Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. vay uyanık vay demek önce biz sipariş edelim faydasını görürsek sana haber verelim ha? aslında ben yaklaşık 2 yıldır troid ilacı kullanıyorum ve bunun dozajı her yıl artmak zorunda o yüzden doğal olarak yani tamamen bitki olarak kullanmak istiyorum gerçekten mısır çarşısı dahil pek çok aktarda bulamadım. japon eriğinin görünüşü nasıl onuda bilmediğimizden dediğin gibi alakasız birşeyi bize japon eriği diye yutturabiliyorlar...
  2. ben hipo tiroid hastasıyım ve bu hastalıktan kaynaklanan pek çok rahatsızlığım var biride unutkanlık Japon Eriğini uzun zamandır biliyorum bu konuda araştırma yapmıştım troid hastalığına iyi geldiğini öğrenmiştim ama ne yazıkki aktarlarda bulamadım, eczanelerde de bulamadım eğer istanbulda nerede bulacağımı bilen varsa yardımcı olmasını rica ediyorum...
  3. doğum günün kutlu olsun arkadaşım nice sağlıklı ve mutlu yaşlar...
  4. Sevgili Rua, bazılarının önceliği ile diğerlerinin önceliği farklıdır... Abdullah Gül güneydoğuyu ziyaret etmiştir çünkü güneydoğulu pek çok kişi için Akp Dtp ile özdeştir... yani biyerde borçludur Abdullah Gül güneydoğuya gitmeye... oradan aldıkları oylarla geldiler bugünlere... Ama aynı Abdullah Gül pkk konusunda "kınamaktan" başka bir yorum yapamaz... hatta 15 askerin şehit olduğu hain saldırı için "münferit" diyerek hassasiyetini göstermiştir... maksat muhabbet olsun işte değerli arkadaşım... bir insandan ve onun görüşünden yana tarafsanız aklayacak çok konu bulursun... şehitler kelle mi? hııı ne dedin? Abdullah Öcalan sayın mı? ben bilmiyom ki? ama güneydoğuya ziyarete gitti, zaten başbakanda aynı öncelik Kürt sorunları (!) ve öncelik gezip tozmak sorun çözmek mi o onların işi değil... gezip görmek önemli olan...
  5. inanmıyorum ne güzel renklenmiş bu sayfa... teşekkür ederim arkadaşlar, şiir güzeldir ya, hele güzel okuyan varsa ama asıl güzel olan şiiri anlamak ve sevmektir... kelimeler insanlara özgü biz başka şekilde iletişim kurmayı bilmiyoruz kelimelerle konuşuyor öfkemizi, sevincimizi, sevgimizi, kinimizi, acımasız yada merhametli sözlerle dile getiriyoruz... tekrar teşekkürler topic anlamına ulaşmış... daha güzel şiirlerde buluşalım... ...., şiir asidir, şiirin dili insancadır, ayıp nedir bilmez şair, söylemeyi ve yazmayı bilir... birce iyiki varsın güzel arkadaşım renklerin hiç solmasın... ben sizi biraz güldürmek istiyorum şimdi ben bunu dinleyip gülümsedim sizde gülümseyin... hep hüzünlenmeyeceğiz ya birazda şiirle gülelim...
