Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. Sayfa 296: Benzer şekilde batı dünyasında din karşıtı örgütler filizleniyor, tehlikeli gördükleri dini dogmalara karşı direniyorlardı. Amerikalı Ateistler, Din Kurumundan Kurtuluş, Americanhumanist.org, Uluslararası Ateist Birliği bunlardan bazılarıydı. Edmond Brights'tan bahsedinceye kadar.......... Brights üyeleri arasında Richard Dawkins, Margaret Downey, Daniel Dennett gibi güçlü isimler yer alıyordu. Richard Dawkins Margaret Downey Daniel Dennett Sayfa 296: Dawkins'in bir klasik sayılan The Blind Watchmaker (Kör saatçi) kitabı, insanoğlunun tıpkı gelişkin saatler gibi "tasarımcısı" bulunduğu takdirde varlığını sürdürebileceği teleolojik fikrine karşı çıkıyordu. (Bu kitap ayrıca Tubitak'tan da yayınlanmıştır.) Sayfa 296: Benzer şekilde Dennet yazdığı Darwin's Dangerous Idea (Darwin'in Tehlikeli Fikri) kitabında doğal seçilimin tek başına, evrimin ve karmaşık biyolojik yapıların ilahi bir tasarımcı bulunmadan var olabileceğini açıklamaya yettiğini savunmuştu.
  2. Sayfa 296: Bir süre önce Washington Post gazetesi, "Harward'daki tanrıtanımazlık" üzerine bir makale yayımlamış ve okulun 380 yıllık tarihinde ilk defa birinci sınıf öğrencileri arasındaki agnostiklerle ateistlerin, Protestanlarla Katoliklerin toplamından fazla olduğunu yazmıştı. Makaleyi buldum, size de linkleyeceğim ancak öncesinde makalede bahsedilen istatistiği sizinle paylaşayım: Bu Harvard Üniversitesi'ndeki bahsedilen birinci sınıf öğrencilerin inanç istatistiği. Görüldüğü gibi Katolik ve Protestanlar yüzde 34,1'i oluştururken agnostik ve ateistlerin sayısı yüzde 37,9 İsteyenler için makalenin orijinali: There are more atheists and agnostics entering Harward than Protestans and Catholics / Sarah Pulliam Bailey
  3. Sayfa 295: Kitaplar kitaplar, bunlardan bazıları Türkçe'ye de çevrilmişti bakalım bakalım. The God Delusion (Tanrı Yanılgısı) (Yazarı Richard Dawkins'ten bir arka sayfada bahsedilecek, orada da resim ekleyecektim ama ben buraya kitabıyla ikisinin resimini birden ekleyeyeim.) God is Not Great (Tanrı Büyük Değildir) Letter to A Christian Nation (Hristiyan Bir Ulusa Mektup) The End of Faith (İnancın Sonu) The God Virus: How Religion Infects Our Lives and Culture (Din hayatlarımızı ve Kültürümüzü Nasıl Hasta Ediyor)
  4. Sayfa 293: İki kitap daha... Privilege Persecution and Prophecy: The Catholic Church in Spain (İmtiyaz, Zulüm ve Kehanet: İspanya'nın Katolik Kilisesi) The Sword and The Cross: The Historical Evolution of The Catholic World Monarchy (Kılıç ve Haçla Yaşam: Katolik Dünyasında Monarşinin Tarihi Evrimi)
  5. Sayfa 289: Genç papaz yardımcısı onları saraydan uzaklaştırırken Valdespino, "La Casita del Principe," diye buyurmuştu. Prensin sayfiye evi, Madrid'e 40 dakika mesafedeki tenha bir kırsaldaydı. Sayfiye evinden çok konağı andıran casita, 1700'lerin ortalarından beri İspanya tahtı varislerinin özel konutu olmuştu.
