Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

muki

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.848
  • Katılım

  • Son Ziyaret

muki tarafından postalanan herşey

  1. muki

    Apaçık

    Bak iste bu sabah hic gulecegim yoktu, beni guldurdun sarigol, sagol!
  2. Ben diyorum, bu haber bir tek birce'nin verdigi internet haber sitesinde vardi. Hem boyle birsey olsa, benim arkadaslarim bana coktan bir suru mail atmisti eyleme katilmami saglamak icin, ya da ben ciddi bir haber sitesinde rastlamis olmustum bu habere. Ama dedigim gibi bu Subat ayi icin gecerli idi. Hatta Eiffel (Eyfel) kulesi dahi bu gun karanliga burunmustu o saatte. Gene de yaniliyor olsam keske
  3. Kimin ne yapip ne ettigini zaten soramayiz. Bu sadece ve sadece kisiyi ilgilendiren bir konudur. Bir de toplum yararina neler yapmislar neler yapmamislar, bunu her insan ulu orta aciklamak durumunda degil. Ve kisinin 'benim dunya gorusum nedir bilinsin' diye de illa bir topic'e abone olmasina gerek yok sanirim. Ayrica kisilerin yazdiklari yazilardan dunya goruslerini az cok anlamak mumkun.
  4. Sardunyam, bu siteye giren her kisi illa her topic'e girecek diye bir kural mi var. Kisi ister girer ister girmez, o onun keyfine kalmis birsey. Hem sonra toplumsal meselelere girip de ben sunu yaptim, ben sunu yapiyorum demek de ayip oldugundan belki de sessiz olarak toplumsal meselelere egiliyorlar, herhangi bir topic'e girmeden yani.
  5. Kiyamet/mahser gunu deniliyor. Dine ve veya Allah'a inanmayan bizlerin durumu hic de fena gozukmuyor. Zira, En-am suresi 40 soyle diyor: (Ey Muhammed!) De ki: "Söyleyin bakalım. Acaba size Allah'ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah'tan başkasını mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın). Neden mi; cunku biz oyle Muhammed'in dedigi gibi yardim etsinler diye put da cagirmayacagiz. Zira oyle put inancimiz da yok. Bu durumda ateistlerin ve digerlerinin akibeti aslinda belli degil, hani ne kadar da durumumuz fena gozukmuyor demis olsam bile. Bu yuzden hemen bir fetva cikarilmasi gerekir. Buradan yetkili mercilere duyurulur!
  6. Sevgili BrainSlapper, o gokteki kim anlatayim: Mülk Suresi - 16: O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. = Muhammed Allah'a gokteki demesi lazim ki, o gokteki dedigi yerde olursa ve yer aniden calkalanmaya baslar da batarsa, Allah'ta batar. Ee, n'olcak? Allah da batarsa kim kalacak geriye. Yani degil mi ama, belki baska dunyalar da yaratti ve bu dunyalarin uzerinde baska insanlar da yasiyor. Hadi bizler battik, Allah da calkalanan yerde bizlerle batarsa evrendeki diger yaratiklar bizlerin yuzunden Allah'siz mi kalsin simdi yani. Mearic Suresi-4. Melekler ve Rûh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler O'na. Burasi icin birsey diyemeyecegim. Burasi icin bizzat Muhammed'in kendisine sormak lazim ne demek istemis. Baba teologlar bile cevap bulamazken buna, bizler nasil bulalim.
  7. Burada okudugum sadece ve sadece inkar. "siz ayet getirin onu konuşalım, hangisi akla aykırı, hangisinde kusur var..." denmis. Hepsi teker teker getirildi, ya da getiriliyor, buna ragmen dogru duzgun bir cevap veriliyor mu bu carpikliga? Hayir verilmiyor! "ve hesap sorucuda odur... " denmis, hemen arkasindan da; "iman etmezseniz yanacaksınız, ama inanıp inanmamakta özgürsünüz..." eklenmis. Inanip inanmamakta ozgursem neden ben yanmakla tehdit ediliyorum, bunun bir aciklamasi var mi? Hem ayrica, hesap sorucu da odur denmis ya, nerede bunun sadece onun hesap soruculugu. Islam dininde sanki herkes peygamberlige soyunmus ve Tanri rolunu ustlenmis. Bu da boyle olunca her Musluman, kisileri istedigi gibi Cennet veya Cehenneme gonderebiliyor. Sen tu k a ka inancsizsiz sen Cehenneme, sen cicisin Cennete. Var mi boyle birsey ya! Neden muslumanlar kendilerinde boyle bir hak gorebiliyorlar? Neden bir baskasinin canini almaya gelince bu kadar rahat davranabiliyorlar?
  8. Sardunyam, bu ne celiski boyle anlamadim gitti. Inanca saygisi olmayanin... demissin. Benim dinlere inancim yok, Islam'i ve diger dinleri ******** olarak goruyorum.Peki ben boyle goruyorsam, o zaman insana saygim da yok demektir, senin anlayisina gore. O zaman baska bir forumda bana tesekkur etmen laf olsun torba dolsun diyemiydi?
  9. birce bu dedigin 1 Subat 2007 icin gecerli idi. Yani bir ay once, 1 Subat 2007 Persembe aksami 19.55-20.00 arasi... Elbette yaniliyor olabilirim, ama yabanci sitelerde veya online gazetelerde boyle bir habere ancak 1 Subat 2007 olarak rastladim.
  10. muki

