Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

ahirzaman

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ahirzaman tarafından postalanan herşey

  1. Bilimselci daha öncede edik sebepler yaratıcı olamaz evrim teorisi çıkarcıların kanıtlamak için yaptığı düzen bazlıktan fazla bir şey değildir sebepler yaratıcı olamaz 1.elinde bir eczaneden hazırlanmış bir ilaç var ve bu ilaç o kadar hassaa ki kullanılan bütün formüllerden büyük bir incelikle dozunun katılamasını gerektiriyor yani en ufak bir aşırı veya eksik doz da ilaç tamamlanamamaktadır yani işlevini gerçekleştirememektedir. Peki ya bu ilacı kavanozlar yerine getire bilirmi yani onları yanlız bırakıp dışarı çıkıtğınızda bir rüzgar çıkıpta onlardan bir madde yapabilirmi ki siz Allah ı kabul etmediğiniz için o rüzgarda kendiliğinden çıkıyo tabi neyse elbette böyle bir ilacın yapılması ne akla ne bilime hiç bir şeye uymaz.Çıkan rüzgarın yaratılmasını Allahsız kabul etsenizde o rüzgarı böylesine öneten bir Allah olmadığını idda edemessiniz. 2.Bir canlının meydana gelmesi Allah 'a verilmeyip sebeplere verildiği taktirde kainatın pek çok element ile alakalı olan bu canlının bütün atomlarının kainattaki diğer bütün atomlar tarafından işbirliği içerisinde meydana getirildiği ortaya çıkmaktadır bu da aklen mümkün değildir çünkü bir çok bir birine zıt atomlar içermektedirler.Yani küçücük bir sineğin aypısında dahi zıt atomlar vardır bu kadar hassas olan canlıda sebeblerin öyle böyle derken bir araya gelipte canlıyı oluşturmasını düşünmek aklın ürünüdeğildir.Bunu yapan kim dedikmi tabiki Allah zülcelaldir. 3.Cansız ve şuursuz olan sebeplerin sonsuz sayıda ihtimal varkenbunların içinden sadece bir tanesini seçmesi ve bu kainatı yaratması elbette aklen imkansızdır. Cihanı oluşturan bir duman olsa o dumanı veren kimdir arı herdem bal yaparda o yetiyi veren kimdir
  2. Yam yam zıtlığıyla tabir olmayan tek şey Allah(cc)tır. Bak yam yam intikamdan bahsediyorsun hemde müslümanların yüce kurana göre yapılandan aynı derecede intikam alabilirsiniz ancak sabır edersiniz daha hayırlıdır şeklindeki ayeti araştırmıyorsun şüphesiz ki sen kuranı eline alırken hangi niyet le aldığını bilipte onlar adına üzüldüklerimdensin. Bak yam yam Kur'an kendini herkese açmaz senin bi camiye gidiyim de bakim demenle mübarek kardeşimin camiye ayak basması yada onun Yüce kelamı açıpta bemele çekmesi aynı şey değildir.Allahın gazabı da vardır merhemetide cennetide vardır cehennemide "cennet ucuz cehennem lüzümsuz değildir" Ancak o tövbe etmeyipte isyankar gidenler varya işte onlaradır azap ancak hakkiyle dönene elbet merhamet vardır.Bak yam yam rabbim senin yaptıklarınada senden daha yakın ve yaptıklarında bir hayır arar öyle ararki belki cennete girmene sebep olur belkide sana hidayet eder diye ama hidayet gelecekken gözünü kapatan elbette kaybendir. Sedelina kardeşim derin anlam deryalarıyla değinmiş bilmem bu sana ne kadar manidardır. İslamda kaynağı gönülden olan göz yaşını önemi çoktur.Öyleki ondan gayrı o pişmanlıktan gayrı çare yoktur. İnsanın o hali tadmasıyla bütün rahmet kapıları açılır. Zaten çok açıktırki eğer affetmek istemeseydi affetmeyi vermezdi Eğer vermek istemeseydi istemek vermezdi
  3. Bak kardeşim senin kuran da yazılı olmayan şudur işte yam aym eğer şuparçayı şuna takarda şu maddelerden şunları yaparsana ortaya bir arba çıkar. Böyle bir şey yoktur sonra alimlerin icatlarına gelinirse piri reisi duydunmu yada şöyle diyeyim haçlı seferleri bak kardeşim kolay bir dil demişsin kolay bir dil Allahın kelamının manalarını taşıyamıyorki bak yam yam Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkebleri (yarattı). Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır? (Nahl Suresi, 8) bu ayet sana en iyi cevaptır rabbim yaratır sen bulursun yani olanı bulmak yaratmak değildir
  4. ahirzaman şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    "her koyun kendi bacağından asılır" İslamın bizden istediklerine uymuyor