  6. Sayfa 286: Diğerleri spreyle tek kelimelik savaş çağrısı apostasia yazılmış çarşaflar taşıyordu. Bu yazıya Madrid kaldırımlarında giderek daha sık görülmeye başlayan bir logo eşlik ediyordu. Dünden dönmek anlamına gelen kelime İspanya'nın liberal gençliği arasında popüler bir miting sloganına dönüşmüştü. Kiliseyi bırakın. Anlatılana benzer bir örnek paylaşayım dedim hani gözümüzde daha iyi canlansın
  7. Şimdi meslek itibariyle de kitaplara düşkünlüğümden romanda geçen kitap isimlerini es geçmek istemiyorum o nedenle buyurun sayfa 284: The Big Picture (Büyük Resim) Forces of Nature (Doğal Afetler) Origins of Consciousness (Bilincin Kökeni) The Biology of Belief (İnancın Biyolojisi) Intelligent Algorithms (Akıllı Algoritmalar) Our Final Invention (Son icadımız)
  8. Bu ara kitabımı çok fazla okuyamıyorum ama sıkıldığımdan değil, yoğunluğumdan, yoksa aklım sürekli onda Fazla ilerleyemedim, kusura bakmazsınız artık, olduğu kadar.
  9. Sayfa 281: Friedrich Nietzche (bilmeyen yoktur ama olsun ben yine de paylaşayım)
  10. Sayfa 280'deki La Pedrera (Casa Mila) içindeki vitrinli masayı maalesef bulamadım, bunu da artık hayal edelim. Sayfa 281: Zincir Eğrisi Modeli. Katener de denilen zincir eğrisi hamak gibi veya tiyatrolarda gerilmiş kadife kordonlar gibi iki sabit nokta arasında sarkan zincirin oluşturduğu eğri için kullanılan mimari bir terimdi. Langdon'ın karşısındaki zincir eğrisi modelinde vitrinin üst tarafından aşağı sarkıtılmış düzinelerce uzun zincir, gevşek bir U şeklini oluşturacak şekilde tekrar yukarı dönüyordu. .... Vitrine doğru yaklaşan Langdon, ama bunu yapmak için sihirli bir ayna lazım, diye düşündü. Tam da beklediği gibi vitrinin tabanı aynaydı ve yansımaya bakınca sihrini gördü. Tüm model ba aşağı dönmüş, sarkık halkalar yükselen kuleye dönmüştü. Langdon bu vitrinde Gaudi'nin yüksek kuleli Basilica de la Sagrada'sına kuşbakışı baktığını anladı. katedralin hafif bir eğimle yükselen kuleleri bu modelden yola çıkarak tasarlanmış olmalıydı. Aynadaki resme dikkatli bakarsanız gerçekten de Basilica de la Sagrada'ya benziyor Basilica de la Sagrada (daha önce paylaşmıştım ama yine paylaşayım)
  11. Sayfa 277: Antrenin gerisindeki açıklığa doğru yürürken müze kalitesindeki spot ışıklarla aydınlatılmış devasa bir tabloyla karşılaştı.... Eseri gördüğü yerde donakaldı. "Aman tanrım. Bu orijinal mi?" Ambra gülümsedi. "Evet uçaktayken bahsedecektim ama sürpriz yapmak istedim. ....Daha önceleri Boston Güzel Sanatlar Müzesi'nde gördüğü resim, hatırladığından çok daha büyüktü. Bunun ismi açıklanmayan bir koleksiyonere satıldığını duymuştum ama Edmond'ın aldığından hiç haberim yoktu. (Tablo ile ilgili bilgilerin devamı altta) Boston Güzel Sanatlar Müzesi Sayfa 278: bu ünlü sanat eseri, 1800'lü yılların sonunda sembolist