Zıplanacak içerik

suheda

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

suheda tarafından postalanan herşey

  1. Beni yanlış anladınız sevgili Multi,ben sadece lehte yazı yazanları kast etmedim ben aleyhte yazanlarada söyledim başka konumu yok sürekli aynı iki kişi ile ilgili topic açılıyor tek bir başlıktan devam edelim nedir bu yani???Bizim buralarda bir tabir vardır bunalınca söylerler DARLANDUM.
  2. Bu kadar büyük puntolarla yazılmış bir yazıyı görmezden gelmeleri ilginç doğrusu birde buna verilecek cevapları bende ilgiyle bekliyorum
  3. Sevgili Berker; Kabir bir tasvirdir yani kişi ölünce azabını yada sevabını kabirde yaşamayacak ruh bedenden ayrıldığı zaman tamamen farklı bir mekana farklı bir boyuta geçiyor orda zaman kavramı farklı herşey farklı kabirde kalansa bedenimiz tabiri caizse bir et ve kemik yığını eğer ruhumuz tekrar kabirde bedenle birleşiyor olursa o zaman ölü olmayız değilmi?Bu yüzdendir ki hayvanların kabirden ses duyma olayına inanmıyorum çünkü orda herhangi bir hareket olması mümkün değildir bence hatta bu konuyla ilgili bir anımı anlatayım istersen bir cenazedeyiz herkes dağılıp gittikten sonra hoca kabir başında birşeyler konuştu tek başına TELKİN duydunmu bilmiyorum hoca ordan döndükten sonra sordum "ne yaptınız orda?" telkin verdim dedi yani ölüye soru sual melekleri gelipte sorular sorulunca neler söylemesi gerektiğini söyledim" dedi peki dedim bu bizim dinimizde varmı?Peygamber efendimiz zamanında böyle birşey oldumu yada Peygamber efendimiz böyle birşeyi yaptımı emrettimi?hayır dedi dine sonradan giren bir gelenek bu açıkcası bir faydasıda yoktur"dedi Sözün özü kabir diye tavsir edilen yer bedenimizin gireceği mezar değil fakat mezarlıkları sıkça ziyaret edip dua okumamız faydası var mezarlık ziyareti ölümü hatırlamak demektir ölümü hatırlayıp onun birgün bizide bulucağını unutmamamız lazım bu nefs terbiyesi için gerekli.
  4. suheda şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
    Günlerdir forumun güncel konular başlığında Fethullah Gülen ve Harun Yahyadan başka birşey konuşulmaz olmuş kimileri lehte kimileri aleyhte yazılarla bu iki şahısla ilgili sürekli topic açmakta ben tartışmayalım demiyorum fakat neden sürekli aynı kişilerle ilgili topicler açılıp duruyor daha önce bu şahıslarla ilgili açılmış olan topiclerden neden devam edilmiyor?Hergün bir yenisini eklemenin anlamı ne?Gündemimizde sadece Fethullah Gülen yada Harun Yahyamı var? Site yöneticilerinde rica ediyorum aynı konu başlıklarını lütfen tek bir topicte toplasınlar.... O kadar çok başlık açıldı ki son günlerde hep aynı kişiler için,takip ettiğimiz diğer başlıklar sürekli ikinci sayfaya düşüyor lütfen daha duyarlı olalım daha çok ortak paydada paylaşacağımız değerlerde buluşalım.
  5. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Doğum Günü Kutla
    Nice mutlu yıllara martı herşey gönlünce olsun:clover:
  6. Tabiki elimden geldiğince ve iyi niyetle çünkü konunun uzmanı değilim sadece bildiklerimi yazayım. 1.Günahkar mümin olabilir İslam dinini kabul etmiş Allah'ın varlığına ve birliğine inanır fakat yasakları ve yapılması gerekenlere uymaz bu günahkar mümindir. 2.Dedimya herkes yaptığının bedeli ödeyecek ve yine yaptığının ödülünü alacak şüphesiz Allah'ın merhameti sonsuzdur. 3.Çekmeyecek olurmu hepimiz bilerek işlediğimiz günahların bedeli ödeyeceğiz. 4.Hayır.Sürekli cehennemlikleri yukarda yazdım Allah'şirk koşan ve inkar eden ve bu şekilde ölen kimseler. 5.Olamaz... 6.Sorular hep aynı aslında hayır sürekli cehennemde kalacak olanlar belli zaten. Sevgilerimle
  7. Belki dört dörtlük değilimdir ama iyi bir müslüman olduğuma inanıyorum ve bildiğim şeyleri mümkün olduğunca hayatıma yansıtmaya dikkat ediyorum sanıyorum ki bir çok dindar arkadaşım da benim gibidir. "Neden sadece mümin olmakla yetinip müslüman olmaya doğru adım atmıyoruz"demişsin soru yanlış zaten müslüman genel bir kelimedir yani islam dinini benimseyip kabul etmiş toplumlara müslüman denir ve bu dine mensup kişilerede mümin. Diğerine gelince haklısın dini savunan kişilere en çok darbe yine cümlesine"bende müslümanım"diye başlayanlardan geliyor o yüzdendir ki tüm arkadaşlıklarımıza çok dikkat etmemiz lazım.
  8. Sevgili arkadaşım; Herkes yaptığı kötülüğün bedelini ödeyeceği gibi yaptığı iyiliğinde ödülünü alıcaktır şüphesiz ki Allah teala çok adildir.Fakat hepsinden önemlisi Allah'a şirk koşan ve inkar eden ve bu şekilde ölen hiç bir kimse cennete giremeyecektir. Zaten ayetlerde ve Peygamber efendimizin hadislerinde mevcut bulunan yasak ve helal olan şeylere riayet etmeliyiz bir günahı bilerek işlemekle bilmeden işlemenin aynı şey olmadığınıda biliyoruz o yüzden Allah tealanın af ediciliğine sığınıp sürekli ondan merhamet ve rahmet dilemeliyiz. Herşeyin doğrusunu mutlaka Allah bilir bizim yapmamız gereken koyulan hükümlere uymak ve tevekkul etmek.
