gloria tarafından postalanan herşey
-
Gloria
burdayım güzel tesadüf oldu aslında, anı defterime bakmak için girmiştim, o arada senin mesajınla karşılaştım, yazman çok hoşuma gitti teşekkür ediyorum... Doğru senle fazla karşılaşamadık, aslında bir aralar forumun demirbaşlarındandım ama bu sene biraz kendimi cekmem gerekti, dersler nedeniyle... Şifre çözme sorusu dediğin, Leonardo ile ilgili olandı dimi? Gerçekten de zordu beni de çok zorladı o soru ama sanırım sürekli uğraşınca başarılıyor... Aslında yoğunluğum fazlayken, foruma girmeme sebeplerimden birisi de bilmecelerin oldugu bolum, çünkü bazen oyle hoş ve çekici sorular geliyor ki, kendimi kurtaramıyor, takılıp kalıyorum sanırım ben kendimi zorlamayı seviyorum... bi de birtakım sorular özellikle araştırma yapmaya yöneltenler de çok ilgimi çekiyor, her biri sayesinde öğrendiklerime bir çok yeni bilgi katmış oluyorum... Ne bilim işte mutlu oluyorum, sonuca ulaştığımda da daha cok mutlu oluyorum... Bu arada senin "40 yıl uğraşsam bulamam" cümlene de hiç katılmıyorum kleocuğum, bulursun vallahi, Sadece belki biraz merak, biraz da sabır... İşin sırrı burada...
-
Gloria
rica ederim canım benim
-
AKLA YATKIN KADINMI?, EYECAN KATAN KADINMI?... (Bir ERKEK GÖZÜYLE... Erkekler “akla yatan kadınlarla evlenmek isterler, ama hayatları “heyecan katan.)
Ha bu arada unutmadan, bunu sadece erkeklere mal etmek bence büyük haksızlıktır... Soruyu "akla yatkın olan erkek mi yoksa heyecan veren erkek mi" şeklinde değiştirmek de mümkündür. Kadınlar için de aynı şeyler neden geçerli olmasın ki... Durum şu ki bunu inkar etmek asıl mümkün olmayandır... Bunu sadece erkeklere mal etmek asıl mümkün olmayandır ve tabii bunu sadece erkeklere mal eden zihniyetin varlığı da asıl mümkün olmaması gerekendir... Değişin artık beyler, dünya değişiyor, herşey değişiyor, vazgeçilmeyen artık tek sizler değilsiniz... Gözünüzü açın ve sahip olduğunuzu kaybetmemeye çalışın, çünkü değişmeyen, hala geçerliliğini koruyan neredeyse artık bir takım atasözleridir... Tıpkı "Dimyada pirince giderken evdeki bulgurdan olmak atasözü gibi... Üzüm üzüme baka baka kararır atasözü gibi... Tabii bir de bunu eğer dünyaya aklı başında, önyargısız ve geniş açılarla bakamıyorsa bir erkeğin yazmasını beklemek de çok mümkün değildir... ve yine tabii bunu bir erkek yazmazsa bir kadının yazması ve yazdığında da akıllardan gececek önyargılı cümleleri engellemesi de mümkün değildir... Ama umursamaması mümkündür... Önyargılı olmak, önyargısız olmak, yazılanları önemsemek ya da gözardı etmek de mümkün olanlar arasındadır... Ya da mümkün olmayanlar... ve bunun seçimi ancak algılanılabilen ya da algılayabildiğiniz kadarıyla ilgilidir...
-
AKLA YATKIN KADINMI?, EYECAN KATAN KADINMI?... (Bir ERKEK GÖZÜYLE... Erkekler “akla yatan kadınlarla evlenmek isterler, ama hayatları “heyecan katan.)
