sardunyam

bende... mevlana demiş ki!!! ben "hiçbir" şey değilim... ben "hiç'im" HİÇ...

Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran Zaman'ı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını... canım, canım, canım ne kadar güzel değilmi, bu şiirin ilk bir kaç satırını biliyordum, ama bu kadar uzun olduğunu bilmiyordum, gerçekten muhteşem bir şair bu adam... Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Aşkın kitabını hiç kimse yazamazda, aşkın şiirini yazan kendinden çok şey katıyor... yazanın yaşadıkları okuyana yansıyor... şarkıyı beğenmene sevindim bitanem...

bende sizinle daha keyifle bakıyorum herşeye... tomurcuğum, iğdem, cadım... sizi seviyorum

Cemre çok haklısın, gel gör ki ne diyorlar fethoşa, erbakana methiyeler göndererek onları birde vatansever, cübbeliyi feyz alınacak şahsiyet olarak değerlendirenler var... dinimi yaşamak için fettoşa ihtiyacım yok, vatanseverlik konusunda en son adı geçecek insanlardan biri erbakan, o vatanperverse artık bu işin suyu çıktı demektir, feyz almak ve Resulü anlamak için cübbeliye ne hacet... o kendisi anlamaya çalışsın, kendisi öğrensin, kendisini geliştirsin benim yada bir başkasının Allah'a ulaşmak için bir başka insana ihtiyacı yok, aksine eğer Allah'a ulaşmak için bir insanın peşine takılıyorsan o insan seni ulaştırsa ulaştırsa ancak kendi makamına ulaştırır, orada girer Allah'ı da unutursun, bu adamlara tapınmayı Allah'a iman zannedersin, yolunu o kadar şaşırırsın ki peşinden gittiğin şeyin seni belaya götürdüğünü göremeyecek kadar kör olursun... handi elimizde belge olmasa bu söylediklerini kendimiz duymasak acaba mı deriz de, adam bizzat ifade ediyor... daha ne demeli anlatmak için... Allah'a hizmet halka hizmettir, benim anladığım budur, insanların inanç ve duygularını sömürüp semiren insanlar Hakkı bilseler böyle yapmazlar... Sinsilik, kurnazlık, yalan, takiye, işbirlikçilik benim anladığım müslümanda olmaz... bunların tek yaptığı şey yalan, *********** nikah kıyarlar, yalanlarına kılıf uydururlar, evliyalığa soyunurlar saltanat sürerler... Allah'ın resulü böyle saltanat sürdümü, bunlar Resulden vekalet almışcasına din adına aracı okuyorlar yaşantıları şaşaadan geçilmiyor... Amerika'nın destek verdiği hiç kimse, hiç bir kurum, hiç bir eylem Allah'a götürmez... Amerika şeytanın hizmetindedir, onun destekledikleri hak diye insanı şeytana götürür ruhları duymaz... Hak ile batıl yanyana durmaz, Hakkın geldiği yerden batıl uzaklaşır, batılın hak gibi gösterildiği yerde Hakikat yoktur... Yalan vardır... Bütün bunları görmezden gelip Fetoşun, Erbakanın, Cübbelinin peşine takılan gidip takılır... Nasılsa birgün gelir gerçekler ortaya çıkar... Benim duam, Allah beni onun adını kullanıp kandıranlardan, hak diye batılı dayatanlardan, Allah'ı başka kullarda aratanlardan, kendimizden vazgeçirenlerden, ailelerimizden soğutanlardan, inancıma vize verecek kadar şeytani düşünenlerden korusun... Hakikatte, ve Allah'ın dosdoğru yolunda yürümeyi ve gerçekleri görmeyi nasip etsin... Allah'ı hakkıyla anlamayı özümde nasip etsin... Amin...

