Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. o zaman laik müslümanligi icinize sindirememiş siniz? kosmalarini engel olan da bu anlayistir!!! bunuda gayet net ortaya koymussunuz program belli? ben bisiklet yolundan bahsetmedim!!! dagda bayirda yolda heryerde koşmaya engel göremiyorum yok dökmeyelim!!! o zaman kizlari okulada göndermeyelim ha koşmus ha yürümüş arada ne fark var? hayir burda yapilmasi gerekiyor cünkü baslik buna işaret ediyor! dini istismar edenlerin sayesinde laikligi icine sindiremiyenlerin sayesinde.... dogru kendisini yetistiripde örnek olma cesaretini gösteremiyenlerin sayesinde!! tabii kendisi laik ve laik müslümansa..hainsi seriat yanlisi degilse baslatanlari biliyoruz laikligi icine sindiremiyenler!!!! hatda o kadar cosanlar varki kurtulus savasini vahdet tinin yaninda yer alanlarin kazandigini söyliyenler var.... ve en az üccocuk diyenler kim,, ülkemizin seriatla kucaklasmasi icin.. evet laikligi o kadar pervasizca kullandik ki herkesin ayaklarin dibine kadar camileri dizdik, bu süleymanci camisi olsun o naksibendi camisi olsun gardas gardas gecinsinler diye oda yetmedi ülkemizin kaymagini her sabah onlarin önüne koyduk tatli yiyip tatli konussunlar diye... bakin bugün ne nagmeler esiyor ülkemizde... neye sarilayim? senin gibi su dan bahanelerle bayanlarin kosmasin mi dememi bekliyorsun sen benim yanimda yer alacagina ben senin yaninda yer almami bekliyorsun.. böylemi laik müslüman olacagiz?? böylemi laikligimizle övünecegiz böylemi örnek olacagiz islam alemine herseyden önce böylemi gelecek kusagi hazirlayacagiz.. onlaridami uyduruk hurafeler le basbasa birakacagiz eger birakmiyacaksak böyle sorulari acik yüreklilikle evet diyemiyecekmiyiz tarafsiz arkadasin dedigi gibi kuran da ne kossunlar yaziyor ne kosmasinlar o zaman günümüz gerceginle bagdastirip kossunlar vaciptir cesaretini gösteremiyecekmiyiz.. cünkü cingenelerin seriatla bir takintilari yoktur onlar laik vede ülkemizin birinci sinif vatandaslaridir onlar yasadigi her ülkede birinci sinif vatandastir tabii bunuda anlamakda zorluk cekeceksiniz? .. hususi bir cingene vatandasimizi aradim sormak icin bayanlar kossunmu diye ve sordum belki sana şaka gelecek buldum sordum sana daha dürüst cevap verme acisindan ,, cevabi aber be abi dedi o nasil laf biz hergün kosuyoruz !!!! sen kalkip bu vatandaslarimiz kadar cesur olup koşsunlar diyemezsen bu vatandaslarimizi kücümsersen laikligi icine sindiremezsen,, laik müslümanligi icine sindiremezsen Biz ülkeyi nasil hale getiriyoruz diye nasil örnek oluyoruz diye icinmi acir neren acir orasini bilemem.. Efendi Türkler
  2. Sibel Can'dan, Şenlikoğlu'na yanıt geldi! 'Ben kapanmayacağımı söyledimde o eşiyle çiftetelli oynuyordu herhalde' Ben kapanmayacağı söylediğimde o eşiyle çiftetelli oynuyordu herhalde Yazar Emine Şenlikoğlu'nun, "Türban takacağını söyledikten sonra tangalı poz veren kadın kapanmaz bence" diyerek Sibel Can'ın kapanacağına inanmadığını dile getiren yazar Emine Şenlikoğlu'na ünlü şarkıcı yanıt verdi. Can, "Kapanmayacağımı defalarca söylemiştim. Ben bu açıklamaları yaparken herhalde Emine Hanım eşiyle karşılıklı çiftelli oynuyordu" dedi.Yazar Emine Şenlikoğlu'nun, Kelebek'teki röportajda İslami kesimin Sezen Aksu ve Hülya Avşar'ı sevdiğini, tangalı pozlardan sonra Sibel Can'ı bıraktıklarını söylemesi, magazin dünyasında ses getirdi. Hülya Avşar söylerse onun kapanabileceğine inandığını ancak Can'ın kapanacağına inanmadığını belirten Şenlikoğlu'nu bu sözlerine, ünlü sanatçıdan yanıt geldi. Can, şu açıklamayı yaptı: "Ben hiçbir zaman bir kesimin sanatçısı olmadım, olmak da istemem. Çünkü ben bir sanatçıyım, yorumcuyum. Ben Emine Hanım'ın İslami kesim adına konuştuğuna inanmıyorum. Şahsi bir konuşma yapmış. Beni ve ailemi tanısa eminim ki böyle düşündüğüne çok üzülür. Ben yine de kendisine şunu söylemek isterim. O tangalı pozları ben bilinçli olarak çektirmedim. Gazeteci arkadaşlar takip etmiş, çekmiş. Kapanmak çok büyük bir sorumluluktur. Ben kapanmayı düşünmediğimi defalarca dile getirdim. Ben bu açıklamaları yaparken herhalde Emine Hanım eşiyle birlikte karşılıklı çiftelli oynuyordu. Benim için böyle ifadeler kullanmasına çok üzüldüm. Benim bir felsefem vardır. Birileri beni sıkıntıya sokarsa, Allah'ıma dönüp 'benim çok büyük bir derdim var' demem. Derde dönüp, 'Benim Allah'ım var' derim. Allah ile kul arasına kimse giremez. Beni Türkiye'deki bütün kadınlar çok seviyor, biliyorum. Hanımefendi sevse ne olur sevmese ne olur, inansa ne olur, inanmasa ne olur? Buradan bütün kadınlara Hz Ayşe'yi örnek olmalarını tavsiye ederim."
  3. zararsız olanlarida var bak! bunlar ürkütmüyor
  4. Dindar' köpek şok ediyor ! Rahiplerle beraber tapınağa giderek dua eden bu köpek görenleri şoke ediyor ! Japonya'nın Okinawa adasında 2 yaşındaki Chihuahua cinsi Conan adlı köpek bu günlerde çok ünlü. Çünkü dua saatinde tıpkı Budist rahipler gibi dizlerinin üzerine çöküyor, ön patilerini de birleştirip yüzünün hizasına kadar kaldırarak dua eder pozisyonu alıyor. Conan'ı tapınağa getiren rahip Joei Yoshikuni durumdan çok memnun "Ama ben ona hiçbir şey öğretmedim" diyor ve ekliyor: "Tek isteğim ben dua ederken onun da benim yanımda sessizce durmasıydı". Conan, tapınağa geldikten birkaç gün sonra tıpkı rahipler gibi davranmaya başlamış. Rahip Yoshikuni "Bence Conan, benim dua ederken çok iyi bir ruh halinde olduğumu gördü ve aynısını yapmaya karar verdi" şeklinde yorumda bulunuyor AP muhabirine. Yine rahibin dediğine göre Conan'ın dua etmeye başlamasından sonra tapınağa yüzde 30 daha fazla insan gelmeye başlamış.
