Zıplanacak içerik

DİPNOT

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

DİPNOT tarafından postalanan herşey

  1. “Uykuda işlediğim günahlardan da sorumlu muyum Tanrım?”...
  2. DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    Hello Sarah.... .... “Hello Sarah, bugün nerelerde İncil dağıtacağız, onu haber verecektim sana aşkım...” Dipnot... ___________________________________________ İncil dağıtan bir genci linç etmeye kalkan ve bunu inanca saygı duyması gereken bir müslüman'a itafen yazıyorum... Her neye inanırsa inansın Tüm inançlara, inançsızlara ve arada kalanlara saygı ve sevgilerimle...
  3. "Köy imamlığından Meclis Başkanlığı'na" AKP, TBMM Başkanlığı için eski bakan Mehmet Ali Şahin’i aday gösterdi. Milli görüş geleneğinden gelen Şahin, Başbakan Erdoğan’ın da, İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden okul arkadaşı… Memleketi, Karabük’ün Ovacık İlçesi’ne bağlı Ekincik köyünde ilkokulu bitiren Şahin, İstanbul’da amcasının yanında kalarak okudu ve İmam Hatip’in son yıllarında, Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesinden mezun oldu... Koskoca Türkiye Cumhiriyeti maalesef imam Cumhuriyeti, ardından da tabiki güzel bir bir Muz cumhuriyeti... Sevgiler... DİPNOT...
  4. Araplar niye Ortaçağ'dan çıkamıyor? Batı sömürgeciliği, Arapların nasıl hem bu kadar zengin hem de bu kadar geri kalmış olduğunu açıklamaya yetmiyor. 'Bizim' vesayetimizin veya İsrail sorununun sürmesinin iktidara hiçbir şey yapmama bahanesi sağladığı doğru, fakat Araplar sanki ülkelerini bizim gibi sahiplenmiyor da… Acımasız bir açıklıkla soralım: Arap dünyası niye bu kadar geri? Niye bu kadar çok diktatör, bu kadar az insan hakları, bu kadar çok devlet güvenliği ve işkence, bu kadar vahim düşüklükte okuma yazma oranı var?... Bu perişan bölge, petrolden yana bunca zenginken, bilgisayar çağında bile niye bu kadar kötü eğitimli, bu kadar yetersiz beslenen, bu kadar bozulmuş bir nüfus üretmek zorunda kalıyor? Evet, Batı sömürgeciliğinin tarihini biliyorum, Batı’nın karanlık kumpaslarını, Arapların o meşhur savunusunu: ‘Düşman kapıya dayanmışken’ şeyhleri, kralları, otokratları, imamları alaşağı edemezsiniz. Bunda doğruluk payı var. Fakat kâfi miktarda değil. Gelir 24 yılda yüzde 6.4 artmış... BM Kalkınma Programı (UNDP) yine bir raporla pat diye ortaya çıkıverdi. Bu beşinci raporda (Arap analistler ve akademisyenler aracılığıyla hazırlanmış, dikkatinizi çekerim) Ortadoğu’nun büyük kısmının gelişmemişliğini ayrıntılarıyla ortaya konuluyor. Rapor, ‘bölgenin siyasi, sosyal, ekonomik ve çevresel yapılarının kırılganlığından... dış müdahalelere savunmasızlığından’ dem vuruyor. Fakat bu çölleşmeyi, (bilhassa kadınlar arasındaki) okuma yazma bilmemeyi ve (raporun da teslim ettiği üzere) genellikle ‘insan güvenliğinin ana sağlayıcısından ziyade o güvenliğe yönelik tehdide dönüşen’ Arap devletini açıklıyor mu? Arap gazeteci Rami Huri’nin umutsuz-ca söylediği gibi: “Ortaçağ koşullarımızın altındaki nedenleri nasıl ele alacağımız ve somut vatandaşlığa, üretken ekonomilere ve istikrarlı devletlere