Akla yatan kadın mı, heyecan katan kadın mı? sorusuna karşılık sorulacak bir sorum daha var aslında benim... Akla yatan kadın da başta heyecan katan kadın değil midir? Eğer bahsettiğimiz günümüz koşulları ilişkileri ise, şöyle de bir gerçek vardır ki, (ABD, Türkiye, Fransa, İngiltere farketmez) bu insanların çoğunluğu zaten evlenmeden once bir flört dönemi yaşayıp, sonrasında evlenmeye karar vermişlerdir. Unutmamak gerekir ki insanların en zayıf noktalarından birisi olan "sahip olma arzusu" ilişkiler göz önüne alındığında ancak evlilikle sağlanabilir. İşte asıl talihsizlik bu aşamada başlar. Çoğu insan evlenerek "sahip olma arzusu"nun "sahip olma" kısmını elde ederlerken "arzu" kısmını ise kaybederler... Öncelikli amaç, sahip olmak ise, amacına kavuşmuş olan insan da bir süre sonra kendisine başka amaçlar bulmakta gecikmeyecektir. Bu durumda yeni amaç, akla yatan degildir artık, çünkü akla yatan zaten sahip olunandır. Heyecan katan ise sahip olunacak olandır... Bunu açıklarken özellikle kadın veya erkek ayrımına gitmedim cunku bu butun insanlara mahsus birşeydir... Şöyle bir geçmişimize baktığımızda elde etmiş olduğumuz herşeyin, aslında sahip olmak istediğimiz herşey olduğunu da görürüz. En basiti, arabalarımızı düşünelim... Herşeyine kadar özenle seçtiğimiz, inanılmaz itina gösterdiğimiz arabalarımızı ilk kullandığımız seferle, ikinci kullandığımız sefer bile duyduğumuz heyecan aynı olmayacaktır. Bir süre önce sahip olmak için borçlara girdiğimiz, hatta ilk aldığımızda belki de heyecandan ne yapacağımızı şaşırdığımız arabalarımız, bir süre sonra bizi bir yerden bir yere götüren araçtan başka hiçbir şey ifade etmeyecektir... bunun devamında da , "eskidi artık değiştireyim" düşüncesinin, gelişmesi de gecikmeyecektir tabii ki... Bunu daha birçok örnekle geliştirmek mümkündür, bi düşünsenize mesela okul bitiririz, meslek sahibi olmaya çalışırız, meslek sahibi oluruz, daha çok para kazanmak, daha çok prestije sahip olmak isteriz, bunlara da sahip olunca bu sefer yaşam standartlarımızı yükseltmeye çalışırız, ev alırız, ev yetmez, yazlık sahibi oluruz vs. vs... bunlardan birine ulaşmak demek, diğerlerine sahip olmak arzusunu hep körükleyecektir... Sonuç itibariyle geldiğimiz nokta bunun aslında bir kısır döngüden ibaret olduğudur...Yani AMAÇ OLMA-SAHİP OLMA-ARAÇ OLMA döngüsü... Amaç aşamasındaki "heyecan" , sahip olma aşamasında "ulaşılan" olur ve ulaşılan ise son aşamada artık "araç"tır... Bu durumda döngünün yeniden başlaması ise kaçınılmazdır... İlişkilere geri dönünce, ben tüm bunların yanısıra bir yandan da mantığın, "sahip olmak" degil de "hayatı paylaşmak" olduğu evliliklerde aklın ve heyecanın her zaman yerini korumaya devam edeceğinden yanayım... Unutmamak gerekir ki bazı şeyler vazgecilmezdir... Vazgecilmez olma sebepleri de onlara yüklediğimiz anlamlarla ilgilidir... Bu durumda sahip olmuş olmak, onun vazgeçilirliğini artırmaz, kaybetmeme çabasını artırır... Eğer evlendiğimiz kişi, kaybetmeyi göze alamadığımız kişi ise her adımımızda dikkatli olmak da bu durumda yapmamız gerekendir... Kimbilir burada da belki heyecan duyulan, kaybetmeme