Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. Şekerim esmerler de kusursuzdur , ayrıca bak sayın dipnotcuğum da oraya bir de esmer resmi eklemiş... Zaten -söz meclisten dışarı- bütün erkekler sarışın severiz sanırlar ama her birinin gönlünde bir esmer yatar
  2. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Ya bunlardan birini niye seçeyim ki, ikisine de karşıyım ben... iki darbeye de hayır... Birinden birini seçmem gerekmiyor, birine illa taraf olmam da gerekmiyor... Ancak askeri yönetime karşı demokratik sivil darbe seçeneğini koysaydınız ok, ama boyle bir ihtimal de yoksa benim cevabım d şıkkı HİÇBİRİ.. Çocukken sorarlardı "bize anneni mi daha cok seviyorsun babanı mı" diye o sorulara benzedi aynen... Bunun cevabı da E şıkkı Hepsiydi..
  3. Bu arada son bir duyuru: Pitcairn adasına 48. şahsiyetin (sayın Odris) başvurusunun da kabul edilmesi sonucu alımlar durdurulmuştur... Geri kalanlar seneye artık... Buradan yeni alım başlayınca size haber vereceğiz... Bu arada Sayın Odris lütfen avatarınızın altındaki "yer" bilgisini değiştirin... Artık siz bir Pitcairnlisiniz... Buna alışın...
  4. tabii sen evraklarını bir an once hazırla cünkü okeye 48. aranıyo diye gazetelere ilan verdiler... Nene lazım Bu arada bu başlığı sanırım sen açmıştın, e ben daha fazla sulandırmayayım sonra fene eleştiriliyorum saygılarımla Gloria (diyip olayı ciddi bir havada kapatıyorum ( smileyim de yeteri kadar ciddi oldu sanırım bu arada))
  5. Bu da 36 numara harbi gerçek Pitcairn yerlisi... Kendisi karşılama komitesinden... Burada sayı yetersizliğinden dolayı komiteler genelde tek kişilik Bu arada baskenti olan Adamstown'da sadece 6 aile yaşar ve doğal olarak bu baskent, bu haliyle dunyanin en kucuk baskentiybaşkentidir Bir muze, bir okul, bir bakkal, bir pansiyoncuk ve birkac evden olusan ulke sadece baskentten ibarettir. baska bir sehri veya köyü yoktur. temel gecim kaynagi aricilik olan bu adaya yabanci bal ve arilar sokmak yasaktir. Ayrıca pulculuğun da yaygın olduğu pitcairn' de bunun nedeninin olarak muhtemelen pitcairn pullarının degerli birer koleksiyon parcasi olarak görülmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. pitcairn government web sitesinde ulkede yasayan herkesin resmini gormek, colugunun cocugunun kim oldugunu ogrenmek de mumkundur. 14 eylül 2003'te adada bir bebek dünyaya gelmiş. 17 yıldır ilk kez. (bunlardan ekşi sözlükten alıntıdır )
  6. Buyrun size pitcairn adaları Pasifik Okyanusu'nun güneyinde volkanik kökenli ada. Tahiti'nin 2170 km güneydoğusunda yer alır. Pitcairn Adası dışında üzerinde yerleşme bulunmayan Oeno, Henderson ve Ducie adalarıyla beraber Birleşik Krallık'a bağlı Pitcairn Adaları Kolonisi'ni oluşturur. Deniz yüzeyinden yaklaşık 300 m yükseklikte engebeli bir yarı kraterdir. Sarp kayalarla çevrili olan adada astropik bir iklim hüküm sürer. 1767'de İngiliz deniz subayı Philip Carteret'in keşfettiği Pitcairn Adası, adını burayı ilk gören denizciden almıştır. Tahiti'den Batı Hint Adalarına yük taşıyan Bounty adlı İngiliz kraliyet gemisinin tayfaları, ikinci kaptan Fletcher Christian önderliğinde ayaklandılar ve kaptan William Bligh ile ona sadık kalan denizcileri gemiden bir filikayla uzaklaştırarak Tabuai Adalarına yöneldiler. Üzerinde insan yaşamayan Pitcairn'e ulaştıktan (1790) sonra gemiyi yaktılar. Orada kendilerini unutturan ayaklanmacıların kurduğu koloniyi 1808'de ABD'li balina avcıları buldu. 