Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ftoyd

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.386
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ftoyd tarafından postalanan herşey

  1. ftoyd

    Kaç Yaşındayız?

    yaşım 32, Ankara dan katılsamda eşim sağolsun kütüğüm İzmir.. Allah İzmir e yerleşmeyi biran önce nasip etsin İnşallah... Çocuğumun geleceği için acilen gitmeli ülkenin orta kesiminden.
  2. o zaman evlenme birlikte yaşa diyorum bende .evlilikte,bir imza dayatması da insanlık dışı uygulama değil mi?Niye evlilik altında bişeyler yaşamaya bu kadar takılmışsınız anlamadım. Ama anlatamayacağıma göre bunu son mesajım kabul edin.İletilerim kısmındaki son mesajlara cevap yazmak dışında bundan sonra bu konular beni ilgilendirmiyor.Havadan sudan konular da görüşürüz.Ben bu ülkede havadan sudan olmayan dışında bişeylerle uğraşmaktan pes ediyorum ... yeni türkiye ile başımız sağolsun.İranda recm cezasını değil türkiyede recm cezasını tartışmaya başlayana kadar bizden bu kadar.
  3. "ftoyd" yazdıklarınız ise sadece satanizm in ana felsefeleridir.Sizde bu zorba tanrı algılayışınıza göre ona taban tabana zıt yaşayın.Sizin yaşamınız beni bağlamıyor nasılsa.Artık bu ülkede kimin ne olduğu beni hiç bağlamıyor. Artık forumun havadan sudan konuları ya da bloğum dışında da bişey beni bağlamıyor.Bundan sonra dini konularda ve siyasi konularda yazışmayacağımdan,cevap vermemiş olmak adına son mesajımı yazdım .Ülke aynı ülke, sistem aynı sistem. Uğraşmak manasız.
  4. Cımbızla bir açık yakalanmış.Bende anlaşma konusunda sizin direttiğinizi vurgulayarak tekrar deneyim. Bana dünyanın en yamulmuş, en yanmış, en ortadan çukur suratını da getirseniz benim o kişiyi rahatsız edecek şekilde davrandığımı asla göremezsiniz. Gayet sıradan davranırım... Ama sizin çıplaklık üzerine demeçlerinizin bununla yakından uzaktan alakası olamaz.Bir kere muhtemelen siz çocuğu olmayan birisiniz. Eğer çocuğunuz olsaydı,bir de üstüne kız olsaydı ve o ısrarla anne-babasını dinlemeyip okuluna çıplak gitmek istediğini söyleseydi(malum insan hakları etrafta birileri çıplak dolaşıyor),size göre bu da onun insan hakkıydı öyle mi? Bakteri kapmaya gayet müsait bir ile onun her yere oturmasına engel olduğum için insan haklarına aykırı olacağım yani, bir terleyip bir soğuyan vücudu ile şifa kapmaya kulunç dediğimiz olaya falan müsait olmasını engellesem insan hakkına aykırı olacağım, betona basan ayakları yüzünden karnı ağrıyacağından, yaşlandığında acısını daha da kötü çekeceğini bildiğim betona basma oturma olayından onu men edeceğim için insan haklarına aykırı olacağım.Tebrik ederim sizi.İnsana zarar vermeyen bişey bulmuşsunuz ve savunuyorsunuz öyle mi?. Biri kendi kendine zarar veriyorsa onun psikolojisinden şüphe duyulur.Sizde çıplaklığı savunurken neyi, hangi ülkeyi, hangi kıtayı, hangi koşulu değerlendirip neye dayanarak insan hakkı savunduğunuzu ortaya koyun.Kişilerin kendilerine zarar vererek(açıktan), toplumda kötü bir örnek teşkil etmesi insan hakkı olamaz.Müslüm hayranları bir dönem kendini doğradı diye bu onların insan hakkı olamaz(başkasına zarar vermedi ya),onlar gençlere dağılan bir örnek ile çok kişiye zarar verdiler.Örnek olmak nedir,nelere sebep olur?? Yeniden düşünün.
  5. insan hakkı olan evlenme özgürlüğüdür.Birileri evlenme ya da evlenmeme hakkına sahiptir.Birileri istediğiyle dost hayatı yaşama, eğer o kişi ile aralarında sıkıntı olmuyorsa daldan dala ne yapacaksa yapma hakkına sahiptir.Ama evlilikte aldatma insan haklarına aykırıdır.EV len Me sin...
  6. oysa ben cin imanlısı olarak ,Kitabıma şükür onların Allahın kulları üzerinde bir tasallatu olmayacağını çok iyi biliyorum.Onları gören bazı tanıdıklarımdan, bazı video olaylarından bahsetmiştim daha önce.Bu insanlar ise nedense dinden çok dinde hurafeleri ile tanıdığım tiplerdi.Biri zamanında tarikatlara bulaşmış bir ton yanlış bilgiyi doğru sanan Kuran a ters biriydi, diğeri yalancının tekiydi... Evet ikisi de imanlıydı belki ama neye imanlıydı??? Kısacası bahsettiğiniz kişi de malesef dine aykırı davranmış, harama farklı bakmış ve aşık olmuş, üstüne yine dine aykırı bir şekilde vay ben günah içindeyim vay bana şeytanlar musallat oldu diye hepten kendi kendini hurafeleri ile sıkıntıya düşürmüş.Oysa tam bir din imanlısı olsaydı yaşayacağı her aşk belli bir düzeyde olacaktı ve kalbinde Allah sevgisinden daha çok kafasını meşgul edecek bir insan olmayacaktı.Bir aşkı bile bir seviyede hissedecekti. Kısacası anlattığınız kişi Kuran bilgisinden dolayı değil, gelenek çerçevesinde imanlıdır ve ötesine geçememiştir. Belki de bu yüzden gerçekten cinler musallat olmuştu ve gerçekten ona tahmin edemeyeceğiniz şeyler yapıyorlardı.Ben gözümün önünde az kalsın birinin boğulacağını bizzat izledim.Sırf içimden ettiğim dua için bana "okuma" diye haykıran insanı gördüm.oysa en ufak hareketimden anlayamazdı o an nas-felak okuduğumu.Herşeyi psikolojide aramadan önce bu insanların gelişimini daha detaylı,kestirip atmadan görebilseydiniz keşke.Kendi özel yaşadıklarınız da dahil...
