Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BrainSlapper

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.691
  • Katılım

  • Son Ziyaret

BrainSlapper tarafından postalanan herşey

  1. Sayın Ali0_1, Çözülmeyi bekeleyen sorun yok ise, Hz. Ömer, renk olasun, yeşillik olsun diye mi, Avliye çözümünü piyasaya sürmüş? Saygılar.
  2. Sevgili bilimselci, Elbette yanlış bulduğun fikirlerime karşı çıkacaksın. * İdeolojik ve dinsel tartışmaların nedeni nedir? Herkesin kendi doğrularını tek doğru sanması. Kimse doğrulardan taviz vermiyor, kendi doğrularını yaşamaya devam ediyor. Sadece ortak alanda, herkesi memnun etmeyecek olan, ancak herkesin bir miktar memnun olmasını sağlayacak bir düzenleme yapılıyor. Şimdi senin yazdığın yazının altına, kendi değerlerinin doğru olduğunu ve bu değerlerden taviz verilmemesi gerektiğini savunan herkes imza atar, taliban da atar, hitler de atar, stalin de atar. Bu durumda ne yapılacaktır? Bir taraf diğer tarafı yok sayıp kendi değerlerini mi dayatacaktır? Hayır. Ortak nokta bulunacak, ancak her iki taraf da kendi doğrularını savunmaya devam edecektir. * Bana şöyle bir durum için çözüm bulurmusun? Ben hastaneye, postaneye, mahkemeye çıplak gitmek istiyorum. A şahsı ise, sakal, sarık ve çarıkla gitmek istiyor. B şahsı, teneke zırh giyerek gitmek istiyor. C şahsı, palyaço kıyafeti giymek istiyor. D çarşafla, peçeyle, burka ile gitmek istiyor. Bu şahısların hepsi kendi tarzının en doğru giyim tarzı olduğuna inanıyor ve diğerinin tarzından rahatsız oluyor. Ne yapacaklar şimdi? Birbirlerini mi kessinler? kendi doğrularını mı dayatsınlar? Yoksa, şöyle bir ortak nokta mı bulsunlar: Brain, sen çıplak gelme, bişeyler giy üstüne, A, sen sakal, sarık ve çarıkla gelme, daha az marjinal görünen bişeyler giy. B, sen zırh giyme, güzürltü çıkarmayabn bir kıyafet giy, C, sen de palyaço kıyafeti giyme, biraz makul bişeyler giy, D, sen de peçeyle, çarşafla gelme, yüzünü gözünü görelim, kimsin bilelim. Bu ortak noktadır. Herkes, kendi doğrusunu savunmaya devam edecektir elbette. Bu demokrasidir. Saygılar.
  3. Sayın Ali0_1, Benim yazımı dikkatle okuyunuz, ben "sorun yok" demedim hiçbir şekilde. Çözüm bulunmuş dedim. Çözüm, hata mevcut olduğu için bulunmuş dedim. Bir ülkedeki açlık sorununa, borçlanıp ithalat yaparak çözüm bulabilirsiniz, ülkenin bir kısmını satıp karşılığında para alarak çözüm bulabilirsiniz, vatandaşların yarısını kurşuna dizerek de çözüm bulabilirsiniz. Hepsinin adı "çözüm"dür. Neyin çözümüdür? Açlık sorununun. Kuran'daki miras hukukunda bir hata var, yani sorun var. Bu soruna bir çözüm bulunmuş. Çözüme AVL yöntemi denmiş. Neden çözüme gerek duyulmuş? Kuran'daki matematik hesabı yanlış olduğu için çözüm bulunmuş. Önce sorunun varlığını kabul ediniz. Muhammed ile birlikte bu dini kuran Halife Ömer bile Kuran'da hata oldupunu kabul edip, çözüm aramış, siz kraldan daha fazla kralcısınız, Halife Ömer'den daha iyi biliyorsunuz, hata yok diyorsunuz. Önce hatanın varlığını kabul ediniz, ondan sonra hatanın kim tarafından yapıldığı konusuna gelelim. Saygılar.