dayalı gerçek değişimi nasıl hayata geçireceğimiz, Arapların üç nesildir sırrını çözemediği bir muamma olmayı sürdürüyor.” Bölgedeki gerçek kişi başına gelir, 1980-2004 arasında sadece yüzde 6.4 artmış. Bu da yılda sadece yüzde 0.5 artış anlamına geliyor, ki ‘CIA World Factbook’un 2008’de analiz ettiği 217 ülkenin 198’i bundan daha iyi durumda. Ve 1980’de 150 milyon olan Arap nüfusu, 2015’te 400 milyona ulaşacak. Bu durumu büyük ölçüde ben de müşahade ediyorum. 1976’da Ortadoğu’ya ilk ayak bastığımda yeterince kalabalıktı. Kahire’nin buhar tüten, kötü kokan sokakları o zaman da gece gündüz sıkış tepişti ve bir milyondan fazla evsiz büyük Osmanlı mezarlıklarında yaşıyordu. Arap evleri bal döküp yalayacak kadar temizdir, fakat sokaklar genellikle *********tir, pislik ve atıklar yola taşar. Az çok demokrasinin olduğu ve Ortadoğu’nun en eğitimli ve kültürlü halklarından birinin yaşadığı Lübnan’da bile benzer bir fenomen bulursunuz. Ücra dağ köylerinde aynı temizliği bütün evlerde görürsünüz. Peki sokaklar ve tepeler niye bu kadar pistir? Sanırım Arapların zihninde gerçek bir sorun var; ülkelerini kendilerine ait hissetmiyorlar. Sürekli şaşaalı sözlerle Arap birliğine veya ulusal ‘birliğe’ dair coşku patlamalarına sevk edilen bu insanlar, Batılıların hissettiği bu aidiyet duygusunu hissetmiyor. Büyük çoğunluğu gerçek temsilci seçemedikleri (Lübnan’da bile aşiret veya mezhep bağlamı dışına çıkmak zor) için, ‘hükmedilmiş’ hissediyor. Fiziki bir varlık olarak sokak, ülke başka birilerine ait. Ve bir hareket ortaya çıktığı ve (daha da kötüsü) popüler olduğu an, bu hareketleri yasadışı veya ‘terörist’ kılacak sıkı yönetim yasaları derhal devreye sokuluyor. Bu yüzden de bahçelerin, tepelerin ve sokakların bakımını yapmak daima başka birilerinin sorumluluğu oluyor. Ve devlet sistemi dahilinde çalışanlar da (doğrudan devlet ve onun yozlaşmış otarşileri için çalışanlar) var oluşlarının tam da devletin sırtını dayadığı bu yozlaşmışlığa bağlı olduğunu hissediyorlar. İnsanlar yozlaşmanın parçası haline geliyor. Yıllar önce bir Arap derebeyinin hükümetin yolsuzlukla mücadele hamlesinden şikâyet edişini hep hatırlarım: “Eskiden rüşvet verirdim ve telefon, su tesisatı, elektrik bağlanırdı. Peki şimdi ne yapabilirim Bay Robert? Kimseye rüşvet veremem, bu yüzden de hiçbir şey yapılmaz!” UNDP’nin 2002’deki ilk raporu bile son derece hazindi. Arap dünyasındaki insani kalkınmanın önünde üç devasa engel saptıyordu: Özgürlük, kadın hakları ve bilgi alanlarında giderek artan ‘eksiklik’. Eski ABD Başkanı George W. Bush, Irak katliamının orta yerinde sürekli özgürlük, demokrasi falan gibi mevzulardan bahsederken, bu konuya da dikkat çekmişti. ‘Terör’e yeni bir isim veren adamdan ders almak konusunda anlaşılır bir gücenme yaşayan Mısır’ın Hüsnü Mübarek’i bile (ki yüzde 90’ın üzerinde seçim zaferleri kazanmasıyla meşhurdur) 2004’te eski Britanya başbakanı Tony Blair’e modernleşmenin ‘geleneklerden ve din kültüründen’ kaynaklanması gerektiğini söylüyordu. Arap-İsrail çatışmasına çözüm bulunması tüm bunları da çözer mi peki? Belki