1831'de Tahiti'ye yerleştirilen adalıların çoğu yeni yerlerinden memnun kalmadıkları için Pitcairn'e geri döndüler. Bundan sonra ada balina avcılarının ve ABD ile Avustralya arasında sefer yapan yolcu gemilerinin uğrak limanı oldu.1856'da nüfus fazlalığı sebebiyle ada halkının bir kısmı Norfolk Adasına taşındı. Günümüzde, Pitcairn Adasının nüfusunu ayaklanmacı gemicilerle onların Tahitili eşlerinin soyundan gelenler oluşturur. 1898'de İngiltere'nin Batı Pasifik Yüksek Komiserliği'nin yönetimine verilen ada, 1952'de bir İngiliz kolonisi olan Fiji'ye bağlandı. Fiji'nin 1970'te bağımsızlığını kazanması üzerine, Yeni Zelanda'daki İngiliz büyükelçisi Pitcairn valisi sıfatıyla adanın yönetimini üstlendi. (Vikipedi'den alıntı yalnız ona göre bu bilgileri her buldugunuz yerde kulanmayın) buyrun bu da ambleminiz: bu da manzaranız bu arada okey turnuvası için 12 adet masa kurulmuş... İki kişi eksik diyorlardı, ben zaten 47. şahsiyet olarak kendimi kabul ettirmiştim, manzarası da pek güzel bu arada , sen istersen 48. olarak bi bizim pitcairn valisine bi başvur, bence kabul edilir gibime geliyor ama okeyde iyimisin ki
  7. Bu bilgiler, Türkiye İstatistik Kurumu'nun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre çıkarılmış 2007 nüfus sayım sonuçlarıdır. Ek olarak; * Nüfusun 35,376,533’ünü erkek, 35,209,723’ünü ise kadınlardan oluşuyor. * Şehir nüfusu (il ve ilçe merkezlerinde ikamet eden nüfus) 49,747,859 kişi Köy nüfusu (bucak ve köylerde ikamet eden nüfus) ise 20,838,397 kişidir. * Şehirlerde yaşayan nüfus oranının en yüksek olduğu il % 92.7 ile Ankara, En düşük olduğu il ise % 31.8 ile Ardahan’dır. * Toplam nüfusun sırasıyla; % 6.3’ü Ankara’da, % 5.3’ü İzmir’de, % 3.5’i Bursa’da, % 2.8’i Adana’da ikamet etmektedir. Nüfusu en az olan beş il ise sırasıyla; Bayburt, Tunceli, Ardahan, Kilis ve Gümüşhane’dir. En az nüfusa sahip Bayburt’da ikamet eden kişi sayısı 76,609’dur. * Ülkemizde ortanca yaş 28.3’tür. Ortanca yaş erkeklerde 27.7, Kadınlarda 28.8’dir. Şehirlerde ikamet edenlerin ortanca yaşı 28.4, Köylerde ise 27.9’dur. * 15-64 yaş grubunda bulunan çalışma çağındaki nüfus, toplam nüfusun % 66.5’ini oluşturmaktadır. Ülkemiz nüfusunun % 26.4’ü 0-14 yaş grubunda, % 7.1’i ise 65 ve daha yukarı yaş grubundadır * Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen bir kilometrekareye düşen kişi sayısı; Türkiye genelinde 92 iken illere göre 11 ile 2,420 kişi arasında değişmektedir. İstanbul, 2,420 kişi ile nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu ildir. Bunu sırasıyla; 398 kişi ile Kocaeli, 311 kişi ile İzmir, 238 kişi ile Hatay, 234 kişi ile Bursa illeri izlemektedir. Nüfus yoğunluğunun en az olduğu il ise 11 kişi ile Tunceli’dir. Yüzölçümü büyüklüğüne göre ilk sırada yer alan Konya ilindeki nüfus yoğunluğu 50, Yüzölçümü en küçük olan Yalova ilindeki nüfus yoğunluğu ise 215 kişidir. * Türkiye’de ikamet eden nüfusun % 0.14’ü yabancı uyrukludur. Yabancı uyrukluların en fazla bulunduğu ilk beş il sırasıyla; İstanbul (42,228), Bursa (11,495), Ankara (7,166), İzmir (6,707) Antalya (6,343) illeridir. İllere Göre Nüfus Sayımı 13.03.2007 nüfus sayımına göre ülke sıralaması (Türkiye Dünya Nüfus tablosuna göre 18. ülke olarak yer almaktadır)
