Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

gloria

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.252
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    157

gloria tarafından postalanan herşey

  1. Sayfa 260: Gaudi'nin mağaraları rüzgar ve yağmurla oyulmuşa benziyordu, destekleyici sütunları yerden kendi bitmiş gibiydi ve kaldırımdaki taşları ilk deniz yaşamını andırıyordu. Yerden kendi bitmiş gibi görünen ağacımsı sütunları ve ilk deniz yaşantısını andıran kaldırım taşlarını yukarıda paylaşmıştım, burada tekrar göstermeyeyim. Ancak rüzgar ve yağmurla oyulmuş mağaraları paylaşalım.
  2. Sayfa 259: Langdon yeniden Edmond'ın ne bulduğunu merak etti. Doğa. Organik mimarı. Yaratılış. gaudi'nin ünlü Panotlarını, şehrin kaldırımları için sipariş edilen altıgen kaldırım taşlarını düşündü. her taşta birbirinin aynı, anlamsız kısa ve eğri çizgiler bulunuyordu. Her taşta birbirinin aynı, anlamsız, kısa ve eğri çizgiler bulunuyordu. Yalnız bunlar doğru bir şekilde çevrilip yerleştirildiğinde şaşırtıcı bir desen ortaya çıkıyordu. Şehirdekilerin La Sopa Primordial dediği sualtı manzarasındaki desenler, planktonlara, mikroplara ve denizaltı florasına benziyordu.
  3. Sayfa 259: Park Güell. Yüksek yürüyüş parkurlarını destekleyen ağacımsı sütunların, deforme edilmiş bankların, ejdere ve balığa benzeyen çeşmeli mağaraların ve tek hücreli bir yaratığın kırbaç kuyruğunu andıran dalgalı beyaz bir duvarın yer aldığı hayal aleminde bir gezinti yapmıştı. Ağacımsı sütunlarla kastedilen sanırım bu sütunlar: deforme edilmiş banklar (pek deformeymiş gibi gelmediler bana ama, banklar diye arayınca da bunlar çıkıyor insanın karşısına) ama daha yakından bakınca deforme oldukları biraz daha anlaşılıyor ejdere ve balığa benzeyen çeşmeli mağaraların Bu ejder çeşmesi değil, kertenkele çeşmesi (su ağız kısmından akıyor) Ejder çeşmesi (su ağzından akıyor) Balık çeşmesi ve tek hücreli bir yaratığın kırbaç kuyruğunu andıran dalgalı beyaz bir duvar (duvar beyaz değil ama kırbaç kuyruğa benzediğinden acaba bundan mı bahsediyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum ama dalgalı diyince dalga şekliyle de bahsedilen yer gayet bu işte.)
  4. (Bu sayfadan sonra epeyce bir süre Antoni Gaudi'nin eserlerinden bahsediliyor, elimden geldiğince bulmaya çalışacağım bakalım.) Sayfa 258'in sonu ve 259: Ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra, şimdi bile onun eşsiz tasarımlarını görmek için dünyanın her yanından Barselona'ya turist akın ederdi. Eserleri arasında parklar, kamu binaları, özel konutlar ve elbette başyapıtı Sagrada Familia yer alır. Eleştirmenler "kumden kuleleri" Barselona semalarına hakim olan bu dev Katolik kilisesini "sanat tarihindeki başka hiçbir şeye benzemediğini" söyleyerek över. Sagrada Familia
  5. Sayfa 258: Langdon şaşırmamıştı. Parc Güell, Mimar Antoni Gaudi'nin en iyi bilinen yapıtlarından biriydi. Edmond'un telefon kılıfında da aynı sanatçının desenleri yer alıyordu. (Telefon kılıfındaki olası resimleri ve Antoni Gaudi'nin resimlerini daha önce paylaşmıştım, hatırlarsanız. Hatırlamazsanız da buraya bakarsınız)
