saklıgerçek tarafından postalanan herşey
-
NEDEN KARA TAS?
Sn.Emre Ayetler yukarda cevap veremeyince lafı döndürüyorsun bana ne mekkenin deniz mesafesinden benim orda anlatmak istediğim o ayetler hacla alakalı değil hayvan avı ile alakalı ve burdada yasak aylarla başlayan avlanma yasağını anlatmakta hacla alakası yok ama bilmediğinizden dolayı hala hac diyorsun.Bu yasak aylardada insanların besin ihtiyacını denizden karşılayabileceğini anlatıyor.Yoksa mekkedeyken açıktın yürü 100-200 km balık tut böyle bişey yok emre.Hac ziyareti ve yapılan ritüeller eskiden beri yapılan putperestliğin kalıntılarıdır.Bu kuran'ada Muhammet tarafından bu şekilde konulmuştur.Bana yazdığım yazıyı ayetlerle açıklayın emre yoksa boş lafa herkesin olduğu gibi benimde karnım tok.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Dediklerinize sonuna kadar katılıyorum.Bir varlığınki adı allah olur,rab olur herşey olabilir ol dedim oldu hikayesi artık eskilerde kalmış masallardır.Bir takım olayların açıklamasını yapamayan insan bir şeylere sığınır.Yaratıcı bir güç arar.Oysaki bilen araştıran insanda bunun böyle olmadığını bilir.Kısacası bilinmezi araştırmak çoğu kişiye zor geldiğinden ol dedim oldu mantığına inanmayı insan herzaman tercih etmiştir.Bu konuları bildiği halde yaratıcı fikrini savunan ise diğer bilmeyen masumdan nemalanma menfaatinde olduğu için bu tip olaylara katlanmaktadır yani sadece menfaat.Yaratıcı bizleri değil ama bizim kafamızda yaratıcı yarattığımızda kesin.
-
NEDEN KARA TAS?
Sn.Emre maalesef o koyduğunuz yazıyı yazanlar İslamı cilalayıp göze hoş göstermek çabası içinde olan insanlar.Sebebi ise basit nemalanmaları islam sayesinde ortada islam kalmazsa milli eğitimden fazla bütçeyi cebellezi eden diyanet işleri ve yan kurumları kalmayacağı için okadar büyük bir kambur sırtımızdan kalkacak. Sn Emre O yazıyı koyduğunuz site ve sizin gibi olan insanlar dininizi bilmiyorsunuz.Bilmediğiniz için sağdan soldan yazılarla kendinizi haklı çıkarmaya çalışıyorsunuz.Birkere yazdığınız maide 94/95/96 bu ayetlerin hacla hiçbir şekilde alakası yok.Sizler kendi vicdanınızda oluşturduğunuz light veya ılımlı islamı yaşamaya çalışıyorsunuz.Ama gerçek islam bu değil gerçek islamda şeytan da taşlayacaksın,safa mervede koşacaksında ha bana sadece ben kuranı baz alırım dersen o zaman namazın tarifinide bi zahmet yapıyer emre (nerde selam verecesin,ne okuyacaksın,nezaman ruku,secde, hangi sureler okunacak vs.vs) Sn.Emre insanlar peygamberin sünnetini uyguluyorlar Kuran allah tan gelmediği ve peygamber tarafından yazıldığı için içinde bukadar çelişki mevcut.Kuranda bulamadıkları konularda insanlar sünnet,hadis ve geleneklere yönelmek zorundadırlar sizinde anlamadığınız konu bu.Bende sizin yollardan geçtim önce hadisleri ve sünneti attım sadece kuran dedim okadar çok çelişkili ifade ile karşılaştımki sonuçta araştıra araştıra bu işin sadece safsata olduğu sonucuna vardım.Sn.Emre çok eskilerdeki peygamberleri bırakalım yakın tarih kayıtları en sağlam olan döneme gidelim Musa ve İsanın yaşadığına kanıtınız nedir? Neyse sn.emre kurandan örneklerle devam edelim.Beni bilgi yoksunluğuyla suçlayıp mekkenin denize yakınlığından dem vurmuşsun.Sn.Emre soru açık mekkede deniz varmı? Hadi İhramı allahın hac için birtakım olayları yasaklaması olarak alalım.Ozaman maide 96 yı ne yapmayı düşünüyorsunuz? maide/96 Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. veya almanyadasınız yasak hayvan avlama döneminde hayvan avladınız bakın maide 95 nedemekte maide/95 Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir Sizce burda geçen kabe bildiğimiz kabemi.Yani mana olarak o kara ev mi kastedilmiş yoksa hayvanı ayak bileğimi.Hadi orda geçen kabe kabedir dediniz ozaman şu ayeti bi izah edin emre. 5/6 Ya eyyühellezıne amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haraciv ve lakiy yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun 5/6. Ey iman sahipleri! Namaza/duaya duracagınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; baslarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eger cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmisse yahut kadınlara dokunmus da su bulamamıssanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, sükredebilesiniz. Ka'beyn kelimesinin kökü Ka'b dır ilave edilen eyn kelimesi iki tane olduğunu bildirir.Evet sn emre eğer o ayetteki kabeyn i kabe olarak alırsanır o zaman iki kabe olmak zorunda birisi mekkede ise diğeri nerde sn emre. Ayak bilekleri olarak alırsanızda o zaman maide 94/95/96/97 nin kabe ile alakalı olmadığı yasak hayvan avlama dönemini ifade ettiği anlaşılır. Sn.Emre Hac nasıl yapılır.Madem sadece kuran diyorsunuz o zaman hacer-ül esved kuranın neresinde yazar,Kabeyi yedi kere tavaf nerden çıkmış,İçine iç çamaşırı giymek yasak olan ihram denen elbiseyi kim icat etmiş.Bunlar kuranda yazmazsa mekkeye gitmek neyin nesi yoksa biri 1400 senedir bizi uyutmuşmu? Sn Emre bu iş kolay değil sağdan soldan yazı kopyalamakla olmaz emek sarfedeceksiniz ki anlayasınız yoksa safsata savunucusu olmaktan öteye geçemezsiniz.
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili Kral insanlar neden aynı yöne yönelmek istemişler bunun kaynağı Kuran'i mi İnsani mi Sizce kabeyi kim yapmıştır ne için yapmıştır? Bunun kaynağı kuranda varmıdır? Ayrıca Allahın zamandan mekandan münezzeh olmasını nasıl açıklayabiliyorsunuz.Birçok müslüman kabe yi ve camileri Allahın evi diye görür sebebi nedir sizce.
-
NEDEN KARA TAS?
Sn Emre Bu yazıyı aldığınız site neyin ne olduğunu bilmeden yazmış öncelikle eski hac döneminde ihram diye bir kıyafet yoktur. Asıl mevzumuza gelirsek maide/94 Ey iman edenler, Allah görünmezlikte (gaybte) kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, onun için acı bir azab vardır. maide/95 Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir. maide/96 Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. Evet sayın emre bu üç ayetin ışığı altındada ihram denen olayın hayvanların yavrulama dönemindeki avlanma yasağından bahsettiğini anlayabiliriz yani bu ayetlerde geçen ihram (avlanma yasağıdır) yoksa o hac da giyilen giysi ile alakası yoktur.O elbisede insan uydurmasıdır.Ayrıca maide 96 yeryüzünde dolaşan insanlara balık avının helal olduğunu bildirir.Şimdi şurda bir soru soralım kendimize 1-) Mekkede deniz varmı? 2-) İnsanlar hep ihramlamı gezmekte?
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili Kral bana kendi kurandan anladığınızla kabe ve hacerül esved i anlatırmısın kendi fikrin olsun.Eksik olsun hayal olsun ne olursa olsun önce bu iki objeyi aydınlığa çıkaralım.Nedir ne için yapılmıştır kim yapmıştır ne zaman yapılmıştır Allah hakikaten ordamı oturur.Tartışalım Ayrıca o çekiliyorumuda kendi payıma kabul etmiyorum.Senin gibi düşüncesini içinden geçeni yazan insanlara herzaman ihtiyaç var saygılar.
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili İpek bilmiyorum takip ediyormusunuz ancak dinler tüm dünyada çatırdamaya başladı.İnsanlar artık daha akıllıca yaklaşıyorlar.Kanaatime göre en fazla 50 yıl diyelim din falan kalmayacak.Böylece de en büyük düşmanlık kin ayrım bitecek.Diyebilirsinizki din bitince herşey güllük gülistanlıkmı olacak? Olabilirde olmayabilirde ancak en büyük fayda insanlar bir yaratıcı imajına sırtını dayayamayacak daha araştırıcı olacak bu sayede şu an için bilinmez gözüken birçok problem çok daha kolay çözülecek.Kuranı bolca okuyun ve akıl mantık süzgecinden geçirin ve sorgulayın Sevgiler saygılar. Sevgili lena ağzınıza sağlık.
-
NEDEN KARA TAS?
