Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

mavi olmayan gökyüzü

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili ali0_1, öncelikle şunu belirteyim(mektuba başlar gibi oldu,ama açlığıma verip,idare edin) ben özgürlüğü kıyafet,giyecek ve gezip tozmalarla basitleştirenlerden değilim. ne zaman bunlar benim için özgürlük kavramıyla alınır;birey giydiğinden,yediğinden,gezdiğinden dayatılanı yaşıyorsa.Ve açılıp saçılmak benim için özgürlük kavramı olsaydı,ben bugün herkes açıl derken inandığımı yaşamazdım. dediğim gibi özgür olmayı seviyorum;ama özgürlüğe yaraşır. oldukça açıklayıcı bir yazı.teşekkür ederim.sosyal ve toplumsal anlamda kadın veya kadının yerini açıklaması bakımından dikkate değer.Ki ben yararlandım. şimdi size belki ilginç gelecek ama,işin aslı bu soruyu kendime bile sormaktan korkuyorum, ben insanı yaratan yaratıcının neden bu dediğiniz ''kötülük'' kavramı ile imtihan etmiş olduğunu daha anlamadım(ama o varlığa sonuna kadar inanırım,anlamak için zamana ihtiyacım var) ve işte ben buna dayanarak size sormuştum;kadının kapanmasında ki mantık ''erkek'' ve erkeğin içinde ki şeytani duygular(bunu yazarken vay be bak kullandığım kelimeye dedim;)) mı?
  2. Değerli arkadaşım, bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir. düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum. ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ. Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır. Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak. Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız. burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı. özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınırı nedir veya özgürlük nedir sorularına eğer;toplumsal ve ailevi özellikleri katarak ''bu özgür irade seçimi değil'' dersek,o zaman özgürlük kavramını tümden yok edelim.Çünkü biz annemizi seçmeyerek o iradeyi yitirmişizdir. ve ben yine diyorum;bir kadının örtüsüne el uzatmak kimsenin haddine düşmez...zorla açtıranda zorla kapatan da ******* olandır.Saygılar!
  3. Değerli arkadaşım, bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir. düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum. ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ. Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır. Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak. Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız. burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı. özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F
  4. Değerli arkadaşım, bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir. düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum. ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ. Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır. Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak. Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız. burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı. özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F
  5. Değerli arkadaşım, bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir. düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum. ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ. Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır. Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak. Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız. burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı. özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F
  6. Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki;devlet dışında veya devlet içinde oldukça farklı yapılanmalar var.Bunlar devlet otoritesini yok sayan çoğu zamnada onun otoritesi üzerinde güç gösterisinde bulunan yapılanmalardır. Türkiye'de derin devlet var,çünkü Baydemirler,Aynalar var ama Anterler,Mumcular bugün yok...Türkiye 'de derin devlet var;çözülemeyen sorunlar,aydınlatılmamış faili meçhuller bunun en iyi göstergesi. Sormak lazım,bu ölümlerden kim kazançlı çıktı;cevabı çok açık ve net.
