gloria

ahhaaa bi kaçak daha, sen nerdeydin bakim bu saate kadar, yarın senin de annenle babanı görmek istiyorum, gelsinler okula, sözlü yapcem onları, ayyy ne sözlüsü yaaa, sözlüyü yarın sana yapcem, annen ve babanla toplantı yapcemmm

ya cocugummm saat kaçççç? Nerdesin sen bakim? Eve gitme saati geldi, sen okula daha yeni geliyon, yarın annenle babanı görmek istiyorum, okula gelsinler, toplantı yapcam onlarla... Sen estikçe, eylem yapıyon demek heee... Sizi meydanlarda görelim OKulda ne eylemi bakimmm heeee? sen buraya ders öğrenmeye mi geliyon yoksa eylem yapmaya mı? Ama bir yandan takdir ettim seni ne yalan söylim, hakkını araman hoşuma gitti, gerçi bunu bi defalık yapcemm, bi daha da boyle bişi asla yapmam... Aramızda kalcek ama tamam mı? Şimci, bodrumlu bu saatte okula geldigine gore, sözlüyü kaçırdı ya biz onu sözlü yaptık sayalım ve onun 90 puanını ben sana verimm olur mu? senin 35 de Bodrumluya gitsin, hem yarın annesi ile babası gelince onlara oglunuz pek tembel diycem, bunu kanıtlamam gerek, o nedenle de bi zayıf nota ihtiyacımız vardı, degerlendirelim bari hadi git şimdi sen estikçe, git de güzel güzel uyu, yarın cok zor bi gun sizi bekliyo, deneme sınavı yapcem sizi fısıltı karnın acıktıysa, beslenme cantanda haşlanmış yumurta vardı, onu ye... ee bütün gün koşuyosunuz, yedikleriniz durmuyo ki midenizde, şöyle sakin sakin dolaşsanıza,sizde yan sınıfın öğrencileri gibi uslu uslu otursanıza...

yanlış cevap, bilemedin b' ydi doğru cevap kazanamayacaksın ALS'yi gördün mü bakk... Yüksek lisans yapamayacaksın işte... Üniversiteyi bitirince de bitmiyo artık, bi baltaya sahip olamayacaksınız üzülüyorum size ahh ahhhh emeklerim boşa çıkıyo heppp ama hadi fraktal kısmını tutturdun sana da 25 verim barii sen estikçe, çok mu belli oluyo kim oldugum gidiyom ben, gerçek yüzüm ortaya çıktı

tamam a doğru cevap ama söylediğin anarşik sözlerden dolayı sana 35 vercem 65 puan kırıyorum, hadi zil çaldı, evlerinize bakimm, yarın görüşürüzz...

ne demekk ooo, itiraz mı ediyon sen, bana karşı mı cıkıyonnnn? ÖSS, LGS, ALS ne olmuş yani, sorduk işte.... Allaaa alla bu sınıfa bişiler oldu heee... Biri anarşik sözler ediyo, öteki itiraz ediyo, karşı cıkıyo komünüsttt müsün sen bakimm...

açık uçlu soru mu sorduk kızım yaaaa, çoktan seçmeli sordum, şık isterim, a mı b mi c mi d mi onu söyle sen bana.... heemmm ne diyon sen öyle bakimmm? ne öyle zor koşullar, mücadele, emek falan, anarşik mi olcan başımızaaaa sen heeee...