  9. Maf oldum bitirdi beni bu şiir babasızlık çok zordur helede küçük bir çocuksanız babanız öldüğünde ben bilirim,ben hepsini yaşadım çünkü..
  10. Çok güzeldi sevgili frozen teşekkürler
  11. Tüm sevdiklerinle birlikte sağlıklı mutlu nice nice doğum günleri diliyorum sana şeker kız
  12. Bir mektup yazdım Yılmaz Erdoğan’a… Zarfa koymadan önce sizlere de yüksek sesle okumak istedim… Yılmaz Erdoğan BKM/İstanbul Bir mektubu okuduktan sonra beğenmeyip, zarfa tekrar koyup göndericisine iade etmenin hoş olmadığını bilmediğimi sanma. Ama bu sefer böyle oldu ve ben yazdığın mektubu, bu mektubumun ekinde sana iade ediyorum… Benim hiçbir zaman senin gibi romantik bir dilim olamadı. Edebi lafları arka arkaya dizip şiir yazmasını ise hiç bilmem… Ama bu benim hassas olmadığım veya duygusuz olduğum demek değildir. Seni anladım. Hem de çok iyi anladım. Aman! Sakın! Mütareke basının anladığı enteller gibi seni anladığımı sanma! Allah beni o durumlara düşürmekten saklasın! Eğer bir gün görseydim seni bir şehidimizin cenaze töreninde, elinde al bayrakla en önde yürürken, “Bu Vatan Bölünmez” diye bağırken, yazdığın mektubun içindeki maddi hataların hepsini görmezden gelir, sana iade etmezdim. Derdim ki en nihayetinde; “ Sanatçı kafasıdır, karışmış biraz…” Ama; Gönderdiğin kanamalı güvercindi silâhı eline alıp ilk dağa çıkan. Terörü başlatan ve devam ettiren de o oldu. Hatta terörden ekmek dahi yedi. Senin savaş dediğinin adı terördür. Savaş iki devlet arasında olur. Topraklarımız içinde ayrı bir devlet kuruldu da bizim mi haberimiz olmadı? Senin kanamalı güvercininin elindeki keleşten çıkan mermi ile kıpkırmızı bir gül yaprağı olup düşerken Mehmetçik sahi sen ve mektupların nerdeydiniz? Biliyor musun; öz be öz Türkçe olarak kaç ana, kaç eş, kaç evlât bağırdı; “Söyleyin Güneşe Bu Sabah Doğmasın!” diye… Sen, sahi o zamanlarda da nerelerdeydin? O Mehmetçik’lerin yüzlerine bakmaya kıyamazdın. Bahar kadar güzeldiler… Ay kadar güzeldiler… Ecelleri senin mektubunda siyasallaşmasını resmen istediğin PKK’nın ta kendisi oldu. Bak sen bir mektup yazdın. Herkes sesini duydu. Peki; sen geçen hafta Gül Hanımın sesini duydun mu? Gül Hanım bir şehit eşi… Senin bahsettiğin o mayınlarda geçtiğimiz günlerde şehit olan binbaşının ardından annesinin “Artık vatan sağ olsun demeyeceğim” demesi üzerine “Hiç kimsenin bu anayı kınamaya hakkı yoktur” başlıklı bir yazı yazdı. Tabii Gül Hanım senin gibi ince zanaatkâr olmadığından, sesini ancak bizler duyabildik. Ne mütareke basının başköşelerine çıktı, ne de dantel misali entellerden destek alabildi… “Zemheri soğuğunda ateşler içinde yandım” dediğinde, biz onu çok iyi anladık. Yazdıkları öz Türkçe idi… Sade Türkçe idi… “Elimde kelimeler var” deyip alt alta dizerek şiirimsi havalar katarak, senin gibi satır arası mesajlar iletmeye çalışmadan, açıkça, mertçe yazdı… Gerçek bir Türk kadını idi yazarken… Kaçak güreşmedi senin gibi… Ağırbaşlı, vakur, efendi, sözünün ardında duran cesur bir Türk kadını Gül Hanım. Ateşin düştüğü yer Gül Hanım. Yani senin anlayacağın, şehit eşine lâyık bir Türk kadını Gül Hanım… Sahi, senin bahsettiğin şu kürtçe ağıtlardan birini, birebir tercüme edip yollasana bana… Yayınlayalım! Gül Hanımın feryadını okuduğumuz gibi onları da okuyalım! Birkaç tanesinin çevirisi bana denk geldi, biliyorum… Onlardan olsun ama… Sakın kıvırtma! Çok iyi kürtçe bildiğinin dersini de vermişsin mektubunda… Uzun uzun mektubunda yer ayırdığın mayınlardan sadece son bir ayda kaç asker, kaç subay şehit oldu bilir misin? Dağın tepesine helikopterle indirme yaparken aşağıya atlayan asker, mayının üstüne bastığında, ölüm nasıl gelir bilir misin? Her şeyi hayal eden beyin gücün, onu da hayal etsin bir kere… Dağın tepesine o mayınları kim döşedi? Ya da asfalta? Veyahut kuş uçmaz kervan geçmez patikalara kimler döşedi o mayınları? Mektubunda mayınları döşeyenlerin adını koymayarak, mayınlarla gelen ölümlerde orduyu da ne kadar net suçlamışsın! “Dağa çıkmak yazgı” dediğin an mektubunda, sen de onlardan olmadın mı? Ya da yazgının mı tarifini bilmezsin? Aynı cümle içine “kışlada olmak yazgısı” kelimelerini de katarak, kelimelerinle yaptığın oyunu görmedik mi? Kanlı terör örgütünün eşkıyaları ile bu ülkenin şerefli askerini aynı kefeye koymak seni “aydın –sanatçı” yapıyorsa ve mütareke entellerinden de destek