Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

suheda

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

suheda tarafından postalanan herşey

  1. suheda şurada bir blog başlığı gönderdi: suheda
    Üzgünüm........................ Ne yazmak nede anlatmak istiyorum,sadece kendimle kalmak istiyorum.
  2. suheda şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Cumhurbaşkanlığı görev süresi ile ilgili kısmı Bekir açıklamış zaten,diğer söylediğinize gelince ben herhangi bir partiye gönül vermiş olsam bunu açık yüreklilikle çekinmeden söyleyebilirim,kusura bakmayın ama ne sizden nede bir başkasından çekinmem bu konuda ayırca inanıp inanmama sizin sorununuz kimseye birşeyi ıspat etme çabam yok.... Haa bu arada çok merak ediyorsanız söyleyeyim gerçi defalarca kez söyledim ama gözünüzden kaçmış olmalı,ben MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKAR bir görüşe sahibim,düşüncelerimi,fikirlerimi herhangi bir parti ile sınırlandırmayacak kadarda bağımsız bir yapım var.... Seçime günler kala oy verebileceğim bir parti bile tayin etmedim henüz... Sizin tabirinizle asıl bayatlayan yada kokan şey nedir biliyormusunuz?insanları belirli kalıplar içerisine sokup buna göre değerlendiren zihniyetlerdir.Kendinden olmayan(işin komik yanı kendi siyasi fikrinden olmayan herkesi)düşman gören zihniyetlerdir.....Ve bu koku artık mide bulandırıcı hal almıştır.
  3. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Belki karaçarşafım yok ama.....Bende bir Şule başım....
  4. BANA BİR ŞARKI SÖYLE Özledim sesini ne olur konuş Bir gül açtır zamanların ötesinden Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel Gök mavisinden, deniz mavisinden Bana bir şarkı söyle İçimde bir şey kımıldıyor Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum Bir baksana ne haldeyim deli divane Yaralıyım, çaresizim umutsuzum Bana bir şarkı söyle Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt Dökül karanlığıma ışıklar gibi Al beni, en uzaklara götür Sesin, aksın içimde bir pınar gibi Bana bir şarkı söyle Bütün renkleri kat birbirine Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan Bana bir şarkı söyle Yağan kar nasıl hazin yağar bilirsin Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel En hüzünlü sesinle, en dokunaklı Bana bir şarkı söyle.. Ü.Y.Oguzcan
  5. suheda şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    GECE.. Ah, sen ey, ölüm kadar sonsuz olan Ve dar bir tabut gibi rahat uyku! Islak geceyi örtün kalbim, uyu! Artık uykuyla tek başına kalan Ruhum gemiler uğramaz bir liman Bir tanrı gibi her tarafta korku; İşliyor bütün saatler kurmadan, Dışarda yağmur yağıyor durmadan, Görmüyor pencereler sonsuzluğu. Beni dibine çeker misin kuyu! Bitti gücüne güvendiğim zaman, Gökler yakın bir ayrılıkla dolu; Aynasında yüzüm dalgalanan su, Nağmesine vurgun olduğum umman. Al beni rüzgar! Kül et beni volkan! Toprakta o baş döndürücü koku Ve ölüm, gece ucundaki çoban. Gel yetiş, ey pişmanlık! İşte yaman Bir gecedir, yaman bir gecedir bu. O derin gözlerin ne güzel, puhu! A.M.Dıranas
  6. suheda şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    BİR ADIN KALMALI... bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar saçlarını söylemedi hele nihavent hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirlerinden evet yangın evet salaş yalvarmanın korkusunda talan evet kaybetmenin o zehirli buğusu evet nisyan evet kahrolmuş sayfaların arasında adın sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı bu sevda biraz nadan biraz da hıçkırık tadı pencere önü menekşelerinde her akşam dağlar sonra oynadı yerinden ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı yani ben seni sevdiğim zaman ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın yine de bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet beni affet Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç A.H.Tanpınar Şiir seven bidanecik müttefikime...
