gloria

taurus beee bu soruyu cok begendim valla... Harbiden iyi... cevap ta cok iyi tabiki... Tebrikler Turki, Tauruscum seni de tebrik ediyorummm

Enteresan ama soyledigin hiçbir şey bana inandırıcı gelmedi... Senin ki sevgi degilmiş gibime geliyor... Bu ülkeyi yönetenler, bizi enayi yerine koyuyor, dünyanın en pahalı benzinini kullandırıyor, vergileri omuzlarımıza yüklüyor vs. vs. vs. herşeyden vergi alıyor... Sorun ülkeyle ilgili değil ki... Ülkemizi sevmemekle ilgili degil ki, sorun bu ülkeyi yönetenlerle ilgili, asıl onların bu ülkeyi sevmemeleriyle ilgili... Ülkemi seviyorum ama ülkemi yönetenleri sevmiyorum... Onlar terketsin bu ülkeyi ben niye terkeddeyim. Ben ülkem için elimden gelen herşeyi yapıyorum, ama onlar bu halk için hiçbirşey yapmıyor... sadece şu an ülkenin başındakiler degil, bundan öncekilerin çoğu için de geçerli butun soylediklerim... Koltuk sevdası onların ki... Önce kendilerini mutlu etsinler, vakit kalırsa biz de mutlu oluruz artık herhalde bir gün nasılsaaaa

SOYADI

Canım, Sen bu forumun hep güler yüzlü avatarlarını kullanarak, insana öyle güzel, öyle pozitif bir enerji yolayanısın ki, insan hep güldüğünü düşünüyor seni hep gözünde öyle canlandırıyor... Umarım acıların, üzüntülerin hiç olmaz, umuyorum gerçekten de güzel yüzün hep ama hep gülüyordur... THE BOSS'un sıkıntılı bir zamanımda bana söylediği güzel bir cümle vardı, bu dünyaya inat hep gül diye... Sen de tatlım lütfen, bu dünyaya inat hep ama hep gülmeye devam et... Sana getireceği ne olursa olsun... Gülerek, gülen gözlerle bakarak yen bütün sıkıntılarını ve dertlerini ki inşallah sıkıntın ve derdin asla ama asla olmaz... Seni seviyorum

Aaaaa kimse sana kahve yapmamış, ne kadar ayıpppppppp... Dur önce ben sana bi kahve yapim. Ne demişler bir acı kahvenin 40 yıl hatırı olurmuş, sonra sohbete devam ederiz... Bekleyiver iki dakika.... Mangalda yapıyorum heeee... İşte kahven hazırrrr Afiyet olsun Jöncüm, Dur içimden geldi bi de falına bakacağım Bakalım neler var öncelikle falında kocaman bir ağaç görüyorum ki ağaç demek uzun vadeli ve mutlu bir yaşamın sizi beklediğini gösterir...dertleriniz, sıkıntılarınız sona erecek ve çok güzel günler sizin için gelecek...Duu bakimmm hııı araba ve anahtar yanii etrafınızda sizi çok seven insanlar var aman ha onları kırmayın bir de unutmadan artık dilek ve dualarınız kabul olacak, ne güzellll... bu sıralar hep sevindirici haberler alacaksınız, herşey mükemmel gidiyor artık gereksiz yere üzülmenize gerek yok veeee aşk yaşantınızda tereddütler bir süre daha devam edebilir ama büyük bir aşka tutulacaksınız ki sakın ola onu kaybetmeyin... Bu kadar sevgili Jöncümmm, hayali de olsa senin için bir fal baktım umarım bu hayali fal gerçek olur... hadi koş hemen fincanını yıka da falın çabucak gerçekleşiversin...