  5. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Hayvanlar Alemi
    Doğanın içinden Bu fotoğrafları bir fil çekti Bir filin hortumuna kamera bağlanarak çekilen bu fotoğraflar hayvanlar alemini tüm saflığıyla gösteriyor
  6. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    böyle gazeteci lere güzel bir yanit Ahmet Hakan dan "Erdoğan da mı Mason ey ilkesizler!" Ahmet Hakan, Şener'in Rotary ziyaretini eleştiren Vakit'e sert çıktı. Konuş! ilkesiz adam "İslami mücadele veriyoruz" falan diyerek, her türden alçaklığının mazur görülmesini bekleyen Vakit adlı gazete, manşetten Abdüllatif Şener’e "giydirmiş". AKP’den ayrılmayı ya da AKP’ye karşı mesafe koymayı, dinden ayrılmak ya da dine mesafe koymak olarak algılayan bu çarpık kafa, güya Şener’in bir açığını yakalamış, manşetten infaz ediyor. Peki neymiş Şener’in açığı? Ankara’da Rotary toplantısına katılmak... Şener’in Rotary toplantısına katıldığına dair kocaman fotoğrafları yayınlayıp okurlarına, "Gördünüz mü? Şener Rotaryen oldu" demeye getiriyorlar. "İslami mücadele verilirken ilkesizlik mubahtır" anlayışıyla hareket eden bu ilkesiz adamlara şunu sormak istiyorum: Ey ilkesizler! Tayyip Erdoğan, yanına Bülent Arınç’ı da alarak Antalya Belek’teki Rotary toplantısının şeref misafiri olmamış mıydı? Erdoğan böylece "Rotary toplantısını şereflendiren ilk başbakan" unvanını almamış mıydı? Erdoğan ve Arınç’a da şükran plaketi verilmemiş miydi? Bülent Arınç, "Rotary toplantısında pek bir bahtiyar oldum" mealinde sözler söylememiş miydi? Konuşsanıza yahu... Ne susuyorsunuz? İŞTE AHMET HAKAN'I KIZDIRAN O MANŞET
  7. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    CHP’de sürpriz aday Nisan sonunda yapılacak CHP kurultayında genel başkan adayı olacağını ilk kez Milliyet’e açıklayan Umut Oran, ‘Ben değişimin umudu, yeni bir geleceğin adayı olmak istiyorum. Benim görevim değişimin yolunu açmak’ diyor Umut Oran’ın bir ay sonraki CHP kurultayında aday olabilmesi için önce 1213 CHP delegesinin yüzde 20’sinin oyunu alması gerekiyor. Oran, “Yüzde 10 seçim barajının tartışıldığı bir ülkede genel başkan adayı olabilmek için yüzde 20 baraj konması çok üzüntü verici” dedi. “CHP’yi değiştirmek isteyen CHP’liler”den uzun zamandır aynı ismi duyuyorduk: Umut Oran. “Umut Oran üzerinde konsensüs sağlanabilir”, “Umut Oran’la yeni bir sayfa açılabilir”, “Halk onu çok seviyor”, “O halkla iç içe”, “Projeleri çok”, “Kimsenin adamı değil”, “Kimseyle kavgalı değil”, “Çok birikimli”, “Çok dürüst”... Bu sözleri gerçekten çok duyuyorduk, ama baktığımızda da Umut Oran’ı hep geri planda görüyorduk. Ya sivil toplum örgütlerinin içinde, ya CHP’de “katkı sunan” konumunda, fakat hep geride... Şimdi ilk kez “Yola çıktım” diyor Umut Oran... “Aktif siyasette varım ve bu da uzun soluklu bir yolculuk olacak” diyor... Elbette biliyoruz; tam bir ay sonra CHP’nin olağan kurultayı var ve bu ortaya çıkmak için fırsat olabilir, ama niçin özellikle şimdi? Umut Oran yanıtlıyor: “Şu anda Türkiye’de hem sosyal, hem siyasi, hem ekonomik, hem de güvenlik krizi var. AKP Türkiye’yi yönetemiyor. Bu kesin. Ama AKP yönetemediği gibi muhalefet de çözüm üretemiyor. Siyaset artık Türkiye’nin gelişmesinin önünde bir tıkaç gibi... Bunun adı tıpta ‘ritim bozukluğu.’ Yani nabzınız bir 50, bir 110 atarsa her an damarlarınızdan bir parça kopup sizi komaya sokabilir. Biz de şimdi böyle her an komaya girecekmiş gibi yaşıyoruz. Bu kaostan bir an önce çıkmamız gerekiyor.” Peki, ama nasıl? Siyaseti değiştireceğiz. Bizim özel teşebbüsümüz de , kamu ekonomimiz de, teknolojimiz de küresel çağa uygun, ama siyasetimiz en fazla 1990 model. ‘CHP’nin projeleri olmalı’ Siyaset nasıl değişecek? İşe önce Siyasi Partiler Yasası ve seçim sistemini değiştirerek, dokunulmazlıkları kaldırarak başlamak gerekiyor. Bu o kadar önemli ki, anayasadan bile öncelikli. Çünkü aksi takdirde karar vericileri kontrol edemiyorsunuz, onları değiştiremiyor, hizmet ve proje üretmeye zorlayamıyorsunuz. Parti içi demokrasi olmadığı sürece Türkiye’yi siyasi krizlerden kurtarmak mümkün değil. CHP Genel Başkanı değişince bu saydıklarınız düzelecek mi peki? Bence şu anda Türkiye’yi krize sokan bütün siyasi aktörlerin ve onları besleyen tüm sistemin değişmesi gerekiyor. Bu CHP için de geçerli. Şu anda CHP’nin nasıl olması lazım? Çok güçlü, projeleri olan, iktidar olmayı isteyen, işi-aşı düşünen, bireysel hak ve özgürlüklere saygılı, daha adil bir demokrasi anlayışı içinde bir siyasi parti olması lazım. CHP böyle bir açılım yaparsa Türkiye’nin de önü açılır. Sizce böyle bir CHP yaratmanın formülü ne? Kuralları baştan koymak... Bu kurallara da ilk önce koyanlar uyacak. Sahada, samimi, sahici olacaksınız. Ve bir de Türkiye’nin önceliğini doğru belirleyeceksiniz. ‘Öncelik kesinlikle ekonomi ’ Nedir şu anda Türkiye’nin önceliği? Öncelik kesinlikle ekonomi ve insanlarımızın refahı. Şu anda çok hızlı kararlar alınması ve derhal bir kalkınma programı yapılması gerekiyor. Bakın, bizim son beş yılda dış ticaret açığımız 4 kat, ithalatımız yüzde 225, cari açığımız 25 kat artmış durumda. Enflasyon düştü deniyor, ama iki yıldır yüzde 100 sapma var. Büyüme trendinden çıktık. Döviz rezervimiz de matah