Ayşegülüm, ne güzel olurduda sen benim karnımı acıktırdın şimdi, kek, börek, sarma bide mantı dedin dimi... yola çıkmalı, yola çıkmalı hemennnnn Canım Ayşegülüm, keşke gelebilseydik ama gelmiş gibi mutlu oldum bu sıcak davetine teşekkür ederim

Mitinglerin yapıldığı iller İzmir, Isparta, Antalya, Manisa, Çanakkale, Ankara, İstanbul, Samsun, Adana... Ve bu illerde yaşayanlar Anadolu insanları zaten... Bu illeri diğerlerinden ayrı değerlendiren bizmiyiz, başkalarımı? Hakkari'ye niye gitmedik, Muş'a, Bitlis'e... gittiğimizi farzedin ne olacaktı, provoke edilme olasılığı ne olacaktı? Mitinge gidenlerin güvenliği ne olacaktı? Oralarda pkk lehine yürüyüşler düzenleyerek, ellerinde apo posterleri, uyduruk bayrakları ile Türkiye Cumhuriyeti aleyhine söylemlerde bulunanları mitingçilere karşı kışkırttıklarında ortaya çıkan manzarada bu vebal kime yüklenecekti? Sömürüde sınır yok hakikaten, gerçeklerden çok uzak ama sadece ayrılıkçı sözlerle varılacak nokta tehlikelidir... Ayrıca, İzmir'de, Ankara'da, Adana'da, İstanbul'da bu adı geçen illerden göçüp gelmiş binlerce insanımız yaşıyor ve onlardan pek çok kişi o mitinglere katıldılar... Biz Çağlayan'da halay çekerken yanımıza gelip bizimle halay çeken gençlerin bir kısmı, Bitlis, Batman, Van, Gaziantep, Sivas, Erzincan, Tunceli illerinden göçüp gelenlerdi... Ve hepimiz hep bir ağızdan "alt üst kimlük yok ne mutlu Türküm diyene" diye haykırıyorduk... Ve onlar böyle bir söylem dile getirmediler, Türkiye'nin her bir karışı vatan, vatanın her karışı bizim, güneydoğulu insanlarımızın etnik kökeni üzerinden siyaset ve terör yaparak ülkeyi bölmeyi amaçlayanlara en güzel yanıtı yine güneydoğulular veriyor... Aklı, vicdanı, sağduyusu olanlar gerçekleri görüyor, görmek istemeyenler istisna...

Leylacım çok güzelmiş ve çok duygulu... Bende dedemin birini tanıdım, diğerini daha 3 yaşımdayken kaybetmişim kaybettiğimden çok sonra haberim olmuştu... Bana anlatırdı annem, dedemi huyunun bana çok benzediğini, benim gibi onunda kedileri çok sevdiğini anlatırdı, namaz kılarken omuzuna çıkarmış kedisi, dedemi bahçe kapısında beklermiş... Hüseyin dedemi tanımayı çok isterdim nasip olmadı... Bende çok severim kedileri... Bütün canlıları severim ama kedileri ayrı severim... Şimdi kedim yok, son güzel kedilerimi geçen aylarda kaybettim, akvaryum aldık, balıklarımız var şimdi ama onların sımsıcak ve yumuşacık tüyleri yok, alıp kucağına sevemiyorsun yinede onlar bile öyle alışıyorlar ki insana odaya girdiğimiz anda hepsi cama yapışıyor... Neredeyse suyun dışına çıkacaklar öyle çırpınıyorlar... Hayvanlar bazı insanlardan daha vefalı... Büyükbabamı 20 yaşımda kaybettim, onunla çok benzeşmezdi karakterimiz o pek sevmezdi kedileri... Ama ben dedemi severdim... Onunla çok komik anılarım var... Bir gün işten geldiğimde odanın ortasında dedemi yere uzanmış yarı beline kadar koltuğun altına girmiş olarak görmüştüm, bir baktım benim kedimi Mercan'ımı, güzel kızımı sıkıştırmış koltuğun köşesine elinde bir terlik onu tehtid ediyor... Dede napıyorsun orada dedim, anlamamış gibi Rahmetli hiiiiiiiç dedi, terliğimin tekini arıyorum... Annem ve babam çalıştığı için bize dedem bakardı, doktora o götürürdü, masallarımızı o anlatırdı, banyomuzu o yaptırırdı, acıktığımızda ona söylerdik, eskiden aşçıymış yemeklerimizi yapardı, çoban salatası vardı meşhur patlıcanı, biberi közler harika bir salata yapardı, eskiden sobalıydı her ev, sobamızı dedem yakardı, sobanın közünde bize patates ve kestane pişirirdi, nasıl zevkle yerdik... Dedemle tek çekişme sebebimiz kedilerimdi, yoksa iyi anlaşırdık, ahh ben evde yokken rahat bıraksaydı kedilerimi... Birgün bakkala gittim, sokağın başındaydı bakkalımız, dedem kapımızın önünde bastonu elinde oturuyordu, ben sokağı döndüm ve ne göreyim... Dedem bastonu sarhoşun birinin kafasına indiriyor, sarhoşta dedeme saldırmazmı, ben nasıl uçtuğumu bilmiyorum, dedemden bastonu aldım, sarhoşa yermisin, yemezmisin, sen benim dedemden ne istiyorsun? Dedem adamı elimden zor aldı... Özlemişim dedemi, Leylacım aklıma geldi... Allah rahmet etsin hepsine, dedelerime, nenelerime... Hepinizin kaybettiklerine... Allah rahmet etsin...