  6. TEMA Vakfı’nın 2B Arazilerinin Değerlendirilmesi İle İlgili Görüş ve Önerileri 1) Anayasamızın 169 ve 170. Maddeleri ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesinin “B” bendi uyarınca, “31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını bilim ve fen bakımından kaybettiği”, “tarım ve hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunduğu”, “köy, kasaba ve şehir yapılarının toplu halde bulunduğu” saptanan yerler, ormancılık rejimi dışına çıkarılmaktadır. 1974 yılından bu yana yapıla gelen bu uygulamalarla artık orman sayılmayan 473 bin hektar alanın değerlendirilmesi gerekmektedir. Gündemdeki konu budur. 2) 31.12.1981 tarihi sınırlaması geçerli olmak üzere bugüne değin "2/B arazisi" olarak artık orman sayılmayan 473 bin hektar arazinin yalnızca % 9'unun kullanım kadastrosu yapılabilmiştir. Kullanım kadastrosu yapılan 43,9 bin hektar "2/B" arazisinin yalnızca 6,7 bin hektarı satılabilmiş ve 2003 yılı fiyatlarıyla da 49 trilyon TL elde edilebilmiştir. Başka bir söyleyişle; Türkiye'nin her yerinde yapılabilen "2/B arazisi" satışının birim fiyatı, 2003 yılı fiyatlarıyla, yalnızca; 731.343 TL/m2 olmuştur. Tüm "2/B arazileri" bu birim fiyat üzerinden satılabildiğinde, 2003 yılı fiyatlarıyla elde edilebilecek gelir, toplam; en fazla 2,5 milyar USD dolayında olabilecektir. 25 Milyar USD beklentisi gerçekçi değildir. 3) Tüm ülkemizde "orman" sayılan alanların % 80’inin üzerinde bir bölümünün kadastrosu yapılabilmiştir. Bunların da büyük bir çoğunluğu sorunludur ve yargıdadır.Geriye kalan ve henüz kadastrosu yapılmamış orman alanlarının bir kısmı da mevcut yasal düzen içinde yeniden "2/B arazisi" olarak değerlendirilebilecektir. Halen de orman arazilerinde 2/B sonucunu doğuracak faaliyetler devam etmektedir. Bu nedenle ve öncelikle 2/B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır. 4) Neler Yapılmalıdır? 4.1) Öncelikle 2/B uygulamalarına dayanak olan yasal düzenlemeler ortadan kaldırılmalı ve bu beklenti yok edilmelidir. 4.2) Hali hazır 2/B uygulamalarında yasada gerekli değişiklik yapılarak, “bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetme” durumuna açıklık getiren ölçütler arasında; • “orman bütünlüğünü bozmama”, • “su ve toprak rejimine zarar vermeme”, • “çevresindeki orman ekosistemlerinin tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme”, • “ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve kârlılık düzeylerini düşürmeme” vb koşulların da birlikte aranması sağlanmalıdır. 4.3) Mevcut anayasal sistemimiz, Anayasa Mahkememizin bu konudaki müteaddit kararları ve Cumhurbaşkanımızın 2 kez iadesindeki gerekçeler göz önüne alındığında 2/B Arazilerinin Satışı Mümkün Değildir, %93’ü Doğal Olan Ormanlarımızda Bu Yol Kesinlikle Tercih Edilmemelidir. 4.4) 2/B nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde kullanım kadastrosu, henüz orman kadastrosu yapılmamış olan alanlarda da orman kadastrosu çalışmaları tamamlanmalıdır. 4.5) 2/B Arazilerinin işgalcilerinden sadece orman köylüsüne tahsis edilecek olanlar hariç (-ki bu 6831 sayılı Orman Kanununun 2. Maddesinin son fıkrasının amir hükmüdür) diğerlerinden hemen ECRİMİSİL (-ki bu geriye doğru 5 yıllık süreyi de içermektedir) alınmaya başlanmalı ve böylece işgalcilerin bedelsiz kullanımı önlenmelidir. 4.6) Sonuç olarak: • 2/B arazilerinde satış kesinlikle düşünülmemelidir. • Yukarıda açıklanan ecrimisil uygulamasına derhal başlanmalıdır. • Toplu yerleşim alanı haline gelmiş/kentleşmiş yerlerdeki insanların sokağa atılması da düşünülmemelidir. • Fakat orman içinde münferit veya siteler halinde yapılaşmalar, mevcut yasalar gereği kesinlikle yıkılarak orman haline dönüştürülmelidir. • Kentleşen alanlarda ise medeni hukukumuzdaki mülkiyet kavramında yeni düzenlemelere gidilerek satış dışı çözüm oluşturulmalıdır.