değil. Bütün bunların getirdiği nokta ise işsizlik. İşsizlik yüzde 16’ya ulaştı. Genç işsizlerde 177 ülkenin içinde 10. sıradayız. Ve bizim nüfusumuzun yüzde 48’i 24 yaş altı. Bu patlayacak artık. Hatta patladı. CHP şimdi AKP’yi vuracaksa buradan vurması gerekiyor. Düşünsenize, dış borcumuz yüzde 183, iç borcumuz yüzde 70 artmış. Bu aslında hükümetin istifasına zorlanacak kadar önemli bir kayıp, ama CHP bunlarla ilgilenmiyor. Oysa halkı asıl ilgilendiren bu. Peki niçin “Umut Oran”? Benim Anadolu’yla, gençlerle ve ekonomiyle ciddi bir bağım var. Yılda ortalama 40 ayrı ile davet ediliyorum. Buralardan uzun zamandır siyasete girmem için talep alıyordum. Ancak bu talep giderek baskıya dönüştü. Çok sayıda CHP delegesinden, milletvekili, Parti Meclisi ya da Merkez Yürütme Kurulu üyesinden çağrılar almaya başladım. Sonunda hep birlikte benim aktif siyasete atılmama karar verdik ve bu yola çıktık. Ekibinizde kimler var? Doğrusu bir ekipten çok kendimi CHP üyelerine ve delegelere bırakmak istiyorum. Çünkü hiçbir ekibin adamı olmaktan yana değilim. Ben değişimin, umudun, yeni bir geleceğin adayı olmak istiyorum. Benim görevim değişimin yolunu açmak. Yoksa asla Deniz Baykal’a karşı bir cephe açmak değil amacım. Kendisi Genel Başkanı’mızdır ve saygımız sonsuz. Ama artık Türk siyasetinde değişimi başlatmak ve CHP’ye de daha katılımcı, daha uzlaşmacı yeni bir siyaset anlayışı getirmek gerekiyor. Sıfırdan kendi fabrikasını kurdu Umut Oran, 1963’te anne ve babasının tıp ihtisası sırasında Almanya’da doğdu. Annesi Diyarbakır, babası Manisalı. Saint-Benoit Lisesi’nin ardından Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. 1973-88 yılları arasında İstanbul’un pek çok amatör takımında futbol oynadı. İş hayatına Koç Holding’in tekstil şirketi Bozkurt Mensucat’ta başladı. Beş yıl sonra sıfırdan kendi şirketi Domino Tekstil’i kurdu. “Anadolu’da istihdam yaratma” amacıyla 600 çalışanlı fabrikasını Bolu’da açtı. 2002’de Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı seçildi. Aynı yıl Dünya Hazır Giyim Federasyonu, 2006’da da Türkiye Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanlığı görevlerine getirildi. “Anadolu’da Yatırımı ve İstihdamı Teşvik Projesi”, “UFUK 2010 Projesi” gibi çalışmalara imzasını attı. Türk özel sektörünü, Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Komisyonu ve ABD Dış Ticaret Bakanlığı’nın da yer aldığı çeşitli platformlarda temsil etti. GAP Kalkınma Platformu Yürütme Kurulu, ÇYDD ve CHP üyesi olan Umut Oran’ın iş çevreleri STK’lardan aldığı çok sayıda ödülü bulunuyor. Oran, İngilizce ve Fransızca biliyor.milliyet
  8. Hülya Avşar kapanabilir ama Sibel Can’a inanmam Hülya Avşar kapanabilir ama Sibel Can’a inanmam Emine Şenlikoğlu, sanat dünyasının ünlü isimlerini değerlendirdi. Şenlikoğlu Sibel Can'ın kapanabileceğine inanmadığını belirtti Fırsat buldukça magazin programlarını izlediğini belirten yazar Emine Şenlikoğlu, sanat dünyasının ünlü isimlerini değerlendirdi. Şenlikoğlu İslami kesimin Sezen Aksu ve Hülya Avşar'ı beğendiğini söylerken verdiği tangalı pozlardan sonra Sibel Can'ın kapanabileceğine hiç inanmadığını ancak Avşar böyle bir açıklama yaparsa inanacağını belirtti. Fırsat buldukça magazin programlarını izlediğini belirten yazar Emine Şenlikoğlu, bugün sanat dünyasının ünlü isimlerini değerlendirdi. Gençliğinde gazinoya gittiğini de itiraf eden Şenlikoğlu İslami kesimin Sezen Aksu ve Hülya Avşar’ı beğendiğini söylerken verdiği tangalı pozlardan sonra Sibel Can’ın kapanabileceğine inanmadığını ancak Avşar böyle bir açıklama yaparsa inanacağını belirtti. anatçılardan kimi beğenirsiniz? - Selda Bağcan’ı ve Hümeyra’yı... Estetikleri ve giyim tarzı ile Ajda Pekkan kadınların rol modeli olmuştur. Sever misiniz Ajda Hanım’ı? - Ajda Pekkan bizi sevmez, benim ruhum da onu. Yıllar önce Ajda Pekkan’ın bizi çok küçük düşürücü bir demeci olmuştu. İçki içmemeyi gericilik olarak yorumlamıştı. Ondan sonra sevmedim onu. Ama kendini bırakmaması hoş. Siz estetiğe karşı mısınız? - Yaptıracak bir yerim olursa, yaptırırım. Mesela çok kırışırsa yüzümü gerdirebilirim. Şu anda yüzümdeki kırışıklıklardan rahatsız değilim. Ama ileride ne hissederim, bilemem. Şunu biliyorum ki, asla botoks yaptırmam. Botoks çok saçma ve gerizekalı bir iş. Çünkü cildi yıpratıyor. Sezen Aksu geniş kitlesi olan bir sanatçı. Bildiğim kadarıyla İslami kesim de onu çok seviyor... - Evet, ben kendisini beğenirim. Onun şiirlerine karşılık şiirler de yazmışımdır. Dediğiniz gibi Sezen Hanım’ı İslami kesim de sever. Çünkü onun İslami kesimi küçük gören, aşağılayan hiçbir sözü olmamıştır. Olsaydı, sevmezdik zaten. Hiç konsere gittiniz mi? - Gençliğimde iki defa gittim. Birisi Bülent Ersoy’un konseriydi. Daha o zaman ameliyat olmamıştı. Bir de gazinoya gitmiştim... Çok gençtim. İşi zamanında bitirirlerse işyerimdeki arkadaşlarıma onları gazinoya götüreceğime dair söz vermiştim. Bu sözümü tutmak için de Lunapark Gazinosu’na gittim. İçkili bir gazinoya gittiğinizin farkındaydınız ama değil mi? - Ben içki miçki görmedim, belki de vardır, bilmiyorum. Televizyon izlediğinizi biliyorum. Şov programlarını izler misiniz? Beyaz’ı, Okan Bayülgen’i? - Okan