gloria

Sevgili arkadaşlar, herbir resim gerçekten de oyle guzel oyle guzel ki... Fotoğraf çekmeyi benim için bir zevk haline donusturuyorsunuz. Özellikle gecenlerde sevgili arkadaşım Taurus'un çektiği çiçek böcek resimleri bu zamana kadar gördüğüm en güzel resimlerdendi... Butun bir hafta boyunca elimde fotograf makinesi, ve kullanım talimatları ile dolaştım durdum, nerede çiçek böcek gorsem, Taurus' unkiler gibi resimler çekicem diye atılı atılıverdim. Aldığım bir tiyonun ardından bir ara kendimi National Geographic fotografcısı bile sandığım oldu... Bir arkadaşım bana bu tarz fotoğraflar çekebilmek için Nat. Geog. fotoğrafçılarının pusu kurup bekleme ve uygun anı yakalama olasılığından bahsettiğinde, elimde makineyle vallahi de billahi de pusu bile kurdum... İşte pusu anımdan görüntüler tabi hepsi bunlardan ibaret değil, geri kalanlarını da yarın yollayacağım. Şimdilik öpüldünüz

arkadaşlar tatildeyim, cok az zamanım var gelince hepinize cevap vereceğim. sizi çok seviyorummm

canım benim, anı defterimde sana bahsettiğim karikatürü aradım bulamadım, buraya senin için eklemek isterdim ama yine ona benzeyen ve benim çok sevdiğim başka karikatürlerden seçmeler yaptım senin için, eminim ekleyeceğim karikatürleri görmüşsündür ama olsun, en azından burada elinin altında dururlar dedim, paylaşmak istedim Kader dedikleri sanırım bize doğarken çizilen sınırlardır, hangi alanlarda dolaşacağımız daha en başından bellidir. Kaderimizin ne olduğunu çocukken anlamayız, bunu anlamak ancak büyüyünce olur. Çocukluğumuza olan düşkünlüğümüz belki de bu belirsizlikten, bu bilgisizliktendir. Çok sıkıldığımızda, hayat bizi sıkıştırdığında çocuklaşmamız, belki de bu belirsizliğe sığınmak istememizdendir. Kaderin sınırlarını bilmediğimiz zamanları özlememizdendir... (Bu sözleri, senin için Ahmet Altan'ın bir yazısından toparladım, tamamını okumak istersen Ahmet Altan-Çocukluk ve Kader buraya bakabilirsin tatlım...) Kendinizden başka hiç kimse size barışı getiremez. (Emerson) Aydınlanma ama nasıl aydınlanma? Okuyarak mı yoksa yakarak mı? bu çok güzel ama değil mi? Umut tükenmez ama tüketir hoşçakal canım benim

canım benim, gönderdiğin karikatürlari gördüm, güldüm daha bi iyi oldum özellikle kendini Fransız sanan askerlere ama hani o ölümüne sebep olacak ağacı sulayan şahsiyet var ya, bu karikatürü nerede görsem içime hüzün basar,bunun gibi bi iki karikatür daha vardır, bilirsin mutlaka, tek ayağı olmayan, ayakkabı aldığında bir tekini kendi giyerken, diğer tekine çiçek diken adamı, biri de odur işte... Ne kadar da güzel anlatır o çizgiler umudu ve yaşam sevgisini... Bildin mi Diloşu'um çok şekersin, çok tatlısın...

