Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    Akıllandık Kapatın kim açtı bu şehrin gece gece kapılarını hangi sevda bezirganı yine satışa sundu ölü aşklarımızı Yüreklerimizden umudu tırnaklarımızla kanatıp parçalarcasına söküp bir kenara attıklarımızı hangi ölüm kokulu fani ve nasıl bir ruh haliyle getirip getirip diker karşımıza almıyoruz kardeşim işte almıyoruz sahte sevdalara beş para vermiyoruz
  2. Gamzelim Kırık kiremitler döşeli kırmızı çatılı evinin gül yüzlü pembe odası nöbet sabahı gözlerinde kırdığım sazın hayattan kopamayan telleri gibi masum günahsız kızın ruhumun düştüğü çukur düşlerimi gamzene gömen yalnızlık fısıltıları ardı ardınca yalandan gülmen sorularımda bir başıma kalan süprüntü hayat alt üst talan açılmaz senin mührün zorladıkça kırılıyorum her gece sen yastık ben yorgan uyku yok huzur yok yok dur durak koşturmalardan ensemin kökünde üşüyen ölüm sabahı günaydınlarına aldırmaz görünür geçerim morg işçisi sevda utanmaz uslanmaz acımaz örter üstümü beyaza dolanır itilir kakılır sonra donarım kapatır dolabı kilitler altını üstünü sana artar hasretim büsbütün gamzelim haberin de olmaz ya öldüğüm gün
  3. MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ O mavi gözlü bir devdi, Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev, Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi, Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliii hanımeli açan ev...
  4. SALKIMSÖĞÜT Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu sularda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin bittiği yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından Yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atların parıldayan nallarına! Ah ne yazık! Ne yazık ki ona dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatamayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatamayacak! Nal sesleri sönüyor perde perde, Atlılar kayboluyor güneşin batığı yerde! Atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! Atları rüzgâr kanat... Atları rüzgâr. Atları... At... Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! Akar suyun sesi dindi. Gölgeler gölgelendi renkler silindi Siyah örtüler indi mavi gözlerine sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine! Ağlama salkımsöğüt ağlama, Kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama!
  5. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    Kaçak Ruh Ardına düşüyorum ruhum kaçıyor yorgunum el ayak çekiliyor köşelerde masum malum bir başıma uykusuzum inat var dönüyor dolaşıyor kader başımın belası aşk beni buluyor ne ben anlıyorum bu işi ne anlayan biri var rahmet istiyorum baş ucumda yalın çıplak adam gibi tek başına ah koca bir taş mezarlıkları da bırak nere olursa yatarım yıllarca konuştum ya yazmak da bir şeye yaramaz oldu o kaçtı ben kovaladım sinsi gençtim aklım havada artık zamanım doldu bonkörlük bitti her şey pinti sonumu iki satırla sınadım aşkı al benden Tanrım
  6. HASRET Yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının. Yüz yıldır bekler beni bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık, aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp ayrıldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık. Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından.