  7. AKP, 2003 yılında 25 milyar dolar gelir elde edileceğini ileri sürerek kamuoyunda kısaca 2/B orman arazilerinin satışı olarak bilinen konuyu gündeme getirmiş, bu girişim TEMA Vakfı’nın da içinde bulunduğu Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği’nin önderliğinde yapılan çalışmalar, kamuoyunun tepkisi ve 10’ncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto kararı ile engellenmişti. Ancak, AKP seçim bildirgesinde de yer verdiği 2/B orman arazilerinin satışını, kapsamını daha da genişleterek yeniden gündeme getiriyor. Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı bu konudaki teknik çalışmaları başlattı. Hepimizin geleceğini etkileyen orman doğal varlığımızın tehlikede olduğunu görüyor ve bunun önlenmesinde bizlerin kararına da ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle TEMA Vakfı olarak, Türkiye genelinde görev yapan 555 Temsilcimiz ile Gönüllü Sorumlumuz ve 326 bini aşkın gönüllümüz ile http://www.tema.org.tr/2B adresli web sitemizde “2/B Arazileri Satılmasın” İmza Kampanyası başlattığımızı duyuruyoruz. TEMA Vakfı, 2/B arazilerinin satışı ile ilgili uygulamanın kesinlikle karşısındadır. Giderek ekolojik, ekonomik ve toplumsal bir soruna dönüşen konunun çözülmesi zorunludur, ancak “satış” doğru yöntem değildir. 2/B arazilerinde satış kesinlikle düşünülmemelidir. Ecrimisil (Kamu mallarını herhangi bir izin almaksızın veya arada sözleşmesel bir ilişki olmaksızın kullanan kişilere Türk Hukukunda fuzuli şagil (haksız kullanıcı); bu kullanıcılardan alınan ücrete de “ecrimisil” denilmektedir.) uygulamasına derhal başlanmalıdır. Toplu yerleşim alanı haline gelmiş/kentleşmiş yerlerdeki insanlar sokağa atılamaz, fakat orman içinde tek veya siteler halinde yapılaşmalar, mevcut yasalar gereği kesinlikle yıkılarak orman haline dönüştürülmelidir. Kentleşen alanlarda ise medeni hukukumuzdaki mülkiyet kavramında yeni düzenlemelere gidilerek satış dışı çözüm oluşturulmalıdır. Siyasal iktidarlar dört yıl vadelidir, iktidara gelmek için yakılmasına, talan edilmesine göz yumulan doğal ormanlarımızın yerine gelmesi ise mümkün değildir. TEMA Vakfı, Sayın TBMM Başkanı, Sayın Başbakan ve Milletvekillerini kamuoyunun sesine kulak vermeye ve ilişikte sunulan TEMA Vakfı’nın tespit ve çözüm önerilerini dikkate almaya davet etmektedir.
  8. TEMA, 2B orman arazilerini sattırmayacağız kampanyası başlattı. Hükümet "satarım" diyor, Hayrettin Karaca da "verin bana 1 milyon imza ( fazlası tabii daha iyi olur ) sattırmam" diyor. Ben 2B arazilerinin satılmasına karşıyım. Siz ne dersiniz bilmem. Ama tereddüdünüz varsa girin TEMA sitesine anlayın 2B ler neden satılmamalı. İncelemek ve imza vermek için TIKLA VE İMZA KAMPANYASINA KATIL
  9. bu ne korku 7000 polis görev yaptı ve yollar kapatıldı, metroyu kullanan yolcular nikahın yapıldığı durakta inemedi... neymiş cumhurbaşkanının kızı evlenmiş, evlendiyse evlenmiş Allah mesut etsin de milleti bu kadar zora sokmaya hakkı varmı? kendinizden bu kadar korkuyorsanız dağın başında evlenin de kimse sizi rahatsız etmesin... başbakan yoldan geçer geçmeyeceği yollarda kapatılır ceremesini millet çeker... buna emniyetmi derler yoksa başka birşeymi derler... sinir bişey olduğu kesin... Ahmet Necdet Sezer'in oğlu evlenmişti Çankaya'da ve üstelik kişisel olduğu için elektirik faturasını bile kendi cebinden ödemişti... kimseyide yolunda mahsur bırakmamıştı... fark çok açık ama anlayana...
