Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

melonss

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    258
  • Katılım

  • Son Ziyaret

melonss tarafından postalanan herşey

  1. İÇİME BAKAMAM korkuyorum! bakamıyorum içime göreceklerim görmek istemeyeceklerimse bütün umudum tükenmişse etrafımdakiler içimi kemirmişse korkuyorum bakmaya içime... .....................melons..................
  2. Her yeni gun; gozumu actigimda, umutla kosmaktan yoruldum...! hiç bir özlem bukdar derin hiç bir beklenti bu denli olmamıstı .. kızıyorum kendime kimi zamanalr sanki sigarsız bir gece vakti kalmısımda sensiz lik krizim tutmuş artık usandım ya gel benim ol yada gelme beklentilerimin ol ama artık birşeyim ol hani eskiden birtanemdin birtanendim ya Her yeni gun; gozumu actigimda, umutla kosmaktan yoruldum...! seni özlemekten seni beklemkten ya gel benim ols yada gökyüzünde kal aydınlat beni ...............sevgilerimle.. melons sadece aklıma gelenelri karalamak istemiştim
  3. teseşkkür ederim birce düşüncelerin harika senin tanıdığım için seninle bir şeyler paylaştığım için kendimle gurur duyuyorum bana onur veriyorsun sevgiler hepseni bulsun ......
  4. Teşekkürler Sevgilim Beni deli bir sevdaya sürükledin.Uzun zamandır hasret kaldığım duygular denizinde yüzüyorum şimdi.Geçmişin karanlığından, adı batasıca acılardan, hiçlik duygusundan ve yalnızlığın hüznünden kurtardın.Dünyayı yeniden yaşanır kıldın, hayatıma yeni heyecanlar, yeni umutlar ekledin.Hayal etmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrettin. Teşekkürler sevgilim... Dünyada herkesin bir eşi, bir ruh eşi var biliyorum.Kimisi hiç bulamadan göçüp gider hayattan.Kimisi şanslıdır, bulur ve mutlu yaşar.Ben de o şanslılardanım işte.Çünkü buldum seni.Çıkmasaydın karşıma, hayat boyu sürecek bir arayışın içinde olacaktım.Her karşıma çıkana “İşte bu o” diye sarılıp yanılacaktım.Mutsuzluk mutsuzluğu kovalayacak, umutsuzluk hayatımın her yanını saracak ve ben senin yokluğuna alışacaktım. Ama varsın, iyi ki varsın.Teşekkürler sevgilim. Hayatımda ilk kez birine güvenmenin ne demek olduğunu anlıyorum.İlk kez hiçbir kaygı duymadan yaşıyorum aşkı.İhanetlerin, yalanların yer almadığı bir sevda bizimkisi.Oysa karşımdakilere her an bir şey yapacakmış gibi bakardım daha önce....Hoyratça harcarlardı duygularımı.Güzele dair ne varsa yok ederlerdi.Çaresiz, güvenmeden yaşamayı öğrendim.Yüreğimi korumak için öğrenmek zorundaydım.Her sevda derin bir yara açar, yürekte, bir başka darbeye dayanacak gücü kalmazdı ,.Sevdan, insan sevgisini yeniden aşıladı içime. Teşekkürler sevgilim. Aşkımızı güzelleştirmek için çabalıyorsun, bu bana onur veriyor.Bir aşk için çaba göstermeli.Bunun en iyi kanıtısın sen.Beyninle, yüreğinle seviyorsun beni benim gibi.Benliğini adadın aşkımıza. Bendeki gibi.Bil ki ben de öyleyim.Biliyor musun sensiz geçen anları da seviyorum. Çünkü sana kavuşma anına daha da yaklaşıyor.Her geçen dakika, benim heyecanımı daha da arttırıyor.Sadece bu heyecan için bile binlerce kez teşekkür etmeliyim sana. Teşekkürler sevgilim. Zamanı birlikte ve en iyi şekilde tüketmeliyiz..Bu kez zaman bizim lehimize işliyor.Her anımız unutulmayacak tatlar bırakmalı..Birlikteyken huzurun, sonsuz mutluluğun ne demek olduğunu anlamalıyız, Öyleyse şükredelim mi tanrıya sevgilim?Ve asıl bizi buluşturacağı için ona teşekkür edelim mi?Sarılalım mı birbirimize hiç ayrılmamak üzere ?Ve dua edelim mi ruh eşlerini bulsunlar diye?Hadi öyleyse... ...........melons........