  5. yam yam yazığın şeylerde hep aynı şey var zamanım olmadığı için tekrarlamicam sana nasıl oluyorda bu cevap yetmiyor anlamıyorum su -susama aynı zamanda leyla olmasaydı mecnun aşık ta olmaz dı öylemedi Diğer mevzuya gelince çok üzldüm adeta dondum diyebilirim belkide o güzel çocuklar seni şuanda bu kadar dondurmuyordur ama inan yam yam onların senden dua beklediğini ve seninde b durumda olduğunu bilmek dondurdu beni inanan kardeşelrim sziden ricam bir kerede eller o iki evlat için açılsın
  6. aaah aah bide anlamadan yorum yapmasan daha yolun başındasın yam yam bakalım ne zaman doğru dürüst bir yorum alacaz
  7. İster ayır ister bağdaştır Hayvan olana çare tektir Melek olana cefa yoktur Melek olmak varken hayvan olana Diyecek söz tektir Allah seni halk eyledi İradenle yol eyledi İki yolu gör eyledi Görmeyene çare tektir Mevlam sana bak gör dedi Bak güzellik benim dedi Hak yolluna gül indirdi Görmeye çare tektir Ben kulunum ah yanayım Goncada sana varayım Melekliğe buyurayım Gelmeyene çare dektir Çekilen cefamıdır uğruna Yoksa gülmü dökecek yoluma Bakmayandır gerçek a'ma A'malara çare tektir
  8. yam yam Çarpıtma dan kastın eğer benim dediğimse bak çoğu zaman ayet ve hadisleri İslam manasında yok denecek kadar az olan bilgilerinizle yorumlamaya çalışıyorsunuz veya olmayanların yazdıklarından yararlanıyorsunuz bunu gördük bu husus tartışılmaz bak yaptığın yanlış yorumlar dayanımaz oluyor karşındakine yapa bileceğin en büyük kötülüğü yapıyorsun diğer konularında çok bilgili ola bilirsin araştırmacı olabilirsin inşallah dahada gelişirsin anacak şuy gercek din konusunda çok yüzeyselsin yorumların veya aldığın yorumlada o derece girmediğin deniz hakkında yorum yapma tmammı bilerek veya bilere bize çok zararınız dokunuyor eğer sana karşı celalenme oluyorsa bunu sebebi kendinsindir.Yorum yaptığın kişi müslümanların Anam babam sana feda olsun dediği kişidir bu tür hususlardan kaçınmalısın çünkü sen bizim benliğimiz dediğimiz hususlarla seviyesizce bahsediyorsun belki kalbimizi söküp dilimlesen belkide iki gözümüzü çıkarsan bu kadar rahatsız olmayız lütfen insana ve merhamete dair için bazı şeyler varsa bu uyarıları dikkate almalısın HZ. Aişe husususna gelince sana daha öncede demiştim ben hadis inkar etmem.Edemeyiz tehlikesi büyük Ama senin müslümanları bilerek veya bilmeyerek bu hususa itiyorsun HZ. Aişe nin yaşı ve Efendimiz(sas) arasında iki husus vardır.Bunlardan biri senin verdiğin hadistede geçer o ve bir kaç hadis ışığında evlilik sırasında HZ: Aişenin 7 yaşında nişanlanmış 9- 10 yaşında olduğu vardır bilgisi vardır Ama olaylar ve bazı hususlarda ise yaşının 17-18 olduğu belirtilmektedir İslam dünyasında iki görüş te ayrılan bazı kesimler var buda bu hususun net olmadığını gösterir. Sonra eğer biraz araştırsaydın özellikle o zaman arabistanda 9-10 yaşlarda evlik çağı olduğuda görülür bunun nedeni ise bölgenin özelliğinden o civardaki indsanlar çok hızlı gelişir ayrıca zihnen de aynı husus geçerliydi.Zaten o hadisi alternatifsiz kabul edersek ve o yaştaki bir çocuk ile şimdiki o yaştaki insanları karşılaştırırsak anlarız ki Aişe validemiz o hadisi ve bir çok hadisi rivayet edemezdi bu da o yaştaki bir çocuğuna şimdiye göre çok daha olgun olduğunun kanıtıdır. Sonra bu hususa ikinci delilide sunduk ancak gene aynı husus ben gene hatırlatmaya çalışayım belki bu sefer dikkate alırsın HZAli(ra) müslüman olan ilk çücuktur ve o müslüman olamk için babasında n izin almaya gidecektir Efendim(sas) izin almasını uygun görür lakin o izin istemeden geri gelir ve şu husus bildir Allah beni yaratırken babama sormadı bende ona giderken babama sormam bu da çom açıktıktır ki bizim zamanımızdaki o yaştaki çocuklar öyle bir düşünceyi değil düşünmek söyleyemezler bile.
  9. Bilimselci kardeşim gene bilmeden konuşuyosun İslamda küfre girmek le küfür etmek atnı şey değildir Küfre girmek:Dinin gerçek lerini kabul etmemek inkar etmek Küfr-ü mutlak:Bütünüyle dinsiz olmak bunlar terimdir eğer diyeceksenki kardeşim ben türkçe konuşurum falan o zaman karşındakinin terim anlam kullandığı belli böyle kabul etmezsen yazdığın yorumlar sadece karşındakinin eleştirisinden sıyrılma olarak kalacaktır cevap değil.