Fısıltı al bakim bu da senin sorun, ben şimdi gidiyom, sonra gelip bakcam naptınızaaa tamam mı? Bana bakın kopya cekmek yok heee.... yoksa zayıf veririm ikinize de gidiyom şimdi çıt yok haaa... zaten yan sınıftaki hocadan sürekli şikayet alıyorum sizle ilgili, sizin yüzünüzden adım sınıfına söz geciremeyen ogretmene cıktı, 40 yıllık meslek hayatımda görmedim boyle bişi yaaa... Ben öğretmenler odasındayım... Arada gelip kontrol etcem sizi ben gidim şimdi örgümü örmeye devam edim... İpimm nerde benim heyyyy? Ya bak şişleri de almışlar yine masamdan... haaa tamam buldum Ohh beee iyi ki de örgü örüyorum, başka türlü nasıl kurtulcaktım ben bu stresten, alimm elime şişleri şöyleee oohh bak yüzüm nasıl güldüü amaaa ŞŞTTTT SUSUN BAKİMMM, ŞİŞ VAR ELİMDE, ŞEYTAN DOLDURUR SONRAAA Daire, elips, üçgen gibi geometrik şekiller bize yalnızca çevremizdeki basit biçimleri ifade etmede yeterli oluyor. Bulutlar, kayalar, yaprağın kenar kıvrımları, bir ağacın dalları gibi doğanın düzensiz şekillerini geometrinin bu basit şekilleriyle tarif etmek olmuyor. Doğadaki bu tür düzensiz şekillerin analizini sağlayan bir modelleme geliştiren Mandelbrot, fraktal modeller kavramını ortaya attı. Düzensiz nesnelerle ilgili olan bu kavram, klasik geometrinin doğaya sadeleştirip kolayca algılanabilir hale getirerek sonlu öğelere indirme mantığına aykırıdır. Fraktal geometri anlayışı, birçok yeni fikir gibi ilk başta garipsendi. Ancak bugün biliyoruz ki fraktal modeller her zaman vardı; ama insanoğlu bunları yeni yeni fark ediyor. Fraktal modeller Öklid`in biçimsiz bularak bir kenara bıraktığı nesneler üzerinde çalışma fırsatı veriyor. Bu parçaya dayanarak, aşağıgaki ayrgılardan hangisine ulaşılamaz? A-Klasik geometri, tüm nesnelerin biçimlerini açıklamada yetrsizdir. B-Fraktal geometrinin geliştirilmesiyle, klasik geometri önemini yitirmiştir. C-Matematik, doğadaki olayları açıklarken modeller kullanır. D-Fraktal geometri anlayışına göre, doğa basite indirgenerek açıklanamaz. E-Klasik geometride düzenli şekillerden yararlanılır.

sözlüyü kaynatmaya calıştıgını farkındayım ama bana kül yutmaz derler, yutmam ben külleri, bilemiyosan soyle na gore zayıf vercemm