  7. Lütfen okuyun! ............................. GÜL’ÜN ZİYARETİ ÖNEMLİ BİR FIRSAT Türkiye en kısa zamanda bütün bölge ülkelerinin bölgesel projelere katılmasını sağlamalıdır. Kültür ve gelenekler olarak birbirine çok yakın olan bölge insanının, farklı etnik kökenlerden ve dinlerden olsalar da, güvenli bir ortam oluştuğunda tahminlerin ötesinde bir istikrar ve refah düzeyini yakalayacaklarına hepimiz Sayın Cumhurbaşkanımız gibi inanmaktayız. Bölgemizdeki en küçük bir Rusya-ABD çekişmesinin bile bölge halkına ve bölge ekonomisine ne denli zarar verdiğini ve bölgedeki diğer ülkeleri nasıl etkileyeceğini hepimiz gördük. Bu bakımdan ABD’nin de görüşleri alınarak hazırlanacak bir Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu’nun son derece gerekli olduğuna inanıyorum. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Konseyi’nin (KEİK) de güvenlik konularını da içeren çok daha aktif bir konuma gelmesinde büyük yarar vardır. Güney Kafkasya’daki sorunların çözümünde KEİK de önemli katkılarda bulunabilir. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Kafkas Platformu’na Ermenistan’ın da dahil edilmesini Bakü’den açıklaması son derece anlamlıdır. Bu durum hem Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına Rusya’nın artık hazır olduğunu, hem de Azerbaycan’ın Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını Rusya’nın da teşvikleriyle çok daha sakin bir üslup ile karşılayacağını göstermektedir. Diplomatik ilişkilerini kurmuş bir Ermenistan-Türkiye ilişkisi Yukarı Karabağ sorununun çözümünde de büyük katkılar sağlayabilir. Hepimiz hatırlarsak, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır 1993`ten beri kapalı. direkt herhangi bir temas ve ticaret yapılamıyor, 1995-1996 yıllarında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticari ilişkilerin üçüncü ülkeler üzerinden yapılmasından ve satıcı ve alıcıların birbirlerini tanıyamaması ve yüksek maliyetin halklar tarafından ödenmesinin önüne geçilmesi ihtiyacı ilk kez olarak KEİK de 1997 yılında gündeme geldi ve o dönem iki ülke arasında gayri resmî Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi (TABDC) kurulması kararlaştırıldı. Konseyin çalışmalarına başlamasıyla iki ülke arasındaki ticaretin hemen hemen tümünde üçüncü ülkelerin bu durumdan marj elde etmeleri ortadan kaldırıldı ve iki ülke arasındaki satıcı ve alıcıların birbirleriyle direk teması sağlandı, üçüncü ülkeler yalnızca dokümantasyon amacıyla kullanılmaya başlandı. Ermeniler aynen Osmanlı devletinde olduğu gibi Türk işadamlarının en önemli iş ortağı haline geldiler. Birlikte hem Rusya’da hem de Orta Asya ülkelerinde büyük projelere girdiler. Hatta öyle ki, şu anda Rusya’ya ilk giren ve en büyük işleri yapan şirketlerimizden birkaçına Ermeniler Rusya’da en önemli iş bağlantılarını sağlamışlardır. Türkler ile Ermeniler arasında ticari anlamda mükemmel bir işbirliği anlayışı vardır. İşadamları arasında büyük bir güven vardır. Yıllardır birbirinden ayrı tutulan iki halk arasında yakınlaşmayı arttırmak için çok sayıda aktivite yapıldı, akademisyenler, gazeteciler, öğrenciler, iş adamları, sporcular, sanatçılar arasında çok sayıda geziler başta Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi olmak üzere başka birçok sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirildi. Bizler Türkiye’de en çok sıkıntı çeken tekstil sektörünün Türkiye ile Ermenistan arasında sınırın açılması ile düzlüğe çıkacağına inanıyoruz, çünkü Ermenistan eski Sovyetler Birliği’nin tekstil üretim merkeziydi ve şu anda bile Rusya’dan gelen enerji alımını, tekstil ile geri ödemeleri mümkündür, Ermenistan’ın tekstil makinelerine ve Türkiye’de üretilen kumaşa ihtiyacı vardır. Batı Ermeni Diasporası (ABD ve Kanada’da ve Avrupa’da yerleşik) ortak üretilen tekstilleri pazarlamaya hazırdır. Türkiye’yi hemen ekonomik olarak düzlüğe çıkaracak bir diğer sektör turizmdir. Akdamar Kilisesi, Ani Harabeleri dünyada ki 6 milyon Ermeni Diasporasının hemen hemen hepsinin ziyaret etmek istedikleri iki yerdir. Dünyada böyle popüler ve ziyaretçi garantisi olan başka bir yer yoktur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin en kısa zamanda turizm ile ekonomisini biraz olsun düzeltmesi mümkündür. Her yıl on binlerce AB ve ABD pasaportlu Ermeni asıllı turistin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki atalarının yaşadığı şehir ve köyleri ziyaret edip Anadolu misafirperverliği ile kendilerine hoş geldiniz denmesi birçok sorunun en kısa zamanda çözümünü teşvik edecektir. .......(Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi (TABDC) Eş Başkanı / [email protected])KAAN SOYAK-TARAF(hertaraf)
  8. hakan bunun altına imzamı atıyorum.Çok güzel ve doğru düşünüyorsun... sevgiler!