  4. Esasen Sayın Taklamanakn'ın sorusunu cevaplamakta güçlük çekmiştim. Zira ne ben fizikçi veya kimyacıyım, ne de o. Ayrıca enerji ifadesinden tam olarak ne kastedildiği konusunda tam bir fikrimiz de yoktu. Sayın Ölü Adam'a teşekkür ediyoruz. Bizi biraz aydınlattı bu konuda. Ayrıca özet olarak, bize lazım olan bilgiyi de iletisinin sonunda verdi. Benim bu başlıktaki amacım, algılayabildiğimiz veya henüz algılayamadığımız evrende, maddeden (veya maddenin bir formu olan enerjiden) başka hiçbirşeyin olmadığı, illa birşeye yaratıcı veya ilah adı verilmek isteniyorsa, bunun maddeden başka birşey olmadığı, yaratanın da yaratılanın da madde olduğudur. Saygılar.
  5. Sayın bilimselci, Sayın Taklamakan, Bu konudaki yazımda, fizik ve kimya konusunda uzman olmadığımı ve bu konudaki katkıları memnuniyetle beklediğimi söyledim. yani ben madde enerjiye dönüşemez iddiasında değilim, zira fizikçi veya kimyacı değilim. Sadece "benim bildiğim kadarıyla", bildiklerimi söyledim. Sayın bilimselci, Sayın Taklamakan'ın bana soru sormasının nedeni ne? Ben yazım özetle "Herşey maddedir" iddiasında bulunmuşum. Sayın Taklamakan da, "Eğer herşey yine de madde diyorsanız , enerjiyi nasıl tanımlarsınız...Tek madde eksik kalıyor" diye sordu. "Tanrı nerede?" başlıklı yazımda "herşey maddedir" idasında bulunmamın sebebi, içeriğini tam olarak bilmememe rağmen, "madde enerji'ye, enerji maddeye dönüşebilir" teorisini kabul etmiş olmamdır. Ben yazımda, madde-enerji ilişkisini, en basitinden buz-su-buhar ilişkisine benzeterek, sadece madde ve formlarının olduğunu kabul ederek "herşey maddedir" iddiasında bulundum. Tartışma konusu, madde enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir mi değil. tartışma konusu, Herşey madde midir? Yoksa başka bişey de var mı? Yani Sayın Taklamakan'a verilebilecek cevaplar şunlardır: 1. Herşey maddedir. Enerji maddenin bir formu olduğundan, yine herşey maddedişr sonucuna varırız. (madde-enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir teorisini kabul eden cevap, ki yazımın temel aldığı cevap) 2. herşey maddedir. Enerji maddenin hareketinin bir ürünü olduğundan, yine herşey maddedir. (Madde-enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir teorisi hakkındaki tereddütlerimi içeren cevap) Yani her iki durumda da, Sayın Taklamakan'ın alacağı cevap aynıdır. Herşey maddedir. * Sayın bilimselci, Einstein sorgulanamaz değildir, o da sorgulanır. O da hata yapmış olabilir. e=mc2 formülünün içeriğini tam bilmiyorum. ben "Tanrı nerede" başlıklı yazımı, Einstein'in "madde enerjiye, enerji maddeye dönüşebilir" teorisini, kafamda soru işaretleri olmasına rağmen, kabul ettiğim için, yazıma dayanak olarak aldım. Ama O teorinin de tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi madde-enerjiye dönüşebilir teorisi hakkında, basit gözlemler neticesinde kafamda oluşan soru işaretlerini gidermeme yardımcı olabilirseniz sevinirim. Bir yel değirmeninin ürettiği enerjiden sonra hangi maddenin kütle kaybettiğini ben basit gözlemimle göremiyorum. Bunu bana biri açıklayabilirse sevinirim. Saygılar.