  8. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    80 darbesinde eğer aydınlar öldürülmemiş olsaydı bu ülke şimdi boyle karanlıkta olmayacaktı... Hiçbir askeri darbe, hiçbir ülkenin hayrına olmamıştır. Sebebi, amacı ne olursa olsun... Nitekim şeriatçi islam da Pkk da son darbenin Türkiye'ye getirmiş olduğu sonuçlardır. Bu gün gibi aşikardır. Bu ülke hala bu zamana kadar yapılmış darbeler yüzünden aydınlığa çıkamamıştır. Hala yapılmış darbelerin günahını çekmektedir. Bilmiyorum farkında mısın, ya da farketmiş miydin, bizlere eğitimimiz boyunca verilen tarih dersleri 2.Dünya Savaşı sonrasından ileri gidememiştir. Bu demektir ki gençlerimizin çoğu son 60 yıldan bihaberdir. Bu 60 yılda neler oldu peki? Örnek; 1960 ve 80 yılları arasında mevcut hükümetleri direkt olarak görevden uzaklaştıracak doğrudan müdahale şeklinde 3 askeri darbe ve 1997 Haziran'ında Refah Partisi'nin başı çektiği koalisyon hükümetine ordu tarafından yapılmış darbe tehditi altındaki görevden uzaklaştırma... Bu son darbede ki müdahale demek daha doğrusu doğrudan bir askeri müdahale yoktu belki ama verilen bir gözdağıyla dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından hükümeti kurma görevi DSP ve CHP'nin dışarıdan desteğiyle Anap genel başkanı Mesut Yılmaz'a verilmişti... BU arada 12 Eylül darbesi de ne 27 Mayıs 1960 İhtilali'ne, ne de 12 Mart 1971 müdahelesine benzedi. Ordu bu darbe sırasında hiçbir direnişle karşılaşmadı. Hatta halk, askeri gelişini bir çok yerde sevinç gösterileriyle bile karşıladı (Tıpkı şu anda da olduğu gibi... Tarih ki tekerrürden ibarettir diye boşuna söylenmemiş, nitekim tarihten ders almak da gerekir ama nafile işte) Peki tüm bu darbelerin bilançosu Türkiye'ye ve Türk halkına nasıl yansıdı? Altta yer alacak bilgiler alıntıdır....Öncelikle ilk iki darbenin bilançosu belli bile degil o yuzden buraya bunlarla ilgili buraya net bir sonuç maalesef koyamayacağım ama diger iki darbeyle ilgili olarak hemen hemen heryerde aynı sonuçları bulduğumdan tarafsız sonuçlar oldugunu düşünüyor ve ekliyorum. 12 Eylül 1980 Darbesi TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu. 650.000 kişi göz altına alındı 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi. 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi. 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi kaçarken vuruldu. 95 kişi çatışmada öldü. 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi. 43 kişinin intihar ettiği bildirildi. 28 Şubat 1997 Müdahalesi Refah-Yol hükümeti düsürüldü. 8 yillik kesintisiz egitimle IHL'lerin orta kesimleri kapatildi, üniversiteye yönelik sinirlamalarla lise kisimlari islevsiz hale getirildi. Kamu kurum ve kuruluslarinda, üniversitelerde, imam-hatiplerde basörtüsü yasaklandi. Kur'an kurslari kapatildi. Devlet kadrolarinda dindar memurlar tasviye edildi. Refah Partisi kapatildi. Parti yöneticileri, Refahli belediye baskanlari yargilandi, tutuklandi, siyaset yap-malari yasaklandi. Vakif ve dernekler üzerinde baski kuruldu, yöneticileri kovusturuldu. Anadolu sermayesine ambargo ilan edildi. YAS kararlariyla ailesi, esi dindar, basörtülü olan, içkili toplantilara katilmayan subaylar ihrac edildi. Çok sayida insan, yazarlar gazeteciler de dahil gözaltina alindi, iskence ve tutuklamalar oldu. Mesela bu en son müdahale, yani 97 müdahalesi diyelim... 