Bayülgen’i izlemiyorum. Çok zeki ama konuklarının programına dekolte gelmesini istiyormuş. Hoş değil. Beyaz’ı, Davut Güloğlu’nu, Tarkan’ı ruhum seviyor. İbrahim Tatlıses’in yerinde bir Saadet Partili, ya da Ak Partili birisi olsaydı, gazeteler her gün onun hakkında bir şeyler yazardı. Şimdi Tatlıses, "Allah" deyince ağlıyor, sonra kalkıp dansöz oynatıyor. Bu ne demek yani? Akıl erdiremiyorum. Oyunculardan kimi beğeniyorsunuz? - Türkan Şoray’ı. Gençliğimde de beni ona çok benzetirlerdi. En hayran olduğum oyuncu ise Yılmaz Güney’di. Ya Hülya Avşar? - Hülya Avşar çok zeki bir kadın. Kocası onu aldattığında göstermiş olduğu gayret beni çok şaşırttı. Çünkü o dönem, "Boşanıp, birisine aşık olsam o aşk da bitecek" dedi. Çok önemli bir sözdü. İslami kesimin erkekleri ve kadınları Hülya Hanım’ı seviyor mu yani? - Bizim eşlerimiz açık kadın varsa, kolay kolay bakmazlar, öyle filmleri de izlemezler. Eşim gazete okuduğundan tabii ki dünyadan haberdar. Birkaç defa, "Şu Hülya Avşar dindar tarafta olan bir kadın olsaymış keşke. Ne kadar iyi, dürüst birisi" dedi. Hülya Avşar’ın zekası bizler tarafından takdir görüyor. Kocası aldatmasına rağmen, evi için, yuvası için mücadele ettiği için de bizim erkeklerimiz tarafından takdir topladı. Onun dürüstlüğü hoşuma gidiyor. Son dönemlerde sanatçılar başı kapalı pozlar veriyor ve ileride kapanabileceklerini de söylüyorlar. Samimi buluyor musunuz bu açıklamaları... - Sahtekarlıkla suçlayamam, çünkü belki içlerinden geldiği için böyle konuşuyorlardır. Hülya Avşar belki ileride kapanabilir ama Sibel Can’a hiç inanmıyorum. Neden? - Türban takabileceğini söyledikten sonra tangalı poz veren kadın, kapanmaz bence. Onun inanarak söylediğine inanamıyorum. Ama Hülya Avşar derse, ona inanırım. EŞİMLE KARŞILIKLI ÇİFTETELLİ OYNARIZ Magazin programlarını takip ediyor musunuz? - Magazin programlarına denk gelirsem, vaktim olursa şöyle bir bakıyorum. İzlerken en çok Hüsnü Şenlendirici ile Deniz Seki meselesine kızmıştım. Neden? - Birlikte konser verdiler ve halk o konseri tıklım tıklım doldurdu. O halka ’yazıklar olsun’ dedim kendi kendime. Neden protesto etmediler? Nazire Hanım bir anne, çok ayıptı ona yapılanlar. Spor yapar mısınız? - Ben hep spor yaparım. Evde aletlerim var, onlarla çalışıyorum. Spor salonlarına da giderim. Bir de havuza gider yüzerim. Hiç dans ettiniz? - Ben dans hiç bilmem. Gençliğimde çiftetelli oynardım. Çok da güzel oynardım. Hálá da beyimle evde karşılıklı çiftetelli oynarız. Öyle doğum günü, evlilik yıldönümü de kutlamam. Çünkü benim bunları yapacak vaktim olmuyor. "Laikler dinsizdir" dediğinize pişman mısınız? - Laikler dinsizdir demedim. Laiklik dinsizliktir, dine karşıdır dedim. Asıl laiklik bugün başsavcının yaptığı da değil. "Laiklik kadınları fahişeliğe itiyor" diyorsunuz, bu çok fena bir açıklama Emine Hanım... - Fahişeliğe teşvik ediyor dememin sebebi, genelevlerin hálá açık olması. Ben İran’ın her şeyini beğenmiyorum ama beğendiğim bazı şeyleri var ki, bunlardan biri de genelevlerinin olmaması. Nasıl yok? Saçının teli gözüküyor diye kadın coplayan Tahran polis müdürü daha birkaç gün önce genelevde altı kadınla basıldı... - Medyada o kadar yalan haber çıkıyor ki! Diyelim ki doğru olsun, peygamber ordusunda bile herkes çok doğru değildir. Sonuçta insan... Bunun olması, bir rejime mál edilemez. Ben her Atatürkçü’nün yaptığı hatayı Atatürk’e mál etmem. Ama bunu 30 yaşından sonra öğrendim. Çok hacı hoca yanlış yapabilir, dinin günahı ne! Laiklik fahişeliğe teşvik ediyor diyorsunuz, şeriatta da kadının adı yok... - Kadınlara verilen hak, İran’da o kadar güzel ki... Güzel mi? - İran’da milletvekili olmak isteyen kadın, olabiliyor. İran’da da kadınlar televizyona çıkıp, erkeklerle çatır çatır tartışabiliyor. Peygamber efendimiz kadını, pazarlarda, satış yerlerinde gezici müfettiş yapmış. Kadınlara söz hakkı vermiş. İslam demiyor ki kadın, erkekle konuşamaz. Gerekirse konuşur. BİTTİ Tokalaşanları ayıplamıyoruz Size göre erkek, kadınla gerekirse tokalaşır mı? Peygamber efendimiz kadınlarla tokalaşmamış. Müslümanların bir kısmı tokalaşmadı diye tokalaşmıyor, bir kısmı da günah değil diye tokalaşıyor. Tokalaşanları ayıplamıyoruz. Erkek illa ki her dokunduğu kadına bir şey mi hisseder? Her erkek potansiyel sapık mıdır? İnançlarda illa ki sebep, hisler değildir. Bir imtihandır bu. Başörtüsü olayında da bu böyle. Atatürk’ü yeniden okuyacağım Ben Atatürk’ü sevmezdim. Ancak Atatürk’ün birkaç sözüne de hayrandım. Mesela, "Siz yasa yapamazsınız. Siz illa ki Avrupa’dan taklit yasalar getirirsiniz" demiş. Kuran’ı Türkçe’ye de çevirtmiş. Kuran’ı sevmiyorsa, neden Türkçe’ye çevirtip, insanların anlamasını istesin ki? Atatürk’ün sonraki dönemlerinde "Dinsiz olunmaz!" diye demeçleri var. O yıllarda başörtü yasak değilmiş. Hemşire okulunda başı örtülü öğrenciler varmış. Atatürk yasak etmemiş, ondan sonra yasak edilmiş. Şimdi bunları düşünüyorum. O yüzden Atatürk’ü yeniden okumaya karar verdim. Elimde birkaç kitap var, onları okuyacağım. Şu anda bu konuda net değilim. Kuran’ı Türkçe’ye çevirtmesi çok kafama takılıyor. Bu çok önemli bir şey.Röportaj: Sema DENKER