  6. Sayfa 258: Langdon Collsero Dağları'ndan dolaşıp şimdi Barselona'ya doğru B-20 otoyoluna giridklerini gördü. Uydu fotoğrafında, bulundukları yerin güneyinde Langdon ilginç bir şey fark etti. Bu yeşil alanın dev bir amio gibi uzanmış bir şekli vardı. "Burası Parc Güell mi?" diye sordu. Ekrana bir bakan Ambra başını salladı. "Gözünden bir şey kaçmıyor." Parc Güell'in dev bir amip gibi görünen şu uydu görüntüsü Bu da başka bir görüntüsü Ve parktan görüntüler
  7. Sayfa 252: Birkaç yıl önce Canal Sur isimli bir televizyon kanalı, Palmerian Kilisesi'nin sırlarından bazılarını açıklamak amacıyla La Iglesia Oscura isimli bir belgesel yayınlamıştı. Giderek büyüyen cemaati ve nüfuzu bir yana kilisenin varlığını öğrenmek bile Avila'yı sersemletmişti. (Bu video youtube da var ancak ispanyolca olduğu için anlayamayız büyük ihtimalle diye video sayfasına eklemiyorum, ancak youtube'un arama çubuğuna canal sur - la iglesia oscura diye yazarsanız videoya ulaşabilirsiniz.) Sayfa 252: Palmarianlar bundan başka, gerçek papanın kendi kurucuları XVII. Papa Gregory isimli Clemente Dominguez y Gomez olduğuna dair ellerinden delil bulunduğunu iddia etmişlerdi.
  8. Sayfa 250: Iglesia Catolica Palmariana. Korkunç bir hata yaptığını düşünmeye başlamıştı. yarım saatlik yolculuğun ardından El Torbiscal kasabasının ürkütücü hayaletine yaklaşmışlardı. Sayfa 250: Iglesia Catolica Palmariana Güneşe karşı gözlerini kısarak bakan Avila, en sonunda kırsalın içlerine doğru karanlık bir figürün belirdiğini görmüş, yaklaştıkça gözleri hayretle büyümüştü. Burası... bir katedral mi?... Sayfa 251: Iglesia Catolica Palmariana Önlerinde yükselen gotik katedralin, her biri üç katlı sekiz çan kulesi vardı. Yapının gövdesi üç adet kubbeden meydana geliyordu. Koyu kahverengi ve beyaz taşlardan yapılmış dış cephesi katedrale alışılmadık, modern bir hava katmıştı... .... Kilisenin önündeki tabelayı görmüştü: (Iglesia Catolica Palmariana)
  9. Sayfa 249: Avila'nın Uber aracı karanlığın içinden doğuya doğru ilerlerken donanma subayı olarak görev yaptığı yıllarda kaç kez Barcelona Limanı'nda demir attığını hatırlamaya çalıştı.
  10. Ayrıca Dan Brown Cehennem kitabında bu filmden bahsettiği gibi (yukarıda linklemiştim) Başlangıç adlı kitabında da bu filmden bahsediyor, belli ki kendisi bu filmden epey bir etkilenmiş. başlangıç kitabında da kuduğum ilginç bir bilgi vardı, onu da paylaşmak isterim: "Şehir efsanesine göre filmdeki / kitaptaki bilgisayara HAL ismi verilmişti çünkü HAL alfabetik olarak IBM'den bir önceki harflerden oluşuyordu."
  11. Sayfa 247: Ambra açıklamaya başladı. "Edmond bana Google ile Nasa'nın yakın zaman önce, dünyanın ilk kuantum bilgisayarlarından D-Dalga isminde çığır açıcı bir süperbilgisayar satın aldığını söylemişti. Sayfa 247: 2001: Uzay Yolu Macerasındaki ünlü bilgisayarla ilgili Edmond'ın anlattığı hikayeyi hatırlayan Ambra, D'nin bir adım ötesinde E yer alır diye düşündü. Şehir efsanesine göre bilgisayara HAL ismi verilmişti çünkü alfabetik olarak IBM'den bir önceki harflerden meydana geliyordu. 2001 Uzay Yolu Macerası filmini merak edenler için burada bir tanıtım yazısı vardı, bakabilirsiniz, izlemediyseniz de izleyiniz lütfen. Filmdeki HAL isimli bilgisayar
  12. Neil Armstrong kendisiyle yapılan bir görüşmede filmle ilgili şunu söylemiş: Bu kitabı aya ayak basmadan önce okumuştum ki oraya gitmem için etkenlerden biriydi ayrıca. Ama esas önemlisi aya ayak bastığımda ilk işim etrafta siyah bir taş aramak olmuştu.