  9. Kişisel çıkar ve korkunun olduğu bir yerde,kesinlikle samimiyette yoktur.Bakın benim çevremde çok solcu vardır;ve bence solcu kendi doğrularını korkusuzca ifade etmelidir. CHP içerisinde ki çatışmalar,güç dengeleri ve nihayetinde Baykal...dediğiniz gibi buna güçleri yetmeyebilir ama bu o çarkın içinde yer almayı da gerektirmez. Bugün Türkiye'de ''sol'' nedir?Bugün Türkiye'de sol bölünmüşlüktür,kafa karışıklığıdır.Bakın ben ÖDP ye oy verdim;yalnız bu sırada şahit olduğum bir kaç olay bana şunu göstermeye yetti;bugün sol ölmüş durumda. Çok iddialı bir cümle değil mi?Bakın CHP,dediğiniz gibi sol değil...Emep,Ödp,İp vs kim, nerede ve ne için durmaktadır?Ve dediğiniz gibi acaba çıkar yol CHPnin bitmesi midir?
  10. Sayın Taklamakan, ben kendimi sorgu memuru karşısında hissettim nedense bana yalnız soru sormayın,neden sorduğunuzu da yazın.Ayrıca düşüncelerinizi alayım.Bu konuda varsa katılıp katılmadıklarınız,yazın...bana gerekçe sunun!Bu evet hayır oyunu değil,ya da sormaca... bilmediğiniz konular hakkında soru sorabilirsiniz,ama bildiğiniz konularda yorum sorunun yanında yorum da olmalı,değil mi?
  11. Değerli arkadaşım, demek istediğini anladım.Zaten ben CHP dahil diyerek bize bugün susmayı ve açlığı kader edirten herkesi burada suçladım. CHP içerisinde gerçek anlamda solcu var mı;benim bir arkadaşım,bakma demişti;Baykal olmazsa çok iyi solcular vardır orda diye... mutlaka vardır;yalnız aklıma takılan şu;bu kadar iyi solcu varken neden CHP kimseye göre sol değil.Vardır da mutlaka;neden bunlar suskun ve neden apolitik...Bunlar CHP(kastım şu an ki CHP belirsizliği,faşist mi sol mu,ben anlamadım) içersinde yer alan tüm görüşleri paylaşan sol mu yoksa kişisel çıkarları daha önemli olan sol mu? ve ben,çok partili Cumhuriyet denemelerinde bugüne uzanan hiçbir partiyi dürüst bulmuyrum.Ve hala bana çözülmemiş sorunları bıraktıkları için,onları ve egemenliklerine yazılan resmi tarihi yok sayıyorum.
  12. Az önce gördüm,çok değerli arkadaşım bugün 24 yaşını bulmuş;kendisi ve yüreği ile güzel dostum...nice mutlu,umutlu ve güzel senelere...iyi ki doğdun! ÖMRÜM ÖMRÜM mum yanar mum ışıldar kendileri yoktur gölgeleri oluşur ferinden korkulsa da rahmetin yenilmez toprağa can katmanın kudreti bir ömre kaç hayat sığar görülecektir.... mum aydınlar mum sınar ayrılık acısı kadar seversin ve sevmenin coşkusu kadar koyar insana aşk sözlüğünden ayrılmak mum yaralanır mum sürer kem göz sahibini sürükler son çağındır artık fitil kokar gövdende birikir senden eriyen parçalar mum biter mum söner dibine hayatın işte yaşadım dediğin bir mum ömrüdür eren ve eriten kendini.... YILMAZ ERDOĞAN işte ben yaptım,afiyet olsun,yalnız bana bir dilim bırak,ezan okumadan yemem...Palyoçumuzda daima gülen yüzüne bir günlük tebessümü eklesin...sevgiler!
  13. Günlük köşe yazılarını burada yorumlayabilir miyiz? Çünkü yukarda ki yazı ifade ettikleri ile doğru olan,yazılış amacıyla samimi olmayan bir yazı. Evet bugün bu iktidar insanları sadaka kültürü ile eğitmekte,balık tutmayı öğretme yerine hazır olan balığı tüketmeye yönelik bir seçim yatırımı yapmaktadır. Bu doğru ve yerinde olan bir tespit. Samim olmayan ise bunu CHP ile değerlendirmek,kusura bakmasın ama CHP dahil bizi bugüne taşıyan tüm siyasi partilerimiz de farklı birşey yapmadı,farklı olanı yapmayacakta... NOT;Yılmaz Özdil'in yazısıydı kastım,arkadaşımız yeni paylaşımlar sunmuş,işte olduğum için dönemedim,belirtmekte yarar var!