  9. yazilarin dost lugunu bu forumda anladim .. kisacasi Arkadasim ben sizleri dost bildim gec farketsemde Dogum günün kutlu olsun Efendi Türkler
  10. BIÇAK SIRTI 24 Ağustos 2007 TSK Emperyalizmle Yüzleşmek Zorunda Asker, ABD’nin bölgedeki ve Türkiye üzerindeki emperyalist girişimleri ve uygulamaları ile karşı karşıya gelmeye çoktan başlamıştı. 1990’lı yıllarda Eşref Bitlis ve Muavenet Zırhlısı olayları buzdağının su üstündeki uzantılarıydı sadece. ABD, İngiltere ve İsrail 1990’dan sonra Irak’ın kuzeyini yavaş yavaş hazırladılar. AB ise, doğrudan Türkiye üzerinden, PKK’nin siyasal zeminini oluşturarak, "Büyük Ortadoğu Projesi’nin koçbaşı olan" Kürdistan projesine destek verdi. Büyükanıt Genelkurmay Başkanı seçildikten sonra, "Çekiç Güç hataydı" diyerek TSK’nin tepkisini ortaya koydu. AKP iktidarından sonra "sınır ötesi tepkiler ve operasyonlar" yavaş yavaş durdu ve sonunda sıfırlandı. AKP iktidarı, Washington ve Pentagon’un taleplerini geri çeviremezdi. Zaten misyonu, bunu gerektiriyordu. "AKP iktidarının siyaseti Washington’a endekslenince", siyaset boşluğunu TSK doldurmak zorunda kaldı. "Ordu Irak’ın kuzeyine müdahale ederek Kürdistan projesini (ve PKK’ye desteği) engellemek zorundaydı"; karşımızda, "PKK değil; ABD, AB ve İsrail" vardı. Öte yandan, "AB süreci üzerinden Türkiye gevşetilerek çözüştürülüyor ve bölünmeye doğru götürülüyordu." AKP’nin "ABD’ye ve AB’ye endeksli bir iktidar konumuna getirilişi, TSK’yi, Cumhuriyeti ve Lozan’ı savunmak için, politika yapmaya yöneltti". "TSK, Cumhuriyetin tarafında olduğunu ve onu koruyacağını gösterdi" demek daha doğru olur. e-muhtıra "yalnız AKP’ye değil, arkasındaki ABD’ye de verilmiştir". TSK’nin karşısındaki AKP değil... TSK, AKP ile çatışıyor gözükmesine rağmen, aslında AKP’nin arkasındakilerle çatışmaktadır. TSK’nin çatıştıkları, ABD ve AB’dir. NATO ve AB içinde, "müttefiklik oyunları" oynanıp ordu denetim altında tutulurken, AKP cephesi ve onun ortakları ile baraj ateşi altına alınıyor. Bu düzen (düzensizlik) içinde nereden nereye geldik, Irak’ın kuzeyinde Kürdistan’ın ilk ayağı kuruldu; Türkiye’nin güneydoğusu PKK, ABD ve AB’nin etkisi altına alınıyor; olmayan Ermeni soykırımı, BOP adına dayatılmaya başlandı; Fener Patrikhanesi Lozan’ı deldi; AKP "ılımlı İslam yolunda" Cumhuriyete alternatif adımlar atmaya koyuldu. "Dost ve müttefik oyunu oynadığımız" ABD ve AB bizi yavaş yavaş eritip ayrıştırıyor. İktisadi, siyasi, köktendinci ve askeri ağlarla Türkiye’yi "hiçbir ulusal refleks gösteremeyeceği bir noktaya sürüklüyorlar". TSK bu oyunun içinde yer mi alacak? Yoksa, emperyalizmle doğrudan yüzleşmeyi mi kabul edecek? 12 Nisan - 31 Mayıs süreci TSK’nin 12 Nisan’dan itibaren, AKP’nin arkasındakiler de dahil; işaret etmeye başladıkları, "emperyalizmle yüzleşmenin ilk sinyalleri olmuştur". Ülkenin, Lozan’ın kazanımlarından ve Cumhuriyetin değerlerinden uzaklaştırılmak istenmesi karşısında ilk tepkilerini verdi. 22 Temmuz seçimleri öncesinden başlayarak ABD ve AB’nin bütün olanakları ile AKP’ye destek verdiğini gördük. Büyük sermaye medyası ile köktendinci medyası tam bir bütünlük içinde çalıştılar. ABD ve AB, "AKP’yi iktidardan indirirseniz ekonomide kaos yaşatırız" tehdit ve şantajını kullandılar. Hitler döneminde Almanya’da yaşanan "faşist propaganda yöntemi", Türkiye’de uygulandı. Emperyalizme ve faşizme karşı olan ulusalcı ve toplumcu sesler, akla hayale gelmedik yöntemlerle susturuldular. Hedeflerin başında, "emperyalizmle yüzleşmeye ve karşı çıkmaya başlayan TSK geliyordu". Amaç; emperyalizme karşı birleşmeye başlayan ulusalcı güçleri ve TSK’yi sindirmekti. TSK bu gerçekleri gördü, yaşadı ve yaşamakta. Bundan sonra, emperyalizmle başlattığı yüzleşmeyi sürdürecek mi? Yoksa, her şey bitti mi diyecek? Cumhuriyetin değerlerini, Lozan’ın kazanımlarını ve Türkiye’nin bütünlüğünü korumak için TSK’nin kararlılığını sürdüreceğine inanıyorum. Ancak bu kararlılığı sürdürmek için emperyalizmle yüzleşmek kaçınılmazdır. Onunla yüzleşmeden ne Cumhuriyet, ne Lozan’ın kazanımları ve ne de Türkiye’nin bütünlüğü korunabilir. Şu anda içine sürüklenmekte olduğumuz süreç, TSK’nin emperyalizmle yüzleşmesinin vazgeçilmezliğini en iyi biçimde kanıtlıyor. TSK, altımızı oyan sahte "müttefiklerle ve içimizdeki uzantıları ile yüzleşmek zorundadır".EROL MANİSALI
  11. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    parti baskanlari ceteyle baglantisi var diye iceri alinirken sözde ERGENEKON davasindan BOP eşbaşkan lıgı ne oluyor Ortadogu islam dünyasi icin? sakın ufak bir cete demeyin.. cete olurmu hic!!! Efendi Türkler
  12. sizce bu dünyada en akilli yaratilanlar biz müslümanlar diye bilirmiyiz
  13. Sabah koşusu vacipmidir benim merak ettigim Türkiyenin yani ülkemizin her kasabasinda sabahleyin bir bayan esortmanlarini giyinse Sabah koşusuna ciksa Ana caddede ,, önüne hangi engeller cikar? gercekten laikliginle övündügümüz dininle övündügümüz ülkemizde bayanlar özgürce kosabilirlermi özgürlükleri yeterlimidir , caddelerde , bayirlarda , kirlarda , sokaklarda eşortmaninla , şortunla kosabilirmi!!! Efendi Türkler
  14. yaniliyorsun o sürüngen genc partiyi yutdu!!! simdi ip i yutuyor?? sormak lazim genc parti de mi cete baglantisiyla suclandi.. uyumaya devam..
