Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

melonss

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    258
  • Katılım

  • Son Ziyaret

melonss tarafından postalanan herşey

  1. YİNEDE SEVİYORUZ Duyguların duygularımdır Beni yine gecelere mahkum ettin Bana yazdığın her mısranda seni hissettim Sensiz geçen her ânıma sitem ettim. Bir ilkbahar günü gibi içime doğdun Bir yaz günü gibi seni arzuladım Bir sonbahar günü gibi sensizliği yaşadım Bir kış günü gibi yokluğunla kanadım. İmkansızlar şehrinde Birbirimizden habersiz dolaşıyoruz Her çiçeği "bu sen misin" diye kokluyoruz Yalan işte bu, koca bir yalan İkimizde aslında ayrılığı istiyoruz Kavuşmanın, zamanı durdurabilmek kadar Olanaksız olduğunu biliyoruz Nedendir bilemem ama; Yine de birbirimizi çok seviyoruz.
  2. SENİ GÖRMEK Bir sevda var aramızda Birimizden birimiz inkâr ediyor olsak ta Seviyorum ben seni Bitmez tükenmez bir aşkla İtiraf edemiyoruz, cesaretsiziz Birbirimizi kaybetmekten korkuyoruz Duygularımızı söyleyemiyoruz Bir aşk için çok yeteneksiziz. Bazen o kadar hızlı başlıyoruz ki Birden herşeyi söyleyiveriyoruz Koşuyoruz duygulara, hülyalara dalıyoruz Ancak durunca, yorulduğumuzu anlıyoruz.
  3. ÖZLEDİM Çok özledim seni Aradan çok uzun zaman geçti Galiba iki saat gibi bir süreydi Kısa gibi görünse de; Benim için iki yıla bedeldi. Çok özledim seni Duymak istiyorum ipek sesini Biliyorum, çok şey istiyorum Ve farkındayım, imkansız sevda benimkisi Çok özledim seni Bu gece dört te aniden Sen diye uyandım Oturdum bir başıma Yine, Sen diye ağladım Gözlerimden dökülen her damla gözyaşımda Seni aradım, Yazık ki çok uzaktaydın Sonra, gecenin karanlığına inat Aydınlık bir şiir yazdım Her yer ışıl ışıl oldu Çünkü seni ve benim sana olan hislerimi anlattım Bu da yetmedi; Elimde olmadan çok duygulandım Ağladım, ağladım... Yazarken hiç aldırmadan Bembeyaz kağıdı gözyaşlarımla ıslattım Biliyormusun ? Şu an, bir şiir değil; Gözyaşlarımı okuyorsun. Seni çok seviyorum Ömrün boyunca hep gülmeni istiyorum Zararı yok ben senin yerine de ağlarım Ağlamaya alışkınım... Bazen seni kaybetmekten korkuyorum Sana karşı korkularım var benim Bir türlü söleyemiyorum Tüm bunlara rağmen Bir tek şey biliyorum Ben seni seviyorum. Biter deme bu sevda bana sakın Sen bana kendimden daha yakınsın Gözyaşlarımsın, mutluluklarım Ancak sen istersen vazgeçerim Tüm bu güzellikleri, Ölene kadar içimde saklarım Kalbine nasıl girdiysem Öylece sessizce çeker giderim. Her zaman olduğu gibi Seni sadece kendi içimde özlerim...
  4. BİRİ VAR Biri var, Belki bana çok uzak Belki de benliğim kadar yakın Evet ve nihayet, birisi var Yüreği sonsuz sevgi dolu Çok cana yakın ve insanlara sevdalı Bütün bu güzelliklere rağmen Yine de yüreği bazen ağlamaklı Aslında bilmiyor, Onun o güzel gözlerinden dökülen Dünyanın en güzel, Sevinç ve sevda gözyaşları Sana ağlamak kötüdür diyemem Bazen ben de ağlıyorum Yağmur yağıyorsa ve bir de yalnızken Gözlerim buğulanıverir Uzaklara bakarken Öylece duygululanıveririm işte Bir insanı; Yani bir çiçeği düşünürken. Bilmelisin ki, bir nehir gibisin Nereye baksam oraya akıyorsun Aktığın her yeri, Sonsuz sevginle yakıyorsun Bir de beni düşün, beni; Her an içimde bir volkan gibi patlıyorsun. Hayatta en zor şey sevgi ve hasrettir Biliyormusun, gökyüzü neden bu kadar gizemlidir Ve biliyormusun, okyanus neden bu kadar derin ve serindir Neden rüzgar ara sıra çıkıverir Neden kuşlar özgürce uçabilir Ben biliyorum ve hala öğreniyorum Evrende her şey; Birbirine sevdalı ve hasret içindedir. Hiçbir insanı menfaat için sevmedim Ve hiçbir şeyi dürüstlüğe değişmedim Biliyorum sen de benim gibisin Yani ben senim, sen de bensin Özgür bırak duygularını Nereye gitmek istiyorsa oraya gitsin Hayatta böyle değilmi zaten, Yani, sonsuz hasret ve sevgiyi yaşamak için...
  5. BİR GÜN BEKLİYORUM Bir gün bekliyorum, senli bir gün Gözlerim, gözlerindeyken Beraber ölelim istersen, Ellerimi vücudunda gezindirirken Sımsıkı sarılırken sana Dudaklarım kilitlenir, bal dudaklarına Tenin gül kokar, her yerinde çiçekler açar Hepsi sana benzer, Koklamaksa bana düşer.
  6. HER YERDE SEN Her ânımda sen varsın Ve ben ne zaman şiir yazmak istesem Senden başkasına yazmak istemiyorum Bitmiyorsun içimde, bitmiyorsun Arttıkça, daha çok artıyorsun. Ne zaman gözlerim buğulansa Uzaklara dalıyorum Bir başkası için hiç ağlamadım Senden başkasına da ağlayamıyorum. İlk yağmurun toprağa düştüğü ân gibisin Hani o, taptaze toprağın mis kokusu var ya ! Bir daha böyle güzel kokmaz toprak, bilirsin Ben yağmur olsam, sen toprak Yaz, kış demeden üzerine yağsam Sen hayat versen tüm dünyaya Ve her zaman böyle güzel koksan. Ay gibi doğdun gönlüme Güneş gibi ısıtsan beni her üşüdüğümde Gecelerde olsan, gecelerde Yıldızları kopartsam yüreğimden Hasretle doldursam ellerine.
