Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Archi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    155
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

Archi tarafından postalanan herşey

  1. açıklamalara özellikle bilimsel alıntılardan ekliyorum zaten soruların cevabı yazdıklarımın içinde var ... tüm sorularınızı kapsayan tek bir soru: gözün görmediğine inanıyorsunuz, mercimek kadar beynin mi gördüğüne, anladığına inanıyorsunuz? tekrar düşünün aklın ihtiyarının kalkmaması için herşey bir sebebe dayandırılmıştır, yoksa imtihan olur mu? ne anlamı kalır... bilim bunları çok güzel açıklar ve keşfettikçe de açıklamaya devam edecek, yani herşey olup bitmiş Allah ilham ettikçe keşfedilip ortaya çıkarılıyor..
  2. Aşırı tehdit korku ancak bunu isteyene verilir, etrafımızdaki nimetleri incelersek nelere sahip olduğumuzu ve karşılığında beklenenler için ne kadar kolay bir imtihana tabii tutulduğumuzu çok net anlarız. Bize verilen nimetleri kendi imkanlarımızla elde etmişiz ya da zaten bunlara doğuştan sahipmişiz hiç kaybolmayacaklarmış gibi düşünürsek yitirdiğimiz an işte o işkence başlar... şu an klavyede parmaklarımı kullanarak bu kelimeleri yazabildiğim için şükrediyorum, parmaklarım olmasaydı diye düşündüğümde bana verilen nimetin büyüklüğünü anlarım. ‘Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.’ (Yunus Suresi, 44)
  3. herşey güllük gülistanlık olsa imtihanın ne kıymeti kalır, güzel varsa çirkin de olduğundan, iyi varsa kötü de olduğundan değeri var..
  4. Allah bizi Arapça bilip bilmemekle değil, Kuran hükümlerini anlayıp üzerinde düşünüp anlayıp kesin bilgiyle iman etmekle sorumlu kılmıştır. Arapçasında dilin özelliğinden dolayı güzel bir ahenk vardır, Arapça yı iyi bilen ve anlayan bu şekilde okusun, bilmeyen anlamayan için şekilcilikten ibaret olur. SÂD (29) Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
  5. hepsi var içinde hikayeler, doğum, ölüm, hayaller ve imtihan...hepsini kapsar, yani başka bir yerden kendini seyrediyorsun... rüyada bazen o kadar çok olay yaşarsınki ben şu anda neredeyim diye uyanırsın rüyanın içinden kolay kolay çıkamazsın. Rüya ile dünyadaki hayatın çok önemli bir ortak noktası var. Bilindiği gibi, gören "göz" değildir ve tüm görüntü beyinde oluşmaktadır. Gözlerin ve gözlere bağlı olan milyonlarca sinir hücresinin tek görevi ise, görme işleminin gerçekleşmesi için beyne mesaj iletmektir: bir cisimden gelen ışık, gözün ön kısımında bulunan mercekten geçer ve görüntüyü arka kısımdaki bölgeye yansıtır, retina adlı tabakaya düşen görüntüler elektrik akımına dönüştürülerek beyindeki görme merkezine iletilir ve beyin, bu sinyalleri üç boyutlu, anlamlı görüntüler haline getirir, yani gören gözler değildir... Peki gören ve algılayanın sudan, protein ve yağ moleküllerinden oluşan bir et parçası mı? o da değil, buradan da, beyin dediğimiz et parçasında görüntüleri seyrederek yorumlayacak, bilinci oluşturacak, kısacası “ben” denilen varlığı meydana getirebilecek bir özelliğin bulunmadığı anlaşılır. Oysa beynin içinde ışıl ışıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonileri, kuşların cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan biri var. Peki göze, kulağa, burna ihtiyaç duymadan tüm algıları hisseden bu şuur kime ait? Bu şuur, Allah’ın yaratmış olduğu ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kulağa ihtiyaç duymaz. Bunların da ötesinde, düşünmek için beyne ihtiyaç duymaz bunlar sadece imthana sebep olarak yaratılmıştır.