  7. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! C.S.Tarancı Pencermizden gün eksilmemesi ümidi ile hep sevgiyle kal
  8. Şekerim müttefikin dünyevi sıkıntılar ile uğraşmaktan bu aralar pek sık uğrayamaz oldu,neyseki şimdilik herşey yolunda gidiyor çok şükür özlenmek güzel özellikle sizlerin tarafından daha bir güzel aynı duygular içerisinde olduğumu bilesin Çok teşekkür ederim
  9. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Arkadaşım,bakın önemli bir noktaya değindim ben,madem Sivas olaylarının faillerini tespit etmiş arkadaşımız bende Başbağlar olayını açıklamasını istedim bu iki olayın birbiri ile bağlantısı nedir?Sivasın akabinde neden hedef Başbağlar oldu?Kimler kimlerle savaşıyordu?Özellikle neden bu iki olayda insanlar yakılarak öldürüldü?Amaç neydi?Sivasta öldürülen insanlar bu ülkenin vatandaşı idide Başbağlardaki insanlar hangi gezegene mensuptu Sivas için yaygara kopartmaya devam edenler neden bir kez bile olsun Başbağlar halkı için tek kelime etmezler?Yoksa gerçekten intikamlarının alındığınımı düşünüyorlar? Evet arkadaşımız kendi düşüncelerini açıklamış slogan vari söylemlerle konuyu tamamen özünden saptırarak ve bir hukukçuya hukuk dersi vermeye kalkarak Şimdi sizin sorduğunuzu aynen ben soruyorum Düşüncelere odaklanın ve konuları açıklarken nedenleri ve onları ortaya çıkaran nedenleri irdeleyin. Gelelim 367'ye bakalım kimler neler demiş bu konuda..... Doç. Dr. Sami Selçuk (Yargıtay eski Başkanı): “102. maddede, toplantı yeter sayısına ilişkin ayrı bir düzenleme bulunmadığına göre, ilk iki turda toplantı yeter sayısı için 367 şartından söz edilemez. 102. maddedeki rakam, toplantı yeter sayısı değil, karar yeter sayısıdır. 367’den hareketle gündeme getirilen iç tüzük değişikliği iddiası dayanıksız.” Prof. Dr. Hikmet Sami Türk (Eski Adalet Bakanı): “102. maddede yer alan üçte iki çoğunluk şartı, karar yeter sayısını ifade etmektedir. Bu nedenle birinci tur oylama için 367 milletvekilinin oturuma katılması gibi bir zorunluluk olduğunu düşünmüyorum. Birinci ve ikinci tur oylamaların, Anayasa’nın 96’ncı maddesinde belirtildiği gibi 184 milletvekilinin katılımı ile geçilmesinde bir engel yok.” Prof. Dr. Süheyl Batum (Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü): “367 kişinin katılmadığı bir toplantıda, 367 oy alınması söz konusu olamaz. 102. maddedeki bu rakam, sadece karar yeter sayısını değil, toplantı yeter sayısını da ifade eder.”alıntı Şimdi asıl can alıcı nokta Mevcut Anayasa 1982’de yapıldı. Merhum Özal, Demirel ve Sezer bu Anayasa’ya göre seçildiler. Şimdi bunların hepsinin secimi Anayasa ihlalimi idi? Böyle idi ise onların makamları işgali gayri meşru değil mi idi? Ve böyle olunca onların bütün icraatları geçersiz sayılması gerekmez mi? Ve bu Anayasa ihlaline imza atmış vekillerin statüsü ne olur? Her oylamadan önce karar vermeye yeterli çoğunluk varmı diye oturum başkanı taktiri ötesinde yoklama yapılması zaruri idi ise 1961’den şimdiye kadar ki bütün meclislerin bütün kararları illegal olmaz mi? Soruları çoğaltabilirsiniz bu bir delinin attığı taşı çıkarma işi zevkli geliyorsa.alıntı Buyurun bunlar hukukçuların ifadeleri...