  7. AĞLAMA İnan seni üzmek istemezdim Ne olur, affet beni Gerçek nedir, biliyor musun ? Sensizliği gururuma yediremiyorum Seni çok arzuluyorum Bu gece de olduğu gibi Seni her saniye arıyorum Özlüyorum seni, çok özlüyorum Yüreğimdeki aşkı bilmiyorsun. Ne olursun ağlama, Üzülmek yakışmıyor sana Hep gülmeni istiyorum Ben varsam eğer burada Bil ki senin için yaşıyorum Yeşil gözlerinde kan kırmızı yaşlar güzel durmuyor Senin gözlerin, Benimse yüreğim kanıyor Dalgalı saçlarına durgunluk yakışmıyor Biliyorum, benim yüzümden rüzgâra direniyor En güzel çiçekleri topladım sana Bir kısmını saçlarına tak, Bir kısmını koynunda sakla
  8. BENİ SEVMEK Beni sevmek kolay değildir Dikenli tellerin arasından geçmek gibidir Bazen neşelenip, çoğu zaman üzülmektir Beni sevmek; Bazen yaşamak, çoğu zaman da sevgiden ölmektir Çok ağlayıp, az gülmektir İçin yanarken bile tebessüm etmektir Çok söze niyet edip, az söz söylemektir Beni sevmek kolay değildir Beni sevmek; En zor anında bile beni düşünmektir Yürümeyi bırakıp, koşabilmektir Sözünü bilmektir, özünden dönmemektir Beni sevmek; Duygularını gizlemeyip, dürüstçe söylemektir Gurbet adına ne varsa her şeyi bilmektir Beni sevmek kolay değildir Senin küçük yüreğin kaldırmayabilir Bütün bunlara rağmen; Beni sevmek, imkansız da değildir...
  9. SENİ SEVMEK Seni sevmek; Bir menekşeyi koklayıp gülmektir Bir güle dokunmaktır, bir de öpebilmektir Her yeni gün hayatı biraz daha sevebilmektir Üzüntüye dair her şeyi silebilmektir Feza' dan dünyayı seyredebilmektir Seni sevmek; Hayata gülmektir Geceleri yıldızların arasında olduğunu bilmektir Gündüzleri içimde yaşadığını hissetmektir Seni sevmek; Her gülüşün için bin defa ölebilmektir Yokluklar silip, varlığı cana getirmektir Bir güvercin misali özgürce uçabilmektir Bal dudağından dökülen Tane tane sözlere güvenebilmektir Seni her an düşünebilmektir Hep yanımda olduğunu zannetmektir Uğrunda seve seve, her şeyi feda edebilmektir Yani, seni yaşamaktır, Hayatı her an gönlünde paylaşmaktır Seni senden almaktır, Tüm bu güzelliklere rağmen, Benim için; Seni sevmek, Zamanı durdurabilmek kadar da İMKANSIZDIR...
  10. YALNIZLIK Sen nereden bileceksin yalnızlığı Hiç, mecbur kalıp Bir duvarla konuştun mu ? Ya da kuru bir saksıya Sevdanı anlattın mı ? Yatağında uzanmış halde Kendi kendine konuştun mu ? Tek dostumsun diyerek Bir sigara yaktın mı ? Sen nereden bileceksin yalnızlığı Hayatında hiç yalnız kaldın mı ? Yokluğun içindeyken Varmışsın gibi davrandın mı ? Bir yalnızlıkla, bir başımayken, Eskilerde kalan bir şarkı Hatırlatsın istedim seni bana. Hiç dokunmadım masanın üstündeki Tozlu resmine, Aslında hiçbir şeye dokunmuyorum, Hâla, havlun kapının arkasında asılı Kim bilir, belki bir gün gelirsin diye. Ve hâla ağlıyor küçük kuşumuz Senin yokluğuna. Son kez su içtiğin bardakta Hâla, ruj izi duruyor, Nemli dudaklarını arıyor. Bilmiyorsun belki ama, aynayı hâla silmedim Yazdığın son sözleri okuyor yüreğim. Yeter artık bu kadar acı, Yak mektupları, yık beni Yok et hasreti, bitir sevgiyi Her şeyi bitir, tüm sevdamızı Hatta sil kalbinden adımı Ve dağla yüreğini Kapat sevgi kapılarını Bir ah çek içinden Kurşunla vurulmuş gibi derinden. Bir vah de benim için Sona eren sevdamız peşinden.
  11. SEN BENİ SEVİYORSUN Sen beni seviyorsun Bu gün hissettim Korkuyorsun, söyleyemiyorsun Aslında, biliyorum Hiçbir zaman söyleyemeyeceksin Zaten istesen de söyleyemezsin Çünkü; Bizimkisi ne arkadaşlık Ne de bir sevda Bu iki duygunun arasındayız galiba. Sen beni seviyorsun Bu gün hissettim İçimdeki volkan patlarken Serin akarsu gibi üstüme geldin Bütün suç benim, Seni de ateşimle buhara çevirdim O güzelim bahar kokunu Her lâhza içime çektim Sana olan sevdamı, Sadece mısralarda yazdım ve yaşadım Sevdim, seni çok sevdim Sen de beni seviyorsun Bu gün hissettim...
  12. SEVMEKTEN KORKUYORUM Her gün yanında olamamaktan korkuyorum Sesini duyamamaktan Seni görünce, sana alışmaktan da korkuyorum Nedense sensizlikten de korkuyorum Bir gün hoşça kal demenden İstemesem de; Bir gün, bir gül gibi İçimde solmandan korkuyorum Hafızamda bırakacağın hatıralardan Hatıralardan kaçamamaktan Adını unutamamaktan korkuyorum Ah be güzelim; Ben seni sevmekten korkuyorum. Benimkisi sadece bir sevda Göz yaşlarımla söndüremediğim Korkularımı yenemediğim Söyleyemediğim Fakat, kendimi tükettiğim Ve beni; Yedi kat yerin dibine sokan Utandıran, korkutan An be an içimi yakan Cesaretsiz bir sevdan Bu nasıl bir sevda ? Anlayamıyorum Ah be güzelim; Ben seni sevmekten korkuyorum. Biliyor musun; Aklımdan hiç çıkmıyorsun. Sen benim; İmkansızlar bahçesinden koparttığım Edâlı gülümsün. Hiçbir zaman koklayamayacağım Adını söylerken burkulacağım Sevmekten hep korkacağım Fakat, ömrüm boyunca unutmayacağım Edâlı gülümsün. Ah be güzelim; Aslında sen benim, Kendi ömrümsün.