  7. Ortada sizin anladığınız anlamda insansı şekilde intikam alan öc alan yok sayın Demirefe, ortada kurallara uyanların yaşayacakları ile kurallara uymayacakların yaşayacaklarının ince çizgisi var.Kimine inanç veren Tanrı, kimine inanç vermeyen Tanrı.Hem insan seçer, hem seçimi aslında Tanrıdandır.Herşey O nun katında bir Kitapta yazılıdır.Peki cehennem niye var, zaten cehennemlik insan kuralları bildiği için neden cehennemlik olduğunu o gün anlayacakken, bu neden Tanrının öcü olsun ki... Zaten o insan hiç kurtarılmak istenmemiştir.Bu yüzden de o kurtarılamayacağı hayatı yaşamıştır ve o hayatı yaşadığı takdirde Tanrı varsa cehenneme gideceğini hep bilmiştir.Bile bile lades dedikten sonra kim yaşayacağı ortama gıkını çıkarabilecek dersiniz? Mesela şimdi bu dünyada yaşıyoruz, sevelim sevmeyelim varız, biz Türkiyedeyiz, falanca zengin ülkede, filanca fakir ülkede.Kim bu seçime tepki veriyor olmasına karşın hayatına son veriyor ya da farklı bir ırktan oluveriyor.Ortada seçimimiz yok.Orada da seçim yok.Sadce Tanrının seçimi var.Tanrı ve ahiret kavramı olmasaydı, bu dünya kadar anlamsız ve saçma başka hiçbir yer olmazdı.Ama Tanrı varken, yaşanan olayların bir anlamı var,bir ümit bir beklentimiz bir dayanağımız bir sabır noktamız var.Niye bundan yoksun olmayı tercih edeyim ki.. Yukarda falanca mehmet beyden yola çıkarak ben kendimi örnek vereyim.Bundan yaklaşık 2-3 sene önce evlenmek üzere olduğum adam tarafından dünyanın borcuna mahkum edildim.5 senedir tanıdığım adam dolandırıcı çıktı(internetten tolga reşat yılmaz ı aratın.Sahte savcı,müfettiş).Karısı sayemde iyi bir tazminat ile boşandı.O hapiste dolaşırken ben onca borcu ödeyemez halde olmama karşın asla ödemeyemediğim durum yaşamadım.Üstelik soyadı yılmaz olan biriyle tanışıp evlendim de... O döneme o anlara dönersem,bir anda sevgimin ve güven hissimin tamamen sarsıldığı evrede,kendi hatalarımı ve Tanrımın uyarılarını ama benim söz dinlemezliği farkedip güçlü bir şekilde yoluma devam ettim.Yine sevdim, yine güvendim ama en çok Allaha güvendim..Herkesten herşeyi beklerim ama Allahın yardım edeceğine hep güvenir ve ne yaşarsam yaşayım atlatır geçerim.Rabbim bunda beni hiç yalnız bırakmadı.İnanan bilir, inanan anlar.
  8. mehmet inançlı olsaydı, bunalıma girip aklını kaybedecek,Allahtan gelene sabredip dişi tırnağına takıp yeniden çalışacaktı.Siz sanırım bir ateisti örnek verdiniz.Aile külliyen inançsız gözüktü bana.
  9. Kuranda salah vardır, secde vardır, rukü vardır, Peygamberin kıldırdığı ve rekatı 1 e düşürebilecek salah vardır, hani Peygamberin öğrettiği salah vardır.Ayrıca Kuranda hem bu dünyada hem ahirette çekecekler, hem bu dünyada hem ahirette kazanacaklar dediği ahiret nedir o halde size göre?Dünyada fazla çekmeden ölen mafya üyeleri falan da vardır bu arada.Para güç içinde hayatını yaşayan,sonra bir gün bir bakmışsınız alnına kurşunu yiyen insanlar vardır.Aşırı derecede kötü işler işlediklerinden,artık mühlet verilmeyen insanlar vardır belki.Çok çok iyi olup henüz dünyada gün görmeden ölen insanlarda vardır.Nolcak şimdi,sizin dediğiniz gibi olsa.Ahiret olmasın sözümona.Ya dünyada yaşanan nice şey nolacak söyler misiniz?Çoğunun yaşadığı yaptığı yanına kar kalmayacak mı?O zaman ne anlamı olacak iyi biri olmak için çabalamanın.Bul yolunu,al parayı,yaşa hayatı.
  10. benim tek tek ayetleri bulup kopyala yapıştır yapmam ,sizin komple İncil okumanızdan daha zordur.Bir zahmet siz araştırın.Altta bulduğunuz ayete gelince şüphesiz okuduğunuzu bizim gözümüzle göremeyeceğinizden ,araştırma ya da okumanın da fayda vereceğini zannetmiyorum.Ancak insan hakları eşitlik demeçleri gereği ben siz şöyle misal vereyim aşağıdaki ayetle ilgili, "hiç günde 1000 lira harcama hakkı olan zengin bir fabrikatörün eşi ile, o fabrikada aylık 600 maaşla çalışan bir işçinin durumu eşit olur mu? Elinde birikimi olamayacak bir kıt kanaat geçinen birinin durumu ile zengin sayılan ve verilen nimetlerden açık gizli sarfedebilecek iyi kazançlı birinin durumu eşit olur mu? Bunun nesini bilemediniz.Bunlar eşit yaşamaz, eşit olmaz.Siz İncil deki "Bir zenginin cennete girebilmesi devenin iğne deliğinden geçmesinden zordur"ibaresini de anlayamazsınız,siz Kuran daki "onlar sofrada birdirler" ibaresinin ağırlığını da anlayamazsınız. Bilmediğinize şüphe yok Cennet cehennem,ceza-günah,zina,ırz koruma,sadaka verme ...vs nice konuda eşitlik belirtilmiştir. Kadın eşinden duruma göre kocası dini kaidelere uymuyorsa çok rahat boşanır, dini kaidelere uyuyorsa zaten aralarında sıkıntı yoktur.Erkeğin üç talakla boşaması bizim şimdiki bir boşanmadan farklı değildir.Adam boşanmayı kafaya koymuştur.Tek fark şimdi ki hukuka göre bu boşanan çift yeniden barşıp evlenebilir ama Kuran hükmünce artık evlenemez.Allahın hakkı üçtür malum.İlla evlenmek için bekleyecekse üç kere sabırsızlık ile boşadığı kadını(ki bunu yapacak erkekte pek tanımıyorum , bir seferde boş ol boş ol boş ol deyip pişman olmadıysa aceleciliğinden-ki evlenmede iki şahit varsa boşanmada da şahit gerekeceğini unutmamalıyız) beklesin bakalım sıkıysa kadının evlenmesini, evlendiği adamın da üç kere boşamasını falan.Dine siz hafife indirgiyorsunuz inaçsızlık gözüyle,ama inançlı gözüyle acele acele sanki bir kaç günde olabilecek bişeymiş gibi algılanamaz yazılanlar.Unuttunuz mu, inanan Allahtan korkar.Korkmayan, bilmeyen, tanımayan gibi davranılamaz yani.Davransa davransa uyduruk dinliler Kitap bilmezler sizin dediğiniz algıladığınız gibi davranır.
