Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. canım leylam iyi olmana sevindim sen iyi ol bizim aklımızdasın her zaman umutma canım
  2. Bende hiç kimseye göbek bağı ile bağlı değilim üstelik edindiğim kanaate göre sizden daha fazla... Ak partiyi eleştiririm diyorsunuz ama meseleyi sürekli laikliğe ve cumhuriyete getiriyorsunuz... buda samimice olmuyor... Abd bağlantılı asker içinde olan kişilerde vardır Abd'nin içine sızmadığı kurum kalmadı Türkiye'de ... ama önemli olan hangisine ne kadar etki yapabildiğidir... Siyasileri güdümüne aldığı ise kesin... hemen hepsi seçimler öncesi farklı Abd karşıtı söylemler ifade ediyor ama iktidara geldiklerinde kuzu kuzu Abd'den talimat alıyor... laiklik ve cumhuriyet sizin bakış açınıza göre eleştirilmez ve yorumlanmaz sayın aslan34... bu iki kavram sizin ve bizim üstümüzde durur... çünkü her ikisininde varlığı bizim bağımsız ve özgür yaşamımız için... siz bunları yetersiz gördüğünüzü ifade ediyorsunuz ama bir türlü net bir şekilde hangi açıdan yetersizdir söylemiyorsunuz...
  3. hayatımdan geldin ve geçtin... sanma ki suçladım seni... şimdi bütün yaşananlardan sonra bir suçlu aramak boşuna... hayat bu bilirim... bilirim neler getirip neler götürdüğünü... her güzel şey çabuk biter bilirim... acı uzun sürer bilirim... öğrendim sanıyordum çok şeyi... ama insan herşeyi öğrenemiyormuş şimdi anladım... hayat öğrenemediklerimizi de öğretiyor insana... ama zamanla... bende çoktan bitti umut denen şey... bitti pek çok şeyle beraber... beklemiyorum artık ne seni ne senden gelen umutları... alıştım çoktan yalnızlığa ben... anlamam gerekeni anladım sen hiiiç merak etme... sustum sonsuza kadar... söyleyeceklerimi... hatta unuttum bile... bir tek sen bitmedin hayatımda, bende çok şey bitti senden sonra... ve bunlarında sorumlusu sen değilsin... hepsi benim... bana ait... verdiğim her kararın sorumlusu benim... üzülme benim için... beni tek mutlu eden şey hiç yalan söylemedin bana, işte bu ve o aklımdan çıkmayan gözlerin ölüme kadar yeter bana... şimdi hayatın geri kalanı uzun bir işkence bana... her biten günde üzülürken insanlar ben seviniyorum kalbimin sancıları dinecek diye... belki o çok sevdiğim hatta en çok sevdiğim saracak yaralarımı... tek umudum bu, tek tesellim de bu... bir zamanlarda olsa sevmiştin ya sende, sonrasında ne olduysa anlayamadım... ama anladım gibi yapacağım... o bir zamanlarda kalan Yaratan'a and içerek söylediğin sevgin de yeter bana... yeter sakın yanlış anlama... hani söylemiştim ya sana, hayatımda çok şey değişti senden sonra... o değişenlerle beraber bende değiştim... ve giden çoktan gitmişti hayatımdan... bir daha dönmemecesine... şimdi aklımda içimi acıdan hatıralar ve o hatıralar yaşatıyor beni aynı zamanda... sanma ki senden sonra yine herşey eskisi gibi olacak... sanma ki her sorun halolacak... artık benim elimde değil hiç bir şey... hayatımın kontrolünü çoktan kaybettim ben... ve hayatımda ne varsa çoktan sildim defterden... ne bir aşk çalar artık kapımı ne kalbim bir daha sever böyle... ne gözlerim arar bir başka gözü, ne beklerim bir başkasının gelmesini... bununla ve seninle son bulur bu hayat denen serüven... hani hiç bir şey tesadüf değildi? hani bunlar kaderdi... işte kader bu ve kaçamıyorsun bundan... yapışıyor yakana... bekliyorsun son günü, huzur bulmak umuduyla... alıntı
  4. nerelerdesin sen Leylacım kaç gündür gözümüz yollarda kaldı... çok güzel bir şarkı değil mi? hele son satırları varya harika... melodisi de bir başka... sevda yaman bir çile çekenler düşer dile ayrıldık ölüm gibi giden gelmiyor leyla... gülün yaprağı soldu gönlüme hazan doldu bir ömür haram oldu onu bilmiyor leyla...
