Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GıLgaMeŞ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    245
  • Katılım

  • Son Ziyaret

GıLgaMeŞ tarafından postalanan herşey

  1. ****** sağlam senetle rivayet edilen hz aişenin şu sözünden de haberi yok; örtünme emri indiğinde ensar kadınları hemen örtünmeye başladılar sanki başlarına kargalar konmuştu ... veya peygamberimiz hz. esmaya hitaben; kızım müslüman bir kadın ergenliğe erince(esma ergenliğe ermişti) şunlardan başka yerini açması ona haramdır .dedi ve elleriyle yüzünü gösterdi. şimdi sen kurtuluş savaşını buna delil gibi sunmaya kalkarsan sana gülerler dostum. acaba nene hatunun resimlerinide gördümü bu adam .bu koca kadın dekolteylemi poz vermişti tövbe tövbe... adamı konuşturmayın kardeşim beeee...
  2. GıLgaMeŞ

    SADECE MERAK..

    sevgili arkadaşım devlet-siyaset-bilim-hukuk...vs. bana hangi alanda yetersiz kaldığı bir söyler misin. acaba şöyle bir soru sorsam bana bu forumda kaç babayiğit arkadaş delilli senetli evet bak budur diyecek.sorum şu asr-ı saadet dediğimiz peygamber aleyhisselamın yaşadığı zamandan başka kim nerde ne zaman islamı devlet alanında tam manasıyla tatbik ettide bir yetersizlik buldu...uzun uzun yazdırmayın arkadaşım .gidin az okuyun.ya Allah aşkına klişeşmiş bir söz var ; siz uzaya roket yolladınızda kuranın sayfalarına mı takıldı.lütfen yani haa!..gelelim neden bu konuşulan meseleler tatmin edici gibi durmuyor?.sorusuna sana bunun Türkçesini söyleyeyim; çamur at yapışmasada izi kalır.anladın mı sevgili arkadaşım ,iftira atmak karalamak çok kolaydır...zaten yapılanda budur ve bu zalimlerin yüzünden bir çok masumun aklına bazı acabalar giriyor... Bir misalle herkes kendi nefsinde düşünsün.evlisiniz ve evden çıktıktan sonra bir telefon geliyor ve karınızın yanında bir erkek olduğunu söylüyor farzedelim.siz eşinize her ne kadar güveniyor olsanızda bu konu aklınıza takılacak bir süre cannız sıkılacak ve hatta belki masum kadını sıkboğaz edip takip bile edceksiniz...buraya kadar anlatılana hayır diyecek kimse izzet sahibi değildir. dolayısıyla peygambere iftiralar çok atıldı müsteşrikler bunu çok iyi kullandılar ve ellerindeki ekonomik emperyalist güçlede tanıtımını, reklamını yaptılar . çizgi filmlerinde dahi cennetten yer satan ***** papazı bir noel baba kılığında bize sevdirirken, fatihi yavuzu,selimi ,süleymanı ve işte nihayet peygamberimizi karalamaya çalıştı ve halada devam ediyor. kanmayalım bunlara!!!
  3. GıLgaMeŞ

