GıLgaMeŞ

tebrik ederim

hrıstıyanlık değişe değişe öyle bir hale geldiki artık işler tökezledikçe hadi bir reform daha yapalım diyorlardı.perde arkasında ne reformlar yaptılar ama yinede kurtulamadı.ve sonunda rusyada bolşevik ihtilalini patlak verdi. ayrıca dünyada islamcılar nasıl bir imaj çizdiler veya çizdirildi? bilmem ama islamcıların vatanlarından çıkmayıp (ırak,filistin,çeçenya vs...) her gün yeni bir katliam ve gaspla gündeme gelen batı ve avaneleri çok güzel bir imaj çizdiler bu kesin. ayrıca müslümanlar olarak bizler bilir ve tasdik ederizki bu din Allahtan geldi ve de öyledir,dolayısıyla onda bir değişiklik yapmayada kimsenin ne hakkı nede gücü vardır.kurana atfedilerek çarpıtılan emeviler zamanında hareke eklenmesi durumu kuranın ortak ve bilinen kıraatla okunmasını devam ettrimekten ibaretti. oysa incil gibi mukaddes bir kitaba bu ehli salip her yeni gün bir ilave yaptılar.kıyaslarken doğru çıkarımlarda bulunmanız ve anlamak için düşünmeniz temennilerimle..: saygılar

seninle aynı fikirdeyim

Mesele Kavranamayacak Kadar Çetrefilli Degil yazarların tamamını okudum.konuyu açan arkadaşımız sayın enkas aslında bir alıntı yapıp ayrıca bu konuda değişik belki alışıla gelmemiş bir tefsirle konuyu ilintilendirmiştir.yapılan bundan ibaret olup altını kurcalamak manasızdır.yazarlardan saklı gerçek haricinde işin özüne inen kimse yok.yani; sardunyam,politika ,lena ...vs... arkadaşlar bu konunun nesine itiraz etmişler bunu anlayamadım.dikkat edilirse enkas arkadaşımız Atatürke bir iftira atma davasında değildir.bununla beraber konu bazılarının çarpıttığı gibi Atanın devlet adamlığı şahsiyetine yapılan bir tenkit mahiyetinde de değildir.konuyu saklı gerçek arkadaşımızın başka bir sayfada açtığı bir başlıkla ve tamamen iddialı konuşan meşhur bir laik simanın alıntısıyla anlaşılır hale getirelim .can dündar; Atatürkçüler ille İslam tartışacaksa hadi gelin Mustafa Kemal'in yıllarca gizlenen konuşmalarını raflardan indirelim. Göze alabiliyorsanız, O'nun Kazım Karabekir'e "herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız" dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım. Bir ingiliz yazara söylediği "benim dinim yok. Bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum" sözlerini Diyanet İşleri Başkanlığı'nın girişine asalım. "Anneannem müslümandı", "Atatürk dindardı", "İslam toleranslıydı" derken, bir şeriat iktidarını ufukta gördük. Sizce yöntemi değiştirmenin zamanı gelmedi mi? Can dündar bu alıntı saklı gerçeğin yaptığı bir alıntıdır.ve bakmak isteyenler bakabilirler. buna binaen derimki yukardaki yazı eğer belgelere dayanıyorsa o zaman Atayı savunacam diyerek aslında Ataya iftirayı atanlar yukardaki yazılarında atayı dindar gösterenlerdir.bilmem anlatabildimmi. Hem birilerine ne oluyorki Ataya bazı şeyleri yakıştırmaya kalkıyorlar. saklı gerçeğe itirazım şu noktadadır. kendisi bir din düşmanı olduğunu her fırsatta sergilemektedir.bazan bunu o kadar aşırı hale getiriyorki ona göre sanki dinlerin şahsında islamın bütün üssül esasını çarpık yorumlarla ( ki tamamına yakınıda t. dursun kaynaklı) yanlış gibi göstermeye çalışmaktadır. yukarda ki itirazında kendince Atayı kendi safında gösterip alttan alta dinsizliğini sağlam bir zemine oturtmaya çalışmaktadır.ve sanmasınki bu yanlış yorumları gözlerden kaçıyor. zira Ataya bu yönüyle sahip çıkarak varsayımlarını desteklemeye çalışan bu arkadaşımız , meşhur bilim adamı antony flew 'in ateizmden vaz geşmesi olayında demiştirki; ben ona bakarak ateist olmadım o vazgeçse ne olur geçmese ne olur...şimdi aynı tarafsızlığı Atatürk meselesinde de göstermesini ve varsayımları için büyük devlet adamını kullanmamasını ilmi bir haysiyeti ifa etmek adına kendisine hatırlatırım. diğer arkadaşlarımada inceyi ipe kalını sapa dizmelerini konuları bir birine vurup çarpıtmamalarını tavsiye ederim. ki eğer varsa böyle bir iddianız yani Atayı dinsiz göstermeye işine karşı çıkıyorsanız bunu masumane bir alıntıyla konuyu anlatan enkasa değil ...bilakis açık ve net bir şekilde Atayı dinsiz gibi göstermeye çalışan saklı gerçeğe yapmalısınız...aksi halde siz ya yazılanları okumuyorsunuz yada saklı gerçeği tenkit etmekten çekiniyorsunuz derim. saygılarımla