  13. BİR HASRET Artık eskisi kadar gülmüyor yüzüm Senden uzaktayım ya Bitmiyor gönlümdeki hüzün Ah sen ne serinsin, ne kadar serin Okyanus kadar derin. Anlatamıyorum bu sevdayı Ah bir yazabilsem gerçek hislerimi Bir anlatabilsem içimdeki seni. Bu kadar kolay mı gülmek ? Bu kadar zor mu senin için Seviyorum demek Yoksa inanmıyor musun sevdama Dinle bak ! Bir tel saçın için Ölmek lazım, ölmek...
  14. KAYBETMEK İÇİN SEVMEDİM İnan seni kaybetmek için sevmedim Ellerini kaybetmek istemedim Saçlarını, varlığında yok olduğum gözlerini Varlığını kaybetmek istemedim Ve tüm hislerini Ben seni sen olduğun için sevdim İnan seni kaybetmek için sevmedim İçinden içimin yok olmasını istemezdim Seni istiyorum, kırlarda arzu ettiğim çiçekler hatırına Seni istiyorum, denizdeki umman anısına Ben seni istiyorum Bir başıma yürürken yollarda Kalbimden kalbine akan gözyaşları yangınında Yeminler olsun gideceğini bilemedim Varlığını kaybetmek istemedim Ben seni sen olduğun için sevdim İnan seni kaybetmek için sevmedim Kal desem kalmazsın, gel desem gelmezsin Coşkun çağlayan ırmaklarda buluşalım o zaman Kimsenin bilmediği Sadece senli ve benli İçindeki gizli sevdayı ver bana Bulmak istiyorum sendeki beni Varlığını kaybetmek istemedim ki Ellerini kaybetmek istemedim Varlığında yok olduğum gözlerini Ben seni sen olduğun için sevdim İnan seni kaybetmek için sevmedim. Ağustos sıcağının alevinde kaybettim seni Sabah serinliğinde aradım sesini Geceleri ay ışığına sordum sensizliği Bir çay bahçesinde otururken bile Aklımdan geçmedin değil hani. Kırılan bir bardağın sesiydin Gürültülü şehrin kalabalığını her an haykırışıydın Ellerinden oyuncağı alınmış bir çocuğun Donuk bakan gözleriydin Saatler gibi, günler, aylar Ve hatta Yıllar gibi ağır ağır geçtin içimden Yeter ki üzülme sen Ömrün boyunca eksilmesin tebessümün yüzünden Yine de bilmeni isterim Varlığını kaybetmek istemedim ve tüm hislerini Ben seni sen olduğun için sevdim İnan seni kaybetmek için sevmedim.
  15. SEN BİLİRSİN Ve hayaller güvensizlikle yıkılır İnandırmak zorunda değilim sana kendimi Yine de kalp durur, sevdiğine kırılır Yıkılır bu dünya, tüm hatıralar yok olur Geride birtek gözyaşlarımla yazdığım Anlamsız şiirlerim kalır... Biliyormusun; Bana gökyüzü güveniyor Her gece onu, hayran hayran seyrettiğimi biliyor Yeryüzü bensiz yapamaz Her gün yolda yürürken, adımlarımı sayıyor Ağaçlar beni çok sever ve kuşlar ve çiçekler Her gün onlara binlerce kere gülümsediğimi bilirler Ve bana çok güvenirler, Onları incitmeyeceğime emindirler Yıldızlar beni çok severler Onlara her gece, Yeni bir isim yakıştırdığımı bilirler Her gün yüzlerce kere, Gözgöze gelirim ben onlarla Tüm duygularımı paylaşırım Sonsuz güven ve aşkla. Ve insanlar; Ve insanların bazıları bana güvenmezler Sadece güveniyor gibi görünürler Aslında bu onların kendi bileceği bir şey Hiçbiri umurumda bile değiller Bir insana zorla sevdiremezsin kendini "Bana güven" diyemezsin Eğer kalbindeki yangını hissetmiyorsa Ve aslında güvenmeden seviyorsa Ona bir tek söz söyleyebilirsin "SEN BİLİRSİN" ! Güven nedir ki ? Ne kadar basitçe söyleniveriyor Evet bu dünyada, Bir insana güvenmek çok zor Ve güven gözlerde başlar Sevgi gibidir Kalbe yerleşir Sözlerde kilitlenir Duygularla perçinleşir Aşkla birleşir Ve karşılıklı hissedilir Biz birbirimize asla güvenemeyiz Çünkü; Hiçbir zaman gözgöze gelemeyeceğiz. Yağmurlar ben ağlamadan yağmazlar Bu dünyada beni sadece yağmurlar anlar Bilirler; Benim sana olan sevgim, Gökkubbeyi titretir, Arşı ihtizaza getirir, Tüm yıldızları, Sadece senin için avuçlarımda toplayabilirim Çünkü ben seni sonsuz severim Ve sana yağmurlar kadar güvenirim Yağmurlar gibiyim Yani yağmurun toprağa güvendiği gibi Ben de sana güvenirim. Çiçeklerin rüzgarlara, Gün ışığının güneşe güvendiği gibi Gecenin ortasında parlayan ay ışığına Ve aslında, kendime güvendiğim gibi Sana sonsuz güvenirim. Ve hala senin içindeki Ben'de Güven duygusu yoksa Boşver, uğraşma boşuna Çünkü gözlerime bakamayacaksın asla İçimdeki güveni aktaramayacağım sana Şimdi sana bir tek şey söyleyebilirim. "SEN BİLİRSİN" ...