  7. Hiçlik Bir gidiyorsun suskun kainat aylar geçiyor üzerinden unutturuyor gelişin her sebebi bahaneyi mecburen kabul ediyorum koşulsuz şartsız seviyorum çünkü tamamiyle sebeplerimsin alnıma hasretin yıldızı düşerken gece çocuklarına acı veriyor gülümseyen yüzüm asılır düşerken tiktaklarına zamanın takılır aklım kalır saniyeler yıl olur hasretin zulüm gitmesen olmaz mı sevgilim o dünya ki mahur besteleri çalan gramafonlarda iğne olsaydım çizemeyeceğim plaklardan güzel su gibi billur ap ak hayat ve sesin ruhumun derinliklerinde akışın engellenemez bilmelisin hain pusular kuruyorlar düşlerime sensizliğin orta yerinde yangın uykular bölüyorum inadına gün içinde efkarlıyım ya da dalgın yeşil gözlerini özledikçe ihanet gece gündüz farketmez uyuyamıyorum işte uyuyamıyorum hasretin delirdikçe buralarda tek başıma duramıyorum
  8. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    Hasbihâl Malum masum bir köylünün alacağı üç kuruşun hevesiyle hesapsız kitapsız hazırladığı üç arşın boyu boş mezarın düz yada eğri tahtalarının beni beklediği vuslat gününün yakınlarımda bir yerlerim de dolanıp durmakta olduğunu bilerek hayata gülümsemekteyim sonra Azrail’in aldığı emir üzerine peşimden koşturmakta olduğunu uzun zaman önce öğrendiğimde silip attım yüreğimden korkuyu payı hiç mi yoktur kaderin bilmem bırakıp çoluk çocuğumu gidişimde vaka kalmazsa dönüşe sebebim kapanırsa kapılarım eyvah yüreğim onu bile inadımdan kimselere demem lakin bir düşünün yine de alnıma ay düşerse bir gece parlayıp ortaya çıkarsa bir çok kere değişmiş yüzüm yinede hayata savrulmalarımla hatta hatalarımla küsüm kollarında bir gecelik sevda yada dudaklarım da buruk bir buse tek hecelik kelamla savruk şiirlerim düşersem gecelerinize sessizce dize gelmez dizelerimle işte buradayım işte varım yaşadım yaşatmaktan yanayım yeniden dikiliverirsem insanlığın dimdik karşısına bir mısra gibi ak pak tükürdüğünde beni yerlere kan kırmızısı dudaklarında mayına basmış kaçakçı gibi paramparça bırak ey sevgili oku şiirlerimde sevdamı sakın yüreğimi de ardından toplamaya kalkma bırak öylece kalsın
  9. Ne siyah ne beyaz Ayrı düş kalbinin engeli olur olmaz sorulardan sevda sorgulanmaya gelmez kabullenme meselesidir olmaz onulmaz yaraları sarmaktan çok aç kanat yırt safını belirle ey aşk yargıladığın düşlerimin ardı beyaz o sebeple yazarım hırsım yok hıncım var hayata sonsuzluğa kucak açtım maksudum masumum derinlerimdesin ulaşılmazsın ne siyah ne de beyaz su gibi berrak duru ruhuna sinmiş korku deniz kadar güzel sınırsız bütün renklerini hayatın karıştırıp aşka boyadım çıktın geldin tuvalden ey ustaların ustası Tanrım şiiri yazıyorum da Aşkı durduramıyorum
  10. Sen anla Dere kenarında suya bakarken kurumuş kocaman bir söğüdün güneşte kalmış yanıydım sıcaktan değil su hasretinden yandım her şeyi bilmek gibi bir gayretim olmadı hayatta yinede hep sonunda en çok bildiğimi sandıklarımda yanıldım ah benim hatalarım sorular kör kuyuların karanlıklarına düşse ay üstüne sinmedikçe aydınlatamaz düşlerimi güzel yanı budur işte inadına susmaların konuşmanın ise hiç üstünde durmadım vay benim anlatamadıklarım birazcık anlasaydın sevda bunca hasretin batağına saplanıp ta kalmayacaktı yazdığın şiirlerin defterlerini de yırt at bakalım aşkı uç uca eklenmiş dizelerinde bırakalım sana kolay bana zor uzaklarım kim bilir hangi kuşun ak kanadını vuran yağlı bir kurşun dönüp dolaşıp beni bulacak anlamsız sensizliğinde son nefesin hazzı da benim olacak ne yanındaysan hayatın orasında kal canım