Sevgili Kral 5/3. Sunlar size haram kılınmıstır: Bogazlanmayarak ölmüs hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan baskasının adı anılmıs,bogulmus, vurulmus, yuvarlanmıs, süsülmüs, canı üzerineyken yetisip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmıs ve dikili adak tasları üzerinde bogazlanmıs hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylasmanız... Bütün bunlar birer sapıstır. Küfre batmıs olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak Ýslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Su da var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafûr ve Rahîm'dir. 5/90. Ey iman edenler! Uyusturucu/sarap, kumar, tapılmak için dikilen taslar, fal okları seytan isi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtulusa eresiniz. 2/254. Ey iman edenler! Alıs-verisin, dostlugun, sefaatin olmadıgı o gün gelmeden önce size verdigimiz rızıktan infak edip dagıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir. 2/255. Allah'tan baska ilah yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynagıdır. Ne gaflet yaklasır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim sefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin diledigi dısında, hiçbir seyi kavrayıp kusatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kusatmıstır. Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez. Aliyy'dir O, yüceligi sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklügü sınırsızdır. Maide 3 ve 90 a göre kabe'nin put olduğu açıkça bellidir.Kuran bir yandan putları yasaklarken,onlara kesilecek hayvanları haram kılarken diğer yandan En büyük putu (kabe'yi) oluşturmuştur.Yine sevgili kral sünnetin şefaatinden bahsederken bakara 254 de şefaatin olmadığı günden bahsedilirken bakara 255 bizzat onun izni olmadıkdan sonra kim şefaat edebilir der.Dolayısı ile mısırda başlayan tartışmanın örneklerindendir bu ayetler,Yani kuran süpermarket gibidir dileyen dilediğini alır.Böyle bir kitapta ulu bir yaratıcıdan gelmiş olamaz saygılarımla.
-
NEDEN KARA TAS?
Sn.Gılgamış nedemek bana ne Sizin için Kabe nasılsa,diğeri için ağlama duvarı,başkası için eyüp sultan,vs.vs hepsi kendini manen tatmin başka bir özelliği yok.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Sn.Sessizgece yanlış yorumluyor,yanlış yazıyorsunuz bizler bu sitedeki aklı hür vicdanı hür kişiler birer eğitim neferiyiz hiçbirimizin bu işten herhangibi bir menfaatimiz yok.Emin olunki inandığınız dininizi sizlerden ve İlahiyatçılardan çok daha iyi inceledik ,neyin ne olduğunu gayet iyi şekilde biliyoruz.Din denilen dogmanın Allah tarafından değil,günün tapınma ihtiyacına göre insanlar tarafından oluşturulduğunu görüyoruz.Kuran'ın peygamber tarafından yazıldığını,yüce bir varlık tarafından gönderilse içinde bukadar çelişki olmayacağını sizlere ayetlerle belgeliyoruz.Ancak siz kalkıp inandığınız dogmanın yanlışı gösterilince din düşmanları diye saldırıya geçip;Aşşağıdaki ayetler de kuran kendinin apaçık olduğunu söylerken hala başkalarından yorum beklerseniz kafanız karışır kuran açıktır ve nettir. Hicr/1 Elif, Lam, Ra. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın ayetleridir. Hac/16 İşte biz onu (Kur'an'ı) apaçık ayetler olarak indirdik; şüphesiz Allah, dilediğini hidayete yöneltir. Neml/1 Ta, sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık olan kitabın ayetleridir Kamer/22 Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? Ganimet de hırsızlığın diğer adıdır kuranda buna onay vermiştir.
-
Tasarımın incelenmesini isteyen ayet örnekleri
Sn.Emre yine kuran'ı Kendi kafanıza göre yorumlamışsınız ,gerçeklere kulak tıkamak herhalde hoşunuza gidiyor.Benim bir yakınımı birisi öldürdü ve ben adamı affetmiyorum.Bakınız kuran nedemekte bunu yüce bir varlığın söylediğini,söyleyebileceğini benim aklım,mantığım kabul etmiyor.Çünki ben aklımı,zihnimi ,benliğimi hayal mahsülü birtakım dogmalara esir etmemişim. İsra/33 Haklı bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı bir kimseyi öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse onun velisine yetki vermişizdir; o da öldürmede ölçüyü aşmasın. Çünkü o, gerçekten yardım görmüştür bakara/178 Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azab vardır. Maide/45 Biz onda, onların üzerine yazdık: Can'a can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir keffarettir. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Sn.Kral canhıraş biçimde zannedersem tam bilginiz olmadan konunun orta yerine düşmüşsünüz.Size sorulan iki soru var ganimet nedir,İnsandan ganimet nasıl olur? Şimdi ganimetin mânasına bakalım; GANİMET Harpte düşmandan alınan mal. * Çalışmaksızın ele geçen nimet. Gördüğünüz gibi ganimetin çalışmaksızın ele geçen nimet gibi de bir manası var.Şimdi düşünelim ganimetle hırsızlık arasında ne fark var. İkisindede çalışmadan başkasının malını rızası dışında gasptır.Artı ganimet insanlarıda mal gibi görüp onların kendi iradesi dışında kullanma haklarını ganimeti ele geçirene veya payına düşene verir.Kuranda bu Allah tarafından onaylıdır. Evet sayın kral şimdi bidaha düşünün.İslam hırsızlığa teşvikmi etmi yasaklamışmı? Allah hırsızlık malını helal etmişmi etmemişmi? Enfal/69 Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Sn.Kral bakalım söylediklerinize. Enfal/1 Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: "Ganimetler Allah'ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin." Enfal/41 Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, her şeye güç yetirendir. Ahzap/50 Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. Fetih/20 Allah, alacağınız daha birçok ganimetleri size va'detti, bunu size hemencecik verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki, (bu,) mü'minler için bir ayet olsun ve sizi dosdoğru bir yola yöneltsin. Daha çok örnek var ancak anlamak istemediğiniz için bunuda anlamayacaksınız sn.kral Ganimet nedir bana bir açıklayın yanlız bunu ikiye ayırın maldan ganimet nedir,insandan ganimet nedir? Madem allah ganimeti meşru kılmış,yukardaki ayetlere göre öyle biz ganimet avına çıksak ne olur? saygılar
-
Da Vinci Sifresi Gercek mi?
Dostlarım ben davinci'nin şifresini okumadım ama film elimde yazdıklarınıza göre tavsiye ediyorsunuz gibi.
-
Gitme Vakti..
Sn.Taurusmutis Tabiki gitmek istemek,dini konularda yazmak istememek en doğal hakkınız burdaki arkadaşlarımın içinde en zorlanarak yazanlardan biri de benim.Mod kontrolünde yazıyorum.Yazdıklarım anında çıkmadığı için nefret ediyorum.Yazmak istemiyorum ama birşey beni yaz diye dürtüyor.İnsanların gözünü açmaya yardımcı ol boş dogmalarla oyalanmasınlar gerçeği görsünler. Şimdi şu yazdığınız paragraf; Aslına bakarsanız soru konusunda haklısın,ancak soruları soran,bilime karşı olan sizlersiniz bizler burada sizlerin garip sorularını ilmi ışık altında aydınlatmaya çalışıyoruz.Ateist diyerek dudak büktüğünüz kişilerin %90 ı diyelim aslında belki dahada fazla olabilir ama abartmayalım.İlahiyat mezunu bir insandan daha fazla bilgilidir,bilgisi yoksada çoğaltıp bilmediğini öğrenmek zorundadır.İşte forumlar bu tip konuların öğrenilmesinde ve anlatılmasında kültür yuvası görevini üstlenir. Dini forumu terk etmek demekte bu bilgiden mahrum kalmak demektir Sn.Taurusmutis Kim bilir belkide böylesi iyidir.Ancak şunu unutmayınki erken havlu attınız.Saygılar sevgiler başarılar.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