bazılarını çözer. Daimi kriz tehdidi olmaksızın, sıkıyönetim yasalarını sürekli yenilemek, anayasallıktan kaçmak, aksi takdirde talep edebilecek halkların dikkatini başka yönlere sevk etmek çok daha zor olacaktır. Bununla birlikte bazen sorunların, Arapların ayaklarının altında ilelebet akacak bir lağım gibi çok derinlere çöktüğünden ve o lağımın üzerine yeni bir şeyler inşa edilemeyecek kadar koyulaştığından korkuyorum. Mühendisler taksi şoförü Birkaç ay önce Kahire Üniversitesi’nde konuşurken, öğrencilerin ne kadar parlak olduğunu, sınıflarda ne kadar çok kadın öğrenci bulunduğunu ve daha önceki ziyaretlerime kıyasla ne kadar iyi eğitilmiş olduklarını görüp sevindim. Ancak Batı’ya taşınmak isteyenlerin sayısı çok daha fazlaydı. Kuran paha biçilmez bir belge olabilir - fakat Yeşil Kart da değerli. Ve Kahire taksi şoförlüğü yapmak zorunda kalan mühendislik mezunlarıyla doluyken, onları kim suçlayabilir? Ve evet, her şeyi göz önünde bulundurarak, Filistinlilerle İsrailliler arasında ciddi bir barış Arapların başına bela olan akıl almaz dengesizliklerin düzeltilmesine yardımcı olur. Bu savaşın temsil ettiği zalim adaletsizlikle ilgili artık karın ağrısı çekmezseniz, belki başka adaletsizlikleri ele almaya sıra gelir. Bunlardan biri içteki şiddet; bütün Arapların açıkça sergilediği büyük aile sevgisine rağmen Arap dünyasında şiddet Batılıların idrak edebildiğinden (veya Arapların kabul etmek istediğinden) çok daha yaygın. Fakat bence Ortadoğu’yu askeri olarak terk etmemiz de gerekiyor. Bulabildiğiniz her yoldan Araplara öğretmenlerimizi, iktisatçılarımızı, ziraatçılarımızı gönderelim. Fakat askerlerimizi çekelim. Onlar bizi savunmuyor. Bu dünyanın Kaide’lerinin beslendiği adaletsizliği çoğaltan kaosun ta kendisini yayıyorlar. Hayır, Araplar bizim görmek istediğimiz türden ekonomi aşığı, cins eşitliğine dayalı, şen şakrak demokrasiler üretmeyecek. Fakat ‘bizim’ vesayetimizden bir kurtulsalar, belki toplumlarını kendi insanlarının lehine geliştirecekler. Hatta belki ülkelerinin kendilerine ait olduğuna inanır hale bile gelecekler. (28 Temmuz 2009) Robert Fisk
  5. İşte bu kadar... Saygılar... DİPNOT...
  6. Aynı düşüncedeyim... Sevgiler Rua'cığım...
  7. DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    “Ülkeyi; aydınlarını hapse atan ve devre dışı bırakan bir oligarşi yönetiyor. İktidardaki ‘klan’, ‘biz’; ‘onlar’ diye ülkeyi bölüyor, eleştiri ve öneri kabul etmiyor… (Muhalifler) zaman oluyor; haklarında yazılmış bir iddianame dahi olmaksızın hapse atılabiliyorlar… ” Evlerden şenlik… Neresi burası? Lafı dolandırmadan söyleyelim: komşumuz İran… Bu sözlerin sahibi de, İran’ ın tanınmış “muhalif Ayetullahlarından” Hüseyin Ali Montazeri… Yorum sizin... Saygılar... DİPNOT...
  8. Bütün umudum bu... Farklı düşünmüyoruz... Sevgiler... DİPNOT....
  9. Farklı düşünmüyorum... Saygılar... DİPNOT...
  10. Anlıyorum tabiki ama... Benim forum anlayışım... Forumlar toplumsal duyarlılığı daha etkin biçimde yansıtması ve genele hitap etmesidir... Bunun yerel, lokal ve kişi bazlı anlamı olamaz... Saygılar... DİPNOT...