kargaları çıkarttıktan sonra gel hemen, snei de sözlü yapcemmmm

demek oyle haaaa... Yaktım çıranızı, hem nerde bakim bu sınıfın geri kalanı, Nerde kahin, Nerde Taurus, onlar yoktuysa siz neye geldnizi ki gelmeseniz de ben de soyle bi kafamı dinlesem diyodum, ama madem geldiniz cıkarın kağıtları sözlü var , yok kağıtları cıkarmayın, kalsın onlar yazılı yapacağım sizi... Ayy gene delirtti bunlar beni... Ne diyom ben yaaa hunimi getirin kafama takcam, yedim yine kafayıı... sözlü yapıyorum tamammm... Sen estikçe söyle bakimm, Keçe, yünün ya da kılın su ve sabunla çiğnenip dövülerek liflerin birbirine kaynaştırılmasıyla elde edilen ve örtü, yaygı, çadır ya da giysi yapmada kullanılan bir tür kaba kumaş olarak tanımlanabilir. Keçenini geçmişi milattan önceki yüzyıllara dayanmaktadır. Koyun ve keçinin olduğu her coğrafyada yapılan kazılarda keçe buluntularına rastlanmıştır. Bulunan eşyalaar bakıldığında, göçerlerde yaşamın her alanında keçenin kullanıldığı görülür. Yündeki keçeleşme, dokuma ve giyim endüstrisinde, liflerin bir kusuru, bir sorun olarak görülmüş ve önlenmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Oysa göçerler, yünün bu özelliğinden yararlanmış, üretimi oldukça zahmetli olan ve beceri gerektiren keçeyi üretirken üzerine yaptıkları motiflerle duygu ve düşüncelerini aktarmışlar ve bu ürünleri birer sanat yapıtına dönüştürmüşlerdir. Bu açıdan bakıldığında, keçenin, insanın elinde varolanı değerlendirmesinin, zor koşullarda bile varolmaya çalışmasının, bu varoluş sürecinde kendini ifade edebilmesinin, dolayısıyla sabrın ve emeğin bir simgesi olduğu söylenebilir. Yerleşik yaşamla birlikte değişen koşullarla kaybolmaya yüz tutan, günümüzde çeşitli etkinliklerle yeniden gündeme gelen keçe, bize bu değerleri hatırlatması açısından da önemlidir. Dokuma ve giyim endüstrisinde seri üretim yaygınlaştıkça, pazarlar birbirini tekrarlayan ürünlerle doldu. Üreticiler bu sorunu el sanatlarının estetiğinden ve geleneksel üretim yöntemlerinden faydalanarak çözmeye çalışıyor. Üreticinin kendi kültüründen yola çıkarak özgün ürünler yaratma çabası içine girmesi açısından keçe iyi bir örnektir. Parçaya göre, keçenin sabrın ve emeğin simgesi olarak görülmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A- Zahmetli olan üretim sürecinin yaşam koşullarıyla paralellik göstermesi B- Üretim biçiminin hemen hemen değişmeden günümüze kadar gelmesi C- Tarihinin milattan öncelere dayanması D-Çok geniş bir coğrafyada görülmesi E-Geçmişte insanın birçok ihtiyacını karşılaması

ya nedir benim sizden çektiğim yaaaaa... Ben size hayat bilgisi kitabınızın 53. sayfasını acıp okuyun demedim mi bakimmm... ayyy bu kargalar nerden cıktı, alın şunları tepemden beee... hem kimin bu kargalar, kim getirdi bakim bunları sınıfa... Ya şu aksakallı dede kimin dedesi utanmıyor musunuz koskoca dedeyi de peşinizden buralara kadar sürüklemeye... Hem bi sandalye bilemm vermemişsiniz adama, öyle ayakta durup duruyorrr... Sen estikçe, dedeye cabuk sandalye getir, otursun adamcazzzz fısıltı sen de şu kargalara, böcek ilacı sık cabuk, cıkart sunları sınıftannnnnn... ayy bağırmaktan sesim kısıldı artık, tanrım ne biçim sınıf bu yaa.. HAANAM sınıfı Taurus, bak coğrafyayla aran nasıl diye sormuşsun yine, ben sana onu sır vermiştim, ne herkese söylüyorsun coğrafyayla aramın kötü olduğunu, Fas kuzey Afrikada mıydı, güney afrikada mı, tamam tamam hatırladım galiba kuzey afrikada mısırın batısındaydı, doğru mu dedim hııı Offf offf allahtan coğrafya dersine ben girmiyorum ya o kargalar hala niye cıkmadı sınıftann cıyyyyaaaaakkkkk

Soyadı kanunu 21 Haziran 1934'te kabul edilmiştir. O nedenle zaten doğru cevap bu olmazdı ki benim tarihlerle aram iyidir.