  10. suheda şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Kardeşim sen uzaydamı yaşıyorsun?Cumhurbaşkanının görev süresi ne zaman doldu?Yaklaşık 2 ay olmadımı?Peki hala orda ne arıyor bu işgalcilik değilmidir? Hadi bunu bilmiyorsunuz peki burda bu forum sitesinden afla serbest bıraktığı teröristler için bir sürü başlık açılmış onlarıdamı okumadınızda kalkıp bana "Terör örgütünün yasal alandaki temsilcisi olan DTP adlı partiyle ittifak halinde olun diye Cumhurbaşkanımı dedi hükümete."diye komik bir soru soruyorsunuz... Hükümettekilerin tek derdi başı örtülü bir bayanı köşke çıkartmak öylemi peki muhaliflerin tek derdi ne başı örtülü birinin oraya çıkmasını önlemek Benim burda herhengi bir partiyi destekler bir yazıma şahit oldunmu ki kalkıp bana mevcut hükümeti eleştiriyorsun... Benim hiç bir siyasi partiye sempatim kalmamıştır hepsine karşı hissettiğim şeyler bellidir bunları defalarca kez dile getirdim çünkü benim nazarımda hepsi birbirinin aynıdır. Yukarıda yazdığım,alıntı yapıtığınız yazımı tekrar bir daha ön yargısız okumanızı tavsiye ediyorum bakın bakalım ne demişim orda.
  11. suheda şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Konuyu takip etmeye çalışıyorum her zaman ki gibi konu özünden gene sapmış bazı ideolojik söylemlere dönmüş 367 anayasaya aykırıdır başlığı dönüp dolaşıp Sivas olaylarına geldi çattı.......... Bir hukukçuya hukuk dersi vermeye kalmanızı eleştirmeyeceğim çünkü her zaman derim bizim halkımızda herşeyi bildiğini sanmak gibi bir saplantı vardır.. Bir süredir burda Sivas olayını irdeleyip duruyorsun,peki sana bir soru Sivas olayının hemen akabinde gerçekleşen Başbağlar katliamını kimler düzenledi lakin sizde bilirsiniz Başbağlar katliamını yapanlar"Sivasın intikamını aldık"demişler sağ kalanların ifadeleri..... Madem Sivas olaylarının tüm sorumlularını kendinizce tespit etmişsiniz şu Başbağlar olayınıda bir açıklayıverseniz bir zahmet..
  12. Nice mutlu yıllara.... Yeni yaşının tüm güzel dileklerinle birlikte gelmesi ümidi ile
  13. Canım arkadaşım özellikle sana ve senin nezdinde tüm forum dostlarıma...
  14. Süper yaa koptum gülmekten
  15. Geceler Kara Tren Günlerdir kapımı kimseler çalmıyor Göğsümden içeri yokluğun sızıyor Bir demlik çayım var Tütünüm de geçiyor Duvarlara yazdığım her cümle ağlıyor Evlerin ışıkları tek tek sönüyor Bu ev bu nağmeler peşimi bırakmıyor Geceler kara tren Geceler Yüklüyor bana seni Geceler Bende bir resmin var yüzüme bakmıyor Kollarım seni ister Geceler yine seni Ne baharın tadı var ne de yazın sevgili Bir demlik günüm var ömrüm de geçiyor Hiç mi aslı yok bunun Bu asılsız yüzlerin Dudağımdan geçtin Gözlerin yakmıyor Vazgeçsen olmuyor ölsen olmuyor Geceler kara tren Geceler Yüklüyor bana seni Geceler Ben de bir resmin var Yüzüme bakmıyor İletin aklıma Nazan Öncel'in seslendirdiği bu hüzünlü şarkıyı getiriverdi müttefikim.