yahu haksöz hiç bir müslümanın senden din dersi alacak kadar berbat bir duruma düşmesini istemem o ayrı konu ... ama samimiyetimle ifade ediyorum senin yazılarını ilk okuduğumda dur bakalım ne diyor demiştim. inanki şuan seni gördüğüm yerde (gerçi bir kaç arkadaş daha var ama favorim sensin) tamam diyorum bizim eleman bakalım bu defa ne demiş diyerek hem gülüyorum ve hemde verilecek bir cevap varsa veriyorum. saygılar arkadaşım -kendine iyi davran

tefsirlerde her şey yazar diye bir kural yoktur.bahsi geçen konu hurufu mukata namıyla anılan ...işte o harflerin ne anlama geldiğini anlatan bir konudur.tamamen müteşabihattandırki .manalarına hakikatıyla sadece Allah vakıftır,neden dersen kuran öyle bir bahçedirki oraya giren herkes bir şekilde birşeylere uzanır ; yani alim bir insan girse ilmi nispetinde alır,avamdan bir müslüman girse anlayışı ve ilmi kadar alır ve bir kafir girse oda hissesini alır...ya sapıklığı artar derki bunlarda neymiş böyle?iyice sapıtır .yada hakkında iman etmek nasip olma zamanı gelmiştir girer ve iman eder. Dolayısıyla Allah o bahçenin sahibidir ve manasını sadece Zatının bileceği ayetlerde koymuştur oraya...bilmem anlayabildiniz mi?

yahu zaten aynı şeyleri söylemekten bıktım be kardeşim bende bunu diyorum sana. ne soracaksan sor artık yada kafama göre seni kaale almadan yazıp duracam.

politika kardeşim senin maksadın nedir bir anlayabilsem? yukarda son yazdığım sözü neden yanlış veya eksik gibi gösterdikten sonra, çevirip benzer şeyleri yazmışsın .hem Allaha sığınmak gerekir... diyerek neyi anlatmaya çalışmışsın?yazdıklarımda Allahtan başkasına sığınmakla ilgili bir şeymi var.Allahmı bizi yargılayacak peygambermi...yahu bu nedemek şimdi!!! peygamber bizi yargılayacak diye birşey çıktımı ağzımdan...peygamberin sünnetine ittiba etmek dedim...sen gelmiş bizi peygambermi yargılayacak diyorsun.Arkadaşım lütfen tuhaf tuhaf yazmayı artık bırakın bir kenara.Okuyucuya karşı küçük düşecek durumlara girmeyi münasip bulmuyorum.kısacası tadında bırak .saygılar.

sevgili politika kusura kalma yazdıklarından çok hızlı dönüyorsun.ama malesef sen vaz geçsen dahi yazılanlar silinmiyor.benim itirazlarıma kldırıp yobaz belgelere gayalı itirazlar,yanlı yazılar,üstada karşı sarıkamıştaki erkekler,ardından en nihayetinde de Atatürke saldırdığımı açıkça ima etmeler...hepsi yukardaki beyanınızda sabit.şimdi söylermisiniz bu nasıl genelleme ve bu ne yaman çelişkidir.vazgeç istersen artık saygılar-sevgiler

Bir laf vardır.yiğidi öldür hakkını yeme diye.bak arkadaşım seninle fikirlerimiz uyuşmuyor ama açıkça şu son yazındaki kullandığın saygı belirten ifadeyi takdir ederim. Hz. Muhammed....demişsinya işte bunu kastettim. forumdaki diğer arkadaşlardan da tartışmada aynı edebi usluba uymalarını kendilerine ve birlikte yaşadıkları insanlara saygılarının bir ifadesi olarak yerine getirmelerini isterim. ama ortaya attığın iddialarınında tamamen karşısındayım oda ayrı konu ki zaten yanlışlıklarınıda ayan beyan gösterdim. saygılar-sevgiler