    Ahde Vefa

    sahabeye ve islama dil uzatan avrupa kaselisleri acaba erkeklik nedir?ahde vefa nedir biliyorlar mı?dahası insanlık sadece insan nisyandan gelir deyip,tarihteki haltlarını ört pas için kullandıkları iki kelimeden ibaret değilde nedir? kaselis: çanak yalayan
  4. sevgili arkadaşım; bu konuyu buraya taşıyan ben değilim. çilesi çekilmemiş ham fikir ; öğrendiğini beyninde iyice yoğurmamak, sorgulamamak ve inanmadıklarını savunmak. umarım açıklayıcı olmuştur. saygı bizden
  5. sevgili arkadaşım dikkat edersen yazdıklarına daha başlamadan ''bu nurcuların arasında gördüklerim''diyerek başlamışsın.dolayısıyla mantığının sağlamlığına samimi bir şekilde inandığım ''senden''bu tarz bir yazı yazmanı ummazdım.o kadar şey yazmışsın ki ,yazılarından gördüğüm anladığım şu oldu; birileri senin nasırına fena halde basıp durmuş ve sen bunun verdiği gazla tüm o camiyayı birden itham etmişsin.bak sevgili arkadaşım yazdıklarının hangi birine cevap vereceğimi inanki bilmiyoorum. Ama bir yerlerden başlamak adına söyleyebilirimki; kürt kürt diye sık sık bu kelimeyi ağzına dolaman bir kürt olarak inanki ağırıma gitti.hatta kürtlerin bile iplemediği...kabilinden sana yakışmayacak bir ifadeyi kullanmanda hiç şık değil!.bak sevgili kardeşim ben kürdüm ve inan senin şu ağzına doladığın nice vatan millet sakarya edebiyatı kabilinden lafların en büyüğüne papuç bırakmayacak kadar bu vatana iman bağıyla bağlıyım . ve sen ey kameti bala güzel egenin mert efesi! bende doğunun sert ikliminde yetişmiş ve her türlü vatan karşıtı işlerin dini ve din dışı ilişkilerine vakıf bir anadolulu kürt olarak derim ki ; benim ve benim nice tanığım eşim dostum ahbabım aşiretim o aziz üstadın nasihatleriyle büyüdük bu vatanı onun gözleriyle gördük ve onun kosturmaya sürgünü iliklerimizde hissederek bu vatanı yorumladık zihnimizde ve yüreğimizde bir TÜRK VE KÜRT kardeşliği kurduk.sen nasılki yazdıklarını ben yaşadım diye anlattıysan benimde en az senin anlattıklarının iki misli senin söylemlerinin aksini ispat edecek gözlemlerim oldu.hepsine canımla şahidim. ve inanıyorumki benim canımla şahidim cümlem başkaları için olmasa dahi senin için bir şeyler ifade edecektir. sevgili kardeşim,belki tahsil hayatında belki başka ortamlarda sen kıymeti kendinden menkul bazı çarpık kimselere denk gelmiş olabilirsin malumdur bir elin beş parmağının beşide bir olmaz.evet bu her camiada vardır ve olmaya devam edecektir.bundan dolayı böyle bir genelleme yapmanı inan tüm samimiyetimle ifade ediyorum sana yakıştıramıyorum. bak güzel kardeşim bir kere ben bir kürt olarak senin milliyetçilik anlayışının sınırlarına dahil olmak zorunda değilim.aksini iddiaya kalkman seni faşist bir söylemin içine dahil eder bilmem anlatabildimmi.Ata hakkındaki sözüm ona iddialarına gelince benzer ifadeleri bende duydum ama şu bir gerçektirki tüm risalei nur mantığı deccal , Ata ve İsa örgüsünden ibaret değildir.bunu sende biliyorsun ama ne hikmetse asabiyet (mensup olduğun kavim) cihetiyle bu yorumu yapmış olduğunu düşünüyorum. bak kardeş çoğu yeri atladım dikkat edersen yukarda da ifade ettim, çoğu eleştirin kişisel serüvenlerinden oluşuyor. şu yazdıklarına bakalım; 1- Türkçülüğe düşmandır kelimesi galiba takıldın bu kelimeye onun için geçiyorum... 2-kırmızı işaretli yere kadar tamamen yine maceralarından seçmeler olmuş...zira dikkat edilirse tamamen kişisel yorumlar ve ben çok dar düşüne insanlara denk geldiğini sanıyorum.şanmı diyeyim bilmiyorum bana denk gelmedi.( BU ARADA NURCU DEĞİLİM) 3- peygamberin her yaptığı sünnetmidir sözüne derimki; evet sünnettir; abdullah bin amr bin el as derki ben peygamberin ağzından çıkan her kelimeyi yazardım bana yapma böyle o da bir insan kızar sevinir ...bunlarıda kaydetmen gereksiz...ve gider durumu resulu zişana açar , vakayı olduğu gibi anlatır.resulu zişan derki ; yaz! beni ha ile gönderen Allaha yemin ederim bu ağızdan haktan gayrısı çıkmaz!der. bu bir....ikincisi abadileden abd. bin ömer okuyun bakın peygamberi öylesine taklit edermişki peygamber bir yerden geçerken bir vesileyle ardına dönür bakmış ve bunu ibn ömer görmüşse orda sorgulamadan aynısını sünnettir peygamber yaptı diyerek yaparmış bkn.