  16. Hepinize ayrı ayrı teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum ince düşünceli güzel insanlar.... Öpüldünüz
  17. suheda şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Seni çok iyi anlıyorum sevgili Bozan ve söylediğin her kelimeye harfi,harfine katılıyorum. Kokuşmuş bir sistem ve ülkenin çıkarlarını elinin tersi ile iten koltuk işgalcisi bir cumhurbaşkanı,357 milletvekili ile eli kolu bağlı gelecek talimatlara göre hareket eden bir hükümet,ve ülkeyi kaosa sürüklemekten başka hiç bir işe yaramayan bir muhalefet... Hergün sayısız şehit,şehirler göbeğinde patlayan bombalar faili belli adresi belli terör odaklarına karşı sesi çıkmayanlar,ele geçirileni salıverenler,ve ne idiğü belli kişilerle omuz omuza ülkeyi kurtarmak için yola çıkanlar...
  18. Malum alışkanlıklar..... Zordur insanın alıştığı şeyden vaz geçmesi ilk önce biraz yadırgadım ama biliyorum zamanla alışıcağız. Konu başlıklarının alt sütündaki yazıların ebatı çok küçük görünüyor,smleyler hareketli ama hepsi birbirinin aynı gibi ,yorum yazılarının bazıları neden pembe ton üzerinde?alıntımı diye şüpheye düşüyorum geri dönüp tekrar gözden geçiriyorum. Eski hali dahamı iyiydi acaba?Yada dediğim gibi alışırız..
  19. suheda şurada bir blog başlığı gönderdi: suheda
    Ben seni beklerim Inan bana... Sonsuzla beraber otururuz karşı kaldırımda Arabalar geçer gider, güneş doğar batar Ben, yine seni beklerim. Arada bir içim sıkılır Kırılırım sana, bana hiç bakmamana Gülmene, ama sadece dudaklarınla Gelmene, ama başkalarına Sevmene, ama herkesten fazla değil Ben seni, bu umarsız halinle beklerim. Uzatırım ellerimi zamanlı zamansız Kalır havada... Ne yapacağımı bilemem, kaybetme korkusuyla Bir laf atarım ortaya ve gülerim kahkahalarla Yalandan da olsa Ben seni, çaresiz kapılarda beklerim. Ruhum titrer, üşürüm mavi akşamlarda Çok üşürüm Sarılmak isterim, doygun sevdana Sığınmak isterim, kalbinin az köşesine de olsa Yetinmek isterim, yetmeyeceğini bile bile Ben seni, bencilce beklerim. Yıldızsız gökyüzünde ay oluveririm Pencereden izlerim, acırım kendime Ben senden, ben herkesten uzağımdır artık Olsun... Zaten, Ben seni, uzakta beklerim. Beyaz bir karanfile bürünür bazen sevgin Her kıvrımı bir yürek atışı Vurgun güzelliğinden sonra Bırak koparmayı, dokunamam bile Dokununca kan damlar, Kıyamam Ben seni, koklamadan beklerim. Ben seni beklerim... .... Kaç zaman sonra, Hangi sonsuzluk uçurumunda Bilemem ama... Ben yine seni, Ben hep seni, ... .... Beklerim... alıntı
  20. suheda şurada yorum gönderdi suheda'nın blog başlığı içinde suheda
    Bu vatanın ekmeğini yeyip bu vatana ihanet edenler, birgün ekmeği yedikleri yerden kurşunu yerler.. Bana göre dünyada ki en büyük ihanet vatana ve millete yapılan ihanettir... Selam ve sevgi bizden...