Bildiğim bir kaç şey var bu kız hakkında... İsmi, ne işle meşgul olduğu, görünüşü bu kadar işte... Bazen birilerini yıllarca tanırsın, en iyi dostun olurlar, herşeylerini sıkılmadan paylaşabilirsin, ağladığını görürler, güldüğünü görürler, en güzel anında, en kötü anında hep yanında olurlar... Bazen de birilerini hiç tanımazsın bir kaç bişeyden başka hiçbirşey bilmezsin haklarında ama öyle bir an gelir ki diğerleri ile geçirdiğin yıllara FARK ATARLAR ve bir anda sanki 40 yıldır tanıdığın olurlar ve bir bakmışsın ki herşeyini anlatabileceğin biri çıkıvermiş karşına hem de gözlerin kapalı güvenerek... Tekrar söylüyorum bu kız hakkında ismi, ne işle meşgul olduğu ve görüntüsü dışında hiç bir şey bilmiyorum ama var ya ben onun güzel kalbini, güzel düşüncelerini bir camlı görüntünün karşısından, gözlerindeki ışıltıyı bile görmeden bana nasıl geçirdiğini ve bana nasıl hissettirdiğini biliyorum... İşte bu, benim 40 yıllık dostumdur diyebileceğim MELEĞİM... Seni cok ama cok seviyorum Meleğim... Umarım seni hiçbir zaman kırmam... Çünkü kırarsam hayatımdaki en büyük hatalarımdan birini yapmış olurum

Aysummmmmm, Aysum yaaaaa... Aaaaa... Ben niye yazdıklarınıza karşılık verecek cümleleri bir türlü toparlayıp, buraya yazamıyorum ki... Niye bu kadar zorlanıyorum acaba... Oyle guzel ki yazdılarınız, cevap verirken o güzelliği sizlere de yansıtamayacağımdan cok korkuyorum ben... İnsanın sevgisini anlatması cok zor bilirsiniz... Seni seviyorum dersiniz yetmez bazen... İşte ben bu forumda bir çok insana SENİ SEVİYORUM diyorum ama bir türlü yetmiyor, bu iki kelime hep eksik kalıyor... Aysumcum, sen de benim SENİ SEVİYORUM diyip, ama bir türlü yettiremediklerimdensin Yazdıgın her bir kelime için ne kadar teşekkür etsem azdır... Yetmese de arkadaşım SENİ SEVİYORUM

Hamza abimm bu ya benim... Çok kıskanctır, kardeşiyle beni sokağa göndermezdi... Benden ona neyse artık? Çok takip edildik gençlik dönemimizde ne yapıyoruz falan diye... DOĞA

Ege canım arkadaşımın canım oğlu... Allah onları asla ayırmasın birbirlerinden... Sude

süt arkadaşımmm missüt: MESUT PINAR

Meral iş arkadaşım, yanımda oturuyor kendisi... Leyla

sen mi vermiştin cevabı yaaaa... Ama ben senden ogrenmedim bikeremmmm dedim ya ben bunu cocuklugumda biliyordum. İlkokul 5'e giderken akşamları okul çıkışında öğretmenimiz ve 4, 5 arkadaş Haliç Parkı'na giderdik ve öğretmenimiz bize her gün bir soru sorardı. Ertesi akşama kadar da vakit tanırdı... Biz o zaman deli gibi bu soruları çözmeye çalışırdık işte ve işte bu soru da onlardan biriydi... Hatırladığım bir de hani şu koyun, kurt ve ot var bilirsin o, bir de geçenlerde soruldu yine garson ve üç müşteri bilmecesi hani garson bahşiş alıyor sonra yok efendim adamlara bir lira para üstü veriyor, para eksik mi, tam mı falan var ya o soru işte... Buradan yeri gelmişken SEVGİLİ ÖĞRETMENİM SADETTİN (ZENGİNSAN) BEY, HAYATIMDA TANIDIGIM, BİLDİĞİM EN DEĞERLİ VE MESLEĞİNİ EN İYİ YAPAN ÖĞRETMEN SİZDİNİZ. ÜSTÜNÜZE DAHA İYİ BİR ÖĞRETMEN GÖRMEDİM, GÖRECEĞİMİ DE SANMIYORUM... SİZİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM...

