Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. sorma,3 yıldır da ailemden ayrıyım yetenek yok,ne yapim. Angel geldi zanımca
  2. Angel duymasın valla şimdi gelir,kızar...Jön ben açlıktan gidiyorum...yemek yapmasını da bilmiyorum...of of açalım da şu işi,ben yemeği bulayım
  3. ey özgürlüğe uzanan barış güvercini bu yazı sana... “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Nâzım Hikmet böyle diyor “Davet” şiirinde. Ağacın hürlüğü ve Ormanın kardeşliği. Kimine göre ne ağaç hürdür ne de orman kardeşçe yaşar. Sonra sorular sıralanır ardı ardına. Bir ağaç ne kadar özgürdür? Bir orman ne kadar kardeş olabilir? Orman için kardeşlik nedir? Hiç düşündüp sorguladınız mı? Ben düşündüm sordum kendi kendime. Kocaman bir orman içinde de olsa bir ağaç, tek bir ağaç; kökü toprağa bağlı, salt toprak üstünde ve altında büyüyüp genişleyebilen, yerinden oynamadan duran bir ağaç, ne kadar özgürdür? Sonra nedir özgürlük? İnsanlar gibi; doğru ya da yanlış, bildiğince konuşmak mı? Bağırıp çağırmak mı, kavga etmek mi, ıssızlıklarda sevişmek mi? Çalıp çırpmak mı, zengin olmak mı, her istediğine sahip olmak mı? İlle de ben mi? Yoksa koşup oynamak mı? Durmadan çalışmak mı? Büyüyüp dal budak salmak, çoğalmak mı? Bütün bunların hepsi ya da biri bile olsa, Nâzım’ın şiirindeki ağaç özgürdür bence. Şöyle bir düşünün. Ağaç toprağın altında dilediğince kök salmıyor mu? O kökler başka köklere karışıp, ağaçlar toprak altında sarılıp sarmalanmıyor mu? Yukarıda dalları çoğalıp uzadıkça uzayıp genişlemiyor mu? Uzadıkça, kardeş ağacın dalları ile birleşip, rüzgârla sallanıp söyleşmiyor mu? Bütün bunlar bir ağaç için özgürlük değil mi? Hele o yaprakların sallanışındaki müzik… Hışır hışır hışırdaşırken, kim bilir neler söylüyorlar birbirlerine… Kimi zaman hızlanıp, sert dokunuşlarının sesleri yükseliyor. Kim bilir, belki de kendilerine değer vermeyenlerden yakınıyorlardır. Kimi zamanda bir şiirin, bir türkünün ve şarkının büyülü dizelerine ses oluyorlardır. İnsanların kendilerini bir telgraf direği olarak görmelerine kızıyorlardır belki de. Belki bir yelkenli direği olmayı özleyip, uzak denizlere açılmak özlemiyle yanlar da vardır. Ağustos güneşi ve poyraz ile kavrulurken, birden güz yağmurlarıyla ıslanmak ne güzeldir kim bilir? Dağ esintileriyle serinlemiş yağmurun sularıyla yaprağını ve gövdesini yıkamak, sonra o suları toprağa katıp, onu beslemek ve derelere, göllere ulaşmasını sağlamak ne güzel. Hele dal dala salınışları, fırtınalarda çağlayışları, dallarına yuva yapan kuşlarla, üzerlerindeki börtü böcekle söyleşileri. Hepsi birbirine o kadar iç içedirler ki; dostça , kardeşçe yaşamak bu değil mi?. Kimi ormandadır, “Kimi bir ceviz ağacıdır Gülhane parkında.” “Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. / Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. / Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. /Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. / Yüz bin yürek gibi çarpar yapraklarım. / der. Ama ne sen farkındasındır onun, ne de polis. Oysa onun derdi farkında olunmaktır. Ağaç ağaç olduğunun farkına varılmasını ister. Çünkü kendisine dokunulmasından, kesilmesinden, toprağından koparılmasından değil, gölgesinde oturulmasından hoşlanır, bir de şiirlerde insanlığa örnek alınmasından. Sonra şöyle bir silkinesi gelir ağacın ve seslenir Nâzımca; “Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan / Bu memleket bizim! / Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak / Ve ipek bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim! / Kapansın el kapıları bir daha açılmasın / Yok edin insanın insana kulluğunu / Bu davet bizim! / Bu hasret bizim!”… Yaşamak bir insan gibi tek ve hür ve bir toplum gibi kardeşçesine… Ne yazık ki bu hasret yeniden, bir kere daha hasretimiz bizim. (alıntı) 1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜMÜZ KUTLU,YARINIMIZ UMUTLU OLSUN!
  4. ay bende istemediğim bölümdeyim.başka yok mu neden
  5. Gecenin karanlığı ilk sevdiğim,galiba şimdi de sevdiğim Gürkanımı hatırlatıyor.
  6. İnsan sıfatında biri kalkıp,başkasının emeğine göz dikiyor;ve alınterini yok sayıyor...tabi ki dinde değil,asıl suçlu yine insan!