  11. ayetin tamamını almadan "dövmek" fiilini taşıyan cümleyi ,Ömer Sevinçgül ün elimdeki çevirisi ve açıklaması ile aktarıyorum. nisa 34 . . ....yataklarında yalnız bırakın. 'tutumlarını sürdürürlerse' onları bırakın gelelim bu çevirinin altındaki açıklamaya: Metinde "bırakın" diye ifade edilen ibarenin orjinalinde geçen "edrebe" fiilinin "sefer etmek,yürüyüp gitmek,dolaşmak,yüz çevirmek,grev yapmak,arkasını dönmek,vazgeçmek, terk etmek,bırakmak,ayrılmak, kaçınmak, çekinmek, vurmak, dövmek, kuşatılmak, çevrilmek, araya set koymak, duvar çekmek, misal vermek" gibi pek çok manaları vardır. Şimdi bir Kuran imanlısı olmayan biri olarak, lütfen farzedin ki çeviriyi siz yapıyorsunuz bir araştırma gereği ve elinizde arapça "edrebe" fiilinden gördüğünüz bu kelimeyi verdiğim elinizdeki sözlükle çevireceksiniz.Bir sonra ki ayete bakarak hangi anlamı seçerdiniz? Böyle bir anlam bütünlüğü olması gereken Kitapta,bir sonraki ayeti çöpe atıp ve verilen ayette olayın sıralanışına "dövme" eyleminin benim mantığımca saçma kaçtığı gerçeğinde(düşünün bir konuda anlaşmazlık var, sakin sakin uyaracaksınız, sonra sakin sakin olmadı yatağınızı ayıracaksınız, sonra öfke gerektiren bir eylemle patlayıp ben bi şu kadını döveyim mi diyeceksiniz.Saçma?) lütfen siz söyleyin hangi anlamı uygun bulurdunuz? Vurmanın olumlu tarafını dinim zina konusunda emrettiği için çelişmek istemem ama diğer Kitaplarımızla Kuranla bütün içinde baktığımda,inandığım Allahımın,Kuranda kadına benim gözümde çok değerli olan benzetmeyi,tarla benzetmesi yapan Allahımın, İncil de Mesihin sizleri sevdiği gibi sizde karılarınızı öylece sevin diyen Allahımın, bir kadına dayak atılmasını emredeceğini Kitaplarımdan asla çıkaramıyorum.Tefsirler beni ilgilendirmiyor.Dil ve en sade haliyle Kitaplar beni ilgilendiriyor.Arapçayı tam bilmeden yaptığınız meal üzerinden her yorum sizi çok fazla hataya iter. ebu leheb amca ismi midir? huri dişi midir? göğsü tomurcuk kız mıdır?nice konuda derin hataya düşersiniz...Çünkü dil ile halk dili o kadar harmanlanmış ki,arap çevirisi mi okudunuz, dil bilimci birinin çevirisini mi? bu ayrıma biraz daha araştırma ile varabilirsiniz.Ben hep söylerim, okuduğum din ya da değil bütün Kitaplar hakkı için , ben ilk Kuran okumaya elmalılı ile başlasaydım,kesin sizden biri olarak dinsiz kalırdım.Çeviri önemli,bilmediğiniz dile karşı durumunuz malesef farkında olduğunuzdan daha daha önemli.
  12. Eğer arapça da o kelimenin karşıtı "dövmek" olsaydı(ki değil, diğer ayetlerde kullanılışı ve değişik anlamlar olduğu açıktır), bu seferde kadının yaptığı şey üzerine dururduk.Yani yine yolunu bulurduk.Ama şuna katılıyorum, paranteze ihtiyaç yok,hatta bana kalsa şu an en büyük problemlerden biri de bu parantezler.Hala olduğu gibi,araya ekleme yapmadan ,kelimeleri en sade şekliyle çevirene rastlayamadım. Yine de 35. ayetin gösterilmesinde ki sebebi hala inanmamak adına büyük bir önyargı ile siz kabul etmiyorsanız sizin probleminiz.Zaten dinsiz nice kişinin , hele hele bilim ilim savunan nice kişinin en büyük çelişkisi bu noktada ortada çıkmaktadır.Yani asla Kuranla ilgili o ayet olumlu farklı birşey taşıyamaz.Çünkü olumsuz olmalı ki,inadına inanmamalarının haklılığına sığınılsın.Sanırım bu yüzden bir çok dinsiz,benim gibi bir müslümandan kat kat fazla hadisleri ezberlemiş durumdadır çoğu zaman.Dinsizlerin saplantıları, biz dindarların araştırma isteğinden kat kat fazlayken bir de "dogma onlar ,dogma onlar" diye bizim psikolojimiz eleştirilir ya, bu hepten çelişki üstüne çelişki.