şamil islm.ansk.ibn ömer delilleriyle hayatı.dolayısyla bende misvak kullanırım ama dişleriimide fırçalarım biri diğerine engelmidir?hem her namazda diyelim camidesin namza kalkacaksın cebinde dişmacununla camide fırçalanacakmısın ? ha bana dersenki namzdan evvel yap bende derimki peygamber namazdan evvel yaptığı gibi abdestten sonra ve öncede yapardı!yani buna nasıl ve neden takılmışsın anlamadım.ama konu sünnetler değil tekrar ediyorum tıpkı risalenin tekrarlardan ibaret olduğunu ve okursan eğer aynı şekilde kuranında çoğu yerinin tekrardan ibaret olduğu gibi tekrarın önemine binaen bende tekrar ediyorum sende müyhiş bir kızgınlık var ve sen bunu yansıtırken ipin ucunu kaçırmışsın sevgili kardeşim. bak yine sığ bir mantıkla yaklaşmışsın ve yine başından geçenlerle ''risalei nurları'' anlatmak adına ama alakasız uzak bir mantıkla camiaya yüklenmişsin.evet cübbe farz değildir ve bunun farz olduğunu iddia edcek tek nurcu getirin bana yüzüne ilk ben tükürecem.ama senin yaptıklarında buraya geldi.senden beklemediğim eleştiriler bunlar kardeşim.şahsilerştirmişsin olayı.ve kendi camından çerçevenden bakmışsın her meseleye. bak ismi geçen zatların hepsine başımız feda ama risalei nurlara uzak kaldığın çok belli kardeşim.hele hele ibn arabiyi örnek vermen savına tamamen ters olmuş . acaba üstad hazretleri kitablarının hangisinde ..Şu halde o Ezelî olan İnsan (şekliyle) Hadis, Zuhur ve Neş’eti bakımından Ebedî ve Daimi'dir.’gibi veya kainatla Allahı bir kabul gösteren muğlak ifadeler ter vermiştir. ki buna rağmen o ibn arabiyi savunur.redddetmez.buna rağmen ibn arabi kadarda mı kıymet ifade etmez senin gözünde sevgili kardeşim.tekrar demişsin risaleyle kuranı bir tuttuğum gibi ********* bir ithamla karşı karşıya kalmak istemiyorum ancak tekraratı kuranın mucizelerini üstad ölye harika anlatmıştırki okyan görecektir.dolaysıyla tekrar demek hata demek değildir. bu lafını tamamen su götürür. yine kendi yorumların bunlar.bak risalelerin terceme edildiği dilleri bir araştır bakalım neler var neler yok .elin oğlu senin gibi düşünüyor mu bak gör. ben bugün msn aracılığıyla yabancı ülkelerden bazı kimselerle konuşuyorum ve söz biraz ilerleyince gelip risalei nurlara dayanıyor.diyorlarki harika eserler bunlar sizde okuyor musunuz? orda ortam nasıl vs...yani bu iplememe lafıki bir kere senin ağzına yakışmıyor, tamamen tutarsız.gel bak vana misafirim ol.baş göz üsütüne seni konuk edeyim.buradaki insanların ona nasıl saygı duyduğunu gör hatta burada mele saidi meşhur diye anılır.büyükler daha ziyade kullanırlar bu ifadeyi. aşrı bir kürtçü bile onun adını duyunca susar der tamam ona canımız kurban olsun o dediyse doğrudur.yani o kadarki birleştirici bir nisandır üstad.sen hangi iddiayla genelleme yapmışsın ve ne tür bir zihniyettir anlamış değilim. ben merkezli olmaktan vazgeçmelisiniz.Türkiyede ve dünyda sizden başkalarıda var unutmayın!!! bu dediğini yapanlar var evet ama yanlış bir tutumdur bu ve genelleyemezsin.herkes böyle değil yani. risalei nurda maksat, imana gelen şüpheleri izale etmektir.ve ben sana burdan hangi birini sayayım.iman hakikatlerini nasıl ispat ettği ortadadır.çoğunun akılla girilmez susmak lazım dediği konuları üstad harika bir tarzda izah ediyor.senin mesnevi bundan evladır sözüne gelelim, zaman nasılkı tarıkat değil hakıkat zamanıdır ve bu zamanda umum fıtneler ve küfür ilmden ve fenden ( yani bunun çarptırılarak kullanılmasından geliyor) geliyorsa ki bu sözler üstada aittir, evet öylede mesnevi iman hakikatlerini anlatmaktan ziyade daha çok kıssadan hisse alınacak türden rubaileriyle özdeyişleriyle olsun iman etmiş müslüman olmuş insanların dinlemeye tahammul edeceği türden bir eserdir.oysa risalei nur küfrü mutlak felsefesini ortaya koyduğu ezici mantıkla patlatmış ve kurana dozi gibi iftiracıların attığı çirkin ithamları mucizatı kuran risalesiyle ve peygambere atılan çamurları mucizatı ahmediyye risalesiyle o kadar harika yok etmiştirki , inanın okuyan derki daha bu sözlerin üstüne bir söz söylemek israf olur!