  21. suheda şurada cevap verdi: gloria başlık Güncel Konular
    Ben öyle süslü,püslü ağdalı kelimelerle duygularımı ifade edemem içimden ne gelirse nasıl gelirse söylerim... Bildiğim birşey varsa oda vatanını milletini satan hainlerin akıttıkları kandan boğulacağıdır,göstermelik duygu mesajlarıda yazmayı beceremem nasıl hissedersem öyle yazarım.pkklılığı ile ünlenmiş kişilerin şiirleri ile imzamı süsleyip,en sevdiğim sanatcı sırasına gene pkklıları yazıp sonrada kalkıp burda şehitler için sahte gözyaşlarıda dökemem... pkk sorunundan bahsederken "vuranda,vurulanda bizim"gibi ifadeler kullanıp dağdaki vatan haini ile ve onun sıktığı mermi ile canından olan kahraman Türk askerinide aynı kefeye koyup yorumlarda yazamam,buna ne vicdanım ne kimliğim nede insanlığım el verir.... Sürekli ülkemizdeki en ciddi sorunun terör olduğunu ifade edip karşımdakilerin bunu duymamazlıktan gelip sonra birden bire bu sorunun farkına varmış olmalarınıda görmemezlikten gelemem.. Neden sessiz protesto??Hele bunu hiç anlamış değilim kimden korkuyoruz neden korkuyoruzda bu kadar ciddi bir sorunu sessiz protestolarla halletmeye çalışıyoruz?? Asıl şimdi sesimizi yükseltme zamanıdır,asıl şimdi avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız belki duyulmayacak sesimiz,başka sesler arasında kaybolup gidecek ama yapmalıyız..
  22. suheda şurada bir blog başlığı gönderdi: suheda
    Bu mektup güneydoğuda gazi olmus bir askerimizin ''mukremin'' atlı bir şahsın terör örgütü pkk'dan bir mektupla merhamet dileği için ona hitaben yazılmıstır. Lütfen sonuna kadar okuyunuz. Allah Türkü Daim Muzaffer Kılsın MEKTUP Bu bir mektuptur. Kuş kanadına, suya, çöl kumlarına yazılmış mektupları okuyanlara veya bu mektupları yazanlara ithaf edilmiştir. Vatan üzerine. Bayrak üzerine. Onur üzerine. Namus üzerine. Vicdan üzerine. Akıl üzerine. Adı fark etmeyen ve ithal edilmiş tüm meseleler üzerine. Kelimeler ve kelimeleri çirkinleştiren kalemler üzerine. Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller üzerine. Kalemlerini sapladıkları şehitlerin ve kadınlarının ve çocuklarının ve kardeşlerinin ve onların analarının yürekleri üzerine yazılmıştır. Mayın, bomba, pusu, baskın, yazar, çizer ve ihanete alet olan her şey üzerine. İstemeyen okumasın. Kanla yazılmış bir mektuptur bu. Güvercin kanadının gücü yetmez taşımaya, karabaşlı kartal olsa nafile. Ağırdır; zira eskidir ve unutuldukça kanla yeniden yazılır, şehit mezarlarının taşları üzerine. Bu mektup binlerce yıl önce yazıldı ve binlerce yıldır yazılıyor, yeni fark edenler utansın. Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş falan değildir, kalleştir olsa olsa. Kalleşlerin en kalleşi ise kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir. Ve aslında en kahpesi, mayın değil onu Adil Binbaşıların, Davut çavuşların yoluna döşeyen eldir, o eli alkışlayan ve ululayıp aklayan kalemdir. En az o el kadar suçludur o kalem, tarihin yanılmaz vicdanında. O mayınlara basıp parçalanan bedenler, Edirnekapı’dadır ve bizim yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşarlar. Kemerburgaz’daki Kemer Country villalarından görünmez Edirnekapı, çok uzaktır