  5. Dudaklarımın arasına kondurduğum son sigaramı uzattım ateşine. Çakmak söndüğünde çıtırdayarak alev aldı tütünüm. Dumanını bıraktı deniz esintisine. Oturduğum bankta, sigaramla dalıp gittim; Karşıyaka’ya, vapurlara, martılara. Kordondayım. Yalnız, yaşlı, bitik. Denizime bakıyorum, insanın sevdiğine baktığı gibi. Esintisi bol, dalgaları coşkun Ege’nin yine. Düşüncelere daldım onca geçen senelere, anılara ve bir de o bahara… Yine bu cennet yerdeydim, yine bu bankta. Tek bir fark vardı bugün ile arasında o günün. Yanımda bana eşlik eden sigara ve çakmağım değil, sevgilimdi. Ela gözlerinde delikanlılığımı keşfettiğim yarenim. Ama bu sefer o da farklı. Konuşmuyor, dudaklarını aralamıyordu. Sarı saçlarının her bir teline kendimi adadığım kadın yanımda sus pus olmuştu. Ege mavisinde bir şeylerin cevaplarını arıyordu, dalmıştı uzaklara. Elimi uzattığımda pamuk tenine çekivermişti elini. İçim parçalanıyordu, lokma lokma kordona yayılıyordum. Göz pınarları iyice dolmuş olmalıydı ki bırakıvermişti bir damla irice yaşı. Mavi ceketinin kolunda bana ağlamıştı damla. Parmağımı damlayı almak için uzandığımda çekmişti yine kolunu benden çok uzaklara. Paramparçaydım artık, bitmiştim. Sebebi belirsiz bir engel ikimizi ayırmıştı. Kıpkırmızı dudaklarını aralamıştı, “hah konuşacak artık, söyleyecek sebebini bu zindanlığın” diye umutlandığımda yüzümü bir tebessüm kaplamıştı. Ama konuşmamış, ellerini titreyen dudaklarına götürmüştü. Derin bir nefesin ardından bana çevirmişti buğulu gözlerini. Ben ise donakalmış, ağlayan bedenime laf geçirme aşamasındaydım. Gözlerini kapatıp son busesini kondurduğunda, dudaklarıma anlamıştım gideceğini. “Dur,gitme!” dememe fırsat vermeden eliyle ağzımı kapatıp ayağa kalkmıştı. Ve gitmişti arkasına bakmadan, parçalanmama aldırmadan. Onca sevdaya, gözyaşına rağmen; gitmişti… Yıllar sonra bugün, bu bankta onu arıyorum; dağılışımı. Kalbim acıyor. Simsiyah gözlerimle, kırış kırış tenimle, kırlaşmış saçlarımla; her şeyimle onu arıyorum. Terk edilişime haykırıyorum bu banktan. Sigaram bitiyor. “Son fırt” dedikleri son nefesi de ciğerlerime çekiyorum ve İzmir’e son kez bakıyorum. Kalbim yeniliyor acısına bunca yılın ardından, gözlerim kapanırken vücudum ağırlaşıyor. O banktayım; son kez onu öptüğüm, kokladığım bankta. O banktayım yalnız ve ölü… ....bıraktığın gibi olmamak için yemin etmiştim yosun gözlerine bakarak biliyorsun ..ve işte bıraktığın gibi değilim.... ..........melons.......
  6. Sonrasızlığa öncelik tanıyan eksik bir teşebbüs aşkımız.. Bir köprünün iki ayağı gibiyiz; bir araya gelsek, yıkım olur! Ve sen... Hem yarsın, hem ser... ikinizden de vazgeçemiyorum. Deveye hendek atlatsam, köprüde iki keçi; keçileri barıştırsam, Ice köpek kovalar isimsiz kedilerimi... Sende bir kış ayısı miskinliği, bende katır inadı... aslında biz neyiz biliyor musun: Aşk Çölü’nde bahtsız iki bedevî! Kutup ayısını görmemek için gözlerimizi yumuyoruz acıya, yaralarımız kanamaz sanıyoruz; yaraları öpülünce can acılarının azalacağına inanan beş yaş afacanları gibi.... Maalesef ya da yaşasın; istemeden bir oyunun tam ortasındayız. Oyunun adı: Çölde saklambaç! Ama korkudan öyle bir saklandık ki, korkarım, bulunduğumuz yerden yaşlanmadan, ya da kutup ayısı Hakk’ın rahmetine kavuşmadan çıkamayacağız! Biz hayat saklambacında birbirinin yerini bilerek birbirinden, hem de ebeden saklanan iki saf çocuk.. ayrı kuytularda ama beraber yaşlanacak, beraber aşklanacağız! ............melons.......