alıyorsan eğer; senin de, entellerinin de boynunadır bu işin vebali… Masumiyetten bahseden güya masum(!) mektuplar yazarak bu vebale de bizi ortak etmeye kalkma… Edebiyatçılardan(!) çok büyük destek alan bu mektubu, açık olarak Türk milletine yazana kadar neden dağdaki kızlarınıza bir mektup yazmadın? Senin aşk ve sevgi dilinin çok iyi olduğunu söylerler. Yazsaydın ya o kızlara; -“ Yakışır mı size âşıktaşlık etmek! Bir erkek evleneceği kadının yapısında asalet arar! Nezaket arar! Namus arar! Hangi erkek, soğuk dağ gecelerinde eşkıya yatağı ısıtmış, yorgun yosmayı alır? Bakın bana, evlenmek için sizler gibi dağdan bir kızı mı seçiyorum?” Cesaretin varsa Yılmaz Erdoğan bu mealde bir mektup yaz… Senin kahramanlığını ben o zaman göreyim. Önceden gerekli mihraklara haber verilerek desteği sağlanmış, kendi kendine sipariş ettirilmiş mektuplar yazarak, Türk Milletini ve Türk Ordusunu suçlayarak kaybeden sen oldun… Tarih senin gibi kaybedenlerle dolu… Velhasıl Yılmaz Erdoğan… Yıktın perdeyi, eyledin viran… A. Asuman ÖZDEMİR
  13. Temiz yüreğinden emin olduğumsun
  14. Bu yukarda yazılanlar herhalde şeriatin tehlikesinin doğurduğu sonuçlar olarak ifade edilmek istenmiş peki birde bunu ters yüz edelim 5 temmuz 1993 te Erzincanın Başbağlar köyüne yapılan baskında öldürülen 33 masum insanı katleden kişilerin sivasın intikamını aldık diye beyanat vermeleri şeriate karşı yapılmış bir savaşmıydı olayı pkk nın yaptığı söylendi peki pkk nın Sivasla ilgisi neydi ki onun intikamı almaya kadar Erzincana geldi?? Her yıl Sivas için yapılan anma törenleri neden Başbağlar için yapılmıyor burdan rant yapan kimler? Yada üniversitere pkk yada aşırı sol bayraklarıyla girip cam çerçeve aşağı indirip önüne gelene taşlarla sopalarla saldıran kesimmi şeriate karşı savaşıyor? Bizim ülkemizde Türklüğünden taviz vermeyip avrupa konserlerinde Türkiyeden T.C diye bahsendelermi? Türkiye Cumhuriyeti başkentinde kendi kongresini yaparken asılı bulunan Türk bayrağını yerlere atanlarmı şeriate karşı bu ülkeyi koruyor? Gaziosmanpaşada günlerce polisle çatışıp ortalığı savaş alanına çevirenlermi? Yıllarca bu ülke halkını kandırıp oy toplayıp hasbel kader devletin en yüksek mercisine kadar yükselip sonra miadını dolup bir kenarda oturuken kalkıp başörtülüleri sürün Arabistana diyen dinazormu şeriate karşı savaşıyor? Çocuğunun mezuniyetini görmek için gittiği üniversite kapısından sırf başı örtülü diye kovulan anneyi kolundan tutup sokağa atan bekçimi bu ülkenin laik düzeni bozulmasın diye uğraşıyor? Ülkede laik düzen tehlikede deyip 28 şubat ihtilalini yapıp sonra yalnızca Necmettin Erbakanı tasviye edip yerine onun uzantısı olan bir partiyi iktidara getirenlermi? Bu liste böyle uzayıp gideeerrrrr Ha aklımdayken sahi aczmediler ne oldu haberi olan varmı?yada bir dönem Türkiyede terör estiren hizbullah?
  15. suheda şurada cevap verdi: suheda başlık Dini Konular - Din - Dinler
    İnsalık dışı olan küçük çocuklarla masum sivilleri öldürmektir. Diğer söylediğinizi kendi iyi niyetinizle söylediğinize inanıyorum fakat vatan savunması yapmak için tabi ki başka değerlerde olmalı insanlarda tek başına olmuyor galiba çünkü bu vatanın evladı olmaktan gurur duyduğunu söyleyip ama doğuda askerlik yapmamak için her türlü torpile baş vuran insanlarda var demekki birşeyler eksik...
  16. Reklammı heya yeni kasedim çıkacakta o yüzden bu reklama ihtiyaç duydum Yazdıklarımı okumadan her zaman ki gibi gene tepeleme dalmışsın cyrano,nerde kadınlar ön safta namaz kılamaz dedim????ki şimdi diyorum kılamaazzz. Ayrıca kadınların saf tutmasına hocanın hiç bir tepkisi olmadı izlemediğiniz nasılda belli oluyor.Sadece kıblesinde olan bayanlara nazikçe ordan çekilmeleri istedi ve red edildi oda olayı büyütmeden namazı kıldırdı kaç kez daha tekrar edeyim.Alkışmı? söylenen marşlar çekilen zılgıtlarıdamı izlemediniz?ben ayrıca kadınların taşıması ile ilgili olumsuz yorumda yapmadım olabilir dedim,kısacası benim anlatmak istediğim ve sizin herzaman ki gibi anlayamadığınız şey bunlar değildi orda kasıt vardı dedim ama amacına ulaşamadıkları bir kasıt,kimse beni ordaki kadınların iyi niyetli olduğu konusunda ikna etmeye çalışmasın tv haberlerinde izledim tüm görüntüleri ayrıca ilahıyatçı profoserlerin yorumlarınıda izledim yani gözümün gördüğü kulağımın duyduğu şeyimi inkar ediyorsunuz?