  6. Bunda anlayamayacak bişey yok. Bir adam ölüyor. Adamnın borcu ve vasiyeti yok. 1000 ytl para bırakıyor miras olarak. 3 kızı var, eşi, annesi ve babası hala hayatta. Kuran'daki miras hükümlerini alıyoruz ve mirası paylaştırıyoruz 11-Allah sizlere, miras taksiminde çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişi payı verilmesini emrediyor. (1)Eğer hepsi kız olup da ikiden fazla iseler, bunlara bırakılan malın üçte ikisi; eğer tek bir kız ise o zaman yarısı verilir. Eğer (2) ölen kişinin çocuğu varsa anne-babasından her birine altıda bir, şayet çocuğu yok da anne-babası mirasçı oluyorsa annesine üçte bir, eğer ölenin kardeşleri de varsa o zaman annesine altıda bir verilir. Bunların hepsi ölenin yapmış olduğu vasiyetin yerine getirilmesinden veya borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bütün bunlar, Allah tarafından birer fariza olarak takdir edilmektedir; muhakkak Allah bilendir, hikmet sahibidir. 12-Eğer karılarınızın çocuğu yoksa, bıraktığının yarısı sizindir. Eğer çocuğu varsa, o zaman dörtte biri sizindir. Bunlar, ettikleri vasiyetten veya borçları ödendikten sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa, sizin bıraktıklarınızın dörtte biri, (3)çocuğunuz varsa sekizde biri ettiğiniz vasiyetten veya borçtan sonra, karılarınızındır. Eğer bir erkek veya kadının çocuğu ve babası yok da kelale yönünden -yan koldan- ana bir erkek veya kız kardeşi bulunuyorsa her birine altıda bir düşer. Eğer bunlar, bundan fazla iseler, zarara uğratma kasdı olmaksızın yapılan vasiyet veya borçtan sonra üçte birinde ortak olurlar. Bütün bunlar, Allah'tan birer emirdir. Allah her şeyi bilen, cezalandırmada acele etmese de ihmal etmeyendir. Yukarıdaki ayetlere bakarak, sırayla herkese payını verelim: 1. Çocukların hepsi kız. Bu durumda, kızlara mirasın 2/3'ünü veriyoruz. 1000 lirayı 3'e bölüp, kızlara 2 pay veriyoruz. 1000/3= 333.33 333.33 * 2 = 666.66 Mirastan bu kadarını kızlara verdik, Nisa-11 ayetinde söylendiği gibi. 2. Kızların payını verdikten sonra, ayetteki sırayı takip edip, anne-babaya paylarını veriyoruz. Ne diyor ayet, çocukları varsa, ki adamın 3 kızı var, bu durumda anne babanın herbirine mirastan 1/6 pay veriyoruz. 1000 lirayı 6'ya bölüp, anneye 1, babaya 1 pay veriyoruz. 1000/6= 166.66 Hem anneye, hem de babaya aynı payı verdiğimizden, anen+baba toplam payını buluyoruz. 166.66 + 166.66 = 333.33 3. Kızların ve anen, babanın payını verdikten sonra, ayetteki sırayuı takip edip, eşe de hakkını vereceğiz şimdi. Ayet ne diyor? Çocukları varsa, ki 3 kız çocuk var, bu durumda eşe 1/8 pay verilecek diyor. 1000/8 = 125 Eşe 125 ytl vermemiz gerek. Ama, bir dakika, kesede hiç para kalmamış!! Zira, 666.66'sını kızlara vermişiz, 333.33'ünü de anne+babaya vermişiz, toplam 1000 ytl olmuş verdiğimiz para. Aaaa!!! Eşe para kalmamış!!! Benim yaptığım hesapta hata nerede gösterirmisiniz? Saygılar.
  7. İnançların, düşüncelerin, çıkarların, özgürlüklerin, hakların çatıştığı yerde, ortak nokta bulunur. Ortak nokta esasen, hiçbir tarafı tam olarak tatmin etmeyen, ancak diğer tarafın da katlanabileceği noktadır. Ben evimde çıplak gezmeyi severim. İsterim ki kimse bana karışmasın, çıplak olarak postaneye de gidebileyim, pastaneye de, mahkeme salonuna da. Giyenmek doğal değildir. Halbuki çıplaklık doğaldır. Giyinik insanlar görünce doğal olmayan, bu suni şeyleri görünce sinirim bozuluyor. Benim sinirlerimi bozmaya hakkınız var mı? Benim mahkeme salonuna veya üniversiteye çıplak gelmemi engellerseniz, siz de beni rahatsız eden aşırı doğa karşıtı giyinikliğinizi engellemek isterim. kavga etmemek için, her ikimiz de taviz vereceğiz ve ortak noktayı bulacağız. Ortak nokta seni tatmin etmeyecek. Beni de tatmin etmeyecek. Ama ikimizin de aynı alanı kullanabilmesini sağlayan bir düzenleme sağlayacak bize. Tartışmamızın nedeni de bu zaten. Allah dediğin şey her ne ise, ne sıfat atfedersen atfen, benim ve dünyada 4.5 milyar insanın tanımadığı ve tanımayacağı birşeydir. Avrupa İnsan Hakları mahkemesini kuranlar da insandır, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisini hazırlayanlar da. Yani, bencil, hırsları olan, zaafiyetleri olan insanlar, çok adaletli kurallar ve yasalar koyabilmişlerdir. Bugün birisinin çıkıp, Allah bana şöyle bir yasa verdi, hepimiz buna uyacağız dese, inanır mısın? Neden inanmazsın? Muhammed'in yaptığı da farklı değildir. Hayalindeki ilahına ürettirdiği kuralları, tarafsız kural diye satmıştır. Saygılar.