  16. DÜŞ Bir gün düşlerimle yaşamayı öğrendim Senin bana öğrettiğin düşlerle Dökülen göz yaşlarımı öğrendim Bir kase yi doldurup tükettiğinde Düşümde, Lambaların hep söndüğü anı istedim Ellerim ellerine dokunduğunda Yaşamayı çok sevdim Gözlerimiz buluştuğunda. Ne yazık o günden sonra Lambalar hiç sönmedi. Hep koştum gökkuşağına yetişebilmek için Ayaklarım yaralandı Dizlerimde derman kalmadı Meğer hepsi bir hayalmiş Yetişemedim, fakat Renkleri ve güzelliği içimde kaldı Bir gece düşümde seni gördüm Ağlıyordun ve bağırıyordun Bana koşuyordun, fakat düşüp kalıyordun Bu bir rüya diye sesleniyordum sana Nedense duymak istemedin Her yerin kanla doldu Biliyordum, bütün kabahat bendim Oysa ben seni düşümde Gökkuşağının altında Bana gülümsemeni görmek istedim Hiçbir zaman göremedim Çünkü, ben o günden sonra Asla düş görmedim. Saatime baktım, evimin balkonundaydım Ağustos un onaltı sı, saat gece onbir i gösteriyordu Ay' ı seyrediyordum, dolunayı Biraz serinlemişti hava Ve havada bulutlar Ay' ı kapatmak için yarışıyorlardı Derken Ay kapandı ve Karanlığa büründü gözlerim ve bir de kalbim Nedense Ay' a baktığımda Ben hep seni hatırlıyordum Bulutlara çok dargındım Milyonlarca seven göz gibi Ay'ı aradım Balıkçıların dualarına çok kızdım Seven tüm kalplerin adına, Gökyüzü adına, aldığım nefes adına Tuttuğum sözler adına, seninle tattığım güzellikler adına Yalvardım Mevla' ya, Ne olur, Ay ışığını gönder bana. Ne yazık, Ben seni hiçbir zaman göremedim Sadece fikrimin derinlerinde Ve de kalbimin içinde sakladığım Bir kır çiçeğimdin. Büyüdü o kır çiçeği, içime sığmaz oldu Düşlerimi bile yırtarak haykırdım Bana söyleyeceğin bir tek söz için Bil ki canımı verirdim Sen tüm gücünle zorladın ses tellerini, bağırdın Yazık, ben seni duyamadım, uzaktaydın Yani damarlarımdaydın Hissettiğim ama duyamadığımdın Görmeyi çok istediğim ve dokunamadığımdın Oysa ben seni düşümde Gökkuşağının altında Bana gülümsemeni görmek istedim Hiçbir zaman göremedim Çünkü ben o günden sonra Asla düş görmedim. Bir gün Seni düşünürken uykuya daldım Kavuşmayı çok istedim Lûtfettin Allah'ım Seveni sevdiğine gösterdin Bir melek gibi gökkuşağının altında Ellerini uzatıp gülümsedin bana Hep koştum gökkuşağına Yani sana, yani sonsuzluğa Ayaklarım yaralandı Dizlerimde derman kalmadı Yetişemedim, Renkleri ve güzelliği içimde kaldı Yazık ki, Mevla' m ruhsat vermedi bize. Olsun, nasıl olsa sonunda Yine gördüm seni düşümde.
  17. HİÇBİRŞEYİM Ben sana "canımsın" diyemedim Hiç fırsat vermedin Ben sana hiçbir şey söyleyemedim Aslında sen benim, hiçbirşeyimdin. İçimin yandığı anlarda hiç yanımda olmadın Buz gibi olurdum Hele bir de yağmur yağıyorsa Ben sana "canımsın" diyemedim Yağmur damlasının Bir yaprağın üzerinden düştüğü an gibiydin Gönlümden de öylece kayıp gittin Aslında sen benim, hiçbirşeyimdin. Ben sana büyük söyledim "Ömrüm boyunca" dedim Gel gör ki Sensiz bir ânı bile tüketemedim Başımı ellerim arasın alıp "Ben ne yaptım" dedim Çok istedim, fakat Ben sana hiçbir zaman "Canımsın" diyemedim Gece bir yıldızın kayması gibiydin Gökyüzünü aleve vererek kendini yok ettin Benim gönlümü de öylece yakıp gittin Ben sana hiçbirşey söyleyemedim Bana hiç fırsat vermedin Ve sen benim, hiçbirşeyimdin Aslında sen; Hiçbir zaman benim değildin.
  18. YAŞAMA SEVİNCİ !! Hayatta bu kadar mutlu olmayı gerektiren şeyler varken Üzülmek niye, kendimize eziyet çektirmek niye Bir düşünün sizi mutlu edebilecek ne kadar çok şey var Bir bebeğin gülüşü, sevdiğiniz insanın sizi sımsıkı sarması Annenizin şefkatli kucağı Daha yüzlerce küçük olay sizi mutlu edebiliyor Hayatı sevin, her dakikanızı, her saniyenizi doya Doya yaşayın Çünkü hayat ulaşılmak istenen bir yoldur ve Bu yolun uzunluğu hiç bilinmez , siz bu yolda ilerlersiniz Karşınıza bir engel çıkar , siz bu engeli aşıp Yolkunuza devam edersiniz, Yada, bu engeli aşamazsınız Ve bu sizin yolunuzun sonu olur yani ÖLÜM Hayatınızın anlamını, ölümden dönen bir insana sorun Yada ölmeyi bekleyen Yaşamdan hiçbir umudu olmayan bir insana sorun O zaman düşünün !! ,Değer mi üzülmeye Bu güzelim hayatı doya doya yaşamak varken Artık üzülmeyi bırakın ve GÜLÜN !!!!
  19. Başladığım Ve sonunu yazamadığım Bütün hikayelerde buldum seni Bir kadındı yalnızlık sen yokken Kıskanırdı beni herkesten... Kıskanç bir kadın gibiydi işte Yaralıydı, yaralardı beni Öyle hırçın sen gibi Zor olmadı bu yüzden ‘Sensiz yaşayamam’ larım yalan oldu Yüzün gibi yalnızlıklarda kayboldum Pişmanlıklar yatağında her sabah uyanmaktan iyiydi Doğan güneşle beraber aynaya yansımandan iyiydi Şükrettim bu yüzden Hatta sevdim dişi yalnızlığımı Sevdim çünkü benden daha dişiydi...