  17. dipnot insanları tahrik etmekten vazgeç çünkü sende bilirsin ki saldırı savunmayı doğurur saldırdığın müddetçe savunma olacaktır sonrada kalkıp"neden benimle uğraşıyorsunuz"diye soruyorsun sen ne zaman insanların inançlarıyla uğraşmaktan vazgeçersen insanlarda seninle uğraşmaktan vaz geçecektir.
  18. suheda şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    SEN, “Siz insanlar için çikarilmiş en hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalişırsınız.. Çünkü Allah’a inaniyorsunuz..” Fermaninin sahibisin!.. SEN, “Alemlere rahmet olarak gönderilen” ve dehsetli mahser günü herkesin “Nefsi! Nefsi!” diye çirpinacagi bir zamanda, secdelere kapanip; “Ümmetimi isterim Ya Rab!.. Ümmetimi bagislamadikça kalkmam” diye feryad edecek olan Habib-i Kibriya’nin ümmetisin!.. SEN, Resûlullah’in ashabina; “Orduya yardim ediniz” dedigi zaman, bütün servetini alip getiren ve Peygamberin “Çocuklarina ne biraktin?..” sorusuna; “Allah’i ve Resûlünü biraktim Ya Resûllullah!” cevabini veren Hz. Ebûbekir’in yolundasin!.. SEN, Devlet reisi oldugu halde, içi su dolu bir tulumu sirtina yüklenerek halk içinde dolasan ve oglunun; “Babacigim, niçin böyle yapiyorsun?” sorusuna; “Oglum! Nefsimi biraz begenir gibi oldum.. Onu zelil etmek, gururumu kirmak istiyorum” diyen Koca Ömer’in izindesin! SEN, Müslümanlar arasinda açligin ve kitligin hüküm sürdügü bir zamanda Sam’dan kendisine ait zeytinyagi, üzüm ve bugday yüklü olarak gelen bir deveyi yükleriyle beraber yoksullara tasadduk eden Hz. Osman’in ardindasin!.. SEN, Cebinde bulunan 4 dirhem servetin 1 dirhemini gizlice, 1 dirhemini açikça, 1 dirhemini gece ve kalan 1 dirhemini de gündüz , kimsesizlere sadaka olarak veren ve Allah Resûlünün; “Neden böyle yaptin ?”suâline “Belki Allah bunlarin birini olsun kabul eder düsüncesiyle diyen Hz. Ali’yi takip edensin! SEN, Allah yolunda cihada çikan ve karsisinda ATLAS Okyanusunu görünce, devesini dizlerine kadar denize sürerek, kilicini çekip; “Ya Rabbi! Sahid ol! Önüme su uçsuz bucaksiz derya çikmasaydı senin sanini daha ileriye götürürdüm!” diyen mücahidlerin pesindesin!.. SEN, 40 sene yatsi abdestiyle sabah namazini kilan Imam-i Âzam’larin, Malazgirt Ovalarinda Allah Allah sesleriyle at kosturan ve Anadolu kapilarini müslüman Türklere açan Alp Arslanlarin arkasindasin!.. SEN, Misafir kaldigi evde gece sabaha kadar ayakta duran ve; “Biz Kur’anin bulundugu odada ayaklarimizi uzatip yatmaktan hayâ ederiz” diyen Osman Gazilerin torunusun!.. SEN, Resûllullah’in müjdesine nail olup, küfrün dogu kal’asini, istanbul’u fethederek Islam’a teslim eden, yeni bir çag açan Fatihlerin, dünyayi müslümanlardan baskasina dar gören Yavuzlarin, karalarin- denizlerin hakani Kanûnilerin neslisin!.. SEN, Istanbul’da okumaya basladigi Ezan-i Muhammediyeyi, Çaldiran ovalarinda bitiren, Tuna’da aldigi abdestin namazini Afrika çöllerinde kilan, Hazer kiyilarinda getirdigi tekbir seslerinin yankilarini Viyana kapilarinda duyan kahramanlarin evladisin!.. SEN, Vatanini, mukaddesâtini müdafaa ederken düsman kursunlarinin darbeleriyle bagirsaklari delik-desik disariya firlayan ve bir eliyle onlari karnina iterken, diger eliyle gögsünden bir baska kursunu eliyle çikarip, yaninda bulunan arkadasina; “Al arkadasim! Sag olur da dönersen, su kursunu ogluma ver! Ve O’na de ki; “Bunu sana baban son nefesinde gönderdi ve O’da ayni sekilde ogluna aktarmazsa hakkimi helal etmem! “ dedi diye ulvî ruh örnekleri veren sehitler kafilesinin çocugusun!.. ISTE SEN BUSUN!.. Bu altin halkalara eklenebilecek daha binlerce halka içerisinde; Senin cevherin, aslin astarin, esasin budur iste!.. Sen bu kapilar disinda baska bir kapini insani, Bu altin halkalar disinda baska bir halkanin esiri olamazsin! Namazsiz, niyazsiz, maneviyatsiz, ruhsuz, köksüz, kozmopolit, satilmis olamazsin! Allahsiz, Peygambersiz, Kitapsiz olamazsin! “Bana dokunmayan bin yil yasasin!” “Neme lazim” “Evimden uzak” “Her koyun kendi bacagindan asilir” gibi yahudi sözlerini agzinin sakizi yaparak, mücadele ve hizmet azmini yitiremezsin! Komsun aç iken, sen tok gezemezsin! slam’in yasak kildigi günah yuvalarinda vaktini öldüremez, aile fertlerini batinin kokusmus hayat tarzina uyduramazsin! Yavrularini çagdas asrin zihniyetine terkedip, cehenneme talip olamazsin! Sen kainatin en üstün varligi olarak yaratildin, buna layik olarak cennet bahçelerine talip olmalisin.. Hem burada... Hem orada.. alıntı