  7. Konuyu dağıtmayalım değil mi? hukuk ve yasaların uygulanırlığı kişisel hak ve özgürlüğün yasalarla korunması medya ve insan ahlaki değerler ...... kocaman bir eksi(_)
  8. Çözdüm olayı ben;inanan inanmayana göre cahil,inanmayan inana göre günahkar...bu kadar basit ya!Neden biz hala Sivasta diri diri yakılanları bir tarihin kara sayfası olarak görüyoruz ki...bugünde okuyanlarımız aynı düşmanlaştıran.
  9. Yapmayın,bu kadar basit değil...bu uyutma meselesi değil...bu uyutulanlardan!
  10. ben söylediğim sözün farkındayım...yazdım ama siz ısrarla ne diye soruyorsunuz...lütfen iletilere dönün.Kürt kimliği...işte ben!Ama siz ısrarla yine aynı soruyu sordunuz.İnanın ki ben artık yazacak tek şey bulamadım.Önce kimlik anlayışını ne,açıklıyorum...Leyla Zana diyorsunuz,hayır diyorum...yine al başa...ben papağan değilim...kusura bakmayın...siz beni dinlemedikten sonra niye yazayım ki.Saygılar!
  11. Sevgilii alio_1, Osmanlı Devleti hakkında yazdıklarınıza katılmıyorum; ben bunu eksi olarak görüyorum...
  12. Dedikleriniz emin olun ki bizim de farkında olduğumuz şeyler. evet biz hala insan olma noktasında bile bazı oyunlara öncülük ediyorsak,susuyorsak ve buna tahammül adını koyuyorsak kendimize,değerlerimize dönüp bakmalıyız... bakın ben kendimden yola çıkayım...ben yeni kapandım,ama dayatılmadan(sizce doğru yada yanlış) takılan bu örtü,sırf yaşadıklarımdan dolayı,yani dayatılarak çıkartıldı. ben bunu ve bu sorunun getirdiklerini nasıl dediklerinizden de haklısınız diye yok sayayım.
  13. Bakın.benim çok değer verdiğim bir abi bana şunu demişti.Ergenakonda tutuklanalar işin örtbas edilen kısmını gösteriyor bize.Şöyle ki bu devllet içinde var olan bir yapılanma.Ve bu zamanla kendi içinde otoriterleşiyor.Bu otorite keskin bir kılıca dönüştüğü zaman,o kılıçları yok etmek gerek.Bu kılıçlar da işe yaramayan yada tehlike olanlar!Şimdi Perinçeğe bakın,ne olduğu belli olmayan,ama gerçekten de devlet içinde otorite kuran biri. Birde şu açıdan bakılmalı;devlet içinde devlet nasıl oluşur,ya da çete...hangi şartlarda...bakın az çönce darbe dedik yine;eğer devlet işlerliğini yitirirse darbe olmalı dediniz;peki bu işlerliği yitiren devlet içinde bu darbeyi barındırıyorsa,yada bu işlerlik darbe planlarının bir parçası ise...ne olacak o zaman
  14. işte asıl sorun bu...dayatmadan çıkan ve yine dayatılan değerler!
  15. kaçtın ama;)neyse sen gelince alayım gerçek nedenleri...
  16. Şimdi olayı hangi açıdan alırsanız alın fiyasko.Hrant Dink vatan haini değildi,öldürende vatansever!Düşünün 17 yaşındaki bir genç,elinde silah taaaaaa memleketinde vatanı kurtarmaya geliyor.Gülünç...sonrası iddialar...önceden haberdar edilmiş suikast,çete ile bağlantı,askeri ilişkiler...arapsaçı! Ben yakından takip ediyorum davayı,ve genel itibariyle oldukça çerçeftli...hakimi bile takmayan sanıklar.Bence bu dava arada kaynayacak. Susurluk ta biraz da devlet var,kimbilir belki de tamamen.Düşünün yurt dışında eylemler,yurt içinde patlayan bombalar ve Çatlı...kimliklerin alası. Ergenakon ve dava süreci.bakın ben de medyaya güvenmiyorum;hatta nefret ediyorum.Onun için Ergenakonda biraz susmayı tercih ediyorum...hatta tamamen susmayı...kaldıramıyrum o ilişkileri artık.
  17. Sevgili arkadaşım,çok ilginç geliyor bana;bir bayana örtüyü esaret olarak algılayanlar;nerde özgürlük derken...zorla başı açtıran bayanlarımızı tümden yok sayıyorlar...oldukça komik!
  18. İnanan tüm arkadaşlarımıza...hayırlı Ramazanlar... ben çooooooooook acıkacam,ama inandığım varlığa bu can değer;kaldı ki açlık... İstanbul trafiği yok bu yıl bende,olanlara sabır...
  19. Şimdi sen kesin tembel bir öğrenciydin...öyle mi bakem...ilk sebeb
  20. Seni izliyoruz Godzilla, ama bak arkadaşımızın açtığı başlık,bence çok güzel...ben dakka başı eklerim...feci (_)var.
  21. Yok joker moker,hade Jön...cidden merak ettim ya

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.