ELİZYA, ELİZYA’NIN SEVGİLİSİ, O ADAM VE O ADAM’IN ELİZYASI Çok seviyorlardı. Uzun zaman sonra ilk defa birbirlerini göreceklerdi. Elizya o gün en güzeldi. Buluşma noktası İskele... Vapura bindi Elizya, içi içine sığmaz, bir alev ki ta içinden, midesinin oralarda bir yerlerden boğazına doğru yükseliyor, derin derin iç çekiyordu. Bugün onun doğum günüydü ve Elizya’ nın sevgilisi uzun zaman sonra onu görmeye geliyordu. Kafasını kaldırdı, karşısındaki adama baktı gözleri tıpkı sevgilisi, sonra etrafına, diğer adamlara, hepsinin bir yerleri sanki sevgilisi, birinin elleri, diğerinin burnu, ötekinin saçları, duruşu... Gülümsedi. Çok seviyordu... Karşısındaki Adam da gülümsedi. Vapur iskeleye yanaşınca Elizya yerinden kalktı ve hızlı adımlarla vapurdan indi. Orada tam karşısındaydı. Ağlamak istedi. Bir yumru gelip boğazına takıldı, sonra diğerleri ve geri kalanlar. Boğazında bir düğüm gibi yumrular zinciri oluştu. Koştu ve sarıldı. Boğazındaki düğüm gözyaşlarından zincir gibi aktı gitti. Elini tuttu. Biraz önce midesinin içinden boğazına doğru yükselen sıcaklık şimdi artık Elizyanın elinden sevgilisinin eline geçiyor. Yer değiştiriyordu. Sarıldılar. Ve O Adam... vapurda kafasını kaldırıp baktığı ve sevgilisine benzettiği o ilk adam. O da kendi Elizyasına gidiyordu. O adam da uzun zaman aradan sonra ilk defa sevgilisini görecekti. Ve onun da o gün doğum günüydü. O da kafasını kaldırdığında kendi Elizyasının gözlerine benzetmişti karşısındakinin gözlerini. Gülümsemişti.. O da çok seviyordu. Çok çok sonra... Aradan yıllar geçti. Tıpkı filmlerdeki gibi 09.09.1999, Eminönü-Kadıköy Vapuru... Elizya vapurda. Durduk yere aklına yıllar öncesi geldi. Yıllar önce yine aynı vapurda sevgilisine giderken... Şimdi artık sevgilisi yoktu. İçi üzüldü, dışı ise bunu belli etmemeye çalışıyordu... Aynı yumru geldi boğazına sarıldı. Kafasını kaldırdı, karşısındaki adama baktı. Tıpkı gözleri sevgilisiydi ve diğer adamlara...Hepsinin bir yerleri aynı sevgilisiydi... Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Hala çok seviyordu. Karşısındaki adamın da gözünden yaşlar süzülüyordu. Ve O Adam... Yıllar sonra aynı vapurda kafasını kaldırıp baktığı ve sevgilisine benzettiği o ilk adam... Yine aynı adam... Onun da artık sevgilisi yoktu. Onun da içi üzgündü... O da yıllar öncesini hatırlamıştı ve kafasını kaldırdığında yine yıllar önce olduğu gibi karşısındakinin gözlerini kendi Elizyasının gözlerine benzetmişti. O da ağlıyordu... O da Hala çok seviyordu. *** Hiç düşündünüz mü bilmem. Bu dünya da öyle çok insan var ki Tanrı bu kadar insanı yaratırken hepsini ayrı ayrı yaratacak yaratıcılığı nereden buldu diye... Hepsini ayrı ayrı yarattı ama herkesin yaşadıkları aynıydı... Elizya, Elizya’ nın sevgilisi, O adam ve O Adam’ ın Elizyası... Yüzleri o kadar farklı ama yaşadıkları o kadar aynıydı ki... *** Adam, çantasından bir mendil çıkardı ve Elizya’ ya uzattı. Bir mendil de kendisi için ayırdı. Gözlerinden akan yaşları sildiler, iki yabancıydılar ve iki yabancının birbirine gülümseyebileceği kadar gülümsediler... ve sonra ikisi de karşısındakinin gözlerinin ta içine baktılar. yaşadıklarının aynı olduğunu gördüler. Bir daha gülümsediler, bu seferki daha tanıdıktı. Her ikisi de karşısındakini tanıyordu. Aslında her ikisi de karşısındakinin aynısıydı. Vapur iskeleye yaklaştı. İkisi yanyana indiler. Adam, bir şey içelim dedi. Elizya kabul etti. Gidip içtiler. Ve yine çok ama çok sonra... Aynı vapurda... Bu sefer Elizya ve O adam yanyana... İkisi de gülümsüyorlar. Yıllar önce nasıl tanıştıkları gözlerinin önlerinde... Bu vapurda karşı karşıya... Gözlerinde yaşlar, akıllarında, gözlerini karşısındakinin gözlerine benzettikleri sevgilileri... Elleri birbirlerine dokunuyor. Bir sıcaklık diğerinden diğerine geçiyor. Ve Elizya’ nın aklına sevgilisiyle yıllar önceki buluşması geliyor. Gözleri doluyor. Kafasını ona, yanındaki adama çeviriyor. Onun da gözlerinde birikmiş yaşlar dökülmeye hazır bekliyor. Belli ki O da kendi Elizyasıyla yıllar önceki buluşmasını hatırlıyor. Elizya düşünüyor, Adam düşünüyor: Gözleri tıpkı sevgilime benziyor ama yaşadıkları benimkinin aynısı...