YARATILMAYIS: YASAM NASIL BASLADI Dr. Umit Sayin......BILIM ve UTOPYA Ekim 1999 BOLUM 3 DOGANIN YANILMAZ SAATLERI Dünyanin, canlilarin ve fosillerin geçmisi ile ilgili çalismalar çok hassas deneylerle yapilmaktadir. Tüm kayalar belirli elementlerin radyoaktif izotoplarini (radyoizotop) içerir. Radyoaktif bir A maddesi belirli bir hizla bir süre sonra bozunarak radyoaktif olmayan B maddesine dönüsür. Bir radyoaktif A maddesinin yarisinin, B maddesine dönüsmesi için geçen süreye radyoizotopun yarilanma süresi denir. Örnegin yarilanma ömrü 1 milyon yil olan 1000 atomdan olusan bir A maddesinin bulundugu yerde, baslangiçtan 1 milyon yil sonra 500 A atomu, 500 B atomu olusacaktir. 2 milyon yil sonra, geri kalan A'nin yarisi B'ye dönüsecegi için, 250 A atomu, 750 B atomu kalacaktir. Eger bir kayanin içinde 125 A atomu, 875 B atomu oranini bulursak kesinlikle bu kayanin 3 milyon yasinda oldugunu söyleyebiliriz. Bu amaçla kayalarda bulunan pek çok farkli izotop, jeolojik yasin tayini için kullanilmaktadir (14, 15, 16, 18). Örnegin Uranyum-238 (238 kütle numarasidir ve çekirdekteki proton ve nötron toplamini verir) Kursun- (Pb) 206'ya dönüsürken yari ömrü 4.5 milyar yildir.Uranyum-235, Kursun-207'ye dönüsürken yari ömrü 704 milyon yildir. Potasyum-40, Argon-40'a 1.24 milyar yillik bir yari ömürle dönüsür Stabil olmayan Karbon-14, atmosferdeki stabil Nitrojen-14'den kozmik isinlarin etkisiyle olusur. Atmosferdeki Karbon-14'den ve stabil karbon-12'den olusan karbon dioksit orani sabittir. Bitkiler havadan bu oranda karbon dioksit solurlar. Ama bitki ölüp, fosillesince, artik havadan radyoaktif karbon-14 alamaz ve bu karbon-14, Nitrojen-14'e bozunur. Dolayisiyla baslangiçtaki (karbon-14) / (karbon-12) orani degisir. Karbon 14''ün yarilanma ömrü 5730 yildir ve 50 000 yil öncesine kadar olusmus fosillerde, çok kesin olarak yas saptama imkani vardir. Daha eski fosiller için, diger elementlerin radyoizotoplari kullanilmaktadir. Bu konuda Yaratilisçilarin ve din adamlarinin iddialarinin çogu çürütülmüstü HÜCRE VE KOMPLEKS ORGANIZMALAR Dünya dev bir deney tüpüne benzemektedir. 4.5 milyar yilda, yasamla ilgili tüm kosullari saglamistir. Bu yaziya sigdirilmasi olanaksiz, daha binlerce arastirma ve kanit, dünyada yasamin kendi kendine basladigini, evrimlestigini ortaya koymaktadir. 1997'lere kadar yapilan deneyler, ilk atmosfer kosullarinda, su ortamlarinda amino-asitlerin, sekerlerin, DNA ve RNA'nin temel yapi tasi olan nükleotidlerin kararli bir sekilde bulunabilecegini göstermektedir Prototip ilk hücreler koaservatlardir;bunlar belirli bir osmotik basinci içerlerinde muhafaza eden lipid moleküllerinin küre biçiminde bir sivi hacmini çevreledikleri yapilardir. Lipidler(yag molekülleri) iki tabaka halinde polarize olmayan (nonpolarize) kisimlari birbirine dönük hücre zari benzeri bir tabaka olusturabilirler. Prototip bir hücrenin olusmasi için su özellikler gereklidir: 1) Küresel bir ortami içinde hapseden lipid yapisinda bir hücre zarinin varligi. 2) Bu zar içerisinde bazi amino asitlerin zincirlerinden olusmus, bazi porlarin veya bazi maddelere özgü geçirgen yapilarin varligi. 3) Iç ortam ile dis ortam arasindaki osmotik basinç farkini bu küre içinde varedebilen ve osmotik basinç degisikliklerinden az etkilenen bir yapi. 4) Farkli iyonlari (sodyum ve potasyum gibi) membranin her iki yaninda farkli dagitarak, elektriksel açidan yüklü, polarize bir yapi olusturabilme yetenegi. Örnegin memeli hücrelerinde hücre içinde potasyum dis ortama göre çok daha fazladir, ama sodyum çok azdir. Öyle bir polarizasyon olusur ki, sodyum da potasyum da pozitif iyonlar olmalarina ragmen, içerisi disariya göre negatif elektrik yüklüdür (Hücre disi ile içerisi arasindaki potansiyel fark -70 milivolt civarindadir). Bu yapi sanildigi kadar da entropiye aykiri degildir kendi kendine sayisiz çarpismalar sonucu olusabilir. Üstelik koaservat gibi yapilarin entropi açisindan da en ideal yapilar olduklari, çok stabil ve minumum enerji ile var olabilecekleri gösterilmistir. Bahsedilen süre 100 bin yil degil, 1 milyon yil degil, En az 2 milyar yildir. Bir kez bu yapilar okyanuslarda fazla bir biçimde bulunabildikten sonra, tek hücreli yasamin gerçeklesmesi için ana kosullar hazirlanmis olur. Hücre zarlari (membranlari) hücrenin en önemli yapilaridir, çünkü hücreyi dis ortamlardan ayirirlar, madde alisverisi saglarlar. Milyarlarca yil içinde kalsiyum, potasyum, klorür ve sodyum iyonlarina geçirgen birbirinden farkli binlerce yapi, kanal ve por olusmustur. Bu yapilari laboratuarlarda olusturmak mümkün degildir, çünkü 1 milyar yil sürecek, raslantisal olgulari arastirabilecek bir deneye dünyadaki hiç bir laboratuar giremez. Yaklasik 3.5 milyar yil önceki anaerobik bakteriler, baska bakterilerle simbiyoz yasama girerek aerobik bakterileri olusturmuslardir (Tablo 2, e ve g). 2-2.5 milyar yil önce ilk aerob fotosentez baslamis ve atmosferde artan oksijene adaptasyon saglamak için, prokaryotlar (çekirdeksiz hücreler, Tablo 2-Y) Ökaryotlara (Tablo 2-X) dönüsmüslerdir, tabii bu dönemde dev bir deney tüpü olan mavi gezegende ayni dönemde hem prokaryotlar, hem ökaryotlar hem de bugün izine rastlayamadigimiz diger bakteri türleri olusmayi sürdürmüstür. Yaklasik 1 milyar yil önce eseyli üreme sayesinde (Tablo 2-i, j) genetik bilgi paylasilarak, daha kararli ve daha güçlü hücreler türemistir. 500 milyon yil önce de bitkiler ve çok hücreli diger ökaryotlar ortaya çikmistir. Dikkat edilirse tek hücrenin olusmasi, gelismesi ve evrimlesmesi çok zordur. Bu islem için 3.5-4 milyar yil geçmistir; bu dönemde enerji kaynagi günestir, yani ortamda bol miktarda enerji vardir. Buna karsin, bir kez tek hücreli canlilar, gezegeni sarinca ve kendi devamliliklarini saglayinca, çok hücreli organizmalarin gelismesi son derece hizli olmus, 500 milyon yil öncetrilobitler, çenesiz ve sonra da çeneli baliklar ortaya çikmistir (Bkz Tablo 1). Hem karada hem suda yasayan amfibianlar 350 milyon yil önce olusmus, bunlar daha fazla bitki ve besine ulasabilmek için 300 milyon önce karaya çikmislar, 250 milyon yil önce de tüm gezegeni sarmislardir. Yaklasik 140-200 milyon yil önce mavi gezegen dev dinozorlarin istilasina ugramis, bu dönemlerde kuslar da ortaya çikmislardir.Yaklasik 65-100 milyon yil önce dinozorlar yokolurlarken kuslar gelismis, çiçekli bitkiler olusmus ve bitkiler bu sefer tüm dünyaya farkli türlerde yayilarak, sessiz kralliklarini ilan etmislerdir. Memelilerin dünyayi istilasi ise 50 milyon yil önce baslamistir ve hala sürmektedir. Ilk primatlarin ortaya çikisindan homo sapiensin evrimlesmesine kadar geçen süre ise 20 milyon yildir.1- 2 milyon yil önce insana en yakin primatlar yeryüzünde varliklarini sürdürmüslerdir. Tabii ki gelisimlerde ve transformasyonlarda, adaptasyon, seleksiyon ve mutasyonlarin büyük rolü olmus, canlilar doganin acimasiz süzgecinden geçmislerdir (4, 5, 10, 13, 14, 15, 16, 19, 21, 23, 24, 26). Yani Darwin'in 140 yil önce gözlemledigi olgularin büyük çogunlugu dogrudur ve bugün bile Darwin'i dogrulayan binlerce kanit bulunmaktadir. Aslinda yasam enerjinin bir çesit, entropiye uyarak, stabil bir yapiyi koruyarak transformasyonundan ibarettir. Tabii ki kararli yapilarin olusmasi zordur ve kararsiz yapilara oranla kararli yapilar çok düsük olasilikla meydana gelirler, ama bu var olamiyacaklarini göstermez. Kararsiz yapilar zaten sürekli bozunmaktadir, örnegin 1 katrilyon kararsiz ve bozunan yapiya karsi sadece 1 tane kararli yapinin biyofiziksel dengeleri koruyarak olusmasi, yasamin bu gezegende kendi kendine olusabilecegini gösterir. Bu jeolojik ve zoolojik zaman çizelgesi, yaklasik 100 binden fazla uluslararasi bilimsel makalenin vardigi kesin bir sonuçtur. Bilmecenin tüm parçalari son 100 yildir birlestirilmektedir ve halen bilmece birlestirilmektedir. Her yil evrimin hem moleküler düzeyde, hem de organizma düzeyinde kesin ve dogru olduguna dair binlerce makale ve kanit yayinlanirken, halen insanlarin kutsal masallarla uyutulmaya çalisilmasi akillara durgunluk vermekte, konuyla ugrasan tüm bilim insanlarini isyan ettirmektedir. Amerika'da 1970'lere dek bilim insanlari, Yaratiliscilari ve din adamlarini pek ciddiye almamislardir. Ama din adamlari ve Yaratilisçilar, bilimsel oldugunu iddia ettikleri abuk subuk iddialarla kutsal kitaplari, oralarda anlatilan efsaneleri savunmak için ANTI-BILIM yapmakta ve hükümetleri, politikacilari, mahkemeleri etkilemektedirler. 1980'lerden sonra baslarinda Isaac Asimov ve Carl Sagan'in da oldugu binlerce bilim insani da artik suskun kalmanin anlamsiz olacagini nihayet anlamis, din adamlarina, Yaratiliscilik Teorisine ve kliseye bilimsel bir savas açmislardir. Son gelinen nokta bilim kurumlari tarafindan verilen deklarasyondur. Amerikali bilim insanlari, Kutsal kitaplarda anlatilanlarin, Yaratilis Teorisinin ve Din adamlarinin söylediklerinin dogru olmadigini söylemekte; bilimin kesin verileri ile çeliskili bulmaktadirlar. Bundan sonra hedef sadece Yaratilis Teorisinin ders kitaplarindan çikarilmasi degil, klisenin ve din adamlarinin kayitsiz sartsiz alt edilmesi, sosyal etkinliklerinin azaltilmasi, kliseye taninan (vergi vermeme) gibi özel haklarin kaldirilmasi, klisenin beyin yikamalarina karsi tüm ülke çapinda önlem alinmasidir. Kliseyi 21. Yüzyilda artik ikinci bir din refomu bile kurtaramayacaktir. KAYNAKÇA: 1) Ilhan Arsel, "Tevrat ve Incilin Elestirisi", Kaynak Yayinlari, 1997, Istanbul. 2) Ilhan Arsel, "Seriattan Kissalar I" ve "Seriattan Kissalar II", Kaynak Yayinlari, 1996, Istanbul. 