  7. O’nu tanımadan çok önce kendime kabul ettirmeye çabaladığım tek şey, yalnızca olasılığıydı ve ‘neden olmasın’ konu başlıklı umuttu çabama tek tesellim. Adı neydi, neye benziyordu, ne zaman ve nasıl belirecekti yüreğimin ufkunda; en ufak bir fikrim yoktu ama eninde sonunda bir gün aynı anda aynı yerde olacağımızı ve ‘bir elmanın iki yarısı masalı’ gereğince, hiçbir zorlama olmaksızın, doğal bir çekimle, birbirimizi birbirimizle tamamlayacağımızı biliyordum. Aramıyordum, pencerelerin önünde beklemiyordum ama hazırdım çoktan kapı daha çalınmadan açmaya... Hazırdım O’na... Sonra... Uyumaya çalışırken, bir masal olup giriverdi uykularıma... Uyadığımda başucumdu benim... “Gözleri okyanus bakan, çok eski bir adam tanıdım. Ceplerinde taşıyordu beş yaş düşlerimi. Yüzü güneşli bir ilkyazdı, elleri yıldızlı bir Olympos gecesi... Nefesim gibi kokuyordu nefesi ve aynı yerden kanıyorduk yara aldığımızda... Yüreği endemik bir kır menekşesi, hercâi.. varlığı epidemik bir yaz nezlesi...” diye başladı masal... O masal hiç bitmedi! ............................................... 1).. Sol göğsümdeki ben gibi taşırken varlığını yüreğimde... yaptığı kardan adamı buzdolabında saklamak isteyen küçük bir kızın çocuksu inancı, inadı ve saflığıyla... her okuduğumda bir kez daha kendimle tanıştığım şiirleri, kırmızı kokulu dağ çileklerini, çizgili pijamaları ve hazan Bodrum’unda güneşli deniz kenarlarını sever gibi... gerçek, içten, sebepsiz... sorsalar:Yorumsuz! Seviyorum seni.... Kardan adamın dostluğu güneş çıkana, güneşin dostluğuysa hava kararana kadardı. Büyümek, öğretmişti çocuksu denklemlerin gerçek hayatta geçerli olmayacağını. Bir yenisi, gidenin yerini doldurabiliyordu, kabullenmiştim zor da olsa... Ama sen benim beni terk etmeyen en dostum, yerini başka hiçbir varlığın dolduramadığı tek yalnızlığımsın! İşte bu yüzden hiçbir sıfat tamlamaya, tanımlamaya yetmedi, yetmiyor seni! ................................. 2).... Ve bir anda okyanus oldun sen, ben oldun; fırtına gecelerinde karaya vuran dalgaların yeni bir şiir daha ekledi yüreğimin sahiline: “Okyanus kurudu ve bir birikinti kaldı sadece. Az daha o da gidiyordu! Sonra merak etti okyanus: Acaba tamamen kuruyunca ne olurdu? Ve o korku, yağmurları yağdırdı... Şimdi tekrar yine okyanus olma yolunda deniz ve en büyük damlaları hep sen.... seni seviyorum.... ” ............................. ......melons.....
  8. Ayrılış Şu anda senden ayrılışımın ikinci günündeyim, buğusu çalınmış sıcak özlemin ayrılıklara o kadar çabuk dönüştü ki... Bu şehir yine kalabalık yine kaskatı bakışlarıyla boğuyor insanların gündüzlerini. Bense düşlerimi avuç avuç taşımaya çalışıyorum gerçeklere ta ki sabahın o insan eli değmemiş saatleri uykularıma elektrik verinceye dek. İşte bu şehrin ve şehrin soğuk gürültüsünün gölgelerinde aşkımı darağaçlarında sallandırmanın yollarını ararken , eski bir dostun sıcak nefesine rastladım. Tüm bunlar acısıyla, tatlısıyla, tadımlık şımarıklıklarıyla her şeyiyle çok güzel. Tam ben sensizliğe dayanabilmek için, hasretini çektiğim kokuna ulaşabilmek için rüya haritasını alırken, bir el dokundu omzuma. Düğüm düğüm gırtlağımdan tırmanarak özgürlüğe koşan hıçkırıklarımı teselli etti . Seni her gece gördüğüm rüyalarımda, sımsıkı tutuyorum ellerini , eğer onları hiç bırakmazsam rüyam sona erse bile sen yanımda kalacakmışsın gibi geliyor. Gözlerimizde çocukluğumuzdan kalan masum,temiz ve pembe renkli etmeye mecbur olmadığımız halde etmekten hoşlandığımız yeminler ve dudağımda sen.. ............melons....... tüm ayrılışlar sen gibimi bakıyor acaba gözlerime .... ?
  9. Aylar Sonra Bugün Aylar sonra bugün yine tıpkı beni bıraktığın günkü gibi aynı şarkıyı koyup teybe bir sigara yaktım.Bu kez yağmur yağıyordu dışarıda ve ben yine camın kenarında aylar sonra bugün beni bırakıp gittiğin günkü acıyı duyumsadım içimde.Yağmur vardı dışarıda bu kez açık bıraktım pencereyi,bıraktım damlalar dilediğince ıslatsın beni ve kalemimden aylar sonra bugün yine senin için dökülen sözcükleri...Sigaramdan derin bir nefes çektim içime sen burada olsaydın kızardın bana 'içme şu zıkkımı' derdin.Dışarının soğuğu buğulandırırdı arabanın camlarını.Ben kucağına uzanırdım,sen saçlarımı okşardın.Bak aylar geçti bebeğim hani o hiç ayrılmayacağımız günler vardı ya işte onlar hiç gelmedi!Günlerce,gecelerce bekledim,ne yağmurlar ne baharlar eskitip bekledim ama gelmedi!Aylar sonra bugün yine senin için bu satırları yazarken güneş açıverdi kapkaranlık gökyüzüne.O bizim aşkımızın üzerine hiç doğmayan güneş aylar sonra bugün yağmurların ortasına doğuverdi işte.Birazdan gökkuşağı da çıkar belki o benim sensizliğimin karanlığını aylardır aydınlatamayan gökkuşağı bu yağmurlu kış gününün karanlığını aydınlatabilir belki.Neden beni bırakıp gitmiştin sanki?Oysa daha söyleyecek öyle çok şeyim vardı ki sana içimdeki sonsuz aşkıma dair... Hiç görmedin senin için akan göz yaşlarımı,hiç bilmedin seni düşünürken nasıl dalıp gittiğimi!Hiç hissetmedin çöl ortasında vadiyi özler gibi seni özlediğimi.Unutmaya çalıştım unutmadım SEN,UNUTAMADIĞIMSIN... .............bırakıp gideli dün gibi 1 sene olmuş...... .......melons........