  8. Bu olabilir mi demeyin arkadaşlar. 2006 yılında bile oldu bu iş. Kendini Hz. İsa, Muhammed, Allah diye tanıtan insanları dolandırabildiler. Dıhyetül Kelbi de Cebrail rolünü iyi oynamış. Muhammed'in muzdarip olduğu psikolojik ve akli rahatsızlıkları dikkate alırsak, çok da zorlanmamış olsa gerek. Saygılar.
  9. Sayın Ali0_1, İslam miras hukukunda çözümsüzlük yok, haklısınız. Zira çözüm bulunmuş, Kuran'da bahsedilen oranlardan daha az verilmek, yani insanların payları çalınmak suretiyle çözüm bulunmuş. Peki neden çözüm bulunma gereği duyulmuş? Kuran'daki miras hukukunda hata olduğu için çözüm aranmış ve bulunmuş. * Ayet açık ve net: Nisa 11. Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır... 1000 YTL paramız var. Kuran ne diyor? Bu paranın 2/3'ünü kızlara ver diyor. Yani Kuran'ınız diyor ki, 1000 YTL varsa, kızlara 666 YTL ver diyor. Ama AVL yöntemi ile, kızlara 593 YTL veriliyor. Şimdi, sayın Ali0_1, Kuran'ın emrine uyulmuş mudur, uyulmamış mıdır? Saygılar.
  10. Olur, niye olmasın. Bremen Mızıkacılarını dünyada herkes bilir, çocukluğunda öğrenmiştir. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceleri de dünyada herkes bilir, çocukluğunda öğrenmiştir. Bu masalları bilen insan sayısı, Kuran'daki masalları bilen insanlardan daha fazladır. Demek ki, bir şeyin çok konuşulması, bilinmesi, onun masal niteliğini değiştirmiyormuş. Saygılar.
  11. Tabi ki, memnuniyetle. Ben, bu konudaki düşüncemi daha önce bu forumda belirttim. Ahlak göreceli olduğu için, ahlak kuralları da görecelidir. Herkes istediğini giymekte veya çıplak gezmekte özgürdür. Bir topluma, bir kuruma, bir derneğe katılıyorsa, oranın kılık kıyafet kurallarına uymalıdır. Cami'ye çıplak giremezsiniz diye bir kural konulmuş ise, oraya girecek olan şahısın bu kurala uyması şarttır. İnşaat'a kasksız girilmez denizyorsa, giremezsiniz. Okula, dini simgelerle girilmez deniyorsa, girilmeyecektir. Yok ben girerim dersen, bir başkasına da çıplak girme, zırh ile girme, palyaço kıyafeti ile okula gelme hakkı tanımış olursun. Sadece benim inancıma serbestlik olsun, diğerlerininki yasaklansın diye bir talepte bulunamaz kimse. Saygılar.