  15. vallahi degerli arkadasim 'YARASA' ben burda öyle birseye daha rastlamadim
  16. Mesir macunu dagitan yürekli baslatabilir?
  17. sayin başbakan güzel bir olayi destekledigi icin laik bir düsünce anlayisi ile bu olayi mesir macunlari kucakladigi icin tesekkür ediyoruz Avrupada bunlarin üzerinde yazar cinsel gücü artirici diye yani viagra kadar etkili olmasada ondan daha saglikliymis dogal baharatlardan sikica hazirlandigi icin .. neyse bu senede binlerce yuvanin dagilmasini önlemis oldu!!! önemli olan istikrar öyle ya biraksalar bülent ersoyun da on cocugu olur önemli olan istikrari saglamak onun icin mesir macunlara karsi gelmeyelim.. herkes istikrarli olamaz ki? sözüm burdan disari iyiki ( viagra dagitmadi)
  18. Bu ilkel ve şoven yapılar, ortacag anlayısının savunucuları, bagnaz ve Araplasmıs bir din kültürünün ve kirletilmis Ortadogu cografyasının maşası olmuş, emperyalizmin kuklası oldugundan bi haber yasayanlar, zehirli tohumlarını topluma ekip Türk halkını birbirlerine yabancılastırarak tüm degerlerin yok olmasına hizmet etmektedirler... onlarki ergenekon adini koyarken bile bilincli koymuslardir onlar Türkün ne mutlu Türküm diyenin düsmanidirlar... 'Ergenekon adina tepki verecek ken bugün akp adina alkislayan bilincsiz bir yigina ne demeli !!! Efendi Türkler
  19. 'AKP yargı bağımsızlığına karşı savaş açtı' İşte İlhan selçuk'un serbest bırakılması sonrasına Cumhuriyet'teki baş yazı İlhan Selçuk'un serbest bırakılmasının ardından tüm gözlerin çevrildiği Cumhuriyet gazetesinde bugün “İktidar ve Yargı” başlıklı başyazı yeraldı. Pazartesi günleri köşe yazısı yazmayan İlhan Selçuk'un yerinde Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni İbrahim Yıldız'ın "Cumhuriyet'in Gücü" başlıklı yazısı yeraldı. Gazetenin manşetinde ise Türkiye Barolar birliği Başkanı Özdemir Özok'un açıklaması "Tehlikeli Hesaplaşma" manşetiyle verildi. Birinci sayfada ise tek sutuna "Cumhuriyet" imzalı, "İktidar ve Yargı..." başlıklı başyazı yeraldı. “AKP iktidarı yargı bağımsızlığına karşı adeta bir savaş açmıştır” ifadesine yer verilen "imzasız" başyazı şöyle: İktidar ve Yargı... Türkiye'de bugün iki dava ülkenin geleceğini belirleyecek kadar önem kazanmış gibidir. Bunlardan biri 'Ergenekon Çetesi' ya da dosyası diye vurgulanıyor, öteki 'Kapatma Davası' diye anılıyor. 'Kapatma Davası'nın boyutları, içeriği, yapısı, davalıları bilinmektedir. Çünkü iddianamesi yazılmıştır, yetkili mahkemesine verilmiştir; yargıçların dile getireceği hukuk konuşacaktır; sonucu beklemek gerekir. 'Ergenekon Dosyası' ise henüz ilk tahkikat aşamasındadır. Deliller toplanmakta, dava dosyasındaki belgeler üzerinde çalışılmaktadır. Şüpheli ya da zanlıların saptanması süreci yaşanmaktadır; davanın niteliği, içeriği, boyutları, sınırları, sanıkları zamanla kesinleşecektir. Kuşkusuz bu konuda kararı verecek olan görevli savcıdır. Gerçekte yasalarımıza göre ilk tahkikat gizlidir, açıklanması yasaktır; ama, medyamız doludizgin siyasal yorumlarla Ergenekon soruşturması üzerine demediğini bırakmamaktadır. x Ancak daha da "vahim" bir tablo ortaya çıkmıştır. Demokrasilerde üç erk olduğu biliniyor: Yasama - yürütme - yargı. Yargının tümüyle bağımsız ve tarafsız olması çağdaş demokrasilerde temel kuraldır. 'Yürütme' nin, başka deyişle hükümetin, bir başka söyleyişle de siyasal iktidarın yargı bağımsızlığını 'ihlal' etmesiyle demokratik devlet düzenini kökünden sarsacağı biliniyor. Bu girişime yönelen bir siyasal iktidar meşruiyetini kendi elleriyle baltalamaya yönelmiş olur. Oysa bugün Türkiye'de görülen tablo nedir? AKP iktidarı yargı bağımsızlığına karşı adeta bir savaş açmıştır. x Ancak "Kapatma Davası"na karşı AKP Hükümeti'nin ve cephesinin savaş tamtamlarını çalması, Başsavcı'ya saldırmayı yoğunlaştırması, hukuk sürecini kesintiye uğratmak için anayasayla bile oynamaya kalkması olayın bir yüzüdür. Olayın öteki yüzü belki daha sakıncalı bir tutum sergiliyor. Hükümetin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan , Ergenekon dosyasında yine 'taraf' rolü oynamaktadır; yargıyı yine etkilemeye çabalamaktadır. Tutumu ve konuşmalarıyla, AKP lideri, 'Kapatma Davası'nı ortadan kaldırmaya çabalarken Ergenekon konusunda sonuna dek soruşturmayı destekleyeceğini açıkça söylemektedir. Oysa Başbakan'ın Ergenekon soruşturmasında destek olması, tahkikatı yürüten savcılığı da müşkül duruma düşürmektedir; sanki yukardan talimat ya da baskı üzerine soruşturmayı yürüttükleri sanısına veya suçlamasına yol açmaktadır. Sonuçta Başbakan Recep Tayyip'in konuşmaları ve davranışları, soruşturma dosyası üzerinde savcılığı tedirgin edecek bir şaibeyi türetmek ve ortamı yaratmak işlevini göstermektedir. x Ergenekon Dosyası'nı oluşturan şüphelilerin sivil ve asker kapsamında gittikçe çoğalan ve daha da artacak gibi görünen listesindeki adlarla Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarındaki üslup yan yana getirilip AKP iktidarının yargıyı etkileme yolundaki pervasızlığı da buna eklenince sonucu adaletin hayrına yorumlamak olanaksızlaşıyor. AKP iktidarı yargıyı rahat bırakmalıdır. İster Ergenekon dosyası olsun, ister kapatma davası olsun, bu kurala titizlikle saygı gösterilmelidir. İktidar yargıyla oynamaya başlamak hevesine kapıldı mı ülkede ne huzur kalır ne de istikrar... Türkiye'yi bugün bu huzursuzluk baştan sona sarmıştır.ANKA