  11. Ben genelleme yapmıyorum... Forumdan bahsediyorum sevgili ChatMaster... Ve bunun hata olduğunu düşünmüyorum bile... (ama tabiki düşüncemi belirtmemi istemezseniz, o başka...) Saygılar...
  12. Benim için bu forumda yazan ve paylaşan bütün arkadaşlarım kalitelidir... En azından bir şekliyle hayatın ucundan tutan ve duracağı yerin önemine gelişen, geliştiren kavramlara anlam yükleyebilecek kişilikte ve duruştadırlar... Bu da bana yetiyor... Bunun basit ve anlaşılır açılımı budur... Saygılar... DİPNOT...
  13. Evet bence kapatılmalı... Çünkü hiçbir anlam ifade etmiyor... Neden... Çünkü formun kaliteli insanları gördüğüm kadarıyla görsele değil düşünsele önem veriyor... Bu benim için yeterli bir neden... Saygılar... DİPNOT...
  14. Bundan sonra hedefin 2011 seçimleri için iktidara “dikensiz gül bahçesi” yaratmak olduğunu, bu seçim sürecine çoktan girildiğini artık cümla halem biliyor... Peki o zaman... Dikensiz gül bahçesini elde etmek de siyasi gücün hatalarını denetleyecek veya cumhuriyet ilkelerini, Anayasa’yı koruyabilecek kurumları önce tek tek “sakat”a çıkarmakla, sonra da ele geçirmekle mümkün olabileceğiyle ilgili ne düşünüyorsunuz... Saygılar... DİPNOT...
  15. [quote name=hjk ' date='03 Ağustos 2009 - 21:44' timestamp='1249325099' post='809911] ben geldim hoşbulmayı umuyorum haydi BİSMİLLAH Hoşgeldin.. Haydı bakalım... Ya Allah...
  16. Güzel ve etkisi büyük bir soru sevgili Ufuk_efe... Saygılar... DİPNOT...
  17. DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    Burası Türkiye Ağabeyciğim!... Burası Türkiye ağabeyciğim! Bizim burada katil önce susturulur. Dilsizleştirilir. Dilsizleştirilmesi için hapishanede, devletin güvencesi altındayken, öldürülür. Mezara konur. Eti çürütülür. Kemiği ufalanır. 10 yıl geçer. 10 yıl boyunca devlet susar, MİT susar, Emniyet susar; “katili ben konuşturacaktım, Adalet Bakanı’ndan izin aldım, Sabancı’yı öldürmeye yönlendirip, teşvik eden derin devletin adamlarının kim olduğunu teker teker bana açıklayacaktı, dili çözülesi katil bülbül olup konuşacaktı… Fakat öldürdüler…” diyen gazeteci-televizyoncu da susar. Televizyoncu-gazeteci! Belgeselci-filmci! Sen kimsin? Yargının-Yürütmenin-Yasamanın birbirinden bağımsız çalıştığı demokratik ülkelerin hangisinde; kan bulaşmış sır perdeleriyle örtülmüş önemli cinayetlerin katillerini konuşturma görevini filmci gazetecilere bırakıyorlar? Burası Türkiye ağabeyciğim! Burada bu soruları sormazlar! Sadece “konuşturacaktı” derler. Alçak derin devlet öldürdü! Mağduriyetini üretirler. *** Burası Türkiye ağabeyciğim! Sabancı’nın katilinin, devlet güvencesi altında öldürülerek susturulması sırasında ceza ve tevkif evlerinden sorumlu olan Ali Suat Ertosun adlı HSYK üyesi bir hukukçu, iktidarın arkasında durduğu Ergenekon savcılarını taraflı bulduğu için “adalete şaşırtma veriyorlar, bu savcıların yerlerini değiştirelim” teklifi yapınca; “katilin katledilmesi olayı” hatırlanır. Sabancı’yı katil vurmuştu. Katil devlet güvencesindeydi. Devlet, derin devlete göz yumdu. Katili derin devlet susturdu. Ali Suat Ertosun, derinciydi. Vurun Ali Suat Ertosun’a! Sabancı’nın Katili Mustafa Duyar, susturulmuş, mezara