  10. Ayrılığın İlanı Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de, senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana, ama inandıramadım seni. Sen sorgularken beni kafanda, ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, oysa sen hep susmanın koynunda.. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşu, teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış at kaşık değildim ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki, bazen minicik bir odada bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi. Zaten varsın diye her şey güzeldi ama sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben "aşk" dedikçe sen "hayır" dedin. Zaten az konuşan sen, olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çıkardın ortaya. Ben bir şey diyemedim. Ne kadar zarar vermişim sana meğer... Nasıl değiştirmişim seni... Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte... Demek ki gitmelerin zamanı geldi şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında ne sevda sözlerimiz. "Rahat değilim" diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi be kalktı ortadan. Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki benden sakladığın dülüşlerini yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Yokluğunu taşırım. Bulup bulup kaybettim seni.. Ne yazık ki toz-duman edemedim kuşkularını, ne yazık ki kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. Ne çok tanıdığımız var ayrılığımıza.... ........melons.......... gittiğin o gece .....
  11. Ayrılık Bir günün akşamüstüydü beni bırakıp gittiğin gün batımında sağanak şekilde yağan yağmurun sesi beni rahatlatırken senin söylediklerinde kulaklarımda yankılanıyordu... Herkes yağmurun keyfini sürerken sen beni terk etmiştin ne çaresiz ne yalnız kalmıştım değil mi?? Oysa ne çok sevmişim seni, kendimi yalan sözlerle avuturken nasılda aşık olmuşum sana... Şimdi yoksun yanımda, unuttun belki beni bugün ayrılığımızın ilk günü ama sen ne kadar da çabuk sildin beni ben yine boynu bükük kaldım, artık yalan sözler avutmuyor beni, inandıramıyorum kendimi her günün akşamüstü, her güneşin battığı vakit tekrar yaşıyorum seni... Yalnızlığın bu kadar zor olduğunu hiç tahmin edememiştim... Terk edilmenin mi yoksa yalnız kalmanın mı acısı vardı içimde?? Şimdi kim dinleyecek beni? Kim tutacak ellerimden?? Hayata nasıl tekrar tutunacağım?? Şimdi düşünüyorum da ben seni bu kadar çok düşünürken sen beni hatırlıyor musun hiç?? Sen benim beynimi bu kadar meşgul ederken ben senin aklına Geliyor muyum? Eğer ki bir gün, bir an aklına gelirsem sana söylediklerimi hatırla... ''Ben senin yalnızlığını paylaşmak istiyorum, yaslanmak istediğinde bi omuz olabilmek, sıcak bir el uzatabilmek istiyorum...'' Sonra istersen sil beni aklından ama sıcak bir ele hasret kaldığında, her yağmurlu günde, kendini çaresiz hissettiğin her anda hatırla beni hatırla ve düşün ben kaybettiğim sen içinde bu kadar çok şey kazanmışken sende kaybettiğin şu koca aşka yan.! Ama her şeye rağmen mutlu ol ve kimsenin seni üzmesine izin verme eğer ki gittiğin yolda bir gün tek kalırsan arkanı dön ve bak işte orada ben varım... .........melons........... yitip giden askın ardından ...
  12. bu izmir bana dar geliyor içim daralıyor, canım yanıyor, bu şehir bana dar geliyor. her yerde hayalin, anıların peşimi bırakmıyor, her yerde herşey seni hatırlatıyor. bu şehir bana dar geliyor. sevgililer elele baharı yaşıyor, anneler,babalar çocuklarını parka götürüyor, gözlerim doluyor çünkü; bana seni hatırlatıyor, sensizlik nefesimi kesiyor, bu şehir bana dar geliyor. kimisi romantk bir yemekte, kimisi penceresinde kocasını beklemekte, ben ise içim buruk onları izlemekte, kalbim acıyor,ruhum çekiliyor bu şehir bana dar geliyor. anılar gözümde canlanıyorda; akşam saat 5'i vurduğunda, gözlerim kapıda seni beklerdim, boynuna atlar,kokunu içime çekerdim. cennetteki huriler misali; "hoşgeldin aşkım"derdim. şimdi saat 5'i vurduğunda; yüreğim sızlıyor,içim acıyor, bu şehir bana dar geliyor. hatırlarmısın? seni sımsıkı sarıp, yanağına öpücükler kondurup uyuduğumda, şekeri elinde çocuk misalı heyecanlanır, geceler bitmesin diye yalvarırdım. şimdi gecelerim zindan, hiç güneş doğmayacakmış gibi, sol yanım ağrıyor. yani bitanem, bu şehir bana sensiz dar geliyor... ...................melons.................