çerkez ethemin ardından düzenli orduya girmesi için önce bir sürü uğraş ver adamın çeteleriyle düşmanla mücedelesiyle ilgili bir yığın destek ver methet sonrada işin bitince bas yaftayı bu adam vatan haini.bu görüş sana aittir sevgili polıtıka.dikkat edin Atanın böyle bir beyanı söz konusu değil. hem nalına hem mıhına vurmuşsun .az yukarda sarıkamıştaki hadiseyi anlatıp metheden sen değilmiydin sevgili polıtıka.şimdi iki dakkada neden sattın enver paşayı.oysa o bir vatan haini değildir.şimdi korkarım bu sözümden sonra aşağılarda bir yerde enver paşayı savunmayada geçerssin. iş üstadı savunma işi değildir.Türkiye cumhuriyetinin yüksek mahkemelerince hakkında beraat verilmiş bir insanın bir forum sayfasında küçük düşürülmesinin önüne geçmek çabasıdır. zaten birileri bir yerlerde ilzam olup söyleyecek sözü kalmayınca hemen ardından bu müthiş söz gelir...Ataya saldırı...yahu kardeşim Atatürke yapılmış bir tane menfi söz bulabilirmisin yukarda yazılı hepsi.bu kadar bariz bir iftirayı atmanın anlamı ne? Saygılar

sevgili politika; söz konusu olan şeylerin ikiside aynı şey değilmidir.Hatta peygamberimiz kuranın en büyük bir tefsircisi olması sıfatıyla onun kurandan anladığı şeyler olan sünnetine sarılmak daha makul değilmidir. saygılarımla

Arkadaş sana daha ne kadar süre bu cevapları vereceğim hakkında senin bir bilgin varmı...doğrusu benim artık yok...

sevgili gece kuşu farkındaysan bu polemik seyrini iyice dağıttı baksana kendinden alıntı yapıp kendinle tartışmaya başlamışsın (az yukarda).sana hak veriyorum bencede uzatmanın anlamı kalmamış bu konuyu... saygılarımla...

flew'in bir şeyleri bırakması hakikaten bir çokları için bir çok şey ifade etmektedir. Benim için etmiyor o ayrı mesele...ben kurana iman bağıyla bağlanmışım kimin eli yetişirki o bağı koparsın ve Allahın izniyle bu hakikatle ve bu inançlada hayatımı noktalayacağım inşaallah. sevgili saklı gerçek ; sana gelince arkadaşım senin saf değiştirmen inanki sadece senin çapında olup biten bir hadise olmaktan ileri geçemeyecektir.bu çok açık ve net ortadadır. dolayısıyla flew ve seni bu noktada kıyaslamıyorum bile ve eminimki ateist arkadaşlarda bu konuda benimle hemfikirdirler.zira bir atasözü vardır ateş olsa düştüğü yeri yakar ...diye...bilmem anlatabildim mi? saygılarımla

