milliyet gazetesi (bir kez daha) Uğur Kaymaz'ın adını şu çerçevede kullanıyordu: "Savcı uyardı ama yetmedi / Kızıltepe'de savcılığın 'çocuklar zarar görebilir' endişesiyle evde arama izni vermemesine rağmen polis ateş açtı, 11 yaşındaki Uğur ve babası öldü. Savcılık soruşturma başlattı." Birgün'de (o gün için) Uğur Kaymaz adı Fikri Sağlar'ın köşe yazısında geçiyordu. Sağlar, o günkü yazısının "Ya Mardin'deki infaz?" başlıklı bölümünde şöyle soruyordu: "Mardin'de öldürülen 11 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın dramı hakkında neden bir şey söylemiyorlar?" Peki başka, başka gazetelerde durum nasıldı? Bizim görebildiğimiz kadarıyla, başka gazetelerde Uğur Kaymaz'dan bahis yoktu... (Sabah'tan Umur Talu'nun iki gün peşpeşe Uğur Kaymaz'ı konu eden yazısını unutmuş değiliz. Gördüğünüz gibi (bkz. bugünkü sayfamız) ona ayrı bir yer ayırdık. Şimdi; gördüğünüz gibi ortada hakkında çok ciddi iddialarda bulunulan bir hadise var: 11 yaşındaki Uğur Kaymaz babası ile birlikte evlerinin önünde kurşuna dizildi. ("Kurşuna dizildi" diyoruz, çünkü Özgür Gündem'in haberine göre Uğur'un üzerine 13 kurşun sıkılmış.) Uğur'un ölümü üzerine söylenenler şöyle böyle değil; annesinin ifadesiyle "el kadar çocuk" evinin önünde polis kurşunlarıyla öldürülmüş bulunuyor. NE MALUM? Olabilir, belki içinizden bazıları "O haberlerin gerçeği yansıttığı ne malum?" diye sorabilir. Peki durum öyleyse bu yolda yapılması gereken inandırıcı bir açıklama nerede? Bu durumda Uğur Kaymaz'ın adını gazetelerine almayan gazetelerin hiç değilse olayı kendi kaynaklarından araştırıp "Hayır arkadaş, olay sizin dediğiniz gibi gerçekleşmemiş" demeleri gerekmez mi? Ama hayır, ortada böyle bir yayın da yok... Peki öyle ise bu "suskunluğun" nedeni ne? Ülkenin bazı gazeteleri "el kadar" bir çocuğun polis kurşunlarıyla (13 kurşun) öldürülmesinin hesabını soruyor, ama basının büyük bölümünün ağzını bıçak açmıyor... Hayır, hiçbir demokraside böyle bir manzara ortaya çıkamaz. Toplumun bir bölümü "el kadar" bir çocuğun vahşice öldürülmesinin yasını tutarken, ülke medyasının büyük bölümü bu manzara karşısında suskun kalamaz... Yanlış anlaşılmasın; medyanın büyük bölümünün medyanın küçük bir bölümünün Uğur Kaymaz'ın ölümü üzerine ortaya attığı iddiaları olduğu gibi aktarmasını beklediğimiz yok. Onlardan tek beklentimiz, bu son derece ciddi iddiaları ciddiye almaları ve bu olayı haber yapmaları. Onlardan bu konuda "köşe yazıları" filan beklediğimiz de yok. Sorumuz çok açık: Nedir bu suskunluğun nedeni? (K. VE TÜM BU YAZILANLARDAN SONRA;UĞUR KAYMAZ BİR TERÖRİST DEĞİL;OLSA DA KÜÇÜK BİR ÇOCUK BÖYLE BİR ÖLÜMÜ HAK EDER Mİ DİYE SORMALI VİCDANLARA...O BU ÜLKENİN ÇOCUĞU VE O YAŞTA KAYBEDİLECEK DEĞİL KAZANILACAK OLANDIR.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Şu an bu konuda yazmama rağmen,ısrarla beni ve kimlik anlayışımı sorgulamaya devam ederken birileri; Sn Tengeriig,bana söyler misin sence biz bir ideoloji ile mi yazıyoruz derken;ısrarla bana Osmanlı politikalarını gösterirken ben önceki iletilere dönün,ne yazdığımı görün derim. Zulüm ve acı kıyaslananamaz. Sn Politika,Diyarbakır,kimlik ve Kürt başlıklarından çok rahatsız olmuş galiba.Aslında bu forumda daha ilk geldiğimde Halepçe derken bile ortaya koyduğu tavır;dünden bugüne aynı olan. Biraz siyaseti bir tarafa bırakın,insan deyin. Sn Taklamakan,zaten baştan önyargılı davrandıınız.noktayı koymuştum. İnsanla,ölümle,duygu sömürüsüyle suçlanmak için burada tek yazmanız gereken Kürt ibaresidir.Ne zamanki bunları yazdınız;siz bir bölücüsünüz. Kimseye bunun için fırsat tanımayacağım.Asıl bölücü sizlersiniz ki kendi insanınızdan rahatsız oluyorsunuz...kapatın gözlerinizi,korkmaya devam... Sayın Kaplan ayrıca size teşekkür ederim;farklı düşünsek de beni anladığınız için.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Ve Taklamakan, bu konuda yazdıklarımı okumayan ve kendi penceresinden olayları seyre dalan,yazdıklarımı bir tarafa bırakıp,sorgu rolü üstlenen ve yemeni mi yeri mi düşünceye yaftalayanlara karşı bana düşen kocaman bir NOKTA.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Borana Karşı,zaten yazdıkların herşeyi açıklamış,ben teşekkür ederim...öfkenin alasını sağ olsunlar içlerinde büyütüp bize sunuyorlar!