  10. Amin ecmain inşallah yapabileceğimiz en iyi dua
  11. Allah razı olsun mubarek
  12. ahirzaman şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Teizmin aleyhinde kullanılan belki de en eski iddia, dünyadaki kötülüğün reel varlığından kaynaklanan iddiadır. "Eğer her şeye gücü yeten, her şeyi bilen ve mutlak anlamda iyilik sahibi olan bir Tanrı varsa, yeryüzündeki bu kadar kötülük nereden geldi " sorusu düşünce tarihinde yüzlerce kez sorulmuş ve cevaplandırılmaya çalışılmıştır. Kötülük, şu ya da bu yolla yaşayan her canlının hayatına girdiği için bu soru, düşünürler kadar sıradan insanları da yakından ilgilendirmektedir. David Hume, "Tabii Din Üzerine Dialog" adlı yazısında teizmin kötülük problemine ilişkin çelişkisini şu sözlerle dile getirmektedir: Tanrı kötülüğü Önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor; o halde O güçsüzdür. Yoksa gücü yetiyor da Önlemek mi istemiyorsa, o halde O kötü niyetlidir. (alıntı) Bir çok ateist bu soruyu hala günümüzde dahi dile getirmektedirler.Bence bunun nedeni İslam dünyasını İslam bilgisini yeterince araştırmamalarının ve tanımamalarının sonucudur. Pekiya bu ateistler düşünmezmi ki dünyada olan sorunların kaynağı insandır ve insan iradesiyle önlene bilen şeylerdir. Örneğin:Allah(cc) ın insana vermiş olduğu cüzi irade insanı doğruyu ve yanlışı seçebilecek kadar yeterlidir. Onun için bir insan apartman yaparken gereğini yepsa depremden zarar görmesi engellenecektir. Sağlam olmayan inşatlerı yaparak zalimliği yapan insan değilmidir. Bir hayvana eziyet eden insanın hayvanı sevme onu koruma gibi davranışları seçecek kadar elbette iradesi vardır . BAkın Fahrikainat sulatanım(sas) Kötü yolda olan günahakr bir bayanın susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe su vermesiyle Allah(cc)ın onun günahlarını affettiğini bildiriyor.Eğer zalim olsaydı merhameti seveni sevmezdi. Üstelik Hz.Muhammed(sas) bildirmiştir. Biri kedisini bir yere kapatmış onu ne sokağa salmış nede onun ihtiyacını gidermiştir ve o kedinin ölümüne sebep olmuştur.Bunun içinde cehennemliktir. Eğer Allah(cc) zalim olsaydı zalimlikte yana olurdu. Kötülükler insanın iradesiyle önlene bilir.Madem Allah(cc) ondan bu görevi istiyorbundan imtihansın diyor bu zalimliğin sorumlusu beşerdir. Leibniz'in "Theodiciee"si, insanlık tarihinde gergin ve bunalımlı dönemlerinde çok iyimser görünebilir. Fakat bu teodisenin ana iddiasının hala ayakta olduğunu kabul ediyorum. Hiç şüphesiz Tanrı, başka dünyalar da yaratabilirdi. Böyle bir imkan, bu dünyanın, "yaratılması mümkün olan dünyaların en iyisi olduğu" görüşünü savunmamıza engel olmaz. Eğer şu veya bu derecede kötülüğün bulunması, dünyanın "mümkün olan en iyi dünya" olduğu görüşüyle çatışmıyorsa ve hatta böyle bir dünya için belli oranda kötülüğün varlığı kaçınılmaz ise, bu takdirde "dünyada kötülük vardır" ve "dünya mutlak anlamda iyi olan bir yaratıcının yönetimi altındadır" iddiaları mantıken bir arada bulunabilir. Eğer dünyada kötülük var olduğu için kişinin Tanrı'nın varlığına olan inancı sarsılsaydı, başta Peygamber Eyüb olmak üzere Hz. İsa'nın ve Hz. Muhammed'in inançları sarsılırdı (alıntı) Yani arkadaşlar yaşamlarıyla en büyük zulmü gördüler ama genede ALLAH dediler çok şükür bunun farkında olanlarda var. Efendimizki islamı daha yaymadan bilmiyormuydu sanki bilmiyormuydu o onların kabul etmeyip zulmedeceklerini bilmiyormuydu Bilmiyormuydu canının yanacağını ama yine ALLAH dedi. Sanki o az mı taşlandı sanki o azmı dert çekti sanki o azmı üzüldü yetim olduğuna sanki o az mıüzüldü öksüz olduğuna ama yinede ALLAH DEDİ neden onu öldürmeye geldilerde o gene vaz geçmedi yine ALLAH dedi. Neden aç kaldı da yine ALLAH dedi. Neden Hamzayı vurdularda yine Allah dedi. NEDEN O ALEMLER SULTANI(sas) Allaha haşa zalim demedi. Neden HZ.eyüp en acı hastalık ları çektide yinede Allah dedi neden neden o da HZ:Muhammedin yolundan gitti ve küfre girmedi. Neden o da Allah(haşa) zalimdir demedi. Üstelik neden bütün hastalığına rağmen ibadetine devam etti ve neden ben hastalığıma şifa istemeye utanırım dedi Neden oda Efendimizin yolunu seçti. Neden oda başakaları gibi küfre girmedi ve musablar aliler ömerler sıddıklar neden ALLAH dedilerde haşa o zalimdir demediler. İşte iki misal daha işte iki sahabe daha işte iki sultan daha İşte bize misal olacak iki sultan birisidirki o Ebu akli(ra) -http://www.hemenpaylas.com/download/720450/Ebu___k__l.mp3.html- işte o neden ölüme giderken Allah dedi ve işte Hz.Hamzanın vefatinin sebebi Vahşi(ra) neden zalim olan benim dedi neden haşa Allah zalimdir demedi. Neden günahına kavrulup yandı.Neden Efendimizin hasretinde oldu neden o ALLAH dedi -http://www.hemenpaylas.com/download/720446/Muzikli_Iktibaslar-Vahsi.mp3.html-