  19. Çok güzeldi teşekkür ederim herkesin okumasını tavsiye ediyorum
  20. Müslüman bir Türk kızı olarak dinimin bana verdiği değeri biçtiği görevi durmam gerken yeri herşeyi kayıtsızca kabul ediyor ve bundan mutlulukta duyuyorum dünyada hiç bir görüş hiç bir ideolojinin kadına İslam dininden daha çok değer verdiğine inanmıyorum. Cahiliye döneminde diri diri toprağa gömülen kız çocuklarını yada adet gören kadını pislik,kadını sadece seks objesi gören yada hiç bir konuda söz hakkına dahi sahip olamaz diyen zihniyetleri ters yüz eden yine İslamiyettir. Ülkemizde feminizm akımına bakıldığı zaman bu kesimin çıkardığı dergilerden ve söylemlerden yola çıkarak söylüyorum sadece ve sadece cinsel özgürlük olarak tanımlanmasının tek nedenini kendilerine tanınan tüm eşit haklardan sonra artık arayacak bir hak kalmadığını gören kadınların aç gözlülüğü olarak görüyorum. Ben kadın erkek eşitliğinin yani tüm hakların zaten toplum içerisinden mevcut olduğundan yanayım diğer taraftan basitçe örneklendirmem gerekirse ben otobüse bindiğimde bana bayan olduğum için yer verilmesinden de memnum yada atm önünde sıra beklerken önümde ki erkeklerin kenara çekilip siz buyurun demesinden de çok memnum yada topluma açık herhangi bir yere girerken bayanlara öncelik tanınmasındanda memnunum işyerinden izin isteyeceğim zaman üstümün bayanlara mazeret sormayın demesinden çok memnunum kıscası bayan olduğum için gördüğüm tüm ayrıcalıklardan çok memnunum ve iyiki bayanım diyorum. Kendime hiç bir zaman Duygu Asena yada onun türevleri olan kişileri rehber edinmedim edinmemde buna gerek hiç bir zaman duymadım. Ben karadenizliyim belkide bu ülkede en çok çalışan en çok emek veren kadınların yaşadığı bölgedir karadeniz ama her konuda erkeğiyle aynı söz hakkına sahip olduğu bölgelerden biridir karadeniz. Açıkcası ben toplum içerisinde bazı istisnalar dışında kadının hakir görüldüğüne inanmıyorum.
  21. Ancak fırsat buldum yazabiliyorum malum iş güç. Hoşgeldin sefalar getirdin.... Uzun bir ara oldu ama sende gördüğün gibi kat edilen yol pek uzun değil yani aynı yerde sayıyoruz,gelelim konuya. Hep birşeyi merak etmişimdir seçim meydanlarında türbanın bayraktarlığını yapan siyasiler sonra hasbel kader o koltuğa oturunca neden tüm verdikleri sözleri unutup tabiri caizse 190 derecelik bir dönüşle tam tersi söylemlere geçerler ne değişiyor yada neler oluyorda yıllardır bu olaylar bu şekilde cereyan eder. Şimdi asıl soru türban yada başörtüsü gerçekten bir rejim düşmanı görülebilirmi?Bunu bu kadar tehlikeli ve ülkenin rejimini yıkacak kadar korkunç gösteren şey nedir?Siyaset meydanlarında bağırıp çağıranlar hükümet olduktan sonra neyi fark ediyorlarda tam tersi bir tavır takınıyorlar???? Birden tepeleme gibimi daldım ne konuya? Ne çok soru işareti kullanmışım yahu:D sevgilerimle
  22. Sevgili arkadaşım(bunu dudak ucu ile değil yüreğimden gelerek söylüyorum) Mystra; Herşeyin farkındayız biz ne yapılıyor kimlere nasıl muamele yapılıyor bizzat gözlemleyerek şahit oluyoruz söylediklerinizin hepsi doğru bu forumda çifte standart var hemde açık ve net bir şekilde yapılıyor üstelik tahrik edici boyutta haaa çıkıp diycek ki birisi"rahatsız oluyorsan gelme kimse seni kırmızı davetiye ile çağırmadı"çünkü gerçekleri duymak bazılarını akıl almaz bir şekilde rahatsız eder ve bu sözü söyleyecek başka kelime bulamayan insanlar söyler hani varya beğenmezsen okuma taktiği sıkıştığı zaman kişinin ilk baş vuracağı yöntem. Ama kim ne kadar rahatsız olursa olsun adil bir yönetim oluşmadığı müddetce biz söylemeye devam edeceğiz,yada admin hepimizi banlayıp kurtulacak. Ve sen cyrano; Ne güzel demiş şair "ne kadar anlatabilirsen anlat söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır" sen beni anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun herneyse işte adını sen koy o yüzden bu konuda seninle tartışmanın bir anlamı yok çünkü aynı şeyleri tekrar etmekten ben yoruldum ama sen kendine biçtiğin avukatlık maskesini taşımaktan yorulmadın bak savunduğun kişiler tennezül edip yazmıyorlar bile nasılsa kendilerini kedilerinden daha ateşli bir şekilde savunanlar var. "Kişi öteki dünyada bu dünyada ki sevdiği ile beraberdir"demiş Peygamber Efendimiz anlayana..........