hem de çok. DAĞLARDA YARIM KALDILAR VATAN İÇİN Ellerimizde can verdi o parçalanan bedenlerin sahipleri, bayrakları dalgalansın diye. Vücudunda sigara söndürülerek, tüm kemikleri kırılarak, kafa derileri yüzülerek işkence edilen, sonra da ağaçtan kazıklarla öldürülen ve çığlıkları telsizlerden dinletilen vatan evlatlarının yeri bizim yüreklerimizdedir, o çığlıkları duymayanların yanı başında durmaz onlar. Bir de katillerinin yanı başında dururlar, kulaklarında çınlar haykırışları eğer bir yerlerinde bir parça insanlık kalmışsa. Yazıklar olsun, can veren o yiğitleri hainlerle bir tutanlara. “Ağabey diyordu bana telefonda Astsubay Zülfikar, geçen gün kız arkadaşımla gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı”. “Ağabey diyordu, biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim”. Daha on dokuz yaşındaydı Zülfikar, mezun olalı tam yirmi gün olmuştu, o ***** ellerin döşediği mayınla ve bazı kalemler tarafından ululanan o hainlerin, ilk izleriyle tanışırken. Küskün veya kızgın değildi sesi, pişman veya aciz de değildi. Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi. Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için. Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz’ın da üzerinde bulunan Türk egemenlik örtüsüne. Yazıklar olsun, çiçek toplayan küçük kızları öldürenlere ve yazıklar olsun o katilleri ululayan kalemlere. KAVGANIN BİR SEBEBİ VAR, İHANETİN DE Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi. Kavganın sebebi vatandır çünkü bayraktır, onur ve namustur, vicdandır. Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hiçbir şey için vazgeçilemeyecek olan egemenlik hakkıdır. Atalarımdan bana kalmış olan ve benim çocuklarıma bırakmak zorunda olduğum mirasın vicdani sorumluluğudur. Hiçbir vicdana dayanarak reddedilemez, hiçbir çocuğun veya sevgilinin sevgisiyle değiştirilemez. Hiçbir aşağılık pazarlığa konu edilemez, namustur çünkü istiklal, öbür ihtimal ölümdür. Ben dilimle, bayrağımla, hudutlarımla yaşamak için ölmeyi kayıp veya yazık değil, şeref sayarım. Bu paha ne ile biçilirse biçilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye, benim olana uzanmışsa el, ben durdururum ellerimle. Meğerki ölüm varmış, sevememek varmış, çiçek koklayamamak, ne gam? Vermek vicdansa eğer, akılsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmuştur onur ve şeref. MAYINLAR NEREDE Mayınların yeri bilinmez, döşeyen ********in yeri bilinmedikçe. Ve dağlara döşenen mayından daha tehlikeli ve kahpecedir dimağlara ve bilinçlere döşenen mayınlar. Dağlara döşenen mayın tek kalır, tek can alır. Ürer her doğumda, her okunmada zihinlere döşenen mayınlar ve ihanet her doğumda bir daha artar. Başka zihinlere bulaşır, mayınların en tehlikelisidir bu, yayılır. Dağlardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barışla ve daha ne kadar varsa tüm süslü kelimeler alet edilir bu gizlemeye. İşte o anda ölür kelimeler, kahreder kaderine. Kullanıcısını seçme hakkı yoktur çünkü sevgi, bölen ve yıkanın ağzından, aşk yataklık edenin, sinsice zihinlere mayın döşeyenin kaleminden dökülür. Ölür kelimelerde sevgi. Ve barış artık, en fazla parayı verenin