  5. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    cinsiyet
  6. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    fotosentez
  7. yeni mi anladın kısım, akıllı ve ahlaklı çok çok az kalmış... biz bir kaç tane tanıdık şükürler olsun...
  8. savaş hayatın her alanında var bay cordoba... diyanetin tanımını eklememin sebebi sonuçta İslam yaygın bir İlahi din ve kurumu var... açıklamasını da en yetkili birim olarak onlar yaparlar... bunu anlamak bu kadar zor mu? benimle Allah arasında olan benim imanımdır başkalarını bağlamayan ve kimseye hesabını vermeyeceğim şey... peygamber zamanında kim taşlanarak öldürüldü sana söyleyim ilk müslümanlar türlü eziyetler gördüler ama zina edenleri taşlayan olmadı... yani peygamber böyle bir uygulama yapmadı... bu sizin uydurmanız... Allah'ın var olması ve ona inanmak demek ülkenin şeri düzenle yönetilmesi demek değil... ama siz bunu kavrayamayacak kadar mevzuya uzaksınız... din bir yönetim şekli değildir peygamberimizin döneminde onun devlet adamlığı şeklinde müslümanları yönetmesi başka birşey bugün buna yetkili hiç kimse yok... polemikten uzak durmak lazım ama sayenizde mümkün olmuyor... sayın bilimselci size kim neyi dayatıyor bir açıklasanız... hala anlamamazlıktan geliyorsunuz ve sanırım böyle devam edecek... işinize böyle geliyor... kimse kimsenin inanç hakkına müdahale etmemeli diyorsunuz ama bu sadece sizin lafınızda kalıyor bal gibide müdahale ediyorsunuz... siz bu şekilde polemiğe devam edecekseniz ve konu saptırılacaksa ben bu tartışmaya sizinle devam etmeyeceğim... anlaşılan siz demokratik anlayışınızı tavan arasına kaldırmışsınız... müslümanlara yobaz, gerici, çağ dışı, ilkel, anti aydın demek sizce hiç alay ve dayatma değil öyle mi? inanmayanlara bunu söylediklerinde kendinize hakim olamıyorsunuz... çok enteresan... tüm toplumların genel geçer kabulleri diye anlattığınız hikaye sizin uyguladığınız ve savunduğunuz şey ile çelişiyor...