Suyun derinliği aynıydı Ama senin beline benimse omuzlarıma geliyordu Bütün yapraklar sararıp düşecekti Ama ilk ben düştüm kalanlar arkamdan korkuyla baktı Bütün aşklar çok büyük olacaktı Ama en büyük bizimkisi diyecektik Her bir insan eşsiz olacaktı Ama hep kendimizi en değerli zannedecektik Çamur mu sürmek istiyorsun başkasının duygularına Önce senin ellerin kirlenecek Suyla mı gidiyorsun bir başkasının yanan yüreğine O yürekte hep yerin olacak Sana bilmediğin bir şey söyleyemem Ben de hiçbir şey bilmiyorum Ne kadar iyilik varsa hepimiz için Hepsini dileyip gerisine direniyorum Çok sonraları fark edecektik İyilik temizlik bile göreceli olacaktı O kadar hızlı kirlenecektik ki Masumiyet fotoğraflarda eskiyip solacaktı Korkuyor musun senden farklı olan her şeyden Korktuğun şey kendi içinde büyüyecek Ortak mı oluyorsun bir başkasının yalnızlığına Yüreğin yalnızlık nedir bilmeyecek

Coşkularla taşan Ümitlerle dalgalanan Hayeller masallar Hep güzeldir Boş umutlarla Yalan duygularla Doğrular gerçekler Hep acı gelir Tüm aşklar onun hayellerinde gizli Bak geldi masal prensesi Tüm tutkular onun masallarında gizli İşte orda masal prensesi Tüm yaşamlar onun rüyalarında gizli Çünkü o masal prensesi Çünkü o tutkunun esiri Çünkü o aşkın efendisi Çünkü o rüyalar perisi Çünkü o masal prensesi Çünkü o... neredesin Çalıkuşum, özledim ama bende...

bende bildiğin gibi, kendimle eğlenirim... eğlencene ortak olabilirim... benim çakıl taşlarım var irili ufaklı kaybolduğumda yere yayıp yol yaptığım çakıl taşlarım var her yerden topladığım boşluğa düştüğümde oyunlar yaratıp oynadığım benim bir sözlüğüm var unutulmuş bir dil oysa ki içinde her şeyin anlamı gizli benim bir gözlüğüm var sol camı kırıldı taktığım zamanlarda içini gösteren adeta sen hiç 'hiç' oldun mu, birden duruldun mu? bulanıkmış berrakmış her suyu içtin mi? altında ağ olmadan yerden yükseldin mi? tam zevkine varmışken birden yere düştün mü sen? düştün mü sen? benim hiç boyanmamış dört duvarım var çatlaklarından sızıp içinden geçtiğim benim hiç yıkılmamış duvarlarım var dikkatle baktığımda ardını gördüğüm adeta sen hiç 'hiç' oldun mu birden duruldun mu? bulanıkmış berrakmış her suyu içtin mi? altında ağ olmadan yerden yükseldin mi? tam zevkine varmışken birden yere düştün mü sen? düştün mü sen? benim bir hikayem var sonunu yazmadığım benim bir sevgilim var henüz tanışmadığım benim umudum var benim umudum benim umudum var benim umudum