  6. Eğer rüya gördüğünüzde inanıyorsanız bunu niye düşünmüyorsunuz? Üstelik rüya sırasında gördüklerinizin gerçekliğinden kesinlikle kuşku duymazsınız ancak uyandıktan sonra düşününce hepsinin bir rüya olduğunu anlarsınız. Rüyanızda korku, heyecan, sevinç, üzüntü gibi duygular yaşarken aynı zamanda çeşitli görüntüler görür, sesler duyar, maddenin sertliğini hissedersiniz. Ancak ortada bu hislere, algılara sebep olacak hiçbir kaynak yoktur, üstelik hala karanlık ve sessiz bir odada sadece yatmaktayken.. Rüya ile ilgili şaşırtıcı gerçeklik hakkında ünlü düşünür Descartes şöyle demiş: Rüyalarımda şunu bunu yaptığımı, şuraya buraya gittiğimi görürüm; uyanınca da hiçbir şey yapmamış, hiçbir yere gitmemiş olduğumu, uslu uslu yatakta yattığımı anlarım. Benim şu anda rüya görmediğim, hatta bütün hayatımın bir rüya olmadığı güvencesini bana kim verebilir?
  7. Başka bir şekilde ifade edelim: şu anda baktığınız,dokunduğunuz,kokladığınız herşey beyninizde size izlettirilen hayallerdir. Kısacası insan hayatı boyunca beyninin içinde yaşar ve hiçbir şekilde beyninin dışına çıkamaz. Gördüğü her görüntüye, duyduğu her sese, dokunduğu her cisme, tattığı her lezzete dair algılar, elektrik sinyallerinin beynimizde oluşturduğu hislerdir. Biz ne tattığımız bir meyvenin, ne duyduğumuz bir sesin ne de gördüğümüz bir görüntünün beynimizin dışındaki aslına asla ulaşamayız. Hayatımız boyunca, bu asılların beynimizde oluşan algılarını seyrederiz.
  8. Artık çoğu insan görüntünün beyinlerinde oluşan elektrik sinyallerinden ibaret olduğunu anlasa da, başka bir algının, örneğin dokunmanın farklı olduğu hissine kapılabilir. Bir şeye dokunarak veya onu koklayarak maddenin gerçeğine ulaşabildiklerini zannedebilirler. Aslında yine, beyinlerindeki elektrik sinyallerinden başka bir şeyi algılanmaz... Elimizde bir şeye dokunduğumuzda, gerçekte o şeye dokunmayız. Sürekli hareket halinde olan atomlar arasında kimyasal bir bağ kurulur, fakat bu iki atom da birbirine asla “dokunmaz”. Dolayısıyla dokunduğumuzu zannettiğimiz bir şeye fiziksel anlamda hiçbir zaman dokunamamışızdır. Bu gerçekte oluşmayan dokunma hissi sonucunda yalnızca elimizdeki atomlar titreşir ve bir elektrik akımı başlatırlar. Bu elektrik akımı ise beyinde dokunma merkezine doğru yol alırlar. Buraya ulaştıklarında “yorumlanırlar”. Araştırmacı fizikçi ve psikolog Peter Russell bunu şu şekilde izah etmiştir: Eğer bildiğimiz her şey kendi zihnimizde görülen duyusal görüntülerse, bizim algılarımızın dışında bir fiziksel gerçeklik olduğunu nereden bilebiliriz? Bu yalnızca bir tahmin değil midir? Benim cevabım: Evet'tir. Bu bir tahmindir; ama yine de en inandırıcı olandır. Bunların tümü, Allah’ın yaratmış olduğu olağanüstü bir mucizedir. Bu konu üzerinde dikkatle düşünmek gerekir.
  9. Suriye'de kanlı bir savaş olması veya olmaması zarar getirir, üçüncü bir alternatif Suriye yönetimine ve halka zarar gelmeden çözüm, bu da ancak Müslümanlar biraraya gelirse olur.