şimdi bir insana imanı kazandırmak mı yoksa sevap hanesine sevap yollmak mı daha iyidir.peygamber ; bir insanın hidayetine vesile olan sanki tüm alemi kurtarmak gibidir demiyor mu? o zaman risalei nurun mesleği ortadadır.ve senin yaptığın çıkarımın yanlışlığıda ortadadır.kaç kişi göstereceksin bana mesnevi okuyarak iaman etmiş? ben sana risalei nurlarla imana gelmiş yüzerce insan gösteririm. bahsi geçen zavatı yeren tek bir risale cümlesi varmıdır acaba? yoktur. bunu yanlış yorumlayanlar vardır belki. aradaki farkı senden anlamanı değil takdir etmeni bekliyorum. bak bunca yazdığın şey risalei nuru değil belki bazı şeyleri çarpıtan insanları anlatmaktan öte bir durum tespiti değildir.sende farkındasın değilmi. işte benim anlatmak istediğim buydu.tamamen şahsi maceralarından örülmüş uzun bir yazı.ve içinde tek kelime risalei nura ait tenkit yazısı yok! şimdi üstada inanmış biri olarak bende bu hitabına mazhar oldum öyle mi?sen kendini kandırmışsın sevgili dostum tamamen bu yani.bak söylemek ne kadar kolay değil mi? işte bu bizim oğlan ne zaman hakikatten dem vuracak artık derken final konuşmanı yapmışsın. sevgili dostum benim deminden beri sana izah etmeye çaıştığım nokta buydu.her cematın her kültürün,hatta ve hatta her insanın hayatı ,olayları,fikirleri yorumlaması farklı farklıdır.bak ben ç.kalede bir kaçsene kaldım ve oradaki cemaatlere gidmedim bana çok farklı çok yapmacık geldi ısınamadım bir türlü. ama tutupta ç.kaledeki cemaatler tümden böyledir şöyledir demenin bir alemi var mı?hatta tanıdığım çok efe var .senin oralardan yani içlerinde beş para etmez olanlarıda var.paha biçilmez olanlarıda var. ben bu beş para etmezlerine denk gelsem ve desemki tüm efeler beş para etmez! bana tek söylenecek hakikatli söz ; halt ettiğim olmalıdır. işte sevgili dostum hal mesele bundan ibaret.bence sakin bir kafayla yazsaydın bu kadar haşin ve uzun bir yazı olmazdı.zira öfkeyle kalkan zararla oturur misali...bence sende benim gibi yap ve eserlerin içeriğine dal konulara odaklan şahısları görmezden gel(üstadın şahsını tenzih ederim o büyük bir islam alimidir) bak hakkında sapık yakıştırması yapılan ibn teymiyeyi görüşlerimin aksine bir sima olsa bile ,ilmine verdiğim kıymetle okurum.ayırt etmem . unutmaki her insanın dinlemeye değer bir hikayesi vardır. sevgili panthea seni seviyorum.yerin bende aynıdır...canını hiç sıkma eğer sana karşı kırıcı bir uslubum olduysa özür dilerim.çünkü seni az çok tanıdım yazılarından...bazı konularda seninle ters düşmemiz , bir çok fikri birlikteliğimizin olduğu konuları nesh edecek kabilden değildir vesselam... Allah doğruyu görüp uymayı, batılı bilip ondan içtinap etmeyi bize nasib etsin... saygılarımla üstad hazretlerinin Türk milleti için düşüncelerini yansıtan daha bir çok yazıdan sadece küçük bir bölümdür.ilerde başkalarınıda nakledecem inşaallah.taki sanılanın aksine üstad hazretlernin bu vatana duyduğu muhabbetin ne boyutta olduğu bilinsin. Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile ( bütün müminler kardeştir)Kur’ân’ın bir kanun-u esasîsinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikiyle tam musalâha etsin. Ve Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye, vilâyât-ı şarkiyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında, Medresetü’z-Zehra mânâsında, Câmiü’l-Ezher üslûbunda bir darülfünun, hem mektep, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beş senedir Risale-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım. En evvel bunun kıymetini (Allah rahmet etsin) Sultan Reşad takdir edip yalnız binasını yapmak için 20 bin altın lira verdiği gibi, sonra ben eski Harb-i Umumîdeki esaretimden döndüğüm vakit, Ankara’da mevcut 200 meb’ustan 163 meb’usun imzası ile 150 bin lira, o zaman paranın kıymetli vaktinde, aynı o üniversite için vermeyi kabul ve imza ettiler. Mustafa Kemal de içinde idi. Demek, şimdiki para ile beş milyon liraya yakın bir tahsisat vermekle, tâ o zamanda böyle kıymetdar bir üniversitenin tesisine herşeyden ziyade ehemmiyet verdiler. Hattâ dinde çok lâkayt ve garplılaşmak ve an’anattan tecerrüd etmek taraftarı bulunan bir kısım meb’uslar dahi onu imza ettiler. Yalnız onlardan ikisi dediler ki: "Biz şimdi ulûm-u an’ane ve ulûm-u diniyeden ziyade garplılaşmaya ve medeniyete muhtacız." Ben de cevaben dedim: Siz, farz-ı muhal olarak, hiçbir cihette ihtiyaç olmasa da, ekser enbiyanın Asya’da, şarkta zuhuru ve ekser hükemanın ve filozofların garpta gelmelerinin delâletiyle Asya’yı hakikî terakki ettirecek, fen ve