  10. şair dostum bir şiir getirdim bunun bir anlamı olması gerekmiyor diyerek... ama anlamlı olmasınında bir sakıncası olmadığını düşünerek... şiirle kal, şairler gibi yaşa... (bir beddua değil bu bir şair başka türlü yaşamayı zaten bilmez ya şairlerin saltanat sürdüğü görülmemiştir olsun) Edip Cansever'den... Gül kokuyorsun bir de Amansız, acımasız kokuyorsun Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun Dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun Hırçın hırçın, pembe pembe Öfkeli öfkeli gül Gül kokuyorsun nefes nefese. Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun Ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle Sen koktukça düşümde görüyorum onu Düşümde, yani her yerde Yüzü sararmış, titriyor dudakları Şakakları ter içinde Tam alnının altında masmavi iki ateş İki su İki deniz bazen Bazen iki damla yaz yağmuru Mermerini emerek dağlarının Şiirler söylüyor gene Ölümünden bu yana yazdığı şiirler Kızaraktan birtakım şiirlere Büyük sular büyük gemileri sever çünkü Ve odur ki büyüklük Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse O zaman ölünce de şiirler yazar insan Ölünce de yazdıklarını okutur elbet Ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi Yaşamanın her bir yerinde. Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun Bu koku dünyayı tutacak nerdeyse Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün Herkes, hep bir ağızdan: gül! Ve her şeyin üstüne bir gül işlenecek Saçların, alınların, göğüslerin üstüne Yüreklerin üstüne Bembeyaz kemiklerin Mezarsız ölülerin üstüne Kurumuş gözyaşlarının Titreyen kirpiklerin üstüne Kenetlenmiş çenelerin Ağarmış dudakların Unutulmuş çığlıkların üstüne Kederlerin, yasların, sevinçlerin üstüne Ve her şeyin üstüne bir gül islenecek. Bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül Yıllarca esecek belki Ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah Göreceğiz ki Biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha Geceyi, gündüzü, yıldızları Görmemişiz hiç Tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla. Öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları Bu umutsuzlukları bırakın kardeşler Göreceksiniz nasıl Güller güller güller dolusu Nasıl gül kokacağız birlikte Amansız, acımasız kokacağız Dayanılmaz kokacağız nefes nefese.
  11. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    Buz Gibi Ask iyidir bak Duyumunu artirir insanin Hele don gomlek sabahlari Tiras olacagini duyarsin Yeni gomlegini giyecegin gelir Bir yeni bicim eklersin insan olacaga Masaya, merdivene, aynali dolaba Derken ardindan sipin isi bir kahvalti Amanin dersin bu ne delice gidis Paldir kuldur acar miydi fistik agaci Ispinoz dusunur muydu Deli olan kasinir miydi Kollarin upuzun Walt Whitman'i okumaktan Agzin desen bir karis acik Sokaklar yok mu, o sokaklar Once bir yesile iskilli Evlerde buyumeler, alip basini gitmeler olacak Kizip duracaksin ustune basina konan toza Televizyondaki ise Usanmak, hizini eksiltmek dendi mi Cin ifrit kesileceksin birden. Hey gidi duyumuna yandigimin dunyasi Alip verecegin olacak ille Ask mask buz gibi yasayacaksin. bayramın kutlu olsun benim güzel Ayşegülüm... sessizce gelip gitmesen olmazmı, geldiğinde ve gittiğinde oynat buraları hatta yeri yerinden oynat be Ayşegülüm...