konulmuş, eti çürümüş, kemiği ufalanmış olduğu halde 10 yıl sonra konuştu. Hiç eti çürümüş ölü konuşur mu? Burası Türkiye ağabeyciğim! Burada konuşur. Hürriyet Gazetesi’nden Faruk Mercan, Sabancı’nın katilinin 9 Ocak 1997’de (12 yıl önce) savcılığa verdiği ifadelerini, dün yayınladı. Eti çürümüş katil konuştu! Konuştu da ne diyor? Hiç! Fasa-fiso. Çaycı Fehriye haber yolladı. Tabancaları kuşandık. Sakıp Sabancı’yı vuracaktık. Odaları şaşırdık. Özdemir Sabancı’yı vurduk. Yatla Rodos’a kaçtık. *** Eti çürümüş, konuşuyor. Bir uzun filmi anlatıyor! Bir yığın fotoğraf karesi gösteriyor fakat “asıl kare” ortada yok; Sabancı’nın katilini kim yönlendirdi, yönetti, teşvik etti, korudu, dışarıya kaçırdı? Derin devletin adamları mıydılar? Bu soruya cevap olacak fotoğraf karesi sisli perdenin arkasından çıkartılıp netleştirilmiyor. Burası Türkiye ağabeyciğim! Eti çürümüş katilin 12 yıl önceki konuşmasının yayınlandığı gün; eski Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir de ne hikmetse iktidar yanlısı gazetelere “Sabancı cinayetini örtbas eden güç, Savcı Öz’ün peşinde” diye iddialı açıklamalar yapıyor. İktidar yanlısı yandaş gazetecilerin ağzıyla konuşuyor. Peki MİT niçin konuşmuyor. Katili teslim alan MİT! Bütün bilgileri toplayan MİT. İlk ifadeleri alan MİT! Bütün bunları arşivleyen MİT. MİT, Başbakan’a bağlı. Eti çürümüş katil konuşuyor. Filmci gazeteci konuşuyor. Eski cezaevi savcısı konuşuyor. İktidar yandaşı yazar konuşuyor Fakat MİT konuşmuyor. Burası Türkiye ağabeyciğim! ______ Necati Doğru
  18. DİPNOT şurada cevap verdi: DİPNOT başlık Güncel Konular
    YOL HARİTASI... Darbeci cumhurbaşkanı: “Kürt diye bir şey yoktur, dağlarda karda yürürken kart kurt diye sesler çıkar, bunların ismi ordan geliyor.” * Tombul başbakan: “Üç beş çapulcu bunlar…” (Bodrum’da tatildeydi o sırada. Ayağında Hawaii şort vardı.) * Kadın başbakan: “Çakıl taşı bile vermeyiz…” (Oğlu, Boğaz’da yaptı askerliğini.) * Çoban cumhurbaşkanı: “Kürt realitesini tanıyoruz.” (Dün dündür!) * Yavaş konuşan başbakan: “AB yolu Diyarbakır’dan geçer.” (Yol haritası!) * Kasketli başbakan: “Apo’yu niye bize verdiler inanın ben de bilmiyorum.” (Öğrenemeden vefat etti.) * İmam başbakan: “Tutturmuşlar sınır ötesi diye, içerdeki 5 bin terörist bitti mi ki dışarıdaki 500’le uğraşalım?” * İmam başbakan: “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim…” (Oğlu, dövizli askerlik yaptı.) * Kart kurt diyen cumhurbaşkanı: “Artık bir Kürt devleti var… Kaç senesi var bilmem, Türkiye eyalet sistemine geçebilir… DTP Meclis’e girmeli, yumuşar. Leyla Zana ile görüşebilirim.” (Aferin.) * George Clooney cumhurbaşkanı: “Tarihi fırsat var.” * İmam başbakan: “Kürt açılımı başlatıyoruz.” * Zaman ne çabuk geçiyor di mi? * “Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim, her şeyimi uğruna boş yere mi verdim, yalan sözlerle aldatıp seninim derdin, her şeyimi uğruna boş yere mi verdim…” (Kürdili hicazkar!) * Sanırım, son 25 yıllık iktidarlara oy verip de, keşke elim kırılsaydı demeyen tek seçmen kitlesi DTP’ye oy verenlerdir… Çünkü bi tek DTP milletvekilleri aldığı oyun hakkını verdi. * Asıl realite budur. Yılmaz Özdil / Hürriyet...