  13. tabikide taurusmutis kardeşimin dedikleride doğrududur. ancak bilimselci açlık diyorsun hayatında kaç kere birileriyle iftar sofrasına oturdun veya kaç kez birileriyle beraber on ların sahurlarını inceledin veya kaç kez iftar davet edilen fakirin gözlerindeki mutluluğa baktın araştırma bu mudur.Ama senin dediğin uygarlık ve sağduyu bu ise bunu elbet anlamayacaksın bak kardeşim sen birisine istediğin kadar sevgiyi anlat senin dediklerini anlaması için onun o sevgiyi yaşaması lazım orucun manası açları hatırlamak nefsine hakim olmak demektir. insanlar iftara son birkaç dakika sofraya oturur ve mümarek camiden mübarek ezanın okunmasını beklerler işte bu bana çok manidardır. Zira insanlar sofraya oturmuş ve belki susuzluktan dili kurumuş ama genede yemeye başlamıyor.nefsine hakim oluyor Sonra camilerden Allahu ekber Allahu ekber sesleriyle ezan başladığında Allahın adını anarak yemeye başlarlar sonrada o nimetlerin hakiki sahibine şükr ederler. Acaba sen o insanların ramazanda aldığı tadı nerden bilceksin.
  14. inşallah mübarek
  15. kardeşim ne korkması ne korkutması burdaki olay benim yaptığım yanlışın abna espiriyle aktarılamsı bende bunu hiç değiştirmeden sundum bu konuda eğer çarpılacaksam Allah(cc) isterse kendi çarpar başkası çarpamaz. bak kardeşim istersen ben sana o dediğimi açıkliyım benim ailem müslüman büyük bir evliyanın sözünü yanlış anlıyarak yaptığım bize uymaz evliya yaptığım yanlışı hak etmez yaptığım yanlış beni Allah rızasına götürmez.Öğretmenim bu konunun ilmini görüş öğrencisinide bu konudakini yanlışını engelleyecektir. Zannedersem çarpmaları daha iyi analdınız. sonra kardeşim dil nerde ayrı kalp nerde ayrı bak sana hala kardeşim diyorum niye bak terapi mübarek kardeşim ne diyo senle onu aynı kefeye koymam diyo dimi çünkü yapılacak eleştirinin savunulacak görüşün de bir adabı vardır. acaba gerçek hayatta bir arada olsaydık kim daha samimi olurdu? bunun cevabını tahmin edemeyiz ancak sana şunu hatırlatayım hakiki bu konuda ki müslümanın tavrı aynen inanamayanlarla kol kola gezen sahabi gibi olmalıdır(bunun bir süresi vardır o ayrı mevzu ) çünkü ancak bu şekilede bir birimizi anlaya biliriz.
  16. DÜNYA'NIN VE UZAYIN ÇAPLARI Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız. (Rahman Suresi, 33) Yukarıdaki ayette bucakları olarak çevrilen kelimenin Arapçası "aktar"dır. Aktar, Arapça'da çap anlamına gelen "kutur" kelimesinin çoğuludur ve göklerin ve yeryüzünün birçok çapı olduğunu ifade etmektedir. Arapça'da kelimenin kullanım şeklinden tekil mi, çoğul mu (ikiden fazla mı) ya da ikili formda mı kullanıldığını anlamak mümkündür. Dolayısıyla kelimenin buradaki kullanım şekliyle -ikiden fazla olduğunu ifade eden çoğul kullanımıyla- bir başka mucizevi bilgi haber verilmektedir. Bilindiği üzere, üç boyutlu bir cisim ancak düzgün bir küresel şekle sahipse tek bir çaptan bahsedilir. Çaplar ifadesi ise ancak düzgün olmayan bir küresel şekle ait olabilir. Nitekim ayette seçilen bu kelime -çaplar- Dünya'nın geoit yapısına işaret etmesi bakımından önemlidir. Ayette ikinci olarak dikkat edilecek konu ise, çaplardan bahsedilirken yeryüzü ve göklerden ayrı ayrı söz edilmesidir. Albert Einstein'ın Genel Görecelik Teorisi'ne göre, evren genişlemektedir; fakat bu, galaksilerin ve diğer kozmik cisimlerin uzayda etrafa dağıldığı anlamına gelmez. Bu, uzayın genişlediği ve bu sırada galaksiler arasındaki mesafenin açıldığı anlamına gelir. Rahman Suresi'nin 33. ayetinde geçen, "göklerin çapları" tanımlaması da uzayın küremsi yapısına işaret etmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Uzayın değişik yerlerinden uzayın çapları farklı çıkacağı gibi, sürekli genişleyen uzayın çapları da sürekli değişim gösterecektir. Bu bakımdan ayette çap kelimesinin çoğul biçimiyle kullanılması son derece hikmetlidir ve Kuran'ın herşeyin ilmine sahip Rabbimiz'in vahyi olduğunun göstergelerinden biridir.