bir oyun oynayalım mı herkes açsın kalbini oyun oynayalım mı bir oyun oynayalım mı herkes söylesin adını oyun oynayalım mı her kalp bir büyük dünya ve bir kalp kırıldığında hayata dair ne varsa üzerinde o dünyanın başlar yok olmaya bir kalp kırıldığında denizler kurur toprak küser denge kalmaz o dünyada her kalp kırıldığında bir yerlerde yolculuk başlar mavi renkten siyahlığa her bir kalp kırıldığında bir oyun oynayalım mı çocuklar gibi beraber oyun oynayalım mı bir oyun oynayalım mı kırmayalım birbirimizi oyun oynayalım mı her kalp ayrı bir dünya ve bir parça kristal aynı zamanda bir de bilemyerek değil ama bilerek kırılmışsa artık acı da duymaz başlar yok olmaya bir kalp kırıldığında denizler kurur toprak küser denge kalmaz o dünyada her kalp kırıldığında yolculuk başlar mavi renkten siyahlığa karanlığa her bir kalp kırıldığında... bir kalp kırıldığında denizler kurur toprak küser denge kalmaz o dünyada her kalp kırıldığında yolculuk başlar mavi renkten siyahlığa karanlığa bir kalp kırıldığında denizler kurur toprak küser denge kalmaz o dünyada her kalp kırıldığında yolculuk başlar mavi renkten siyahlığa karanlığa her bir kalp kırıldığında...

Tozpembe masmavi fazla arama Herkesin bir derdi vardır ama tuz basma yarana Kanama geçici ancak hergün açılan yeni yara İnsanoğlunu komaya sokabilir Ha şevkat nerede dersen çok uzun zamandır ortalarda yok Merhametle birlikte yok oldular, gittiler Ve şimdi mantık kaldı yalnız Savunmasız tutarsız acımasız kuralsız al misal sana Bazı bilimadamı ve profesörler Çarelerini bulamadıkları fakat kendi ürettikleri Mikroba virüslere panzehir icad edemediler Nedeni belli bence savaşı seviyolar Hergün yeni ölüm makinesi icad edene ne diyelim? Allah kurtarsın onu böyle tutsak etmiş bos düşünceden Kanına girmiş ifritten vakti dolmuş kimlikten Feri sönmüş gözlerden Tek bir ihtimal var metafiziksel ihtilal Ölüme giden atardamar ne kadar insan ömrü var Kobay edilen tüm insanlar zehire reklam olacaklar Kahramanlığıysa kahpeler yazacaklar .. Bosphorus laboratuvarlarında yaptığım Kimyasal deneylerden çıkan sonuçlara göre Kat etmeniz gereken yol bir kaç ışık yılı İnsan paralı eğitimle ne kadar alim olabilir BilmeM ama bu gidişle Geri kafalı adamlar çoğalacak heralde bu memlekette Enseste yatkın bu adamları kurşuna dizmek normaldir Ama böylesine ter dökene saldıranı Pitbull'lara ısırtmak gerekli bence Memoli modelinde bir polis hayal edemediğim gibi Doğru konuşanında kazanacağını zannetmiyorum Ben hiç bir zaman için yo ! dikkat ! Neyse konuyu fazla dağıtmadan nükleer Başlıklı barış güvercinlerine karşı Gereken önlemleri şimdiden almak gerekli dostlar Gençlerin uefa kupasından başka övünecekleri şeyler olmalı Hergün haberlerde ölümü duymamali Sade kötüyü görüp ona uymamalı Tüm liriklerimde dünya'dan bir parça Dünya'dan bir örnek bu benim dünyam Sana göre belki paçavra ancak Beni ilgilendiren tek şey mahkeme Beyninin sonucunu sunmak Sayısal tokat akılcı söylem lyrical eylem İşte mahkemem Tek bir ihtimal var metafiziksel ihtilal Ölüme giden atardamar ne kadar insan ömrü var Kobay edilen tüm insanlar zehire reklam olacaklar Kahramanlığıysa kahpeler yazacaklar .. Tek bir ihtimal var - metafiziksel ihtilal Her sonuçta çıkabilir ve bu sonuna yaklaşan dünya karşısına Tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal Var Kimine boynu kıldan ince olanı sevdirirken dünya Kimini reklam etmiş aleme Tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal var Tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal var Atılan her temelde yapılan her deneyde Alınan her nefeste gömülen her cenazede Tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal var Tek bir ihtimal var, tek bir ihtimal var