  13. Köleliğin neden kaldırılmadığına dair en güzel anlamı İncil okuyarak öğrenebilirsiniz.O köleler üzerine verilen her örneği keşke bizler kadar düşünebilseydiniz... Kimilerinin kimilerine üstün olması ise bir doğa gerçeği,aşılamaz bir konumdur.Eğer ülkede herkes mühendis olsaydı, elinizde yapılmış tek bir bina olmazdı çünkü o binayı yapacak bir amelenin de bulunması gerçeği, aşılamaz bir gerçekliktir. Eğer insanoğlunda herkes eşit yaratılsaydı, bu dünyada etrafınızda gördüğünüz durumların hiç biri olmazdı.Yani kimi zenginlerin evini temizleyecek kadınlar, kimi çalışan bayanların çocuğuna bakacak bakıcılar,girdiğiniz alışveriş merkezinde temizlenmiş tuvaletleri bulamayacaktınız.Herkes herkesten üstündür bu yüzden herkes herkese muhtaç yaratılmıştır.Amelesiz bir bina imkansızdır yani... Herkesin kendi işini kendi yapmaya çabalaması, kimsenin kimseye muhtaç olmaması bir insana aşırı yük demektir ki, bu doğamızın başaramayacağı bir gelişmişlik ister.Yani bir nevi yorulmayan birer robot ya da süperman olmamız gerekir.Kadın ve erkeğe gelince, kadın ,siz istesenizde istemesenizde narindir, özellikle kas sistemi bünyesi bir erkeğe göre zayıf yaratılmıştır.Yani siz bir kadına erkek-kadın eşittir diye aynı görevi yüklediğinizde, farkında olun ya da olmayın kadın erkekten daha fazla yorulmaktadır.Kısaca bir erkeğin 10 kiloluk paketi taşıması ile bir kadının 10 kiloluk paketi taşımasını aynı göstermek ve aslında kadına eziyet etmek günümüzün fiyaskosudur. Yeni gençliğe bakılınca, kadın-erkek eşitliği ilkesinde kadınının narinliğini unutmuş şahısların ,otobüslerde,metrolarda kadınlara yer vermemesi bile benim için savunduğunuz şeyin fiyaskosudur. Erkek çalışacak kadının ihtiyaçlarını karşılayacak, kendine verilen kasın hakkını verip karısını yormayacak ve kadın kendini aşırı yormayacak mesleklerde biyolojisine en uygun ,en sağlıklı işlerde hem işine hem yuvasına çocuğuna gerekli özeni gösterecektir.Yorduğunuz her kadın süpürge olmuş kadındır çünkü.Onların da eşleri ne derece yuvasına bağlı kalır,örnekler çoktur.Kadın kadındır, erkek erkek...İkisini eşit gösterip ikisinden eşit iş beklemek doğamıza aykırıdır.Kuran ise bunun güvencesidir. Çünkü erkek, ne olursa olsun , en azından sırf Allahtan ötürü karısının her ihtiyacını karşılamaya çabalamalıdır,buna mecburdur.Ben şahsen çalışıp kocamın yükünü hafifletmem, çalışırsam kendime fazladan bişeyler almak için isteğimle çalışırım.Yoksa tutup kiraya,çocuğumun okuluna ,şuna buna erkek çabalamak zorundadır.Ne kadar da bencil bir müslüman kadın mıyım?Hayır.Ben kocama ve yuvama ancak bu şekilde daha faydalı olabilirim.Gençlikte ki gibi gece 11 lere kadar çalışarak ya da sinir bozucu bir ofiste akşama kadar beynim dolarak yuvama katkım olmaz benim.Ben evimde daha gelişmiş bir kadınım.Dışarda onca yükle hırpalanan nice kadından daha çok güvenirim kendime.Bunu da bana sağlayan en önemli faktör öncelikle dinimdir.Anneanne-dedelerimizde, anne babalarımızda sorun olmayan şimdi ise önü alınamayan senin paran benim param olguları,işte kadının bu erkeksi rolü ile başlamıştır.Erkekler erkek olduğunu unutmuş, karısına "benim param,istediğimi yapacaksın, hıh paran yok ,nasıl olsa ayrılamazsın" edalarında kadına hayatı çekilmez yapmaya başlamıştır.Ekonomisini kurtaran kadınlar ise zaten erkeğinde sıkıntı yaşar yaşamaz soluğu mahkemede almaktadır artık.Ne de olsa koca kavram kocalıktan çıkmış, evlilik kavramı kutsallıktan çıkmış, her iki tarafından benim param ilkesinde nasıl olsa kendi kendimize yeteriz,biri gelir biri gider edasına dönüşmüştür. Yani son sözüm,ben kocamla eşit değilim anlayacağınız.Ben kadınım.Kadın gibi hissetmek hakkım, kadın gibi narinliğimi gücü ile hissettirecek erkeğim, erkek gibi erkektir.Ailemin reisi olan erkektir benim kocam.Çocuğuma baba gibi baba, yuvasına sahip adam gibi adam olmalıdır benim erkeğim.Kadınlığımı unutanı,erkekten saymamakta benim yine en doğal hakkımdır.Çalışmamı bekleyen,her ihtiyacı ortak karşıladığım, benimle evin işlerine koşturan biri kız arkadaşım ev arkadaşım gibi biridir ancak ben ona bir organ farkından erkek demem.
  14. "özgürce yaşayamaz kızım sence özgürlük nedir" en azından kızım diyerek kullandığınız uslüp, insanlara bakış açınızı ve düşüncenin özgürce dile getirilmesini kavramını çok güzel ortaya koymuş.Yazdıklarımdan ve verdiğim örneklerden neyi kasdettiğimi anlamadığınız da malesef ortada.Bana bir dindar olduğum için tepki vermektesiniz ancak benim sizin asla bana konduramayacağınız eşcinsel tanıdıklarım, kendini kadın gibi hisseden ve çooook derin aşık olabilen erkek görünümlü arkadaşlarım da oldu.Siz ,onların nasıl aşık olduklarını hevesle anlattıkları benim gibi tabusuz birini bulamazsınız.Daha önce, diniminde hormonel bozuklukları olan kişilerle sıkıntısı olmadığını, psikolojik olarak gerçekten erkek olup erkek olanı isteyenlere tepkisini ortaya koymuştum. Devlet örneğinize gelince, bu forumda çoğu arkadaş bilir ki, en büyük mücadelem hurafeler, tarikatlar, şeyhler, mezhepler şu bu dur. Türkiyede şu anda öyle tehlikeli bir dini oluşum var ki,bir Kuran imanlısı olarak bu hurafe dinlere karşı benden iyi tavır koyabilen birini göremezsiniz.Kısacası böyle bir uyduruk dinler kavramına karşı benden iyi laikliğe tutunmuş birini bulamazsınız.