Eskiden animasyonları hiç sevmezdim, niye bilmiyorum ama birgün Shrek 1 i seyrettim ve o gün bugundür seyretmediğim animasyon neredeyse kalmadı, tabii itiraf etmek gerekir ki meslegim de bunda cok etkili oldu, insan bir ilkokul kütüphanecisi olunca zaten ister istemez animasyonları takip etmek ve dermesine katmak zorunda ki ben bunu büyükkkk bir zevkle yapıyorum Shrek serisinin her birini ayrı ayrı cok seviyorum, masal gibi, inanılmaz şeker Shrek 3 ü üç hafta once tatil için gittiğim Gökova-Akyaka'da bir açık hava sinemasında seyrettim. Mekan inanılmaz güzeldi.. Ben Shrek'i çimenlerin üzerine atılmış yumuşacık minderlere gömülerek izledim çok eglendim, çok güldüm... Gözümü azıcık filmden ayırabilseydim, gökyüzündeki yıldızları da izleyecektim ama olmadı Shrek 3 ile ilgili eleştirileri okumuştum, ilk ikisi kadar güzel olmadığını söylemişlerdi, benim şahsi düşüncem, bunu söyleyenlerin halt ettikleri yönünde Filmin en çok güldüğüm sahnesi üç küçük domuzcuk, pinokyo ve kurt'un, Fiona ve prensesleri, Yakışıklı'dan korumak için, hiçbirşey yokmuş gibi gayet soğukkanlı bir şekilde oturup çaylarını yudumladıkları sahneydi ki, tavırlarına ve oyunculuk yeteneklerine hayran kaldım Pinokyo o sahnede yalan söylemeyeceğim diye resmen kendini paraladı... Ama Yakışıklı'nın zekaya da hayran kaldım, gerçekleri öğrenmek için Pinokyo'yu konuşturmaya çalışması zekiceydi Bence filmdeki en iyi kostüm de Büyücüye aitti... Çok çok şekerdi... En etkileyici sahne ise Pamuk Prenses'in şarkılarıyla bütün hayvanları etrafına toplayıp, bir anda şarkının ve ses tonunun değişmesi üzerine etrafındaki hayvanların tamamını yürüyen ağaçların üzerine saldırttığı sahne idi... Bunun öncesinde Görevimiz Tehlike'nin sountracki eşliğinde prenseslerin birer prensesten vamp ve tehlikeli kadınlara dönüşme anı ise etkileyicilik ve karizmatik açısından değerlendirildiğinde 10 numarayı bence kesin hakediyordu Film boyunca tekrar tekrar kullanıldığı halde sıkmayan en iyi esprisi ise Uyuyan Güzel'in her fırsatta uyuması idi ki bilmem siz bu konuda ne düşünüyorsunuz

buralardayım bitanem, sadece gec saatlrde gelebiliyorum ancak, o nedenle gorusemiyoruzdur, saatlerimiz çakışmyordur... Canımsınn

ya canım leylam aslında biz taurusla düşünen adama giderken seni çağırmayı da çok düşündük hatta çağırmadık diye içimize dert bile oldu, fakat sonradan düşündük ki "yine geliriz nasılsaaa, orası artık bizim de evimiz sayılırrr", leylacım, istediğin zaman çekinme soyle, gidelim... bizi çok sevdiler zaten hatta o kadar sevdiler ki kimseye göstermedikleri bir odaları vardı, böyle elektro şok falan uyguladıkları, işte bize o odayı bile gösterdiler, göstermekle kalmadılar, isterseniz size de yapabiliriz dediler, aslında ben çok merak etmiyordum ama ayıp olur falan diye kabul ettim, ne de olsa ince davrandılar İnanmazsın leylacım, o doktorlar, işimiz var gücümüz var demediler, işi gücü bir kenara bıraktılar, hergün ikimize de zaman ayırıp, birebir sohbetler ettiler. Çok iyi insanlar çooookkkk, bildiğin gibi değil, emin ol sen de çok seveceksin... Yalnız bir defasında, taurus'a enteresan bir gömlek giydirmişlerdi, kendi kreasyonlarıymış, nasıl anlatim sana bilmem ki? bi anlatmaya çalışim bakimm şöyle düşün, rengi beyaz, gömlek gibi ama bunun dugme yerleri arka tarafta kalıyor. Giymesi de bi tuhaf bişi, böyle kollarını geçiriyorsun once, gömleği giydikten sonra kollarını çapraz yapıp arkadan bağlıyorlar... Kruvaze yaka gibi ama bu kruvaze kol, öyle bişi işte, ben bi resmini çekmiştim herneyse işte taurus cok sevdi o gömleği, nerdeyse her gün giydi ama ben giymedim, bana gore bedeni yoktu herhlde, hiç teklif de etmediler anlayacağın, ben de sormadım şimdi zor durumda kalmasınlar neme lazım dimi ama, fakat sen istersen bir dahaki gitmemize giyeriz neyse işte böyle, şöhret basamaklarına gelince, aslında ben de ilk gördüğümde çok şaşırdım, hiç de hayal ettiğim gibi değilmiş diye düşündüm ama boyleymiş işte... BU basamağın özelliği işte resimde de gördüğün gibi yürünerek cıkılmıyor, sürünerek cıkılıyor, tırmanıyorsun yani anlayacağın, söylediklerine göre tırmanmaz da yürümeye kalkışarsan, düşüyormuşsun, bi kaç vaka gördüm böyleee, kurnazlık etcez diye, tepe takla yeri boylemışlar, yani azcık sabretsen çıkacn zaten zirveye di mi ama? nedir bu acelenin anlamı ki? üzücü ama yine de:( çekmişler daha once bunun resmini de bak sana da gösterimm neyse artık başka çaremiz yokk tırmancaz napalım , zor olcak biliyorum ama ben diyorum ki bizim taurus dağcıydı ya ondan ders mi alsak acaba tırmanma için, vardır mutlaka bi püf noktası falan, ne diyosunn