  10. Bu durumda Kuran mucizelerini ayrı bir başlıkta değerlendirmemiz yerinde olur, ben başlığı açayım...
  11. Lut havzası olarak geçmiş zaten, çok açık ve net bir tarif. gölün içinde değil de, gölü arkana al az yukarısında sağdaki vadide demesi mi lazımdı...
  12. o dönemde yeryüzünü dolaşan tüccar ve seyyahlar mı söylemiş bunu? burayı gördükten sonra yeryüzünün en alçak yeri burasıdır mı demişler?
  13. soyu tükenen evrimciler doğal seleksiyon
  14. Archi

    KOMÜNİZM

    Komünizm ilk olarak Karl Marx ve Frederich Engels tarafından ortaya atıldı. Bu kişiler tarihin ilk dönemlerinden beri var olan materyalist zihniyeti "diyalektik" yöntemiyle açıklamaya çalıştı. "Diyalektik" genel anlamı evrendeki tüm gelişmeler çatışmalar sayesinde elde edilir varsayımı... Dünya tarihini bu varsayıma göre yorumlamaya giriştiler, Marx dedi ki insanlık tarihi bir çatışmadır, mevcut çatışma işçiler ve kapitalistler arasında geçiyor,yakında işçiler ayaklanıp komünist bir devrim yapacaklar.. yine dedi ki toplum tarih içinde çeşitli evrelerden geçiyor, bu evreleri belirleyen faktör de üretim araçlarıyla-üretim ilişkilerindeki değişim,bu anlayışa göre ekonomi herşeyin belirleyicisi...toplumlar ekonomik etkenler doğrultusunda gelişti, köleci toplumdan feodal topluma,feodal toplumdan kapitalist topluma... sonunda bir devrim olacak ve sosyalist toplum kurulacak tarihin en ileri seviyesine varılacaktı. Ancak tek eksikleri daha geniş kitlelere ulaşmak için bu ideolijiye bilimsel destek sağlamaktı. İşte ararken 20.yy da Charles Darwin adında amatör bir biyoloğa ait Türlerin kökeni kitabını buldular, tam aradıkları iddialar bu kitaptaydı...Çünkü Darwin canlılığın cansız maddelerden tesadüfen oluştuğunu ve tüm canlıların yaşam mücadelesi sonucunda evrimleşerek bugünkü hallerini aldığını iddia ediyordu Bu Marx ve Engels'e göre toplumlardaki diyalektik çatışmanın ve mücadelenin doğaya uygulanmış biyolojik bir versiyonuydu. Darwin'in Marx ve Engels'e verdiği ikinci önemli destek ise Allah'a ve dine olan inançsızlıkları ve düşmanlıkları konusundaydı. Marx ve Engels her materyalist gibi Allah'ın varlığını inkar ederken, Darwin de teorisi ile yaratılışı reddediyordu.
  15. ayet çok açık konu Kuran mucizelerine doğru gittiği için örnek olarak detaylandırıldı. "Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. "Dünyanın en alçak yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4) ayrıca ayet Lut gölü'yle ilgili başka bir mucize daha içeriyor; Bizans İmparatorluğu ile Persler arasındaki savaşın olduğu yer, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut Gölü havzasıdır. Lut Gölü çevresi ise deniz seviyesinden 399 metre aşağıdaki, yeryüzünün "en alçak" bölgesi..O dönemde bu hiçbir şekilde tesbit edilemez nitekim modern çağda böyle olduğu ortaya çıktı. ((Arapçası "edna el-ard" olan bu ifade, (bazı meallerde "yakın bir yer" olarak da tercüme edilir). Ancak bu tercüme, orijinal ifadenin tam karşılığı değil, mecazi bir yorumudur. "Edna" kelimesi Arapçada "alçak" demek olan "deni" kelimesinden türemiştir ve "en alçak" anlamına gelir. "Ard" ise yeryüzü demektir. Dolayısıyla "edna el-ard" ifadesi de "yeryüzünün en alçak yeri" manasına gelmektedir.))