  20. Hoşçakal Soldum bir gül gibi susuz kalmış çöl gibi derdimle kederimle çağlamışım su gibi ömrümce görmedim senin gibi güzeli hep koşturdum kazanmak için seni... Bu dizeler yetmez güzelliğine ellerine saçlarına kıyamam dokunmaya senin için ne yapayım bilmem başucunda beklemeye bile razıyım yeter ki yanında olayım yakın olayım derken uzaklaşmak gibi geliyor kaybetmek korkusu sarmış bedenimi bu düşünceyle sana yaklaşmak beni korkutuyor ama yapacak bir şey yok elime konan kuş artık uçuyor yavaş yavaş bensiz diyarlara uçacak ve bir daha dönmeyecek avucuma bıraktığı son yazıyla hoşçakal .. ........ölesine bir sevda...melons....
  21. Dört Duvar, İki Gün ve Sen Sabah seni yine rüyamda görmüş olmanın sevinciyle uyandım.Rüyamın etkisiyle evin içinde dolaştım bir süre; ne yapacağını bilmeyen bir serçe misali. Her zamanki gibi detayları hatırlamak için uğraştım saatlerce. Ne olmuştu o asır gibi gelen ama bilimsel açıklamasında 5-6 saniye olduğu söylenen rüyada. Bir bulmacanın bir yapbozun parçalarını birleştirircesine ayrıntıları inceledim. Ortaya yine binbir çeşit anlama gelecek şeyler çıkmıştı. Korku, endişe, sevinç, mutluluk tam bir kozmopolitik yapı ama ayrıntılardan ziyade senin o rüyada olman yetiyordu bana. Kendime ancak yüzüme çarpan soğuk su ile geldim. Akabinde evde hayalet gibi dolaşıyordum. Aynada kendimi seyrettim uzun uzun. Ayna bir oyun mu oynuyordu bana yoksa aynadaki akis gerçekten ben miydim? Bir hortlağa benzemiş çökmüş yüz benim miydi? İki gündür evden hiç çıkmadığımı hatırladım. Stajım vardı, işlerim vardı ben ise evdeydim. İki gün kocaman iki günü düşünerek geçirdim özellikle seni ve bizi. Dört duvar arasında , iki gün, dört duvar sen ve ben... Yavaş yavaş hatırladım o iki günü. Birkaç kere kapı çalmıştı ama açmamıştım oysa annemler elektrikçi, sucu, doğalgazcı bilumum fatura sayarın geleceğini onlara kapıyı açmam gerektiğini gittiklerinin son dakikasına kadar tekrarlamıştı. O kadar ısrar etmişlerdi ki “ sende gel herkes çok özlemiş seni görmek istiyor ” benim ise ağzımdan çıkan üç kelime. Stajım var gelemem... ama şimdi evdeydim hem de iki gündür. Sahi ev telefonunun neden hiç sesi soluğu çıkmamıştı , ya bir an olsun hiç susmayan, her çalışında beni yerimden fırlatan cep telefonuna ne olmuştu? Aslında belki yüzlerce kez çalmıştı ama beklediğim melodi bir türlü çalmıyordu. Herkes aradı; senelerdir beni aramayan teyze çocukları bile aradı “niye gelmedin” diye, bir sen aramadın... Belki de ilk kez soğuk Kenya gecelerini özlediğimi fark ettim. O ismi her anıldığında içimde binbir nefret uyanan Kenya’yı özlemiştim, o iki sene boyunca daha önce hiç yaşamadığım acıları, ihanetleri, nefreti bana yaşatan Kenya’yı özlemiştim. O soğuk şehirler arası yolculuğu özlemiştim, ucunda annem babam kokanı değil ismini bile hep farklı telaffuz ettiğim Konya’ya olanını. Neydi bu kadar nefretin sebebi., bir şehirden neden nefret edilirdi ve neden sonradan nefret edilen bu şehre özlem doğardı: üniversiteye girmek iki seneyi almıştı. Binbir çeşit planlar yaparak en sonun da herkesin kaçtığı o kadim şehre ben gitmiştim kararlıydım kaçmayacaktım. O şehrin sokaklarında bir toz bulutuydu yaşamak. Namus metre ile alınır fazilet kilo ile satılırdı. Sabahları yalan girerdi pencerelerden güneşten önce. Dev arenalara benzeyen sokakları kan ve zulum kokardı. Gece olunca duvarlar utanırdı duvarlığından, eller ve ayaklar bütün gece öğrenci evlerinde yıkanmayı bekleyen kirli bulaşıklar gibi beklerdi sabahı. Bir semtinde amonyak içki kokuları diğer bir semtinde parfüm kokuları karışırdı havaya. Daha ilk aylardan başladı nefret ve ihanet. İlklerin değeri çoktur; ilk korku, ilk yürüyüş, ilk ağlayış, ilk isyan, ilk nefret, ilk öç alma isteği, ilk ihanet ve daha sayamadığım bir sürü ilki yaşattı o şehir bana. Sadece kin , nefret değil sevgiyi de, tecrübeleri de, mutluluğu da yaşattı ama sanki zamanla yapılan her zamanki pazarlıkla almak istiyordu görünmez bir güç elimden her şeyi. İlk Kenya da kapanmıştım eve. Haftalarca bir hayalet misali dört duvar, dört gün, dört ay, dört asır ve ben. Sonra alınan reformlar yeni kurallar yeni bir ben ve yeni bir yaşam. Bunların hemen akabininde karşımdaki sen. Her şeye baştan başlamak seninle. Belki de benzer yazgılara sahip iki kişinin buluştuğu bir kavşakta buluştuk. Kadere pek inanmam bilirsin ama belki de uzun zamandır yürekten demediğim bir söz “ belki de kader buluşturdu bizi”. Üç ay; Mayısı Nisana bağlayan bir gecede beraberdik Haziranı Temmuza bağlayan bir gecede