  12. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    canım seninde bayramın kutlu olsun teşekkür ederim seni seviyorum mutlu ol... Bir tas atarsin, tas nereye duserse Mutlaka bir kosebasidir Cunku yuregin daralmistir ve kistir Kullanilmamis bir sicim gibidir soguk Iste bak her kestaneciye sapsari bir kosebasi kalmistir. Simdi bir samandira denizin yuzunde Durulmamis bir ani gibi kendini salmistir. Icimizde birbiriyle konusan yaprak bollugu Yalnizlik bir basina kalmistir.
  13. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    bayramın kutlu olsun kardeşim bu şiiri çok sevdim bakalım sende sevecekmisin? Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey Nasılım Bir yaz ikindisinden çıktım geldim Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim Kapıyı iyice kapadım - Kapadım mı, evet, kapadım - Çitlenbik ağacının altından geçtim Frenk üzümlerinden bir iki salkım kopardım Dişlerimle sıyırdım Sardunya renginde ve sardunya tadında idiler Biri fotoğrafımı çekiyorkenki gibi durdum Azıcık gülümsedim Ve dünya bana gülümsedi Çakılların üstünden yürüdüm Yürüdüm ki, bir sese benziyordum sanki Yüzyıllarca önce kırılmış bir kemik sesi İyice duydum Çıkarken bahçe kapısını açık bıraktım - Çok yüksekti. Deniz dibi renginde ve demirdendi. Üstünde aslan başı kabartmalar vardı. İki yanında çok yüksek iki duvar uzar giderdi. Dışardan çam ğaçları görünürdü. Bir kırbaç gibi görünürdü. Ve ağaçların üstünde kırbaç kılıflarına benzeyen ve evlatlıkların mavi pazen giysilerini andıran kalınlaşmış bir gökyüzü dururdu - On sekiz on beş trenine yetiştim Geniş kadife koltuğa oturdum Puromu yaktım - iki kibrit harcadım - Akşam gazetelerinde pek bir şey yoktu Haydarpaşa'ya kadar bulmaca çözdüm İskelede saçları çok iyi taranmış bir kız bana baktı Bakışından tedirgin oldum Giyimsizdi, boyasızdı, bakımsızdı Vapurla Karaköy'e geçtim Tokatlı'ya uğradım Köprüden aldığım Fransız dergilerini karıştırdım Kirazla bir kadeh rakı içtim Çıkarken boy aynasında kendime baktım Oldukça yakışıklıydım Gömleğim temizdi, beyaz ceketim Tertemizdi ve ayakkabılarım Pantolonum ütülü Yelek cebimde ince altın bir zincir Sarı ve ince bıyıklarım Tam Ruhi Bey bıyığıydı Ve iki parmağın arasında bir çiçek sapı - Zakkum muydu, değil miydi, belki yazpatı - Boynumda menekşe rengi bir papyon Hafifçe sarkık Dudağımda bitti bitecek bir sigara Kenarında dudağımın Dışarı çıktım. Tünele bindim, Asmalımescit'teki Viyana lokantasına geldim. Avusturyalı karı koca beni karşıladılar İkisi de eğilerek ben dimdik durdukça onlar bir kez daha eğilerek beni karşıladılar Benden başka oldukça şişman iki adam daha vardı. Beyaz Ruslardandılar, gözleri necef taşı gibi sert ve parlaktı Tezgahta bir Leh Yahudisi votka içiyordu, yüzündeki ince damarlar fırçayla çizilmiş gibiydi, bir silinip bir canlanıyorlardı. Soğuk et getirdiler bana, omlet, bira filan getirdiler Üstüne kremalı ahududu getirdiler, likörle kahve getirdiler Çıkarken bolca bahşiş bıraktım. Markiz'e uğradım, dört mevsimden süzülmüş bir konyak içtim Düzeltip arada bir bıyıklarımı Uçları hafifçe ıslak Bir ara pencere camında kendime baktım Baktım ki, ben Ruhi Bey Nasıl olan Ruhi Bey Daha nasılım.