  11. Şömine Muhabbetleri Boynunuzun borcuysa yaşamak denen ağrı sırf bu yüzden inatsanız ta başından hayata umudu unutmakla eş tutuyorsanız birde yufka yürekli hemde insan gibi bir insansanız unutmuşsanız Hele hele kendiniz için yaşamayı asırlar önce vefasız akşamlardan medet beklemekle geçmişse ömrünüzün tamamı yada buna yakın bir kısmı sabah güneşi gözlerinizin güzelliklerine veda etmek anlamına geliyorsa düşmanla zamanla paylaştığınız bir dilim ekmek takılıp kalıyorsa boğazınızda adınız da sevdaysa gözleriniz ela saçlarınız zifir kara sözleriniz doğru doğurgansanız acıları sürekli yarınlara doğru hem fakirseniz madem hem de benim gibi gurursuz hatırlayın her zaman büyük ateşler yakmak için önce küçük otları tutuşturursunuz buyurunuz tutuşturduğunuz alevin karşısında keyifle oturunuz nasılsa kor tutmaya başlayınca göz yaşlarınızla yeniden yeniden alevlendiriyorsunuz ölümü anlatmıştınız ya bir gece yarısı tedirgin sesinizle telefonda ruhumu öldürdünüz biliyor musunuz
  12. Al canımı Rengini leylaklardan aldığım rüyalarını süsleyen dünyam asırlar öncesinden kalma batık hazine gemileri gibi okyanusların derinliklerinde nazenin mırıldamalar beklemekte çürümüş tahtalarım yan yatmış filikalardan kurtuluş bekliyor rüzgarlar sonrası havalarda uçuşan yapraklar gibi dönüyorlar umutlarım ruhumu fırlatıp atıyorlar uzaklara gidip gidip dönmeyen kırlangıçlarım şimdi bahar geldi gülümseyerek yaz sıcacık dayandı derken kapımıza dilin lal oldu yüzün külden beter içimden çıkmayan ağlamaların zavallı inadıma rağmen koştururlar bitir acılarını çek kapını gel davam yiğitliğimi aştı aşka direncimi kaybettim gittiğin yerlerden habersiz bir sabah dönmene teslimim şimdi zaman infial noktasında dalgaların boyumu aştığı kıyılardayım
  13. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    Tükenen kelimeler Beynimin en ücra köşelerine kadar sakladığım kelimelerimin beyaz sayfalara düşmeden önceki halidir çilemin asıl başlangıç yeri yazdıkça çekilen çekildikçe yazılan kadere inat dönme meselesini unuttu gidenler bir haber ver sarf ettiğin bu kaçıncı yürek kaçıncı şehir değiştirişin uykusuzluğunun sebebi yollar dilerim ki huzursuzluğunun da intikamını alsın malum söz tükenmez öz tükenmeyince eğri kalem doğruyu nasıl yazsın altı üstü ettiğini çekiyorsun haksızda sayılmazlar hani iki noktayla bir ünlem koyup yanı başımızdan geçenler sessiz bir koyda hep aynı çocuğun gözlerini ıslatıyor hayat sebepli sebepsiz gidiveriyorsun ya pamuk tarlası bulutlarda gözlerimi sınırsız ama sorumlu özgürlüğüne bıraktım yanıldıklarına inat döndün sen biz hep buradaydık buradayız aşkı benden bizden bil ve olanların tümünü unut doğru adamlar sıkışınca doğru atlara binip gitmezler