    Apaçık

    Soyleyecek soz kalmayinca veya bulamayinca sizin yazdiginiz gibi bir yorum yazilir
  11. Bu arada birsey sorabilir miyim... Yaratilis deniliyor, peki ama Adam ve Eva gelismis olarak mi yaratilmislar? Yoksa bu yaratilisi sadece simge olarak mi algilamamiz gerekiyor. Yok simge olarak algilamamamiz gerekiyorsa bunlar ne zaman cocukluk donemi gecirmis gelismisler de, kendileri cocuk sahibi olmus. Bunun hakkinda bir yerlerde yazili birsey var mi? Hem sonra madem Allah ol deyince olunuyor, bunu devam ettirseydi ya. Daha evvel camurdan yarattigi ve ete donusturdugu anamizin babamizin gozu onunde bizi camurdan yaratip ruh ufurdedip anamizin kucagina koysaydi ve biz orada zamanla camurdan ete donusseydik. E, bakin o zaman, hic birimiz yaratilis mi, evrim mi diye soruyormuyduk.
  12. muki

    Kucuk esnafimiz

    Daha henuz mahalle bakkalimiz, kasabimiz, firinimiz, sebzecimiz, kuruyemiscimiz, cicekcimiz ve diger esnafimiz var. Lakin bunun 5-10 ve daha sonraki senelerini dusundunuz mu hic. Soyle Fransa'ya bir goz atarsak, bu ulkede bu gibi mahalle esnafinin yok oldugunu goruyoruz. Hollanda ve Almanya'da ise henuz tamamen yok olmus degil bu gibi mahalle esnafi. Zira, burada cok fazla yabanci uyruklu insan yasadigi icin, yabancilar tarafindan isletilen her turlu mahalle esnafina rastlamak mumkun. Fakat burada da bu esnaf zamanin acimasizligina kurban gidecek gibi geliyor bana. Ancak bunu ne kadar zamanin acimasizligina yukleyebiliriz ki? Bizlerin hic mi sucu yok? Akin akin buyuk alis veris merkezlerine gidiyoruz. Gidemeyecek vasitamiz yoksa, gelip bizi kapidan alip kapilarina kadar goturup gene geri getiriyorlar. Yok Tansas servisi, yok Migros servisi, yok Kipa servisi, yok Carrefour servisi, servisler o kadar cok ki, hangisini sececegini bilemiyor insan veya ilk gelen servise binip gidiyorsunuz -fark etmez- nasilsa gidilecek yerlerin hepsi birbirine benziyor. Sonra oraya gittiginizde, cocuklarinizi siz siz olun yaninizda goturmeyin. Daha servise biner binmez, kendileri icin alinacaklar hakkinda pazarliga basliyorlar. Servisten inip de o kocamaaaannn merkeze bir daldiniz mi, eh iste o zaman o cocuklari tutun tutabilirseniz. Avaz avaz "bunu daaaaa aaalllllllll, bunu da isteriimmmmm" diye haykirmaya, kendilerini yerden yere atmaya basliyorlar. Cocuklarla alisverise cikan anne ise sayet, rezil olmamak icin neredeyse cocugun her direttigini aliyor. Ancak, baba da birlikte gelmisse alis verise, cocuklar biraz olsun dur durak dinliyorlar. Sonuc olarak gereginden fazla alis veris etmis olarak eve donuyorsunuz. Sonra, ode babam ode kredi karti acigi ode. Bu yuzdendir ki, kredi karti faizi odemekten, gercekten geri odenecek ana parayi odemeye insan omru yetmiyor. Veee... siz siz olun bu gibi yerlere ac gitmeyin. Zaten acsiniz ve butun o mallari gorunce istahiniz daha da artiyor ve gereksiz onca sey aliyorsunuz. Hatta hic gitmeyin, mahalle bakkalimizin, mahalle kasabimizin, mahalle firinimizin, mahalle sebzecimizin, mahalle kuruyemiscimizin ve diger esnafimizin yasamasi, ayakta kalmasi icin caba sarf edelim. Dusunsenize; gelecekte dukkana girdiginiz zaman sizi guler yuzle karsilayan ve hayirli gunler dileyen, arada bir sohbet ettiginiz ve de alis veris bedelini odediginizde "bereket versin" diyen bir insan mi gormek istersiniz karsinizda, yoksa ifadesiz bir suratla kasa basinda oturan robotvari bir kasiyer mi gormek istersiniz. Secenek size kalmis. Ama ben uzuluyorum bu esnafin kepenklerini bir bir kapatmasina. Belki biraz daha pahalidir esnafimizin mali, ancak bir guler yuze, bir bereket versin demesine ve bizlerin de bereketini gor demesine degmez mi. Cok mu Pollyannavari dusunuyorum... Eee! Ne yapalim bazilarimiz robotvari, bazilarimiz Pollyannavari...
  13. muki

    Apaçık

    Valla basina da, sonuna da, ortasina da bakilsa, tumu de ele alinsa olmuyor, olmuyor. Her sayfasi ayri bir celiski. Ve buna ragmen de kendi kendini oven ******* bir kitap.
  14. muki