Çünkü adına müslüman diyenlerin, bir çoğunun, malesef bir çoğunun hadisleri Kurandan üstün tutması,büyük bir kaos,çirkin bir ton uygulamayı yaratmaktadır.Mesela başka bir yerde recm olayını tartıştık ki, bunun dinime aykırılığını bir inanır olarak, uygulamaya kalkan sözde müslümanlarla tartışmam,elbet bu insanlara Kuran saçmadır diyen bir dinsizden daha etkili olmaktadır. Siz düşünceler özgürce söylenmesinden yana yakınırken, benim dinim Kuranla ve Peygamberimizle dalga geçilen bir ortamda kalıp kavga etmemize izin vermemiş, o ortamdan hemen çıkıp, konuşmalar bittikten sonra geri dönmemizi emretmiştir.Benim dinim bir dinsizle tartışmamı engellemiş, selam verip bu tarz kişilerden din konusunda konuşmadan uzaklaşmamı istemiştir.Dinimin bir hristiyana, bir yahudiye, bir ateiste müdahale hakkını asla bize vermediğini, sadece ve sadece zülum eziyet karşısında ,elden gelen her türlü sabırlı iyi mücadele yapıldıktan sonra ancak zulmü engellemek için bize müsade ettiği açıktır.Yani siz bir ayetin asın kesin kısmını cımbızla kesemezsiniz, ondan önceki kötülüğü iyilikle savın( ki İncil de sürekli iyilik yaptığımız takdirde karşıdakinin elinde sonunda kötülükten vazgeçeceği anlatılmaktadır),sabredin, gerekirse evlerinizden yurdunuzdan çıkın gidin aşamalarını pat diye atlayamazsınız.Bütün bunları yapmanıza karşın sürekli sizi takip eden ve savaşan birileri varsa, sonuç savaştır.Kısacası siz, insan haklarına dinim kadar İslam kadar uygun alternatif sunan başka bir din göremezsiniz, başka bir yazı da beyannamede göremezsiniz. İslamda cezası kati olan konulara gelince hırsızlık yapmak birine zarar vermektir ve cezası vardır, evlilik kurumu anlaşmasını bozmak eşinize duygusal anlamda zarardır ve cezası vardır(din,asla boşanmayın dememiştir,o halde kandırmanın aldatmacaların anlamı yoktur,bunu görebilirseniz ne mutlu), bir kadına iftira atmak o kadına zarar vermektir cezası vardır, birini öldürmek,yaralamak ,dişini kırmak, gözüne vurmak zarardır kısasa kısas cezası vardır.Kuran gerçektende kişi hakkına zarar veren,kişiye zarar veren konumlarda ceza getirmiş, bunun dışındaki bütün hükümleri bütün cezayı Allaha bırakmıştır.Yani bilin ki, bir adına islam ülkesi diyen bir kot ya da pantolon giydi diye kadına vuruyorsa,Allahçılık oynamış ve Allaha şirk koşmuştur.Bir recm cezası uygulayan Allaha şirk koşmuştur.Sırf hristiyanlığı yaymaya çalışıyor diye bir hristiyan öldüren Allaha şirk koşmuştur.Bu insanlar adeta "biz allahız " diye dolaşmaktadırlar ve dinimce yaptıklarının karşılığı kısasa tabidir çünkü onlar insanlara zulmektedirler. Çıplaklık konusunda artık tartışmayalım lütfen.Benim din olsun olmasın, dinli olayım ya da olmayım, kendi doğrum çıplaklığın topluma zararı olacağı yönündedir.Çıplaklık, eğer benim gibi birinin görüp kendisinde ********* duygular uyandıracağı bir kavramsa(daha önce de dedim size sarkık bedenler görmek istememek, buruş buruş selülitli bedenler görmek istememek benim göz hakkım),insana hava koşullarına göre zarar da verebilecek kavramsa(dikkat edin,toplumda hep kapalılara "bu sıcakta pişmiyorlar mı?" sözlerini duymuşsunuzdur.Oysa bir pardüsenin adeta klima gibi etki yaptığını,bedeni olabildiğince açık insanlar pişerken kapalıların daha serin olduğu gerçeğini ben en azından deneyimlediğim için söyleyebilirim) bu benim doğrum olduğu gibi insan hakları demeçlerini yazan diğer toplumlarında ortak doğrusudur.En azından bir süre yurtdışında bulunmuş ben, bunun batıda da sokaklarda geçerli olamayacağını görüyorum. Deniz ve havuz kenarında rahat dolaşan nice insan, sokaklarda yine giyinme ihtiyacı hissetmektedir.En azından sağlıkları için de çoğu hava koşulunda öyle dolaşamayacakları açıktır.Kısacası bunu boşuna tartışıyoruz, çünkü bu konuda doğrularımızın farklılığını birbirimize dayatamayız.Ben fikrimi söyledim, sizde söylediniz.Sizin beklentinizin bu kuşakta zaten olabilir gözükmeyişi bana yeterli... Batıda bir erkek sokakta çıplak dolaşırsa şu an belki insanların çoğu öylesine kafayı çevirip geçecektir, çoğu ülkede kadın için de geçerli.Ama mutlaka elinde sonunda bir polis müdahalesini göreceksinizdir.O kişi bir eylemde mi, yoksa psikolojik bir bozukluğumu var, hemen araştırmalar başlayacaktır.Bencede doğrusu budur.Bu konuda rahat olmak isterseniz,buyrun güneyde bir yerlere kabilelere gidin.Yine de az biraz giyinmiş insanlar göreceksiniz.Doğamız bu.
  15. "insanların başkalarına zarar vermeden".Söyler misiniz zarardan ne anlıyorsunuz? Şimdi Lut kavmini örnek verelim.O kavimde bütün erkekler erkekleri istiyordu.Kadınlar bir hiç gibiydi yani. Yani büyük bir çoğunluk erkek olarak erkeklere zarar vermeden(!) erkeklerle cinsel ilişkiye girmek istiyordu. O kavim sonunda öyle bir hal aldı ki hatta, Lut un kızları babalarını sarhoş edip onunla birlikte oldu.Öyle ya, o toplumda diğer erkeklerden bir çocuk sahibi olamayacaklardı ama onlarda kadınsı bütün hakları çerçevesinde bebek sahibi olmak istiyorlardı.Sizce, erkeğin erkekle birlikte olması hak olarak düşünülebilirken, o hakkı bütün erkeklerin kendinde görmesi çoğunluğu sağlanırken, toplumun zarar görüp görmediği ileri düşüncesine sahip misiniz değil misiniz?Bahsettiğiniz çıplaklık olayı da aynı şey.Çıplaklar kampına takılın, şu bu ... Peki toplumun genelinde neredeyse hepsinde aynı durum meydana geldiğinde, o toplumun erkekğe ve kadına bakış açısında zarar var mıdır yok mudur? Aşık olma hakkını insandan almak istiyorsunuz, şehvetle tutkuyla öpüşebilme sevişebilme hakkını insandan almak istiyorsunuz.Tamamen sıradan hayvanlar gibi, vakti geldiğinde öylesine çiftleşen varlıklar gibi birbirimizi algılamızı istiyorsunuz.İnsan olma hakkı nedir sizce? insan olmak mı, iki bacaklı memeli olmak mı?Neden isteklerinizi bütünde çoğulda değerlendirmiyorsunuz? Kısacası, biri ortada çıplak dolaşıyorsa, onu giydirmeye çalışmak, hatta ters bir gömlekle giydirmeye çalışmak en doğal hakkımız olmalı.Eğer toplumda güzel bir düzen, güzel bir aile kavramı, güzel bir bakış açısı ve döngü istiyorsak...