-
Uğur Mumcu Suikastı
Çağdaş düşünce yapılanları görmeye engel değildir;herkes sistemden birşeyler çalıp çırpmaya meyilli iken(AKP belediye başkanımız da galiba onlardan biri) ben o sistemden dönenleri masum bulmam.Vicdan azabım onların ki kadar yakıcı olmayacaktır emin olun!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Bana PKK demeyin,ondanda nefret ediyorum.Bana benim yzadıklarımla yanlış düşünüyorsun deseniz;PKK ve başka güçlerle beni haksız çıkartmaya çalışmayın.Siyaset yapmıyorum,ölüler üzerinden duygu sömürüsüde yapmıyorum;sadece yazdıklarım sizi rahatsız ediyor.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Lafınız bana ha eyvallah,keşke bir kere olsun ne düşündüğünüzü de yazsaydınız da...ama olur mu canım,siz suçlayan olucaksınız ben suçlanan...pardon nerede kalmıştınız...yemenim dardı değil mi?
-
nyx-fallen angel
ben paylaşmadım bi kere,Angelime hediye ettim
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Sorma be Hırçın ne yapalım bak şimdi çok güzel bir parça dinliyorum...devamını söylediğini duyar gibiyim... Bu kente yalnızlık çöktüğü zaman Uykusunda bir kuş olur ecelsiz Alıp da başını gitmek istersin Karanlık sokaklar kör,sağır,dilsiz Ey sevda kuşanıp yollara düşen Bilesin bu yollar dağlar dolanır Yare ulaşmadan düşersen eğer Yarına sesinin yankısı kalır. Gecenin ucunda gün aralanır Yar sevdasıyla yürek bilenir Sızılı bir ırmak uğurlar seni Su olup akarsın kır çiçeklenir O arada yazdığını gördüm,ama işi bırakamadım...ÖM şimdi göndereceğim...kocaman kocaman sevgiler!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
küçücük bir çocuk,12 yaşında 13 kurşun reva görülmüş...terörist diye vurulmuş;taşıyamayacağı ağırlıktaki silah eline tutuşturulmuş...o masum,küçük yürek bakın başka bir çocukta neye dönüşmüş... tüm infazlar yargısız,tüm ölümler tarafsız....işte Kürt sorunu!
-
Uğur Mumcu Suikastı
Onlar derin devlet değil ;birer hayal(Politika arkadaşımız bunu diyecek)
-
CELAL BAYAR’IN „ŞARK RAPORU“
Dünden Bugüne Doğu....Şark Raporu ile... - Bölgenin imkânsızlıklarından dolayı, bölgeye idareciler ve memurlar gelmemektedir. -Bölge halkı hükümet ile eşkıya arasında sıkışıp kalarak hır korku psikolojisi içine girmiştir. Köylü hükümete, eşkıya hakkında bilgi verince, gece eşkıyanın baskını ile karşılaşmaktadır - Bölgede propoganda ve tahrik faaliyetlerinde bulunan yerli ve yabancılara karşı şiddetli yaptırımlarda bulunulmalıdır. -Bölgede dikkate değer esnaf, tüccar ve sanat erbabı yok. Bu durum halkı mağdur etmektedir. - Yol durumu oldukça kötüdür. - Tabiat şartlan çok zordur. Bölgenin bazı illerinde kış, şiddetli geçirmekte ve yollar ulaşıma kapanmaktadır. - Türkiye daimî münakalât yollarından uzak olduğu gibi kendi /emin arızalan itibarı ile kara yollarına da müsait değildir.´ - Buralarda da muvasala birtakım sarp geçitler vasıtası ile temin olunur. Şark Yaylalarında bilhassa kış mevsiminde münakalât tamamen kesilir. Şehirler ve köyler aylarca karlar altında mahsur kalır. Bu mıntıkada ovalar L vadiler bile deniz seviyesinden çok yüksektir. Erzurum şehri 1900, Van Gölü nün sathı 1720 m. irtifaındadır. Böyle olunca ürünler şehirlere gidemediği için kö hmün elinde kalarak çürür.´...
-
GÜNLÜK KÖŞE YAZILARI !
Sevgili arkadaşım,CHP dün neyse bugün de odur...sürekli darbelerle beslenen bir parti bana göre,sizce CHP de bu değil mi?
