Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

katakuta

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.124
  • Katılım

  • Son Ziyaret

katakuta tarafından postalanan herşey

  1. Teşekkür ederim sayın kıral. Ben senden ümitliyim
  2. Tebrik ederim kurandaki bir çelişkiyi daha gündeme getirmişsin. İlgili ayet şu Ali imran 7- Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası demektir Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir.Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez. Müteşabih; benzetilen demek. Tevil, türkçede perde arkası olarak tanımladığımız kavram/bir şeyin iç yüzü. Kehf 82. Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetımeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emrı zalike te'vılü ma lem testı' aleyhi sabra 82- "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur." Bir çok ayette kuranın apaçık anlaşılır olduğunu söyleyen Allah, bu ayette bir takım ayetlerin içyüzünün, yani asıl anlamını sadece kendisini bilebileceğini söylüyor. Bu apaçık bir çelişkidir. Sorun bununlada sınırlı değil. Şu şu nolu ayetler mütaşabihtir , şu şu nolu ayetlere muhkemdir şeklinde kuranda bir listede yoktur. Peki İnsanlar neye göre,hangi kritere göre müteşabih ayetlerin hangileri olduğunu bilecekler? Apaçık olduğu iddia edilen bir kitapta bulmaca ,bilmece usulu bir takım müteşabih ayetleri bulmaya çalışmak mantıksız değilmidir ? Bulmacalar bile bundan mantıklıdır, çünkü en azından sorularla ip ucu verilir. Oysaki Allah benden başkası bilemez deyip kestirip atıyor. Durum böyle oluncada herkes kendi anladığına göre şu ayetler muhkem, şunlar müteşabih diyebiliyor mesela Sünnilere göre kurandaki el kelimesi müteşabihtir,kudret olarak anlaşılmalıdır.El olarak anlaşıldığında Allah yaratıklara benzetildiği için küfür sayılır.Selefilere göre ise burdaki el kelimesi el olarak anlaşılmalıdır, Allahın eli vardır ancak biz niteliğini bilemeyiz derler. Onlarda sünnileri Allahın sıfatlarını inker ettikleri için küfürle suçlarlar. Bakın sadece bu bir örnek, oysaki muhkem ve müteşabih konusunda yüzlerce örnek vermek mümkündür.
  3. Hayatta ki en önemli şey,İNSANA SAYGI En güçlü iletişim kanalı, İNTERNET En değerli servet,SORGULAYABİLMEK Hayatta ki en büyük mutluluk,ÜRETİM/PAYLAŞIM Onsuz olunması en kötü şey,BİLİM En yıkıcı alışkanlık,TAKLİT En büyük kayıp,ÖZ GÜVEN En büyük doğal enerji,GÜNEŞ Üstesinden gelinmesi gereken en büyük sorun,CENNET VE CEHENNEM İNANCI Başarıyı engelleyen en büyük düşman,DOGMA En değersiz duygu,İNANMAK En etkili uyku ilacı,DİNLER
  4. Soruma cevap değil.Kendi adınıza konuşun,herkesin hakkında ahkem kesmeyin.Çocuklar anne babanın mülkü değildir. Eğer dediğiniz gibi bir saygısızlık yaparsa ben üzülürüm o kadar, Allah gibi sobayaa tıp cayır cayır yakmam. Ben sadist değilim. Bravo tebrik ederim,müthiş bir müslüman portresi çizmişsiniz.Aynen allah gibi kin ve nefret dolu Soruma cevap olmadığı için tekrar soruyorum hayvanların doğru yolu nedir,hayvanlar nasıl doğru yoldan sapmış oluyor