3) Turan Dursun, "Din Bu I-II-III", Kaynak Yayinlari, 1992, 1993, Istanbul. 4) Charles Darwin, "The Origin of Species by Means of Natural Selection", Murray, 1859, London. 5) Charles Darwin, "The Descent of Man, and Selection in Relation to Sex", Murray, 1871, London. 6) Desmond Morris, "The Naked Ape" (Çiplak Maymun), Bantham, 1975, New York. 7) Ümit Sayin, "Yeni Bir Orgazm Anlayisina Dogru", "Cinselligin Farkli Boyutlari" , 1993, YOL Yayinlari, Istanbul. S:85-113. 8) Rennan Pekünlü, " Evrenin ve Yasamin Evrimi", Bilim ve Ütopya, Haziran 1998. 9) Cyril Ponnamperuma, "Origins of Life", Thames and Hudson, 1972, London. 10) Richard Monastesky, "The Rise of Life on Earth", National Geographic, March 1998, 193:58-81. 11) H.M. Morris, "Scientific Creationism", 1974, San Diego-Creation-Life. 12)Ümit Sayin, ANTI-BILIM, Bilim ve Ütopya, (yaygnlanacak). 13) Michael Ruse, "Darwinism Defended", 1983, Addison-Wesley Company, N.Y.. 14) Tim Berra, "Evolution and the Myth of Creationism", 1990, Stanford University Press, California. 15) Lee Tiffin, "Creationism's Upside-down Pyramid", 1994, Prometheus Books, N.Y. 16) Ashley Montague (editor), "Science and Creationism", 1984, Oxford University Press, N.Y. 17) J.W. Schopf, "Evolution of Earliest Cell", Scientific American, 1978,239 (3): 110-138. 18) Harland, W.B, Cox, A.V., Llewelyn, P.G., Pickton, C.A.G. , A.G. Smith, and R. Walters , " A Geolologic Time Scale", 1982, Cambridge Univ. Press, Cambridge. 19) National Academy of Sciences, "Science versus Creationism: A view from the National Academy of Sciences", 1998, Washington, D.C. 20) Karl Sigmund, "Games of Life" Penguin, 1993, London 21) Colin Patterson (editor), "Molecules and Morphology in Evolution", 1987, Cambridge University Press. 22)John Postgate, "The Outer Reaches of Life", 1995, Cambridge Un. Press.,Cambridge. 23) Elaine Morgan, "The Scars of Evolution", 1990, Oxford Un. Press. Oxford. 24) W. Fontana and P. Schuster, "Continuity in Evolution: On the Nature of Transitions", Science, 1998 (29 May), 280:1451-1455. 25)Yatri, Unknown Man, 1988, Simon and Schuster/Fireside Book, N.Y. 26) Arthur Wallace, Theories of Life: Darwin, Mendel and Beyond, 1987, Penguin Book. London.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Dr. Umit Sayin....BILIM ve UTOPYA Ekim 1999...BOLUM 2 YASAMIN KENDI KENDINE BASLAMASI: YARATILMAYIS Stanley Miller,Harold Urey'le 1953'de Chicago Üniversitesinde, artik klasiklesmis ünlü deneyini gerçeklestirdi. Miller Sekil -4'te görülen düzenekle, metan, amonyak, hidrojen ve suyu bir arada tutarken, bir tesla sarimi araciligiyla, 150-200 bin voltluk bir akimi bu karisimdan geçirdi. 24 saat sonra, deney odasina döndügünde, sivinin renginin degismis oldugunu gördü. Bu karisimi incelediginde, basityag asitleri, formik asit, asetik asit, propionik asit ve en önemlisi yasamin gelismesinde temel amino asitler olan glisin, alanin, aspartik asit ve glutamik asit buldu (bkz Sekil 4). Bilindigi gibi, amino asitler, proteinlerin yapi taslaridirlar ve çok farkli kombinasyonlarla bir araya gelip, diziye göre çok farkli üç boyutlu konformasyona sahip, farkli fonksiyonlar gören protein yapilarini olusturabilirler. Deney Pavlovskaia ve Paynskii tarafindan Rusya'da; Heyns, Walter, Meyer tarafindan Almanya'da; Abelson tarafindan Amerika'da çok farkli bilesimler ve gaz ortamlarinda tekrarlandi. Hepsinde organik bilesikler olustu; oksidasyonun engellendigi kosullarda da amino asitler olustu. Ilk dünya atmosferinin çok az oksijen içerdigi, daha sonra bazi okyanus algleri ve bitkiler tarafindan oksijenin böylesine arttirildigi bilinmektedir. Böylece, ilk yasam kosullarinda oksitlenme olayinin minumumda oldugu düsünülmektedir. Ilk hayat ya anaerobik (oksijen solumayan) veya fotosentetik (fotosentez yapan) tarzda baslamistir. Milyonlarca yil içinde de dünya'da yasami olusturacak çesitlilikte, amino asitler, ve bunlarin bilesimi olan proteinler kendi kendine okyanuslarda, göllerde olusmustur. Baska bir bulgu'da Cyril Ponnamperuma'nin NASA'nin laboratuarlarinda gerçeklestirdigi deneyler üzerine, organik maddenin daha ziyade okyanuslarin dibinde toplanacagidir; bu da daha oksijensiz ortamlar anlamina gelir. 1963'de Ponnamperuma ve Calvin'in Berkeley'deki lineer akselatörlerde gerçeklestirdigi deneye göre, beta partikülleri, amonyak, su buhari, metan'a çarptirildiklarinda yine apparat'in dibinde organik maddeler olusmustur. Metan, amonyak ve su 2000 angstrom dalga boyunun altinda dissosiye olabilirler; bu nedenle ultraviole isinlariyla yapilan tüm deneyler basarili olmamistir. Arastiricilar baska enerji kaynaklari aramislardir. Isi da tek basina bazi organik bilesiklerin olusmasi açisindan etkili olabilmektedir. Örnegin volkanik ortamlari taklit eden deneylerde, metan ve amonyak, 1000 C gibi sicakliklarda parçalanip, amino asitleri ve hidrokarbonlari olusturabilmektedir (9). Ayrica 1960-1980 arasindaki diger arastirmalar baska amino asitlerin, karbonhidratlarin, pürinlerin, primidinlerin, kendi kendine primordial (ilk) atmosfer kosullarinda, farkli enerji kaynaklari etkisinde olusabilecegini kesinlestirmisti NÜKLEIK ASITLER Bilindigi üzere canlilarin hangi aminoasitlerden veya bilesimlerden yapilacaginin yapisal bilgisi DNA'da kodlanmistir. Ökaryotlarda, mRNA, DNA'dan aldigi bilgiyi, hücre içinde ribozomlara iletip, protein sentezi yaptirmakla sorumludur. Ama genetik bilgiyi RNA'nin tasidigi durumlarla da karsilasilmistir; ama RNA, DNA gibi kendini esleme, kopyasini yaratma yetenegine sahip degildir. Ilk canlilarda 2.5-3 milyar yil önce genetik bilginin primordial RNA ile tasindigi sanilmaktadir. Eger DNA ve RNA belli okyanus kosullarinda olusabilirse, zaten amino asitlerin de olusabildigi bilindigine göre, ilkel yasam kolaylikla milyonlarca yil içinde, entropiyi bozmadan, en ideal minumum enerji kosullarina göre, çevre ile enerji alisverisi içinde olusabilir. DNA (deoksiribonükleik asit) temelde dört bazin (adenin, guanin, sitozin ve timin) deoksiriboz isimli seker molekülleri ile birbirine farkli dizilerle siralanmasindan olusmustur. RNA (ribonükleik asit) 'da timinin yerini urasil alir, seker riboz'dur. Juan Oro , Houston Üniversitesinde, ammonyum siyanidi isitarak adenin elde edebilmistir. Hidrojen siyanid zehirli bir bilesiktir, kuyruklu yildizlarin tayflarinda fazla miktarda gözlenmistir, hidrojen siyanid'inbulundugu yerde ammonyum siyanit de bulunabilir. Ayrica primordial atmosferde de vardi.Ponnamperuma tarafindan metan ve amonyak, beta partikülleri ile isinlaninca, adenin olusmustur. Diger pürinlerin ise primordial atmosfer ve denizde kendi kendine var olup olamayacagi konusunda tartismalar vardir. Salk Institute'den Leslie Orgel, metan ve nitrojen'e elektrik akimi uyguladiginda, Siyanoasetilen, elde etmistir. Siyanoasetilen, primordial ortamda bulunan üre ile isitildiginda sitozin olusmustur. Son yillarda (1997-1998) yapilan ve 4 milyar yil önceki atmosfere daha farkli tahminlerle yaklasan kosullar altinda diger nükleotidlerin de kendi kendine olusabilecegi ortaya çikmistir veya Hale-Bopp'da gözlendigi üzere, uzaydan gelebilme olasiligi mevcuttur (10). Formaldehid'ten, sekerlerin ön maddelerinden biri olan glikoaldehit'in olusabilecegi de laboratuarda 1970'li yillarda gösterilmistir. Ponnamperuma ve Gabel, pentozlari ve heksozlari (bes karbonlu veya alti karbonlu sekerler) primordial atmosfer kosullarinda elde etmislerdir (9). Nükleik asitler kendi kendilerine ilk primordial RNA'yi yapabilmislerse, yasamin kendi kendine olusup olusamayacagi sorunu o noktada çözülür. Son yillarda, deneysel düzeneklerin içinde primordial ortam son jeolojik bilgiler ele alinarak olusturuldugunda primordial (ilk, ön) RNA'nin kendi kendine olusabilecegi gösterilmistir . Scripps Enstitüsünden (California) Dr.Gerald Joyce kesin sonuca çok yaklasmistir (10). Ama son söz 21. Yüzyilin baslarinda söylenecekti DINOZORLARDAN DA ESKI: 4 MILYAR YIL ÖNCE DÜNYA Yasama ait yeryüzündeki ilk kanitlari Izlanda'nin bir adasinda bulunan bir kaya tasimaktadir, kayanin yasi 3.86 milyar yildir (10). Yaklasik 4 milyar yildir, Mavi Gezegen suskun suskun yasamin gelisimini selamlamistir! Halbuki, "Bilimsel Yaratilisci" (Scientific Creationist) yazarlara göre, dünyanin 10 000 yildan öncesine kadar gitmesi mümkün degildir, zaten din kitaplari da böyle söylemektedir. Bunu iddia eden yaratilisci yazarlardan, fizikçi Dr. Thomas G. Barnes (University of Texas, El Paso) dünyanin manyetik alaninin 1400 yillik bir yari