hareketin somut örneklerinden biri haline gelen ve modern sanatın önünü açan Fransız postempresyonist Paul Gauguin'in en tanınmış çalışmalarından biriydi. (Paul Gauguin) (devam ediyorum) ... profesör tabloya doğru hamle yaptığı anda, Gauguin'in palestinin casa Mila girişine ne kadar benzediğini görüp şaştı. organik yeşiller, kahverengiler ve mavilerin karışımı tabiata uygun bir manzara oluşturuyordu. ..... Tablodaki kelimeleri şaşkınlık içinde okudu: D'ou Venons Nous? Que Sammes Nous? Ou Allons Nous? (Nereden geliyoruz? Biz neyiz? Nereye Gidiyoruz?) ..... Langdon bu tabloyu iyi tanıyordu. Hatırladığı kadarıyla Gauguin eserinin Fransızcanın tersine, sağdan sola doğru okunmasını istemişti...... En sağda; hayatın başlangıcını temsil eden bebek, bir kaya parçasının üstünde uyuyordu. nereden geliyoruz? Ortadaki farklı yaş gruplarından insanlar gündelik işlerini görüyorlardı. Biz neyiz? Ve sol tarafta derin düşünceler içinde oturmuş yaşlı kadın kendi ölümünü tahayyül ediyor gibiydi. Nereye gidiyoruz? Langdon resimdeki diğer öğelere de göz gezdirdi. Dikkate değer bir şey yapmıyormuş gibi duran köpekler, kediler ve kuşlar, ağaçlar. ve elbette yaşlı kadının yanında duran Gauguin'in ünlü "tuhaf beyaz kuş'u kelimelerinin lüzumsuzluğunu temsil ediyordu. D'ou Venons Nous? Que Sammes Nous? Ou Allons Nous? (Nereden geliyoruz? Biz neyiz? Nereye Gidiyoruz?) yazısını ve "tuhaf beyaz kuş"u bu kesitte daha iyi görebilirsiniz.
  12. Sayfa 276: Casa Mila, kendi üzerine dönen sonsuz bir dalga ve binanın içine inen iki kıvrımlı uçurumun meydana getirdiği bir sonsuzluk işareti şeklinde tasarlanmıştı. Yer yer yıkılmış gibi duran bu üstü açık aydınlıkların her biri yaklaşık otu metre derinliğindedir ve binanın tepesinden bakıldığında iki dev obruğu andırır. Sayfa 276: Ayakların altındaki taş zemin eğimli ve engebeliydi. İçerideki açıklıktan yukarı tırmanan merdivenin ferforje korkulukları deniz yosunları taklit edilerek yapılmıştı. Trabzanların üzerinden sarkan palmiye ağaçlarıyla birbirine dolanmış sarmaşıklar her yere yayılacak gibi duruyordu.
  13. Sayfa 275: Langdon, Winston isminin on yıl kadar önce Jeopardy adlı televizyon şovundaki IBM bilgisayar Watson'ı anıştırdığını sanmıştı. (Watson, insanların ortasındaki bilgisayarın adı)
  14. Sayfa 274: Ambra, "Churchill," dedi. "Edmond hep ondan bahsederdi." Churchill. Winston Churchill'den başkasından bahsetmediğini özümsemesi Langdon'ın birkaç saniyesini aldı.
  15. Sayfa 272: Kirsch genellikle Carrer de Provenca üzerinde Daniel Vior mücevheratçısının önünde ikinci şeride park eder, arabadan inip imza dağıtır ve sonra aracın kendi kendine park etme özelliğini devreye sokarak kalabalığı mest ederdi. (ahh be bi de arabayı park ettiği kısmı bulabilseydim süper olurdu ama olmadı, bununla idare edeceğiz artık.)