arzusudur.. Bir de elde edemememişlik, yarım kalmışlık vardır ki sanırım insanı en cok zorlayan da budur... Sahip olmak istediğimiz ama elde edemediğimiz ya da sahip olduğumuz ama bizim vazgectigimiz degil de vazgeçilen olduğumuz ilişkiler... hangimiz "en aşık olduklarımızın ya elde edemediklerimiz ya da bizden vazgeçenler" olduğunu farketmetmemiştir ki... Bu durumda akla yatan, onu unutmak mıdır, yoksa elde etmeye çalışmak, bize heyecan katan mıdır? Bunun cevabını bile vermeye gerek yok sanırım... Bu ki bence en sağlıksız düşünce yapısıdır, çünkü hedefe ulaştığınız anda aslında aşık olunanın, aşık olunan kişi degil de kafamızda yarattığımız kişi olduğu (ya da çekici olanın aslında sahip olmak degil de sahip olmak arzusu olduğu) ortaya çıktığında harcanmış olan çaba ve zamanın geri getirilemeyecek olması da vurgunu yediğimiz an olmaktadır... Geçen zamanda kaçırılmış fırsatlar da cabası tabii... Acaba, egomuzu tatmin etmeye çalışmak, herşeye sil baştan başlamaktan, hayatında yeni bir sayfa açmaktan daha mı önemlidir, daha mı iyidir, daha mı akıllıcadır, yoksa aslında zayıflığın ta kendisi denilen aslında bu mudur? Tüm bunların ardından benim geldiğim nokta aslında, "akla yatkın olan mı, heyecan katan mı"sorusuna verdiğimiz cevaptan ziyade, sahip olduktan sonra kaybetmeyi göze almak mı yoksa göze alamamak mı sorusuna verdigimiz cevaptır... Ve tabii ki kaybetmeyi göze almamız ya da göze alamamamız ise sahip olduğumuzun niteliği ve vazgeçilmezliğiyle ilgilidir... Vazgeçilen olmanın da, vazgeçilemeyen olmanın da elimizde olduğunu acaba hiç düşündünüz mü?... Vazgeçilen olmadan önce, vazgeçilemeyen olmak için ne kadar çaba sarfettiniz? Vazgeçildiyseniz, bu artık vazgeçilen olduğunuzdan, vazgeçilmediyseniz de bu vazgeçilemeyen olduğunuzdan değil midir? Vazgeçilemeyen iseniz, hep vazgeçilemeyen olarak kalmaya devam mı edersiniz yoksa bir gün geldiğinde siz de o vazgeçilenlerden biri olmayı çoktan göze almış mısınızdır? ve tabii ki asıl önemli olan ve asıl cevap verilmesi gereken sorular bunlar mıdır? Yoksa, "akla yatkın olan mı? heyecan katan mı?" sorusunun cevabı herşeyden daha önemli olan mıdır? Hoşçakalın...
-
Admin
Türk kahvesiiii, paşammm? Taurus, sana da kahve varrr, gelllllllll, soğutmadan hüplettt... Taurus: Gelemem, İnanna'nın acil yetişmesi gereken işi varmış, onu bitirmeye çalışıyorummmmm.. (vayyyyy, fincanları da tutturmuşum, aynıı farkettiniz mi?) Aslındaaaa annemden kalma bu fincanlar, Anneme de paşa dedesinden kalmış, Ona da bu fincanı, padişahı hediye etmiş, ederken de sadece önemli şahsiyetler için kullanın, bi özelliği olsun demiş, ondan dolayıdır, birinin rengi azıcık eskiii, onu biraz daha fazla kulanmışım sanırsam ki... Artıkın kusura bakmazsınız :
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
cevap veriyorummmm : Çünkü Tefal herşeyi düşünür Bu arada aslında sordugum sorunun yanıtı : DONAR dı ama ben senin cevabını copk daha fazla sevdim... Hem daha mantıklı geldi, hem de daha esprik o nedenle tebrik ediyıorummm sen bilemedinnnnn, ben bildimm dogru cevabıııı senin sorunun cevabını da biliyorum : Rıdtwo belgeli su baskınına ne denir?