    Imanda taklit

    Diyelim ki, bir insan Kuran'i binlerce kez okudu ve bu kitapta yazili olan her seye harfi harfine butun benligiyle ve her seyiyle kusku duymaksizin -hic sorgu sual etmeden- mutlak itaatle inaniyor. Yazili olan her seyin yanilgisiz ve hatasiz oldugunu dusunuyor ve iman ediyor ve kurallari yerine getiriyor. Cunku iman kuskuyu degil, kusku duymamayi emreder, bununla ilgili ayetler Kuran'da yazili olarak var zaten. Iste, isin ozu burada ve iman eden, dini butun olan arkadaslara sormak gerek: Iman ettiginiz dini sorguladiktan sonra tekrar ayni kaniya varabilir misiniz? Sayet bunu deneyip de; "evet sorguladim ve iman etmeye devam ediyorum" derseniz ne âlâ, o zaman diyecek bir soz yok. Yok sayet; "hayir benim buna ihtiyacim yok" derseniz, iste o zaman aslinda iman ediyor degil, taklit ediyor demeksinizdir. Ve de; "bunu denersem kafir olurum" diye dusunmeyin. Zira, sorguladiktan sonra ayni kanidaysaniz Allah size sevap yazmis olur. Yok ama, dinden cikarsaniz kaybedecek bir seyiniz zaten yoktur. Dogru muyum?
  15. Ikna olmanin zeka ile alakasi oldugunu sanmiyorum, ancak dusunce yetenegi ve mantikla ilgisi oldugunu dusunuyorum. Bir insan zeki olmayaiblir, lakin taslari mantiken yerli yerine oturtmasini deneyebilir. Bir aciklama birilerini cok kolay ikna ediyorsa, iste o zaman durup dusunmek lazim bence, cunku bu insan -kendi istegince- dusunce yetenegini ve mantigini bir yere birakmis ve komuta altinda guduluyor da olabilir. Ve 'dogru tektir' demissiniz, yalniz, siz de biliyorsunuz ki, 'dogru' gorecelidir. Sizin dogrunuz, illaki benim de dogrum olacak diye birsey yoktur. Burada herkes dogrusunu dile getirebilir, ancak dayatma yanlistir. Ve de tartisilan bir kitapsa sayet ve bu kitapta zaten kendi icinde celiskili ise, o zaman bu kitabi savunma metni de gene bu kitaptan alinti olmamalidir. Yalniz su da var ki, Kuran dedigimiz bu kitabi baska turlu savunmaya da imkan ve olanak yoktur. Zira Muhammed bir soyledigini diger bir soyledigi ile curutuyor olabiliyor ve o zaman da ilk soyledigi ikici soyledigi ile savunmaya alinabiliniyor. E be adamcagiz, soyledigin her sozun arkasinda dursaydin, kendi ozel islerini kitaba aktarmasaydin, Tanri agzi ile konusmasaydin da, bizi de boyle olur olmaz seylerle ugrastirmasaydin.
  16. Burada boyle diyor; Allah insanin seciminde dayatma yapmiyor... hemen arkasindan da soyle diyor: Allah dileyemedikce sen dileyemezsin. Yani her sekilde isin Allah'a kalmis. Allah, inandiklari icin mi onca musluman ulkenin basina bir suru olumsuzluklar, savaslar vs. getiriyor? Demek ki, butun bu musluman ulkeler inaniyor gibi yapiyor ki; Allah, azabi onlarin uzerinden kaldirmiyor Inanmayanlar cehenneme gonderildikten sonra neden cikmak istesinler ki? Oldukten sonra onlara zaten ebedi kalmak uzere cehenneme gonderilecekleri bildirilmiyor mu? Deniliyor. Demek ki, Allah katinda bir zaman kavrami var ve bu zamanin ne zaman oldugunu ondan baskasi bilmiyor. Bir de: Allah, neden kiyamet gunu diye birsey yaratmis olsun ki, ne guzel bizimle kedi fare oyunu oynuyor ve eminim cok egleniyordur. Saniyor musunuz ki, bu eglencesine bir son versin. Bu eglenceye son verecek olanlar gene bizleriz, yani insanlar.
  17. En ust mertebeye gelindiginde tv kameralari esliginde odul toreni olacak mi? Mesela odul olarak "Altin klavye" falan verilebilinir, ne dersiniz?