  14. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    Son Cemre Geceyi dinliyorum suskun sensiz sessiz kimsesiz ruhumda koparttığın fırtına bir türlü dinmek bilmiyor göz kapaklarımdan düşüyorsun tek damla da baharsın sevgilim elimden gelmiyor hiçbir şey tutamıyorum gideceksin bir kuyu düşün içi dolu dört yanı su taş yılan nifak sonra sana sığınan yanlarım uğruna kurulan hayaller imkansızlıklarına inanmışlığım henüz uykudayken bile kainatı güneşin doğuşuna inandıran mazlum kanatlı bir güvercin ah Tanrı istedi demiştin ya senin benim olma meselendi gidip gidip dönmelerin hayata çekilen çilelerin ardına düştü uzak yolların yolcusu zebani cehennem bekçisi yürek sarıp sarmalardı açarak kollarını iki kelime sonrası şiir kaçak melekler çekildi köşelerine gece sinsi sindi puslu patikalarda el verir ki hay dan gelen hu ya gider sen bize ateşsin biz sana perde kavuşma zamanını erteledik cemreler hep düşer ama peş peşe beklenen bahar yok niye ölümüm ol düşte son günüme beni yeni baharlara doğur
  15. Uyusun Şiirlerim Bilir misin kaçıncı metresinde yer insan hayatının vurgununu deniz ise bahane söyle kaç kulaç sonrası kollarından ayrılır derman tükenir gücün doğrusu yaşama hevesin de yoksa nefes alma zamanı umutla ciğerlerine dolan hava keseciklerinin ölümü getirmesi gibidir aşk geçince kırkını inadınla kıran kırana yüreğinde dalyanları birbirine katan sevgilinin uzanamadığın ellerindedir geçmişin ve geleceğin yaz kış bilmez tebeşiri yazmak istese de suda dağılır gider kim koyacak önümüze, bizi haklayacak aklayacak paklayacak teneşiri yakamozlar deri ustaları gibi yüzünü bir acıya bir neşeye çevirir mehtap bu gizler çilelerini ayın yüzünde hüzünle devşirir ya deniz yıldızı dibinde deryanın dorukları nereden bilir gün ışığı derinlerden süzülüp gelen kaç deniz atının terkisinden atmıştır saçları ak alnı pak süvarisini durdurun bu zalim gidişi dinginliğine sığınsın susmaların yaşamak yoruldum artık susturun kelimelerimi şiir uzan uykuna aşk peşimi bırak
  16. Halef selef Rahat yüzü göstermiyor içim sanmam deniz memnun olsun bu işten dalgalarına hasreti yüklemiş köpükleriyle sonsuzluğa gidişten uçsuz bucaksız bir hengamede noktadan küçük kaldım oysa özgürlük bu teslimiyet anlamında yüreğimi vursa bir gece ta oralara dalgakıranlara iş çıkartan rüzgar güçlümüdür sevgimizden bilir misin ortasındayım hiçin debelenmelerim boşu boşuna toplanıyor kelam düşkünü üç beş dost sığınıyorlar ardıma uyur uyanık hallerime gülüyorlar ve bir ara saçlarımdaki topuza şatafatlı yıldızlarla süslü otel lobilerinden sesleniyorum tutmayacaksan bari bırakma tutunduğum yerlerinde kalayım işte bu sebeple yazdıklarımın son kelimesine kadar ısrarcı inatçı başının belasıyım sabır yok bende ölçüm yok aşkta yaşamak adına bildiğim türlü cümbüşleri çalı çırpı ile süpürdüm huzura yürüyüşte masum malum çıldırdığım gecelerin sonunda içimden aynaları kırmak geliyor selefim ol huy çıkmıyor can çıkmayınca
  17. Düşünce Ay düşünce geceye kendine çekilir bu yürek masum bir çocuk gelir de alnından öperim gülerek kasveti sarar ruhumu çepeçevre bilmem belki de gecenin huyudur bu alır beni bir düşünce yollarım korkarım az oldu çoklarım hele sen de gidince olmasan da olur sevdamı inadımla yaşarım
  18. Ayın öteki yüzü Ayın karanlık yüzü dünyadan görünmez bir hayalet gibi yürünmez iz bırakır bir yerlerde insanın ömrü sırtını dayadığın kayalarda çok kalmaz erir dinle ve bu yalnızlığın mezara kadar gelir seninle kırk ikindi yağmurları başladı yine uzat göklere avuçlarını defalarca af dile ay dolunay sevgilim sen neredesin şimdi ben nerede nerden bileyim sen bir yüzünde ayın ben öteki yüzünde
  19. Evet kesin dönüş yaptım canımıniçi, ama geldiğim günden beri seni görmedim... Çok çok ama çok özlemişim... Güzeller güzeli kocaman kocaman öpüyorum seni... bu muhteşem şiir için ayrıca teşekkür ederim sayfamı şereflendirdin...