felsefenin tesiratından ziyade hiss-i dinî olduğu halde, bu fıtrî kanunu nazara almayarak garplılaşmak namıyla an’ane-i İslâmiyeyi bıraksanız ve lâdinî bir esas yapsanız dahi, dört beş büyük milletlerin merkezinde olan vilâyat-ı şarkiyede millet, vatan selâmeti için dine, İslâmiyetin hakaikine kat’iyen tarafdar olmak, size lâzım ve elzemdir. Binler misallerinden bir küçük misal size söyleyeceğim: Ben Van’da iken, hamiyetli Kürt bir talebeme dedim ki: "Türkler İslâmiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?" dedim. Dedi: "Ben Müslüman bir Türkü, fâsık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alâkadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar." Bir zaman geçti, (Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksülâmel ile o da Kürtçülük damarıyla başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: "Ben şimdi gayet fâsık, hattâ dinsiz de olsa bir Kürdü salih bir Türke tercih ediyorum." Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaati geldi ki, Türkler bu millet-i İslâmiyenin kahraman bir ordusudur. Ey sual soran meb’uslar! Şarkta beş milyona yakın Kürt var. Yüz milyona yakın İranlı ve Hintliler var. Yetmiş milyon Arap var. Kırk milyon Kafkas var. Acaba birbirine komşu, kardeş ve birbirine muhtaç olan bu kardeşlere, bu talebenin Van’daki medreseden aldığı ders-i dinî mi daha lâzım? Veyahut o milletleri karıştıracak ve ırktaşlarından başka düşünmeyen ve uhuvvet-i İslâmiyeyi tanımayan, sırf ulûm-u felsefeyi okumak ve İslâmî ilimleri nazara almamak olan o merhum talebenin ikinci hali mi daha iyidir? Sizden soruyorum. İşte bu cevabımdan sonra, an’ane aleyhinde ve her cihetle garplılaşmak fikrini taşıyanlar, kalktılar, imza ettiler. İsimlerini söylemeyeceğim. Allah kusurlarını affetsin; şimdi vefat etmişler. Rabian: Mâdem Reisicumhur gayet mühim mesâil-i siyasiye içinde Şark Üniversitesini en ehemmiyetli bir mesele yapıp hattâ harika bir tarzda altmış milyon liranın o üniversiteye sarfı için bir kanun çıkarmak derecesinde fevkalâde bir hizmetle medresenin medâr-ı iftiharı ve kendisine büyük bir şeref verdiren bu medrese-i İslâmiyeye, eski hocalık hissiyatıyla başlaması, bütün şark hocalarını minnettar etmiş. Ve şimdi orta şarkta sulh-u umumînin temel taşı ve birinci kalesi olan bu üniversiteyi yine mesâil-i azîme-yi siyasiye içinde yeniden nazara alması, elbette bu vatan, bu devlete, bu millete bu azîm, faydalı hizmeti netice verecek. Ulûm-u diniye o üniversitede esas olacak. Çünkü hariçteki kuvvet tahribatı mânevîdir, imansızlıkladır. O mânevî tahribata karşı atom bombası, ancak mânevî cihetinde mâneviyattan kuvvet alıp o tahribatı durdurabilir. Mâdem elli beş sene bu meseleye bütün hayatını sarf etmiş ve bütün dekaikiyle ve neticeleriyle tetkik etmiş bir adamın bu meselede reyini almak ve fikrini sormak lâzım gelirken, Amerika’da, Avrupa’da bu meseleye dair istişareye kendinizi mecbur bildiğinizden, elbette benim de bu meselede söz söylemeye hakkım var. Hamiyetkâr olan bütün bir millet namına sizden bekliyoruz. Said Nursî
  6. haklısınız...ancak benim maksadım bu değildi.malum bir konuyu açmak o konuyla ilgili ''malumatım var '' demektir.yoksa ben mi yanlış biliyorum. çilesi çekilmemiş ham fikirleri yazmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum. saygılar-sevgiler
  7. kısacası , bizde bir söz var ; ''ALLAH ALMIŞ'' evet t. dursun ve avanelerinden Allah almasaydı Allaha karşı yalan uydurabilirler miydi? not:Allah hidayeti teklif eder kul sırt döner anlamak istemez Allahta o ki bana sırtını döndün bende sana dönüyorum der, ve işte mühür vurulur.Mühür bu mühür işte
  8. papa ve papa ******** üstad bediüzzemanın bu sözü yetişir; Bir zaman İngiliz devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin Başpapazı tarafından Meşihat-ı İslâmiyeden dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman Dârü’l-Hikmeti’l-islâmiyenin âzâsıydım. Bana dediler: "Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelimeyle cevap istiyorlar." Ben dedim: "Altı yüz kelimeyle değil, altı kelimeyle de değil, hattâ bir kelimeyle dahi değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü, o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı, mağrurâne üstümüzde sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!" EVET gerçekten güzel söylemiş... şimdi günümüzde de aynı herze tekrarlanıyor buyrun bakın .adamlar ırağı,filistni,çeçenyayı daha dün bosnayı,arnavutluğu,ermeni işgüzarlarının eliyle karabağı talan edip kan gölüne çevirince insan... hz.peygamber mekkenin fethinde tevazudan başı bineğinin sırtına değecek kadar eğilince vahşet... ALOOOO...uyumayanlarda var