-
Admin
yok şimdi Taurus'un 3 günü var... Salı Çarşamba Perşembe... Sonra sizin gün geliyor... Cuma günü... Cumartesi pazar Pazartesi de benim günlerim... Eğer işinizin acelesi varsa, taurus yapsın istersen, ya da rica edelim, bir günlüğüne hakkını size devretsin İmza: Yönetim... değil Gloria diyimmm, ben yanii... Admincimmm, paşammmm, kızmadın dimiiiiii
-
Admin
oyyyy oyyyy, gece gece, mideme kramp girdi , gözümden yaş geldi gülcem diyeeeee, alemsinn Admincimmmm.... Çok güldümmmm, Allah da seni güldürsünnnnn... Çiçeğimm sana Admincimm, en ciddi görünün ama en büyük espri yeteneğine sahip olan paşam da Admincimmmm,bu kadar gülmemiştim vallahiii BU DA TAURUS (soldaki) VE GLORIA (Sağdaki)NIN SON HALİİİ İŞTE
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
Meleğim benimmmm, çiçek vercektim sana unutmuşummmm Bak bu da benim diğer meleğim, sevgisini sonsuz gösterenim, ilgisini, kendi dilinde açtığı çiçeklerle ifade edenim, göz nurum İkinizi de cok seviyorum, o halde birbirinize çok ama çok iyi bakın
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
havlu ister ve kurulanır, kurulanamıyorsa kendini kurulatır... zenci kutuplara giderse nolurrr
-
Admin
Yaww tamam yaaa, şurda taurus yokken, kendimize bi iki iltifat edelim dedik, Yine gelmiş görmüş Osiris'e gidiyoruz yine karşımıza çıkıyor, ben gönül rahatlığıyla bi "en zekiyim" diyemiycem mi yaawwww Gelmesen işte, ne güzel Admincime'de kabul ettirmişim mevzuyu ya, geldin saltanatımız sona erdi... Kaç günlükmüş bu saltanat bi bakim hele Baktım, tam 3 gün sürmüş, O da yeter evellallah Tamam, tamam erken seçime gitmeyi kabul ediyorum... hatta vazgeçtim, seçime de gerek yok, gerçekleri kabul ediyorum ve 3 günlük süren saltanatımın ardından, koltuğumu Taurusmutis'e devretmeye karar veriyorum Buyrun Paşam, koltuk sizindir, biz şurdaki köşeciğee otururuz Bi isteyizzz var mıydı paşam? Sıcaktır Osiris ha ne dersiniz yelpaze yapalım mı
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
ya ne diyim ki ben şimdi, bi enteresan oldum, öyle inceden inceden doldummm... Bu forumda herkesi ayrı ayrı cok seviyorum, kimilerini gördüm, eş zamanı paylaştım, kimilerini ise hiç ama hiç görmedim, görmeden de sevdim... Görmediklerimden bir Yeşim bir de sen, bana hissettirdikleriniz inanın çok farklı... Kardeşim gibi, kanımdan gibi, ailemden gibi size olan hissettiğim...Kimse alınmasın ne olur, herkesi koyduğum yer farklı, bazıları dostum, bazıları arkadaşım, bazıları ablam, abim... Siz de kardeşlerim, Elvan gibi, Can gibi bir de Yeşim ve Şeydam... Güzel kardeşim, eğer dediğin gibi sana örnek olabiliyorsam gerçekten, ne mutlu ne güzel bana, beni ihya ettin, mutlu ettin, ama ben de hata yapabilirim, ben de ummadığın taş olabilirim, baş yarabilirim, hatamı mı