  9. Kanaltürk, gazetecilik meslek ilkeleri ve demokratik hukuk düzeni içinde, akıl ve bilimsel düşünceyi ön plana çıkaran, tüm toplum için daha iyi, daha güzel ve daha doğruyu hedefleyen, laik Cumhuriyeti ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarını savunan, gericiliğe, cehalete, taassuba ve dogmalara karşı, kadını aşağılayan, aile yapısını ve ulus devleti tehdit eden anlayış ve yayınlara karşı duran, ülke meselelerine odaklanan, sorunlar üzerinde bağımsız düşünüp çözümler üreten ve topluma sunan, birleştirici yayınlar yapan, somut delillere dayalı gerçek haberler ile toplumu bilgilendiren, topluma ve ülkemize faydalı olmak sevdası için her türlü fedakarlığı göze alan, ilkelerinden ödün vermeyen, gönüllü, samimi, bağımsız ve idealist bir avuç profesyonel gazetecinin sınırlı imkanlar ile 2004 yılı sonlarında kurduğu bir TV kanalıdır. Anayasamızda yazılı hak ve yükümlülükler çerçevesinde, halkın doğru, tarafsız ve gerçek haberler almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını, kamuoyunun serbestçe oluşmasını amaçlayan Kanaltürk, izleyicilerinden aldığı güç ile kısa sürede Türkiye için bir sosyal tartışma platformuna dönüşme başarısını göstermiştir. Özgür ve Bağımsız Kanaltürk, İktidar Yanlısı ve Destekçisi Değildir Kanaltürk; iktidar yanlısı olmayan genel yayın politikası çerçevesinde; - Kamu ihale yolsuzluklarını, özelleştirme ihalelerindeki yolsuzlukları, imar, orman, kıyı ve milli emlak yolsuzluklarını, batık banka yolsuzluklarını ve iktidar yandaşlarını zengin eden yolsuzlukların sebep olduğu genel yoksulluğu, - tarihi rekorlar kıran dış ticaret açığı, cari işlemler açığı, kamu yararına olmayan iç ve dış borçlara rağmen, artan işsizliği, gelir dağılımı adaletsizliğini, yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkum edilen dar ve sabit gelirlileri, - sanal ekonomik göstergelerin gerisinde, IMF'ye ve sıcak paraya teslim edilen ekonomik bağımsızlığımızı, - ülkesini kapalı kapılar ardında pazarlayan, bir küresel teröriste kefil olup koruma altına alan, diğer bir küresel teröristin dizinin dibinde poz veren, islami hareketlerin uluslararası hamisi ile kapalı kapılar ardında görüşen, demokrasiyi tramvay olarak gören ve istediği durakta ineceğini ilan etmiş olan, laik Cumhuriyet'in temel kurum ve kuruluşları ile kavgalı olan, yetkili ağızlardan irticanın tırmandığı yönündeki ikazları eleştirerek, adeta irticayı teşvik eden Başbakan'a, - yoksulluktan şikayet eden, annesinin ağladığından şikayet eden vatandaşa "ananı da al git" diyen, terör şehitleri için "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyebilen, islami şirket YİMPAŞ tarafından dolandırılanların ortak sesi olan ve sorunu arzeden temsilciye "sahtekar" diyen, meselenin özünü bilmeden, kameralar önünde Büyükelçi azarlayan Başbakan'a, - alt kimlik-üst kimlik tartışmaları ile Türkiye'de kaos ve tartışma ortamı yaratan, terör için siyasi bir karar ile koordinatör atayan, sonra da bu politikanın başarısız olduğunu itiraf eden, kendini yabancılara ait Büyük Orta Doğu Projesi'nin koordinatörü ilan eden, danışmanının uluslararası güç odaklarına "Başbakandan yararlanın, deliğe süpürmeyin" şeklinde telkinde bulunduğu Başbakana, - AB konusundaki gerçekleri gizleyen ve başarısızlığını topluma başarı gibi sunmaya çalışan, Kıbrıs, Ege, Irak, terör sorunlarının çözümü konusunda somut bir tek başarısı dahi olmayan, reformist görüntü takınarak, irticayı, kökü dışarıda "ılımlı islamı" temsil eden, rekor kıran islami ve siyasi kadrolaşma neticesinde devletin kurum ve kuruluşlarını hem kendi içlerinde hem de birbirleri ile çatışma noktasına