  13. Bu filmi yıllar yıllar önce birkaç kez izlemiştim ama nedense burada ona dair bir sayfa açmamışım. Yeri gelmişken açayım dedim. Ayrıca filme dair sadece genel bilgi vereceğim, çünkü anlatması zor, tartışılması uzun bir konu. Ve birkaç yerde filme dair yaptığım paylaşımları da burada sizinle paylaşacağım. Yapım: 1968, ABD ve İngiltere Tür: Bilim kurgu (ve hatta bilim kurguların içinde hem zamanında bence hem hala en iyi filmlerden birisi), gizem ve macera Kitabının yazarı: Arthur C. Clarke Yönetmen ve Yapımcı: Stanley Kubrick Senaryo: Stanley Kubrick ve Arthur C. Clarke Ünlü bilim kurgu yazarı Arthur C. Clarke'ın kitabından aynı isimle uyarlanan film, Stanley Kubrick tarafından yönetilmiştir. Filmin senaryosu aslında Clarke'ın Sentinel adlı kısa öyküsünden yola çıkılarak yazılmıştır. Kubrick, filme dönüştürebileceği bir fikir aramaktayken Clarke'a danışmış Clarke da ona bu öyküyü önermiştir. Bunun üzerine ikisi bir araya gelerek fikri geliştirmişler, Kubrick senaryoyu yazarken Clarke da kitabı yazmıştır. Kubrick'in isteği üzerine kitap ancak filmin gösterime girmesinden sonra yayınlanmıştır. Durağan ve subliminal öğeler içeren filmi tam olarak anlamak için bir kaç kez izlenmesinde yarar vardır diye bir not düşeceğim buraya. Filmde her şey ele en başından alınır yani 4 milyon yıl öncesinden ve ilk yaratıcı düşüncenin doğuşuna kadar uzanır. Burası filmin giriş sahnesidir ve mükemmeldir, bence filmi izlemeden önce bir fikriniz olması açısından bu sahneye bir göz atın derim, işte tam da o sahne: Ve o sahneye dair şurada yaptığım güzel bir paylaşım var onu da sizinle paylaşmak isterim ve sonrasında insanın yaratıcı düşüncesi onu ileride kendi ırkının sonunu getirecek makineler yapmaya kadar iter. öyle ki makineler yüzünden insanlar artık yerlerinden hareket bile etmez, makineler onlar için her şeyi yapar vs. vs. çok bile anlattım, artık oturup iki buçuk saatinizi ayırın ve izleyin. (Doğru iki buçuk saat dedim, neredeyse iki buçuk saat, zamanında süresiyle de çok dikkat çekmiş bu film ancak günümüzde iki buçuk saat nedir, iki buçuk saat artık bir dizinin bir bölümü ) "2001" is a story of evolution. Sometime in the distant past, someone or something nudged evolution by placing a monolith on Earth (presumably elsewhere throughout the universe as well). Evolution then enabled humankind to reach the moon's surface, where yet another monolith is found, one that signals the monolith placers that humankind has evolved that far. Now a race begins between computers (HAL) and human (Bowman) to reach the monolith placers. The winner will achieve the next step in evolution, whatever that may be.
  14. Sayfa 246: .... Sabadell Havaalanı... Sayfa 246: ... Barselo'daki El-Prat Havaalanı'nda şöhret delisi hayranlarla uğraşmak yerine küçük havaalanını tercih etti. Sayfa 246: Bu tesla model X P90D'yi ona kendi eliyle hediye etmişti.