  16. Sayfa 270: Carrer de Provença ile Passeig de Gracia arasındaki köşede kabaca yontulmuş bir dağ gibi duran, Gaudi'nin 1906'da inşa ettiği şaheser Casa Mila yarı apartman yarı sanat eseridir. Casa Mila'yı ya da bugünkü adıyla La Pedrera'yı artık biliyorsunuz, yukarıda bahsetmiş ve unutmayın demiştim, bundan sonra kitap durmadan oradan bahsedecek, görseli tekrar eklemiyorum. Carrer de Provença ile Passeig de Gracia diye bahsettiği yerler sokak isimleri olduğundan onları da eklemiyorum. ...... (Atlayarak ilerleyeceğim) Binayı sipariş veren işadamı Pere Mila otuz yıl boyunca karısıyla birlikte binanın en geniş ana dairesinde oturmuş, geri kalan yirmi daireyi kiraya vermiştir. Pere Mila'nın fotoğrafı Sayfa 270: Robert Langdon, Kirsch'ün Tesla'sını trafiğin seyrek aktığı ağaçlıklı caddede sürerken yaklaştıklarını hissediyordu. Tüm caddelerin en genişi ve en büyüğü Passeig de Gracia, Paris'teki Champ-Elysee'nin Barselona türeviydi. Kusursuz manzaraya sahip caddede tasarımcı butikler yer alıyordu. Chanel... Gucci... Cartier... Longchamp (Önce Paris, Champ-Elysee) Şimdi de Passeig de Gracia Passeig de Gracia caddesi üzerindeki Chanel... Gucci... Cartier... Longchamp
  17. Sayfa 265: Arşivden o sırada gösterilen kayıtta, dinç ve bronz tenli Edmond Kirsch, New York şehrindeki 30 Rockefeller Merkezi'nin önündeki kaldırımda bir basın konferansı veriyordu. Burası da Edmond'un konferans verdiği söylenen Rockefeller Merkezi'nin ön tarafı Sayfa 265: ... "Aslına bakarsanız bundan o kadar eminim ki, yüz onuncu doğum günü partim için Rainbow Room'u şimdiden ayırttım."
  18. Sayfa 263: Komutan Diego Garza tel örgülerin ardına doluşan medyaya aldırmadan, dümdüz ileriye bakarak silahlı dört kraliyet muhafızını Plaza de la Armeria'nın ortasına göndermişti.
  19. Antoni Gaudi'nin ünlü eseri Casa Mila ya da bugünkü adıyla la Pedrera'nın tanıtım videosu Bu video'dan Dan Brown'un son kitabı Başlangıç'ta bahsediliyordu. Videoyu daha iyi anlayabilmek için lütfen alttaki başlığa göz atın
  20. "Sayfa 261: La Pedrera'yı Gaudi yaratmadı Videosu. Winston devam etti. "Edmond Casa Mila'nın mimarisi hakkında yeni bir eğitim videosu hazırlanmasına bile yardım etti." Öne eğilip ekrandaki tarayıcıyı açan Ambra, Aslında hayli etkileyici bir kayıt," diyerek onunla aynı fikirde olduğunu gösterdi. Ekrandaki klavyeye Lapedrera.com yazdı. "Bunu seyretmen lazım." ................ (Aradaki ayrıntıları atlıyor ve videoyla ilgili bilgiye geçiyorum." La Pedrera'yı Gaudi yaratmadı. Sonraki otuz saniye boyunca Langdon dalgaların, dağı Casa Mila'nın organik dış cephesi şeklinde oymasını seyretti. Bunun ardından deniz içeri dolarak boşlukları ve odaları meydana getiriyor, şelaleler merdivenleri biçimlendiriyor, altı yosun tutmuş demir trabzanlara dönüşerek bükülen ve zemini kaplayan asmalar büyüyordu. Kamera sonunda denizden geri çekiliyor ve dev bir dağa oyulmuş ünlü Casa mila'yı gsteriyordu. La Pedrera- Doğanın başyapıtı. (gerçekten de böyle bir sayfa var, açtım ve videoyu izledim, inanılmaz etkileyici bir video olmuş. İsterseniz sayfasından bakın ancak zaten youtube videosu olduğundan onu forumda paylaşacağım, buraya tıklayarak direkt video yu izleyebilirsiniz de. KESİN İZLEYİN YALNIZ, DEDİĞİM GİBİ MUHTEŞEM BİR VİDEO, HATTA MUHTEŞEM ÖTESİ)