  9. sevgili katre_e şüphe etmeye başlamadın mı?. ben artık emin oldum.ohooo senin yol uzun desene. neler yazıldı buralara ve hala neler yazılıyor.
  10. sizin mantıkla cevap vereyim kısa ve öz: eğer bizimki doğruysa siz bittiniz.en azından sayılanların içinde biri olma şansımız var .ama sizin hiç yok. listede adınız bile yok . ama biz böyle bir ihtimale değil bilakis hakikatleri bilerek iman ettik.hem aklettik hem hissettik.
  11. tamamda sorarlar adama bahsi geçen ''eski mısır'' acaba ateistmiydi HaYıR ölülerini ahiret inancı olduğu için mumyalamadı mı bu adamlar kardeşim. gerçi sorunun maksadı ne oda belli değil.eğer mısır örnek verilip ateizmi desteklemekse bu iddia: GÜM yok eğer dini ön plana çıkarmaksa: millet burada ne anlatıyor arkadaşım?
  12. kıymetli arkadaşım zaten ulaşmak istesem ulaşırım o bilgilere ben konuyu açan şahıstan kendi fikirlerini yazmasını bekliyorum.öğütülmüş şeyler yani...copy paste değil. saygılar
  13. TÜM MÜSLÜMANLARIN KADİR GECESİ MÜBAREK OLSUN hidayetle kalalım
  14. sevgili katre_a şimdi birisi çıkıp , şu kırmızıyla işretlediğim yazını cımbızlayıp alsa ve deseki bakın peygamberle bir tutuyorlar üstadı yemin ederim hiç şaşırmıyacağım. sevgiler saygılar
  15. arkadaşım o resim üstad hezretlerinin haberi olmadan çekilmiş bir resimdir.müsade etmediğinden resim çekilirken yüzünü ani bir hareketle örtmeye çalışmış orda.acaba sizinde böyle gayri ihtiyari boş bulunduğunuz bir anda resminiz çekilseydi ne pozlar verirdiniz objektiflere düşünmek bile istemiyorum.acaba nasıl... böyle bir eleştiri mantığınada ilk defa şahit oluyorum.bu eleştiri eleştiriyi yapanın seviyesini pek güzel yansıtan bir eleştri olmuş bence. NOT:Bedüzzeman hazretleri kendisini ziyarete gelenlere benimle görüşmek isteyen nurları ( risalei nur külliyatı) okusun. diyerek şahsını arka plana itmiş ve ilmi ön pılana çıkarmıştır. resim meselesiyle ve bazı sözüm ona alim zatların ( ! ) yakıştırmaları ne derce boştur hesap edin artık.
  16. bu sözün nekadar batıl olduğuna bakalım; arkadaşımızın yazdıkları yukarda duruyor okuyun .üstad hazretlerine yapılan ithamı yine arkadaşımızın bkn lemalar100 diyerek verdiği kaynağı aynen alıyorum birlikte okuyalım; ÜÇÜNCÜ MERAKLI SUAL Bu yakında İngiliz ve İtalya gibi ecnebîlerin bu hükümete ilişmesiyle, eskiden beri bu vatandaki hükümetin hakikî nokta-i istinadı ve kuvve-i mâneviyesinin membaı olan hamiyet-i İslâmiyeyi tehyiç etmekle şeâir-i İslâmiyenin bir derece ihyâsına ve bid’aların bir derece def’ine medar olacağı halde, neden şiddetle harp aleyhinde çıktın ve bu meselenin âsâyişle halledilmesini dua ettin ve şiddetli bir surette mübtedi’lerin hükümetleri lehinde taraftar çıktın? Bu ise, dolayısıyla bid’alara tarafgirliktir. Elcevap: Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz-fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler. Hem harp belâsı ise, hizmet-i Kur’âniyemize mühim bir zarardır. Bizim en fedakâr ve en kıymettar kardeşlerimizin ekserisi kırk beşten aşağı olduğundan, harp vasıtasıyla vazife-i kudsiye-i Kur’âniyeyi bırakıp askere gitmeye mecbur olacaktılar. Benim param olsa, hüsn-ü rızamla, böyle kıymettar kardeşlerimin herbirisini askerlikten kurtarmak için, bedel-i nakdiye bin lira kadar da olsa verirdim. Böyle yüzer kıymettar kardeşlerimizin hizmet-i Kur’âniye-i Nuriyeyi bırakıp maddî cihad topuzuna el atmakta, yüz bin lira kendi zararımızı hissediyordum. Hattâ Zekâi’nin bu iki sene askerliği, belki bin lira kadar mânevî faydasını kaybettirdi. Her neyse... Kadîr-i Külli Şey, bir dakikada, bulutlarla dolmuş cevv-i havayı süpürüp temizleyerek semânın berrak yüzünde ziyadar güneşi gösterdiği gibi, bu zulümatlı ve rahmetsiz bulutları da izale edip hakaik-i şeriatı güneş gibi gösterir ve ucuz ve dağdağasız verebilir. Onun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın. Baştakilerin