  5. Konu başlığını iyi oku.
  6. Aşağıda yazdıklarımı lütfen hakaret olarak algılamayın. Müslüman mentalitesni gözler önüne serme açısından temsili bir anlatımdır. Müslüman: Allah öyle demek istemiyor! Allah: hayır,öyle demek istiyorum! Müslüman: Yok yok, kesin başka birşey diyorsun!... Allah: İncire, zeytine and olsun ki öyle demek istiyorum! Müslüman: Yok yok, sen bana bırak.. walla başka birşey diyorsun! Allah; Sen benden iyimi bileceksin,bu kuran apaçık ve kolay anlaşılır diye kaç tane ayet indirdik. Kamer 17. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? Kamer 32. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? kamer 40. Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? Müslüman; Ama bize alimler kuranı herke anlayamaz , tefsirlere bakmanız gerekir dediler Allah;Kuranı açıklayanda benim, onlar kendi kendine gelin güvey olmuş, Aracılara gerek yok. Bakara 242 Allah size işte böylece ayetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız. Müslüman; Yaw olurmu ama senin dediğin şekilde anlaşılınca , ateistler kurana saldırıyor. Allah; ***** sen benim avukatımmısın ? Maide 105 Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir
  7. Soruma cevap vermeyi becerebilrisen memnun olacağım.Gerçi hiç ümidim yok ama yinede şansımı deneyeyim. Mesela; Ben eşime sen, mankenlerden daha güzelsin dediğim zaman mankenlerinde güzel olduğunu otomatikmen itiraf etmiş oluyorum.Mankenlerin güzelliğini kabul etmekle beraber, eşime iltifat olsun diye sen daha güzelsin diyorum..Eğer mankenlerin güzelliğini kabul etmemiş olsam, Onlardan örnek vermemim hiç bir anlamı olmaz. Bunun terside mümkün Ben eşime sen, cadılardan daha çirkinsin dediğim zaman cadılarında çirkin olduğunu otomatikmen itiraf etmiş oluyorum.Cadıların çirkinliğini kabul etmekle beraber, eşime hakaret olsun diye sen daha çirkinsin diyorum..Eğer cadıların çirkinliğinii kabul etmemiş olsam Onlardan örnek vermemin hiç bir anlamı olmaz. Gelelim ayetlerdeki ifadeye Furkan 44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. * Bakınız bu ayette göre kafirler hayvanlardan daha sapık bir yolda.Ayette yol kelimesi bile geçiyor. Baştada belirttiğim gibi insanların neden sapık yolda olduklarını anlayabiliyorum diyorum. Çünkü insanlara gönderilen kitaplar var. Bunlara inanmayan ve uymayanlar ***** olmuş oluyor. Peki hayvanların doğru yolu nedir,hayvanlar nasıl doğru yoldan sapmış oluyor
  8. Raporumun arkasındayım 18 Aralık 2006 Şehriban OĞHAN/ ANKARA 17 yaşındaki gencin testislerinden birinin alınmasıyla sonuçlanan "türbanlı kadın radyologların ultrason çekmeme" skandalında ürolog Celal Tütüncü raporunun arkasında olduğunu söyledi. Tütüncü "Kayıtlara bakılırsa hangi radyoloji uzmanı görevlinin çekim yapmayı reddettiği ortaya çıkacaktır" dedi. KONYA Numune Hastanesi’nde iki türbanlı radyolog doktorun, testisleri şişen 17 yaşındaki çoban A.G’nin ultrasonunu çekmediği iddiasıyla ortaya çıkan kriz büyüyor. Hasta gencin testislerinden birinin alınması ile sonuçlanan olay dün Meclis’e taşındı. CHP, hastanede inceleme başlatıp olayın takipçisi olacaklarını açıkladı. Olayın ardından açıklama yapan hastanenin Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Celal Tütüncü ise verdiği raporun arkasında dimdik durduğunu belirtti. Konu ile ilgili tüm bilgilerin kayıtlarda mevcut olduğunu belirten Tütüncü, "Bu iş siyah-beyaz kadar nettir. Kayıtlar açıldığı takdirde hangi radyoloji uzmanı görevlinin çekim yapmayı reddettiği ve söz konusu hastanın ultrasonografisinin kimin tarafından alındığı ortaya çıkacaktır" diye konuştu. MECLİS’E TAŞINDI Skandalın ortaya çıkmasını sağlayan doktorun raporunun ve basında çıkan haberlerin üzerine olay Meclis’e intikal etti. CHP’nin avukat vekillerinden Atilla Kart, olayı "Dini referansların kamu yönetimine taşınmasının yarattığı tahribat" olarak nitelerken, bu doktorları çalıştıran hastane yönetiminin hem cezai, hem hukuki durumdan doğrudan sorumlu olacağını savundu. Olayın kendisini şaşırtmadığını ifade eden Kart Hürriyet’e şunları söyledi: "Türkiye’nin kamu yönetiminde geldiği nokta bu. O türbanlı doktorlar belli ki hastane yönetiminin bilgisi dahilinde çalışıyorlar. Olayın oluş şekli bunu gösteriyor. Hastane yönetiminin sonradan kendince tepki göstermesinin ciddi ve inandırıcı tarafı yok. Olay aslında hastane yönetimiyle de sınırlı değil; il sağlık müdürlüğünün de sorumluluğu olduğu kanısındayım. Din istismarının ve din referansının devlet yönetimine taşınması halinde doğabilecek vahim sonuçları görüyoruz. Türkiye’nin fiili olarak böyle bir sürecin başladığını artık görmesi ve değerlendirmesi gerekiyor. Konya Türkiye’deki fotoğrafın bir göstergesi." Bu da mı yalan Sayın Başhekim 18 Aralık 2006 Başhekim olayı yalanlıyor. Peki hastanın dosyasında duran bu rapor da mı yalan sayın başhekim. BAŞHEKİMİN ÇELİŞKİLERİ Dün basın açıklamasıyla olayı yalanlayan Başhekim Opr. Dr. Rıza Sarıbabıçcı'nın ifadelerinde çelişkiler var. 1. Olay 13 Kasım 2006 günü meydana geliyor. Hastaya ameliyatı yapan operatör doktor 15 Kasım günü yazdığı raporu hastanın dosyasına koyuyor. Bir ay boyunca bu raporla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. 