  15. Sayfa 234: Bir gece önce Julian'la Trattoria Malatesta'da lezzetli bir akşam yemeği yedikten sonra usulca El Parque del Retiro'ya girmişlerdi. Trattoria Malatesta El Parque del Retiro
  16. Sayfa 233: Hiç Etxanobe restoranına gittin mi? sayfa 233: ... Marc Chagall tablolarının içinde oturuyormuş hissini veren avangard bir dekoru ve renkli bir mutfağı vardı.
  17. Sayfa 232: Luis Quiles... Eserleri bence de modern hayatın korkunçluğunu grafiksel yoldan yansıtıyor ayrıca çocuklara uygun olmayabilir. Sayfa 232: Ama eserlerinin Banksy'yi anımsattığı konusunda sizinle aynı fikirde olduğumu sanmıyorum.
  18. Sayfa 231: Prado Müzesi'nden... bilirsiniz Goya, Velazquez gibi klasiklerden hoşlanacağınızı sanıyordum. Sayfa 232: "Sıcak bir ifadeyle Muhafazakar ve eski moda mı demek istediniz?"Sıcak bir ifadeyle gülmüştü. Sanırım beni babamla karıştırıyorsunuz Mallo ile Miro en sevdiklerim arasındadır." Maruja Mallo Joan Miro Sayfa 232: .... Bebeklik odasında orijinal bir El Greco asılı olmalıydı. Sayfa 232: .... Prens olağan bir tavırla, "Amiral Vidal," demişti. Otuz dokuz yaşındasınız Universidad de Salamanca'dan sanat tarihi diplomanızvar.
  19. Sayfa 230: Zihni zamanı geriye sararken neyi daha farklı yapabileceğini düşündü. Dört ay önce Madrid'te Reina Sofia Modern Sanat Müzesi'ndeki bir bağış gecesindeydi. Sayfa 230: Davetlilerin çoğu müzedeki en ünlü eser El Guernica'yı görmek için 206.06 numaralı salona girmişti. Sayfa 230: Bu yüzden en sevdiği İspanyol sanatçılarından biri olan Maruja Mallo'nun eserine bakmak için.. Sayfa 230: ....Siyasi bir taşlama niteliğindeki La Verbana'ya bakıyordu.
  20. Sayfa 224: Kazinczy Caddesi'nde ilerleyen Haham Yehuda Köves kan ter içinde kalmıştı Sayfa 224: Bar Szimpla'nın önündeki kalabalığın arasında dururken sadece tuvalete gitmeye ve biraz dinlenmeye ihtiyacım var... ...Bir zamanlar zarif balkonları ve uzun pencereleriyle göz alıcı bir taş konak olan Bar Szimpla şimdi grafitiyle kaplı bir harabeydi
  21. Sayfa 219: Winston hemen, Stephen J. Gould, ünlü evrim biyologu ve paleontologdur.
  22. Sayfa 218: Ambra kendine zarifçe, işlenmiş bir karaftan kırmızı şarap doldurdu: "Edmond'ın uçakta Chateau Montrose zulası var. Boşa gitmesi yazık olur." Sayfa 218: Langdon daha önce yalnızca bir kez Kells Kitabı diye bilinen tezhipli elyazmasını araştırdığı sırada Dublin'deki Trinity Üniversitesi'nin altındaki gizli şarap mahzeninde Montrose'un tadına bakmıştı. Direkt Dublin Trinity Üniversitesi demiyor ama Dublin Üniversitesi Trinity Koleji diyor, galiba burası. ve bu Trinity Koleji'nin gerçekten de bir şarap mahzeni varmış:
  23. Sayfa 217: Gulfstream G550 uçağı irtifasına yükseldiğinde langdon dalgın gözlerle oval pencereden dışarı bakıp kafasını toplamaya çalıştı.
  24. Sayfa 211: İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu yer enkaza dönüşmüştü ama çürümeye yüz tutmuş binalar artık Avrupa'da en canlı gece hayatının yaşandığı yerlerden biri haline gelmişti. İşte ünlü yıkıntı barlar bu harap binalarda işletilen gece kulüplerine verilen isimdi.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.