10 yıl öncesi yani... Alınan kararlara bir bakın... Bir de şimdi hükümet tarafından alınmaya çalışılan kararlara bakın... Zaman olarak neredeyiz sizce şimdi... 97 öncesindeyiz işte... Tam da ordayız yani... Gelelim darbe olmalı mı olmamalı mı ya? Olmamalı... OL-MA-MA-LI... hala en az 10 yıl gerideyiz zaten, bir darbe daha ve biraz daha mı geriye gidilsin... Hangi devlet darbe yapmış da ilerlemiş... Ülke olarak 2000 leri yaşadığımızı mı sanıyorsunuz, daha 90'lardayız 90'larda... Darbelerle ileri gidilmez, darbelerle aydınlık elde edilmez... Darbe değil devrim lazım bu ülkeye... YENİ BİR EĞİTİM DEVRİMİ... Zamanında şöyle bir yazı yazmıştım foruma, kimse umursamadı... Bir Millet Uyutuluyor... Şimdi güncel konularda 4. sayfada... Face Book ile ilgili başlık bile daha çok ragbet gordu... Ben anladım ki biz darbelerin sonuçlarını bile tartışamıyoruz daha, "Darbe olsun mu? olmasın mı?"yı mı tartışacağız!!! öyle mi? Saygılarımla
  9. gloria şurada cevap verdi: dilku başlık İslam ve Şeriat
    Ben olmam, ben deccal meccal bilmem, kabul de etmiyorum... Hem mehdilerini hem de deccallerini kendi aralarından seçsinler, gerekirse kura çeksinler, oy birliği falan yapsınlar, ne bileyim dünyayı mehdi kurtaracaksa eger, birisinin burada kendini allah yoluna kurban etmesi lazım gelir gibime geliyor benim, yanılıyor muyum... Hep iyilik hep iyilik olmaz, birilerinin, iyilik için kötülüğü yapması gerek...
  10. gloria şurada cevap verdi: dilku başlık İslam ve Şeriat
    oooo ben mevzunun orasını kaçırmışım bir nebze... Peki bir sonuca baglandı mı mevzu... Hangisiymiş gerçek mehdi? Bu arada hiç farkettiniz mi Mehdi oldugunu iddia eden çok ama kimse ben Deccal'im demiyor... Deccal olmazsa Mehdi'nin bir anlamı olmaz ki sevgili inanan kardeşlerim... Bir de Deccal bulmanız lazım ki tam olsun... Yok muuuuu?
  11. gloria şurada cevap verdi: dilku başlık İslam ve Şeriat
    bizim foruma geldi bir tane Mehdi, haberiniz yok mu?
  12. ben size oyle demedim ki sizin ülkücü gençliğe yaptıgınız cagrıyı kendimce degerlendirdim, lafım ülkücü gençlik denilen gençliğin bir kısmını ilgilendiriyor sadece... Siz söyleyeceklerinizi cok acık bir şekilde yazmışsınız zaten... İyi güzel laf etmişsiniz dedim ben de karşılık olarak ... begendim yani sözlerinizi
  13. Atatürk'e hakaret varsa Sarı Zeybek de var orada ama bunu düşünen yok.. Olaylara tek yönlü bakıp çok yönlü değerlendiremeyen insan mantığı işte... Ne diyeyim başka Aslında tabii oradan video da kaldırılabilirdi ama yılanı baştan ezmek lazım...Hem biz bilmeyiz devlet daha iyi bilir... Bizler aciz varlıklarız, devlet bizim için en dogrusu neyse onu yapıyor işteee... varolsun, sağolsun
  14. İyi laf etmişsin Sayın Marcus ama ülkücü gençliğin ÇOĞUNLUĞU (Çoğunluğu dedim, hepsi demedim,çoğunluğun içinde degilseniz boşuna alınmayın, sözüm size degil) ölmekten çok ölmesi gerektiğini düşündükleriyle ilgileniyor... Tabii bu da bi çeşit ülke adına katkı...