  23. suheda şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Hiç bir şekilde değiştirmeden bana gelen bu maili sizinle paylaşmak istedim. Biliyorsunuz Sanatci Yilmaz Erdogan, terorun neden oldugu olumlerin durmasi icin guvercin kanadina mektup yazdi, 24 Temmuzda Hurriyet gazetesinde mansetten verildi bu mektup. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/hab...arih=2006-07-24 Erdogan'in mektubuna bir Guneydogu gazisi yanit vermis, o mektup Hurriyet'te yer bulamaz elbette. Guneydogu gazisi Oktay Yildirim, "evrensel (kuresel) degerlerin karsisinda yer aliyor, kaba milliyetci, soven, irkci, gerici T.C. ideolojisini" temsil ediyor. Soylu sanatin, guzelliklerin, kuresel barisin ve Daniela Hanimefendinin yuksek himayesine de mazhar olamaz. O gazi, postmodern sivil demokrasi mucadelesinde derin devlet ideolojisini temsil ediyor, postmodern kadife devrimler bu ideolojiyi bertaraf etmek icin tezgahlaniyor Soroz tezgahlarinda.... Biz yine de okuyalim Gazi'nin mektubunu, kulak verelim cigligina ne dersiniz?... Dr. Ali Riza Ucer Tip Kurumu Genel Sekreteri ** Bolucu yardakcisi Yilmaz Erdogan'a mektup Bu bir mektuptur. Kus kanadina, suya, col kumlarina yazilmis mektuplari okuyanlara veya bu mektuplari yazanlara ithaf edilmistir. Vatan uzerine. Bayrak uzerine. Onur uzerine. Namus uzerine. Vicdan uzerine. Akil uzerine. Adi fark etmeyen ve ithal edilmis tum meseleler uzerine. Kelimeler ve kelimeleri cirkinlestiren kalemler uzerine. Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller uzerine. Kalemlerini sapladiklari sehitlerin ve kadinlarinin ve cocuklarinin ve kardeslerinin ve onlarin analarinin yurekleri uzerine yazilmistir. Mayin, bomba, pusu, baskin, yazar, cizer ve ihanete alet olan her sey uzerine. Istemeyen okumasin. Kanla yazilmis bir mektuptur bu. Guvercin kanadinin gucu yetmez tasimaya, karabasli kartal olsa nafile. Agirdir; zira eskidir ve unutuldukca kanla yeniden yazilir, sehit mezarlarinin taslari uzerine. Bu mektup binlerce yil once yazildi ve binlerce yildir yaziliyor, yeni fark edenler utansin. Kardes kardesi oldurmez, olduren kardes falan degildir, kallestir olsa olsa. Kalleslerin en kallesi ise kardesim diyerek kalleslik yapan kalleslerdir. Ve aslinda en kahpesi, mayin degil onu Adil Binbasilarin, Davut cavuslarin yoluna doseyen eldir, o eli alkislayan ve ululayip aklayan kalemdir. En az o el kadar sucludur o kalem, tarihin yanilmaz vicdaninda. O mayinlara basip parcalanan bedenler, Edirnekapi’dadir ve bizim yureklerimizde ve hafizalarimizda yasarlar. Kemerburgaz’daki Kemer Country villalarindan gorunmez Edirnekapi, cok uzaktir hem de cok. DAGLARDA YARIM KALDILAR VATAN ICIN Ellerimizde can verdi o parcalanan bedenlerin sahipleri, bayraklari dalgalansin diye. Vucudunda sigara sondurulerek, tum kemikleri kirilarak, kafa derileri yuzulerek iskence edilen, sonra da agactan kaziklarla oldurulen ve cigliklari telsizlerden dinletilen vatan evlatlarinin yeri bizim yureklerimizdedir, o cigliklari duymayanlarin yani basinda durmaz onlar. Bir de katillerinin yani basinda dururlar, kulaklarinda cinlar haykirislari eger bir yerlerinde bir parca insanlik kalmissa. Yaziklar olsun, can veren o yigitleri hainlerle bir tutanlara. “Agabey diyordu bana telefonda Astsubay Zulfikar, gecen gun kiz arkadasimla gezdim biraz ve kimse bacagimin takma oldugunu anlamadi”. “Agabey diyordu, biraz daha ugrasirsam belki bisIklet bile surebilirim”. Daha on dokuz yasindaydi Zulfikar, mezun olali tam yirmi gun olmustu, o ***** ellerin dosedigi mayinla ve bazi kalemler tarafindan ululanan o hainlerin, ilk izleriyle tanisirken. Kuskun veya kizgin degildi sesi, pisman veya aciz de degildi. Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisIklet surebilse yeterdi. Kosmayi, atlamayi, denize girmeyi feda etmisti vatani icin. Bacagini payanda yapmisti, Kemerburgaz’in da uzerinde bulunan Turk egemenlik ortusune. Yaziklar olsun, cicek toplayan kucuk kizlari oldurenlere ve yaziklar olsun o katilleri ululayan kalemlere. KAVGANIN BIR SEBEBI VAR, IHANETIN DE Kavganin sebebini unutmadik, cunku bu kavga hic bitmedi. Kavganin sebebi vatandir cunku bayraktir, onur ve namustur, vicdandir. Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hicbir sey icin vazgecilemeyecek olan egemenlik hakkidir. Atalarimdan bana kalmis olan ve benim cocuklarima birakmak zorunda oldugum mirasin vicdani sorumlulugudur. Hicbir vicdana dayanarak reddedilemez, hicbir cocugun veya sevgilinin sevgisiyle degistirilemez. Hicbir ********** pazarliga konu edilemez, namustur cunku istiklal, obur ihtimal olumdur. Ben dilimle, bayragimla, hudutlarimla yasamak icin olmeyi kayip veya yazik degil, seref sayarim. Bu paha ne ile bicilirse bicilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye, benim olana uzanmissa el, ben durdururum ellerimle. Megerki olum varmis, sevememek varmis, cicek koklayamamak, ne gam? Vermek vicdansa eger, akilsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmustur onur ve seref. MAYINLAR NEREDE Mayinlarin yeri bilinmez, doseyen serefsizin yeri bilinmedikce. Ve daglara dosenen mayindan daha tehlikeli ve kahpecedir dimaglara ve bilinclere dosenen mayinlar. Daglara dosenen mayin tek kalir, tek can alir. Urer her dogumda, her okunmada zihinlere dosenen mayinlar ve ihanet her dogumda bir daha artar. Baska zihinlere bulasir, mayinlarin en tehlikelisidir bu, yayilir. Daglardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barisla ve daha ne kadar varsa tum suslu kelimeler alet edilir bu gizlemeye. Iste o anda olur kelimeler, kahreder kaderine. Kullanicisini secme hakki yoktur cunku sevgi, bolen ve yikanin agzindan, ask yataklik edenin, sinsice zihinlere mayin doseyenin kaleminden dokulur. Olur kelimelerde sevgi. Ve baris artik, en fazla parayi verenin yatagini doldurur, en fazla paraya yazip cizenin elinden. En pahali kalemler pazarlar barisi, salyalari akan boluculerin sofrasina. Bazen bir villanin calisma odasinda ve bazen bir gazete kosesinde dokunakli kelimelerle suslenip oylece pazarlanir baris. Pazarligi yapilmis ve satin alinmis bir fuhus icin. Bolmek ve parcalamak icin yapilan hain savas, fuhus yapar barisla, tecavuz eder barisa hayâsizca. Dedim ya, bu eski ve agir bir mektuptur, Turk nereye gittiyse obasiyla, ihanet en sondaki katirla takip eder goc kolunu. Soylu atlar hizlidir, bu yuzden biraz gec gelir ihanet, yolda haram meralardan beslenerek. Bu eski bir hikâyedir, ne kus kanadi ne suya atilan sise tasiyabilir; agirdir, kanla yazilmistir, bir kismi Edirnekapi’dadir, Canakkale’de bir kismi ve Karsta, Izmir’de, Mus ovasinda, Malazgirt’tedir, Sakarya’dadir. Bir kismi hala yazilmaktadir, Cudi’de, Gabar ve Korkandil’de, Masura cayinda, Ali bogazinda, Cehennem deresinde cehennem sicaginda yazilmaktadir, sehit Mehmetlerin kaniyla. Yaziklar oluyor, onur ve serefe, bayraga, vatana, kutsal olan ne varsa yaziklar oluyor onursuz bir hayatla degis tokus edilirken. BU YAZGIYI KIM YAZMIS? Yaziklar oluyor yazgiya, cunku yazgi ihanet edenin sucunu tasiyamaz, can alanin, ev yakanin, cocuk oldurenin yuku yazgiya bile agir gelir. Kislaya gidenin, askerden sonra evlenip cifte cubuga bakmanin hayalini gudenin yazgisi Allahin ise eger, cocuk oldurenin, mayin doseyip pusu kuranin yazgisi kimindir. Kim yazar bu yazgiyi ve hangi kalem bunu yazgi diye ulular, hangi akil buna inanir ve bu nasil vicdandir? Bu agir ve eski bir hikâyedir, kanla yazilmistir ve ne kus kanadi ne suya atilan sise tasiyabilir; bir kismi Edirnekapi’dadir ve Edirnekapi cok uzaktir, Kemerburgaz’daki bir villanin calisma odasina. Adil Binbasinin bastigi mayinin uzerinde “made in Italy” yaziyordu Ingilizce. Ama doseyen eller Ingilizce veya Latince degil Kurtce konusuyordu ve Kurtce de “mayin” kelimesinin nasil soylendigi onemli degildi, tasidigi anlam ihanetti nasil olsa. Kimseyi hakli veya haksiz bulmayan kalemler, hakki yazar sonra, hak icin olenlerin inadina. Boylece hakki, batila pazarlar ayni sabikali eller ve kalemler, ayni hayâsiz fuhus icin. Ne gariptir ki bu kalles ellerin dosedigi mayinlara daima anayasal yolculuklara cikanlar basar. Onlar ki; bu yolculuga siyasal veya mukaddes yolculuklar yapilabilsin diye cikarlar. Yaziklar olsun, baktiklari kirik camli siyasal gozlukleri ile odenen bedellerin mukaddesatini goremeyenlere. Yaziklar olsun! DIL KAVGANIN VE IHANETIN SEBEBI MIDIR YOKSA ARACI MI? Korku salan ve ofke cagristiran meselelerin parcalari degil, esas gerekceleridir aslinda Turkce disindaki baska diller. Dil ozgur olunca, Ozgurluk dil olur artik ve butun bolunmeler boyle baslar. Ozgurluk daima yeni sinirlar ister. Okul der, ayri olsun. Burokrasi der, bu dilde anlayamiyorum ayri olsun. Bayrak der sonra, ayri olsun dilim ayri nasilsa, ben de ayriyim ve bu da varligimin semboludur. Toprak der arkasindan, ayri olsun birazini bana ver, nasil olsa daha once dilinin, ozgurlugunun