2. Aradan tam bir ay geçtikten sonra Uğur Dündar ve ekibi bu olayı ortaya çıkarıyor. Olay hastanenin başhekimine soruluyor. Başhekim o gün olayı doğruluyor ve inceleme başlatıldığını söylüyor. 3. Haber Hürriyet'te yayınlandıktan sonra Başhekim, bu defa olayı incelediklerini ve olayın doğru olmadığını söylüyor. SORUYORUZ Bu rapor dosyaya girdikten sonra bir ay geçtiği halde neden bu konuyu inceleyip, rapor etmediniz. Neden bu iddiayı hastanın dosyasına koyan doktoru çağırıp ifadesini almadınız, hakkında niye işlem yapmadınız? Arena Muhabiri Mine Özbek, Cumartesi günü sizi aradığında Özbek'e "Evet olayı ben de duydum, inceliyorum" dediniz. Öyleyse dün DHA muhabirine neden "Daha önce hemşireden duydum ve incelettim" dediniz. Dinci çevrelerde sanki olayın kasıtlı olarak türbanlıların üzerine gitmek için çıkarıldığı havası yayılıyor. Onlara da bir not: Kadın radyologların işini yapmadığı haberini dosyaya koyan doktor, AKP'nin milletvekili adayıydı. Yani "Laikçi" bir insan değil
  9. Siz anlamazsınız ben anlarım. *********** .Kardeşim sen ne islamı biliyorsun, ne tasavvufu,nede yunus emreyi. Sadece gelip burda ******** ediyorsun.Melamilik konusunda incitmemek için konuyu kapattım ama madem herşeyi turşu yapmaya meraklısın devam edelim öyleyse Aşk imamdır bize, gönül cemaat Kıblemiz dost yüzü, daimdir salat Beş namaz tertibi bir vakte geldi beş bölük olup ben kime kıla taat Bana namaz kılmaz diyen, ben kılarım namazımı Kılar isem kılmaz isem, Allah bilir niyazımı Haktan başka kimse bilmez, kafir müslim kimdir Ben kılarım namazımı hak geçirirse nazımı Birileri onu namaz kılmadığı için tekfir etmiş ki, kendide itiraf ediyor zaten namaz kılmadığını.Ancak benim namazın sizinkine benzemez diyor.tabi sadece namaz değil kıbleyide, kabeyide inkar ediyor. Şimide kuranın tanrısına bakalım ne diyor namaz konusunda Furkan 31- Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşrilerden olmayın. Müddesir 42- "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye. Müddessir 43 Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yeri gelmişken birazda ben vaaz vereyim Muhterem müslümanlar; Kuranda ne hac, ne oruç, nede başka bir ibadet için böylesine tehdit bulamazsınız.Oruç için bazı durumlarda tututlmazsa sonradan kaza edilebileceğini söyleyen kuran, namaz konusunda asla kazasına cevaz vermez. Kurana göre namazı bırakmak, cehenneme gitmeyi gerektiren bir suçtur..Müctehid imamlarınızın ''inkar ederse kafir olur ama tembellikten kılmıyorsa kafir olmaz'' şeklindeki ictihadları yanlıştır.Hadislerde de namaz kılmayanların kafir olduklarına dair bir çok hüküm vardır..Sakın imamların ictihadına güvenerek namaz konusunda gevşek davranmayın.Onlar bununlada kalmayıp kuranda birde kaza namazı konusunu ortaya atarak müslümanların namaz konusunda iyice lakayt davranmalarına sebep olmuşlardır.Onların ilimi kariyerlerine güvenen milyonlarca müslüman demekki tembellikten dolayı namaz kılmamak kişiyi dinden çıkarmıyor düşüncesiyle çok rahat bir şeklide namazlarını savsaklamaktadırlar. Ahirette sizi ne imamlar nede yunus emre kurtarabilir. Benden söylemesi Devam edelim Dost yüzün görüncek şirk yagmalandi Onun için kapıda kaldi şeriat Biz kimse dinine hilaf demeziz Din tamam olacak dogar muhabbet Yunus emre kimsenin dinine batıl demeyiz diyerek kuranın tanrısını yalanlıyor Al-i İmran 19 Allah nezdinde hak din İslam'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çok çabuktur. Al-i İmran 85 Kim, İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. Ayrıca kuranın en hassas olduğu şirk konusunuda değinmiş.Huyum kurusun ben düz mantıkcı olduğum için kıyısından köşesinden dolanmam.Şirk yağmalandı ne demek bilrimisiniz? Ne güzel tarif etmiş vahdeti vucudu bir cümlede.Allaha şirk koşabilmek için, Alllahtan başka varlıkların olması şarttır.Allahtan başka varlıkların olmadığını savunan bir düşüncede elbette,Allaha ortak koşmak diye bir şey söz konusu olamaz.Neye taparsan tap hatta kendine bile,yinede şirk sayılmaz. Zaten diğer bir mısrasında bunu açıkça söyler yunus emre Ete Kemiğe Büründüm, Yunus Diye Göründüm.. İyi ama Kuranın tanısı yüzlerce ayette kendisine şirk koşanları cehennem atacağını söylüyor. Ne olacak şimdi ? Gitti bu kadar ayet çöpe Humhane ile puthane, mescit olmus gerçek cane Gel verme işin ziyane, yalancılık nendir senin Hakikat bir denizdir, şeriat onda gemi Çoklari gemiden çıkıp denize dalmadilar Muhterem müslümanlar, evet yunus haklıdır, ha camide namaz kılmışsın ha kilisede bir papaza gidip ginah çıkarmışsın veya bir budist tapınağında,ayin yapmışsın hepsi aynı kapıya çıkar, hepsi islama uygundur diyebiliyormusnuz. Sayın boşig, hadi diyelimki ben yanlış anlıyorum, peki yunus emre için ölüm fetvası veren koskoca osmanlı şeyhülislam damı islamı yanlış bildiği için ölüm fetvası vermiş ? Meşhur bir konu olduğu ve bildiğiniz var sayarak kaynak vermeye bile gerek görmüyorum Not; Yunus emrenin şiirleri, Ahmed Hulusi,nin Risale,i gavsiye şerhi adlı eserinden alınmıştır.Dolayısyla şiierlerin kaynğı konusunda bana itiraz edemezsiniz. Çünkü Ahmet hulusi, de modern bir vahdeti vucudcudur.Bu konuda bir çok eserleri vardır.Dolayısıyla onun yunusa ait olmayan şeyleri yazması olanak dışıdır.