  21. Sayfa 260: Casa Mila. (casa Mila'dan ileriki sayfalarda daha çok bahsedecek, görüntüsünü aklınızda tutun.) Ambra, "Robert, Edmond Casa Mila'da kalıyordu," dedi. Langdon gözlerini kırpıştırdı. "Şu casa Mila'mı?" .......... Casa Mila, Gaudi'nin en ünlü binalarından biriydi. Çok katlı cephesi ve dalgalı taş balkonlarıyla kazı yapılmış bir dağı andıran bu göz kamaştırıcı "konut" şimdilerde "taş ocağı" anlamına gelen "la pedrera" ismiyle anılıyordu. "Geçmişte müzeye yaptığı ziyareti hatırlayam Langdon, "En üst kat Gaudi Müzesi değil miydi?" diye sordu. Wilson, "Evet," diye cevap verdi. "Ama Edmond, evi Dünya Mirası Sit Alanı ilan ederek korumaya alan UNESCO'ya bağış yaptı. Onlar da müzeyi geçici olarak kapatıp, iki yıl orada yaşamasına izin verdiler. Ne de ola Barselona'da Gaudi eserleri sıkıntısı çekilmiyor." Çatı kısmı Balkonları
  22. Sayfa 260: Gaudi'nin mağaraları rüzgar ve yağmurla oyulmuşa benziyordu, destekleyici sütunları yerden kendi bitmiş gibiydi ve kaldırımdaki taşları ilk deniz yaşamını andırıyordu. Yerden kendi bitmiş gibi görünen ağacımsı sütunları ve ilk deniz yaşantısını andıran kaldırım taşlarını yukarıda paylaşmıştım, burada tekrar göstermeyeyim. Ancak rüzgar ve yağmurla oyulmuş mağaraları paylaşalım.
  23. Sayfa 259: Langdon yeniden Edmond'ın ne bulduğunu merak etti. Doğa. Organik mimarı. Yaratılış. gaudi'nin ünlü Panotlarını, şehrin kaldırımları için sipariş edilen altıgen kaldırım taşlarını düşündü. her taşta birbirinin aynı, anlamsız kısa ve eğri çizgiler bulunuyordu. Her taşta birbirinin aynı, anlamsız, kısa ve eğri çizgiler bulunuyordu. Yalnız bunlar doğru bir şekilde çevrilip yerleştirildiğinde şaşırtıcı bir desen ortaya çıkıyordu. Şehirdekilerin La Sopa Primordial dediği sualtı manzarasındaki desenler, planktonlara, mikroplara ve denizaltı florasına benziyordu.
  24. Sayfa 259: Park Güell. Yüksek yürüyüş parkurlarını destekleyen ağacımsı sütunların, deforme edilmiş bankların, ejdere ve balığa benzeyen çeşmeli mağaraların ve tek hücreli bir yaratığın kırbaç kuyruğunu andıran dalgalı beyaz bir duvarın yer aldığı hayal aleminde bir gezinti yapmıştı. Ağacımsı sütunlarla kastedilen sanırım bu sütunlar: deforme edilmiş banklar (pek deformeymiş gibi gelmediler bana ama, banklar diye arayınca da bunlar çıkıyor insanın karşısına) ama daha yakından bakınca deforme oldukları biraz daha anlaşılıyor ejdere ve balığa benzeyen çeşmeli mağaraların Bu ejder çeşmesi değil, kertenkele çeşmesi (su ağız kısmından akıyor) Ejder çeşmesi (su ağzından akıyor) Balık çeşmesi ve tek hücreli bir yaratığın kırbaç kuyruğunu andıran dalgalı beyaz bir duvar (duvar beyaz değil ama kırbaç kuyruğa benzediğinden acaba bundan mı bahsediyor diye düşünmekten kendimi alamıyorum ama dalgalı diyince dalga şekliyle de bahsedilen yer gayet bu işte.)
  25. (Bu sayfadan sonra epeyce bir süre Antoni Gaudi'nin eserlerinden bahsediliyor, elimden geldiğince bulmaya çalışacağım bakalım.) Sayfa 258'in sonu ve 259: Ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra, şimdi bile onun eşsiz tasarımlarını görmek için dünyanın her yanından Barselona'ya turist akın ederdi. Eserleri arasında parklar, kamu binaları, özel konutlar ve elbette başyapıtı Sagrada Familia yer alır. Eleştirmenler "kumden kuleleri" Barselona semalarına hakim olan bu dev Katolik kilisesini "sanat tarihindeki başka hiçbir şeye benzemediğini" söyleyerek över. Sagrada Familia

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.