  16. Müslümanların biraraya gelmesi, birlik olması için gereken manevi liderin siyasetle ilgisi olmadan doğru İslam'ı öğretip anlatan yobazlığı yokedecek,kendi din anlayışını mezhebini İslam'ın merkezi olarak gören müslümanların arasını bularak barışçıl yöntemlerle Kuran'a uygun tek ve doğru İslam dininin yaşanmasını sağlaması için olmalı. Suriye kendi halkını yokediyor..Mısır aynı şekilde.. Myanmar'da 100 bin öldü kalan 1,5 milyon müslümana hala soykırım uygulanıyor. Irak’ta 2003 ten beri 1 milyon 200 bin insan öldü 4,5 milyon kişi evini terketti. Afganistan’da, Amerikan işgalinin sadece ilk dört ayında 20 bin sivil hayatını öldü, her yıl gitgide arttı. Doğu Türkistan’da bugüne kadar 35 milyon Uygur Türkü şehit edildi. Filistin’de 500 kadar kent, kasaba ve köyde yaşayan 950 bin Filistinli’nin sayısı 138 bine düştü. Yaklaşık 400 Filistin köyü haritadan silindi. Çeçenistan savaşı sırasında; Çeçenistan iki yıl içinde, nüfusunun dörtte üçünü kaybetti. Bosna’da Müslümanlar sistemli soykırıma maruz bırakıldı, 300 bin Müslüman şehit oldu. Keşmir’de 1947, 1965 ve 1971 yıllarında üç büyük katliam gerçekleştirildi. On binlerce Keşmirli Müslüman şehit edildi, 4.000’den fazla kadın işkenceye ve tecavüze uğradı. Tayland’a bağlı özerk bir bölge olan Patani’de günde ortalama 7 veya 8 Patanili Tayland askerleri tarafından şehit edildi. 3 yıldır uygulanan sıkıyönetim döneminde 400’den fazla insan kayboldu, 2300’e yakın kişi öldürüldü, 4000’e yakın insan hukuksuz tutuklandı,halen 30 bin kişi toplama kamplarında tutulmaktadır. Irak, Yemen, Bahreyn, Mısır, Tunus olmak üzere daha pek çok ülke... Biz evimizde yastığa kafamızı koyup rahatça uyurken diğer ülkelerde müslümanlar sadece müslüman oldukları için zarar görüyor, masum çocuklar öldürülüyor,buna rağmen hala bazı hocalar tv ye çıkıp dünyadan haberi olmadan ortalık güllük gülistanlık,müslümanlar çok rahat yaşıyor gibi beyanatlar veriyor şaşırıyorum.
  17. 614 yılında Persler Bizanslıları yenilgiye uğrattıktan sonra, 622 yılında Heraklius Ermenistan'ı işgal edip Persleri yenerek çeşitli zaferler kazandı. 627 yılının Aralık ayında, Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında, Bağdat yakınında Dicle Nehri'nin 50 km doğusunda bulunan Ninova harabeleri yakınında büyük bir savaş daha oldu. Bizans ordusu, Persleri burada da yenilgiye uğrattı. Birkaç ay sonra da Persler işgal ettikleri yerleri Bizans'a geri veren bir anlaşma imzalamak zorunda kaldılar. Rumların galibiyeti 630 yılında İmparator Heraklius'un Pers hükümdarı II. Khosrow'u yenilgiye uğratarak, Kudüs'ü geri alması ve Hıristiyanlığın sembolü "Gerçek Haç"ı Kutsal Mezar Kilisesi'ne kazandırmasıyla tamamlanmış oldu.