  14. Sercan,koş bak.Şikayet edildik...neyse bugün hangimiz Yayamazı rahatsız edeceğiz...kap teli,ben de kont yok Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun Sevmek kimi zaman rezilce korkudur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin.. bu şiiri ben yazdım hiç duymamışsındır,Atilla İlhan yazdı diyolar ama sen bakma ben senin için yazdım çabuk gel,özletme...ya bu arada benim iftar yemekleri hazır mı?Bak şimdi duygu sömürüsü yaparım ha...
  15. Çılgınım,manyağım ha!Ama ne yapayım,çamaşır makinesi gitti;Diclede yıkardım uzak geliyor bana senin ev daha yakın Seni sevdiğimi söylemeye gerek var mı asisinin bidanesi....bende seni çoooooooooook seviyorum...bunu yeni gördüm;ama olsun sen kızmazsın bana...öptümmmmmmmmmm HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... AHMED ARİF bak Yayamazım ezberlediğim ilk ve tek şiir...sana ve güzel yüreğine!
  16. Bana da sevgi dolu olan güzel bir yüreği.Teşekkür ederim Sevgili Emre...
  17. Tabi ki toplumsal yaşam,aile anlayışı ve cinsellik es geçilemez.Yalnız arkadaşım bunun ifade ediliş biçimi kadınla başlayıp,kadınla bitiyorsa;kadın bu yükün altına sırf karşı cinsin hal ve hareketleriyle girmiş olmuyor mu?Ya da ona ait olan fıtri özellikle?
  18. "Ulusal azınlıkların etnik, kültürel, dil ve dini kimliklerinin korunacağını, ulusal azınlıklara mensup kişilerin bu kimliklerini ayrıma tabi tutulmaksızın ve ka­nun önünde tam eşitlikle, hür olarak ifade etmeye, koruma­ya ve geliştirmeye hakları olduğunu teyit ederiz." Paris antlaşmasında ulusal azınlıkların hakkı olarak belirtilen kimlik;bireyin kendini ifade etme biçimidir.Bireyin adıdır.Kimlik kendini farklı alanlarda ifade eder,o alanlarda gerçeklik kazanır. etnik kimlik konumuz ise;gelelim etnik kimliğe... etnik kimlik ise bireyin bulunduğu kimlik içerisinde yer aldığı farklılıktır ve daha çok ırki olandır.İşte tam bu nokta,etnik olan kimlik çoğu zaman yok sayılmıştır.Yani Sayın Politika için var olan anlayış,Kürt kimliği yoktur anlayışı genel kabul olarak dayatılmıştır. "Türkiye'de bir tek kimlik var­dır, o da Türk kimliğidir. 'Kürt kültürel kimliği tanınsın' yo­lundaki talep ülkeyi bölmek amacıyla atılmış sinsi bir adım­dır." (İddianame: sayfa 55) Hadep iddianemesine bakın,sinsi bir adım olarak niteleme.Peki diyeceksiniz ki milli olan kimlikta kastınız ülkeyi bölmek ise;ben buna hayır diyeceğim.Kimlik sosyal olan bireyin aynı zamanda sosyal olan yönüdür;daha doğrusu bireyin kendini bir sosyal varlık olarak çeşitli şekillerde ifade edilmesidir ve bu yönde ki talepler her ne kadar bazı kişi ve siyasilerce ''etnik olan milliyetçiliğe'' dönüştürülmüşse de insanidir.Bu daha çok Kürt kimliğinin tanınması ile ilgilidr. Yani bu ülkede yaşayan Kürt vatandaşların,Kürt olarak kendilerini ifade etmesi. Bakın Çiller başkanlığında kurulan SHP-DYP koalisyo­nu protokolünde ne yazıyor: "Hükümetimiz, yurttaşlarımızın etnik, kültürel ve dile ilişkin özelliklerinin özgürce ifadesinde, korunmasın­da ve geliştirilmesinde karşılaş­tıkları yasal ve fiili eksiklik, engel ve sınırlamaları, Türkiye'nin im­za koyduğu Paris Şartı'na uygun biçimde ve ulusal bütünlük içinde giderecektir. Türkiye'nin üniter yapışı içinde etnik, kültürel, dil ve inanca ilişkin kimlik özellikleri öz­gürce ifade edilebilecek, özenle korunabilecek ve serbestçe geliştirile­bilecektir."