  20. • Pâdişahın bedeni de ,görünüşte diğer insanların bedeni gibidir.Fakat yüzlerce asker ,onun arkasından koşar.Onun izinden yürür. • Sonra ,o pâdişahın şekli ,görünüşü de ,bir gizli düşünce tarafından sevk ve idare edilir. • Şu sonsuz ,sayısız halka dikkatle bak ,hepsi de bir düşünceye dalmış ,yeryüzünde sel gibi akıp gitmede . • O düşünce ,halk nazarında önemsiz küçük bir şeydir.Fakat, sel gibi dünyayı sürükler götürür. • Görüyorsun ki ,dünyada her hüner ,her sanat bir düşünce ile meydana gelmede ,olmadadır. • Evlerin, köşklerin, şehirlerin, dağların, ovaların, nehirlerin; • Balığın deniz yüzünden diri olduğu gibi;yeryüzünün ,denizin ,güneşin ,göğün düşünce ile hayat bulduğunu görüyorsun da , • Neden körleşiyorsun ,aptallaşıyorsun da beden sana Süleyman gibi büyük; düşünce ,karınca misali küçük görünüyor? • Neden gözüne dağ pek büyük de ;düşünce fare biri zayıf görünüyor?Neden dağı kurt gibi görüyorsun? • Dünya, senin gözünde büyüyor ,sana korku veriyor ;buluttan ,gök gürültüsünden ,gökten titriyor ,korkuyorsun? • Ey eşekten de aşağı olan kişi! Taşın nasıl bir şeyden haberi yoksa senin de düşünce dünyasından haberin bile yok.Sen düşünce dünyasından eminsin ,gâfilsin. • Çünkü sen bir şekilden, kalıptan ibâretsin;akıldan payın yok.Sen ,insan huylu değilsin ,insan şeklinde bir eşek sıpasısın. • Bilgisizliğinden ötürü sen, gölge varlığı insan sanıyor,insan görüyorsun da ,bu yüzden sence insan ,bir oyuncak ,değersiz bir varlık oluyor. • Düşünce ve hayâlin örtüsüz, perdesiz, kol kanat açacağı, bütün sırların meydana çıkacağı kıyâmet gününe kadar dur bekle… • O zaman dağların yün gibi yumuşadığını, şu soğuk ve sıcak yeryüzünün yok olduğunu görürsün. • Ezelî, ebedî hayata ve sonsuz sevgiye mâlik olan Allah’tan başka, ne gökyüzü ne yıldız, ne de başka bir varlık görürsün. Hz. Mevlana...
  21. sardunyam şurada cevap verdi: femalexx başlık Forum Oyunları
    Ne vakte kadar testinin şekli, biçimi ile üstündeki nakışlarla oyalanıp duracaksın? Testini şeklini, nakşını bırak da içindeki suyu ara.Yani, insanların güzelliklerine, dış görünüşlerine bakma da ahlâklarına, huylarına, tabiatlarına bak. Ey gördüğü güzele takılıp kalan kişi! Onun sûretini görüyor, mânâsından, yâni, ahlâkının güzel mi, çirkin mi olduğundan gâfil bulunuyorsun. Eğer akıllı bir adam isen sedefteki inciyi bul . Mevlana...
  22. Redblack, Aça fıstıklar aldım güzel çiçeklerinizden... Buda benden tüm foruma, Allah dualarımızı boş çevirmesin, ülkemize huzur, barış ve adalet hakim olsun... Ve tüm dünyaya... Berat Kandiliniz Mübarek olsun...
  23. İşte bizi gelişmişliğin bağrına getirip bıraktıkları yer burası... Bir insanın düşüncesinden yazılarından sözlerinden rahatsız olanlar o insanın ekmeğinden olmasından haz duyarlar... O insanın işinden olması aç kalması demek olmayacak ama Türkiye Cumhuriyeti'nde düşüncenin ve muhalefetin sansüre uğratılması Türkiye'nin ayıbı olarak kalacak... Hoşumuza gitmeyen her sesi susturduğumuzda tek tip bir modelden başka ne geçecek elinize?