getiren, yolsuzluklar, yoksulluk, iktisadi, diplomatik başarısızlıklar ile neredeyse özdeşleşen AKP Hükümetine karşı muhalif olarak somut, belgeli, seviyeli gerçek habercilik yapmıştır. Nitekim Kanaltürk; yapılan haberler ile ilgili olarak bugüne kadar açılan ve sonuçlanan davaların neredeyse tamamını kazanmıştır. Kanaltürk'ün haberlerinin hukuka uygun olduğu mahkeme kararları ile de tescil edilmiştir. Kanaltürk'ün haber programları, çeşitli mesleki kurum ve kuruluşlarca çok sayıda ödüle de layık görülmüştür. Düşünce ve kanaat hürriyeti, haber ve fikir alma verme hürriyeti, basının özgürlüğü ve bağımsızlığı Anayasal güvence altındadır. AKP Hükümeti Özgür ve Bağımsız Medyanın Temsilcisi Kanaltürk'e Karşı Tehdit, Baskı ve Yıldırma Politikası Uygulayarak Anayasal Suç İşliyor Başbakan'ın sadece Kanaltürk'e değil, iktidar yanlısı istediği haberleri yapmayan medyaya karşı takındığı tavır, muhalif haberlere karşı kameraların önüne geçerek defalarca savurduğu tehdit mesajları kayıtlarda mevcut. Maliye Bakanlığı'nda toplanan mükelleflere ait özel bilgilerin kadrolaşmaya dayalı olarak, siyasi ve kişisel amaçlarla kullanıldığına ilişkin skandalın uzantı ve etkileri ise, halen güncelliğini koruyor. Anayasamızın 25'inci ve 26'ncı maddelerine göre; herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatleri sebebiyle suçlanamaz. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Anayasamızın 28'inci maddesine göre, basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Maliye Bakanlığının Kanaltürk Üzerindeki Hukuk Dışı Vergi Terörü Kanaltürk TV, hepsi 2004 yılı ikinci yarısında kurulan bir yayıncı şirket, bir reklam pazarlama şirketi, bir prodüksiyon şirketi bir de haber şirketi olmak üzere dört şirket vasıtasıyla faaliyette bulunuyor. Anayasamızın 73'üncü maddesine göre; herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi Usul Kanununun 134'üncü maddesi uyarınca; vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu, araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır. Ancak, aşağıda örnek olarak sunulan Maliye Bakanlığı uygulamaları; kamu gücü ve otoritesinin nasıl siyasi ve şahsi amaçlarla kullanıldığının somut deilleridir: 1) Şirketlerimiz 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3568 sayılı Kanun çerçevesinde sözleşmeli olarak Yeminli Mali Müşavirlik denetim ve tam tasdik hizmeti almaktadır. Sözkonusu mevzuata göre, Yeminli Mali Müşavirler ile tam tasdik sözleşmesi imzalayanların defter ve belgeleri incelenmiş sayılır. Bakanlık genelgelerine göre; Yeminli Mali Müşavirlerden tam tasdik hizmeti alanların vergi denetmenleri ve benzeri statüdeki vergi dairesi müdürleri tarafından denetlenmesi sınırlanmıştır. Dolayısıyla, Yeminli mali Müşavirlik firması ile tam tasdik sözleşmesi bulunan şirketimizin "normal şartlar altında" incelenmemesi gerekir. İncelenmesi için "özel" bir nedenin var olması gerekir. 2) Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü 15.03.2006 tarih ve 8533 sayılı yazısı ile 2005-2006 yılı defter ve belgelerimizi inceleme gerekçesi ile talep etmiştir (EK). 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 140/1 maddesi hükmü ihlal edilerek, yapılacak incelemenin mevzuu dahi bildirilmemiştir. Buna rağmen, vergi dairesine 30.3.2006 tarihinde defter ve belgelerimizin incelemeye hazır bulundurulduğu bildirilmiştir. 3) Henüz bu inceleme başlayıp bitmeden, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek 01.12.2006 tarih ve 46 ve 47 sayılı yazıları ile iki şirketimizi kuruluşundan itibaren akan yıl da dahil olmak üzere vergi incelemesine aldığını bildirmiştir (EK). İncelemenin mevzu ise, "kısa süreli genel inceleme" olarak bildirilmiştir. 