AŞK ve GURUR (Pride and Prejudice) “Yalnızca geçmişi hatırla, çünkü onu hatırlamak zevk verir.” [“AŞK VE GURUR” romanından] Jane Austen’in klasik romanı “Pride and Prejudice - Aşk ve Gurur” bugüne kadar defalarca televizyon dizisi olarak dramatize edildiği halde (1938, 1952, 1967, 1980 ve 1995), bu romandan sadece bir kez sinema filmi yapıldı. “Pride and Prejudice - Aşk ve Gurur”un yapımcıları, filmin çekimlerinin tamamının İngiltere’de gerçek mekanlarda yapılmasına karar verdiler. Böylece film kameraları iç ve dış mekanları rahatça tarama lüksüne sahip olacak, karakterleri içeride ve dışarıda kolayca izleyebilecekti. 11 haftalık çekim takvimi hazırlandı. Bennet’lerin yaşadığı Longbourn malikanesi olarak da 17. yüzyıldan günümüze kalan Groombridge malikanesi seçildi. Filmin Künyesi Yönetmen: Joe Wright Senaryo: Deborah Moggach (Jane Austen’in aynı adlı klasik yapıtından) Görüntü Yönetmeni: Roman Osin Kurgu: Paul Tothill Prodüksiyon Tasarımı: Sarah Greenwood Kostüm Tasarımı: Jacqueline Durran Yapımcılar: Tim Bevan, Eric Fellner, Paul Webster Sanat Yönetimi: Nick Gottschalk Müzik: Dario Marianelli Universal Pictures / UIP Filmcilik Oyuncular: Keira Knightley, Matthew MacFadyen, Brenda Blethyn, Donald Sutherland, Tom Hollander, Rosamund Pike, Jena Malone, Judi Dench, Carey Mulligan, Talulah Riley, Tamzin Merchant Benim yorumum bir klasik olan Aşk ve Gurur'u öncelikle okuyup sonra filmi seyretmeniz..o zaman ordaki duyguyu çok daha rahat kavrayabileceksiniz..romantizm dozu çok yüksek ve güzel bir film.. sizi son olarak Can Dündar'ın bu filmle ilgili yorumuyla başbaşa bırakıyorum.. Kimin kullandığını görmediğiniz bir aracı kullananın kadın olduğunu sürüşünden tahmin edebileceğiniz gibi, senaristini bilmediğiniz bir filmi kaleme alanın kadın olduğunu da yazdıklarından anlayabilirsiniz. Hem de hemen... Nasıl mı? "Aşk ve Gurur"a gidin ve test edin. * * * Önce ayrıntılar ele verir senaristin cinsiyetini: Kızların saçlarını bağladıkları renkli kurdeleler... Yavuklu için yere bırakılan ütülü beyaz mendiller... Özenle katlanan bembeyaz masa örtüleri... Aniden çıkagelen bir misafir için darmadağın odayı toplama telaşı... Sonra karakterler: Anneleriyle didişen, babalarıyla dertleşen, hemcinsleriyle yatağa bağdaş kurduğunda sabahlara kadar doludizgin söyleşen kızlar... Uzun paltolarıyla saçlarını kuzey rüzgârına savurarak gelen soğuk, mesafeli, kibirli ama her daim yakışıklı erkekler... Aşkla dolu yüreklerine rağmen gururla, ısrarla susan, kıvranıp diyemeyen, sevip söyleyemeyen, isteyip gidemeyen kadınlar... * * * Ancak bir kadın senarist, sevdiği erkekle dans eden kadının o anki düş dünyasına sızıp onun erkeğiyle o salonda baş başa olmayı hayal ettiğini görebilir. Salıncakta dönen bir kadının gözünü merceğe dönüştürüp dünyanın da onunla birlikte döndüğünü, değiştiğini gösterebilir. Kibirin tutkuya ne kadar yakın durduğunu bilebilir. Kadının suskunluğunu sese dönüştürebilir. Mesafenin çoğalttığı çekim gücünü perdede ateşleyebilir. Ama bu ateşleme de anlık bir haz patlamasından ziyade zamana yayılan bir duygu yoğunlaşmasıdır. "Aşk ve Gurur"da ihtirasla beklediği erkeğe film boyunca gözleriyle yakaran kadın, sonda, ona nihayet kavuştuğunda elini avuçlarının arasına alıp bir öpücük konduruyor ve "Elleriniz üşümüş" diyor. O kadar!