  13. İzmir'e Sor Sen İzmir e yağmur yağıyor Her damlada yüreğime acılar düşüyor İzmir in caddeleri yağmurla ıslanıyor Islak caddelere göz yaşlarım karışıyor İzmir in caddelerinde yağmur suları akarken Akan yağmur sularına göz yaşlarım karışıyor Hayatım kayıyor ellerimden tutamıyorum Her gecen gün uçuruma biraz daha yaklaşıyorum Eriyorum yavaş yavaş farkındayım İnan ki gülüm çok acıyor canım Kalmadı artık dayanmaya takatım Nede bekleyecek sabrım Kader diyemezdim bu ayrılığa Hakkımız yoktu bir dünya yıkmaya Kulun gücü yeter mi kaderin kalemini eline almaya Sen yazıyorsun kederim oynuyor Bende izliyorum bu oyunu acılar içinde Ve bekliyorum neyi beklediğimi bilmeden Çok oldu da hayat denilen yoldan geçeli Senden gecemiyorum gülüm Sen İzmir e sor seni nasıl sevdiğimi Geceleri sensizliği içime nasıl çektiğimi Ve ağlayan gözlerimi, Sen İzmir e sor o hiç anlayamadığın sensizliği Her caddesine adını yazdım Seni içimde bir yere sakladım Bu gece yine sensizlikle baş başa kaldım Ve Allaha yalvardım bitsin diye hayatım Sen İzmir e sor nasıl acı cektiğimi Eriyip günden güne bittiğimi Sen İzmir e sor…… İzmirin bildiği ama senin asla bilemeyeceklerini…. ..............melons.............
  14. Senin için Yıldızları topladım sen geleceksin diye Dağılmışlar baya, Sen sevmezsin dağınıklığı Rengi bozuk bulutların, Sildim ama düzelmedi Ay bu gece çekilmiş biraz Sen oturduğunda ayı tamamıyla görmek istersın diye, Seslendim, Beri gel biraz dedim. Duymadı.. Ay istediğim gibi olmadı be gece… Ağaçlara seni görünce selamlamalarını söyledim Yaprak dökmeyin dedim Bedenlerinizi biraz öne eğin Dallarınız çarpmasın Rüzgarla da görüştüm Esip seni soğutmasın Susarsın diye okyanusa tuz koymadım bu sabah Balıkları topladım,yosunları temızledım İnciler kaldı bir, derinde… Gemi enkazında yaşayan deniz kızlarını çıkartmadım En güzel şarkılarını söylesinler diye Toprak kabarmış,çatlamiş Ayağın tökezlemesin,düşmeyesin diye Yağmurla konuştum, toprağa karıştı. En sevdiğin koku sardı etrafı Yağmur toprakta canlandı Yıldızlar bir yerde toplandı Ay kızardı, Bulutlar dağıldı Ağaçlar selamda Kulağımda denizin sesi Gözüm yollarda ...............melons.................
  15. anlam nedir sensizlik anlamsızlıkmıdır ? Karanlık bir yolda yürürken görülmediğini düşünüyorsun Ama ayak seslerin seni ele vermektedir farkında bile değilsin. İşte insan bazen korkakça kaçarken gerçeklerden Sesinin duyulduğunu gerçeklerin bilindiğini bilmez bilemez. Bilmemesi de ona büyük bir ızdırap yaşatır. Geceleri uykuları kaçar ve yalnızlık nehrinde fırtınalarla boğuşur durur. İnsan ne kadar kaçabilir ki kendi gerçeğinden İnsan nasıl kurtulabilir ki dilinin inkar edip gözlerinin eleverdiği yanlışlıklardan… Unutmak ayaktayken uyumak ne kadar gafletlice bir davranışsa Yapılan hataları bir kenara atmak Ve onları yaşanmammış gibi görmek de gaflettir. Gaflet nehrinde yüzmek zülümdür kendi benliğine bahşedilen ruha Kişiliğine en büyük ihanet karşılıksız sevip de sevildiğini İnkar eden sözlere aldanmaktır. Ben büyük ihanetleri yılmadan bertaraf ettim Tutarsız sözleri Yıkık gözleri Yalancı sözleri Anlamsız sözlerin yarattığı buhranları Yalan oluşu gözdeki o ilahi nurda işaretleri okuyarak Bertaraf ettim. Ben egoistliğin ne olduğunu bilen biriyim Egoist insanlar her zaman kaybetmeye mahkumdur. Mahkum olmak sadece yalancı bir çift göze Mahkum olmak tutarsızlığa yemin etmişçesine sözlerin yalancılığına Beni yıldırdı korkarak kaçanlar. Kararsız kalıp da gitmek arkamdan yalnızlığı ve sessizliği bırakıp Gitmek zoruma gidiyor. Hiç böyle zorlandığımı hatırlamıyorum. İnsana hak ettiği değeri vereceksin Ne eksik ne fazla Çünkü değeri fazla verdin mi kafana çıkarlar Ama değeri az verdin mi bir sorun olmaz çünkü değersizdir. Değer yargısı kişiden kişiye değişir. Ben değer verdiğime hiçbir zaman pişman olmadım olmayacağım da Bir gün çekip gidersem arkama bakmayacağım Ardımda değerli ya da değersiz adım kalsın Umurumda değil baki olamayan dostluklar. Tutarsız kanla yargılar Anlamsız sözcükler Anlamsız anılar Anlamsız bakışlar Anlamsız yüzler Anlam nedir nedir anlamsızlık. Ben tuttum yine buhranların yoz yollarını Ben yine giderim Maziyi yırtarcasına yıkıntılar arasından nura erişerek. Aldanmak yalnızlığın tutarsız sesine Ne kadar güzel Sadece gülmek gerek Yılgınlığın yarattığı yalnızlık beyhudeleri içinde. Gönül vermek hak etmeyene hak edeni unut kenara atmak ne kadar ............ melons..............