ömürle gittikçe azaldigini, 10000 yil öncesine gidildiginde ise manyetik bir yildizin manyetik alanina sahip bir alanla karsilasilacagini, 10 bin-20 bin yil önce böylesine manyetik ortamda yasamdan bahsetmenin bile mümkün olmadigini söylemekte ve klise tarafindan alkislarla karsilanmaktadir (11). Thomas Barnes'in, düzenbaz bir fizikçi oldugu ve hesaplarinin dogru olmadigi, koyu katolik bir egitim aldigi, bilimde "fabrikasyon" (uydurma) yaptigi daha sonra ortaya çikmis; gerçek bilim ortamindan elimine edilmistir. Dünyanin manyetik alaninin 1400 yilda yarilanarak azaldigi dogru degildir, jeolojik bulgular manyetik alanin polarizasyon degistirerek çesitli dalgalanmalarla gerek vektörel olarak gerekse amplitüd olarak farklilastigini, artip azaldigini ortaya koymaktadir; Prof. Kenneth Miller, Dr. T. Barnes'in temel textbook bilgilerinden bile yoksun oldugunu belirtmistir (16, "Scientific Creationism Versus Evolution:The Mislabeled Debate" Kenneth R. Miller, sayfa: 18-63). Bu sahis gibi pek çok kisi, dini kitaplarda yazilanlari, Nuh'un gemisini, efsaneleri bilime uydurarak ANTI-BILIM yapmak için dev bir çaba sarfetmektedir (12, 14, 15, 16), üstelik klise ve bu bilimsel safsatalar tutucu ABD hükümetleri tarafindan da (özellikle Reagan) finansal olarak desteklenmistir. Bir kayanin veya fosilin yasinin saptanmasi için artik kesinlesmis (Karbon-14'ün saptanmasi gibi) bilimsel yöntemler vardir. ANTI-BILIM yapan dindar bilim adamlarinin ve dinlerin dediginin aksine, dünya gezegeninde varolusun ve yasamin baslangici 4- 4.5 milyar yil önceye gitmektedir.Homo Sapiensin ne zaman ortaya çiktigi henüz kesinlesmemis olmakla birlikte, bu süre en az 50 bin ile 1 milyon yil önceye gitmektedir. Yani dinlerin insanlarin bu gezegendeki varoluslari hakkinda anlattigi masallarin büyük kismi gerçek degildir; bilimsel kanitlarla çelismektedir. En önemli sorunlardan birisi 3-4 milyar yil önce dünyadaki olasi atmosfer, su miktari, inorganik ve organik maddenin miktari hakkinda dogru tahmin yapabilmektir. Bunu ancak kesinlesmis bazi radyoizotop çalismalari ile saptamak mümkündür. Dünya'nin 4.5 milyar yil önce meydana geldigi kesinlesmistir.O zamanlar kendi etrafinda dönme hizi çok daha fazlaydi, günler 18 saatti, yerçekimi ivmesi (g=9.8 m/sn2) bile biraz daha farkliydi (10). Günes daha soluktu, ve genç bir yildizdi. Kitalar yoktu, sadece okyanuslarin üzerinde fiskiran volkanlar dünyanin alt tabakalarindaki elementleri yüzeye saçiyordu. Atmosferde oksijen hemen hemen hiç yoktu, daha ziyade, hidrojen, az miktarda nitrojen, su buhari mevcuttu. Volkanik olusumlarin suyla birlestigi yerlerde, "Stromatolite" denen hareketsiz yapilar yaklasik 4 milyar yil önce, ilk mikroplarin olusmasina ortam sagladi (bkz Tablo 2-a). Prekambriyen dönemde yasamin ilk sahitleri olan Stromatoliteler halen Avustrulya'da mevcuttur. Bu kaya parçaciklarinin içerisi ölüdür, Siyanobakterilerin olusturdugu filamentlerin salgiladigi köpüksü sivistramatolitelerin süngerimsi yapisinda sürekli hareket eder. Bu mucus sonradan sertleserek kayalarin birbirlerine tutunup dev yiginlar olusturmasini saglar, bu da bir çok elementin, besin maddesinin paylasildigi milyonlarca yilda gelisen mutasyonlar için ortam saglar. Ilk bakteriler vearchae için oksijen bir zehirdi. Siyanobakteri'ler zamanla fotosentezi gelistirdiler ve disari verdikleri oksijenle atmosferi degistirmeye basladilar (10, 17). Dünya gezegeninde ilk canlilar için zehir olan oksijenle doganin kirletilmesi yaklasik 2 milyar yil sürdü (Bkz, Tablo 2 b, c, d). Hesaplara göre, oksidatif yasamin baslamasi için atmosferdeki oksijenin % 10 civarlarinda olmasi (simdi % 21 civarinda), bu islemin de bu kadar fazla vakit almamasi gekirdi, ama bunun açiklamasi yapilmistir. Oksijenin atmosferi isgal edisinin gecikmesinin ilk nedenlerinden birisi, üretilen oksijenin denizlerde çok fazla olan demir iyonlari ile reaksiyona girip, onlari yakmasi (yani paslanmaya yol açip, demiroksit olusturmasi) bu pasin da okyanus dibine çökmesidir. Okyanus dibinde bulunan 2-3 milyar yasindaki demir-oksit kayalar bunu kanitlamistir, bu kayalarla ayni yerde bulunan 2 milyar yasindaki, Grypania isimli aerobik canlilarin fosilleri de geçis dönemi hakkinda bilgi vermektedir. Okyanuslardaki tüm demir kullanilip, dibe çöktükten sonra, oksijen atmosfere yükselmeye baslamistir (10). Bu sirada da ozon atmosferde kalkan tabakasi olusturarak, okyanus yüzeyinde gezinmekte olan primordial RNA'nin ve amino asitlerin ultraviyole isinlari tarafindan parçalanmasini, bilinçsiz olarak engellemistir. Anaerobik bakterilerin bir birim sekeri fermentlemesi sonucunda 2 birim enerji ortaya çikar, aerob bakteriler bir birim sekeri yakmalari sonucunda 36 birim enerji üretip gövdelerinde saklayabilirler. Böylece hücreler ata-hücreleri için bir zehir olan oksijeni kullanmakla vücutlarinda enerji biriktirme konusunda bir devrim yaratmislardir. Biz aslinda kendi vücudumuzda bile Prekambiyen döneme ait bakterileri, sonra gelisen ökaryotlari, paramesiumlari tasimaktayiz Mitokondria isimli hücre organellerimiz oksidatif fosforilasyon yaparak enerjinin ATP (adenozintrifosfat) moleküllerinde saklanmasini saglar. ATP, tüm hareketlerimizde, kaslarimizda, beyin hücrelerimizde, tüm kimyasal reaksiyonlarimizda yakit olarak kullanilir. Mitokondria'nin oksijen soluyan bir bakteri oldugu ve 2 milyar yil önce ökaryatlarin vücuduna girip onlarla simbiyoz yasayarak evrimlestigi ve ökaryot hücrelerin bir organeli haline geldigi kanitlanmistir. Yani her soluk alisimizda vücudumuzdaki 3.5-4 milyar yillik evrimin farkli bakterilerini beslemekte oldugumuz, dogaya hayranlik uyandirici bir duygudur.
-
BALYOZ---1---
Sn.Himyata bakın allah nasıl ayrım yapmış meyve yiyen yarasa görmekte,mağarada yaşayanlar vampir yarasa olarak geçenler görmemekte sebep ne? Ya köstebek gözlerine rağmen neden görmez allah öylemi takdir etmiş yoksa doğa mı bu olayları yönlendirmekte mesela boz ayıyı kutuplara fok avlamaya göndersek sonuç ne olur. İslamiyet ilim emretmez,Aksine herşeyin allahtan geldiğini sebep sonuca girdiğinizdede sizi cehennemle tehdit eder.Uygunsuz dediğiniz sözler ayetlerin açıklamasıdır. Ensest meselesi yok ha. Suç olarak Ensest Çeşitli ülkelerde farklılıklarla da olsa ensesti suç sayan ve bu nedenle de cezalandırma yönüne giden yasa maddeleri mevcuttur. Hukuk açısından en genel anlamda ensest, birinci ya da ikinci dereceden yakın akrabalarla girilen cinsel ilişki olarak tanımlanmaktadır. Bazı istisnalar vardır:İsveç örneğinde bu tür olaylara bir ceza uygulamadığı bilinmektedir. Türk hukuk sisteminde Medeni Kanun'da yakın akrabaların birbirleriyle evlenmelerini yasaklayan maddeler vardır.Ancak bu "evlenme yasağı" dışında, akrabalararası cinsel ilişkileri suç sayan maddeler yoktur. Genelde rıza ile gerçekleştiği varsayılan cinsel ilişkiler suç sayılmamakta ve cezalandırılmamaktadır. Bununla birlikte aile-içi cinsel şiddet olarak bilinen olgu karşısında ne yapılacağı ve yapılması gerektiği önemli bir sorun olarak devam etmektedir.Türk Tabibler Birliği,kadınların ve özellikle küçük çocukların korunması bakımından, ensest konusunun Türk Ceza Kanunu'nda ayrı bir yasa olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. 33/37. Hani sen Allah'ın nimetlendirdigi, senin de lütufta bulundugun kisiye "Esini yanında tut, Allah'tan kork!" diyordun ama, Allah'ın açıklayacagı bir seyi de içinde saklıyordun; insanlardan çekiniyordun. Oysaki kendisinden korkmana Allah daha layıktır. Zeyd o kadından ilisigini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları esleriyle iliskilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmistir. 33/50. Ey Peygamber! Biz sana su hanımları helal kıldık: Mehirlerini verdigin eslerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediginde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere degil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara esleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldıgımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Adem'in çocuklarının hikayesini herkes bilmekte şimdi sen bu olayın ensest olduğunu kabul yerine bu olayda bile hikmet aramaktasın.Adem i havvayı kainatı yaratan allah yorulmuşmuda bu ensest ilişkiye müsade etmiş.İki kız daha yarataydı olmazmıydı? Olmazdı çünki masal böyle demiyor böylece allah ında masal kahramanlarından biri olduğu belli oldu. Sn.Himyata Herşey ilimdir,bilimdir dogmaları ve batıl hikayelerin insanı düşürdüğü garip durum ortadadır.