  12. Sayın Ali0_1, Bu konuyu sizle daha önce de tartıştık. Çözüm'den bahsedebilmek için, ortada çözüm gerektiiren bir durum olması gerek. Çözüm gerektiren durumu da zaten arkadaşlarımız yazmışlar. Sorun paylaştırılacak mal ile hak taleplerinin uyuşmaması: Paylaştırılacak mal:1 Hak talepleri: 1.125 1 = 2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 1 = 48/72 + 12/72 + 12/72 + 9/72 1 = 81/72 1 ?=? 1,125 !!!! (veya 1 tam 9/72) (1=1 çıkması gerekirdi) Kuran'a göre, örnekteki şahısların hakları = 2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 yani = 48/72 + 12/72 + 12/72 + 9/72 olması gerekirken, = 48/81 + 12/81 + 12/81 + 9/81 yapılmış. Bu çözümde, herkesin payından biraz çalınmış!!! Kuran 3 kıza 48/72 ver diyor, ama AVL'cılar Kuran'ı dinlemiyorlar ve 48/81 veriyorlar. (pay sabit kalıp, payda büyüdükçe SAYI küçülür. Kuran "şu kadar verin" diyor (yani inanca göre Allah diyor bunu) Üç kız: 2/3 = 48/72= 0,666 Baba: 1/6 = 12/72= 0,166 Ana: 1/6 = 12/72= 0,166 Zevce: 1/8 = 9/72 = 0,125 Mesea Kuran kızlara ne kadar verin diyor? Nisa 11. Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır... AVL'cılar şu kadar uygun görüyor Üç kız: 48/81 = 0,593 Baba: 12/81 = 0,148 Ana: 12/81 = 0,148 Zevce: 9/81 = 0,111 48/81 (0,593), 48/72'den (0,666) azdır. Yani Kuran'ın emri, yani müslümanların inancına göre Allah'ın emri çiğnenmiş, yerine getirilmemiş, üç kıza, Allah'ın emrettiği miktar verilmemiştir. Kuran'daki emre rağmen verilmeyen, çalınan haklar Üç kız: 0,074 Baba: 0,019 Ana: 0,019 Zevce: 0,014 Şimdi soru şudur: Verilmeyen/çalınan haklar nereye gitti? Allah'ın veya Muhammed'in yanlış hesabını kapatmaya!!! Peki bu yanlış hesabı kim yaptı? Allah mı hata yapmış? yoksa Muhammed mi? Vereceğiniz cevap önemli, zira; 1. Ya, "Kuran Allah'tan değildir. Hata Muhammed'e aittir. Kuran Muhammed'in kitabıdır" diyerek, en azından Allah inancınızı koruyacak, Deist (ilah inancına sahip ancak dinsiz) bir inanışa geçiş yapacaksınız, 2. Veya, "Kuran Allah'tandır, bu nedenle hata da Allah'a aittir." diyerek Allah'ın herşeyi bildiği iddiasından vazgeçecek, yani Allah'ı feda ederek, Muhammed'i kurtaracaksınız. Muhammed'i kurtarayım derken, Allah'ı kaybedeceksiniz. Tercihiniz ne? Saygılar.
  13. Bütün başlığı okudum, cevap falan göremedim. Soru gayet net: Ortada 100 ytl var, ancak hak sahiplerine bu parayı İslami kurallara göre dağıtırsak, 125 ytl vermemiz gerekiyor. Ancak 25 ytl ortada yok. Kuran'ı Allah gönderdi diyorsan, demekki Allah hata yapmış. Kuran'ı Muhammed yazmış diyorsanız, bu durumda Muhammed hata yapmış olur. Allah mı hata yapmış, Muhammed mi? Kararınızı verin. Saygılar.
  14. Sadece kendi açımızdan doğru düşünce değil yukarıda söylediklerimiz. İdeal hukuk kuralını, tartışmaya başlarken vermemizin nedeni, konuya sadece kendi açımdan değil, hukuk açısından baktığımızı göstermek içindir. "Ezan rahatsız edici değildir" sözün dışındaki sözlerine katılıyorum. bence acaip rahatsız edici bir nakarat ve hergün defalarca tekrarlanıyor. Benim yukarıda verdiğim örnekte başka dinlere hakaret görüyorsan, ezanda da aynı şeyler var. Herşeyden önce "Allah birdir, başka ilah yoktur, Muhammet Allah'ın elçisidir" demek Yüce Uçan'a hakarettir. Zira Allah yok, Yüce uçan vardır, peygamberi falan da yoktur. Hristiyan ve Yezidi araplar da inandıkları yaratıcıya "Allah" derler. Şimdi sen o hristiyanlara hergün zorla "Allah'ın peygamberi Muhammed'dir diye bağırıyorsun, ne hakkın var? Muhammed'in sahtekar olduğuna inanann adamlara bunu zorla dinlettiriyorsun, ne hakkın var? Saygılar.