yatağını doldurur, en fazla paraya yazıp çizenin elinden. En pahalı kalemler pazarlar barışı, salyaları akan bölücülerin sofrasına. Bazen bir villanın çalışma odasında ve bazen bir gazete köşesinde dokunaklı kelimelerle süslenip öylece pazarlanır barış. Pazarlığı yapılmış ve satın alınmış bir fuhuş için. Bölmek ve parçalamak için yapılan hain savaş, fuhuş yapar barışla, tecavüz eder barışa hayâsızca. Dedim ya, bu eski ve ağır bir mektuptur, Türk nereye gittiyse obasıyla, ihanet en sondaki katırla takip eder göç kolunu. Soylu atlar hızlıdır, bu yüzden biraz geç gelir ihanet, yolda haram meralardan beslenerek. Bu eski bir hikâyedir, ne kuş kanadı ne suya atılan şişe taşıyabilir; ağırdır, kanla yazılmıştır, bir kısmı Edirnekapı’dadır, Çanakkale’de bir kısmı ve Karsta, İzmir’de, Muş ovasında, Malazgirt’tedir, Sakarya’dadır. Bir kısmı hala yazılmaktadır, Cudi’de, Gabar ve Körkandil’de, Masura çayında, Ali boğazında, Cehennem deresinde cehennem sıcağında yazılmaktadır, şehit Mehmetlerin kanıyla. Yazıklar oluyor, onur ve şerefe, bayrağa, vatana, kutsal olan ne varsa yazıklar oluyor onursuz bir hayatla değiş tokuş edilirken. BU YAZGIYI KİM YAZMIŞ? Yazıklar oluyor yazgıya, çünkü yazgı ihanet edenin suçunu taşıyamaz, can alanın, ev yakanın, çocuk öldürenin yükü yazgıya bile ağır gelir. Kışlaya gidenin, askerden sonra evlenip çifte çubuğa bakmanın hayalini güdenin yazgısı Allahın ise eğer, çocuk öldürenin, mayın döşeyip pusu kuranın yazgısı kimindir. Kim yazar bu yazgıyı ve hangi kalem bunu yazgı diye ulular, hangi akıl buna inanır ve bu nasıl vicdandır? Bu ağır ve eski bir hikâyedir, kanla yazılmıştır ve ne kuş kanadı ne suya atılan şişe taşıyabilir; bir kısmı Edirnekapı’dadır ve Edirnekapı çok uzaktır, Kemerburgaz’daki bir villanın çalışma odasına. Adil Binbaşının bastığı mayının üzerinde “made in Italy” yazıyordu İngilizce. Ama döşeyen eller İngilizce veya Latince değil Kürtçe konuşuyordu ve Kürtçe de “mayın” kelimesinin nasıl söylendiği önemli değildi, taşıdığı anlam ihanetti nasıl olsa. Kimseyi haklı veya haksız bulmayan kalemler, hakkı yazar sonra, hak için ölenlerin inadına. Böylece hakkı, batıla pazarlar aynı sabıkalı eller ve kalemler, aynı hayâsız fuhuş için. Ne gariptir ki bu kalleş ellerin döşediği mayınlara daima anayasal yolculuklara çıkanlar basar. Onlar ki; bu yolculuğa siyasal veya mukaddes yolculuklar yapılabilsin diye çıkarlar. Yazıklar olsun, baktıkları kırık camlı siyasal gözlükleri ile ödenen bedellerin mukaddesatını göremeyenlere. Yazıklar olsun! DİL KAVGANIN VE İHANETİN SEBEBİ MİDİR YOKSA ARACI MI? Korku salan ve öfke çağrıştıran meselelerin parçaları değil, esas gerekçeleridir aslında Türkçe dışındaki başka diller. Dil özgür olunca, Özgürlük dil olur artık ve bütün bölünmeler böyle başlar. Özgürlük daima yeni sınırlar ister. Okul der, ayrı olsun. Bürokrasi der, bu dilde anlayamıyorum ayrı olsun. Bayrak der sonra, ayrı olsun dilim ayrı nasılsa, ben de ayrıyım ve bu da varlığımın sembolüdür. Toprak der arkasından, ayrı olsun birazını bana ver, nasıl olsa daha önce dilinin, özgürlüğünün birazını vermedin mi? Hem ne olacak, birazcık topraktan ne çıkar biz kardeş