4) Henüz incelemeler devam etmekte iken ve henüz 2006 yılı son dönem geçici vergi ile kurumlar vergisi beyannamesi dahi verilmemeiş olduğu halde, bu kez Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğü 11 Şubat 2007 tarihinde dört şirketimizi de 2006 yılı itibariyle vergi incelemesine aldığını bildirmiştir. Hem de Metin Ölçek tarafından Kanaltürk hakkında vergi incelemesi yapıldığı hususu vergi dairesinde kayıtlı olduğu halde! 5) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Müfettişleri 22.12.2006 tarih ve 149471 sayılı yazıları ile 4 şirketimizi 2006 yılı itibariyle incelemeye almışlardır. İncelemeler devam etmektedir. 6) Bu arada Mecidiyeköy Vergi Dairesi Kanaltürk'e sık sık düzenlediği ziyaret ve yoklamalar ile aynı hususları tekrar tekrar tespit edip Şirketlerimizi taciz etmektedir. Son yoklama ziyaretinde personelimiz tek tek sayılmış ve maaş sorgulamasından geçirilmiştir. 7) Şirketlerimizin kuruluş ve yatırım dönemine ait ödenmemiş vergi borçları için 6183 Sayılı Kanununun 48'inci maddesi uyarınca yasal hakkımız olan 24 aylık taksitlendirme imkanından yararlanmak için Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğüne dilekçe verilmiş, talebimiz keyfi olarak 7 ay ile sınırlandırılmıştır. 8) Uydu lisan bedeli satın aldığımız firmaya tüm ödemelerimiz eksiksiz yapılmıştır. Ancak, satıcı firma fatura düzenlememiş, dolayısıyla KDV indirim hakkımızı engellemiştir. Bunun üzerine satıcı firma Maliye Bakanlığına şikayet edilerek, KDV indirim hakkımızın usulünce tesis edilmesi talep edilmiştir. Ancak, Maliye Bakanlığı satıcı firmayı incelemek yerine yukarıda belirtildiği üzere, Kanaltürk'ü peş peşe incelemelere almıştır. 9) Zaman zaman, reklam verenlerden Kanaltürk'e reklam vermemeleri yönünde "tavsiye", baskı gördükleri hususunda bilgiler ulaşmaktadır. AKP Hükümeti ve Maliye Bakanlığı hayali ihracatçıları, akaryakıt kaçakçılarını, batık banka patronlarını, ihale vurguncularını, Tüpraş'ın %14.76'lık hissesinin satışı, Seka Balıkesir Fabrikasının satışı örneklerinde olduğu gibi, özelleştirilen kamu kuruluşlarının iadesi için yargı kararı olduğu halde, iade yükümlülüğünü yerine getirmeyenleri böylesi inceleme, denetim ve baskı altına almıyor! Bazı hayali ihracatçıları bakan bile yapabiliyor!
  10. saygılar sevgili politika
  11. BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı seçilip seçilemeyeceği tartışmalarına hukukçular da katıldı. Yaygın kanaate göre, şüpheli veya sanık durumundaki bir kişinin (Erdoğan kastediliyor) devletin zirvesindeki makama aday olabilmesi imkansız... Hukukçulara göre Başbakan Erdoğan, Çankaya’ya çıkamaz Ortak görüş Avukat Zeki Hafızoğulları ile Bülent Acar’ın değerlendirmelerinde, Erdoğan’ın Anayasa’ya göre cumhurbaşkanı olması mümkün değil. İptal edilir Her iki hukukçu da “suç altında bulunmama” koşulunun gözardı edilmesi halinde seçimin iptalinin gündeme geleceğini savundu. Aday şüpheli olmamalı Av. Dr. Zeki Hafızoğulları ile Av. Dr. Bülent H. Acar, Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliği için bir “suç isnadı altında bulunmama” şartının yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çekti Anayasa’nın, Cumhurbaşkanı seçilecek kişide aradığı özelliklere işaret eden Av. Dr. Hafızoğulları ve Av. Dr. Acar, “Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin bir ’suç isnadı altında bulunmama’ koşulu” başlıklı çalışmalarında, Anayasa’nın, Cumhurbaşkanı’nın niteliğini düzenlemek suretiyle seçilme şartlarını anlattığını kaydetti. İşte o çalışma: Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin koşulları, Türk hukuk düzeninin icapları göz önünde tutulmadan ve