  18. Dini mizahi yasaklamak mi gerekiyor? Peki ama dinlerin toplum icinde ozel yeri mi var? Elbette inancli olmak guzel bir sey olabilir, bu tartismasiz. Organize olmus dinler degismez bir cercevede yonetici/yonlendirici oluyorlar. Kurallara gore de yasama yon veriyorlar. Ve insan her zaman dogru tarafta oluyor, elbette sadece kurallara uyuldugu zaman. Bu ideolijilerde de aynen boyle. Bir kisinin belirli bir dunya gorusu varsa, ona inaniyor. Mesela Hitler doneminde ve savas sonrasi komunist donemde de bu ideolojilerin dinle yakin akrabaligi oldugunu gorduk. Nasil ki, nasyonal sozyalizm insanlari dar bir korseye tikiyorduysa, dinde insani boyle bir korseye tikiyor. Yasak, yapamazsin, yapmaman gerekir, sayet ki allahina/onderine sadakatla tevekkul etmek istiyorsandir parola. Bu guc ve otorite ile ilgilidir. Ben ideolojileri de sevmiyorum. Kendi inanisim bana insanin kararlarini verebilmesinde hur olmasi gerektigini ve kendisini ve baskalarini herhangi bir inanc yapisinin boyunduruguna sokmamasi gerektigini soyluyor. Daha ziyade, bir insanin hayatini nasil yasamak istedigi kendi secimine birakilmali. Diger insanlar ne misyonculuk rolunu ustlenmeli, ne de zorlamali, ancak ozendirici olmalidir. Insanlik sabit olan hayali resimlere cakili kalmamali ve kendisini yeni yeni kesfetmede birbirini tesvik edici olmalidir. Evet, ne yazik ki boyle bir durumdan cok uzaktayiz ve dinler de insanin hur olamamasinda rol oynuyorlar. Dinlerin rahat ve guzel vaatleri ayni zamanda tutsaklik da yaratiyor. Kolay ve emin yolu secmek boyunduruk altina girmek anlamina da geliyor. Soz konusu; bir politikacinin veya bir peygamberin de boyundurugu altina girme olabilir. Sonucta ikisi de: "Ben seni yonetiyorum, sen itaat ediyorsun. Sen iradenden vazgeciyorsun, ben seni yonlendiriyorum." Tam da bu yuzden ustduzeyle ilgili mizahin yasaklanmamasi gerekir. Kim ki, akilci mizaha yasak getirirse, o sansur yapmis olur. Burada otoriter bir rejimi hicvetmekle, otoriter bir dinle parodi yapma arasindaki fark nedir? Sadece ona bircok insan inaniyor diye, sonuncusunun ozel korunmaya alinmasina hakki mi var? Bir dini korumada ne kadar ileri gidilebilinir ve bir inancli/imanli insanin kendini de guclu/kuvvetli kilmasi gerekmezmi ki bu istihzaya karsi koyabilsin ve hatta boylelikle kendi yasamini gozden gecirebilsin? Gayesi baski ve zorlama olan kurumlarin -ki bunlar din ve devlet olabilir- amaci, sansurle belirli bir hava yaratmaya calismaktadir. Kendi otoritelerini surekli yukseltici bir havadir bu. Organize olmus dindarligin, eleme, aciya, iktidar sahibi olmaya ve savasa goturdugunu gormek bana "Allah, hakikaten insani seviyor mu?" sorusunu sorduruyor. Ve O'nun adina sansurlemek, O'nun adina misyonculuk yapmak ve O'nun adina teror estirmek gibi olaylarda insanlar rol aliyor ve hala "Allah, hakikaten insani seviyor mu" sorusunu sormuyorlarsa kendilerine, bizlerin neye inanmasi gerekir?
  19. Sayin Efendi Turkler, nedense sizde hep bir karamsarlik havasi esiyor. Yapmayin boyle, yazik ediyorsunuz kendinize. Bu kuresel isinma biraz abartiliyor gibi geliyor bana. Yani su acidan; kuresel isinma son 10-100-150 yilki verilere gore degerlendirilemez (esasli olcum verileri gecen 150 senesine kadar mevcuttur.) Binlerce, milyonlarca sene evveline kadar elde veriler olmadigindan sadece teoriler one suruyor gerci ama, dunya ilk defa boyle bir sorun ile karsi karsiya kalmis degil. Ancak daha once de boyle sorunlar ile karsi karsiya kalindiginda insanlar ona gore careler bulmuslar, dogaya ona gore ayak uydurmuslardir. Fakat bu bizim zamanimizda daha zor gibi gozukuyor, cunku maddi acidan kaybedecek cok daha fazla seyleri var insanlarin.
  20. muki