1935 yılında ikinci dünya savaşı henüz başlamamış olduğundan (1939-1945 yılları arasında bütün dünyaya yayılmış ve ikinci dünya savaşı olma özelliğini ancak bu tarihlerde kazanmıştır) 1935 yılındaki bir gazetenin "birinci dünya savaşı" için birinci demesi hatalıdır. Çünkü henüz "ikincisi" olmayan bir savaşa, "birinci" denemez. (Ee bak diyorum işte calışmıyorsun derslerine sonra da cevabı bulamıyorsun, çalışsaydın sana verdiğim tarih dersine şimdi bu sorunu kendi kendine yanıtlayabilirdin... Bana sorma gereği duymazdın... )

şimdi öncelikle kahin sana verdiğim 80 puanı geri alıyorum, Neden diye sorarsan... Sordun mu "neden" diye... He tamam sorduysan cevaplimmm o zaman, geri alıyorum cunku sen masamdan sınav sorusunu çalmışsın. Ahan da kanıtı... Kaç kere dediydim sınav soruları calınmayacakkk diyee... Bir daha tekrar ederse bu davranışınız (hepinize söylüyorum haaa) size senenin sonuna kadar sürekli sınav yaparım ona göre haaa.... Gelelim Sen Estikçe sanaaa... Sana ben 60 mı vermiştim, tamam o zaman Kahin'e verdiğim 80'i ondan alıp sana veriyorum, sana verdiğim 60'ı da senden alıp Fısıltıya veriyorum... Kahin, sana da 50 verdim... Yok yok 40 veriyorum... Tamam notlarınızı tekrar okuyorum: Taurus 100 Bodrumlu 90 Sen Estikçe 80 Leyla 70 Fısıltı 60 Kahin 40 Tamam şimdi ses istemiyorum artık, başım çatladı valla vıdı vıdınızdan, açın hayat bilgisi kitaplarınızın 53. sayfasını sessiz sessiz okuyun, yarın sınav olacaksınız

olmuş dimi? Yalnız var ya son kısma kadar gelip de sonda img 162 yi eklemeden onceki haliyle sayfayı actıgımda karşımda gordugum boşluk beni bitirdi şimdi gülüyorum ama o zaman ağlayacaktım vallahi... hani bi de bilmiyorum boyle bir kural olup olmadıgını, msni falan actım belki bilgisayardan anlayan tanıdık birileri vardır onlara sorim diye ama saat gecenin 3 ü, kim olacak tabii o saatte... İş başa düştü, yazdıgım herşeyi tekrar okudum, bulana kadar da sinirden kendimi yedim bitirdim, nerede yanlış yaptım diye acaba... Neyse ki, buldugum web sitemin diğerlerinden farklı oldugunu farkedince, ben de onlara benzettim de sonunda oldu Eşittirin altındaki _ aslında benim en iyi ipucum oldu sayılır, belki o çizgi olmasaydı gerçekten de yakalayamayabilirdim, diğer forumda çizgi yoktu demişsin, o halde gerçekten sizin işiniz daha da zormuş ben de seni tebrik edeyim o halde... Tebrikler ve gerçekten cok güzel bir soruydu, çözerken zamanın nasıl da akıp geçtiğini anlayamadım inan... Hazırlayan kişiyi de benim adıma tebrik edebilirsin...

tamam sen de bildin sana da 70 veriyorum... otur yerine Leyla, bir dahakine derslerine iyi çalış bakim veririm sıfırı kalırsın sınıfta bak Bodrumlu ve Kahin, aynı şeyler sizin için de geçerli ona göre, oturun bakimmmm yerinizee... Taurus senin için geçerli değil, sen çalışmışsın, hakkınla aldın 100 puanı sen oturma, kalk senn