Allahın başarılı olmayan bir projesi olmuş mudur acaba?dahası terim manası olarak projenin planlanan faliyetler serisi olması bu kelimenin buraya ne kadar uygunsuz ve yakışıksız olduğunu göstermektedir.İslamda planlanan faliyetler serisi diye bir kavram bilmiyorum sadece kader meselesi vardır bu konuya yakın gibi duran ama oda cebr ve muhayyerlik konuları işin içine girince darmadağın olmaktadır.dolayısıyla bu teşbih gümlemiştir. . sayın enkas tekamül meselesini ne güzel ifade etmişsiniz böyle. siz evrimi eğer yaratma yollarından biri olarak görüyorsanız peki bana açıklarmısınız yukarda karşılıklı gelişme ve geliştirmeyle ne demek istediğinizi.hadi geliştirmeyi anladık bunu Allah yapıyor peki karşılıklı gelişme ve geliştirme sözünde gelişen veya geliştirilen taraflardan biri (haşa)Allahmı oluyor.bana bu sözleri tevile vurup kurtarmaya kalkmayın çünkü komple tevil zaten bu sözler. Adem birden ve mükemmel yaratılmadı tedricen evrimleşerek yaratıldı bir canlıdan bir canlıya geçerek geldi diyorsun öylemi.Peygamber diyorki hepiniz ademin çocuklarısınız adem ise topraktandır.Biride kalkacak yok öyle değil ademin çocuklarıyız ama ademin atasıda maymundur(haşa)sanamı bakayım yoksa peygamberin sözlerinemi...ama bana bunu deseydin derdim tamam doğrudur; Allah ademi yani ilk insanı topraktan ve merhale merhale yarattı ki kuranda buna dair ayetler vardır.salsal, hamei mesnun ...vs. çamur cinsleridir bunlar maymun veya başka bir hayvan cinsleri değildir.RAB isminin gereği diye tevile vurmuşsun orayı ozaman miraca hz. Peygamberi çıkaran Allah neden rab ismi gereği aşama aşama çıkarmadı mesela senin mantığınla Peygamber aleyhisselamı bekletip 2000'li yıllarda miraca çıkarabilirdi.o ki senin dediğin gibi rab isminin gereği oki tekamül ....soruyorum o zaman bu mantıkla ya miracı inkar et yada deki Rab ismi hernekadar terbiye eden manasına gelsede EL-KADİR EL- BEDİ EL-KAHHAR EL- KAYYUM gibi ve çok şahane bir şekilde kudretini ve kuvvetini gösteren isimleride var dolayısıyla Rab ismi Allahın zatına ait onu yücelten ama onu (haşa) nakıs bir hale bürüyen bir isim değildir.ki tekamül bu kadar elzem olsun. acaba böylesine saçma bir mantık daha varmıki? senin nasıl zuhur edecektir dediğin Allaha ait olan bir isim ve onunla bağlantılı sıfatları var.Yani bir kafir çıksa bu cümleyi kullansa birşey demezdim ama bir müslüman bunu söyleyince insanın ağırına gidiyor.yahu sen hem Allahı malum sıfatlarıyla bil tanı Peygamberin ayı ikiye yarsın , suzuz kalanlara parmağından sular içirsin,bir gecede miraca çıkıp Allah ile konuşsun sen hala kalkıp bana rab ismi nasıl tezahür eder diyorsun...el-insaf. ve aynı zihin ne hikmetse adem Peygamberin topraktan ve tekamulsuz(topraktakı değişimi karıştırma)yani insan nevi olarak yaratılmasına aklen yol bulamaz tekamülü evrimi savunur .ama adem peygamberin cennetten hangi teknolojıyle dünyaya getirildiğini görmez.bu mantıkla adem nebi cennetten neden tekamulle gelmedi buraya ...mesela bekleseydi uçak falan yapsaydı sonra binip gelseydi....(haşa ve kella) Kardeşim bazı hususlar vardır bunun gibi MUCİZEDİR...zaten hayat vermek başlı başına MUCİZEDİR...anlamı olağan dışı tekamulsuz evrimsiz...anlatabiliyormuyum. Allah ilk insanı ademi aynı zamanda ilk Peygamber kıldı.dolayısıyla buna rağmen nasıl oluyorda sen kalkıpta Allah istiyorki.....insan bir süre putlara tapsın.!!!diyebiyorsun.ya bu ne saçma bir çıkarımdır ve Allaha iftiradır.Allah kuranda şirk gerçekten büyük bir zulümdür diyecek şirke girmemesi için kullarını uyaran peygamberler gönderecek ki bu peygamberlerin ilki adem babamızdır.sonrada (haşa) kendisiyle çelişip ......istediki bir süre putlara tapılsın.....diye saçma sapan bir cümlenin muhatabı olacak. Beşerin tıfıliyeti bidayette teknikten ve bilimden yoksunluk manasındadır....yoksa senin sandığın gibi dinden imandan yoksunluk manasında değildir.Buna kuranın ayatları şahittir. . Bu cümle tamamen hezeyan! Ne demektir bu...insanın gelişmesini tamamlaması için dünyaya gönderecek gelişmesini sana göre evrimini tamamlayamayanları cehennemde ikmal edecektir.sizce bir ikmal deposundan ibaret yani cehennem öylemi...buyurun cenaze namazına! yahu cümlede geçen tamamlayamayanlar_____ne demektir...yani Allah elini onların üstünden çekti onları kendi hallerine terk etti demektir.oysa Allah siz başı boş bırakılacağınızımı sandınız diyor değilmi?peki o zaman bu tekamulunu tamamlayamayanlar sözüyle anlatılmak istenen nedir. ha yok eğer onu kastetmedim diyorsan o zamanda şu soru çıkar karşımıza...peki tekamulunu tamamlatmak Allahın yapacağı bir işse neden tamamlatmadığı tekamulu kullarına cehennemde tekamulu ikmal ettiriyor. hem malumumuzdurki cehennemde bir kul tekamlunu tamamalsa bile (size göre) daha sonra nereye gönderilecektir.oysa Allah fi nari cehenneme halidiyne fiyhe diyerek kafirlerin ebediyyen cehennemde kalacaklarını buyurmuyormu...heyhat nasıl bir tekamül yeridirki orası ebediyyen cayır cayır tekamül olunuyor...hem tekamul demek gelişmekse evrimde bu niceliksel gelişmede anlatılmak istenenle aynı yerde kullanıyorsa nasıl iştir bu yanarak gelişme işi?Komikleşmeyin . biraz değil tamamen dağıttın... buraya itirazım yok...işin ilginç yanı buranında konuyla alakası yok. . bunuda yukarda izah ettim aynısı tekrar edilmiş. Bediüzzeman hazretlerine atfederek yazılmış gösterilen bu yazı üstad hazretlerinin fikriyle taban tabana zıttır.konu tamamen başkalaştırılmıştır.Sonuş olarak derimki Allah dilerse evrimlede yaratır belki yaratmıştırda...gerçi ortada tamamen kanıtlanmış bir bulgu yoktur dolayısıyla olsa bile bu bir yaratıcının dilemesi olmadan olacak iş değildir. Ama insanoğlu evrimsiz bir şekilde topraktan yaratılmıştır.Müslüman olarak bunun dışında bir inanç aramak küfürdür.zira ortada ayetler vardır. ve bu ayetlerde Allah ademin yaratılmasındaki seyri tekamul olarak sadece topraktan bahseder.yani ruh verildikten sonra hayat sahibiyken zamanla insan haline gelme durumu söz konusu değildir. Ateistler muhatab alınmadan yazılmış bir karşılık yazısıdır.onun için konuya sadece müslümanlar muhatap alınmalıdır. saygılarımla