ayrı düşüyorduk. Bu yeni kurduğum yaşamdaki ilklerden biriydi; ilk ayrılış. İşte o gün yüreğime bir sancı saplandı, ilklerin önemi. Kafamda bin bir çeşit endişeyle yolladım seni Kenya’nın o soğuk ve şehirler arası terminalinden senin sıcak şehrine. Çok değil bir saat sonra bende yolcuydum ama daha o zaman bir acı belirdi içimde; sensiz geçen bir saat. Senle başladığım yeni bir yaşam bu yaşamda seni en tepeye oturtmam ve bunu yürekten yapıp sana da göstermem. Belki de sana kısa gelen üç aylık zaman sonunda bile bana acı çektiren sensiz bir saat. İlk mola yerinde senden gelen o sıcak ses; benden bir saat önce burada oluşun. Şehre duyduğum özlem sendendi , nefret ise hala içimde gizli... Yangının deliren avuçlarında mavi bir sıçrayıştı ayrılık, bağırmak ne ki sahibini arıyordu yürek. Kurmalı bir saati andıran hayatın ilerleyen tik taklarında geliyordum kendime. Beklediğim istediğim çok fazla şeyler miydi? Yapılması imkansız mıydı? Oysa senle yapılan saatlercelik sohbetlerde edilen cümleler hep ortaktı, istekler beklentiler hep aynıydı, korkular benzerdi. Peki ama neden pratiği farklıydı. Sevgi fedakarlıktı, ilgiydi ve bunları yaşama uygulamaktı. Başka bir şimdi yoktu. Saatler 12:48’i takvimde boş bir zamanı gösteriyordu sanki y. Zaman ne çabuk akıyordu randevusuna geç kalmış misali. Ne kadar dolu yaşamıştık beraber geçen günleri ve senin hit sözcüğün “anlatsam sana anlatamadıklarımı dökebilsem içimi ” peki ne zaman anlatacaktın, beklenen neydi. Neden kendi kendimizle yaptığımız savaşı hep başkaları kazanıyordu? Neden..? Bunların hepsini şu iki güne sığdırmak zordu Beraber geçen zamanın ayrıntılarını iki güne sığdırmak zordu.... Ayrılık saatiyle içimdeki fırtınanın büyümesi çok kısa bir zaman almıştı bu iki günde hep yaptığım dindirmeye çalışmak oldu bu hırçın fırtınayı... Bütün bunları düşünürken kendimi dışarıda buldum hayret iki günün sonunda dışarıdaydım. Artık bedenimin kontrolünü kaybetmiş olmalıydım, kim dayana bilirdi ki bu iki günlük ev hapsine. Bazen iç güdülerimin bedenimi yönetmeye başladığını hissetim. Keşke hep iç güdülerimi dinleye bilsem, mantığı bir kenara bırakıp keşke hep duygularımın peşinden gidebilsem , o keskin bıçağın üzerinde koşabilsem özgürce, o sırat köprüsüne benzer uçurum kenarında oynaya bilsem delice, bağırabilsem seni bir çocuk neşesiyle. Peki ama nerdesin?... İyi geliyor açık hava. Canlandığını hissediyorum hücrelerimin. Güneş şimdilerde ısıtmıyor eskisi kadar. Heykeldeyim Bursa’nın merkezinde. İnsanlar bir telaştır gidiyor, herkes kaptırmış kendini bir şeylere. Vitrinlerin yalancı çekiciliğine bırakıyorum kendimi. Birden sen düşüyorsun aklıma yarın 4 ağustos yani doğum günün, burada olsaydın vitrindeki şu güzel saati alırdım sana. Nerdeyse doğum gününü unutacak kadar seni düşünmüştüm iki gün boyunca. Ne garip değil mi? Hava kararmaya başlıyor yavaş yavaş. Eve dönme vakti yaklaştı gecenin karanlığından kaçma vakti geliyor sensiz geçen her saniye ile birlikte. Eve gitmeden önce bir kitap evine giriyorum çok değil kısa bir süre sonra elimde bir kitapla dışarıda buluyorum kendimi. Benim için zaten hep anlamadığım bir ayin olmuştur kitap almak. Bu geceyi de kitap okuyarak devireceğim, tıpkı bir önceki gibi daha önceki gece gibi. Kendimi kötü hissettiğim her zaman olduğu gibi evime gidip kitaplarıma sığınacağım. Eve doğru yürüyorum ağır adımlarla, insan selinin içinde. Birden yanımda olman duygusu çöküyor içime. Son zamanlarda bu o kadar çok oluyor ki. Kafamda sen ile eve yollanıyorum. Ben bunlarla uğraşırken galiba o benden habersiz , bak aramadı hiç, sormadı. Peki yürekte hissediyor ama neden uygulamıyor? Düşündükçe sinirlenerek kendime eve varıyorum. Ev tam takır ıpıssız. Duvarlar sanki üstüme üstüme geliyor. Kendime gelmek için bir kahve yapıyorum. Tam kahvemi almış yeni aldığım kitabımı okumaya başlamışken kapı çalınıyor. Önce açmayı düşünmüyorum tıpkı diğer sefer çalınanlar gibi ama kapının arkasındaki, her kimse karar vermiş içeri girmeye. Öyle ısrarlı çalıyor ki dayanamıyorum kalkıp yerimden istemeye istemeye kapıya yöneliyorum. Arkadaşlar merak etmişler kaç gündür haber almayınca . onlarda artık biliyor bu sahneyi elimde kahvem kitap dört duvar ve ben. Bilmedikleri ise kafamdaki düşünce sen. Hazırlan hadi çıkıyoruz diyorlar. Kabul ediyorum çaresizce itiraz edecek hali bulamıyorum kendimde. Tamam diyorum ama önce yapmam gereken bir şey var Telefona sarılıyorum seni arıyorum ve uzaktan soğuk bir ses geliyor Efendim... ...............melons........