(Biraz uzun bi cevap olmuş idare ediverin artık ama ancak bu kadar toparlayabildim, soruyu çözerken adım adım ilerlemem gerektiğinden notlar almıştım, sizlerle de paylaşmış oldum aşamalarımı işte... Ben şimdi bu cevabı hikaye gibi yazmış olduğuma göre o halde bi de başlık koyayım hikayeme bari BİR CEVABIN ANATOMİSİ Sorunu gördüğümde aklıma ilk “neden eşittir (=) işaretinin altında alt çizgi (_) var” sorusu geldi. Biraz daha dikkat ettiğimde onun bir “link çizgisi” olduğunu fark ettim. Buradan yola çıkarak link çizgisine tıkladığımda karşıma bir imageshack sayfası geldi bu arada sorudaki linklere tıklanınca hepsinden aynı sayfaya erişiliyor) Adres bu: http://img321.imageshack.us/img321/2378/birpe2.jpg (adrese tıklandığında bir mesajla karşılaşıyorsunuz) Mesaj da bu: Olmadı, başka bir şey yapman gerekecek Mantık olarak buraya kadar gelip de buradan geriye dönmek olmazdı o halde demek ki sorunun cevabının bu sayfayla bir ilgisi olsa gerekti... http://img321.imageshack.us/img321/2378/birpe2.jpg'>http://img321.imageshack.us/img321/2378/birpe2.jpg bu adresteki rakamların Medikal’in verdiği rakamlarla ilgisini fark edebildiniz mi acaba? yani ben fark ettim de ondan diyorum. Soruyu bir daha hatırlayalım o halde: 72=321 1080=2378 qk9=pe2 Eşitliklerin ikinci bölümündeki harf ve rakamlar web adresinin içinde verilmiş rakamlarla aynı o halde 321, 72’ye; 2378, 1080’e; pe2’de qk9’a eşit olduğuna göre bir de web adresini bu eşitliğin birinci bölümüyle denemekte ben bir zarar görmedim iyi de ettim... Ne oldu peki? Olan şu: http://img72.imageshack.us/img72/1080/birqk9.jpg tıklayalım bakalım ne oluyor? Yeni bir mesajla daha karşı karşıya kalıyoruz: Fena gitmiyorsun… Şimdi bunu çöz, h:mst/aht/gapiec k/15.i63um24sg/6 /a9gsr.(boşluk)ezj(boşluk)zyp(boşluk) Ha işte burada artık sonumuz geldi diye düşünmekten başka bir çaremin kalmadığını fark etmiştim ki bu sefer de bu (boşluk) mevzusuna kafam takıldı… Şimdi bu verilenin bir web adresi olduğunu varsayarsak (ki mantıken başka bir yolu yok, bence cevap bulmamız gereken yeni web adresinde yazıyor olmalı) ve bu da bir web sayfasıysa bu durumda “http” diye başlaması gerekir. Ama bu yeni şifredeki tahmini web adresi öyle başlamıyor, o halde bunu ne yapıp edip bir web sitesi haline getirmemiz gerekiyor… İpucumuz: http Şifremiz de bu: h:mst/aht/gapieck/15.i63um24sg/6/a9gsr.(Boşluk)ezj(Boşluk)zyp(Boşluk) İlk harften itibaren dörder sıra atlayarak ilerlediğimizde 4. karakterlerden sanki “http” buluyormuşuz gibi bir durum ortaya çıkıyor. Buradan yola çıkarak acaba şunu yapabilir miyiz? h:ms t/ah t/ga piec k/15.i63um24sg/6/a9gsr.(Boşluk)ezj.