-
CELAL BAYAR’IN „ŞARK RAPORU“
Doğuda yaşanan feodalizmi halka ve onun tepkisizliğine bağlayanlara iyi bir yanıt. Doğuda ki cehaleti bu zihniyetle açıklamaya kalkarsak...lütfen hayır demeyin! Sevgili Senyour tamamını vermemiş,devamını bir aksilik olmazsa ben vermeye çalışacağım;ya da arkadaşımız aynı kaynaktan vermeye devam eder. Tarihi yorumlamak ve bugünü anlama açısından oldukça önemli bir ayrıntı.Biz burada çok tartıştık;doğuda olan bitenleri anlama açısından.Kimi zaman feodalizm kimi zaman bölücülük ile açıklanmaya çalışan bir sorunlar yığınında biraz tarihe dönelim. Az önce tv de yine şehit haberleri vardı.Ölen insanlarımız var;doğu hala patlayacak bombalara gebe...işte tam bu noktada biraz da bireyi baz alan bir çözüm alanları geliştirilemeli;bu da tarihi anlamak,insanına yabancı kalmamak ile olanaklıdır. Bugün Doğu bu yüzyıla yakışmayan açlığı,eğitimsizliği ve bunlarla beraber gelen kültürel bir yozlaşmanın en fazla yaşadığı dönemlerden birini yaşamaktadır. Bunu anlamak için geçmişi beraber okumalıyız.Şimdi uzatmayacağım...zamanla ve hergün yeni olanla,tarihle doğuyu anlamak için buna ekleyeceklerimizle burada olacağız. Bakalım Kürt sorunu tünden bugüne neleri taşımıştır;bu sorunu hangi mekanizmalar iişlemiş ve kendine göre şekillendirmiştir.Saygılar!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Değerli arkadaşım, örtünme hakkında çok farklı fikirleriniz,ne suçlayıcı ne tamamlayıcı...farklı bir persektif...bu da bana farklı bir pencere açmakta...ayrıca teşekkür. ama ben burada türban emrini tartışmıyorum ki;benim için burada bireyin,kadının özgürlüğü ölçüt. inanın ki vicdanım kabul etmiyor;bireyin tercihlerinden dolayı eğitim hakkından yoksun kalması...aç ve gir mantığı...Saygılar!
-
Bir Umut Mektubu...
anlatmak zorunda kaldığın,anlatamadığın ve anlatamayacaklar umutta birleşince...dökülen tek kelime...ya umutta biterse...
-
jön anı defteri
Sevgili Jön, senin yazdıklarını okuyunca daha bir umut oluyor yarınım.çok güzel ve özlü düşünceler.bunu köşene yazacaktım ki;sayfana geleyim dedi...mavi olmayan gökyüzü ve diğerleri yarın olmayabilir;ama sıcak olan yüreğin hep yanında olacak ve umut taşıyacak.sağol insana dair insanca düşündüğün için.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Politika,bu dediklerin senin için doğru olan...kimlik meselesşnde böyle düşünüyorsanız,bazı şeyleri yazmanın da bir anlamı yok.Saygı duyuyorum. Taklamakan bir kimliği yok sayarak diğer taraftan benim kimlik anlayışımı sorgulayarak,kendiyle nasıl çalıştığını galiba göremememiş.Saygılar!
-
İSLAM'DA KADIN!
Çok teşekkür ederim.
-
Uğur Mumcu Suikastı
yaf adısaklıadam,sende hiçbirşey bilmiyorsun,çetelerimiz dünden kalmanın ötesi devleti olandır.Yani düşünün ki bu çetelerin başı,mesela A Çatlı nedense devlet tarafında bir sürü pasaport ve kimlik ile çok güzel işler yapıyordu.O Samast bir vatansever nidası ile karşılanmıştı emniyetimizce...ya bak ne kadar çok devletten uzak çetelerimiz varmış
-
GÜL ERİVAN'A GİTSİN Mİ ?
gelin tüm dış mihrakları ******* ah öfke sen nelere kadirsin.
-
İçindeki nakaratı yaz...
Mevsimsiz kar Bir dağ yangini içerim Deli mayınlar döşenir damarıma Kınsız bir öfke düşer yoluma Beni benden aşırır Mevsimsiz kar yağar Taştan demirden içeri Ak ellerini uzat Ellerini ellerime bırak sevginin bu kadar yanık olduğu başka bir ezgi olamaz...Policeim çayı hazırla,kaçtım oraya senin ezginle.
-
arasıra herkes dalar ama neyi düşünürler
vay Angelim,keşke bende bunları düşünsem of of devam edeyim,ne düşündüğüme...forumun havasına uyayım önümde sabahtandır gir gir bitmeyen dosyalar,her an başımda kavgaya hazır asabi vatandaşlar,açlık ha bi de akşam iş çıkışı dışarda halletmem gerekenler...kendimi bi eve atayım;direk tv...hehe işte ben ve düşüncelerim(düşünceliyim sölemesi ayıp)