1-Bilinmezlikleri olan bir konu varoluş meselesi... 2-Varlık bütün bilinmezliklerine rağmen eğer bugün aşikarsa ve var edene en büyük bir delilse bu, meselede kavranması gereken yer burasırıdır derim.yokluğu anlayamamanız varlık aleminin reddine dayanak değildir. saygılar-sevgiler

kendisi sonradan yarattı derken zaman vardı ve oda zamana dahil olarak sonradan yarattı demek yanlış bir iddiadır. ben derim ki Allah yarattı alemi evet alemin varlığı sonradan vucud buldu ancak bu sonra kavramı sadece alemi kapsar.Allahı kapsamaz.yani Yaratan sonradan değil bütün ezel ve ebedi kuşatmış haldeyken ki halen öyle...bu alemi yarattı ve alem zamana tabi oldu ve zamana tabi olanda sonradan olmuş oldu.yani alem varlığa getirildi.

gece kuşu arkadaşım havada kimin kaldığını son yazdığınız yazınızla bir kez daha nasıl gösterdiğinizi size durun ben göstereyim ne dersiniz?aşağıda açıklayacağım... bakın sevgili gece kuşu ne güzel ifade etmişsiniz.ama bir eksiklik var ben maksadımı aşan bir harekette bulunmadım. alıntısını yaptığınız yazılarda bana nasıl hitap edildiğinide okuma zahmetinde bulunsaydınız veya aynı alıntıları yaparken bazı arkadaşlarında bana nasıl hitap ettiğinide alıntı yaparak gösterseydiniz sizin objektifliğinizin müdavimi olurdum.oysa siz sadece bir şeyleri yazmak adına yazıya başladınız ve doğaldırki iddianızı kendiniz çürüttünüz.saygı ve hoşgörü karşılıklıdır.birileri eğer benim felsefemin altını oymaya kalkarsa bende o birilerinin felsefesini patlatırım ve hangi tür patlayıcıyı seçeceğimde bana kalmıştır.bununla beraber nezaketten ve maksadı aşma fiilinden dem vuran size sizin cümlelerinizi aşağıya yazarak hatırlatmak isterim.ne demiştiniz bana ; 1-Başkalarının emeğini görüş ve düşüncelerini kullanarak ahkam kesmenin ulaşacağı basit duruş, aynı cümlede iki itham var.biri hırsızlık diğeri hüküm vermek...ikisi hakkında da size doyurucu cevap verdim zaten az yukarda var. 2-Üç kuruşluk aklımızı bile kullanamıyoruz.... buda size ait bir itham resmen hakaret kabilinden bir cümle sadece esefle kınıyorum 3-insanlarla alay etmeye çalışarak kendi zaaflarını tamin etmeye çalışmanın basit kişiliklerin geliştirdiği mizah anlayışı olduğunu kavrayabilmek için... ve son olarakta bu...ben size ne diyeyim şimdi.yukarıda zaten izah ettim...cevap verdim sonuç olarak kendi öğretileriniz size ne kadar yabancı ve siz bunlarla ne yaman bir çelişkidesiniz farkındamısınız sevgili gece kuşu? şimdi ben soruyorum kimmiş çıkmazlarıyla havada kalan... saygılar-sevgiler