  20. Kadın istekliyse teklif edebilir İslamcı kadın yazar Emine Şenlikoğlu, hiç konuşulmayanları konuştu. Kapalı kadının yatakta da örtülü olacak hali yok ya Kapalı kadının yatakta da örtülü olacak hali yok ya İslamcı kadın yazar Emine Şenlikoğlu, bugüne kadar hiç konuşulmayanları konuştu. Laiklik karşıtı sözleriyle uzun zamandır medyanın gündeminde olan İslamcı kadın yazar Emine Şenlikoğlu, bugüne kadar hiç konuşulmayanları konuştu. Ne zaman kapandınız ya da çarşaf giydiniz?23 yaşında kapandım. Kapandım derken, çarşaf giydim. 23 yaşına kadar kulaklarımı kapatıp, arkadan bağlanan türban takıyordum. Bone gibi kullanıyordum türbanı. İçimde Allah’a karşı bir ilgi hep vardı. Ama kötü müslümanları görünce, bunu Allah’a, dine mal ederdim. Bir bilinçsizlik vardı. n Ergenlik döneminde sevgiliniz, flörtünüz var mıydı? Bizim dönemimizde şöyle bir inanış vardı; bir kız, birisini sevebilir ama o kızın birisiyle konuşması demek, onun kötü yola düşmesi demektir. Babamın böyle bir eğitim tarzı vardı. Gönül verme işi olabilir ama gezme, tozma, konuşma olamazdı. n Buna katılıyor musunuz? Aslını sorarsanız İslam’da kişi sevebilir, ama flört çiftleri yıpratıyor. Kimse bunun farkında değil... n Evleneceğin ya da aşık olduğun insanı tanımanın ne zararı olabilir ki? Tanımaya çalışmak, flörtün durumuna bağlı... Nişanlıyken birkaç kez eş adayının eve gelip gitmesi başka, gezme, tozma başka. O gezme dönemindeki heyecanı, evlendiğin zaman bulamazsan, çiftler birbirinden soğuduğunu düşünüyor ve "Demek ki bizim sevgimiz kalmadı" diyerek boşanıyor. Halbuki alakası yok. Dolayısıyla ben, babamın bu yönünü takdirle karşılıyorum. BEYİMİN GÖZ RENGİNİ İMAM NİKAHINDAN SONRA GÖRDÜM BEYİMİN GÖZ RENGİNİ İMAM NİKAHINDAN SONRA GÖRDÜM n Kaç yaşında aşık oldunuz? Çocukluktan, genç kızlığa geçiş dönemimde sıkıntılar yaşadım. Babam evden kaçtı falan. Dolayısıyla aşka zamanım yoktu. n Size kur yapan yok muydu? Vardır herhalde. Bunu kur olarak anlamazdım ama çok isteyenim vardı. n Genç kızken kendinize bakar mıydınız, mesela hiç kuaföre gidip saçınızı yaptırdınız mı? Düğünlerde saçımı yaptırırdım. Çünkü babam "Sadece düğünlerde saç yaptırmak günah değil" demişti. O da İslamı o kadar biliyormuş. Neyse 1.70 boyum vardı, kilom da 60 civarındaydı. Çok zayıftım. Pantalon, üzerine de uzun tunik giyer, hafif de makyajımı yapardım. n Hiç çalıştınız mı?/_newsimages/5245238.jpg Evet. Ben modelisttim. Zeki Müren’in atölyesinde bile çalıştım. Çıraklık yaptım. Sonra başka yerde, çıraklıktan modelistliğe kadar yükseldim. Modellerim de çok tutuluyordu. İşyerimiz Beyoğlu’ndaydı. n Şu ana kadar anlattığınız Emine Şenlikoğlu çok modern bir kadın. Peki şu anki İslami bilinciniz nasıl oluştu? Bir dönem Allah’a inanıp, ahirete inanmama dönemi geçirdim. Hep İslam’ın karanlık olduğunu düşünürdüm. İşte bu dönem benim, farkındalıkla bir arayışa girmeme sebep oldu. Önce Hıristiyanlık’ı araştırdım. Bütün dinlerin kitaplarını okudum. Umduğum hiçbir şeyi bulamayınca, Kuran’ı okumaya başladım ve 18 yaşında bu döneme girdim. Çok okudum şu anki halime dönüşüm, gerçek İslamı öğrendikten sonra, yani 23 yaşından sonra bilincim oluştu. n Peki... Eşiniz Recep Bey’le ne zaman tanıştınız, aşık oldunuz mu? Evet aşık olduk. Ben modelistlik yaptığım dönemde, muhasebeye de bakıyordum. Tam İslam’ı araştırdığım bir dönemdi ve çok yorulmuştum. Patronum da muhasebe elemanı almak üzere gazeteye ilan vermiş. Neyse benim bir konferansa gittiğim gün, beyim şirkete iş görüşmesine gelmiş ve kadın çalışan olmadığını görünce işi kabul etmiş. Sonra karşılaştık. Fakat benimle yüzüme bakmadan konuşuyordu. Bir gün sinir oldu ve "Ya kardeşim niye yüzüme bakmıyorsunuz, yiyecek miyim sizi?" dedim. Ondan sonra kafasını kaldırdı, bir gözüyle bana baktı ve "Allah diyor ki harama bakma. Siz diyorsunuz ki bakın. Sizce sizi mi dinleyeyim, Allah’ı mı dinleyeyim?" dedi. Bu sözü beni etkiledi. n Ve aşık oldunuz? O daha ilk günden benim için "İşte aradığım kadın" demiş. Ben ise yıllar sonra beyime aşık oldum. Hem de tutkulu... n Recep Bey’le flört ettiniz mi? Nasıl gezip dolaşacağız? Ben adamın gözünün rengini imam nikahından sonra gördüm. Adam, tek bakışın bile günah olduğunu zannediyor. O da kadına bakılabileceğini sonra öğrendi. Biz gezerdik, ama camileri gezerdik. Yanımızda hep birileri olurdu. Ben buna kızardım ama meğer dinde yeri böyleymiş. İşte böyle yobazlık ile aydınlık İslam arasında sıkışıp kalmıştım. Ne doğru, ne yanlış biliyordum. Bazı konulara yobazca yaklaşıyordum, bazı konulara da şaşırıp kalıyordum. Neyse, sonra evlendik. Çok da mutlu oldum. Hapse girdim, 2.5 yıl yattım. Birçok insan ona "evlen" demiş, o "Asla yapmam, karımı seviyorum" demiş. ÇAPKINLIK NAMUSSUZLUKTUR n O zaman siz dört kadına karşısınız? Bir kadın evlenirken "Sen benim üstüme evlenemezsin" diye şart koşarsa, ikinci evlilik yasaktır. Bitti... Herkes bunu yapsın. Şimdi ben burada bir şey daha söylemek istiyorum, bugün laiklikte bir erkeğin 10 kadını var? Bu niye konu olmuyor? Bu daha beter. Bugün diyelim ki dengesiz adamın biri dört kadın aldı. Dördünün de masrafını görmek, çocuklarını sahiplenmek zorunda. n Sizin flört anlayışınızda, iki genç el ele tutuşamıyor. Tutuşursa ne olur? El ele dolaştı diyelim, o adam elini tuttuğu kızla evlenecek mi bakalım? Bir erkek 10 kızla gezdi. O adam, evlendiği zaman karısında, gezdiği 10 kızın özelliğini görmek isterse ne olacak? İslam’da insan dejenerasyonuna izin yok. Ama öyle görücü usülüyle de evlilik yok. Araştırmalar yapılacak, ondan sonra kız ve erkek birbirini görecek. Tabii ki konuşacaklar, kanları birbirine kaynıyor mu bakacaklar. Ama bunun için birbirlerine dokunmaları gerekmiyor. KIZIMI DÖVEREK KAPATMAZDIM n Neyse, kaç yıllık evlisiniz? 30 yıl oldu. Dört yıl dini nikahla yaşadık. Yobazlık işte. O zaman resmi nikaha karşıydım. Birçok müslüman da karşıydı. Bence bu kör cehaletin en büyüğü. n Kaç çocuğunuz var? İki... Bir kızım, bir oğlum var. n Kızınız kapanmak istemeseydi tepkiniz ne olurdu? Çok üzülürdüm ama döverek de kapatmazdım. n Şu an evli mi? Evet, severek evlendi. Bir gün kızımla oturuyoruz, yanımdan kalkıp giderken bir mektup düşürdü. 