Diloş, e yani sen tv izliyor olursan ben laptopumla kurulurum masaya bilmiyormusun, malum laptopumla ben bütünleşik ikili olduk... işler kala kala Leylama mı kalıyor o zaman, ama kıyamam neyse üçümüz vileda üçlüsü olaraktan gidelim iş yapmasakta, Ayşegülün misafiri oluruz... Fenamı, bahane oldu işte...

banada kestane şekeri sözü vardı bir zamanlar bir arkadaşın, Ayşegül sen resimle idare et, Taurusmutis gerçeğini getirene kadar yeni milenyuma gireriz...

ne kadar güzel bir şiir bu... canım kardeşim, teşekkür ederim... kaç kere yemin ettim kaç gönülede girdim sensiz yapamıyorum ahh, bak yine geri geldim... çok güzel şarkılarımız var İğdem, benimde armağanımdır...

Ayşegülüm pek hamarat gördüm seni bende bir yandan toparlayıp bir yandan burada laf yetiştiriyorum... Evet hepimiz Allah'a emanet olalım, u ne kadar anlamsız, acı, insanlık dışı bir eylem... kelimeler boğazına düğümleniyor insanın...

Kleo çok teşekkür ederim canım, çiçeğin çok güzel ve en sevdiğim gül rengi... beyaz ve toz pembe... buda benden sana gelsin, duygularımızın karşılık bulması ne güzel... (not: verilen çiçekleri alıntıladığımız zaman forumda yüklenen resim sayısı arttığından forum daha çok yavaşlıyor, hepimizin daha rahat kullanması için, daha hızlı bir forum için çiçeklere teşekkürü alıntı yaparak yapmamaya özen gösterelim)

zaten masum olduğumuzu idda etmedik hiç birimiz... nasılsın bugün? bitane iğdem...

hain boğa biz vileda üçlüsüyüz bi kerem kaytarır gördüm seni...

umarım... umarım...

11 den fazla bulanı tanımlayamamışlar, siz tanımsızlar sınıfına giriyorsunuz o zaman Taurusmutis ve Leylam... 11 yüz var diyorlar, Taurus 15 buluyor, Leylam 17 buluyor, zorlayın biraz daha bence orda 100 tane yüzsüz var... gördüm gördüm birini gördüm

tamam Diloşla ben geliriz temizliğe leylamada haber veririz sen merak etme Ayşegülüm, arı gibin çalışırız, her yeri siler parlatırız... bize kısaca vileda üçlüsü derler...

kısım admin yüzünden birbirimizi kırmayalım diyorum, baksana ikimizide seviyormuş peh peh, öyle deyip aradan sıvışmaya çalışıyor kanımca, ama bana dedi ki çaktırma seni daha çok seviyorum... kıs admini bile korkutmuşsun ter döküyordu yazık ya... bak korkusuna bir daha uğramamış sayfana...

sanada günaydın bidenem hayırdır gerçekten sevgi dolmuşsun, bünyede sıkıntı yaratmasın...

Ahanda gelip burayı bulmuş kısım bence sem osirise git, buralarda harcanma, senin gibi en zekilerin hepsi oraya gitmiş, bizim gibi az zekiler tekamül sınırlarını zorlayarak dünyanın dibini bulmaya çalışıyoruz... Forumun kapısını beklerken içeri çaktırmadan giren 5 kişiyi forumun chat bölümünde yakaladım, naber? sanırım o sırada sen cips marka otomofilinin farlarını temizliyor olmalısın... Gecenin yarısında güneş göslüklerini takarsan sağından solundan geçenleri fark etmen imkansız tabi... neyse ben en zekilerin arasında fazlaca kalmayım, bulaşıcıdır mazallah... çekliyorum Rıfkı...