  16. Öyle ya, koca Lut kavminde bile bir aileden başka kim kurtulabilmiş.Ayrıldığımız tek nokta Allahın başarısı düşüncesi. Allah zaten dünyada kötülük dilemiş, bundan öte kavram mı var? Kabe yıkılıncaya kadar, büyük ölümler başlayana kadar siz dünya sahnesinde Allahın kullarını pek göremeyeceksiniz malesef. Size şu örnekle açıklayım, ülkede nice öğrenci var. Bir sınav ile bir üniversitenin falanca bölümüne yerleşecek nice öğrenci.Belki okullarda hepsi aynı dersleri görüyor, belki olmaz ya olsun hepsi aynı dersanede aynı hocadan eğitim alsın.Her öğrencinin aynı puanı alması mümkün müdür? Her insan farklı donanımlarla yüklüdür, Allah katına mükemmellik katına gideceklerin az ve öz seçilmiş özel yetişmiş kişiler olması sizi neden bu kadar şaşırtıyor ki? İncil de dediği gibi bu dünya karanlık dünya Efesliler 6:12 12 Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.. Bu böyle olduğu sürece, iyi de her daim az olacaktır.Büyük gün,yerden çıkacak çıkana kadar.
  17. Tanrının dilediğini yaratma kavramını unutuyorsunuz. Ademle Havvaya yasak olan ağacın isminin iyilik ve kötülüğü bilme ağacı olduğunu unutuyorsunuz.Allah kötülük ve iyilik kavramını yaratıyor, Allah bunun bilicinde.Bir de bakmışız insan bilincinde.Neden hayvanlarda kötülük kavramı denilen şeyi görmüyoruz da(belki vardır doğrusunu Allah bilir) doğada bir tek insanda bu algıyı görüyoruz sizce?Kuranda cin suresini okumanızı ve cinlerin sözüne bakmanızı temenni ederim.Allah bu dünya için kötülük dilediyse ne yapılabilir.İstediğini istediği gibi yapıyor.Hesap vereceği bir üst merci yok.Ona yakın bir merci de yok.Ne dilerse ondan öte kavram yok."Başkalarına zarar vermeden" kusura bakmayın ama öyle yaratılmış pek insan da yok.Bi şekilde birileri birilerine hep zararda insan söz konusu olduğunda.Söyler misiniz, bu dünya için kötülük dilendiyse, gerçekten cız bız cehennemini doldurmak istediyse, karşısına geçip neye tepki vereceksiniz?Hangi gücünüzle?Dünyayı siz mi daha güzel hale getireceksiniz, dinler olmasa dünya daha mı barışçıl bir yer olur?En ilkel kabilelere kadar, insanlığın en en eski zamanlarına kadar gidin, kötülük dışında savaş dışında ne var elinizde??O halde bunu neyle açıklıyorsunuz??
  18. Haklısınız , biraz ben merkezli bir insanım.Ama bir o kadar da çevresini gözlemleyen ve çevre için eş dost için kendini paralayan bir yaşamım var.Kimsenin ekip biçmediği bahçeyi alır,beller,çimenler çiçekler bitkiler eker yeşertirim.Sonra eşimle bir iş gezisine çıkarız,bir döneriz bir Allahın kulu sulamadı diye bütün emğiniz kurumak üzere hemde çöplük içinde.O kadar ben merkezliyiz ki eşimde bende, etrafında bizim kadar yardıma hazır birini göremez komşularımız.Ama gerçekten bunu ben merkezli yaparız ya da Allah için demek daha doğrusu.Gelgelim,bazı noktalarda evrensel bir doğruluk olmalı.Mutlak doğru dediğimiz özümüzün bir kabulü olmalı.Ben kabile insanlarının bile yapılarında olandan bahsettim,onların yanlış olduklarından değil.Bana yanlış gelen, insanların etrafta anadan doğma dolaşması düşüncesi idi.Bunu insan hakkı gibi algılamak ve savunmak, evlilik kurumunda eşlerin birbirine bağlılığını bir işkence gibi göstermek,şahsıma ters gelen kavramlar.Bayanlar,söyler misiniz bayanlar neden makyaj yapar, neden vücuduna güveniyorsa biraz daha cüretkar giyinir, neden saçlar boyanır moda takip edilir.İnsanın, arkadaş ne derse desin güzele karşı , daha daha üstününe karşı bir zaafı vardır.Yani bir plakçalar yerine neden şimdi mp3 ler 4 ler var.Hep daha iyisini hep daha gelişmişini hedefler insan.Giyimde böyledir insanın içinde.Neden belki daha rahat olmasına karşın şimdi bizler çiçekli çiçekli şalvarlarla dolaşmıyoruz(ki hala ülkemizde çok yaygın kullanılıyor aslında), neden ben bir kotu hiç birşeye değişemiyorum.Her kişi kendi ortamında bir değişimden illaki geçiyor.Hep ileriye hedef varken yapımızda,neden çıplak dolaşıp kadınlığımın bütün çekiciliğinden yoksun sıradan bir beden olup eski çağlarda ki gibi sıradan bir hayvansıya dönüşeyim.Neden sadece erkeğin şehvetle merakla değil, öylesine baktığı sıradan bir kadın olayım.Hangisi benim insan hakkıma daha yakın bir inanış.Tepki verdiğim arkadaşın nice düşüncesinde bana mantıklı gelen bir kavram göremiyorum.Bu forumda nice arkadaşımızın dinimi eleştirişini,kadın hakları üzerine demeçlerini, şiddete yanmaya şuna buna karşı tepkisini onların doğruları çerçevesinde anlar ve mantığında tartışmaya çalışırım.Ama Raif Bostan arkadaşımızda bunu bir türlü yakalayamıyorum.Doğaya aykırı yapımıza aykırı geliyor örnekleri.Ya da bunları ne anlamda söylediğini mi yeterince anlamıyorum ya da gerçekten dilediği ortam oluştuğunda yaşanabilecek dünya kavramını mı ben ondan farklı görüyorum?Yok, istediği ,örnek gösterdiği hallerin faydasını zerre kadar göremiyorum, gördüğüm beter bir dünya kavramı oluyor.Sanki doğadaki her hangi bir maymun türüymüşüz gibi hissediveriyorum kendimi.
  19. Şimdi bir çok dinsiz arkadaş kızacak yine ama bundan bi kaç gün önce kızkardeşimin eşi "Pakistan a yardımda bulunmalı " falan dediğinde söylediğim tek şey vardı, "Biz önce kendi etrafımıza kendi ülkemize bir bakalım.Önce akraba,komşu, etrafımız önemli.Pakistan a da gelince Allah bir ülkeye büyük bir felaket verdiyse, o ülke üzerine bir düşünmek lazım " demiştim.Hoş bizim ülkenin gidişatı da iyi gözükmüyor ya neyse.Dinlerinin ne olduğu belli bu insanların.Şeytanlarından bulsunlar.