düzenin künhüne varılmadan, bunların ne olduğu kesin bir biçimde ortaya konulamaz, kapsam ve sınırları belirlenemez. Üstelik, yapılan her tartışma, tabiri caizse, havanda su dövme olur; bu da kafaları karıştırır, dolayısıyla, Anayasanın emri olan sağlıklı bir seçimin yapılmasını engeller. Burada, şimdiye kadar kimsenin hukuki bir koşul olarak dile getirmediği, Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin mutlak koşulu olan bir “suç isnadı altında bulunmama” koşulu tartışılacaktır. Tüm ulusu ilgilendirir Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder (AY 104/I). Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, devletin asli unsurları ile erklere göre ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (AY 104/II). Gerçekten, Cumhurbaşkanı, “Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üç asli unsuru vardır: Türk Ulusu (insan unsuru), Devletin ülkesi ve egemenliği. Egemenlik, Türk Ulusunundur (AY 6/I). Cumhurbaşkanı, bizzat devletin başı ve Türk ulusu + egemenlik asli unsurlarını Cumhurbaşkanlığı makamı aracılığıyla kişiliğinde temsil eden Türk vatandaşıdır. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanı ve seçimi, salt TBMM’nin yetki ve görevi kapsamıyla sınırlı bir seçim işi değildir. Yüce Meclis tarafından seçilmekle birlikte, tüm ulusu ilgilendirdiğinden, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgilenmek her vatandaş için hem hak hem görevdir (AY 66). Anayasa, Cumhurbaşkanının niteliğini düzenlemek suretiyle seçilme koşullarını göstermiştir. “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğretim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir” (AY 101/I). Köşk ile milletvekili seçimi ayrılmaktadır Hemen belirtelim ki, Cumhurbaşkanının seçilme koşulları, salt AY 101/I’deki koşullardan ibaret değildir. Anayasa, “eksik norm” olarak, yaş, öğrenim koşullarını doğrudan düzenlemiş, diğer nitelikler için milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen norma göndermede bulunmuş, dolayısıyla o normu kendi bünyesine almıştır. Anayasa, milletvekili seçilme koşullarının bir kısmını olumsuz koşul olarak düzenlemiştir (AY 76): kişiliğe ait kısıtlı olma, vatandaşlık temel görevine ait askerlik hizmetini yapmama, belirtilen suçlardan hüküm giymiş olmalıdır. Burada üzerinde durulması gereken olumsuz koşul, suça ve suç isnadına ilişkin olan koşuldur. Bilindiği üzere, milletvekili seçilme yeterliliğine yollama yapan norm, teknik ismiyle “gönderme / atıf normudur”. Bu gönderme normu, milletvekilinin kesinleşen suç oluşturan fiili işlemesi ile suç konusu fiilin işlendiği iddiasına ait yasama dokunulmazlığı ile oluşturulan ve birbirini tamamlayan kurumsallaşmış hukuki yapıdan soyutlanarak yorumlanamaz / uygulanamaz. Bu anlamda AY 83 ile AY 76, milletvekilinin suç oluşturan ve suç isnadına konu fiillerinin öncesini ve sonrasını düzenleyen ve birlikte bir bütün oluşturan hükümlerdir. Vatana ihanetten yargılanabilir Milletvekiliyle ilgili suça ilişkin bu hukuki yapının temel özelliği, milletvekilinin seçilme öncesi veya sonrası suç isnadı oluşturan fiilinin “yargılanabilir olmasıdır”. Anayasa, yasama dokunulmazlığı ile milletvekilinin suç isnadı oluşturan fiilinin yargılanabilirliğini ortadan kaldırmamıştır. Aksine, “üyelik süresince zamanaşımı işlemez” (AY 83 / III), yani ceza hukuku terimiyle dava zamanaşımı durur (TCK 67). Bu kuralla, fiilin yargılanabilirliği amaçlanmış, korunmuş ve sağlanmıştır. Bu demektir ki, anayasa koyucu, milletvekilinin, yasama faaliyetini dokunulmazlıkla güvenceye bağlamış, ama, suç isnadı oluşturan fiile “yargılama bağışıklığı” getirmemiştir. Açıkçası, milletvekili olmak