başlarına akıl ve kalblerine iman versin, yeter. O vakit kendi kendine iş düzelir. Dikkatle okunduğunda görülecektir ki üstad askerden kaçmayı teşvikten bahsetmiyor bilakis savaşı isteyenlere ben savaş karşıtıyım savaş işimize yaramıyor demekle ilme verdiği kıymeti anlatıyor.malumdurki savaşta işe yaramaz insanlarla birlikte ilim ehlide heba olmaktadır.hatta kuranın kitap haline getirilmesini sağlayan hz. ebubekr toplandığı heyetle istişare ederken,savaşlarda hafızların şehit düştüğünü ve kuranın bir an evvel yazısal olarak toplanması gerektiğini konuşmuşlardır.demekki savaş ehli ilme büyük darbeler vuruyor ilmi yok ediyor. şimdi Türk silahlı kuvvetlerinde de uygulanan bir kaide vardırki askere alınan kişi yeteneğine göre istihdam edilir. bana kaç kişi iyi bir hekimin sırtına silah verilip cepheye yollanmasını savunabilir. sonuç olarak tenkit eğer akıllıca yapılacaksa dinlenir yok laf kalabalığı olsun diye yapılan tenkit tenkit değil tamamen ortamı bulandırmaktır. saygılarımla...
  17. sizin iddia ettiğinizin tamamen tersini beyan eden ifadeleri okuyun bakalım ne yazıyor.lütfen konuyu merak eden herkes okusun bahsi edilen yazının bir kesitini aldım tamamını okumak isteyenlerde bakabilirler. -http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=IsaratulIcaz&Page=52- lütefen bir yazının öncesi vardır sonrası vardır bir yerlerinin makaslanıp aktarılması işini ne kadar kendinize yakıştırıyorsunuz.bektaşiden farkınız kalır mı yoksa?diğerlerinide sırayla açıklayacağım. Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan enbiya ve kitaplara iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) ile Kur’an’a da iman ediniz. Zira onlar, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) gelmesini tebşir ettikleri gibi, onların ve kitaplarının sıdkına olan deliller, hakikatiyle, ruhuyla Kur’an’da ve Hazret-i Muhammed’de (a.s.m.) bulunmuştur. Öyleyse, Kur’an Allah’ın kelamı ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) de resulü olduğunu tarik-i evla ile kabul ediniz ve etmelisiniz." 3. Zaman-ı Saadette Kur’an’dan neş’et eden İslamiyet, sanki bir şeceredir. Kökü Zaman-ı Saadette sabit olmakla, damarları o zamanın ab-ı hayat menbalarından kuvvet ve hayat alarak her tarafa intişar ettikleri gibi, dal ve budakları da istikbal semasına kadar uzanarak alem-i beşere maddi ve manevi semereleri yetiştiriyor. Evet, İslamiyet, mazi ile istikbali kanatları altına almış, gölgelendirerek, istirahat-i umumiyeyi temin ediyor. 4. Kur’an-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Şöyle ki: "Ey ehl-i kitap! İslamiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. Zira Kur’an, bütün kütüb-ü salifenin güzelliklerini ve eski şeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini cem etmiş olduğundan usulde muaddil ve mükemmildir. Yani, tadil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekanın tagayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir. Bunda akli ve mantıki olmayan bir cihet yoktur. Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilaçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder. Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkam-ı fer’iyede tebeddül vardır. Çünkü, fer’i hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur. Veya bir ilaç, bir şahsa deva iken, şahs-ı ahere da’ olur. Bu sırdandır ki, Kur’an, fer’i hükümlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir." * Kur’an’da hiçbir kelime bulunmuyor ki, mevkiiyle münasebettar olmasın veyahut mevkiinin başka bir kelimeye münasebeti daha çok olsun. Evet, Kur’an’ın herhangi bir yerinde bulunan bir kelime, o mevkiin başında bir tac-ı zerrin gibi görünür. Ve aralarındaki münasebetlerden dolayı, aralarında geçimsizlik yeri yoktur. Ezcümle, kelimesine bak. Bu ayetin her tarafından uçup bu kelimenin başına konan letaifi gör. Zira bu ayet, nübüvvet hakkındadır. Nübüvvet meselesinde beş maksat vardır. Bu maksatlar, beş nükte ve letaifden in’ikas etmiştir. Bu beş letaif, ’nin sadefindedir. Maksatlar ise: 1. Hazret-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselam, resuldür. 2. Ekmelü’r-Rusüldür. 3. Hatemü’l-Enbiyadır. 4. Risaleti, ammedir. 5. Şeriati, sair şeriatlerin mehasinini cem ile onların nasihidir
  18. GıLgaMeŞ