  17. "Rabbinin yüce ismini tesbih et, ki O, yarattı, 'bir düzen içinde biçim verdi', takdir etti, böylece yol gösterdi, 'yemyeşil-otlağı' çıkardı. Ardından onu kuru, kara bir duruma soktu". (A'la Suresi, 1-5) Bilindiği gibi petrol, denizlerdeki bitki ve hayvanların çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşur. Bu kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürüdükten sonra, geriye yalnızca yağlı maddeler kalır. Çamur ve büyük kaya katmanları altında kalan yağlı maddeler de petrol ve gaza dönüşür. Yerkabuğundaki hareketlenmeler bazen denizlerin kara parçaları haline gelmesine ve petrol içeren kayaların binlerce metre derine gömülmesine yol açar. Oluşan petrol de bazen kaya tabakalarındaki gözeneklerden sızarak kilometrelerce derinden yüzeye çıkar ve burada buharlaşarak (gaz haline dönüşerek) geriye zift birikintisi bırakır. Ala Suresi'nin ilk dört ayetinde dikkat çeken üç husus petrolün oluşum aşamalarıyla son derece parelellik içindedir. Öncelikle otlak, kır, çayır anlamlarına gelen "elmer'a" ifadesi ile petrolün oluşumundaki organik kökenli maddelere işaret olması son derece muhtemeldir. Ayette ikinci dikkat çekici kelime ise siyaha çalan yeşil, yeşile çalan siyah, karamsı, esmer, isli renkleri tarif etmek için kullanılan "ahva" kelimesidir. Bu kelime de yer altında biriken bitki atıklarının zaman içinde siyaha dönüşmesi olarak düşünülebilir. Çünkü bu kelimeler üçüncü bir kelime ile -"gusaen"le- desteklenmektedir. Kimi meallerde çer-çöp, süprüntü olarak çevrilen "gusaen" kelimesi, sel suyunun otları, çöpleri birbirine katarak sürükleyip getirdiği ve derelerin etrafına fırlattığı ot, çöp, yaprak ve köpük gibi karışım anlamına da gelmektedir. Bu kelime, içerdiği "kusma, istifrağ etme" anlamından ötürü kimi kaynaklarda "sel kusuğu" olarak tercüme edilmekte ve toprağın petrolü kusması olarak tarif edilmektedir. Nitekim petrolün oluşumu, ortaya çıkış şekli, köpüklü görünümü, rengi göz ününde bulundurulduğunda, ayetlerde kullanılan kelimelerin ne kadar hikmetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi ayetteki bitkinin kara ve akışkan bir sıvıya dönüşmesi petrolün oluşumu ile son derece benzerdir. Petrolün oluşumu hakkında bilgi sahibi olunmadığı bir dönemde, böylesine uzun yılları kapsayan bir oluşumun tarif edilmesi, kuşkusuz Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunun bir başka delilidir. İşte buda rabbimin apaçık delillerindendir.
  18. Din bilmeden din hakkında konuşulmaz bak sizden bir arkadaş savunduğu görüş GELSE DİLBER-İ AHU, OLSA YEVM-İ RAMAZAN DİLBER-İ AHU MU EFDAL YOKSA YEVM-İ RAMAZAN YE İÇ EĞLEN SÜR SEFASIN DİLBERİN ZİRA KAZASI VAR RAMAZAN'IN KAZASI YOK DİLBERİN yani anlayacağın oda anlamış kimlerin nefse hitab ettiği bak ramazandaki amaçne dir sadece kendini açbırakmakmı? tabiki bazı oruç tutmanın manasını almayanların orucu o hale gelir ancak oruç tutmanın manası fakirleri hatırlamak nefsine allah rızası için sahip çıkabildiğini göstermektir ramazanda fakirler sofrada ağırlanır pekiya en has oruç nasıl ututlur en has oruç hem ağza hem şehvete hem gözüne hemde nefsine tutturulur bir de ağer kalbe oruç tutterelursa işte bu en güzel oruçtur. bak kardeşim anlamamışsın ki sürekli İslam hakkında böyle hitamlarda bulunuyorsun eğer öyle olsaydı zina yasaklanmazdı bir nisanın arkasından yaklaşmayın denmezdi nefse alet edilir di sonra bahsettiğin hususlara gelince İnsanı bu dünyada yoldan çıkartan nefse kul eden şeyler Allahı unutturan şeyler bu dünyada şeytan ortak olur bu dünayda içtiğin şarapla orda içtiğin şarap aynı şey değildir bu dünyadaki hiç bir nimet aynı şey değildir bak kardeşim aklınca dini eleştiriyorsun ancak bilmeden eleştiriyorsun.