sorulara cevap veriliyor mesele meseleyi kavrayamayan ****** **** izah ediliyor ve birilerinin ****** ****** yerleşmiyor diye ben sorulara cevap vermemiş oluyorsam eyvallah.tek sözüm nasip kısmet mevzusuna kitlenir. bana söylenecek yığınla sözün olsada bişey değiştirmez.bir söz maksatlı terennüm ediliyor ve o sözlere yalancı besteler karışıyorsa birileride bunun simsarlığını beş paraya yapıyorsa...söylenecek ne kalıyor sizce... saygıyı hak edenlere saygılarımla...

bak aynen yazımada belirtmişim zaten :Şimdi size 29 Aralık 2004′de Richard Carrier’a gönderdiği mektupta yazıklarını göstermek istiyorum(mustafa. A.) ne yazıyor o parantezin içinde . benmi yazdım o yazı bana ait mi yazıyor.ben bilmiyormuyumki aynı yazdığım cümleyi goog'dan aratınca drek zaten o sayfa gidileceğini. ben konu açmışım görüş beklemişim birileri yazsın demişim cevap versin demişim...adamın biri çıkıp konu hakkında görüş belirteceğine bana link veriyor.efendi varsa bir görüşün yaz paylaş bizimle yoksa link vermene gerek yok zaten her kes ulaşır bu linke.üç kuruşluk akıl demişsin şimdi bu sözüne karşılık versem meseleyi kişiselleştirmiş olacağımı biliyorum ama ne hikmetse sen bunu yazınca mesele kişiselleşmiş olmuyor komik... basit kişilik sözünü sana iade ediyorum.tatmin ettiğim yok bişeyleri dikkat edersen flew benim umrumda bile değil diye yazdım.ama bazı kişiliği basit insanlar okumuyorlarsa ben ne yapabilirim. senin bu konuda detaylı bilginin olduğuda buram buram kokuyor ya ...bana ne flew den ben bu adama iftira mı atmışım.adam ateistti bıraktı demişim sende çık bana yok öyle değil böyle de...o zaman bende bunu haber yapıp bas bas bağıran içinde senin frekanstan yayın yapanlarda dahil asparagas haberlerinize yazıklar olsun diyeyim.flewin derdi kimi geriyorsa savunmasını o yapsın. cat stevens hakkında adam bana sen bunun müslüman olmasıyla medet umuyorsun demiş bende ona sadece bir müzisyen sanatında da bence deha demişim ...ve bu yorumumda sadece beni bağlar.ama anlaşılan sen bir iki parça bir şeyler biliyorsun bu konuda onu satacaksında konuya girmek için bahane bulamıyorsun gibi geldi.neden dersen konuyla uzaktan yakından alakalı bir isim değil.ha yukardaki şarkısı ölen karısı için yazılmış deniyor.başka da birşey bilmeme gerek varmı? bence yok.gereksiz bir bilgi. bilgi birikimimi sınamak evvela sana düşmez.son olarak şunu söyleyeyim ; birileri ister Anthony Flew desin isterse ANTONY FLEW desin sonuçta bahsi geçen şahıs aynı kişidir.anlatılmak istenen konun özünde vardır.Tekrar güzeldir bende bu güzelliğe uyarak derimki ; bu vatandaş ister ateist olsun ister netleşmemiş bazı felsefi ve ilmi nazariyelerde bulunmuş olsun hiç farketmez ister islama gelsin ister ateizme tekrar dönsün buda hiç mühim değil.konu zannedildiği gibi tatmin olma meseleside değil.sadece birileri 80 yıllık ömrünün sonuna gelipte şereflice yaptığı hatayı kabul ediyorsa duruş budur. anlatılmak istenende buydu zaten. cevabını umarım almışsındır