  16. Lal(lik) palavrasız, provasız yaşamak mı dersin ben bilirim sonsuz acılara alışmak mı dersin ben bilirim ben yıllarca susan, susan, susan konuşması gerektiğinde bile konuşamayan boşa hırpalanmış bir ömrü üstümde taşırım içinde, küçük şeyler sakladığım konuşamadıklarım küçük görme beni senden tek istediğim bir çok şey var sana söyleyemediğim biriktirdim bu akşam, iyice ayıkladım dinle beni, sana sustuklarımı sakladım delice sevmek mi dersin ben bilirim bu candan geçmek mi dersin ben bilirim ben lal ım melons.............
  17. Sana Yazılmamış Mektup Prensesim, sevgilim; Masum bakışların beni gölgelendirdiğinde İçimdeki okyanusu kurutur. Sen Tanrı’nın bana en güzel armağanısın. Bakışlarının sihri bana etki ettiğinde, Hayata yeni başlayan bir bebek gibi olurum. Prensesim, aşkım; Bakışlarımız birbirine kavuşsa bile, Benim ruhum sensizlikle dans eder. Sensiz olan ruhum seninle olur Sen yokken de seni sever ruhum Sen yokken de seninle yaşamasını bilir melons...............
  18. Damla Damla damla akıyorsun gözlerimden Düşünüyorum seni, Günde 25 saat haftada 8 gün Ve bir gün yine başladı ve küstüm kendimle Günlerdir bekliyorum, Gelsen de bizi barıştırsan Ve akşam oldu hala yazıyorum.. suyun damla damla akışı gibi, 1961 ortasındaki Küba sabahı gibi huzur veriyorsun ama; Bir yandan da; Çürütüyorsun Suyun ahşabı çürüttüğü gibi… Nasıl anlatsam; Bir yarayı kaşımak gibi Acıyor ama bir tadı da var.. Sanki aşk gibi.. Yok değil.. melons.................
  19. Seni Sevmek Yeniden doğmak gibi seni sevmek Ve yaşamın her anında seni düşlemek Geceler boyu seni düşünmek Her güzel şeye seninle gülmek Acılara beraberce göğüs germek Zorluklara elele yürüyebilmek Bekleyebilmek ve beklenmek Gözlerin kapalıyken bile görebilmek Hep senle yaşamak gibi seni sevmek Yeniden doğmak gibi seni sevmek Gözlerinde beni görebilmek Ellerinde huzuru bulabilmek Sözlerinde mutluluğu duyabilmek Sorumsuzca sevebilmek Güven hissedebilmek Her nefeste adını yinelemek Sonsuza yemin etmek Hep senle yaşamak gibi seni sevmek
  20. Keşke Hayat hep keşkelerden ibaret… Bazen "keşke" diyorum. "keşke"yanlızlığımla paylaştıklarımı seninle paylaşabilseydim. Keşke Buna izin verseydin… Belki ozaman yaşadığım onca acıların hiçbirini yaşamaz, ve bu kadar Kırılmazdı kalbim… İnan onca acıya rağmen sana olan hislerimde en ufak bir eksilme Olmadı. Çıkıp geleceğin günü iple çekiyorum hala… değişen tek şey; Geleceğin günü sana içimdeki nefreti kusmak azda olsa benim Çektiklerimin acısını sanada tattırmak için bekliyorum.. Belki diyorum o zaman anlarsın sevginin büyüklüğünü… Kimi zaman çektiğim acıların bana bir ders olduğunu düşünsemde Özlemek, beklemek ve sonrası… Evet sonrası hiçbirzaman olmayacak bir son hazırlamışım kendime… Tutunduğum dallarda tek tek kırılmaya başladı. Artık onlarda taşıyamaz oldu içimdeki nefretin ağırlığını… biliyorum Birdaha asla göremeyeceğim o güzel gözlerini… ama dedim ya işte "keşke" dediğim herşeyde "sen" varsın… ve hep sen olacaksın Keşkelerimde… Ve yine "keşke" diyorum. Son kez… "keşke" hayatıma bir anda girip, bu Kadar kalıcı olmasaydın, söküp atabilseydim seni "keşke"… "keşke" seni Hiç tanımamış olsaydım… ve kalbime söz geçirip unutabilseydim o kömür Karası gözlerini…"keşke"…. melons.........