  10. Mustafa bey, hayvanları aşağılamıyor deyip konuyu geçiştiremezsiniz.Daha öncede söyledim. Kuran mentalitesine göre insanların ***** olmasını anlıyorum. Çünkü doğru yol olarak tarif edilen kuran var.Bu kurana inanmayanlarda doğru yoldan sapmış oluyorlar.Herhangi bir sorun yok değilmi ? Mesela; Ben eşime sen, mankenlerden daha güzelsin dediğim zaman mankenlerinde güzel olduğunu otomatikmen itiraf etmiş oluyorum.Mankenlerin güzelliğini kabul etmekle beraber, eşime iltifat olsun diye sen daha güzelsin diyorum..Eğer mankenlerin güzelliğini kabul etmemiş olsam, Onlardan örnek vermemim hiç bir anlamı olmaz. Bunun terside mümkün Ben eşime sen, cadılardan daha çirkinsin dediğim zaman cadılarında çirkin olduğunu otomatikmen itiraf etmiş oluyorum.Cadıların çirkinliğini kabul etmekle beraber, eşime hakaret olsun diye sen daha çirkinsin diyorum..Eğer cadıların çirkinliğinii kabul etmemiş olsam Onlardan örnek vermemin hiç bir anlamı olmaz. Gelelim ayetlerdeki ifadeye Araf 179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da ****tırlar. İşte asıl gafiller onlardır Ayette görüldüğü gibi. hayvanlardan örnek verilerek, onlardan daha ****tır deniliyor.Eğer hayvanların sapık olduğu kabul edilmemiş olsa onları zikretmenin hiç bir anlamı olmazdı. Furkan 44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. * Bakınız bu ayette durum dahada net ortaya çıkıyor.Kafirler hayvanlardan daha sapık bir yolda.Ayette yol kelimesi bile geçiyor. Baştada belirttiğim gibi insanların neden sapık yolda olduklarını anlayabiliyorum diyorum. Çünkü insanlara gönderilen kitaplar var. Bunlara inanmayan ve uymayanlar sapık olmuş oluyor. Peki hayvanların doğru yolu nedir,hayvanlar nasıl doğru yoldan sapmış oluyor? İlk iletimde hayvanların allahı tesbih etttiklerine, zikir ettilerine dair bir çok ayeti vermiştim onun için tekrar burda yazmaya gerek görmüyorum Bir cümlelik soru soruyorum. Eğer müslümanlardn biri bana bunu cevaplarsa söz veriyorum, adminlerden hayvanlarla ilgili yazdıklarımın tamamının silinmesini rica edeceğim . Ayrıca herkesten yazdıklarım için özür dileyeceğim.
  11. Benim çarpıttığım bir şey yok.Yazınız orda duruyor arkadaş. 4 üncü madde de, 1 ve 2 yi tefsir edip şöyle diyorsunuz Bu iki cümlelerden başka ne anlışılır, okuyucuların yorumuna bırakıyorum.
  12. Bak bu olmadı. Bence aranızda anlaşsanız iyi olur. mehmed nikli arkadaş ne demişti O diyorki benim dinimde başkalarını aşağılamak yok diyor ama sen,Allah kendisine inanmayanları *****lıyor diyorsun Tamam ben kurana inanmadığım için hayvandanlardan daha ***** olduğumu kabul ediyorum. Peki ya allahı zikreden tesbih eden hayvanlar neden sapık ? İki ihtimal var 1 Ya allah yarattığı hayvanların özelliklerini bilmiyor 2 Yada bunlar allahın sözü değil, muhammedin kafadan sallamış
  13. Arkadaş, bence hiç cevap yazmayın daha iyi. Benim yazdıklarımı çürüteceğim derken, kuranın başka ayetlrine ters düşüyorsunuz. Bakın iyi dikkat edin, benim söylediğimi kabul ediyorsunuz ve hemen arkasından şunu söylüyorsunuz Bu şu anlama gelir.Birden fazla evlik yapmak aile hukukuna isyandır. O zaman size göre bu ayet evlilik hukukuna isyandır. Nisa 3- Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir. Ben pazarlık yapmam.Siz en iyisi gidip mealcilerle pazarlık yapın.