  20. bir inanç deyip kestirip atamazsınız.Biz iananırlar aynı olayları yaşıyor ve birbirimizi anlıyoruz.Sizle farkımız bu. Biz hayatımızda Allahı bir Tanrının gücünü kesin olarak biliyoruz. Anlıyoruz. His... his desek hoplayacak bazıları ama bu his resmen bilinen yaşanan his. Bir tane Tanrı var, Kitapları uygulandığında hoşnutluğu hissedilebilir.Yani hem kızgınlığını hem hoşnutluğunu hayatımızda izin verdiği oranda hissederiz biz.Yaşarız.Allahın sopası mı yok diyorlar, öyle bir var ki,illa sopayı sopa olarak görmek istemezseniz farkedeceksiniz.
  21. dövmek mi, ayrılmak mı yani boşanmak mı? 35. Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır. Yani iş ayrılmaya kadar gidecek, bunun üzerine her iki tarafın ailesinden birileri devreye girecek ve durumun düzeltilmesine çabalayacak.Uzlaşma sağlanırsa ne mutlu, sağlanamazsa ayrılık gelecek.O kelime bir çok anlamda kullanılmışken, bu anlamlardan neden sadece dövmek kelimesi üzerinde kesin hüküm kılınır bilmiyorum.Çevirileri erkekler yaptığı için olmasın?Üstelik o ayetten sonra gelen ayeti düşünmeksizin.
  22. benim ki,eşim?? nerdeee öyle kendini eli mahkum hissedecek... Beni kızdırdığında başına gelenlerden, isteklerimi kulak arkası ettiğinde bi bakmış isteklerime sahip olmuşum falan,, resmen korkmaya başladığından Kuran okumaya araştırmaya başladı müslümanlara bakıp bakıp dine saldırmaktan vazgeçti önce... Hoşuna gitmeyen bazı nasihatlara Kuranla cevap vermek ve Kuranın gücünü görmek hepten sarmaladı onu.Etrafındaki nice fetva verenin aslında Kurandan bi haber oluşu ,bu bi haberliliğe Kuran gözüyle cevap sunmak ve aslında Kuranın kendi gibi insanlarla sıkıntısı olmadığını kavramak müthiş şaşkınlık yarattı onda(biraz topluma aykırı bir tipte).. Hani hep kafirler,,,asın kesin edasında algılanan Kuranın aslında öyle olmadığını görmek, kınayan bir Kitap olmadığını kavramak,,, insan gibi insan olabildikten sonra problem olmadığını görmek ilginç geldi ona. Şimdi durup durup şunu söylüyor,," peki bu müslümanlar niye böyle".. geçen gelmiş anlatıyor bana "ya canım falanca yerde,falanca dini takvimde tek tek sayfalara baktım, bir tane bile ayet yoktu.Hep hadis hep hadis"... O bile ayrıma varmayı, hadislerin tehlikesini çok iyi kavrıyor şimdi. Eşim de ben de biz olarak kalabildikçe mutlu olabilecek insanlarız.Sanırım bu yüzden geç yaşta artık olmaz denilebilecek bir evrede birbirimizi keşfettik.İkimizde benliğimizden pek ödün verecek kişiler değiliz yani. İşin en güzel tarafı o benlik duygumuzda nice ortak özelliğimizin olması, hayata bakış, gezme dolaşma, izlediğimiz programlar, dinlediğimiz müzik,hatta yürüyüş tarzımız(zıp zıp) bile aynı...İnanın işine gelmeyen hiç bir şeyi benden dolayı yapacak bir eşim yok benim.Biz iki inatçı özgür karakteriz... Ailelerimizin illallah ettiği o asi tiplerdeniz yani Biz kimse için kendimiz olmaktan ödün vermeyiz.Değişeceksek, kendi mantığımıza uygunluk görüş çerçevesinde değişiriz.
  23. İnancım üzerine, Kuran üzerine elbette çok düşündüm Raif Bostan.Şu hayatımda bildiğim ,emin olduğum tek bir gerçek vardı "Tanrı".O var.O hayatımızda.Tam olarak bilinmeyen, tam olarak görülmeyen herşeye yok denilip kestirilip atılsaydı, bugün nice bilimsel icat ortada olmazdı.Hayatımızda ister müslüman olalım,ister budist, ister çok tanrılı bir din inanırı,metafiziksel bişeyler vardır ve insanoğlu bu yüzden dinden uzak kalamamaktadır.Bişeylerin açıklaması için insanoğlu her zaman dinle uğraşmıştır.Tapındıkça bişeylerin kendisine sunulmuş olduğunu görmüştür ki,yıllar yılı bu kavramlar gelişmiştir.Benim şu an bildiğim en iyi gerçeklik ise Kutsal Kitap ve Kuran uygulandığında dünyanın tahmin edemeyeceğimiz kadar mükemmel bir hal alacağını görmektir.Bu kadar evrensel, bu kadar güzel, bu kadar ince bir Kitap insan sözü olamaz.İşte bu benim gerçeğim.Siz hiç bir masa isteyip ertesi gün onu elinize aldınız mı, siz hiç bir degobaj isterken size ummadık bir yerden verildi mi,siz hiç gelinlik almanız gerekirken en beğendiğiniz model hiç tadilat gerektirmeden bedeninize oldu mu, siz hiç bindala özbek kepi isterken giyeceğiniz günün bir öncesinde arkadaşınız elinize çıkarıp verdi mi, siz hiç dua edip ertesi gün duanızın gerçekleşmesine şahit oldunuz mu, siz hiç evinizi bile döşerken bunun başka bir güç tarafından önceden her ayrıntısıyla bir araya getirilişini gördünüz mü, siz hiç olacak olaylar için rüya ile uyarıldınız mı,siz hiç bir tanıdığınızı arayıp kardeş seni rüyamda gördüm sorun ne dediniz mi, siz hangi metafiziksel kavram için bilimi yeterli görüp görüp olan herşeye yok deyip kestirmeden yorum yapabilirsiniz.Arkadaşlar, bütün inançsızlar şimdi söylenecek yine "herşeyi dine atfetmek","herşeyi psikolojik dine yorumlamak" ..bu iş o kadar basit değil.Yaşamak lazım.Geçen forumda video izledim ve bir avusturalyalının müslüman oluş hikayesini dinledim. Elini Kurana atıp kaldığı yerden devam ederken denk gelen ayet ile ne demek istediğini siz hiç yaşamadınız ki anlayasanız...ama biz yaşadık.Nice insan bunları yaşıyor.Bu yüzden biz