  14. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    canım ilyadacım seninde bayramın kutlu olsun dilerim her günün bayramlar kadar canlı, şık, neşeli, sevecen geçsin...
  15. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    güzellik seninde bayramın kutlu olsun çok düşüncelisin sağol meleğim...
  16. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    fıstığım seninde bayramın kutlu olsun teşekkür ederim...
  17. bidenem geçmiş bayramın kutlu olsun ablam... seviyorum seni... Geri getiriyor bunları rüzgar Geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da İniltili, hasta bir konağı da Çatısında baykuşların tünediği Birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlarda Ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp Suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği Bir konağı ve konağın olanca görkemini Geri getiriyor rüzgar. (Konaksa yandı çoktan Tertemiz bir asfalt ezip geçti onu İyi biliyorum tertemiz bir asfalt Ezip geçti onu Kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.) Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı Caddeler, işhanları kahveler ayarlandı Meyhaneler, genelevler Pasajlar, dar sokaklar, geçitler Soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey Ve bütün ilişkiler Birden yerini aldı. Ve her şey yetişti gene Sarı bir çarşambadan Kahverengi bir cumartesiye.
  18. bayramlarıda alıp gidiyor zaman, dün artık anılarımızda kaldı... seni özledim bidenem, bayramın tekrar kutlu olsun geçmiş olsada... Bırakıp gidiyor anılarımı rüzgar Denize bırakılmış çöpler gibi Yol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibi Geri veriyor ve çekip gidiyor usulca. Bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi Bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanında İçinden koyu yeşil bir çocuğun baktığı Çürümeye yüz tutmuş yaprak renginde Ağlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyen Kırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıyla Yağmurlu bir sundurmaya Ve pencerelerde belli belirsiz bir kadın Pencerelerde ve her yanda. Bir çocukta bir kadın hayaleti mi Bir kadında bir çocuk hayaleti mi Yalnızca bir hayalet mi yoksa. (Nerdeyim Kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim Para bozduranların az çok bildiği Adres soranların gene bildiği Bir sokakta bir aşağı bir yukarı Saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği Amansız bir güceniğim.)
  19. bidenecik cadım, bayram bitti, haftabaşı, ay ortası, yine hayat telaşı, gerçi hiç bitmedi ama çark dönmeye başladı yine... hadi hayırlısı... (Ansak mı anmasak mı Yeri mi, şimdi değil mi Bir tren yolculuğunda ve her yerde Her şeyin ya da hiçbir şeyin hiç mi hiç çekilmezliğini Bir hafta tatilini, bir öğle vaktini, belki bir pazartesiyi Saatler iyi Adamlar gülüyorlarsa iyi, gülmüyorlarsa gene iyi Ve bütün yolcuların dalgın Koparıp koparıp bir şeyler yediklerini Görünüşte kararsız Görünüşte üzgün, endişeli Görsek mi acaba, görmesek mi Açıp da kapalı gözlerini arada Şöyle bir görünümü tek bir solukta Yalandan, inatla içine çekenleri Ya da bir köprüden geçerken, bir tünele girerken Belirtip yüzlerinde çok görmüşlüğün izlerini Bir tilki çevikliğiyle, acele Katarak yolculuğa hiç yoktan bir gizemliliği Bilmem ki, görmesek mi Durunca tren bir istasyonda Dudakları çatlamış, ateşli, hasta bir istasyonda Dünyanın bütün elma satıcılarına bakıp Bakıp da her şeyi ilk defa tanıyormuş gibi Uzanıp pencerelerden sarkık gerdanlarıyla Tutarak parmaklarıyla yalancı Ve ucuzundan bir kolyeyi Acaba görmesek mi Bir treni ve dünyada tren olan her şeyi. Ansak mı anmasak mı acaba Yeri mi şimdi, değil mi Sırasını bekleyen bir kadının, hasta Gereğinden fazla abartılmış yüzünü Besbelli iğrenirdiniz Çevirirdiniz gözlerinizi yer tahtalarına Bir duvar saatine ya da kapıya Telefona bakardınız, tırnaklarını incelerdiniz uzun uzun Kısaca Kaçınmak isterdiniz o yüzden -ama bitmedi- Gördünüz, görüverdiniz bir daha Sıyrılmış acılardan ansızın Sevecen, durgun, sade O yüzü Belki de, orda, acele Karar verdiniz Bir anneniz olsun isterdiniz böyle Ve belki sarılıp öpmek isterdiniz onu Her neyse... Söylesek, yeniden mi söylesek şimdi de Ben uzun yolları hiç sevmem Doğacak bir çocuk gibi beklemeli anılar Ansızın doğmalı, ansızın ölmeli saniyelerde.)