  21. Sanki Geleceksin Çıkacaksın bir yerlerde karşıma... Yüzüne hasret bıraktığın günler geride kalacak. Gözlerine bakıp yine eskisi gibi gülümseyeceğim sana. Hiç bir şey olmamış gibi... Eski güzel günleri hatırlayacak belki dolacak gözlerimiz ama kavuşmanın mutluluğu susturacak ikimizi. kordon boyunu, gezdiğimiz sahilleri, hiç kimseyi umursamadan sevgiye dair ne varsa, ne yaşadıysak hepsini tekrar tekrar yaşayacağız. Sanki geleceksin... Unuttuğum yüzün vefasız gözlerin bakacak bana yeniden. Bıraktığın o adam yok artık göreceksin. Hesap sormak bile zor gelecek bana. İçimde büyüttüğüm onca acıya rağmen göreceksin, hissedeceksin o büyük, o saf sevgiyi yüreğimde. Sanki geleceksin... Pişman olup af dileyeceksin benden. Kaybettirdiklerini anlayacaksın belki ama çok geç olacak biliyorsun. Ya senin kaybettiklerin? Hiç kimse sevemeyecek seni benim seni sevdiğim kadar. Hiç kimse savaşamayacak yıllarla benim gibi ve hiç kimse benim kadar özlemeyecek seni... Anlayacaksın vefasız sevgili... Sanki geleceksin... Sileceksin yılların özlemini. Bir şans, son bir şans dileneceksin benden. Senin bana vermediğin o şansı benim sana vermem için yalvaracaksın. Ben yaptım şimdi sen yapacaksın, sen alacaksın gururunu ayaklar altına. Tadacaksın bu acıyı derinden. Ve öğreneceksin sevgili aşkta gurur olmayacağını. Sanki geleceksin... Çıkacaksın karşıma... Yürekse yürek, sevgiyse sevgi... Ben ağladım yıllarca şimdi sen ağla karşımda. Acıysa acı hemde en büyüğü. Ben öğretemedim sana sevgiyi.silemedim kalbinden nefreti. Taşlaşmış o kalbinin duvarlarını benim sevgim yıkamadı. Evet sanki geleceksin ve bana yanıldığımı göstereceksin taş kalpli sevgili. Bir gün evet bir gün geleceksin... Geleceksin kendi ayakların getirecek seni bana. Hayal değil, rüya hiç değil, boş umut değil ve bu bekleyişim boşuna değil. Sen sanıyorsun ki hala seviyorum seni. Hala deli gibi tutkunum sana. Ama haklısın sevgili. Kendime bile söyleyecek cesaretim olmasada doğru olan bu. Ama farketmez artık yosun gözlüm. Onca acıyı unutmadım. Daha hesabını soramadım. Geleceksin biliyorum ve ben bekliyorum... Nasıl birşey anlamıyorum, seviyorum hemde ölesiye nefret ediyorum. Sanki geleceksin... Sanki çıkacaksın biryerlerde karşıma...bekliyorum vefasız sevgili.... melons..... 26.05.2007.... 01 12
  22. Vedasız Ayrılığıma Son Bir Veda Seni seviyorum. Kızma bana n'olur. Yada kızarsan kız ama öyle. Evet seviyorum seni. Hemde hiç korkmadan, çıkarsız, hesapsız, karşılık beklemeden her zamanki Gibi en derinden gelen bir seslenişle söylüyorum... Seni seviyorum. Canımı iste hiç düşünmeden vereyim avuçlarına. Gel kopar kolumu, bacağımı Sesim bile çıkmaz inan... Ama... Gerçekler bırakmıyor dimi yakamızı. Ne kadar silkinirsek silkinelim Düşmüyorlar üzerimizden ölümün soğuk nefesi gibi. Kalanlar ise hep kendimize Doğru bildiklerimiz oluyor... Biz bu aşkı bireysel yaşamaktan ileriye götüremedik ne yazık ki... Ben benim Dedim her şeyde, sen sadece seni söyledin. Ardımıza bile bakmadık Kırdığımızda kendi içimizdeki çocuğu bile. Hayallerimiz ne kadar can bulup Uzadıysa, aşkımızın ömrü bir o kadar kısaldı sanki. birbirimizi Anlamadığımızdan yakınıp sitem ederdik ya ben en çok ne birlikte olabilmeyi Başaramayışımızı ne de ayrı kalabilmeyi beceremeyişimizi anlamıyorum. İşte En çokta bu gerçek acıtıyor içimi... Hiç dikkatini çekti mi? Düşündün mü? Bilmiyorum. Bu güne kadar sana her Yazdığım yazıda, her mesajda yada mektupta, sözlerin bittiği her satırın Sonunda neden üç nokta (...) Vardı? Hiç sordun mu bunu kendine? Belki Dikkatini