(Boşluk)zyp(Boşluk) buraya kadar geldiğimizde enteresan bir durumla karşı karşıya kalıyoruz… Yukardan aşağı önce ilk sıraya sonra ikinci sıraya daha sonra üçüncü sıraya en son da dördüncü sıraya baktığımızda karşımıza çıkan şu oluyor: http://imageshac (galiba doğru yoldayız o halde mantığı bozmadan dörderli dörderli 4 sıra yapmaya devam edelim) k/15.i63um24sg/6/a9gsr.(Boşluk)ezj(Boşluk)zyp(Boşluk) k/15 .i63 um24 sg/6 /a9gsr.(Boşluk)ezj(Boşluk)zyp(Boşluk) k.us/img162/5346 (ikinci dörtlü grup da gayet mantıklı gidiyor ama asıl sorun başlamak üzere (boşluk) kısımlarını asıl nasıl yapacağız…) /a9gsr.(Boşluk)ezj(Boşluk)zyp(Boşluk)... /a9g sr.(Boşluk) ezj(Boşluk) zyp(Boşluk) /sezarzy9.jpg ile bittiğine göre bizim (Boşluk) de gerçekten boşluğu ifade ediyormuş demekmiş onu fark ediyoruz… Şu saate kadar boşuna düşünmüşüm onu nasıl halledeceğiz diye Şimdi bütün parçaları birleştirip bi de deneyelim bakalım: http://imageshack.us/img162/5346/sezarzy9.jpg eee denedim bişi olmadı... resim bulunamadı uyarısı çıktı ama buraya kadar her şey doğru gidiyordu ben şimdi nerede yanlış yapmış olabilirim ki acaba? Ama cevabın bu olduğundan adım kadar eminim her şey de gayet mantıklı bir şekilde ilerledi, UYKUM DA GELDİ üstelik başından beri ağrıyan başım şu durumda daha da bi ağrımaya başladı, ya buraya kadar her şey yanlış ki bence imkanı yok...ya da var bi durum da ben çözemedim… Baştan bi daha bakalım her şeye… Biryerlerde bir şeyleri eksik yapıyorum ama Galiba yakaladım bişiler Baştan beri verilen adreslere bir göz atalım İlk verilen adres: http://img321.imageshack.us/img321/2378/birpe2.jpg İkinci verilen adres: http://img72.imageshack.us/img72/1080/birqk9.jpg Benim bulduğum adres: http://imageshack.us/img162/5346/sezarzy9.jpg İlk adreste de ikinci adreste de üçüncü bölümlerdeki img numaraları (img321 ve img72) imageshack’ten önce tekrar edilmiş ama benim bulduğum adresteki numara (img162) tekrar etmiyor, ben de eklesem acaba ne olur diye bir umut ekliyorum ve şunu elde ediyorum: http://img162.imageshack.us/img162/5346/sezarzy9.jpg deneyelim bakalım oluyormuymuş... GAIUS JULIUS CAESAR çıktı Ağlamak istiyorum sayın seyirciler Ya çok enteresan bu Sezar’lı soruların cevaplarını çözmek acaba neden hep bana kısmet oluyor ki... HAKKATEN HİKAYE GİBİ CEVAP OLDU AMA OLDU MEDİKAL BU ÇOK ZORDU YAAA YAKLAŞIK 4 SAATTİR BU SORUYLA UĞRAŞIYORUM… HA BİRAZ DAHA UĞRAŞSAYDIM KESİN SIYIRMIŞTIM Bu arada neden img162 başa eklenecekti de bunla ilgili ikinci şifrede bir bilgi yoktu kafama takıldı… Kural falan mı yani mutlaka başta olması, ondan mı şifre de onunla ilgili bi ipucu yok, yoksa şifre mi eksik? Bu imageshack’ten zaten cok bişi anlamıyorum, başından beri bana sinir bozucu geliyor ama neyse ben çözdüm ya ona bakıyorum şimdi, ee artık ben gidim yatimmm