yok ya o huniler taurus'un degil... Karıştırıyor, geçenlerde taurusla birlikte biraz düşünen adamı ziyarete gidelim demiştik de efendime söylim daha sonra orada çalışanlar bizi çok sevdileri, illa gitmeyin kalın biraz burda dediler, eee biz de kıramadık, kaldık orda, sonra aradan bir ay geçti dedik "artık biz gidelim" onlar da "iyi madem ama yine gelin" dedileri, giderken de bu hunileri bize hediye ettiler, ordan kalma yanii bu huniler... Leylecımm, kız kurdupun hayal pek hoşuma gitti ama hayal bu değil mi? pek sınırlı olmuş ben biraz daha abartıyorummm önce görüntüyü bulanıklaştıralımmm... ve sahneeeee : ve seyircilerrr : eee tabii paralar da gelince keyif zamanııı da başlar bu da şöhret merdiveni takılalım şunların arkasınaaa

bekleeeeeee, hayalin devamı geliyooo

oradaki 4. huni kleo'nun heee!!! kimse dokunmasın gelip de bulamazsa cok kızar sonra size, ona göre, küplere binerrrr, benden soylemesi aynı böyle oluyo, korkunçççç ama leylayla beni çok seviyo, bize hiç kızmas... zaten biz de onu cok seviyosss çok özledim kleocumuuuuu, bi sarılimmmmm

doğru hatırlamışsın sanım tramplen onun adı... bak gördün mü huniyi kafana takınca ne kadar iyi oldu ama ne çok eğlendik demiii? tramplen de zıplamak da bi başka eglenceli oluyo canımmmm şimdi ben sana harp çalmak isterim, yorulduk biraz dinlenelim, ben çalim sen söyle olur muuu? sesin ne kadar güzell senin leylacımm yaaaa hayran oldummmmmm bu arada benim meşhur sarılma smileyim kayıp bulamıyorum gerçi başka bişi buldum ona benzer ama yine de eskisini özledimm, bi sarılcam sanaaaa ee şimdi napcazzz, tv izleyelim mi yok yok azcık gazete kitap okuyup, uyuyalım bence yatalım bence, ezan da okunuyo zaten, sabah olmak üzere uyku vaktiii leylaaaaa, leylacımmm, kalk ordan yaaa, boynun tutulcak bakk huniyi gece uyurken de tak, iki ucuna lastik geçirir, çenenin altından bağlarsan, düşmüyo, ben denedim iyi geceler tatlım....

ama şimcikk ben çok mutlu oldummmm sen bana çok güzel şeyler demişsinnn teşekkür ederrimmmmm

sanırım senin raporunu ben verebilirim gibime geliyo galiba sanırsam ki ama pek de emin degilim, cunku ben, bana, benim raporu verenin de aklından şüpheye düştüm şimdi senin bu yazdıklarını okuduktan sonra, bu durumda bilemiycemm ben de yorum yapamıyorum bu konu hakkında... ne bilimm istersen şu hunilerden birini sana verim, kafana tak, ben oyle yapıyorum, kafam üşümesin diyeee... hahh ben şu dore renkliyi kullanıyorum, ayakkabılarımla o uyum sağlıyo daaa, sen de artık seç birini ve hemen tak bence bunlar da kulaklarımaza takmak için küpelerimizzz... Unutmamak lazım di mii canımmmm? istediğinii alabilirsinnn tamam hadi gidip içelim şimdii azcıkk, içimiz ferahlasın biraz da danssss YEŞİLSU, SEN DE SEÇ BİTANEEE bu emotionun konuyla bi alakası yok sadece cok begendimm

ne demek affına sığınıyorum, aşkolsunnnn aksine cok hoşuma gitti, hatta gozlerim parıldadıııı bu fikri neden düşünmedim ki bile diye bile düşündümmm sağolll radyacığım, güldürdüğün için... hala gülüyorummm yaaaa resimlerime gelince aslında ben o kuşlardan böceklerden çok kendi kendime kendimin resimlerini çekmeyi (ne biçim bişi yazdım öyle yaaa) seviyorum ama bakma işte burada ancak onları yayınlayabiliyoruz ben portre calışmayı seviyorum, o konuda cok daha iyiyim, manzara falan ooo dipnot ve taurus'un yanında korkunç acemiyimmmm bennnn... ama yine de cok teşekkür ederim

tamam işte bizde soruyoruz mantıklı mantıklı, deli diiilsin demi diyee? Biliyoz da soruyoruz işte Neyse yırttık yine, İsabella da güzelmiş ama Gloria hala gecerliliğini koruyor, bu İsabella seçeneğini başka bir zaman için değerlendireceğiz artıkınnnn Galiba 41. kişiye gerek kalmadan halledebildik durumu, kuyuya taş atan deliyi bilmem ama bizim delinin aklına yattı verilen cevap (Yeşilsu'cumm alınmıyon di mi deli dedim diye sana, şakaaaaaaaa )