gördün bebeğim, kardeşimsin, uyar, fikrini söylemekten çekinme, sorun olan senin gördüğün ama benim göremediğimdir kimbilir belki de... İş yerimde bir arkadaşım var, Çiğdem, annem yaşında, severim, çok severim ama hiçbir paylaşmışlığımız yoktur, ne o bilir benim hayatımda ne olup bittiğini, ne de ben bilirim onun hayatındakileri, ama var ya hani bazen canın aglamak ister, sadece aglamak, bir omza baş koymak, doyasıya dökülmek... öyle zamanlarda ilk aklıma gelen hep o olur, uzaktan görür ona dogru yaklaştığımı, sadece bakışları ezilir, içi ezilir, anlar neye ihtiyacım oldugunu, yaklaşmamla sarılır ve ve dayarım usulca başımı onun beni anlayan omuzlarına ve ağlarım doya doya, hıçkıra hıçkıra, vallahi kimse görmez, kimse bilmez ağladığımı o ve benden başka... Sonra diner içimin mutsuzluğu, bir huzur kaplar içimi, kaldırırım gözlerimi ve bakarım taa gözlerinin içine, söze gerek yok, anlar o gözlerimden artık daha iyi oldugumu ve sonrasında hiçbirşey olmamış gibi o yoluna ben yoluma... Ne neyin var diye sorar, ne de anlatmıyorum diye alınır... Bu güngörmüşlük müdür, dertten anlamak, hal bilmek midir, bilmem ben... Ama ondan ögrendim, yargısız ve sorgusuz olmayı, gözlerin tek başına bazen herşeyi anlatmaya yettiğini, bir bakışın, bir dokunuşun bazen aslında neyin var demeye veya bir dolu tavsiye vermeye binlerce kez bedel olabileceğini... Yaşıyoruz ve öğreniyoruz balım, ben böyle bakıyorum hayatın getirdiklerine, bir kara tahta degil ki hayatımız yanlış yapıp, sonra da yaptıgımız yanlışı silelim... Doğrularımızla, yanlışlarımızla var olmuyor muyuz hepimiz... Belki bir Çiğdem olamam, Çiğdem gibi olacağıma söz veremem ama elimden geldiği müddetçe ben de senin ablan olurum kelebeğim, hayatının her anını hiç hesapsız paylaşırım, dedim ya ön yargılarım yoktur, yıkalı çok zaman oldu, seni önyargısız dinleyebilirim... Sorgusuz, sualsiz ve gerekirse yorumsuz da dinlerim... Paylaştıkça azaltırız derdimizi tasamızı... Paylaştıkça çoğaltırız sevgimizi, sevincimizi... Tüm bunları neden yazdığıma gelince meleğim, bütün samimiyetimle ve içtenliğimle söylüyorum ki ihtiyacın olduğunda hiç tereddütsüz ve kuşkusuz yanında olacağımı bilmeni istediğimden... Kendine iyi bak demeyeceğim, kendine bakarsın çünkü bir şekilde, benim asıl önemsediğim kendine iyi davranman o nedenle lütfen kendine iyi davran canım kardeşim... Seni seviyorum
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
biri beni mi cağırdı, ne oldu yawww, ne güzel gitmiştim ben yine niye geri geldim ki şimdiii haaaaa anlaşıldıııı, sebep burdaymış iyi de soru nerdeeee? Tıkkk, jeton sesiydi buu... hadi iyisin zevkten (mutluluktan da olur) dört köşe oldun demiş... tamam ben gidiyorum şimdi, benden sonra gelen yeni soruyu sorsun iyi gecelerrrrrrr...