  24. Eskiden izlemiştim bir tiyatroda Ünlü aşıkların ya kavuşsalardı isimli dramasını... Leyla, şikayetçiydi kocası Mecnundan Eve geç geliyorsun diye, Mecnun artık Mecnun değildi, Kıraathane sahibiydi... Ve Leyla'yı duymuyordu artık... Gerçekten komikti halleri... Aşkın "evlilik" hali... Sanal alemde çok fazla vakit geçirenlere Antisosyal kişilik teşhisi koyuyorlar biliyormusun? Güncel hayatta kendilerini ifade edemeyen, Sanal dünyada oyunculuğa soyunan hastalıklı şahsiyetler... Diyorlar... Sanki güncel hayatta herkes kendisini oynuyor gibi... Bundan daha ala yalan olabilir mi? Hanımefendiler ve beyefendiler, Birden kabuk değiştirseler diye düşünürüm... Kaç tanesinin içinden yine kendisi çıkar... Özgür Ruhlar diye bir film çekseler Bedeni ayrı oynasa, ruhu ayrı... Beden olduğu gibi devam etse yaşamaya Ruhun aklından geçenler ayrı anlatılsa... Beden şirini oynarken, ruh özgürlüğün tadını çıkartsa... Seyreyle şamatayı o zaman... Nasıl hayal ama? Aldanmaktayız hepimiz bizi en çok aldatanda yine kendimiz... Arada tek bir fark var, biri aldandığının farkında, Diğeri aldattığını sanmakta... Kafiyeli olsun diye uğraşmadım da, Denk geldi son cümleye hep a... En büyük hayalim... Bütün bildiklerimi unutmak Bütün unuttuklarımı hatırlamak... Ve yazmak yeniden herşeyi... Kendi kalemimle, kendi ellerimle... Ve dinleyebilmek kendi sesimi... En güzel şarkıyı söyleyerek...
  25. Eskiden gazetecileri yazdıkları ve söyledikleri yüzünden içeri atar ve işkence yaparlardı... Gazeteleride kapatırlardı... Günümüzün gelişmiş (!) Türkiye'sinde artık işinden ediyor ya da vatandaşlıktan çıkartmak istiyorlar... Ve gazeteleri baskı altında tutuyorlar... Muhalif televizyon kanallarına, muhalif gazetecilere ve gazetelere sansür uyguluyorlar... Aksi olursa maliyeyi peşine takıyorlar... Emin Çölaşan gibi adamlarla baş etmek zor... Onlar öyle şeyler yazarlar ve öyle şeyler söylerler ki makam sahiplerinin koltukları sallanır... Ve en nefret edilen adamlar arasına böyle gazetecileri koyarlar... Onları okumak birilerinin asap seviyesini yükseltir üstelik belgeleri ile açıkladıkları halde gerçekleri örtmek adına yazarın adını ya "deli" ye çıkartırlar, ya da "bölücü"ye... Kimse ilgilenmez doğrularla, işine gelene itibar etmek gelenek olmuş... 2007 yılında 21. YY'da böyle şeyler görmek insanı hem çok üzüyor hem çok utandırıyor... Aydınlanma farklı sesleri susturmakla gelmeyecek, o farklı sesler seçilmişlerin gölgesi olmadıkça, siyaset arenası kandırmacaya son hızla devam edecek... Bir adam yalan, yanlış yazıyor ya da konuşuyor olabilir, bu yanlış teksip edilebilir ama bir adam doğru yazıyor ve konuşuyorsa bunu tekzip edemediklerinde ortadan kaldırmak yapılacak en kolay iştir... Katledilmiş aydınlarına bile sahip çıkamamış bir millet işinden edilmiş bir yazara sahip çıkmaz... Ve sustukça sıra diğerlerine de gelecek... Vay benim güzel ülkem bu kadar gelişmeyi kaldıramadın sen...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.