  19. ahirzaman şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    evet mübarek bunu güzel bi kardeşim den dinlemiştim paylaşımın için Allah (cc)razı olsun
  20. bak kardeşim senin dediğin şekilde bu sözü kullandım ve uyardım bana dedilerki tasavuvufu anlamadan konuşma çarpılırsın birde baban duyar o çarpar birde mutasavvıf rüyanda çarpar çarpıla çarpıla yamulursun yanlış anlama bu söz bana söylendi hem de tasavvuf konusunda araştırmalar yapmış ve öğretmen olurken bu alanda öğrenim görmüş biriydi. bak kardeşim dinimize her kez gelebilir ordaki mesaj dine çağırmadır yani hem müslümanlığa hemde tanımaya çağırma var hatta sadece müslüman olmaya çağrıldığı görüşü daha ağır basmaktadır.Ama fark ettiysen terapi kardeşim ateistlere şunu yapalım demiyor sadece biri için diyor bunu çünkü haddini bilmemezlik var bu kesindir burada samimi bir şekilde tartışmak lazım
  21. ahirzaman şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Müslüman kardeşlerim sözüm size mübarekler okuyun ve faydalanın zira bular apaçık delillerdir.Ben okudum yemediğimi size sunmuyorum. Demir Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur: “... Ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik.. (Hadid Suresi, 25) Ayette, demir için özel olarak kullanılan "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin çok önemli bir bilimsel mucize içerdiği görülmektedir. Çünkü modern astronomik bulgular, Dünyamız'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur. "El-Hadid" Kuran'ın 57. suresidir. "El hadid" kelimesinin Arapça'daki sayısal değeri, yani ebcedi hesaplandığında karşımıza çıkan rakam da aynıdır: "57" Sadece "hadid" kelimesinin sayısal değeri 26'dır. 26 sayısı ise demirin atom numarasıdır Üstün kudret sahibi olan Allah, Hadid Suresi'nde indirdiği ayetle hem demirin nasıl oluştuğuna dikkat çekmekte hem de ayetin içerdiği matematiksel şifreler ile bilimsel bir mucizeyi bize göstermektedir. İnsanın doğumu Kuran'da insanlar imana çağırılırken oldukça farklı konulardan bahsedilir. Allah, kimi zaman gökleri, kimi zaman yeryüzünü, bazen hayvanları ve bitkileri insana delil gösterir. Yine birçok ayette insanın bizzat kendi yaratılışına dönüp bakması öğütlenir. İnsanın nasıl yeryüzüne geldiği, hangi aşamalardan geçtiği ve temel maddesinin ne olduğu sık sık hatırlatılır. Örneğin bir ayette şöyle denir: “Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz?„ (Vakıa Suresi, 57-59) İnsanın yaratılışı ve bunun mucizevi özelliği, daha pek çok ayette vurgulanır. Ancak bu vurgular arasında öyle bilgiler vardır ki, bunlar 7. yüzyılda yaşayan insanların asla bilemeyeceği detaylardır. İşte bunlardan bazıları: İnsan, meni sıvısının tamamından değil, aksine çok küçük bir parçasından (spermadan) yaratılır. Bebeğin cinsiyetini erkek belirler. İnsan embriyosu ana rahmine adeta bir sülük gibi yapışır. İnsan ana rahminde üç karanlık bölge içinde gelişir. Kuran'ın indirildiği yüzyılda da insanlar elbette doğumun temel maddesinin cinsel ilişki sonrasında erkekten gelen meni ile ilgili olduğunu biliyorlardı. Çocuğun ortalama 9 ayda doğduğu da rahatlıkla gözlemlenen, bilmek için araştırma gerektirmeyen bir konu idi. Ancak yukarıda sıraladığımız bilgiler o devrin insanının bilgi seviyesinin çok üstündeydi. Bunlar, ancak 20. yüzyıl bilimi tarafından keşfedildi. -------------------------------------------------------------------------------------------------- Cinsel birleşme sırasında erkekten bir kerede ortalama 250 milyon sperm atılır. Spermler yumurtaya varana kadar annenin vücudunda zorlu bir yolculuk geçirirler. Bu yolculukta 250 milyon spermin ancak bin kadarı yumurtaya ulaşmayı başarır. Beş dakika sonra sona erecek yarışın sonunda yarım tuz tanesi büyüklüğündeki yumurta, spermlerden yalnızca birini kabul edecektir. Yani insanın özü, meninin tamamı değil, ondan küçük bir parçadır. Kuran'da bu gerçek şöyle açıklanmıştır: “İnsan, ‘kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?