(alıntı) ve yine; ''Bu devleti beraber kurmuşuz. Türki­ye Kürt realitesini tanıyacaksa, ki tanı­mıştır ve bana göre son bir senenin en önemli olayı odur, öyleyse Kürt realite­sini tanımak aslında Türkiye birliğini muhafazaya mani değildir." Sayın Demirel'in ifadaleri.(8 Aralık 1991,Diyarbakır) burada dikkatinizi çekerim,en son Sayın Erdoğan Diyarbakır'da Kürt sorunu denilen sorunu,dolayısıyla Kürt kimliği içersindeki realiteyi kabul etmiştir. bunu yazmak,ifade etmek çoğu zaman bölücü olma anlayışına gelmiştir ki;ben derim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak hepimizi buluşturan ortak paydadır ve bu kesinlikle herkes Türk kimliğine sahiptir abnlamına gelmez. 1-Kürtler ,dağ Türkleri veya herhangi bir grup değildir;yayıldığı coğrafyalara bakarsanız bunu açık görürsünüz,kimlik herşeyden önce Kürt kimliği de var diyebilmektir.Ülkemiz de maalesef bunu demek bir zamanlar suçtu. Kimlik demek aynı zamanda bireyin sosyalliğini ifade ediliş biçimidir dedik,bu dini olan kimlikle inancı,lingiustik olan kimlikle dili ifade eder.Siyasi kimlik ise iradeyi... 2-Kürt dili yasaklanmış(bakın bu yasalarla değil,keyfi uygulamalarla kendini göstermiştir.),siyasi iradeleri daima yok sayılmıştır.(DEHAP,HEP...şunu belirteyim,ben bu partilerin politikalarını kesinlikle doğru bulmuyorum,bugün de DTP var siaysi arenada,ama daima görünmemezlikten gelen bir yaklaşımla siyasetin önü tıkanmış ve emin olun bu da kendilerine rant sağlamıştır) Bunun yanında milli ve kültürel kimlik vardır;milli kimlik bireyin barındırdığı kültürel kimlikte hayat bulur;kültürel kimlik ise öne çıkan değerleri ifade eder. 3-Kültür de asli olan dildir ve yasaklanacak bir dil demek bir kültürün tümden yok oluşunu tetikler ve bu da yanlış olandır. Sayın Taklamakan, evet size uzattım mikrofonu,benden yine kimlik açıklaması beklemeyin.Daha önceki iletilerim de yazdıklarımı tekrarlamadım,ama orada ki kimlik anlayışını başka bir şekilde anlatmaya çalıştım. katıldığınız ve katılmadığınız noktaları yazın,benim anlayışım bu deyin.Ama tekrar soracaksanız kimlik nedir,ben yokum.Nitekim siz düşünce ürettikçe ben daha açıklayıcı olacağım.Bu son açıklamamdır.En azından sizin olan sorulara...
  19. dua isteyen forum arkadaşımız
  20. Ne kadar da tanıdık bana gözleri, Ne kadar da yabancı bana gözleri. Benim olan ama benden olmayan kaderi, Ne kadar da sorgusuz infazları yarına...
  21. mavi olmayan gökyüzü şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ŞİMDİ SIRA KİMDE...ÖLÜMLERİ UNUTMAYALIM!
  22. Emre,bu ne şiddet ve öfke Neyse Emreden bilirim,düşünen insanlardır.A bide ben varım Genç Sivilleri karıştırmayalım fazla...anlamak isteyenler siteye gidip anlamaya çalışabilirler.
  23. Ben susma hakkımı kullanabilir miyim? adısaklıadam boşver ya gel bak buraya da yazdım...sevgiler!
  24. Mikrofon bende değil mi neyse ben bu madde olayını tam anlamadım,aslında ne yazacağımıda kestiremiyorum.ama sorduğunuz sorudann başlayacağım.Şimdi işe gitmeliyim(güya hastayım,evde dinlenmeliyim,nette takıldım yine )en kısa zamanda,ondan sonra mikrofon sizde... Bu arada keşke sizin için kimlik ne diye açıklasaydınız,ben de ona göre düşündüklerimi yazsaydım.Görüşmek üzere...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.