  18. Yeni haber : TURAN ORDUSU RESMEN KURULDU. Türk Orduları birleşiyor... İlk etapta Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan Turan Ordusuna Katıldı. Sadece bu 4 devletin bünyesinde bulunan 2 milyon...800 binlik asker gücü sayısı bile Başta İsrail ve Çin olmak üzere birçok ülkeyi korkutmaya yetti. Kurulan Turan Ordusu, NATO gibi görev alacak. Türk devletlerini tehdit eden dış güçlere karşı orduların bütün imkanlarıyla birlik olup gerekirse silah gücüyle karşılık verilecek diğer görevi ise Müslüman ülkelerin can güvenliği ve dünyada barışı korumak olacak. Bu haber Dünya gündemine bomba gibi düştü birçok ülkede bu olay aber bültenlerinde son dakika olarak geçti ve Türkler dünyaya karşı birleşti, Osmanlı ordusu diriliyor ve tehlike kapıda manşetleri atıldı.
  19. Kuran'da gelecek hakkında haberler verilmiştir Allah'ın sözü olduğuna dair pekçok mucize kanıt vardır. Rum Suresi'nin hemen başındaki ayetlerde Bizans İmparatorluğu'nun bir yenilgiye uğradığı fakat çok kısa bir zaman sonra tekrar galip geleceği bildirilmiştir: "Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. "Dünyanın en alçak yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4) Bu ayetler, Hıristiyan olan Bizanslıların, 613-614 yıllarında Persler karşısında çok ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra, MS 620 civarında indirilmişti. Ayetlerde Bizans'ın çok yakında galip geleceği haber veriliyordu. Oysa o sırada Bizans o kadar büyük kayıplara uğramıştı ki, değil tekrar galip gelmesi, ayakta kalması bile imkansız görülüyordu. Persler Bizanslıları 613 yılında Antakya'da yenilgiye uğratarak; galibiyetlerini Şam, Kilikya, Tarsus, Ermenistan ve Kudüs'ü ele geçirmeleriyle sürdürmüşlerdi. Özellikle 614 yılında Kudüs'ün kaybedilmesi, Kutsal Mezar Kilisesi'nin tahrip edilmesi ve Hıristiyanlığın sembolü "Gerçek Haç"ın Persler tarafından ele geçirilmesi, Bizanslılar için ağır bir darbe olmuştu." Allah'ın Kuran'da bildirdiği "Rum'un zaferi", ayetteki "üç ile dokuz yıl içinde" ifadesiyle dikkat çekilen zaman aralığında, mucizevi bir şekilde gerçekleşmiş oldu.
  20. Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz. (Hicr Suresi, 9) Batıl, ona önünden de, ardından da gelemez. (Çünkü Kuran) Hüküm ve hikmet sahibi, çok övülen (Allah)'tan indirilmedir. (Fussilet Suresi, 42) Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım. (Furkan Suresi, 33)… Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89) Biz Kitab'ı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir amaçla) indirmedik. (Nahl Suresi, 64) … Bak, iyice kavrayıp-anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz? (Enam Suresi, 65) Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. (İbrahim Suresi, 1)
  21. İslam dünyasında yüzlerce cemaat, hizip, fırka mevcut. Çoğu birlik değil aksine çatışma içinde... Müslümanlar dünyanın her yerinde ezilip şehit ediliyor..birbirlerine yardım edemiyor, Irak, Afganistan,Suriye,Filistin,Arakan,Burma örneklerindeki gibi... İslam alemi manevi birliği sağlayacak bir lider sayesinde biraraya gelip güçlerini birleştirebilir, her müslüman kendi mezhebini,kendi din anlayışını merkez olarak görüp diğerlerini dışlarsa boş işlerle oyalanmaktan başka bir çözüme ulaşılamaz. Müslümanlar biraraya gelerek hızla İslam Birliği'n oluşturmalıdır.
  22. Hadislerde belirtilip gerçekleşen ve gerçekleşmeye devam eden tüm alametler Mehdi'nin geldiğini gösteriyor. Mehdi gelmeyecek denilmesi de bir alamet olarak belirtilmiş..