bu kişi 1979 yılında doğmuştur. 2005 yılında 26 yaşına olur. 1+9+7+9 = 26'dır.

tamam bildiniz, hepiniz sınıfı geçtiniz ama notlarınızı azcık farklı vercem: Taurus sana 100 veriyorum aferin, otur yerine... Rica ederim (teşekkür ettiğini düşündüğümden yani) Bodrumlu, sana da benden 90, sen de otur yerine (itiraz edersin sen şimdi Taurus'a neden 100 verdin de bana 90 verdin diye, ee o senden once cevapladı, sen kopya cekmiş oluyon bi yandan da ondan) Kahin sana da 80 veriyorum, sen de otur yerine... ayrıca sakın itiraz etme TEBRİKLER TEBRİKLER TEBRİKLER TEBRİKLER TEBRİKLER

ayy hızımı alamadım.... bu soruyu sevdim de cılkını çıkarayım dedim Bu cevap diğerinden daha güzel oldu hem de daha anlaşılır, gerçi siz ilkinde de ne dediğimi anlamışsınızdır ama ben yine de yanlış anlamaya mahal vermim dedim Peter Parker (Spiderman) ve Bruce Wayne (Batman) normalde insandırlar ve insani özelliklerinde sıyrılıp, kahraman kişilikler olabilmek için kahramanlık kostümlerini giyerler. Yani Peter Parker, Spiderman ve Bruce Wayne de Batman kostümünü giyer. Böylece gerçek kimliklerini, kahramanlık kostümleri ile gizlemiş olurlar. Bu durumda gerçek kimliklerini gizledikleri kostümlerini çıkardıklarında ise yeniden insan olurlar. Yani Batman yeniden Bruce Wayne; Spiderman de Peter Parker olur. Superman ise zaten kahramandır, onun kahramanlığını gösterebilmesi için aslında bir kostüme ihtiyacı yoktur (ama olsun o giyiyor biz de bişi demiyoruz) ama kahraman olduğunu gizlemesi için bir kostüme ihtiyacı vardır ve bu da onun gerçek kimliğini gizlediği Clark Kent halidir. O Clark Kent kostümünü çıkardığında ise bir kahraman yani Superman' dir. Buradan yola çıkarak Batman ve Spiderman'in gerçek kişiliklerini gizledikleri kostümleri kahramanlık kostümleri iken, Superman'in gerçek kimliğini gizlediği kostümünün insan kostümü olduğu sonucuna geliriz. Bu da kostümleri açısından değerlendirdiğimizde doğru cevabın SUPERMAN oldugunu ortaya cıkarmış olur. Çünkü aslında onun kostümü Superman kostümü değil Clark Kent kostümüdür.

cevabın bunlarla ilgisi oldugunu dusunmuyorum, doğrusu SUPERMAN çünkü: Spiderman ve Batman normalde insandırlar ve insani özelliklerinde sıyrılıp, kahraman kişilikler olabilmek için kahramanlık kostümlerini giyerler. Böylece gerçek kimliklerini kahramanlık kostümleri ile gizlemiş olurlar. Superman ise zaten kahramandır, onun kahramanlığını gösterebilmesi için kostüme gerek yoktur (ama olsun o giyiyor biz de bişi demiyoruz) ama kahraman olduğunu gizlemesi için insan kostümüne yani takım elbise ve gözlüğe ihtiyacı vardır. O insan kostümünü çıkardığında ise artık bir kahramandır. Buradan yola çıkarak Batman ve Spiderman'in gerçek kişiliklerini gizledikleri kostümleri kahramanlık kostümleri iken, Superman'in gerçek kimliğini gizlediği kostümünün insan kostümü olduğu sonucuna geliriz. Bu da kostümleri açısından değerlendirdiğimizde doğru cevabın SUPERMAN oldugunu ortaya cıkarır.

Canım benim, doğum günün kutlu olsun... Ömrünün geri kalanında güzel yaşa kelebeğim, Herşey gönlünün, yüreğinin istediği, dilediği gibi olsun...