„ (Kıyamet Suresi, 36-37) Dikkat edilirse Kuran'da, insanın meninin tamamından değil, onun içinden alınan küçük bir parçadan yapıldığı haber verilmektedir! Bu ifadedeki özel vurgunun, ancak modern bilim tarafından keşfedilen bir gerçeği açıklaması ise, ifadenin İlahi kaynaklı bir bilgi olduğunun delilidir. Meni olarak adlandırılan ve spermleri taşıyan besleyici sıvı, sadece spermlerden oluşmaz. Aksine meni, birbirinden farklı sıvıların karışımından oluşur. Bu sıvıların, spermin gerek duyduğu enerjiyi karşılayacak olan şekeri bulundurmak, baz özelliğiyle ana rahminin girişindeki asitleri nötralize etmek, spermin hareket edeceği kaygan ortamı sağlamak gibi görevleri vardır. Ne ilginçtir ki, Kuran'da meniden söz edilirken, modern bilimin ortaya çıkardığı bu gerçeğe de işaret edilmekte ve meni "karmakarışık" bir sıvı olarak tarif edilmektedir: “Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.„ (İnsan Suresi, 2) Bir başka ayette ise yine meninin karışım olduğuna işaret edilir, insanın ise bu karışımın "özünden" yaratıldığı vurgulanır: “O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır.„ (Secde Suresi, 7-8) Burada "öz" diye çevrilen Arapça "sulala" kelimesi, öz ya da bir şeyin en iyi kısmı demektir. Hangi şekilde alınırsa alınsın "bir bütünün bir kısmı" anlamına gelir. Bu durum, Kuran'ın, insanın yaratılışını en ince detayına kadar bilen bir İrade'nin sözü olduğunu açıkça göstermektedir. Bu İrade, insanı yaratmış olan Allah'a aittir. Kuran'da erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığı bildirilmiştir. Oysa yakın zamana kadar cinsiyetin anne hücreleri tarafından belirlendiği sanılıyordu. Kuran'da verilen bu bilgiyi bilim 20. yüzyılda keşfetmiştir. Kuran'da insanın yaratılışı ile ilgili olarak buna benzer bir çok bilgi asırlar öncesinden haber verilmiştir. --------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yakın bir zamana kadar, insanlar, bebeğin cinsiyetinin anne hücreleri tarafından belirlendiğini sanıyorlardı. Ya da en azından, anne ve babadan gelen hücrelerin birlikte cinsiyet belirledikleri zannediliyordu. Ancak Kuran'da bu konuda farklı bir bilgi verilmiş ve erkeklik ve dişiliğin, "rahime dökülen meniden" yaratıldığı bildirilmiştir: “Rahime dökülen meniden erkek ve dişi iki çifti O yarattı...„ (Necm Suresi, 45-46) Kuran'da verilen bu bilginin doğruluğu, genetik ve mikrobiyoloji bilimlerinin gelişmesiyle birlikte bilimsel olarak da ispatlandı. Cinsiyetin tümüyle erkekten gelen sperm hücreleri tarafından belirlendiği, kadının ise bu işte hiçbir rolünün olmadığı anlaşıldı. Cinsiyet belirlenmesindeki etken, kromozomlardır. İnsan yapısını belirleyen 46 kromozomdan iki tanesi cinsiyet kromozomu olarak adlandırılır. Bu iki kromozom erkekte XY, kadında ise XX olarak tanımlanır. Bunun sebebi söz konusu kromozomların bu harflere benzemesidir. Y kromozomu erkeklik, X kromozomu ise kadınlık genlerini taşır. Bir insanın oluşması, erkek ve kadında çiftler halinde yer alan bu kromozomların birer tanesinin birleşmesi ile başlar. Kadında yumurtlama sırasında ikiye ayrılan eşey hücresinin her iki parçası da X kromozomu taşır. Oysa erkekte ikiye ayrılan eşey hücresi, X ve Y kromozomları içeren iki farklı sperm meydana getirir. Kadında bulunan X kromozomu, eğer erkekteki X kromozomunu içeren spermle birleşirse doğacak bebek kız olacaktır. Eğer Y kromozomu içeren spermle birleşirse, bu kez doğacak çocuk erkek olur. Yani doğacak çocuğun cinsiyeti, erkekteki kromozomlardan hangisinin kadının yumurtasıyla birleşeceğine bağlıdır. Kuşkusuz genetik bilimi ortaya çıkıncaya dek, yani 20. yüzyıla kadar bunların hiçbiri bilinmiyordu. Aksine pek çok kültürde, doğacak çocuğun cinsiyetinin kadın bedeni tarafından belirlendiği inancı yaygındı. Hatta bu nedenle kız çocuk doğuran kadınlar kınanırdı. Oysa Kuran'da, insanlara genlerin keşfinden 13 yüzyıl önce bu batıl inanışı reddeden bir bilgi verilmiş, cinsiyetin kökeninin kadın değil, erkekten gelen meni olduğu bildirilmiştir. ------------------------------------------------------------------------------------------------ Kuran'da insanın anne karnında üç aşamalı bir yaratılışla yaratıldığı bildirilmektedir: “... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?„ (Zümer Suresi, 6) Dikkat edilirse, ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan "Basic Human Embryology" isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir: Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; preembriyonik (ilk 2,5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar), ve fetal (8. haftadan doğuma kadar).