  20. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    Bidenem sayfama bıraktığın şiir çok güzeldi kısa ama anlamlı bir şiirdi... bayram geldi gitti her güzel şey gibi kısa zamanda bitti... artık önümüzdeki bayramlara bakıcaz... Ve her şey hızla yetişti sonra Sarı bir günün kahverengi yarınına. Yıkılmış bir ağacın üstünde yıllarca oturdum da Gözleri avına benzeyen bir avcıydım sanki Ağaç da çürümüş zaten Kazımış, oymuş bir yerlerinden gelip geçen onu Ağaç mı, içi yıllarla dolu bir kutu mu Çözmek için mi acaba içlerindeki bir gizi -Gizi mi, bir giz gereksinmesini mi- Yoklamışlar orasından burasından Kim bilir. Ama sessizlikten başka ne bulmuşlar Önemsiz bir iki anıdanbaşka Ya insan kılığında ya da bir dekor taşkınlığında Sorarım ne bulmuşlar Çoktan yeni bir umuda dönüşmüştür onlar da Anılar. Oysa bambaşka şeyler olmalıydı ağaçta Kazılmış, oyulmuş yerlerinde ağacın Buruk mayhoş, daha çok da bir zehir tadındaki Bir şeyler olmalıydı. Ve sanki Yıllar var ki saklamışım orda ben Saklamışım anlaşılan Odasında yapayalnız doğuran bir kadının Dışa vurmak istemediği Ya da pek gereksinmediği O iniltiyi andıran Duyurulmayan her şeyi. Ve her şey dönüştü işte Kahverengi bir çarşambadan Sapsarı bir cumartesiye. Ansızın bir rüzgar çıktı demin Çölde yanıt arayan alaycı bir rüzgar Kolalı bir örtü gibi acıtıyor yüzümü Yakıyor gözkapaklarımı da Toplayıp getiriyor anılarımı bir bir Uzun yolları hiç sevmeyen anılarımı. (Kaç türlü girilirdi anılardan içeri? 1 - İşte bir zambağın özsuyunun içilişi gibi 2 - Süt emer gibi bir memeden Bütün renklerin ve bütün kokuların bir anda bilinişi 3 - Dibini kazıyor alanlar: dünyanın iç çekişi.)