-
ALLAH VAR
Sn.Himyata Neden şöyle bizi zorlayacak,vay be bak bu aklıma hiç gelmemişti,acaba olabilirmi diye düşünceye sevk edecek şeyleri yazmıyorsunda,bak bu mana yüklü kelimeler nasıl beni işaret etmekte diye hiçde öyle iki üniversite mezunu nun ağzından çıkmış gibi laflar etmiyorsun. Sn.Himyata hayır o yazılar sana işaret etmiyor altındaki imzan sen olduğunu anlamamızı sağlıyor,Bunları hatta bundan çok daha güzellerini yazabilecek başka insanlarda varsa,O halde bizde düz mantıkla Kurandan daha iyisini yazabilen bir yaratıcımı arayalım? Bunun ne eleştirisi nede izahı mümkündür akıl bunu kabul etmeye mecburdur demişsinde,Sn Himyata izahı mümkün olmayan tanımlanmayan birşey yoktur.Diğer türlüsü beyni köreltmek olurki; biliyorsun evrimde kullanılmayan organlar körelir.
-
ZİYA GÖKALP 90 YIL ÖNCE YAZDIĞI ŞİİR.. "DİN"...("Cemaat" lerin egemenliği altına düşen bir Türkiye, Cumhuriyetin 83'üncü yılını kutlamaya layık mıdır)
Ben sizlere teşekkür ederim güzel yürekli insanlar okuyup değerlendirdiğiniz için,karanlığın yerini aydınlığa bırakmasında olan çabalara destek verdiğiniz,uğraştığınız,fikir beyan ettiğiniz için. Aydınlık yarınları arzuladığınız için,kafanızı çalıştırdığınız için,dogmalara teslim olmadığınız için,dahası vatan sevginizden mangal yüreğinizden aklı selimliğinizden dolayı ,sevgiler saygılar.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Sn Himyata Bak sana konuyla alakalı türkiyeden saygın bir isim. Dr. Umit Sayin......BILIM ve UTOPYA DERGISI Ekim 1998 (Dört Bolum) Son 50 yildir, bilimin insanin ve dünyanin geçmisi hakkindaki bulgulari , Klise ve "Yaratilisçilarla", bilim insanlari arasinda büyük bir tartisma baslatmistir. Amerikali ve Avrupali bilim insanlari Yaratilis Teorisinin dogru olmadigini, insanlari hatali düsünmeye sevk ettigini ve ders kitaplarinda sadece Evrim Teorisinin okutulmasi gerektigini savunmaktadirlar. Buna karsilik "Bilimsel Yaratilisçilik" gibi bilimsel olmayan teorilerle ortaya çikan din adamlari vardir; bu kisiler özellikle Reagan ve yönetimi tarafindan desteklenmistir. Son olarakNational Academy of Sciences, The American Association for the Advancement of Science, The National Academy of Biology Teachers ve 72 Nobel ödüllü bilim insani bir deklarasyon yayinlamis, resmen Evrim Teorisini tanidiklarini, okullardaki egitimden Yaratilis Teorisinin çikarilmasini ve Yaratilis Teorisinin gerçek olmadigini, bilimle bagdasmadigini açiklamislardir. Evreni, maddeyi, veya madde ötesini yaratan ilk neden, Tanri, tarafindan dünyadaki insanlari "Evrensel Gerçekler" hakkinda bilgilendirmek için indirildigi iddia edilen kutsal kitaplara göre, insanin kozmostaki macerasi söyledir (bkz. Kur'an-i Kerim, Incil ve Old Testament, ayrica 1, 2, 3): 1) Insan en mükemmel canlidir, evrendeki tüm diger canlilarin üzerindedir, evrimsel sürece bagli olmadan bir çirpida Tanri tarafindan yaratilmistir. Tanri Ademi topraktan yaratmistir. Tüm diger canlilara hakim olmak insanin yaratilisinin amaçlarindan birisidir; daha dogrusu diger canlilar, bitkiler insan için vardirlar. Tanri Evreni ve dünya gezegenini 6 günde yaratmis, 7. Gün ise dinlenmistir (tabii, bunun 6 Jüpiter günü mü, yoksa 6 dünya günü mü oldugu meçhuldur). 2) Insan, kendisi gibi antropomorfik (insansi) bir süper-güç olan Tanri tarafindan yaratildiktan sonra büyük bir bahçeye konmustur; burada varligini sürdürmesi için çok emek ve enerji sarfetmesi gerekmemektedir. 3) Kutsal kitaplarin Tanrisi, kendisine ibadet edilmesinden, itaatkar olunmasindan mutluluk duyar; insanlara kizar; felaketler, tufanlar yagdirir; öç alir; kan ve kurban ister; gerektigi zaman acimasiz ve kötü, gerektigi zaman da sevgi dolu olur; insan gönüllüdür. Tanriyi kesinlikle kizdirmamak gereklidir. Politeizm'deki farkli dogal olaylari yöneten insansi Tanri imaji monoteizm'de herseye muktedir olan bir Tanriya indirilmis; panteizm'de (ve tasavvufta) ise Tanri ile evren-madde birbirinin içinde erimistir. 4) Tanri, tek insan (homo sapiens) olan Adem'in yanlizligina üzüldügü bir gün uyurken onun kaburga kemiginden Havvayi yaratir. Ama ikisine de cinselligi yasaklar ve onun bir sembolü olan "yasak meyva agacindan" meyva yememelerini söyler; halbuki onlarin cinsel organlarini da, limbik sistemdeki içgüdüyü de onlarin vücutlarina koyan odur! Fakat seytana uyduklari bir gün, Havva, yilana kanarak Adem'in aklini çeler ve yasak meyvadan yerler. Birbirlerinin çiplakliklarindan utanirlar, günah islerler, Havva hamile kalir. Bu ise çok içerleyen ve kizan Tanri, onlari günümüzden yaklasik 10 000 yil önce cezalandirilmalari ve egitilmeleri için dünya gezegenine koyar ve bu gezegendeki diger canlilari yaratir. Yani Kutsal kitaplara göre hayvanlar da bitkiler de birdenbire yaratilmistir, bir evrim süreci yoktur. 5) Yaratilis sirasinda, gökyüzünde buhar halinde, dev su kitleleri vardir. Bu kitle hareketsiz, öylesine durmaktadir. Rüzgarlar, siklotronlar diger atmosferik hareketler yoktur. TUFAN sirasinda Tanrinin laneti sonucunda, Okyanuslarin tabanlari yükselmis , büyük depremler olusmus, volkanlar fiskirmis; gökyüzüne hapis edilmis olan su kitlesi yagmur olarak dökülerek, daglarin tepelerine kadar ulasan seli meydana getirmistir. Nuh (Noah) isimli kisi, Tanrinin sözünü dinledigi için, bir gemi insaa etmis ve bu gemiye doldurdugu her türden canliyla dünyadaki yasami kurtarmayi basarabilmistir (dünyada 2-2.5 milyon tür oldugu akildan çikarilmamali). Bu sirada çesitli katmanlarda ölen canlilar fosilleri olusturmustur. Gemideki canlilarin bazilari da 371 gün süren TUFAN boyunca hibernasyona yattiklari için yiyecege gereksinim azalmistir. TUFAN zamanimizdan yaklasik 6000-7000 yil önce gerçeklesmistir. Insanliga "kozmostaki geçmisi konusunda" 2000 yildir din kitaplarinda anlatilmakta olan ve "Yaratilisçilar" tarafindan savunulan masallar bunlardir. Son 150 yilda ve özellikle son 20 yilda biyoloji, antropoloji, jeoloji, tip ve moleküler biyoloji bilimleri ise tüm bu görüsleri çürütebilecek akilci kanitlara sahiptir. Bilimin verilerine göre insanin kozmostaki macerasi özetle söyledir: 1) Bir ilk neden olan Tanri var olsun, veya olmasin; insan dünyadaki bir evrim zinciri sonucu diger canlilar gibi evrimleserek bugünkü durumuna gelmistir. Insan, din adamlari tarafindan yanlis anlasildigi üzere maymundan bir çirpida türememistir; insan var olan primatlarin, maymun gibi mutasyona, adaptasyona ve seleksiyona ugramis, farkli bir primat atadan degisime ugrayarak bu hale gelmis bir türüdür (4, 5, 14). 2) Insan en mükemmel canli degildir, evrim zinciri içinde vücudu çesitli mutasyonlarla ve dogal seleksiyonla adaptasyonlara ugramistir; biyolojik olarak pek çok kusuru, verimsiz çalisan sistemleri, kisir döngüye girmeye yönelik biyolojik hatalari vardir. Insanin pek de sanildigi kadar ideal bir canli olmamasi, onun herseye muktedir bir Tanri tarafindan yaratilmadigini düsündürmektedir. 3) Üstelik evrim zinciri içindeki pek çok diger canli, çevreye ve dogaya adaptasyon saglayabilmek açisindan insandan çok daha iyi yeteneklere sahiptir. Ama insani dogaya ve çevresine hakim kilan bes temel unsur vardir: a) frontal lobunun ve neo-korteksinin diger primatlara oranla daha gelismis olmasi Girtlak yapisinin farkli sesleri çikarabilecek yapida olmasi ve gelistirebildigi dil yetenegi c) Ikinci beyni olan elini çok sofistike kullanabilmesi (motor korteksin büyük bir kismi, el hareketleri konusunda uzmanlasmistir) ve eliyle "opponens" hareketini (basparmak ile, küçük parmagi ve diger parmaklari birlestirip, kavrama hareketi) ve diger ince hareketleri basariyla yapabilmesi. d) Ayakta durabilmesi ve tüylerini kaybetmis olmasi sonucu soguk iklimlere adaptasyon saglayabilmek için alet yapabilmesi, avlanabilmesi, hayvanlarin kürklerini kullanabilmesi, atesi kesfedisi (bkz 6, 13). e) Diger primatlar gibi gruplar içinde yasamasi, yardimlasmasi, sosyal bir canli olmasi. 