    Greenpeace

    Sayin Efendi Turkler, yukarida da yazdigim gibi; siz yurtdisinda -sizin durumunuzda Almanya'da- Greenpeace'e uye oldugunuz takdirde dunyadaki tum Greenpeace subelerine yardimda bulunmus olursunuz/oluyorsunuz. Yurt disindakileri uye yapamamalarinin nedenine gelince; sizin Almanya'dan aldiginiz kartla Turkiye'de islem yapmalari imkansiz, ancak siz Almanya'da kartinizla (Dauerauftrag) her ay belirli bir paranin Greenpeace'e aktarilmasini gerceklestirebilirsiniz, anlatabildim mi?
  21. muki

    Greenpeace

    Istanbul, Türkiye — 28 Temmuz’da 7 yıl boyunca bekletildiği Hollanda’dan sökülmek üzere Aliağa’ya doğru yola çıkan Otapan, 18 Ağustos’ta Türkiye’ye gelmesinin ardından çevrecilerin çalışmaları sayesinde Çevre ve Orman bakanlığı tarafından durduruldu. Türkiye’ye girişi yasaklanan OTAPAN’ın şimdi Hollanda’ya geri çağırılması bekleniyor. Hollanda hükümeti gemi yola çıkmadan önce, gemide yalnızca 1 ton asbest olduğunu beyan etti ve T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan gerekli izin alındı. Greenpeace’in gemide 54 ton asbest olduğunun ve Hollanda hükümetinin yalan beyanda bulunduğunu ortaya çıkarmasıyla; Greenpeace, DİSK-Limter İş Sendikası, TMMOB, EGEÇEP, Avrupa Gemi Söküm Platformu, ÇHD İzmir Şubesi, İzmir İnsan Hakları Derneği, Doğal ve Kültürel Çevre İçin Yaşam Girişimi, TÜRKİŞ-Petrol-İş Aliağa Şubesi ve İzmir Tabip Odası biraraya gelerek, Tehlikeli Gemi Sökümünü Önleme Girişimi adında bir platform oluşturdular ve geminin Türk karasularına girişine izin verilmemesi için çalışmaya başladılar. Türk hükümeti Hollanda hükümetinden, gemide 1 ton asbest olduğu bilgisinin teyidini ve diğer tehlikeli atıklarla ilgili bir açıklama yapmasını istedi. Çevre ve Orman Bakanı osman Pepe yaptığı basın toplantısında, gemide olduğu söylenen 1 tondan fazla asbest olması veya Hollanda hükümetinden 1 hafta içinde beyanat gelmemesi durumunda Otapan’ın Türkiye’ye girişinin yasaklanacağını kamuoyuna açıkladı. Search isimli araştırma firmasının yaptığı incelemeye göre, gemide 54 ton asbest bulunuyordu. Hollanda hükümeti bundan haberdar olmadıklarını, geminin eski sahiplerinin, bu bilgiyi kendilerinden