birazini vermedin mi? Hem ne olacak, birazcik topraktan ne cikar biz kardes degil miyiz? Ozgurluk paylasilmaz oysa. Birinin ozgur oldugu yerde, digeri ozgur olanin kurallarini ve ozgurlugunu tehdit edinceye kadar ozgurdur. Yani dilin de kisinin de ozgurlugu esas mulk sahibinin ozgurlugunu ve gelecegini tehdit edene kadardir. Sonrasi anarsi, sonrasi teror, sonrasi boluculuk, kahpelik ve ihanettir. Sonra arkadan vurmalar ve mayin dosemeler baslar yollara ve zihinlere. Ama her hal ve sart altinda, tum boluculerin yardim ve yatakliga ihtiyaclari vardir. Gizli olmalidir, yardim ve yataklik, sinsice. Kimse fark etmeden yapilmalidir, Turkce konusmalidir ama aslinda baska dilde anlasilmalidir. Acindirmalidir ama aslinda acimadan katletmelidir, dili, egemenligi ve onun bekcilerini. Yardim ve yataklik yapanin da yardima ihtiyaci vardir. Disaridan. Cok uzaktan, denizler ve tarihler otesinden. Eski kinlerden ve hesaplardan ve o hesaplarin sahiplerinden beslenir yataklik yapan. Para alir, vaat alir, AFERIN alir. Bu eski ve cok agir bir mektuptur. Turk bagimsizligini koruyanlarin kanlari ile yazilmistir. Ne suya salinan bir sisenin ve nede kuskanadinin tasimaya gucu yeter; karabasli kartal olsa nafile. Basligi binlerce yil once atilmistir ve Edirnekapida’ki sehit mezarlarinin taslari uzerine yazilmaya devam etmektedir. Emin olun binlerce yil daha yazilmaya devam edecektir. Turkcenin sahipleri yasadikca bu kanli mektup yazilmaya devam edecektir cunku Turkcenin ve onun sahiplerinin ozgur yasamasini istemeyenler, yollara ve zihinlere mayin dosemeye, parcalamak ve bolmek icin cabalamaya, parcalamaya calisanlara yardim ve yataklik etmeye devam edeceklerdir. Bu eski mektup bir yazittir aslinda Turk’un var olus destanidir, binlerce yildir yasli dunyanin bagrina sapli kaidelere ve mezar taslarina yazilir. Yazanlar asla diz cokmezler ve kimseye yalvarmazlar. Kimsenin topragini, dilini veya ozgurlugunu istemezler ve kendilerinin olani da kimseye vermezler. Bu bir mektuptur. Vatan, Bayrak ve Onur uzerine yazilmistir. Vatansizlar, dilsizler, hainler, boluculer ve toprak hirsizlari gibi aczi ve acinmayi anlatmaz. Var oldugu yerde kendinden gayri herseyi onemsizlestiren, vatan ve bayrak askini anlatir. Onurlu ve egemen olebilmenin, onursuzca ve esir yasamaktan daha onemli oldugunu anlatir. Asla diz cokmeyecegimizi anlatir. Yuregi olan varsa gelsin de coktursun diye, Yuregi olan varsa okusun diye yazilmistir. “VARLIGIM TURK VARLIGINA ARMAGAN OLSUN” OKTAY YILDIRIM
  24. Dün akşam tv haberlerinde Lübnanda çıkan bir gazetenin manşet haberini gösterdiler yukarda İsrailli küçük çocukların imzaladığı roketler altta kana katliamında öldürülen çocuklar ve başlık aynen şöyleydi MEKTUBUNUZ ULAŞTI ağladım izlerken
  25. Ben yapılan davranışlara eyleme yada adı herneyse onu değil yerini ve zamanını eleştirdim burası bir camii ve orda bulunmanın sebebi ölen bir insana yapılacak son görev yeri ya o mekana hiç gelmeyeceksin yada gelirsen ordaki mekana saygı göstereceksin camiler kimsenin provakatif gösteriler yapacağı yerler değildir dikkat edin muhafazakar kesim bile herhangi bir olayı protesto edeceği zaman cami avlusunda değil caminden çıkıp sokakta yapıyor Duygu Asena ateistmi bilmiyorum şayet öyleyse caminde işi neydi cenazesinin?hadi diyelim getirdiler bu şekilde davranmak ne kadar çirkin bir davranış orası mahalle değil bağıra çağıra şarkılarla sloganlarla cenaze kaldırıyorsunuz çık camiden istediğin kadar bağır bence burda kasıt var kimse külahıma anlatmasın. Dini bir vazife yapıcaksın onun kuralları neyse uymalısın sinema filmine girdiğimiz zaman cep telefonumuzu kapatıyoruz sigara içmek yasaktır yazan yerde sigara içmemeye dikkat ediyoruzda kısacası bulunduğumuz her ortamın kuralına uyuyoruzda neden asıl uyulması gereken yerde ki kurala uymuyoruz gene söylüyorum kasıt. Ayrıca Hz.Ömer zamanında hangi olayda kadınlar erkeklerle saf tutmuş bunu kim idda etti bir zahmet açıklasın bakalım. Birde bana kadın hakları savunusu kesilmiş arkadaşlara soruyorum asıl kadını toplumdan soyutlamaya çalışan türbanlı kadın evde otursun diyen zihniyet değilmi? Birde bu olayla ilgili birçok islam profesorune danışıldı hepsinin ortak fikri insanların kendi tercihleri fakat ordaki olayın yakışıksız olduğuydu.Bir kişi hariç ordaki tüm olanları savunan ve doğru olduğunu söyleyen tek Zekeriya Beyaz'dı.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.