4) Disinin erkegin vücudundan, üstelik de kaburga kemiginden yaratilmis olmasi mümkün degildir. Çünkü doga, genetik bilgisinin çesitliligini arttirabilmek için, disiyi ve erkegi var etmistir; eseyli üreme yaklasik 1-1.25 milyar yil önce meydana gelmistir. Üstelik embryolojik gelisim çizgisi içinde insan önce disidir, daha sonra testesteron hormonunun devreye girmesi ile baskalasip erkek haline döner veya disi olarak kalir. Aslinda disinin özü erkek degil, erkegin özü disidir (7). 5) Insan ve onun atalari (homo erektus, homo habilis, neandertal adami, homo sapiens vb, bkz sekil 2) dini kitaplarin dünyaya konduklarini bahsettigi tarihten çok daha önce mevcuttular; bulunan fosiller ve jeolojik bilgiler bunu kanitlamakta ve insanin evrim çizgisi hakkinda çok önemli ipuçlari vermektedir. 6) Insan biyolojik olarak ( organsal yapisi, hücreleri, vücudundaki kimyasal reaksiyonlar) dünyadaki diger hayvanlara, primatlara çok benzemektedir. Örnegin embriyolojik gelisim çizgisinde geçirdigi evreler, tüm milyonlarca yillik evrimin pek çok özelligini sergilemektedir. Evrimin her basamaginda, bir önceki canlilarda olan özellikler (örnegin mitokondria, hareketli kuyrukçuk, fagositoz yetenegi, hareketli tüycükler vb) bir sonraki canlinin vücut ve hücre fonksiyonlari için kullanilmistir. Insan vücüdundaki biyokimyasal tepkimeler, enzimler, reseptörler 4 milyar yillik bir evrimin basarisidir (Bkz sekil 1 ve sekil 3). 7) Önemli olan ilk prokaryotlarin ve ökaryatlarin veya çok hücrelilerin kendi kendine olusabilmesidir. Bu meydana gelebildikten sonra, diger pek çok canli türü milyonlarca yil içinde evrimleserek bugünkü halini alabilir. O nedenle ilk amino asitlerin, ilk RNA ve DNA'nin nasil kendi kendine meydana geldiginin saptanmasi, diger canlilarin olusmasini ve evrimsel zincirin açiklanmasini saglayabilir (5, 6, 8, 9, 10, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22). 8) Modern bilimsel görüslere göre, yasam dünyada denizlerde veya göllerde baslamis, sonra yavas yavas yayilmistir. Ya da yasami olusturabilecek moleküler bilgi uzaydan düsen meteroritlerden, kuyruklu yildizlardan gelmistir. Örnegin son olarak Hale Bobb kuyruklu yildizinda saptanan kimyasal maddelerin, ilk amino asitleri olusturabilecegi konusunda kesin kanitlar bulunmustur. Sonuçta insan birdenbire yaratilarak bu gezegene konmamistir; ya basit hücrelerin kendi kendine olusmasi ve evrimlesmesi ile gelismistir; ya da insana kadar uzayabilecek evrim zincirini baslatacak bilgi, dünyadan daha elverisli baska gezegenlerde olusmus, uzaydan dünyaya gelmistir. Gelismis uygarliklarin UFO'larla gelip de insanlari dünyaya ektigi fikri ise henüz bir fantaziden ibarettir. Homo Sapiens ve dünyadaki canli yasamin moleküler bilgisi, uzayli gelismis zekalar tarafindan da yeryüzüne getirilmis olabilir, fakat bu konuda ele geçmis hiç bir bilimsel kanit yoktur. 9) Yaratilisçilarin çok savunduklari TUFAN efsanesinin hiç bir biyolojik, jeolojik, paleontolojik, arkeolojik, antropolojik ve zoolojik kaniti ve tutarliligi da yoktur. TUFAN efsanesi, yaratilis ve kutsal kitaplarda verilen bilgilerin hemen hepsi bilimin bulgulariyla taban tabana zittir, akilci verilerle çelismektedir. Eger kutsal kitaplar dogruysa, bilim ve bilimin geçmis hakkindaki tüm verileri, teknikleri yanlistir. Eger bilim dogru ise kutsal kitaplarda yazili pek çok hipotez yanlistir! YASAMIN TEMEL KIMYASI: INORGANIKTEN, ORGANIGE Yasamin varolabilmesi için, "olmazsa olmaz " en önemli kosul H2O, yani sudur! Su gibi, iyi bir çözücü olan amonyak içinde de yasam olabilecegi iddia edildiyse de bunun dayanaklari bulunamamistir. Suyun pek çok önemli özellikleri vardir, en önemlisi polarize-elektrikle yüklü bir yapisi oldugu için yüklü pek çok bilesigi çözebilmesi ve pek çok bilesigi iyonlasmis bir biçimde içinde tasiyabilmesidir. Ayrica, sivi kati ve gaz hallerine geçebilmesi için oldukça genis bir temperatür spektrumuna sahiptir (0 derece ile 100 derece arasinda); bu dünyanin ve dünyaya benzer sogumus gezegenlerin pek çok yerinde en ideal formu olan akiskan sivi olarak bulunmasini saglar; akiskanlik ise atomlarin birbiri ile çarpisma olasiligini, kimyasal tepkimeleri arttirir. Ikinci önemli bilesik ise, karbondur; karbonun dört farkli bag yapabilme yetenegi, bilesik olusturmadaki çesitliligi ve kararli yapilari getirmistir. Örnegin benzen halkasi 6 karbondan olusmus çok kararli bir yapidir ve pekçok organik bilesigin içinde yer alir. Kararli ve kolay bozulmayan ve de entropi açisindan en minumum enerjiyle varligini sürdürebilen bilesikler yasam için çok gereklidir. Bilindigi gibi termodinamigin ikinci yasasi olan Entropi yasasina göre, enerji, süregen bir biçimde daha az enerji olan yere dogru dagilir; yani yasam entropiye aykiri olarak gelisiyor gibi görünebilir! Fakat son yillarda elde edilen kanitlara göre, yasami olusturan yapi taslari, entropik açidan minumum enerji hallerindedirler; çok kompleks gibi görünen DNA bile, aslinda entropi ile baris içindedir! Canli maddelerin % 95'i hidrojen, karbon, nitrojen ve oksijen'den yapilmistir. Dünya gezegeni baslangiçta çok az oksijen içermesine karsin, sonralari oksijen miktari artmistir; bu elementler açisindan bakinca, dünya atmosferi ve denizler çok zengin bir medya olusturmaktadir (9). Günesin % 87'si hidrojen, % 12.9'u helium, geri kalanlar ise oksijen, nitrojen, karbon, magnezyum, silikon, demir, sülfür den olusur. Evrendeki 100 atomdan yaklasik 93'ü hidrojen atomudur; hidrojen evrendeki tüm maddenin agirlik olarak yaklasik % 76-80'nini olusturur. Evet yasam bu kosullarda bir mucize gibi görünmektedir; ama kendinize, etrafiniza bakiniz, bu olgu gerçeklesmistir! Üstelik doganin yarattigi "mucizeler" (!), din kitaplarinda bahsedilen mucizelerden daha gerçek, daha keskin "mucizelerdir" (!). Bilim artik yasamin aslinda bir mucize de olmadigini, uygun kosullarda, yeterli süre verilirse kendi kendine gerçeklesebilecegini söylemektedir. Eger bir yerde, yüksek miktarda hidrojen atomu ve karbon atomu varsa, mutlaka ortamda metan gazi (CH4); nitrojen varsa, amonyak (NH3)olusacaktir. Oksijen varsa, uzaydan gelen ultra-viyolet isinlari ve kozmik isinlar sayesinde ozon (O3) olusup, atmosferde bu kozmik isinlara karsi yasamin baslamasi için bir kalkan görevi yapacaktir. Kozmik, radyoaktif isinlarin, ultraviyole isinlarinin girdigi yerde yasam olusamaz, çünkü bu isinlar tasidiklari , moleküler enerji sayesinde, hem organik moleküllerde kararsizlik, parçalanma olustururlar, hemde primordial RNA'ya (veya daha sonra da DNA'ya) zarar verirler. Karbonun metanin, oksijenin oldugu yerde de mutlaka karbon dioksit bulunacaktir; karbon dioksitin, suyun, oldugu yerde ise enerjiyi yasamsal yapilarda kullanabilme yetisine sahip seker (glikoz, C6 H12O6) ortaya kolaylikla çikabilecektir. Ilk hayatin bu temel maddeleri kullanan fotosentez yapan bitkilerle basladigina dair kanitlar vardir (9, 10, 13, 14, 15, 16, 17). Kimyasal enerji günes isigindan saglanmaktadir. Metanin, suyun ve amonyak'in oldugu yerde de formaldehid (HCHO) ve hidrojen siyanit(HCN) olusabilir, bu moleküller, son yillarda Mars'da, ayda ve dünyaya düsen meteoritlerde de gözlemlenmistir. Marsdan gelen ALH84001 isimli meteoritte yasama ait çok önemli kanitlar ve mikrop fosilleri bulunmustur (10). Sonuçta su gibi belli bir ortam olduktan sonra, belirli 5-6 atom çesidinin oldugu yerde, yasamin temelinde var olan organik bilesiklerin zamanla kendi kendine olusmasi mümkündür! Bu, deneysel laboratuar kosullarinda defalarca elde edilmistir (9, 10, 13, 14, 17).