ha bi de unutmadan parantez bacak futbolcular varrrr

ha belki bi de surekli oturarak çalışan insanlar da olabilir otur otur bi hastalık sahibi oluyorlar sonra da oyle yuruyurlar gariplerimmm... ama yine de balet veya balerin daha iyi bi cevap

balet, balerin falan olabilir mi ki acaba... örnekler de de görüleceği üzere UÇACAKLAR YÜRÜRLERKEN NEREDEYSE... AMA GÜZEL HEEEE BU KARDEŞİMİZ YÜRÜRKEN AYNI ZAMANDA BAŞINDA Bİ KADIN DA TAŞIYABİLİYOR... BU DA AYRI BİR YETENEK İŞTEEE... TEBRİKLER CANIM KARDEŞİMMMMM İSTERSEN YOK CEVAP BU DEGİL DE, İNANMAM Kİ ALLL BAK YÜRÜYOR İŞTE ADAMMMM AL İŞTEEE AHA BAK VALLA YÜRÜYORLAR, HEM DE SADECE YÜRÜMÜYOR, DANSEDİYOR UÇUYORLAR DA

Bugün 17 Ağustos depreminin üstünden tam 7 yıl geçti. Unutmadık hiçbirşeyi ama bu devletin başındakiler niye unutuyor niye uyuyor anlamıyorum bir türlü... Neden bunla ilgili hiçbir gelişme yok? Neden önemsen miyor bu konu? İlla bi deprem daha mı olması lazım, illa iki deprem, üç deprem daha mı olması lazım... İlla kendi sevdiklerini mi deprem de kaybetmeleri lazım... İlla Binlerce insanın yine göçük altında mı kalması lazım... Umutsuz oldugum konulardan biri de bu... Sanki bütün bu illalar gerçek olsa gene hiçbir gelişme olmayacak gibi... İnşallah bir daha da olmaz İNŞALLAH.... CNN Türk geçen sene 17 Ağustos depremiyle ilgili bir özel dosya hazırlamıştı... Orda bir paragraf vardı ki siiznle paylaşmak isterim... Felaketin altıncı yılında, yakınlarını ve evlerini kaybedenler her sabah olduğu gibi bu yıl da yine aynı sarsıntıyla uyanacaklar güne. Aynı korkuyu, doğa karşısında aynı çaresizliği yaşayacaklar. HEPSİNİN BAŞI SAĞOLSUN TEKRARDAN.... ALLAH BİR DAHA DA ONLARA VE BİZE BOYLE BİR ACI GÖSTERMESİN...

BİZDEN BİRİ oldum artıkkkkk

zırlak oldum iyice

teşekkürler meleğim aldım çiçeğini..seni cok seviyorum

hiç tanımam zeytin abla

dont cry for me argentina

anlayışlısı

iyi yüreklisisin

BAYILDIM BU SÖZE... Düşünmek , ruhun kendi kendine konuşmasıdır. EFLATUN