sevgili haksöz senin anlayacağın yok...o zaman sana şöyle ifade edeyim belki anlarsın(sanmıyorumya neyse) 1-Allah 2-ALLLAH Buda senin iddia ettiğin yazı... buraya kadar tamam.şimdi soruma geçiyorum; soru1- birinci Allah lafzıyla alemlerin rabbini .......ikinci maddede geçen ALLLAH lafzıyla emevilerin rabbinimi anlıyorsun haksöz ? emi soru2-senin başka işin yokmu kardeşim...kendine bir iş bul gez toz?iyi gelir bak haksöz sana bir ayetle iddianı patlatacam ; De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur." isra/110 sadet olarak sen kurana ilave yapıldı diye sadece bunu sunuyorsun bende sadece bu örneğin şahsında bütün getireceğin uydurmaları patlatıyorum.Allah bile bana Allah desen Rahman desen fark etmez yani önemli olan senin kastettiğin bir olan eşi ortağı olmayan Allah olsun yeter diyor ,sen yok ben kabul etmiyorum diye diretiyorsun... saygılar-sevgiler

sorulara hala yanıt alamadıysan sana tek sözüm aşırı nasipsiz olduğun olur.yani zerre-i miskal senin kavuşacağın hakikat yok derim.ayrıca yazılanlar seninde dediğin gibi ortada ama ben şunu ifade edeyim; şimdi bu yazılanları bir dinsiz arkadaş gelse okusa sana , bir müslüman gelse okusa bana hak verecek...ve sürüncemede devam edip gidecek... sen bana saygı duymasanda senin saygı duyulacak bir yönünün olduğu (az bir ihtimal ama olsun)ihtimaline karşılık yinede sana; saygılarımla derim...

kardeşim hakaret ettiğim bir tek yer gösterirmisin bana dedim sesin çıkmadı.eğer filistin çeçenya ve ırakta yapılan zulumleri sen yaptıysan tamam o laflarımın muhatabı sensin değilsen kıvranıp durmana gerek yok... uzun alıntı yapma diyorsun...peki tamam sen bana sadece bir iki kelimeyle şöyle sorsan desen ki öz geçmişini anlat...benim sadece şu üç kelimenden ibaret sorunu yanıtlamam için üç kelimeye mukabil üçbin kelimeyle anlatmam lazım ...şimdi anladınmı neden uzun yazdığımı? öyle sanmıyorum zaten... hani kitabın nerede senin...hanif olduğunu iddia ediyorsun yani...güldürme insanı.eski şeriatları islam nesh etti.dini gel peygamberden öğren sonra kalk ona satmaya çalış başlıktan dem vuracağına dönde yazdıklarını bir oku. başlık t. dursunken sen aldın konuyu zeynep binti cahş meselesine yuvarladın...yemezler arkadaşım. ben israile onun zihniyetine ve yaptığı zulumlere değindim tekrar ediyorum o lafın muhatabı olarak kendinimi görüyorsun...o zaman bence sorun yok... Zeynep meselesini biliyoruz zaten. Alıntıya gerek yoktu. Sorularıma cevap alabilmiş değilim hala. Senin evlatlığın olsaydı karısıyla evlenebilir miydin? Kızının evlendiği adamdan boşanıp onun üvey babasıyla evlenmesine razı olur musun? zeynep meselesini bilseydin sormazdın diyorum daha ne kadar tekrar etmem gerek alıntı yaptım oku... ha eğer bana soruyorsan cevap vereyim; eğer Allahın bana helal kıldığını hakkımda haram kılmamı kabul etmemi istiyorsan çok beklersin. bu evlatlığın ne anlama geldiğini bilmiyorsun derim.mesele evlatlığın hanımını almaya indirgenecek bir mesele değil...orda evlatlığına defalarca boşanma hanımını yanında tut ısrarlarına rağmen evlatlığı kendisini küçük gören ve her fırsatta bunu dile getiren zeynepten ayrılmıştır. ve resulu zişan zaten kendi hatrıyla yapılan bu nikahın akabinde ailenin gönlünü almak ve hemde evlatlığın hanımıyla evlenmenin haram olamadığını ilahi takdir gereği göstermek için bizzat bu işi Allahın vahyi ile yapmıştır...ha bunları neden mi yazdım dönüp okumayacağını en azından meseleden çok küçük bir iki parçanın aklında kalmasını sağlamak adına yaptım... saygılarımla(bak yine saygıyla dedim ama sen bana bir defa bile demedin bu kelimeyi...ve buna rağmen sözde hakaret eden ben oluyorum öylemi)