cevap bu değilse eğer siz de bana bundan sonra gloria demeyin bence Benim mantıkla bi baksana, o zaman bu cevap gayet mantıklı oluyor... Bi de cevap bu degilse bana gloria demeyin dedim ya acaba o durumda Gloria yerine ne demek gerekir ki sen bu meseleyi bi düşünsene, uygun bişi buluverirsin sen benim için di mi

tamam buldummm yaaaaa ya da oyle sanıyorum soru şu di mi... DELİNİN BİRİ KUYUYA TAŞ ATMIŞ, PEKİ 40 TANE AKILLI NEDEN ÇIKARAMAMIŞ? Şİmdi biz bu sorunun üzerine derinlemesine eğilirsek aslında akıllıların olayımızla bi ilgisi olmadığını görürüz. Yani ortada 40 tane akıllı falan yok. Bunlar delinin uydurması... Kuyuya bir tane taş atıyor, sonra oradan 40 tane akıllı çıksın diye bekliyo... Boyle bişi mumkun degil... çünkü deli kuyuya taş atmış, 40 akıllı atmamış ki, 40 akıllı atsaymış, 40 akıllı çıkarabilirmiş, ama taş atmış o yüzden sadece taş çıkarabilir Delinin kuyudan 40 akıllı çıkarabilmesi için kuyuya 40 tane akıllı atması lazım ki, 40 akıllı çıkarabilsin dimi amaaaa

kırk akıllı bulunamamış olabilir mi? akıllı sayısı 38 de falan kalmıştır, aman ne biliiim işteeee burada kelime oyunu yok di mi ne bilim mesela kıt akıllı falan gibi, 40 akıllı mesela... Öyle bişi yoktur yani herhalde ama olaki aradığın cevap buysa hani üstteki cevabım buna da uyar ... hani bir de delinin ipiyle kuyuya inilmez gibi bi söz var ya, buradaki kuyuya inmek için de delinin ipinden başka ip yoktur belki o nedenle akıllılar delinin ipiyle de kuyuya inmeyeceklerinden çıkaramamışlardır meselaaaa bu da mı olmadı? yeşilsu, sen deli değilsindir herhal di mi , yani eğer oyleysen beni boşuna uğraştırma

atmamıştır o taşı, yoksa çıkarırlardı atar gibi yapmıştır, göz yanılsaması

Sevgili Egzorsist, bu şiir taaa yüreğime dokundu... Teşekkürler

canım benim çok teşekkür ederim, çok güzel, çok beğendim

Bu foruma yeni geldiğim zamanlar, senin açmış olduğun bir başlıkta ben de düşüncelerimi yazmıştım. Hayatlarımızın bir anında kesiştirebildiğimiz tek nokta da buymuş işte... Üzüldüm çünkü seni tanıyamadım ama bir yandan eğer son buysa tanımış olmak da üzecekti sanırım... Bilmeni isterim ki bu haberi ilk okuduğumda içim buruldu, bu başlığı her gördüğümde de ayrıca buruluyor. Okuduklarımdan, yazdıklarından, yazılanlardan farkettim, hayatının, yaşadıklarının, düşündüklerinin ve düşündürdüklerinin ne kadar anlamlı olduğunu, ve bu nedendir ki bu gidiş senin için fazlaca anlamsız kalmış, işte bundan benim içimin burukluğu... Her ne ise ve her ne sebepten ise umarım gidişinin sence bir anlamı vardır ve o anlama ulaşabilmişsindir... Rahat ve huzurlu uyu Sevgili Canuğur...

begendigine cok sevindim arkadaşım

Ben biliyorum bu duyguyu, ayrı kalmak zor bu forumdan ki ben maalesef 1 yıldır eskisi gibi fazla gelemiyorum ama yine de aklım hep burda Ve tatil meselesine gelince biliyor musun butun bir yıl o kadar yoruldum ki geceleri karabasanlar, kabuslar goruyordum, sabaaaahları hiç de dinlenmiş olarak kalkamıyordum, 1 ay once ciddi ciddi bir uyku merkezine gitmeyi bile dusundum ama gecen hafta yaptığım 1 haftalık tatil butun butun kendime gelmemi sağladı.. Tatil ilaç gibi, ilaççççç... Öpüyorum tatlı yanaklarından Kleocuğum... Acep kim kimin şekerciğiiiiiiii... Sen benimm şekercimmmmmm asıl... Seni seviyorum güzel yüreklim, baldan tatlım...