Ahmet Ümit, meslek icabı tanıştığım yazarlardan birisi tabii bunun avantajlarından birisi de bendeki bütün kitaplarının imzalı olması... Ahmet Ümit'in kitaplarından Kar Kokusu'nu okudum şu anda da Kukla'yı okuyorum. Bunların yanısıra okunmak üzere bekleyen Patasana ve Beyoğlu Rapsodisi var. Benim şahsi düşüncem, bu zamana kadar polisiye alanında eserler vermiş yazarlarımızın sadece polisiye yazmadığı başka türlerde eserlere de yer verdiği göz önünde tutulursa bu alanda uzmanlaşmış tek yazarımız Ahmet Ümit... Ve o bu işi iyi yapıyor... Mehmet Selçuk arkadaşımızın sormuş, Karanlıkta Koşanlar isimli dizi ile Ahmet Ümit'in bir ilişkisi var mı diye... Bu dizi Ahmet Ümit'in Şeytan Ayrıntıda Gizlidir isimli eserinden senaryolaştırılmıştır. Andaç Haznedaroğlu tarafından yönetilen ve Perihan Svaş ve Yiğit Özşener'in rol aldığı Çalınan Ceset isimli film de Ahmet Ümit romanından bir uyarlamadır. Ayrıca geçtiğimiz şubat ayının sonlarına doğru sinemalarda yer alan Sis ve Gece de Ahmet Ümit'in romanından sinemaya uyarlanmış bir filmdir ve filmin seti ile ilgili düşüncesini de "aynen hayal ettiğim gibi olmuş" şeklinde dile getirmiştir. Ek olarak şu sıralar, Deccal isimli yeni bir dizi senaryonun hazırlıkları içinde olduğunu da bizzat kendisinden öğrenmiş bulunmaktayım ee madem bunu da sizlerle paylaşmış olayım... Bu arada Kukla isimli romanının da film hakları Plato tarafından satın alınmış...

Hayat; skor tabelası tutmak değildir. Kaç arkadaşınız olduğu ya da kaçının sizi arkadaş kabul ettiği değildir. Bu hafta sonu için planlarınızın olması değildir. Hafta sonunda yalnız olmanız da değildir. Şu sıralar sevgiliniz olması değildir. Geçmişte sevgiliniz olması veya geçmişte kaç sevgiliniz olduğu da değildir. Bugüne kadar hiç sevgilinizin olmaması da değildir. Sizi kimin öptüğü değildir. Aileniz ya da onların serveti değildir. Hangi okula gittiğiniz değildir. Ne kadar güzel ya da ne kadar çirkin olduğunuz değildir, giydikleriniz, ayakkabılarınız değildir. Ne çeşit müzik dinlediğiniz değildir. Okul notlarınız değildir. Ne kadar akıllı olduğunuz değildir. Herkesin size verdiği akıl notu hiç değildir. Hayat; standart testlerinin belirlediği kişiliğiniz de değildir. Hayat; bir kağıda dökülmüş hayat hikayeniz ve bu hayat hikayesini kimin kabul ettiği de değildir. AMA HAYAT; Kimi sevdiğiniz, kimi incittiğinizdir. Kimi mutlu, kimi mutsuz ettiğinizdir. Sizin olanları koruyabilme ya da mahvedebilmenizdir. Dostluklarınızdır. Neyi söylediğiniz ve neyi kastettiğinizdir. Hangi önemli hüküm ve kararları verdiğiniz ve de niçin verdiğinizdir. İçinizde sevgiyi taşımak, büyütmek ve dağıtmaktır. Ama en önemlisi, yalnız başına asla gerçekleştiremeyeceğiniz bir şeyi yapmak, hayatınızı, başka insanların kalbine dokundurabilmektir. Başkalarının kalplerini etkileyecek yolu ancak siz seçersiniz. Ve hayat bu seçimlerdir zaten. Hayat; silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır. Ve insanlar böyle büyürler...

ben galiba bugun bu kafa bulanıklığı ve dalgınlığıyla cok seyi kaçırcam Munich benim izlemeden once aslında cok önyargılı yaklaştığım bir filmdi, içimden açıkçası "kesin taraflı bir film" diye düşünmüştüm ama izlediğimde hiç de oyle olmadıgını gördüm, ilginç ama gerçekten de ne İsrail'in ne de Filistin'in yanındaydı, aksine kimi zaman İsrail'in kimi zaman Filistin'in yanından, gözünden işlenmiş, güzel bir filmdi... Filmdeki flashbackler, kimi zaman insanı yorsa ve zorlasa da bittikten sonra "güzel bir film izledim" duygusunu hissetmiş olmam da cabası tabii