  14. Gereken cevabı verdikleri için GeceKuşu, ve bilimselci arkadaşlara teşekkür ederim.Tehditvari bir yazı olduğu için, mehmed nikli arkadaşı muhatap almayı bile gerek görmemiştim.
  15. Ardadaş bir kere olsun tutarlı olamazmısınız ? Bakın sizin neye inandığınız beni okadarda enterese etmiyor. Ancak sürekli çelişki içindesiniz. Demişsiniz ki ... Bir önceki iletinizde ise şunları yazdınız. Kötü olmayan bir şeyi yozlaşma olarak tarif edemezsiniz. Yozlaşma diyorsanız otomatikmen kötülüğüde kabul edeceksiniz.Bana kibirli yakıştırması yapıyorsunuz ancak sürekli muhataplarınıza siz anlamazsınız diye çıkışmak kibirliliğin dik alası değilmidir. Mademki melamilik temelde tarikatları yozlaşma olarak görüyorsa,tarikat ehli olan hiç bir kimsenin tavrını örnek olarakta gösteremezsiniz.Zira kendi yönteminize ters düşmüş olursunuz. Bence bu konuyu burda kapatalım. Birbirimizi gereksiz yere incitmeyelim saygılar
  16. Kurandaki çelişkilere bende bir katkıda bulunayım İsra 44 Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır Nur 41 Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir. Sebe 10 Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir üstünlük verdik. "Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber tesbih edin" dedik. Ona demiri yumuşattık Haşr 1 Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir. Sad 18 Biz, dağları onun emrine vermiştik.Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi. Sad 19 Kuşları da toplu halde onun emri altına vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi. * Cuma 1 Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah'ı tesbih eder Rad 15 Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah'a secde ederler. Nahl 48 Allah'ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? Onun gölgeleri, küçülerek ve Allah'a secde ederek sağa sola döner Nahl 49 Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde ederler. Hac 18 Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah'a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. Bu ayetlerde özetleyecek olursak hayvanlarda dahil kainatta her şey Allahı zikrediyor, ve onlar övülüyor. Bakara 171 kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler. Araf 179 Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır. Enfal 22 Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir. Furkan 44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar. * Muhammed 12 Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkar edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir. * Hayvanlar yerken yanlış bir şeymi yapıyorlar ki onların yemek yeyişi kötüleniyor Bakara 65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz. Bir tarafta hayvanları kendisini zikretmekle, tesbih etmekle öven Allah, diğer tarafta onları aşağılıyor, sapık diye hakaret ediyor. Gerçekten tuhaf bir tanrı
  17. Aslına bakarsak sende haklısın Herkes kendine göre islami bir düşünce yaratma çabası içinde.Bu konuyla ilgili ''kuran süper market gibidir, ne ararsan var'' başlıklı bir yazı vardı. Yani biz boşuna uğraşıyoruz orijinal islam diye Fakat benim dikkatimi çeken bir şey var.Melamilik, bir türlü gizli bir inanç sistemi olarak nitelendirilmiş yazınızda. Melamilik islami bir öğreti ise bu gizliliğe nerek var ? Bu gizlilik benim anladığıma göre,yazılarda açıkça beliritldiği gibi bu düşüncenin aslı ekseninin tarilatlara karşı olmasından kaynaklanıyor..Demekki tasavvufta kendi içinde bölünmüş durumda. Ancak tasavvufta ki,ezici çoğunluk tarikatlardan ve şehylik kurumlarından yana olduğu ve günümüze kadarda uygulamalar bu şekilde geldiği için,melamileri saltanaltlarının bekasına tehlike olarak görmeleri çok doğal.
  18. Önemli değil. Yinede faydası olmuştur yazdıklarımın. En azından forumu okuyanlar, tarikatlarda nasıl dolaplar dödürülerek insanların kandırdıklarını, nasıl şeyhlere kul köle yapıldıklarını anlarlar. tarikat, ve şeyh deyip geçmemek lazım Muhammed istediği kadar ben son peygamberim,islam son din desin, bu pastayı ona kolay kolay bırakmazlar., bırakmadılarda.Her tarikat ayrı bir din, her şeyhte bir peygamberdir.Sadece tanımlamalar farklıdır. Ben müslüman iken bile en çok bu şer ve fesat yuvları ile mücadele ediyordum.