  19. Sevgili EmeLLL... Güzel başlamızsın... En azından sorgulayabiliyorsun... Diyorsun ki!... Nasıl oldu da geldin dünyaya, herşey nasıl oldu... Eee mademki sorguyla başladık.. Biz de soruyoruz... Tanrı nasıl birden bire oldu ki...? Kim verdi ona o gücü...? Kendiliğinden olabilen birşey olabilirmi...? Onu da yaratan birşey olabilirmi...? ... Yazınızın sonucunda (DOĞRU YOLU BULMANIZ DİLEĞİYLE) yazmışsınız... Evet haklısın... Ama maalesef o doğru yol sizin beklediğiniz, hayal ettiğiniz ve istediğiniz yol değil... Doğru yol... Akıl ve Bilim yoludur... Saygılar... DİPNOT...
  20. DİPNOT şurada cevap verdi: birkumtanesi başlık Güncel Konular
    Yinede güzel bir açılım yakalamışsın sevgili godzilla... Bende bu açılımı şöyle değerlendiriyorum... 3G : Galiba, Gaza, Geliyoruz...
  21. Hoşgörüymiş... Pakistan’da vahşet Diri diri yaktılar Pakistan’ın bir köyünde 7 Hıristiyan Kuran’a saygısızlık ettikleri gerekçesiyle yakılarak öldürüldü. Pakistan Azınlıklar Bakanı Şahbaz Batti, öldürülenlerden 4’ünün kadın, birinin çocuk olduğunu, olaylarda 14 Hıristiyanın yaralandığını, 40 kadar ev ve bir kilisenin de yakıldığını bildirdi. Hıristiyanları yakarak öldürdüler Dış Haberler Servisi - Pakistan’ın batısındaki bir köyde, Kuranıkerim’e saygısızlık ettikleri gerekçesiyle 7 Hıristiyan canlı canlı yakılarak öldürüldü. Pakistan Azınlıklar Bakanı Şahbaz Batti, öldürülenlerden 4’ünün kadın, birinin çocuk olduğunu, olaylar sırasında 14 Hıristiyanın da yaralandığını, 40 kadar ev ve bir kilisenin ateşe verildiğini duyurdu. Hükümet olarak olaydan büyük üzüntü duyduklarını söyleyen Batti, Lahor kentinin 160 kilometre batısındaki Gojra köyünde bir grup Müslümanın, Hıristiyanları Kuranıkerim’e saygısızlık etmekle suçladığını, ancak bunun dayanaktan yoksun bir iddia olduğunu belirtti. Olayın ardından bölgede olağanüstü güvenlik önlemleri alınırken 12 kişinin gözaltına alındığı, gözaltına alınanlardan 3’ünün yasaklanmış bir gruba üye oldukları bildirildi. Bölgede incelemelerde bulunan yetkililer, olaylardan etkilenenlere tazminat ödeme sözü verdiler. Gojra köyünde ve ülkenin çeşitli kentlerinde Hıristiyanlar tarafından protesto gösterileri düzenlendi. Gösterilerde saldırganların yakalanması ve cezalandırılması talep edildi. Protestocular, saldırganlar bulunana kadar ölenlerin toprağa verilmeyeceğini belirtti.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.