çekmedi belkide bu satırları okuduktan sonra düşüneceksin Kimbilir. Ama yorulma bu sefer yormayayım seni, ben söyleyeyim: '' Aşkımız büyüdükçe, içimdeki çocuk seninle ömür kazandıkça, sesini her Duyduğumda hergün biraz daha fazla çarpmaya yemin eden kalbim beni Yaşattıkça, her an ,her saniye yaşama ve ölüme inat hayallerin sonsuzluğunu Seninle tattıkça, gözyaşlarımın her damlası sana iç çekiş olmaya devam Ettikçe ayrılık bize hiç yakışmasın diye''ydi. Adeta sensizlik kapıyı hiç Çalmasın diye her satırda tekrarladığım bir yemindi bu... Ama başarılı olamadım... Başaramadık... İçimizdeki sevgi büyüdükçe aşkımızın Ömrü kısaldı, hayallerimiz sonsuzlaştıkça sevdamızın mezarına bir kürek daha Battı... Yine ve yeniden... Tekrar tekrar canı yandı... Ama biz. Görmezden geldik. Ya görmezden gelmeseydik. Başarabilir miydik o Zaman. Hayallerimizi yaşatabilir miydik? Son nefesini verirken Sevdamız onu yaşama döndürebilir miydik? Bilmiyorum. Severken ayrılmak böyle olsa gerek. Diri diri mezara girmek, yaşarken ölmek Demek bu olsa gerek... Birinin canına kıymak, bile bile ölümüne razı gelmek Bu olsa gerek... Ben sevdama veda edemedim. Yüzüm yoktu ardından ağlayıp Feryat figan af dilemeye. Kendi ellerimle mezarını kazmışken, yok oluşunu İzlemişken bu lanet gözlerimle nasıl ona veda edebilirdim ki... Vedasız ayrılığıma son bir veda... Seni sensiz yaşamak en kötü kaderse bende bu kaderime inat seni yaşatmaya Yemin ettim. seni seviyorum.............................. 26.05.2007..03 57.......... melons....
  23. Sensiz Her günüm sensiz çaresiz Kelimelerle anlatamıyorum seni Senin sevdan kalbimde çınlayan bir ney gibi Güzel ama ulaşılmaz Ben seni beklentisiz sevdim Bir annenin yavrusunu sevişi gibi Bir balığın susuz yaşayamadığı gibi Umut dolu ama imkansız Her gece daha bi vuruyor sevdan Daha bi acıyor merhemsiz yaram Sensizliğe susan gönlümde hicran Ne olur uyandır beni bu kabuslardan melons......
  24. Umrunda mı Senin Sensiz, sevgisiz kalmışım bir başıma, Hiç aldırmıyorsun döktüğüm gözyaşıma, Hasretten öldü yazın mezar taşıma, Acılara boğuldum, umrunda mı senin? İlk zamanlar seni seviyorum demiştin, Bırakmam seni deyip yemin etmiştin, Sonra durup dururken neden değiştin? Günlerim sayılıyor, umrunda mı senin? Ben unutmadım sevda yeminlerimizi, Tüm günlerden güzel geçen günlerimizi, Umut nehrinde yüzdürdüğümüz gemimizi, Ama gülmeyi unuttum, umrunda mı senin? Şimdi tüm denizlerde gemilerim battı, O çok güvendiğim yarim aşkımı sattı, Felek beni benden alıp meçhule attı, Şimdi ben yokum, umrunda mı senin? Şansım sana şanssızlığın bana kaldı, Kalbim ağır sevdanı taşıyan bir hamaldı, Gönlün benden alacağını fazlasıyla aldı, Ve bana dert kaldı, umrunda mı senin? Tüm bunları hak ettim seni sevdiğim için, Bunca çektiğim acı senin mutluluğun için, Hâlâ yaşıyorsam bil ki bir tebessümün için, Gençliğim son nefesinde, umrunda mı senin?
  25. Issız Gece Issız gecelerle kapadım üzerimi sen yokken Ve ıssız gecelere yazdım yalnızlığımı Ağladım sabahlara kadar hıçkıra hıçkıra hiç durmadan Gözyaşlarımı deniz yaptım senin için Kimi zaman hayllerimi yüzdürdüm Kimi zaman hayallerimle birlikte ben de Boğuldum kendi denizimde Ama seni sensiz yaşamayı öğrendim artık Ya sen Zifiri karanlık gecelerimde ışığım olmayı düşündün mü hiç Ya da Teselli bulduğum sigaramda nefes nefes içime çektiğim Duman olmayı Nerde Sen ölümden öte sevmeyi nereden bileceksin ki Nereden bileceksin ki Bu adam seni sensiz yaşarken her gün ölecek Söyle Nereden bileceksin...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.