  15. Sayın Taklamakan, Ben enerjinin, maddenin hareketinin bir ürünü olarak görüyorum. Bu nedenle de, "Madde enerjiye dönüşür" ifadesini doğru bulmuyorum açıkçası. Ses nedir? Maddenin ürettiği dalgaların beynimiz tyarafından algılanmasıdır. Enerji de buna benzer bişey. Maddenin ürünüdür. Maddenin hareketinin yarattığı güçtür. En basit deneyler bunu görmemizi sağlar. Mesela, bir su değirmenine bakarak, enerjınin, maddenin hareketinin ürünü olduğunu görebiliriz. Saygılar.
  16. Sayın Taklamakan, Enerji'den ne kastedildiğini tam tarif etmeden, bu soruya cevap verilebileceğini sanmıyorum. Benim bildiğim kadarıyla, Enerji, dalga, basınç, ses vs gibi, maddenin bir eylemidir. Başlıbaşına olan birşey değildir. Bu bağlamdan bakarsak, "madde enerjiye dönüşebilir" sözünün doğruluğunun da tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela benzini yakınca, ortaya bir ısı ve ışık çıkar, ancak, yanan maddenin atomları yokolmaz, başka maddelere dönüşür. Bu nedenle, enerjinin maddenin ürünü/eylemi olduğunu, "madde enerjiye dönüşebilir" teoreminin de bu çerçevede doğru olmadığını düşünüyorum. Mesela, en basitinden iki elimizi birbirine hızla sürtersek, bir ısı enerjisi üretebiliriz, ama kaybolan herhangi bir madde yoktur ortada. Bilmediğim bir fizik kuralı var da, "maddenin enerjiye dönüştüğü" ispatlanmış ise, açıklayan olursa sevinirim. Enerji, maddeden herhangi bir kayıp olmaksızın, yoktan var edilebilir. Sonsuz enerji üretilebilir. Ancak madde yoktan var edilemez. Tek bir atom, başka bir atom kullanılmadan üretilemez. Bu nedenle, sorunuzun cevabı şudur: Herşey maddedir. Enerji, maddenin bir ürünü/eylemidir. Fizik ve kimyadan (özellikle organik kimyadan) anlayan bir arkadaşımızın yapacağı katkıyı da memnuniyetle beklerim. Saygılar.
  17. İdeal hukuk sisteminin temelinde "Sana yapılmasını istemediğin şeyi, sen de başkasına yapma" ilkesi yatar. Önleyici hukuktur. Diğer bir hukuk anlayışı da "Sana yapılanın aynısını sen de başkasına yap" ilkesidir. İntikamcı hukuktur. Herkes elbette, düşüncesini ve inancını özgürce yaşayabilmelidir. Bunu da, başkalarının özgürlük alanını çiğnemeden yapmalıdır. Ezan'ın hopörlerlerle yüksek sesle okutularak herkese zoraki dinletilmesi gerektiğini düşünen kişi, başkalarının da aynı şekilde inançlarını yaşama hakları olduğunu unutmamalıdırlar. Mesela, ben zattiri-zottiri dini kurup, gecenin 2'sinde "Ey Zottirmanlar ibadete gelin. Diğer bütün dinler yanlıştır. Kendini peygamber diye yutturanlar insanları binyıllardır kandıran sahtekarlardır. Uyanın ey zottrirmanlar" diye hopörlerden bağırma hakkına sahip olabilir miyim? Benim bunu yapmamı istemiyorsanız, siz de başkalarının kulağını delercesine bağıra bağıra inancınızı haykırmayacaksınız. İnancınızı, başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmeden yaşamanın yollarını bulacaksınız. Namaz kılmak senin inancına göre şart ise, bunu herkesin kullandığı yolun ortasında yapamazsın, gider evinde yaparsın veya bu iş için tahsis edilmiş olan ibadethanede yaparsın. Ezan'daki amaç, insanları namaza'a çağırmaksa, bunu bağırarak yapamazsın, teknolojik gelişmelerden faydalabnırsın, herkeste saat var, cep telefonu var, telekom uyandırma servisi var, her türlü imkan var artık. Başkalarının hak ve özgürlüklerini çiğnemeden inançlarını yaşama yolunu bulacaksın. Saygılar.