  21. Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde Gördüm de Uyurken uyandırılmış gibi Beni bir sardunya büyüttü belki. O ben ki Bir kadında bir çocuk hayaleti mi Bir çocukta bir kadın hayaleti mi Yalnızca bir hayalet mi yoksa. Ne peki Yere dökülen bir un sessizliği mi Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi İşini bitirmiş bir org tamircisinin Tuşlardan birine dokunacakkenki Dikkati ve tedirginliği mi. Bekler mi beni Her yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen Bir sürü yaz gününün içinde Acaba bekler mi beni Uykularım, o sonsuz uykularım Yanmış bir limonluktaki - Ve limonlar ki her gün bir yaprak ayininde Sesini hiç eksiltmeyen - Ama bilmez miyim ben Bilmez miyim hiç Böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine Kısacık bir zaman olmalıydı elimde Turfanda meyva gibi bir zaman Yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği Geçerek erguvanların dönemecinden Leylakların dörtyol ağzından Yapıştırıncaya dek beni dudaklarına Acının dudaklarına ve geçmişin Bir yaban gülü yaprağı gibi beni Ama ne gezer. Korkmuyorum artık solmaktan Solmaktan ve solgunluktan Gelmişim nerelerden böyle Kurumuş bir dere yatağı gibi Ya da pek kurumamış da Baygın, hasta ya da cançekişen Çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında Ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini Yorgun düşerek taşımaktan Ve ne çıkar ayırmasam kendimi Suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan. Koylardan Kapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları da Eskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayan Ayırmasam kendimi Diyorum ayırmasam Köhnemiş bir geminin -izine pek rastlanılmayan- İçindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleri Cepleri yüreği cepleri Ayırmasam da ben Kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni Sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan Oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan Bu kımıltısız gövde Görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi Görülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşların Ya da bir oda kapısını açtığınız zaman O müthiş öğle sıcağında Pencerenin önünde örgü ören birinin - Örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi- Görülmediği gibi Ama var mıydı sanki görülmek isteyen Var mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.
  22. merhaba güzel insan asıl ben teşekkür ederim sana şiirlerin ve güzel yüreğin için bayramın kutlu olsun sayfana uğramışken bir şiir bırakmamak olmazdı bu senin için sevgiyle kal... Anisindayim Hafifce isirilmis bir elmanin dilindeyim Elmanin kokusundayim Anisindayim -kimbilir kimin- Anilarda gorunur, duslerde gorunmez insan Duslerde gorunen anlamlardir Ozelliklerdir bir de belli belirsiz. Ve Insansiz ani yoktur. Var midir?
  23. Gah çıkarım gökyüzüne Seyrederim alemi Gah inerim yeryüzüne Seyreder alem beni tıpkı, "sen kendini et kemik yığını sanarsın oysa sende alem-i ekber gizlidir" gibi değilmi? yedi kat alem içinde, onsekizbin alem içinde, alemlerden ademlerden içiçe seyedelim kendimizi...
  24. aksatmayın üzülürsünüz sizi gebertmek zorunda kalırım sonra ben üzülürüm kortejin sorumlusu sensin Rua, istikameti biliyosun sırayı bozmasınlar söyle onlara bende seni seviyoz köpek balıklımı olsun, piranalımı, yoksa japon balıklımı? geçiniz dalganızı bakalım... istersen ortaya karışık yaptıralım... spices seninde bayramın kutlu olsun... tekrar herkese iyi bayramlar...
  25. giderken sayfama bir şiir bırakmak istedim... uğrayanlara armağanım olsun... vefalı arkadaşlarım, dostlarım, kiminizi sevdim kiminizi biraz daha fazla sevdim... daha fazla sevdiklerim bunu hissettiler onlar bu sayfanın tatlı melekleri... ev sahipleri hatta... beni seven ve tarafımdan sevilen herkese selamlarımı gönderiyorum... Bayramınız kutlu olsun... Şeker gibi bayram olsun... Koskocaman bayram öpücüğü gönderiyorum size... Yıkıcı bir aşk bu, Yıkıyor milletin ortasına Tutku yükünü. Bölücü bir aşk , Ekmeği suyu bölüyor günde üç öğün Hain bir aşk bu, Sizin eve hırsız girer Onunkine polis. Yasadışı bir aşk bu evlenmeyi Hiç mi hiç düşünmüyor. Soyguncu bir aşk bu, En sıradan ezgilerden sevinçler devşiriyor. Kökü dışarda bir aşk Dante ile beatrice'inkine Fena öykünüyor. İşgalci bir aşk bu Samanlık sevişenin diyor Başka şey demiyor. Cemal Süreya

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.