11 yaşındaydı ve ister istemez okudum. Baktım ki mektup dayımın oğlu İrfan’dan gelmiş. Mektupta "Ben seni mutlaka alacağım, annem duyarsa bizi öldürür" diyor. Çocuğu da çok severim. Hemen onun yanına gittim ve kızımı sevip sevmediğini sordum. O da sevdiğini söyledi. Yalnız İrfan sosyalizm kitapları okuyordu. Ona "Kızımı alacaksan benim seni yetiştirmem gerek, kabul mü?" dedim. Kabul etti. n Bu dayatma değil mi şimdi? Hayır. Sosyalizmi de öğrensin ama dinini de öğrensin. Benim kızımı alacaksa, dinsiz olamaz. n Sosyalist kitaplar okuyor diye İrfan Bey dinsiz mi oluyor? Dinsizliğe doğru gidiyordu ve kendisi bana söz verdiği gibi hem dinimizi öğrendi hem de sosyalizmi. n Ya oğlunuz? O da evli. O da teyzemin kızıyla severek, isteyerek evlendi. n Çocuklarınız okudu mu? Kızım okumadı. İlkokula gitti ama ortaokulda bıraktı. Ben, kızım ve gelinim, üçümüz aynı anda imtihanlara girdik. Ben geçtim, onlar geçemedi, ne yapayım? Zorla bu iş olmuyor. Oğlum da okumadı. n Kaç yaşındalar? Kızım 39, oğlum 38 yaşında. Ben ise 55... - Çocuklarınız Recep Bey’den değil mi? Hayır, ilk eşimden... n Öyle mi, kaç yaşında evlendiniz? Benim kızımla aramda 15 yaş var. Babam evden gittiği dönemde, yani 14 yaşında beni evlendirmişti. Sonra kendi isteğimle de boşandım. Babamın benim hayatımdaki yanlışlarından biri de budur. Sürekli olarak "Kızın başı bağlı olsun" derdi. n Dul olmanız, çocuğunuzun olması, ikinci eşiniz için sorun teşkil etmedi mi? Kendi dünyasında sorun yaşamış olabilir, ama bana hiç hissettirmedi. Çünkü bana hálá çok aşık... n Siz aşık mısınız? Beni kızdırdığı zaman değilim, kızdırmadığı zaman aşığım... n Aşkı nasıl tarif edersiniz? Biz eşimle 1980 yılında evlendik. 1994 yılına kadar kocama kara sevdayla aşıktım. Sonra kalbimi çok kırdı. O gün, o derin aşkım bitti. Zaman zaman tazeleniyor ama beni teğet geçiyor. n Recep Bey ne yaptı da kırdı kalbinizi, sizi aldattı mı, çapkınlık mı yaptı? Hayır, böyle bir şey yok. Benim kocam çok namuslu bir erkektir. n Çapkınlar namussuz mu? İslam’a göre çapkın erkek namussuzdur. Bir kadını çok beğenebilir, iç dünyasında ilgi duyabilir ama namuslu erkek kafasını çevirir gider. Aynı şey kadınlar için de geçerli. n Romantik misiniz? Her zeki insan romantiktir. Bunlar özel şeylerdir, anlatamam. Ama eşim romantiktir. Zaman zaman bana güzel jestler yapar. Mesela beni gezdirmeyi çok sever. Beraber ava çıkarız. Hayaller kurarız. Mesela son olarak Erciyes Dağı’na çıktık. Teleferiğe bindik, dolaştık, çok mutlu oldum. Sandala binip gezmeyi severiz. Bu anlamda eşim sürpriz yapar bana. KADIN İSTERSE ERKEĞİNE TEKLİF EDEBİLİR n İstanbul’da en çok nereyi seversiniz? Boğaz’ı... Nişantaşı’nı, Beyoğlu’nu da severim. Her yeri gezer, fotoğraf çekerim. Fotoğraf eğitimi aldım. Sergi açmak istiyorum. n Modayı takip ediyor musunuz? Modayı asla takip etmem. Kendime yakışanı moda yaparım. Kendi modellerimi, kendim çıkarırım. n Bazı hanımlar saçına topuz yapıyor, üste türban takıyor. Kocaman bir kafa oluyor. Bu görüntüyü beğeniyor musunuz? Güzel olanı beğeniyorum. n Türban takıp makyaj yapana, altına blue jean giyene kızıyor musunuz peki? Bu çok kötü bir şey. Bu tam tesettür değildir. Aşağılamıyorum da ama dese ki "İslam bu", çok kızarım, izin vermem buna. n İslam’ı kendine göre modernize edemez misiniz? İslam’ın sınırları içerisinde edebilirsiniz. n Sizin hayatınızda bakım var mı, türbanlı, çarşaflı kadın bakım yapar mı? Dindar kadınların bilinçlileri kendilerine çok güzel bakarlar. Kuaföre giderler, cilt bakımı yaptırırlar, saçlarını boyatırlar. En güzel dekolte kıyafetleri alırlar. Dışarıda kapatırlar, ama evinin içinde dekoltesini giyerler. Onların özel ve tüzel dünyaları farklıdır. n Özel dünyanızı biraz anlatır mısınız? - Bilinçli kadınlarımız sahnede gördüğünüz sanatçılardan güzel giyinirler. Eşlerinin karşısına harikulade şekilde çıkarlar. Ama bilinçsizler bakımı haram zanneder. n Bilinçli dindar dediğiniz hanımlar, seksi iç çamaşırları giyer mi? - Alır ve giyer. Günah bir şey değil ki... n Çarşaflıların, içlerine en seksi iç çamaşırları giydikleri yolunda bir efsane vardır. Gerçekten giyerler mi? - Giyinsin, ne var? Çarşafın altına giyilmez bir defa. Çarşafın altında elbisesi, uzun pantolonu vardır. Kocasıyla baş başayken şort giysin, kime ne? Niye yadırganır ki? Bu kadın sokakta örtülü diye, yatakta da örtülü olacak hali yok ya! n Sizlerde kadın, erkeğine sevişmeyi teklif edebilir mi, özel hayatlarında bu rahatlığı var mıdır, yoksa yasak mıdır? - İslam’ın bu konuda çok güzel bir tanımı vardır. İslam yatak odasını karı-kocaya bırakmıştır. Allah araya perde çeker, kendi bile görmez. Kadın istekli olduğu zaman tabii ki erkeğine teklif edebilir. Bunun hiçbir sakıncası yok. Ama hurafe kitabında kadına bunu da yasak gösterirler. Yazdığım sit-com’da Tolga Çevik’in oynamasını isterdim n Bir sit-com yazdığınızı duydum. Doğru mu? - Evet. Çok komik, neşeli bir senaryo hazırlıyorum. İçinde İslami öğeler de olacak. n Kimi oynatmak istersiniz bu sit-com’da? - Komedi Dükkanı’nındaki Tolga Çevik’i oynatmayı çok isterim, ama buna bütçem yetmez. Sinan Çetin’den yönetmenlik dersi alıyorum n Sinemaya gider misiniz? - Çok nadir. İslami açıdan izlemem gereken bir film varsa giderim. En son Viyana’da üç boyutlu bir film izledim, Allah bana o fırsatı versin de üç boyutlu bir film yapayım. Bu arada ben yönetmenliğe de merak sardım. Ders alıyorum. n Öyle mi, nerede alıyorsunuz? - Sinan Çetin’den, Plato Film’den... n Kaç aydır alıyorsunuz? - Epey oldu. Kimselere görünmeden gidiyorum işte. n Dersler nasıl gidiyor? - Güzel, Sinan Bey müthiş biri. İyi, beğendiğim biri. Dersler de iyi gidiyor. Röportaj: Sema DENKER
  21. Mesir saçan ilk başbakan oldu Başbakan Erdoğan, Manisa’da bu yıl 468’incisi düzenlenen Sultan Camii’ndeki mesir saçma törenlerine eşi Emine Erdoğan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve eşi Şeyma Akdağ ile birlikte katıldı. Manisa AKP Milletvekili TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, AKP Manisa milletvekilleri, Manisa Valisi Refik Aslan Öztürk, Manisa Belediye Başkanı AKP’li Bülent Kar ve yabancı konuklar da törende yer aldı. Duanın ardından, ilk mesiri platformda bulunan Erdoğan çifti saçtı. Ardından da kubbe ve minarelerden mesirler saçıldı. Erdoğan mesir saçan ilk başbakan olurken, korumaları da kubbe ve minarelerden aynı anda saçılan mesirlerin başına isabet etmemesi için büyük bir şemsiye açtı

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.