  18. Sayın CYRANO, Karşıt görüş belirteceğin her yazı benim değil. Cevap verdiğin yazı benim değil. * Çokeşlilik konusundaki benim görüşüm şudur: Bir sözleşmeye girerken hak ve sorumluluklarının farkında olan insanlar, karşılıklı rızaya dayanmak suretiyle, istedikleri kadar kişi ile, evlilik dahil, her türlü sözleşme yapabilmelidirler. Bu görüşümden yola çıkarak, şu konuda senle hemfikir olduğumdan emin olabilirsin: Devlet veya toplum, hiçkimseye kendi ahlak anlayışını dayatamaz. Karşılıklı rıza olduktan sonra, isteyen erkek de istediği kadar kadınla evlenebilmeli, isteyen kadın da istediği kadar koca alabilmeli. Reşit insanlar "kendileri için neyin iyi olduğunu" anlayabilecek kapasitededirler veya öyle kabul edilirler. Onlara devletin bir dayatmada bulunma hakkı yoktur. Ben, İslam'ın çokeşliliğe izin vermesine karşı değilim. Ben, İslam'ın evlilik hukuku alanında, bu çokeşlilik kuralını koyarken cinsiyet ayrımı yapmasına, evlilik ile evcilik arasındaki farkı anlayamayacak yaştaki kızlarla evliliği yasallaştırmasına, kişiye özel hukuk yapmasına karşıyım. Saygılar.
  19. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler için de bir uyarlama var mı dağarcığında? Saygılar.
  20. Güzel sözler. Bu sözlere katılmamak mümkün değil. * Şimdi bu bilgiler çerçevesinde İslam'ı değerlendirelim: İnsani ilişkilerin nirengi noktası, karşısındakinin farkına varmak ve onun da insan olduğu duygusuna ermektir. İslamda, İnsani ilişkilerin nirengi noktası, karşısındakinin islami monoteist inanca sahip olup olmadığını öğrenmek ve buna göre hareket etmektir. Sadece "kendi" merkezli yaşamak, "ben merkezli" düşünmek ve karşısındakileri hiçe sayıp görmezden gelmek insani ilişkilerin en önemli zaaf noktalarından biridir. İslam'ın temel inançlarından olan "Ahiret İnancı" ben merkezciliğin ve bencilliğin zirve yaptığı alandır. Fantazi aleminde, herkes sevdiklerinin, ailesinin dostlarının cehennemde kabap olmasına aldırış etmeyecek ve üstleik "oh olsun size" diyecek ve huri kovalamaya devam edecektir. Namaz, hac gibi ibadetler de yine bencillik duygularının zirve yaptığı ibadetlerdir. Namazı kılandan ve hacca gidenin elde edeceği varsayılan "hayali cennet kazancı" dışında hiçkimseye faydası yoktur. Beşerî münasebetler, insan ilişkileri ve kişisel gelişimle ilgilenenler derler ki: İnsani ilişkilerin temel noktası, "empati" denilen kendini karşısındakinin yerine koyma prensibidir. İslam kölelik ve cariyelikten, yağmacılıktan bahsederken, hiçbirzaman yağmalananı, köle ve cariye yapılanı dikkate almaz. İslam peygamberi Muhammed, kendi adamları tarafından kocası, babası, abisi öldürülen Safiyye'yi aynı gece yatağına almış, onun yerine kendisini koyup, empati yapmamıştır. Bir kadına, sevdiklerinin ölümüne üzülme fırsatı, ağlama fırsatı dahi vermemiş, kendi zevkini önde tutmuştur. İlkeleri formülleri, kuru kuruya ezberlemeyiniz. İlkeleri ve formülleri gerçek hayattaki olayların üzerine koyup, analiz yapınız. Olayları irdeleyiniz. Yağma paylaşımında hep geri durması (!) bizim de gözümüzden kaçmıyor!! Enfal Suresi 1 Sana harp ganimetlerini sorarlar. De ki: "Onlar Allah ve Resul içindir. O halde Allah'tan korkun ve aranızda barış ve esenliği kurun. Ve eğer müminler iseniz Allah'a ve O'nun Resulü'ne itaat edin!" Enfal Suresi 41 Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: ganimet/kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah herşeye kadirdir. 1100 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye bizzat istirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu. Bu hisseyi, taksimden once kole, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediginden alirdi. Safiyye validemiz de iste bu hissedendi. Gazveye bizzat istirak etmedigi takdirde bu hisse giyabinda ayrilirdi, ancak bu durumda secme hakki yoktu (ne ayrilmissa onu kabul ederdi.)" Ebu Davud, Harac 21, (2993). Saygılar.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.