  19. Mealciler Onlar salt kelime anlamından yola çıktıkları, siyak ve sibakı gözetmedikleri için böyle bir anlam vermişler ama yanlış. Nuşüz kelimesi, serkeşlik etmek,isyan etmek anlamında ancak bu ayetlerdeki söz konusu isyan kocaya değil evlilik hukukuna isyan.Evlilik hukukuna isyan etmek ise eşlerin birbirini aldatmasıdır. Çünkü aynı kelime nisa 128 de erkekler içinde kullanılıyor. Zaten kodummu oturtan bir zihniyete sahip, arap insanının karısının emirlerine isyan etmesi gibi bir şey söz konusu olabilrimi ? 128. Ve inimraetün hafet mim ba'liha nüşuzen ev ı'radan fe la cünaha aleyhima ey yusliha beynehüma sulha ves sulhu hayr ve uhdıratil enfüsüş şuhh ve in tuhsinu ve tetteku fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra Nisa 128- Eğer bir kadın kocasının aldatmasından, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve geçimsizlikten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Diğer bir husus ise bu anlamı kesin olarak delillenlendiren diğer bir kelimede Nisa 128 de nüşuzdan sonra gelen, kocanın yüz çevirmesi anlamında olan iradan kavramı karısından dayak yememek için,uzaklaşmaz değilmi erkekler, yani yüz çevirmez? herhalde anlaşılmıştır
  20. Tesettür faciası - 17 Aralık 2006 Uğur DÜNDAR - Mine ÖZBEK Çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti. MERSİN'in İlçesi Topkaya Köyü’nde çobanlık yapan 17 yaşındaki A.G. 13 Kasım 2006 günü sol testisinde şişme ve ağrı şikayeti ile Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Halk arasında testis dönmesi olarak bilinen Testis Detorsiyonu şüphesi ile acilen yatırılan hastadan ilk muayene sonunda ultrason çektirmesi istendi. Ancak ultrasona girmek için radyoloji servisine gönderilen genç, akıl almaz bir gerekçe ile geri çevrildi. İddiaya göre tesettürlü radyoloji uzmanı Dr. Kezban Arıbağ hastanın ultrasonunu çekmek istemedi. ERKEK DOKTOR ÇAĞRILDI Bunun üzerine ertesi sabaha kadar beklemek zorunda kalan genç çoban, sabah olduğunda bir şok daha yaşadı. Çünkü nöbeti devralan diğer tesettürlü radyoloji uzmanı Dr. Ayşe Yüce Aktaş da iddiaya göre hastanın ultrasonunu çekmek istemedi. A.G.’nin durumunun giderek ağırlaşması üzerine, hastanın muayenesinden sorumlu Üroloji Uzmanı Op. Dr. Celal Tütüncü, durumu Başhekim Op. Dr. Rıza Sarıbabıçcı’ya iletti. Olaya müdahale eden Başhekim, talihsiz hasta ile derhal ilgilenilmesi talimatını verdi. Ancak iddiaya göre 17 yaşındaki hastanın ultrasonu, ancak saat 14.00’te hastaneye çağrılan erkek radyoloji uzmanı tarafından çekilebildi. Testis dönmesi teşhisiyle hemen ameliyata alınan gencin durumunun düzelmesi için bir süre bekleyen Op. Dr. Tütüncü yapılacak bir şey kalmadığını görünce ikinci müdahale ile hastanın sol testisini almak zorunda kaldı. Uzmanlar böyle bir vakada yapılacak erken müdahalenin hastayı sağlığına kavuşturabileceğini söylediler. Yani 17 yaşındaki A.G., bir gün boyunca hastanede bekletilmeseydi bir testisini kaybetmeyebilecekti. Şu anda durumunun iyi olduğu belirtilen genç çoban, bundan sonra yine benzer bir sağlık sorunu yaşar ve testisi zarar görürse, uzmanların görüşüne göre kısır kalabilecek. İki kadın doktorun kontrollerin sıklaşması nedeniyle hastanede peruk taktıkları bildiriliyor. İNCELEME BAŞLATILDI Numune Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Rıza Sarıbabıçcı yaşananları doğrularken, konuyla ilgili olarak hastanede inceleme başlattıklarını ve bunun sonucunda yasal işlemlerin uygulanacağını söyledi. Ameliyat raporunda konuyla ilgili detaylara bizzat yer veren Üroloji Uzmanı Op.Dr. Celal Tütüncü, ultrasonu geri çeviren kadın radyologların tutumunun hastalığın seyrini olumsuz etkilediğini belirtti. Çocuğu olmayabilir A.G. (sağ başta), rahatsızlanıp Konya Numune Hastanesi’nde ameliyat olmadan yaklaşık 2 ay önce, yaşadığı Mersin’in Mut İlçesi Topkaya Köyü’nde, erkek kardeşi B. (sol başta) ve uzaktan akrabası olan bir kızla, köy yolunda hatıra olarak bu fotoğrafı çektirdi. A.G.’nin, benzer bir sorun yaşaması halinde çocuğu olmayacak. Ultrason çekmediler testisini kaybetti Ameliyatı gerçekleştiren Üroloji Uzmanı Op. Dr. Celal Tütüncü’nün raporu: ’13.11.2006 saat 17 sıralarında Skrotal kitle, sol orşit, sol testis torsiyonu şüphesi ile acilen yatırıldı. Acil olarak skrotal ultrason istendi. Fakat aşağıda bayan radyolog olması sebebiyle çekilemedi. Ertesi gün sabah erkenden tekrar ultrason için girişimlerde bulunuldu. Yine bayan radyolog olması dolayısıyla yine çekilemedi. Acil olarak başhekimin kendisine haber verildi. Yazılı olarak buna rağmen saat ancak 14 civarında çekilebildi. Torsiyon teşhisi ile acilen operasyona alındı. Testis detorsiyon edildi. Testis son derece ödemli ve hemorojikti. Açılması beklendi, pek açılmadı. Testis detorsiyon edilerek beklenmek üzere skrotuma yerleştirildi. 16.11.2006’da hasta tekrar operasyona alındı. Testis dokusunda bir gelişme izlenmedi, testis alındı, patolojiye gönderildi.’ Gereğini yaparız KONYA-Karaman Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Ömer Karahan, kadın radyologlarla ilgili iddiaları değerlendirdi. Karahan, "Meslektaşlarımızın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Orada başka bir şey vardır. Yapılmışsa, etik değil. Odamıza bu konuyla ilgili herhangi bir bilgi verilmedi. Eğer, böyle bir şikayet dilekçesi gelirse, gereğini yaparız" dedi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5628173.asp?top=1 dini inancı gereği,ayırım yaparak insanları ölüme terkedebilecek,sakat bırakabilecek bu zihniyete bilim yuvalarına girmelerine asla geçit vermiyeceğiz
  21. İlk iletilerde bayram yapan müslümanlar ne oldu,şimdi niye bu yazıya bir eleştiri yok ?