sakladığını iddia etti. Ancak Hollanda hükümeti tarafından yazılmış bir mektubun ele geçirmesiyle, geminin eski sahiplerinin aslında Hollanda hükümeti olduğu anlaşıldı. Bu bilgiler ortaya çıkarken, Hollanda Çevre Bakanı Van Geel’in de yaptığı çelişkili açıklamalar, 1 ton asbest beyanının yalan olduğunu ve geminin Türkiye’ye girişinin yasaklanması için artık zamanın geldiğini gösterdi. Çevre ve Orman Bakanlığı, Otapan adlı geminin hiç bir şekilde Türkiye’de sökülemeyeceğini ve Türk karasularından derhal çıkartılması gerektiğini bir basın toplantısıyla açıkladı. Bu çevreciler için büyük bir zaferdi. Hollanda Çevre Bakanı Peter Van Geel,bu açıklamanın ardından Türkiye’ye geldi. Otapan’ı geri almamakla ve bir daha hiç bir ülkenin Türkiye’ye sökülmek üzere gemi göndermeyeceği konusunda Osman pepe’yi tehdit ederek, ikna etmeye çalışsa da, başarılı olamadı. Ortak düzenledikleri basın toplantısında Van Geel, hatalarını kabul etmek durumunda kaldı. Türkiye’nin ve Hollanda’nın da üye olduğu Basel Konvansiyonu’na göre, tehlikeli, toksik atıkların ithalat veya ihracatı ve uluslararası trafiği kesinlikle yasak. Konvansiyon, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, bu konuda çifte standart uygulamasına karşı. Otapan şuanda Çeşme’nin 11 mil açığında ve hala Hollanda tarafından geri çağırılmadı. Oysa Hollanda’nın hemen gemiyi geri çağırması ve kendi toksik atıklarının sorumluluğunu alarak, gemiyi AB standartlarında sökmeli. Ayrıca, Greenpeace, DİSK-Limter İş Sendikası ve Aliağa’da yaşayan iki vatandaş, Hollanda Çevre Bakanlığı’na, Hollanda Yüksek Mahkemesi’nde bakanlığın ihracat izninin iptali için dava açtı. — Yesim Aslan http://www.greenpeace.org/turkey/news/zehi...-otapan-tuerkiy Evet bu asbest olayini kim cikarmis gun isigina acaba???
  22. Kur'an'da zaman kavrami diye birsey yazili olmamasi gerekirdi aslinda. Ama goruluyor ki, Muhammed ileriyi dusunmeden sallamis. O zamanki insanlar daha safti ki, sorgulamadan inaniyorlardi. Simdi oyle degil ama, simdi herseyi sorgulayan insan sayisi artti ve gun gectikce de artiyor. Ve bir dinin kitabinda bu kadar cok celiskiyi gormemezlikten gelmek inanilacak gibi degil.
  23. muki