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
ben gidiyorum size allah rahatlık versin vermiyorsa da bi sorun var demek kii, ince sorunu halledin derimm
-
madde değil sanki
heee şimci anladımm bizim dondurmacı dükkanı niye bu gunlerde iş yapmiii? Kim demiş onlar gıda boyası deyyiiii, yalaaaannnn, inanman oyle herşeyeee.. kandirilerrr sizi
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
soru isterim soru isterimmm bodrumlu, orada duraklama veya park yapılmaz işareti gormuyor musun? ver bakim ruhsatı, ehliyeti, sana bi ceza keselim de görrr sen Şu eşeeennn sahibi de gelsin ona da ceza kescemm, oo pazar pazar cebi doldurduk iyi miiii CEZAN: soru sor...
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
cevabın doğru şekercimmmm 5 yaşında mı olurlar bodrumlu, çekil bakim aradan sen, sağa çekkkk!!!
-
madde değil sanki
noluyoooo burda yawwwww?
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
rica ederim ne demek... tebriklerrrr tatlişkommmm doğru cevapppp senin sorunun cevabı da : çünkü şampuan kuru saçlar içinmiş ya şampuan yağlı saçlar için olsa ne olacaktı (bu soru değildi haaa) sorum : inekler neden kuyruklarını sallar YAAA BODRUMLU SEN HANGİ ARADA GELDİN YAWWWW
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
Bunlar da kalanlar HA UNUTMADANNNN BU VAR YA ' İNİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYOR
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
O halde , senin sayfanı çiçeklerinle doldursun, meleğimmm
-
^^bİlMeCeLeR sErÜvEnİ^^
Cevabın doğru SEN ESTİKÇE'M... Tebrik ediyorum Meleğim Senin sorduğun sorunun cevabı: İyi olan kazansın *** daha önce sorulmamıştı cevap bence 0(sıfır) mantığım da şu: beŞİktaŞ : 3 adet noktalı harf fenerbahÇe : 1 adet noktalı harf galatasaray : 0 adet noktalı harf trabzonspor : 0 adet noktalı harf İstanbulspor : 1 adet noktalı harf genÇlerbİrlİĞİ : 5 adet noktalı harf sankiii doğru gibi amaaa *** Ayrıca, 8373w, forumun doğum günleri kısmında bugün doğanların içinde adının geçtiğini farkettim... Eğer bilgilerin doğruysa arkadaşım, doğum günün kutlu, mutlu, sağlıklı ve başarılı geçsin inşallah... Şu alttaki de benden sana doğum günü hediyesi *** Bu da benim sorum fıkradan aşırdım ama haaa Çalışmadan sınava giren öğrenci, soruları cevaplamak için zar atmaya karar vermiş ve; 1 gelince A, 2 gelince B, 3 gelince C, 4 gelince D, 5 gelince E'yi işaretleyip, 6 gelince de tekrar atıyormuş... Dokuzuncu soruya kadar herşey yolunda gitmiş ve dokuzuncu soruyu cevaplayabilmek için zarı atmış, 6 gelmiş, yine atmış, yine altı gelmiş, sonra yine atmış, sonra yine altı gelmiş, bir daha atmış, bir daha altı gelmiş, son defa şansını denemek üzere yine atmış fakat o da ne zar yine altı gelmiş... Bunun üzerine öğrenci ne demiş?
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
bak canım bu kelebek çiçeğiymiş daha once hiç görmüşmüydün... Görünce ben direk seni hatırladım, hemen sana gondermek geldi aklıma... Çok öpüyorum seni
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
bıcırığım, doğum gününmüş görmemişim, yeni farkettim, kaç zaman oldu bilmiyorum ama doğum günün kutlu olsun... Mutlu çok mutlu bir yıl diliyorum sana... Çok öpüyorummmmm...
-
Admin
öyleyse en zeki benim o zaman, Admincim de ikinci en zeki kızmıyorsun di mii? Korktumm da azcık hiç kuşku duymadan söyleyebilirim ki kabul ettiğim, kabul edebileceğim tek yönetim Turkish media com yönetimidir.... Bitmiştir Diğer her türlü yönetime hala sonuna kadar karşıyım....