  22. Arkadaş, yapmayın lütfen.Bizde yıllarca bu meselelelerle uğraştık.Nasıl olurda tasavvufta böyle hiyerarşi yok diyebiliyorsunuz ? tasavuf kitaplarındaki nefsin yedi mertbesininin anlatılmasıda mı yalan ? Aynen sizin yaptığınız gibi tüm tasavvufçular, kuran dışı inançları , zorlama yorumlarla kurana sokmaya çalışmışlardır.İşte isbatı. nefis mertebeleri. Her insanın mü,min veya kafir doğuştan var olan bazı özellikleri vardır. Bunlardan biri suç işleyebilme özelliğidir.Şimdi mısır kıralı Aziz,in karısının söylediğine bir bakalım Nefsi emmare ( Yusuf 53 )- "Bununla birlikte nefsimi aklamak, onu masum göstermek istemiyorum. Çünkü Rabbimin rahmeti ile koruduklari disindaki tüm nefisler, insani israrla kötülüge kiskirtirlar. Hiç süphesiz Rabbim affedicidir, merhametlidir." Bu ayetin metindeki ''inne nefse le emmaretun bisui'' muhakkaki nefis kötülükleri emreder ibaresi bu gerçeğe değinmek için zikredilmiştir. Bu ibareyi tasavvufcular ''nefsi emmare'' adı altında, şeyhin denetimi altında olan müridin ilk rütbesi gibi kitaplarında anlatırlar.Halbuki alakası yoktur.Bu özellik her insan mümin veya kafir öleyise kadar var olacak, çatlasada patlasada asla silip atamayacağı bir yaratılış gerçeğidir. Müridin ikinci nefis mertebesi diye yutturmaya çalıştıkları ''Nefsi levvame''neymiş ona bakalım Vela ugsimu bin nefsin levvameh kendini kınayan nefse yemin olsun (kıyamet 2) Oysaki bu ayette tesavvufcuların dediği gibi nefsin ikinci bir mertebesinden değil her insanda mümini kafir ayırd edilmeksizin var olan bir diğer özelliğe değinilmektedir.O da insanın yaptığı suçlardan dolayı ''PİŞMAN OLMA'' özelliğidir Her insan mümin veya kafir, bir suç işledikten sonra ''VİCDAN AZABI'' dediğimiz bir duyguyu dışarıya karşı belli etmese bile içinden iradesiz hisseder.Ya bu duyguyu bastırır azgınlığına devam eder, yada suçunu kabul edip itiraf eder.Müslümansa tevbe eder, kafir ise yetkili mercilere giderek kendini ihbar eder. Nitekim zaman zaman bazı kafirlerin bile işledikleri suçları itiraf ettiklerine ve yetkili mercilere teslim oldularına medyadan şahit olmaktayız. Nefsin üçüncü mertebesi Nefsi mülhime ''Fe elhemeha fucuraha ve takvaha'' ''(Nefse) isyankarlığını ve iyiliğini ilham edenin hakkı için'' ( Eş Şems 8 ) Bu ibareden tasavvufcular ''NEFSİ MÜLHİME'' kavramı ortaya atarak güya müridin terbiye yolunda ilerleyip bir mertebe daha kazandığını ileri sürerler oysaki burada yine her insanda mümin kafir ,var olan başka bir özelliğe değinilmektedir Halk arasında bir deyim vardır. Hani ''BİLE BİLE YAPTI'' deriz ya. İşte her insan yaratılışından var olan bu özelliğinden dolayı, yaptığı işin suç veya iyilik olduğunu bilir. Tasavvufcular bu ayetin metnindeki '' elhemeha'' ''ilham'' kelimesine tamamen farklı anlamlar yükleyerek sanki bu mertebeye gelen mürid, gayb aleminden, yani Allahtan ilham yoluyla bazı sırlar alıyormuş gibi lanse etmeye çalışırlar. Oysaki bu her insanın yaratılışından gelen, Allahın her insanın fıtratına koyduğu bir özellikten başka bir şey değildir Buraya kadar saydığımız bu üç özellik mümin kafir ayırt edilmeksizin, her insanda bulunan fıtrat gerçekleridir. Yoksa birinden terfi edip diğerine geçme diye bir şey asla söz konusu değildir MUTMAİNNE, RADİYYE, MERDİYYE Bunlar ise tasavvufcuların her konuda yaptığı gibi, kavram saptırmasından başka bir şey değildir. Bu kelimeler şeyhin denetiminde ilerleyen müridin, nefsinin mertebeleri değil, Allahın ahirette mü,min kullarına yapacağı HİTAPTIR Kuranda bu şöyle ifade edilir ''Ya eyyuhen nefsul MUTMAİNNEH EY tatmin olmuş kişi İrci,i ila Rabbike RADİYYEN MERDİYYEH Sen ondan razı O da senden razı olarak Rabbine dön Fedhuli fi ibadi Gir kullarımın arasına Fadhuli cenneti Gir cennete (Fecr 27-30) NEFSİ KAMİLE ise tamamen uydurmadır Temel arkadaşlarına bilmece anlatır.