    SADECE MERAK..

    arkadaşım size bu hususta aynen katılıyorum . yazılan yüzlerce eser var. araştırmak isteyen bakabilir.
  19. Sevgili arkadaşım meseleyi izahta, kırmızıyla işaretlediğim anlatımınız biraz eksik kalıyor .kader için derizki Allah bilmiştir ve yaratmıştırda.zorlama akıllara gelmesin.cebr konusu değil demek istediğim. alttaki diğer reknli kısım konu olarak çok isabetli ancak yazım yanlışı var.Doğrusu; benim dinim bana sizin dininiz size olmalıydı. saygılar
  20. GıLgaMeŞ

    SADECE MERAK..

    değerli arkadaşım diyecem, çünkü soruyu soruş tarzınız çok hoşuma gitti.samimi olduğunuza inanıyorum.aslında muhatabınız ben değildim ama hoş görünüze sığınarak bu konuda bildiklerimi sizinle paylaşmak istedim. bakınız sevgili arkadaşım,bahsi geçen hanım sahabinin asıl adı berredir .babasıda beni esad kabilesinden bürredir ve anasıda resulu zişanın halası ümeyye binti abdulmuttalibdir. meşhur şehitlerden abd. bin cahşın kız kardeşidir.ilk hicret edenlerle birlikte hicret etti ve resulu zişan onu evlatlığı zeyd ile evlendirmek istedi ki , cahiliyeden kalma bir anlayış olan kölelerin alt tabakadan olduğu fikrini yıkmak adına zeyd için dünür gitti.dolayısıyla zeynep ve kardeşleri bu işi uygun görmediler ,o günün şartlarında hür bir kadın için bir köleyle evlenmek uygun değildi ve itirazlar edildi.içlerine sinmedi yani.hatta ben senin halanın kızıyım kuryşliyim diyerek bizzat bu işe hz. zeynep itiraz etti.ve resulu zişan bu işi ısrarla talep edince peygamber emri olduğundan kabul ettiler .hatta şöyle bir konuşma geçti aralarında; zeynep ; ya resulullah sen istiyor musun dedi, resulu zişan evet buyurunca , ben resule asi olamam diyip kabul etti.yani nikahı ısrarla kıyan zaten peygamberdi.sonraları zeyd ile aralarında çıkan temelden işin bidayetinden kalma huzursuzluk hat safhaya ulaştı , zeyd ben onu boşamak istiyorum dedi,peygamber bunu yapmamasını Allahtan korkmasını nesihat etti ...bakın nesihat diyorum bazı aklı evveller derlerki peygamber emredecek zeyd yapmayacak varmı böyle bir şey.oysa nasihat başkadır, hüküm başkadır , bunu karıştırmamak lazım.sonuç olarak zeynebin zeydi bir türlü içine sindirememesi zeydinde gururunu artık zeynebe tercih etmesi bu işi bitirdi. burada önemli olan nokta şudur derlerki peygamber neden kendisi evlendi? sevgili gecekuşu bakınız, böyle bir nikah akdini taleb eden peygamberdi,kızın ailesi bunu istemiyor,peygamber hatırına veriyorlardı kızlarını zeyde...doğaldırki böyle bir ailevi yaranın ,yani kızlarının evveleden köle olan bir kimseyle evlenip sonra bunun tarafından terk edilmesi onlar için utanç meselesi olacağından ,peygamber o aileyi bizzat kendi onure ederek,ortada kalan kızlarını kendisi aldı.zira kızlarını tamamen peygamberin hatırı için zeyde vermişlerdi anlatabiliyor muyum.ve müslümanlar arasında en yüksek yere sahip kişide tartışmasız resul aleyhisselamdı,ve onun kızlarını alması elbetteki bir başkasının almasından çok daha onure edici bir davranış olacakı.o peygamberdi ve nikah işinede onun hatıryla girişilmişti. buranın iyi kavranması gerekiyor.o günün şartları kültürü , göz önüne alınmalı değer yargıları o güne mahsus incelenmelidir yani.işi kısaca özetlemeye çalıştım. umarım açıklayıcı olmuşumdur sevgili gecekuşu arkadaşım. ... sizinle bu konuda aynı fikirdeyim arkadaşım.tabiki meseleyi öğrenmek için soran var birde karşıdakinin gururunu ayaklar altına almak için soran var!. böyle olunca karşıt tepkilerde gündeme geliyor.hatırlarsanız benim flew ile ilgili bir başlığı açmama sevk eden saiklerden biride bazı kimselerin yaralayıcı ifadelerine misillme olmasıydı.gerçi sizinlede biraz atışmak durumunda kaldık , ama şimdi burda bu soruyu soruş tarzınızdan sizi o zaman için yanlış değerlendirdiğimi anladım.eğer kırdıysam bu vesileylede sizden özür dilerim en içten saygılarımla
  21. GıLgaMeŞ

    Sabetaylık

    alıntı dahi olsa , emeğin için teşekkürler arkadaşım saygılar
  22. GıLgaMeŞ

    Sabetaylık

    erdoğan hakkında bu mantıkla bakılırsa dedim zaten. kesin bir ifadem yok .alıntıya bakarsanız!. ABD biraz farklı , yahudilik şu sıralar popüler orada, sermayedarları dolayısıyla...ama yarın ne getirir bilinmez. yahudi lobileri ABD ' de hakim sınıf oldu, evangelistlerin baskın nufüsü konuyu biraz özetler sanıyorum.zaten bu mezhep yahudiye destek çıkan bir örgüt halinde bu gün...vs' leri çok...sabetaycılık sanki daha ziyade özelde bir hareket. tımar ocaklarına benziyor...bence biraz açın bu konuyu.
  23. GıLgaMeŞ

    Sabetaylık

    kardeş aynı mantıkla bakılırsa ; sayın erdoğanda sabetaycı olmuyor mu?adamın geçmişi belli! yoksa yanılıyor muyum? yani bu adamların dışında kimse söz sahibi değil mi? bir başka hususta şu; ABD ' nin bu işle ilgisi var mı? varsa ne türlü bir ilgi? tarihi mi? yoksa menfaat üzerine mi? bence birazda bunları kurcalayalım
  24. GıLgaMeŞ

    SADECE MERAK..

    ohooooo yahu defalarca izah edildi bu konu. siz hala dönemin münafıklarının kurduğu o basit yörüngedesiniz. gerçi bu konuda bir yörüngenizin olduğuda meçhul ya hadi neyse
  25. Sayın yam_yam siz belki farkında değilsiniz anlaşılan durun anlamanıza yardımcı olayım bakın; siz ben bir zamanlar müslümandım diyorsunuz değil mi? evet. peki, siz o zamanlar islamı tenkitmi ediyordunuz ? hayır. yok burda evet derseniz müslüman değildiniz derim kısacası bu sorunun evetten başka yolu yok! kısacası siz bir müslümanken bu dini eleştirmeden bu dinde bir süre devam ettiniz ve işler gayet iyi gidiyordu. ve bu dini tenkit etmeye başladığınız ilk gün bu dinle olan bağlantınız kesilmiş oldu.ve siz artık bu ''sistemin'' dışında olduğunuz için bu düşünce kalıbının içinde değilsiniz ve anlayamazsınız.anlatabildim mi sayın yam_yam( !!! ) bakın benim ateizmi anlayamama gelinece Allahın izniyle ona sığınırımki; bana ateistliği nasip etmesin ve dünya imtihanıma imanla son verdirsin.(amin).böylece ben her gün bu forumda ve başka yerlerde ateistlerin düştüğü acınacak ve gülünç durumları görüyor bazan gülüyor bazan acıyorum.daha nasıl bilgim olsun sayın yam_yam.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.