  15. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Atatürk ölmedi yüreğimizde yaşıyoooooorrrrr... Geçen sene şimdi hangisiydi hatırlamıyorum ama ünlü psikologlardan birisi çalıştığım kurum personeli ve velilerine eğitim vermeye gelmişti... İşte kendisi bize eğitim sırasında çok hoş ve ilginç bir anekdot patlatmıştı, şimdi ben de o anekdotu burada patlatmaya çalışacağım... Onun verdiği o örnek tam da buraya denk düşmekte ve bu olaya cuk diye oturmakta... Bir anasınıfı öğretmeni, Atatürk haftasında (ki 10 Kasım'a denk düşen haftadır.) öğrencilerine"Çocuklar, Atatürk ölmedi yüreğimizde yaşıyorrr bakın taaaammmm burada (eliyle sol göğsünü göstererek) " der. İşte o 20 çocuktan bir tanesi ki anlaşılan diğerlerinden daha hassas, daha hümanist, belki biraz daha Atatürkçü diyelim, olayı oldukça ciddiye alır ve o gün itibariyle artık su içmemeye başlar. Bir, iki, üç, beş derken ailesi bunu en sonunda farkeder ve nedenini öğrenmek üzere çocuğa sorar... Çocuğun verdiği cevap şöyle olur; "Karar aldım, artık su içmeyeceğim" "Neden" "Çünkü Atatürk ölmedi, burada (o da sol göğsünün gösterir) yaşıyor." "Eeeee ?? " "İçemem, çünkü eğer su içersem, Atatürk boğulur ve ölür" Bu olayın üzerinden aile ne yaparsa yapsın, ne ederse etsin çocuğu bir türlü su içmeye ikna edemez ve son bir ümit onu, bize eğitime gelen şu psikologa goturmeye karar verirler... Psikolog 1. görüşmenin ardından, araştırıp şu resmi bulur. ve çocukla ilk randevusunda kendisine bu resmi göstererek der ki; "bak seni anlıyorum, sen su içersen Atatürk içinde boğulacak sanıyorsun ama bence yanılıyorsun, çünkü Atatürk çok iyi yüzme bilen birisi bu yüzden emin ol ki sen su içersen o boğulmayacaktır..." İşte bu örneğin ardından nihayet hassas çocuğumuz ikna olur ve o günden sonra yeniden su içmeye başlar... Hikayemiz de burada biter.... Gökten üç elma düşer. Biri benim başıma, biri Radyacığımın başına biri de işte bunu okuyan her kimse onun başına
  16. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Çok eğlendim bu yazıyı okurken, aklıma da çeşit çeşit anekdotlar geldi... Birini anlatacağım, bak bakalım seninkine benzeyen yanları var mı; Bir gün Doğa'yla (ilk gözağrısı yeğenim, şu an 7 yaşında, olay olduğunda 5 yaşında falandı) evde oturuyoruz dedi ki; "Ender'i (eşim olur kendisi) ara" Çocuğum o zamanlar Ender'e bir aşık bir aşık sormayın gitsin, o gelecek diye çaktırmadan süslenmeler, ayna karşısından çekilmemeceler falan hak götüre yaniii... Herneyse dedim ki "Tamam hadi gel madem arayalım bakalım, belki o da akşam buraya gelir " Bu güzel habere pek sevindi tabii bizim ki, hopladı zıpladı ve sonra yeniden kedinin ciğere bakışı tavrını aldı... Ya abartmıyorum aynen oyle bakıyordu bana... Ben elimde telefon, enderi arıyorum o küçük boyuyla aşağıdan aşağıdan bana sanki ona ciğer atacak kasaba bakan kedi gibi bakıyordu.. Enderin numarasını çevirdik, telefona sekreter kız çıktı... Ben gayriihtiyari "Ender Bey'i bağlar mısınız" dedim... İşte o anda bizimkini bir telaş bir panik aldı ama ben yani ne söylediğinin farkına varamayan zavallı şahsiyet, doğal olarak bu telaşın paniğin nedenini anlayamadım... "Baya ver çabuk telefoyu" dedi. (bizimki biraz heyecanlanınca, şaşırınca falan enteresanlaşır, o zamanlar n'leri y olarak telaffuz ederdi) Ee emir büyük yerden ve oldukça da otoriter bir tavırla gelince, vermeden edemedim tabii (aslında emirlere her zaman böyle itaat etmem ama bu iki koşul birleşince itaat etmemek olmaz tabii) Verdik... Doğa: Alo, Eyder!!!! Ender: Efendim Tatlım?? Doğa: Eyder, seyi bağladılar mı? Ender: ve tabii ben: KIYAMAMMMM YAAAAA BEN ONA... AYY BUNLAR ÇOK SAFFF BEEEEE... Ya da belki biz mi acaba saflığımızı kaybettik yaaa
  17. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    İşte bu yazıya içilir be güzelim... Çok güzel yazmışsın, çok beğendim... Doğum gününe özel bebeğini de seni de çok seviyorum tatlım benim... Tanrı'n hep seninle birlikte olsun
  18. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Canımsın benim... Seni seviyorum, seni çok seviyorum... Çok incesin, çok naziksin... ben de sana teşekkür ederim Canımmmmmsınn yaaaa...