(Williams P., Basic Human Embryology Bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Bu üç gelişim safhasının belli başlı özellikleri kısaca şöyledir Preembriyonik evre: Bu ilk evrede zigot bölünerek çoğalır, bir hücre kitlesi haline geldikten sonra kendini rahim duvarına gömer. Hücreler çoğalmaya devam ederken 3 tabaka halinde organize olurlar. Embriyonik evre:İkinci evre toplam 5,5 hafta sürer ve bu süre boyunca canlı "embriyo" olarak adlandırılır. Bu evrede hücre tabakalarından bedenin temel organ ve sistemleri ortaya çıkar. Fetal evre: Döneme girildiğinde embriyo artık "fetus" diye adlandırılır. Bu dönem gebeliğin sekizinci haftasından itibaren başlar ve doğuma dek sürer. Bir önceki dönemden ayırt edici özelliği fetusun yüzü, elleri ve ayaklarıyla belirgin, insan dış görünümüne sahip bir canlı olmasıdır. Dönemin başında 3 cm. boyunda olmasına rağmen tüm organları ortaya çıkmıştır. Bu dönem 30 hafta kadar sürer ve gelişme doğum haftasına kadar devam eder. Anne rahmindeki gelişim ile ilgili bu bilgiler, ancak modern teknolojik aletlerle yapılan gözlemler sayesinde elde edilmiştir. Ancak görüldüğü gibi bu bilgiler de, diğer pek çok bilimsel gerçek gibi, mucizevi bir biçimde Kuran ayetlerinde haber verilmiştir. İnsanlığın tıbbi konularda hiçbir detaylı bilgiye sahip olmadığı bir dönemde, Kuran'da bu derece ayrıntılı ve doğru bilgiler verilmiş olması, elbette Kuran'ın insan sözü değil, Allah Kelamı olduğunun açık bir delilidir. Ey müslümanlar ben bilgilenmek için okumuştum sizde okuyum Ey müslüman olmayanlar hak dinin kuran olduğunu öğrenin Ey ateistler ibret alın Ateistlerden ricalarım Lütfen yok kopyalama falan dır demeyin hakaret etmeyin ne bize ne inancımıza ne de savunduğumuz değerlere eğer etmemiş olsaydınız yazmazdım. Sizin kanıtınız varsa sunarsınız yoksa müsade edin biz birbirimizle paylaşalım.
  22. terapi kardeşim dicemki o da insan onda insan olduğu için kardeş demek te sorun yok ancak işe kalben söylem gerektiği baktığımızda sanırım ona tek bişe die biliriz yam yam kendi adını bizim yaptığımız bu kadar olsun.
  23. yam yam kardeşim belki geç bir cevap olacak ama başka konu varmı derken gördüm son genilen noktaya baktım ahanda bence saçmalık dedim yani demek istediğim bu yazdıkların çok ....... bak kardeşim bilim in kuranı takip etmesi mucize değil bilimin yeni yeni bulduklarının kuran-ı kerimde yazmaktadır. bak kardeşim kırılmanı istemem ama gerçekten özellikle şu rüzgarla ilgili hiç düşünmeden yazmışın abe kardeşim sence biz niye namaz türkçe kılınmaz ezan türkçe okunmaz diyoz be kardeşim Kuranda olan aanlam zenginliğinin hiç biri dilimizde yok gerçi dilimizde zenginlik olarak şu var bi laf söylersin hertarafa çekilir ama kastım bu değil tabi. Lütfen kardeşim ben seni arapçayı ve kuranı araştırırısın zannederdim.
  24. kardeşim kusuruma bakma yazını geç gördüm kardeşim lafımı olur zaten bu başlığı onun için attım tamam emri bil maruf nehy-i anil münker ancak kendimizi Allah ve resulünün sevgisinden uzak tutmamalıyız.eğer yazmaya devam edersen çok sevinirim diğer mübarekleride teşvik etmiş oluruz öyle değilmi. yazına gelince bu ne güzel böyle bu yazan sanki gül suyuyla hasretini karıştırmış sonra kalemine mürekkep yapıp bu yazıyı yazmış ah medinem sende olupta kıymet bilmeyenler varya işte onlar gaflettekilerin ta kendileridir.
  25. bilimselci kardeşim öyle veya böyle herkes bişeyler okur sana göre senin bana göre benim okuduğum doğrudur ama gerçek tektir. Merak etme bizde insanız bizimde kafamıza sorular takıldı ama biz aradığımızı bulmak için baktığımız kaynaklarda inkar etmek için değil doğruyu bulmak için baktık doğruyu bulduktan sonra şüphelenmek hiç bir işe yaramaz senin şüpheden kastın nedir anlamadım ma bence şüphenin sınırı olmalıdır. bak kardeşim ayrıca bu sadece akıl meselesi değildir adı üstünde din inanç bağlılık eger maneviyatta açık olmassa insan budurumu aklı görsede kendini inkara odakladığı için görmez bu kişiye bağlıdır. biz istediğimiz kadar delil sunalım ayrıca bilimsel kanıtlar asla yaratan yalanlamaz tam tersine sunduğu sebebler sisilesinin bir başı olması gerektiğini gösterir ama dediğim gibi bu detayı gören kazanacaktır. dediğim gibi kardeşim kimisine dersinki saçın çıkıyoda niye kaşın çıkmıyo bunu yapan bilimsel sebepleri bu kadar inceliğe yönelten kim dediğin zaman allah ın hidayetiyle inanır. Gerçekte buluşmak üzere

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.