değil miyiz? Özgürlük paylaşılmaz oysa. Birinin özgür olduğu yerde, diğeri özgür olanın kurallarını ve özgürlüğünü tehdit edinceye kadar özgürdür. Yani dilin de kişinin de özgürlüğü esas mülk sahibinin özgürlüğünü ve geleceğini tehdit edene kadardır. Sonrası anarşi, sonrası terör, sonrası bölücülük, kahpelik ve ihanettir. Sonra arkadan vurmalar ve mayın döşemeler başlar yollara ve zihinlere. Ama her hal ve şart altında, tüm bölücülerin yardım ve yataklığa ihtiyaçları vardır. Gizli olmalıdır, yardım ve yataklık, sinsice. Kimse fark etmeden yapılmalıdır, Türkçe konuşmalıdır ama aslında başka dilde anlaşılmalıdır. Acındırmalıdır ama aslında acımadan katletmelidir, dili, egemenliği ve onun bekçilerini. Yardım ve yataklık yapanın da yardıma ihtiyacı vardır. Dışarıdan. Çok uzaktan, denizler ve tarihler ötesinden. Eski kinlerden ve hesaplardan ve o hesapların sahiplerinden beslenir yataklık yapan. Para alır, vaat alır, AFERİN alır. Bu eski ve çok ağır bir mektuptur. Türk bağımsızlığını koruyanların kanları ile yazılmıştır. Ne suya salınan bir şişenin ve nede kuşkanadının taşımaya gücü yeter; karabaşlı kartal olsa nafile. Başlığı binlerce yıl önce atılmıştır ve Edirnekapıda’ki şehit mezarlarının taşları üzerine yazılmaya devam etmektedir. Emin olun binlerce yıl daha yazılmaya devam edecektir. Türkçenin sahipleri yaşadıkça bu kanlı mektup yazılmaya devam edecektir çünkü Türkçenin ve onun sahiplerinin özgür yaşamasını istemeyenler, yollara ve zihinlere mayın döşemeye, parçalamak ve bölmek için çabalamaya, parçalamaya çalışanlara yardım ve yataklık etmeye devam edeceklerdir. Bu eski mektup bir yazıttır aslında Türk’ün var oluş destanıdır, binlerce yıldır yaşlı dünyanın bağrına saplı kaidelere ve mezar taşlarına yazılır. Yazanlar asla diz çökmezler ve kimseye yalvarmazlar. Kimsenin toprağını, dilini veya özgürlüğünü istemezler ve kendilerinin olanı da kimseye vermezler. Bu bir mektuptur. Vatan, Bayrak ve Onur üzerine yazılmıştır. Vatansızlar, dilsizler, hainler, bölücüler ve toprak hırsızları gibi aczi ve acınmayı anlatmaz. Var olduğu yerde kendinden gayri herşeyi önemsizleştiren, vatan ve bayrak aşkını anlatır. Onurlu ve egemen ölebilmenin, onursuzca ve esir yaşamaktan daha önemli olduğunu anlatır. Asla diz çökmeyeceğimizi anlatır. Yüreği olan varsa gelsin de çöktürsün diye, Yüreği olan varsa okusun diye yazılmıştır. “VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN” OKTAY YILDIRIM 29-07-2006
  23. Din hakkında bilginiz bu kadar demek Bari tartışmaya girip kendinizi ******* etmeyin.... Siz o ayetlerde bahsedilen kişilerden olduğunuzu kabul ediyorsanız benim size söyleyecek sözüm yok cahiliye devrinde ki insanlar ve onların yaptıkları sapkınlara inen ayetleri kendi üzerinize alabiliyorsanız bende derim "********** rabbime sığınırım" Haa bu arada cahiliye devrinden kalma arkadaş,o cuk oturmuş kelimesi varya onuda size iade ediyorum bilirsiniz insan karşısında ki insanda kendisini görür
  24. suheda şurada cevap verdi: ekonom başlık Havadan Sudan Konular
    Mutluluk hüzünlerin kısa bir süre ertelenmesidir..............

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.