  22. Çiçeğin Yağmura Aşkı Erişilmez bir uçurumun kıyısında, senden başka kimsenin farkında olmadığı bembeyaz bir çiçektim ben. Sen ise, dört mevsim özlemini çektiğim yağmur. Üstüme yağışını severdim, yapraklarımdan aşağı akışını, her damlanı içime çekişimi severdim. Bedenimde seni hissedişimi. Her damlan alıp götürürdü beni adını bilmediğim, tanımadığım yerlere... Sen yağınca susuzluğum dinerdi, biterdi kimsesizliğim, dağılırdı ürpertilerim. Serin bir meltem değip geçerdi yapraklarıma. Dünyalar benim olurdu, uçardım sevinçten. Günlerime, gecelerime; hiç kimsenin bilmediği, fark etmediği sıcak bir sevgi dolardı. Sıcak bir sevgi dolardı yüreğime. Her çocuğa gülümserdim; her kuşa, her kelebeğe, her arıya gülümserdim... Erişilmez bir uçurum kıyısında rüzgarlara ağıt yakan, yalnız ve boynu bükük, bembeyaz bir çiçektim ben. Sen, bakışlarında sevdalar gizleyen, sevdalandığım, gözleri menekşe rengi küçücük bir kızdın.. Adına Seher demiştim, adına sevda, adına umut. Sevdam, umudum her şeyimdin. Günüm, günaydınım, günaydınlığım seninle başlardı. Tek sevenim, tek sevdiğimdin. Yağmurumdun sen; kurak günlere, ayaz gecelere inat. Hiç bitmeyen bir umut, özlem ve hazla beklerdim seni. Gelmediğin zaman boynumu büküp, kapar gözlerimi seni beklerdim. Özlemin umudum olurdu, umudum özlemin. Beklerdim, beklerdim bıkmadan, usanmadan... Çünkü seni seçmiştim ben, sevdam, arkadaşım olarak. Sevdanı yüreğime nakış nakış işlemek için. İşlemeliydim ki, fırtınalar, boranlar içinde bile olsa kardelenler gibi açmasını öğrenmeliydim... Umudumun bitip tükendiği anlar da oldu elbette zaman zaman. Seni beklerken, bekleyişin işkenceye dönüştüğü zamanlar da olurdu. Günlerin yıllara döndüğü zamanlar olurdu. Ama hiç şikayet etmedim, şikayet etmedi yüreğim. Çünkü seni delicesine seviyordum ve bu sevgimle mutluydum. Özlemine zor da olsa katlanıyordum bir umutla. Sen beyaz bulutlarla gelirdin, bembeyaz gelinlikler içinde. Hayran hayran bakardım sana. Sen gelince ardından gökkuşağı gelirdi. Gökkuşağına dönüşürdün rengarenk. Her renginde umutlarım vardı, hayallerim vardı. Canlı, cansız tüm varlıklar kıskanırdı güzelliğini... Sen, hayatıma kattığım canım, gözbebeğimdin. Ben de senin cançiçeğindim. Gözlerime dolan bulut, üzerime yağan yağmurdun sen. Toprağa saçtığım umudumdun. Havaydın, hayattın, suydun, sevgime bandığım gülaydınlığımdın, günaydınımdın... Yıllar sonra şimdi yine bekliyorum seni, bir umutla. Ama artık azalan hatta tükenen bir umutla... Ömrümün bütün dilimlerine kar yağıyor şimdi. Kar da beyaz ama ben yine de direniyorum. Çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bir zemheri mevsimiydi ayazda bırakıp gitmiştin hayallerimi. Bak yine zemheri. Dağlara kar yağıyor ama sen yoksun. Sen yoksun, acılara özlem yağıyor... Bak, kar yağıyor üstüme, iliklerime dek üşüyorum. Yine de yüreğimde ateşler yakıyorum. Dönersen ellerini ısıtırsın diye... Unutmuşum, içimdeki umutların beyazlığını... Unutmuşum mavi, yeşil, al renkleri... Ne zaman bir yağmur sesi duysam, ne zaman bir su sesi, içimde sevgiler kanar, pınarlar kanar benimle. Sonra sen gelir dökülürsün içime, sen gelir dökülürsün gözlerime, kirpiklerim dökülür yollara. Gülaydınlığın doğar üstüme. İşte o zaman dağ dağ özlem kesilirim, bulut bulut, hüzün hüzün.. Gel... Gel ki, sarı papatyalar açsın, kır gülleri, kır menekşeleri, kırkkanatlılar açsın. Yol alsın umuda nazlı cerenler, ceylanlar, karda boranda yolunu yitirenler. Gel can gelsin solmuş anılara. Boşalsın sicim sicim gözyaşları, ırmak olsun susuz kalmışlara; kardeş olsun dostluklara, yüreğimdeki merhamete... Gel... Gel ki, sevginle anlam bulsun duygular, gözlerimden toprağa düşen damlalar.... Gelmeni istiyorum biten umutları, yiten sevdaları diriltmen için, solan yaprakları yeşertmen için. Tüm ümitlerin tükendiği anda çıkıp gelmeni, üzerime yağmanı bekliyorum. Bu sitemdir sanma. Bil ki, gelmezsen solup gideceğim, bitip tükeneceğim. Bir daha bir daha hiç bir mevsim açmayacağım çiçeklerimi, gülümsemeyeceğim gül yüzlü çocuklara, gül desenli baharlara, kırlara, ceylanlara... Gel!... ..............................melons...........................
  23. Bir Tek Seni Unutmam Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım. Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak. Susuşlarımda saklı kalacak duygularım ne kötü... Söz geçiremeyeceğim göz yaşlarıma akacak. Saklayacağım görmeyesin diye, beceremeyeceğim. "Ağlama" diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim. İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı. Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle. Kızgınım gidişine çünkü, öfkem bir dağ gibi büyük. Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin. Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun. Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun. Bense binlerce yanlışın ortasında tek başımayım. Oysa beklediğim sevgiliydin sen. Yorgun dünlerden damıtılmış, kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi. Sanki seni aramıştım yıllarca da , ararken aşk niyetine yabancı kollarda uyumuştum. Bu yüzden kimse kandırmadı beni, dindirmedi aşka susamışlığımı. Hep eksikti hep yarım. Ne yazık ki "Bu kez tamam" dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum. Belki de sevmeyi beceremiyorum ben. Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de. Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı. Buna aşk denirse tabii.. Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman? Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmaların ilacını? Bu yürek sancısını ne dindirecek? Bu geceler nasıl geçecek? Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek? Acelen var biliyorum. Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin. Bunu hiç istemiyorum. Ne berbat bir duygu bu.. İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum. Benden bağımsız gelişiyor her şey. Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim. Ya da bir savaş filminin daha ilk karesinde atılan ilk kurşunla düşüp ölen ve bir daha da hiç görünmeyen figüran... Haydi git, bu yol senin yolun. Dilediğince özgür at adımlarını. Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin. Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı. Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki? Bir insanın başına en kötü şey gelmişse başka hiçbir şeyden korkmuyor. Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten. Haydi git, merak etme yaşayacağım. Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım. ........................melons........................