  19. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    2007 bana da yar olmadı ama karar verdim 2008 ya benim ya da toprağın olacakkk
  20. gloria şurada yorum gönderdi blog başlığına bir yorum içinde Radyanın günlüğü
    Şekerimmm ben de avon üyesiyim, bir ara dayanayım sizin kapıya he ne dersinnnn Bu çıkar ilişkilerinin çeşit çeşit versiyonları vardır, yeri gelmişken burda bir iki tanesinden bahsetmekte yarar var kanımca 1. versiyon ki senin yaşadığın duruma örnek teşkil etmekte olan modern zaman arkadaşlığı çıkar ilişkisi... Allah her birimizden uzak tutsun boyle arkadaşlıkları innnşalllaaaaahhhh.... tü tü tü tü.... 2. versiyonu tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar ilişkisi ki aslında benim onayladığım çıkar ilişkisi de budur.. Kimin kimden çıktığı belli değilidir, ama biri diğerinden, diğeri de birinde çıkar durur... Yani işin özü, tözü şudur sevgili radyacığım; Çıkar ilişkileri dünyadaki tüm ilişkileri kapsayan tek ortak paydadır. Çıkarlara dayanmayan hiçbir ilişki yoktur güzel ve faydalı olan ise çıkarların tavuk ve yumurta örneğinde olduğu gibi çift taraflı olmasından kaynaklanmasıdır... Maddi bir çıkar değpil kastim, manevi çıkarlar da bunun içindedir... Annelik duygunu düşün... Bu aynı zamanda bir ego degil midir... Annelik egosu... Ve bu duygunu tatmin edeceğin tek mercii senin çocuğundur... Yani anne çocuk ilişkisi bile bir çıkar ilişkisidir aynı zamanda... Ben artık ilişkilerin sağlam kalabilmesi için her birinin bir takım çıkarlar üzerine kurulması gerektiği düşüncesindeyim... Bir bakın çevrenize, size yarar sağlamayan biriyle hala beraber misiniz ya da onu hala arıyor, soruyor musunuz? Hala o kişiler hayatınızda kalıyor, kalabiliyor mu? Bu örnekleri uzaaaaaatır giderimmmm ama cevabınız, cevabımız, cevabımmmm belli .. HAYIR .. Çünkü size hiçbir yara sağlamayan, hiçbir katkısı olmayan, sizin için etkisiz eleman kalan kimse hayatınızda da kalamaz... Bu nedendir, hiç düşünmüş müydünüz ki acaba? Cevabın çıkar olduğunu kendi kendinize itiraf ettiğinizce hayatla da barışacaksınız emin olun.. Ooo gelsin bakalım en acısından eleştiriler... Çıkar kelimesi aslında düşününce ne kadar ters ve negatif etkili bir kelime degil mi? Ama çıkar sadece maddi çıkar degildir... Manevisi de vardır bunun... İnançlı insanları düşünsenize mesela... Neden inanırlar, neden inandıkları dinin isteklerini yerine getirirler, vaad edilen cennete gitmek için değil mi? Çıkar İlişkisi... İşte uzar gider bu cümleler, bu örnekler... Ben şimdi sigara içmeye gidiyorum...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.