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
Sn.Kralx ; İşte ilim le bilimle uğraşmaya,uğraşmaya bu hale geldik.Bir şeyin sebep sonucunu araştırmak yerine tembelleşmiş bir beyin,işin kolayına kaçarak bulunan yaratıcı,ol deyince oluveren bir senaryo ne güzel değilmi? Herşeyi çözdük varmı bizden mutlusu ne gerek var araştırmaya nasıl olsa allah güneşi aynı yerden doğduruyor,gezegenler yörüngesinde dönüyor,dönemeyen,patlayan,yokolan olursa ona da bir ayet uydururuz nasıl olsa bilimsel dini kitabımızda nereye çekerseniz o yöne gidecek onlarca ayet,İslamdan nemalanan milletin kafasının çalışmasından ödü kopan birsürü İlahiyatçı var.Ancak evrimde bir kural vardır sayın kral kullanılmayan organlar zamanla körleşip yok olmaya mahkum o yüzden beynimize dikkat edelim. Saygılarımla
-
ZİYA GÖKALP 90 YIL ÖNCE YAZDIĞI ŞİİR.. "DİN"...("Cemaat" lerin egemenliği altına düşen bir Türkiye, Cumhuriyetin 83'üncü yılını kutlamaya layık mıdır)
Tarih-i Kadime Ek Molla Sırat'a Paraya hiç dayanmayan bir şairmişim Zangoçluk edermişim Protestanlara gider Size edebi saygılarımı sunarım efendim Yani yıldızlı bir kursunun üstadına Bilgin sairine yani İslam dininin Molla Sırat hazretlerine yani Lütfen bize ne güzel Zangoçluğu yakıştırıvermişler Ama aldanmış olmayasın sakin üstadım Müslüman oğluyum ne de olsa Sen o güzel dini anlatma bana O dinden senin kadar ben de anlarım Ben de okudum o Tanrı kitabini Yüreğe doğan o sözleri ben de dinledim Ben de dolaştım sizin gibi cami cami Tanrı önünde ben de oldum iki kat Açılırdı hayalimde cennet yolu Dolardı yüreğime cehennem korkusu Ulu Tuba'ya ben de tırmandım Ben de çıktım melekler katına Ezani duydum mu bayılırdım Nasıl koşardım o 'Tanrı' sesine! Ben de tesbih çektim, dua ettim Ben de namaz kildim oruç tuttum, Hepsini yaptım halt ettim! Çünkü ne dendiyse inanmıştım Kanmıştım senin kandıklarına Bağlanmıştım körü körüne Canimi adamıştım dinime canimi. Tanrıyı da sevmiştim peygamberi de. Ama onlar bu gün çok uzaklarda Anladım ben asil gerçek nerde Anladım Hanya’yı konyayı Bizi hakka götüren yol başka Senin su saydıkların var ya hani Su şaşılacak şeyler hani doğaüstü Onlar hep masal hep kafadan atma Buğun hiç durmadan arıyor insan Gitgide görüyor isin içyüzünü de Senin hokkabazlar unutmuşlar geleceği Isa ile Musa, aldatılan ve aldatan O büyülü değnek, bir koca kuyruklu yalan İşte insanoğlu bir yerde böyle sapık Beserin böyle delaletleri var putunu kendi yapar kendi tapar Git ara kiliseyi, dolaş Kabeci Can sesini duy, tekbiri dinle Umduğun, beklediğin şeyler nerde hani Ortada bir tek şey göreme Şeytani da düzme, Allah’ı gibi Buda’sı düzme, Ehrimen'i düzme, Yezdan’ı düzmece Bir korkak kuşku yaratmış bunların topunu Gölgeler baktım, gölgeler, gölgeler... Sonra baktım bir karanlık uçurum Haydi don geri, don geri, don, oğlum! Ve beynimden vurulmuş gibi devrildim. Simdi benim ne cennet, ne cehennem umurumda Bakarım evrene, şaşar şaşar kalırım. Ne tapılan tanırım, ne taptıran tanırım Yaradılışın kuluyum ben artık Ben yaradılışın kulu Pıtrak gibi işte gökyüzünde mescitler İşte onlara orda vicdanim secde eder İşte benim bundan böyle tapınmam bu İşte bundan böyle benim vaktim böyle geçer Artık öyle rahat, öyle rahat ki içim Ayırt edemem kendimi bir kayadan Tapınmakta biraz minnacık bir kuşla Bir ishal kuşu da, la il ilahe illallah der Ben de la ilahe illallah derim Ve doğruluk ve alçak gönüllülük ve sıkı dostluk Ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acıma Ve sonra bir şaire zangoç dememek İşte buyuran bunlar benim vicdanıma Benim ayinim düşünüp yapmaktır Benim dinim insan gibi yaşamaktır İnanmışım: Taparım ben varlığa Her kanat bana bir melek sesi getirir Ne isim var peygamberle benim Beni Hakka bir örümcek oturur Kitabim iste yeryüzü kitabi Bendedir iyilik, kötülük tohumu Varırım hep böyle ta mezara dek Yeniden dirilmek bizim nemize gerek Taşır insanların hem aşkını, hem acısını Bağrımdaki su deli, su ince yürek İnsan gibi yaşamaktır buğun gerçek din İnsan gibi yaşamak Tevfik Fikret Senin şiirden sonra fazla birşey değişmemiş sevgili dipnot Atatürk'ün,teyfik fikretin yolundan gidilseydi eminimki çok sey değişirdi oysa şimdi olmadık dogmalardan ümit bekleyen ümmetçi ve kaderci bir halk.Muazzez ilmiye çığ a mahkeme açan zihniyet,Ses çıkarmadan bekleyen diğer zihniyet maalesef din bizim kanımızı uyuşturdu.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Sn Himyata senin bütün davan herşeyi yaratan allah bende diyorumki allah hiçbirşey yaratmamıştır.Kendine bile hayrı yoktur.İnsanın kazandığı kendi bileğinin hakkı gerisi boş evrim vardır karanlık her noktayı aydınlatmaktadır ve aydınlatmaya devam edecektir evrimin karşısında son 150 yıldır hiçbirşey duramıyor Kiliseden nemalanan HY nın engelleme gayretine rağmen baraj doldu artık önünde engel duramaz.Amerikada artık yaratılış masalı bitti az kaldı bizdede yakında allaha yol gözükecek.Evrimi daha iyi anlamak için aids,sars,grip gibi hastalıkları bir araştır istersen.
-
Kuran köleliği kesin bir şekilde yasaklar
Sevgili Enkas bildiğinizi varsayarak kuran zaten karıştırılmış yani ayetler allah tan indiği sıralamada değil.Zaten muhammed de bu eserinin kitaplaşacağını umut etmediği için fazla özenle saklamamış.Asılları yakılmış,Ebubekir tarafından yazdırılan yedi tanede yok piyasada,Ortada haccac diye bir vatandaş ve kurana bin tane elif ekletme hadisesi mevcut.Sonra devreye kuran yazımı için osman girmektedir. Osman, aynızamanda Kuran’ı -mevcut surelerden- Zayd ibn Thabit başkanlığındaki bir komisyona derletip kitap olarak yazdırtan kişidir... Kuran’ın sonradan bu şekilde kitaplaştırılmış olması işi, İslam içinde ve dışında tartışmalıdır. Sözkonus olay, içinde bazı şüpheleri barındırmaktadır. Dönemin en ünlü şairleri tarafından yeniden yazılarak kitaplaştırılan surelerin birkısmının mevcut egemen gücünün hesabına gelecek biçimde tahrif edildikleri ve hatta yeni eklemeler yapıldığı yönünde söylentiler mevcuttur. Diğer haksızlıklarla birlikte özellikle bu son işi nedeniyle Halife Osman, -daha sonra İslam’ın dışında anlamında- “Harici” olarak anılacak gurup tarafından öldürülecektir... Osman’ı Medine’de kendi evinde öldüren başkaldırmış Müslüman askerler, “Gecikenler; Sonradan Dahil Olanlar” anlamında “Murji’ah” olarak anılan İslam içindeki en erken tarikatlardan birinin üyeleridirler ve aynızamanda ilk Müslüman olanlardandırlar. Sayın Enkas amaç karalamak değil gerçeğin ortaya çıkması bizimde yaptığımız bu.Muhkem müteşabih olayı ise bir kılıftır beğendiğini al beğenmediğine müteşabih de sıyrıl.Bunun bukadar kolay olmaması lazım.