Şöyle der koydim oni kafese, saridur rengi, ötey da, demiş Arkadaşları ne kadar kuş türü varsa hepsini saymışlar Temel;pilemedunuz da demiş Sıkılan arkadaşları; peki öyleyse sen söyle demişler Temel, hamsidur da demiş Arkadaşları; hamsi kafese konurmu demişler Temel; keyf benim değilmi koydum da demiş Arkadaşları; hamsi sarı olurmu demişler Temel; keyf benim değilmi, boyadım onu saruya da demiş Arkadaşları, eee peki hamsi ötermi demişler Temal; onuda pen uydurdum da demiş Aynen temel gibi tasavvufcularda,Kurandaki EMMARE;den, MERDİYYE,ye kadar olan ibareleri kendi keyiflerine göre yorumlayarak kafese koyup boyamışlar NEFSİ KAMİLEYİ yani İNSANI KAMİLİ uydurarak öttürmüşlerdir tasavvufcuların yüzyılladır öttürdüğü borunun aslı işte budur. İnanmayanlara test etmesi bedava İstisnasız, herhangi bir şeyhin yanına gidin ve sorun, sizin nefsiniz hangi mertebede diye cevap veremez. Suratınıza bön bön bakar.Veya size bağlı müridlerden şu hangi mertebede,bu hangi mertebede diye sorun yine vevap veremez. Olmayan bir şeyin nesinin cevabını versinki. Resulullah a.s. bile etrafındaki münafıkları bilemezken ( Tevbe 101), şeyh mi etrafındakilerinolmayan mertebelerini bilecek.Tabi bu arada dalkavuklar tarafından sen kim oluyorsunda şeyhimizi imtihan ediyorsun diye dayak yerseniz mesuliyet kabul etmem. Kendisinin ne mertebede olduğunu bilmeyen şeyh,peki etrafındaki müridleri nasıl terbiye ediyor dersiniz.işte burda RABITA denilen şeyin iç yüzü ortaya çıkmaktadır Niçin tasavvufcular rabıta konusunda bu kadar ısrarlıdır dersiniz acaba.Hiç merak ettinizmi? Kurandaki bazı kavramlar çarpıtılarak,sahte rütbeler verilen şeyhlere insanları rabıta yoluyla kul köle yapmak istedikleri için
  23. Bende defaatla bunu soruyorum işte.Özünde ''O'' derken Allahı kastediyorusunuz. İşte bende bu inancı cennet ve cehennemle nasıl bağdaştırıyorsunuz diyorum. İhtimal 1) Özünde allah olan insanların bir kısmı cennete diğer bir kısmıda ceheneme gideceğine göre Allahı cennet ve cehennem sokmuş oluyorsunuz İhtimal 2) Dünya hayatında iken özünde allah olan insanların, ahiret hayatında bu özler yok olacak. hangisi ?
  24. Niye bana hesap soruyorsun? Bir kere bile olsun mealicelere gidip hesap sordunuzmu bu yazdıklarınız doğrumu diye.Benim yazdığım doğrudur.Neye göre yazdığımı ise inat olsun diye açıklamayacağım. Çünkü sizde emeğe saygı diye bir şey yok.İşinize gelmeyen bir konuya açıklama yapmadan boru diye kesitirip atabildiniz. Neye dayanarak keyfiniz öyle istiyor diye. Şimdide benim keyfim açıklama yapmak istemiyor.İllaki işin gerçeğini öğreenmek istiyorsan o kadar alimleriniz var git onlara sor.
  25. Nisa 93- Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. Nisa 94- Ey İman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mümini kâfirden ayırmak için iyice araştırın. Size selam veren kimseye, dünya hayatının menfaatini gözeterek, "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâm'a ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Mümin ve kafir iyice ayırt edilmesi gerekir, çünkü kafirler öldürülebilir ama müminler asla Nisa 74- O halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda katletsin Her kim Allah yolunda öldürür, öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz. Nisa 84- Allah yolunda öldür! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir. Tevbe 111- Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, Allah yolunda katliam yapma üzere satın almıştır. Öldürür veya öldürlürler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. Müminlerin öldürülmesinin cezası ebedi cehennem iken, kafilerin öldürülmesini kuran sürekli cennet vaad ederek teşvik eder
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.