yargılanmamak sonucunu doğurmaz. İşte, suç oluşturduğu iddia edilen fiilin yargılanabilirliğinin seçilme koşulu olması yönünden, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimi ayrılmaktadır. Gerçekten, milletvekilliğinden farklı olarak, Cumhurbaşkanlığı hukuki kurumunda, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin Cumhurbaşkanı olmadan önceki yaşamıyla ilgili bir isnat altında bulunması halinde, Cumhurbaşkanı dokunulmazlığının kaldırılmasını veya Cumhurbaşkanlığı dönemi bittikten sonra Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığının kendiliğinden kalkarak Cumhurbaşkanının yargılanmasını sağlayan hukuki bir kurum, bir aygıt, Türk hukuk düzeninde mevcut bulunmamaktadır. Böyle olunca, Cumhurbaşkanının seçilmesinde, AY 101/I’deki unsurlar, AY101/I-76’da gösterilen suçlardan hükümlü olmama dışında, milletvekili seçiminden farklı olarak, AY 105 / II ile 101/I-76’da gösterilen suçlara konu fiillerle ilgili isnat altında olmama, mutlak bir “anayasal koşul” olarak yer almaktadır. Bu demektir ki, Anayasa ile Cumhurbaşkanı seçilme koşulları, AY 101/I + AY 101/I-76 + AY 105/III’deki koşulların birlikte ve tamamından oluşur. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır (AY 105/III). Bu demektir ki, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmadan önce, yani sıradan bir vatandaş veya bir milletvekili olarak, vatana ihanet suçu işlemişse, yahut Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında bu suçu işlemişse, veya bu tür isnatlar altında ise, sadece bu suçtan veya bu isnattan yargılanır. Ancak, Cumhurbaşkanı, hukukta vazgeçilmesi imkansız bir yorum kuralı olan hükmün mefhumu muhalifinden hareketle vatana ihanet dışında başka hiç bir suçtan veya suç isnadından yargılanamaz. Anayasasına göre parlamenter bir sistem olan Türk hukuk düzeninde Cumhurbaşkanının suç işlememesi asıldır. Bu sistemle ABD Başkanlık sistemini karıştırmak temel yanlıştır. Gerçekten, Cumhurbaşkanını, Cumhurbaşkanı seçilmesinden önceki dönemde veya bu görevi sırasında, vatana ihanet dışındaki fiiller, bu bağlamda, AY 76’da gösterilen suçlara konu fiillerden dolayı görevi sırasında ve sonrasında yargılanması mümkün değildir. Bu demektir ki, Cumhurbaşkanı için, vatana ihanet dışında AY 76’da gösterilenler dahil tüm fiiller için yukarıda belirtildiği üzere “yargılama bağışıklığı” söz konusu olmaktadır. Çok ciddi bir tehlike Gerçekten, Cumhurbaşkanı seçiminin, Cumhurbaşkanlığı makamının tüm ulusu ilgilendirmesi ve “demokratiklik” ilkesi (AY 2) nedeniyle TBMM ve seçimden ayrı olarak, Cumhurbaşkanlığı adaylarını önceden bilmek, değerlendirmek, görüş bildirmek vatandaşların hakkıdır (AY 66). Aday olma kişiye ait (AY 102/Iı,2), adayın önceden bilinmesi vatandaşa ait haktır. Bu iki hakkın niteliği farklıdır. Makamın niteliği gereğince, adayın, vatandaş ve toplum tarafından değerlendirilmesi, önceden bilinmesine bağlıdır. Vatandaşın aday olma süresinde, örneğin son günü bu hakkını kullanması mümkün değildir. Sürenin son günü aday olma kişiye ait hak yönünden hukukidir. Ancak bu durum, vatandaşın demokratik hakkının kısıtlanmasına, bu suretle hakkın kullanılamamasına / çiğnenmesine yol açar. Bu, ister bir müeyyidesi olsun ister olmasın, Anayasanın 2. maddesinin açık ihlalidir. Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin bir “suç isnadı altında bulunmama” koşulunun sağlanmaması veya göz ardı edilmesi halinde, en azından hukuki işlemin yokluğu veya iptal edilebilirliği tartışmaları gündeme gelebilir. Böylesine ciddi bir tehlike sadece toplumu rahatsız etmekle kalmaz, aynı zamanda Cumhurbaşkanı seçilen kişiyi de zedeler, şaibeli kılar.