onun ne demek istediğini çok iyi anladık.Sizler anlayamazsınız.Siz inanmadığınız şüphede olduğunuz bişeyden nasıl varlığına delil isterdiniz ki?Biz inandığımızdan şüphede olmadığımızdan bekledik, o da bizi hiç cevapsız hiç yalnız bırakmadı.Ama siz hiç cevap bulamadınız.Sizi bilmem ne bildiğiniz konusunda ama, ben biliyorum Raif Bostan, Kutsal Kitapların hepsinin inandığım Tanrımdan olduğunu çok iyi biliyorum. Bu yüzden "hoca" imanlıları gibi bölünmüyor, bu yüzden hristiyanları yahudileri müslümanları bir araya getirebilecek ortak bir dil kullanabiliyorum.Bu yüzden ben hadislerden hocalardan hurafelerden sakınıyor, bu yüzden bölücülük yaratacak her kavramdan sakınıyor, bu yüzden "ayrılmayın hepimiz aynıyız" diye forumlarda orda burda uğraşıyorum.Benim gözümde bir ırk kavramı olamaz çünkü dinim gereği hepimiz tek bir insandan gelmiş kardeşiz, benim gözümde Kitap ayrımı olamaz çünkü dinim gereği bunların birbirini bütünleyen tamamlayan olduğunu çok iyi biliyorum, benim gözümde para çıkar zengin fakir dengesizliği olamaz çünkü dinim gereği herkesin paylaşmak zorunda olduğunu çok iyi biliyorum. Ülke ülke toprakların madenlerin dağılımını ve birbirine muhtaçlığını bile ben çok iyi görüyorum.Paylaşmak zorunda bırakılan insanoğlu paylaşmak yerine savaşıp birbirinde olana göz dikiyorsa, bunun dindeki yerini çok iyi biliyorum.Şu an bütün sorunların temelinde Kitabını uygulamayanlar olduğunu,özellikle ve özellikle Kitabına uymayan İsraillilerden kaynaklı problemlerimizi çok iyi görüyorum.Bütün ülkelerin halini görmek dışında, ileride Kabeye neler olacağını, Kudüste neler yaşanacağını, açlık kıtlık salgın hastalıklarla her taraftan gelecek savaş haberlerini de çok iyi biliyorum.2000 sene önce yazılanların şimdi ne kadar yakın göründüğünü ve Kutsal Kitapların yalnız günümüze değil geleceğe ışık tutan uyarılarını çok iyi görüyorum. Bilim bilim bilim.. Pardonda siz benim kadar belgesel düşkünü , benim kadar dünyaya meraklı doğaya aşık başka bir insanda zor bulursunuz.Dinin bilime engel olmadığı defalarca anlatıldı.Ama bilimle alakası olmayan , bilim adamı olmayan ateistler, dinsizler dolamışlar ağızlarına bilim bilim bilim. Önlerine ne konulursa aynen kapmaya bu kadar meyilli iken, bizler neden bunu imanla yapınca bu kadar eleştiriliyoruz bir anlasam. Niye illa bizler bilimsizlikle suçlanıyoruz niye... Ya bende dışarda sıradan biriyim... Alnı secdeden kalkmayan dünyaya kapanmış her tarafta din adına konuşan biri değilim ki, nedir her müslümanı aynı kefede değerlendiren şekilci ön yargılarınız? Dogmmaaaaaaaaa, saçmalııııık, hurrraaaaaaaaa... Ne kadar aydınca, ne kadar güzel bir karşı tarafı düzeltme girişimi(!).Ne büyük bir gelişmişlik,medeniyet örneği(!).Ne fark var, cihatttttt, breeee kafiiirrrrr diye saldıran nice sözde dindardan...aynı.Ben fark göremiyorum. Allah bana şunu mu dedi, gördüm mü falan...Allah hayatımda,Tanrım yaptıklarıma karşı her an olumlu olumsuz hayatımı şekillendirmekte,O her sözümü anında işiten ve cevap veren müthiş bir güçte.Ben ondan bir işaret beklediğimde onu sınamam, ondan süphede olduğum için değil,ondan emin olduğum ve benim bilemeyeceğim konularda öğrenme merakımdan bazen işaret beklerim,bunun için de bazı yollarım vardır. Ondan işaret geldiğinde, soruma cevap geldiğinde üzerinden yıllar bile geçse,olacağını düşündüğüm şeyin mutlaka olduğunu görmüşümdür.Mesela ben 2003 senesinden beri 2009 un gelmesini bekledim.Bunu bütün çevrem ailem bilir.2009 hayatımda çok önemli bir dönüm noktası olacaktı.Bunu hep bekledim.Oldu mu dersiniz? Hem de ne oluş... Bana tenezzül eden ilgilenen Tanrıma şükürler olsun...Haydi bilimle açıklayın bunu.Açıklayamazsınız ki,altı üstü inanış ve tesadüftür.Beynin kandırmacası ya da belki beynim olayın gerçekleşmesini sağlamıştır :) Ne kadar basit değil mi?Barış Manço nun 4 Kitap üzerine söylediği gibi "orda öyle bir isim var ki, benden öte benden ziyade".. Araştırılmaya bile değer görmezken nasıl bilgiye ulaşabilirsiniz ki?
  24. şimdiye kadar etrafımda kaç kişinin Kuran okumasını sağlayabildim acaba??? Müslümanım diyen, kendilerince Allah inancı olan, yaaa çok istiyorum ama bir türlü fırsat bulamıyorum diyen,, ya bi kere başlamıştım ama nolduysa şu bu bitirmedim diyen... Onca sözünüze o an için içtenlikle katılır gibi gözüküp, sonra hiç konuşulmamış gibi normal hayatına devam eden.. Bu zamana kadar en azından bir kişide işe yaradı ki özünde Allah tarafından bence yine de merakı vardı, o kişide eşim oldu çok şükür.Rabbim Rabliğiyle ve Kitaplarıyla eğitsin cümlemizi.Zan olandan esirgesin.Amin.
  25. Kuranın o en beklenmedik anda elinizi atmanızla size cevap veren yönü, yaşayan bir varlık oluşunun bi anlık o tedirgin edici hemde ümit verici güzellikleri. Yaşayan bilir.Yaşamayan ne anlar.. Ne güzel anlatmış. Paylaşım için Teşekkürler Palaman .İzlemekten büyük bir "ümit" buldum. Nankörlük edip unuttuğumuz ama yaşanmış ne çok gerçek var hayatımızda.Ne güzel hatırlandılar şimdi.Teşekkürler Palaman..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.