  23. Peygamberimiz’den rivayet edilen hadislerde Dünya’nın ömrünün 7000 yıl olduğu bildirilmektedir. Peygamberimiz’in, Dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna, Peygamberimiz (s.a.v.)’e kadar geçen zamanın 5600 yıl olduğuna yönelik olarak bildirdiği bu tarihleri belli bir takvime göre değerlendirmek gerekir. Ancak bu tarihler kesinlikle insanlık tarihinin başlangıcı olan Hz. Adem (a.s.)’ın dünyaya indiriliş tarihi olarak değerlendirilmemelidir. Günümüzde nasıl Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mekke’den Medine’ye hicreti Hicri takvimin başlangıcı, Hz. İsa’nın doğumu Miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilip tarihi hesaplamalar bu tarihlerin öncesi ve sonrası olarak yapılıyorsa Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu 7000 yıllık vakit de onun döneminde milat olarak kabul edilen bir olaya göre verilmiş olabilir. Peygamberler tarihi boyunca meydana gelen; örneğin Hz. İbrahim (a.s.) ya da Hz. Nuh (a.s.)’ın doğumu, Hz. İbrahim (a.s.)’a peygamberlik görevinin verilmesi veya Hz. İbrahim (a.s.)’ın bir yerden bir yere hicreti ya da Hz. Nuh (a.s.)’ın gemiye binip tufanın başlaması ya da tufanın son bulması ya da başka peygamberlerin hayatlarında gerçekleşmiş benzeri başka birçok önemli olayın tarihini işaret ediyor olabilir. Burada önemli olan, Peygamberimiz (s.a.v.)’in söz konusu bu takvimin başlangıcı üzerinden bir hesap yaparak Dünyanın ömrünün bu takvime göre 7000 yıl olduğunu söylemesi ve kendisine kadar da bu başlangıçtan itibaren 5600 yıl geçtiğini net bir şekilde bildirmesidir. Bizim zaman kavramımıza göre 2120 yılları civarı dünyanın ömrünün sona ereceği yani kıyametin kopacağı tahmin edilir. Asıl dikkat çekilmesi gereken konu zamansızlık gerçeğidir, geçmiş kavramı hafızamızdaki bilgilerden ibarettir, bir anıyı başka bir anıyla kıyaslarız, dünya tarihi de bu bakışla göreceli bir kavramdır, bunlar beyne verilen telkinlerdir. Bu gözle bakmak daha doğru.
  24. Mehdi gelmiştir ve şu anda faaliyettedir, kim olduğunu anlamamız için bir süre daha bekleyeceğiz. Allah ahir zamana ulaşan,zulümler karşısında çaresiz kalan insanların kurtarıcı taleplerine Hz.Mehdi'yi göndererek cevap verecektir. "Ahir zaman" savaşların, çatışmaların, cinayetlerin, ahlaki dejenerasyonun, zulmün, kıtlık ve sefaletin çok büyük bir artış göstereceği bir dönem olacaktır. Dünyanın dört bir yanı felaketlerle sarsılacaktır. Çıkan karışıklardan artık insanlar "Allah'ın yardımı ne zaman" dediğinde Mehdi'nin kim olduğu belli olacaktır. Mehdi insanları zulümden kurtaracak, tüm yeryüzünü barış yurdu haline getirecektir. Mehdi ile birlikte fakirliğin yerini zenginlik, kıtlığın yerini bolluk, savaşların yerini barış, zulmün yerini sevgi ve adalet dolu bir hayat alacaktır. İslam ahlakının tüm batıl dinler üzerinde hakim olacağı bu dönemin adı ise Altınçağ'dır.
  25. öğretmen hayat 10.000 yıl önce başadı demedi yanlış anlamışsınız, okul kitaplarındaki antropolojik evrimden bahsettiğiniz çağlar karikatürize edilmiş şekilde yer alıyor anlamında... özetle taş devri v.s..hiç yaşanmadı
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.