Hz. Peygamber Beni Kurayza’ya karşı nasıl davranmıştı: 1.1-Yahudilere anlaşma yapılmış ve dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bildirilmişti. 1.2-Aleyhinde pek çok karar olan Beni Kurayza’ya haklar vererek, Beni Nadir’le eşit seviyeye çıkarmıştı. 1.3-Beni Nadir sürgüne gönderilmiş ama Beni Kurayza’yla tekrar anlaşma yapmıştı. 1.4-Beni Kurayza Hendek savaşına katılarak anlaşmayı bozdu. 1.5-Hendek savaşının çıkmasını sağlayan Safiyye’nin (r.a) babası Huyey b. Ahtab’ı koruma altına alarak kalelerine götürmüşlerdi. Her iki taraftan insanların öldüğü bir savaşı başlatan, binlerce insanı zor duruma düşüren, anlaşmaları bozan, Müslüman hanımların kaldığı kaleye saldıran Beni Kurayza’ya onların Kutsal kitapları doğrultusunca verilen karara Yahudiler bile itiraz etmemişken T. Dursun niye itiraz ediyor onu anlamakta güçlük çekiyoruz. Yahudi’den çok, Yahudicilik acaba niye? Yüzlerce ağaca soykırım yapıldı diyen çevreci(?) T. Dursun, Hz. Peygamberin(a.s) bunu geçimlerini hurmadan sağlayan Yahudilerin direnişlerini kırmak, teslim olmalarını sağlamak ve her komutanın ordusunu az zayiatla başarıya ulaştırmak için ne yapılması gerekirse onu yaptığını anlamasını beklemiyoruz zaten. Bizzat kendisi elleriyle yüzlerce hurmayı diken, “Savaşta çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ağaçlara zarar vermeyin.”, “Kıyametin koptuğunu görürseniz elinizde fidan varsa onu diken” diyen Hz. Peygamberin bu yönünü ortaya çıkarmasını da kendisinden beklemek abesle iştigal olur. Ateist, ateistliğini yapar. Safiye, Kurayza liderin kızı, Nadir kabilesinin liderinin karısıydı. Babası ve kocası ölmüş, kendisi de esir edilmişti. Dıhyetü’l Kelbi gelerek bir hizmetçi istemiş Hz. Peygamber de “Bizzat giderek bir tane al.” Diyerek tercihi Kelbi’ye bırakmış o da giderek Safiye’yi almıştı. Daha sonra bir Müslüman gelerek bu seçime Safiyye’nin konumunu göstererek itiraz etmiş ve Safiyye ile Hz. Peygamberin evlenmesinin doğru olacağını söylemiştir. (Müslim 4/546) Hz. Peygamber (a.s), Safiyye’yi azat etmiş, çekip gitme ya da kendisiyle evlenme seçeneğini sunmuş. Safiyye’de bir peygamberle evlenmeyi tercih etmiştir. (İ.Hanbel, Müsned, 3/138) Hz. Safiyye, şu rivayeti nakleder: “Hz. Muhammed, Medine’ye hicretten sonra babamla amcam O’nu dinlemeye gitti. Döndükten sonra amcam, babama “O mu?” (Yani beklediğimiz peygamber mi?) diye sordu. Babamda “Vallahi “O” diye cevap verdi. Amcam “Peki ne yapacağız?” diye sordu. Babam: “Vallahi ben yaşadığım müddetçe ona iman etmeyeceğim.” Diye cevap verdi. İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkta T.DURSUN dan daha ileri olan Oryantalist Leoni Caetani bile: “Muhammed'in, dâima nefsine ve ihtirasına hâkim olmayı bilen adamlardan biri olduğunu ispat etmek zor bir şey değildir.” “Evliliklerinden birçoğu bazı kabilelerin sevgi ve yakınlığını çekmek yahut taraftarlarından bazılarını daha sıkı bağlarla bağlamak gibi bir siyasî bir düşünceyle yapılmıştı.” Welhausen isbat etti ki, eski Araplarda bir zaferin tam ve hakikî sayılabilmesi için, yenilenlerden birinin kızının, galip gelenin eşi olması gerekirdi. Muhammed'in harp meydanlarındaki evliliklerini bu âdet bize açıklar.” (İslam Tarihi, A. KÖKSAL, 9/290) Dedikten sonra Dursun’un şapkasını çıkarıp üstadı Leoni Caetani’n önünde susması gerekirdi. Ayrıca, Tarih boyunca Avrupa-Asya-Afrika'da hatta Osmanlı'da bu tür evlilik örnekleri çok fazladır. bunca izahın ardından hala itiraz edersen bende derimki bu karşı çıkış tamamen şartlanmışlığın resmidir. saygılarımla