  24. Bekliyorum Bir söğüt ağacının koyu gölgesinde oturuyorum..Elimde sigaram,gözüm ufka takılmış..Dalgın ama ürkek bakışlarım dümdüz bir çizgi..Aklımdan o çok eski şarkının nağmeleri geçiyor.. İçimden sessizce mırıldanıyorum sözlerini..Kapatıyorum gözlerimi..Bir süre sonra,buz mavisi dumanlar arasından belirginleşmeye başlıyor vücudu..Sonra,yüzü çıkıyor ortaya, dudaklarında gözlerim.. Hiç kıpırdamıyor dudakları..Ama onu anlıyorum..Ve kıpırdatmadan dudaklarımı,konusuyorum hayaliyle..Sönmek üzere sigaram,küllere karışmış..Atıyor elimden,bir başkasını yakıyorum.. "Hoşgeldin hayallerimdeki buz mavisi bakışlı..Hoşgeldin umidimin aynası..Hoşgeldin.. Demek özledin beni..Ah,bilemezsin,o yalnız ve uğursuz geceleri aydınlatan tek şeydi düşüncen..Ben de özledim seni..Bazen sımsıkı sarıldim yastığıma kapatıp gözlerimi..Bazen birkaç damla gözyaşı oldun yanaklarımda..Bazen öfkeli rüzgara acıp bağrımı,öyle hissettim seni..Sesimi duymak heyecanlandırdı mı seni?Ne diyorsun,ya ben nasıl ulaştım telefonun tuşlarına?Ellerim titrerken nasıl tek tek buldum sana ait numaraları..Icim nasıl titredi heyecandan,kalbim yerinden çıkarcasına nasıl attı,bilemezsin..Bir de duyunca sesini uzaklardan,nasıl kayboldum gözlerinde,farkında mısın?Yaptığımız ayıp mı,delilik mi,diyorsun.. Mutluluk ayıpsa varım en büyüğüne ayıpların..Sevmek delilikse,çılgınlıksa umutları taşımak içimizde,ben deliyim,en az senin kadar..Hatta öylesine kaybetmişim ki kendimi,yüreğimdeki tüm anıları yakar atarım bir tarafa..Ne kendimden korkarım,ne de geçmişimden..Gelecek mi?Seninle olduktan sonra,daha ne isterim..Demek gizemli prensinim düşlerinde..Demek yanına gelmemi istiyorsun güneşli bir günde..Iyi de sen nasıl emin olabiliyorsun bozulmayacağına bu gizemin?Ya sen atılmazsan kollarıma,sarılırken sana titremezsen heyecandan,bir buse alırken utangaç dudaklarından eriyip gitmezsen dudaklarımda..Ya sen düşlerimdeki gibi ateş değil,korkularımdaki gibi buz olup yağarsan gönlüme.. Korkuyorum hayallerimdeki buz mavisi umudum..Seni yaşayamamaktan,seni tadamamaktan yüreğimle, seni alamamaktan geçmişinin dikenli yollarından,seninle umutları paylaşamamaktan öylesine korkuyorum ki..Gün geceye dönüyor,ışık gibisin..Aydınlığına kavuşamamaktan korkuyorum.. Bir gün,evet bir gün geleceğim yanına..Ellerimin sıcaklıgını bırakıp sana,eğer istersen bir ömür kalacak yanında,istemezsen sevgimi emanet edip rüyalarına,arkama bile bakmadan, göstermeden hüznü gözlerimde,ansızın eskime döneceğim.Kalbimin çok özel bir köşesinde anıtlaşmış aşklara dair sen,ve ben seni hep sevecegim.." Açıyorum gözlerimi,hayali yok şimdi..Beklemeye başlıyorum,beklemeye değecek her duyguyu beklediğim gibi..
  25. Aşkımın Tarifi Sana nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama bildiğim tek ama tek şey seni delicesine çok sevdiğim. Seninle öyle bütünleştim ki ayrılmak değil kopamıyorum senden. Ne seni bırakabiliyorum; ne de kendimi hiçe sayıyorum. Bunların ikisini de yapamıyorum. Çünkü artık düşünemiyorum. Kafama, benliğime o kadar yerleşmişsin ki; seni oradan çıkartmak olanaksız. Belki kendimi küçük düşürüyorum ama sevgide küçük düşme söz konusu olsa bile seve seve senin için her adımı atarım. Seni o kadar çok sevdim ki artık aşkım senden bile öte. Seni sevdiğimi dağlara, taşlara kısacası her yere; bütün kainata haykırmak istiyorum Seni Seviyorum!! Bu kelime topluluklarını defalarca senin için ama yalnız senin için tekrarlayabilirim. Biliyor musun; seni sevdiğimden beri artık çevremdeki her şey gözüme daha güzel daha hoş ve de daha ümit verici gelmeye başladı çünkü onlar bana seni hatırlatıyor... Dağlar gibi sende içimde çok büyük tutunulması zor bir yerdesin. Tepeler gibi sende içimde ulaşılması zorsun. Zirveye sadece bir kişi çıkar senin yaşamında; işte o da ben olmak istiyorum zirvede tek ben; BEN VE SEN... Su gibi berraksın ama içimdekileri de alıp götürüyorsun,yol gibi senin de sonun yok; yani seni sevmenin sonu yok... Bu böyle nereye kadar sürer bilemem tabi. Bunu ben belirleyemem; ama şunu bil ki seninle ölüme bile varım..! Sensiz geçen bir gün değil bir salise bile düşünemez oldum. Sen benim; benliğim, varlığım, hayatım, geleceğim, çılgınlığım, sevincim, mükemmelim, sevdiceğim kısacası her şeyim her şeyimsin... Sensiz bir hayatın oksijensiz yaşamdan farkı yoktur. Aldığım nefes içtiğim su yürüdüğüm yol her şeyde sen ve senden izler var. Seni seviyorum ,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum,Seni seviyorum... .............................................melons............................. .....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.