  12. Diyarbakır'da 21 Mart'taki Nevruz etkinliğinde yaptıkları konuşma nedeniyle haklarında soruşturma başlatılan eski DEP milletvekili Leyla Zana ve DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında ifade verecek... Türk, Diyarbakır'daki kutlamalarda yaptığı konuşmasında; terör örgütü elebaşı Öcalan'a "sayın" diye hitap etmiş, Zana ise Kürtlerin 3 liderinin bulunduğunu; bunlardan birinin Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, ikincisinin Mesut Barzani, üçüncüsünün ise terör örgütü elebaşı Öcalan olduğunu söylemişti... Nevruz etkinliğinde yapılan konuşmaları incelemeye alan savcılık, Zana ve Türk hakkında soruşturma başlatmıştı... Yeniçağ
  13. çelişki bu düşünceyi tek doğru sananların kendi kafalarında var... ve savunduğumuz hiç bir şeyi yapmacık savunmadık... inanmadığım bir değeri savunmak en başta kendimi kandırmak olur... inanç benim kişisel seçimim ve bu benimle Allah'ın arasında buna herhangi birini alet etmedim... demokrasi ise zaten İslam ile uyuşur... Kuran'ın inançsızlarla savaşın ayetleri çok başka şeyi anlatır... bakın burada bile bir kutuplaşma var... bir nevi fikirsel cenk yapılıyor... yani Kuran'a yani inancımıza uygun... ama hiç kimsenin sesini kısmayı onu sindirmeyi, dayatmayı uygulamıyorum... şeriat nedir arkadaşım? Bir müslümanın Kuran'a göre uygulaması gereken kurallar... yani haram helal sevap günah kavramlarının içerdiği meselelere inancı doğrulturunda yaklaşmak ya da uzaklaşmak... sizin anlamlandırdığınız tabir ile Kuran İran'ın uyguladığı, ARabistan'ın uyguladığı sözde şeri yönetim değildir...
  14. sardunyam şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    günaydın yeniden
  15. ayrı kültürleri ve ayrı bir millet olduğunu savunanlar her şeyi kendi propagandalarını dile getirmek için kullanılıyor... amaç bayram kutlamak değil kaldı ki Nevruz bu eylemle çelişir... dostluk, bahar, sevinç bayramı siyasi amaç için kullanılıyor... ve biz Türkler bu bayramı sanki bize ait değilmiş gibi unutmuşuz...
  16. ne habersin Jön'üm canım kardeşim benim seni çok seviyorum
  17. neredesin Marcus?
  18. bütün bunları uygulamak ve sindirmek herkesin harcı değil... böyle olamayanlar olanları akıllarında küçük görürler ama bir söz varya tamda buna göre... kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş... ne mutlu ki insanları önce insan olarak görebilenlere, ne mutlu egosundan, zayıflığından sıyrılabilenlere... ne mutlu kalbini temiz tutmayı başarabilenlere... ne mutlu karşılıksız sevgi verenlere... ne mutlu küfre küfürle cevap vermeyenlere... iyiki böyle dostlarım var... çok şükür... sizi seviyorum...
  19. sardunyam şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    sanada günaydın kardeşim bugün daha iyisin inşallah
  20. ben alayım arkadaşım teşekkür ederim, Mineu canın sana da teşekkür ederim çiçekleriniz çok güzel

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.