    Greenpeace

    Merhabalar Efendi Turkler, Greenpeace dunya ve cevre icin ne gibi inandirici ve de gercekci mucadele vermektedir, demissiniz. Greenpeace sitesinden alinti: Greenpeace küresel çevre sorunlarına dikkat çekmek, yeşil ve barışçıl bir gelecek için çözümler bulunmasını zorlamak amacıyla şiddet içermeyen, yaratıcı eylemlere baş vuran, kampanya yürüten bağımsız bir örgüttür. Greenpeace hükümetlerden, şirketlerden veya siyasi partilerden para desteği aramamakta veya kabul etmemektedir. Greenpeace bağımsızlığı, hedefleri, amaçları veya saygınlığıyla uyuşmayan bağışları da kabul etmemektedir. Greenpeace bireysel destekçilerin gönüllü bağışlarından ve vakıfların teberrularından destek almaktadır. Greenpeace şiddetsizlik, siyasi bağımsızlık ve enternasyonalizm ilkelerine bağlıdır. Çevresel tehditleri ortaya çıkarırken ve çözümler bulmak üzere çalışırken Greenpeace'in ne sürekli müttefikleri ne de sürekli düşmanları vardır. Simdiye kadar yaptiklarina dair daha fazla bilgi icin bakiniz: http://www.greenpeace.org/turkey/ Ve de Greenpeace kendi kurumu icinde birbirlerine maddi yardimda da bulunuyorlar. Gene demissiniz ki: Biz dönelim.,.kendi icimize,.BiZLER NIYE YARATAMIYORUZ,,Böyle cevreci örgütler.,asil yaratmasi gereken bizler degilmiyiz.,.Dünyanin en gec nüfusuyuz ya.,!!!.,Bizler elimizi kaldirdik,mi YOLU KAPATIRIZYA Bizler aslanlar gibi TÜRK gencleriz,ya.,bize ne olmus ne eksigimiz var.,! Bakiniz, simdi asagida bir site ismi verecegim ve bu sitede bulunan herhangi bir dernege veya kurulusa uyeliginiz var mi acaba? Hadi bu sitede bulunanlara yok diyelim, bu sitede bulunmayan herhangi bir dernege veya kurulusa uye misiniz? Sayin Efendi Turkler, oyle kimler cozumleyecek diye, elimiz elimizin uzerinde, iki elimiz dizimizin ustundeyle olmuyor bu isler. Hele hele burada uzun uzun yapmamiz gerekenleri yazmakla da olmuyor. Cozum ise cok kolay: herhangi bir sivil toplum kurulusuna uye olup her ay aidat yatirmak. Hangileri var diyorsaniz; ben size adreslerini seve seve veririm. Yeter ki siz isteyin! http://www.yesilatlas.com/doga_koruma_ailesi/00072/
  24. muki

    Türkçe

    Haklisin birce, tesekkurler
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.